Asilah Forumu’nun ana gündemi Kuzey ve Batı Afrika ülkelerinin iş birliği

Asilah Forumu, Fas Kralı 6. Muhammed’in himayesinde yarın başlıyor (MAP)
Asilah Forumu, Fas Kralı 6. Muhammed’in himayesinde yarın başlıyor (MAP)
TT

Asilah Forumu’nun ana gündemi Kuzey ve Batı Afrika ülkelerinin iş birliği

Asilah Forumu, Fas Kralı 6. Muhammed’in himayesinde yarın başlıyor (MAP)
Asilah Forumu, Fas Kralı 6. Muhammed’in himayesinde yarın başlıyor (MAP)

Fas Kralı 6’ncı Muhammed’in himayesinde 29 Ekim Cuma günü ülkenin tarihi kültürel kentlerinden Asilah’ta başlayacak olan 42. Asilah Forumu’nda, Fas ve Sahel ülkeleri arasındaki kaçınılmaz ortaklığı ele almayı planlıyor. Fas ve Sahel Bölgesindeki 8 ülke (Burkina Faso, Mali, Moritanya, Nijer, Senegal, Çad, Nijerya ve Kamerun)  için büyük önem taşıyan forum güncel konuları ve endişeleri tartışmak için bir fırsat yaratacak. Forumda, radikalizm ve terörizmle mücadeleye yönelik güvenlik politikaları ve yaklaşımları masaya yatıracak. Fas ve Sahel ülkelerinin deneyimlerin yanı sıra bölgesel çevre ve mevcut uluslararası gündem konuları 3 ana eksende değerlendirilecek.
Bu yıl 42’ncisi düzenlenecek olan forum, Asilah Forumu Genel Sekreteri ve eski Dışişleri Bakanı Muhammed bin İsa’nın yapacağı açılış konuşması ile başlayacak. Forum’a Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ve Gençlik ve Spor Bakanı Muhammed Mehdi Ben Said de katılım sağlayacak. Senegal merkezli Footer Afrika Enstitüsü Müdürü Elyoun Sal’ın başkanlık edeceği “Fas ve Sahel: Kaçınılmaz Ortaklık Sempozyumu”na, Mali Geçiş Konseyi üyesi Raki Tala Diarra ve Fas Uluslararası İşbirliği Ajansı Genel Müdürü Muhammed Metghal’in yanı sıra çok sayıda eski bakan ve akademisyen katılım sağlayacak.
Asilah Forumu Genel Sekreteri Muhammed bin İsa yaptığı açıklamada, Sahel ve Kuzey Afrika bölgesinin geniş çöl bileşeni ve bölgenin demografik dokusuyla çoklu grupların harmanlanmasının bir sonucu olarak içe içe geçmiş bir alanı oluşturduğunu hatırlattı.
Bölgede bulunan ülkelerim ortak tarihsel mirasına da değinen İsa, içinde bulunulan çağın sömürgeciliğe karşı ulusal kurtuluş hareketlerinin deneyimleri, çağdaş devlet kurumlarının inşası ve çeşitli ekonomik ve kalkınma alanlarındaki iş birliğinin yönleriyle karşılıklı bağımlılığına atıfta bulundu.
Kuzey Afrika (Mağrip) ülkeleri (Fas, Cezayir, Tunus ve Libya) ile Sahel ülkeleri arasındaki ortak sınırların örtüşmesiyle bu ülkelerden bazılarının koordinasyon ve etkileşim unsurlarına dikkati çeken İsa, canlı entegrasyonun, bölgenin Kuzey ve Batı Afrika'daki kollarıyla tanımladığı büyük zorlukların yönetilmesine yönelik formüller ve mekanizmalar hakkındaki stratejik düşünceye vurgu yaptı.

Dört bölgesel sorun
1-Terör dalgası
Bölgedeki dört zorluğa değinen yetkili, bunlardan ilkinin Sahel bölgesindeki terör dalgasının yarattığı güvenlik sorunu olduğunu ve bu durumun radikal şiddetle karşı karşıya kalan Mağrip ülkelerinin güvenliğine de etki ettiğini söyledi.
Mevcut Libya krizinin de, Sahel bölgesindeki istikrarsız güvenlik durumuyla doğrudan ilişkili olduğunu kaydeden Bin İsa, bu krizin Nijer Nehri'nden Çad Nehri'ne kadar terörle mücadele ve şiddet içeren radikal gruplarla mücadele çabalarını destekleyen Mağrip ülkelerinin istikrarını ve güvenliğini niteliksel olarak etkileyen bir kriz olduğuna dikkati çekti.

2-Jeo-stratejik konum
İkinci zorluğun ise, bahsi geçen sahanın bölgesel harita ve uluslararası sistemdeki konumunun stratejik zorluğu olduğunu ifade eden Bin İsa, Batı Afrika-Kuzey Afrika geçişinin Avrupa’ya ulaştığını bu sebeple de Sahel-Mağrip’in statüsünün yeniden belirlemesi gerektiği belirtti.
Yetkili, Afrika'nın yükselen uluslararası güçler için yeni kutuplaşma merkezi olduğu bir aşamada, en geniş anlamda Ortadoğu ile etkileşimine vurgu yaptı.

3-Demokratikleşme sorunu
Bin İsa, üçüncü zorluğun ise, yönetim sistemlerindeki şeffaflık sorunu olduğunu bu sorunun da eşit vatandaşlık ve çoğulcu demokrasiye kademeli geçiş ile çözülebileceğini söyledi.

4-İklim değişikliğine bağlı ekonomik kriz
Dördüncü zorluğun, doğal mineral kaynaklarının olmasına rağmen su kıtlığı, çölleşmenin yayılması ve ideolojik dengeleri tehdit eden kuraklıkla şiddetlenen ekonomik kriz olduğunu söyleyen yetkili, bu ülkelerin umut verici beklentilerle yoksullukla mücadele, ekonomik ve sosyal kalkınmayı ilerletme çabalarını koordine etmesi gerektiğini aktardı.



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.