Çin Komünist Partisi, Şi’nin ömür boyu başkan kalmasına kapı açıyor

Şi, ülkenin kurucu lideri Mao Zedung ile ideolojik açıdan aynı seviyeye getirildi

Merkez Komitesi, Şi Cinping'in yeni komünizm döneminin tam olarak uygulanması çağrısında bulundu (Reuters)
Merkez Komitesi, Şi Cinping'in yeni komünizm döneminin tam olarak uygulanması çağrısında bulundu (Reuters)
TT

Çin Komünist Partisi, Şi’nin ömür boyu başkan kalmasına kapı açıyor

Merkez Komitesi, Şi Cinping'in yeni komünizm döneminin tam olarak uygulanması çağrısında bulundu (Reuters)
Merkez Komitesi, Şi Cinping'in yeni komünizm döneminin tam olarak uygulanması çağrısında bulundu (Reuters)

Üst düzey liderlerin de yer aldığı Merkez Komitesi, iktidardaki Çin Komünist Partisi'nin dünkü toplantısında, parti ve Devlet Başkanı Şi Cinping'in üçüncü döneme aday olmasının veya muhtemelen ömür boyu ülkenin lideri olarak kalmasının yolunu açtı. Tartışmasız dünyanın en kalabalık ülkesinin lideri Şi, Pekin'de iktidar partisinin önde gelen isimlerinin açılış toplantısına Pazartesi gününden bu yana başkanlık ediyor.
Xinhua haber ajansına göre parti tarihinin doğru vizyonunu sürdürme çağrısında bulunan Merkez Komitesi, partinin binlerce yıllık Çin ulusu tarihindeki en ulu destanı yazdığını kaydetti. Açıklamada “Merkez Komitesi; Şi Cinping'in Çin özellikleri taşıyan yeni komünizm dönemini tam anlamıyla uygulamak için merkezinde Cinping’in bulunduğu Parti Merkez Komitesi etrafında daha düzenli bir şekilde tüm partiyi, tüm orduyu ve tüm etnik gruplardan insanları bir araya gelmeye davet ediyor” ifadelerine başvuruldu.
Bu, Komünist Parti'nin 100 yıllık tarihinde, 1945 ve 1981'dekilerin ardından alınan benzer üçüncü tarihi karar sayılıyor.
Merkez Komitesi’nden gelen yeni destek, Başkan Şi'ye kalıcı bir dönem için etkili bir yetki vererek, onu Mao Zedung'un ardından böyle bir statüye sahip olan ilk lider konumuna getiriyor. Uzmanlara göre söz konusu karar, eski kolektif liderlik ilkesini liderliği yeniden yüceltmek için resmen ortadan kaldırıyor. Analistler, kararın Şi'nin Çin vizyonunu kutsayıp önceki liderlerin rolünü küçümseyerek güç üzerindeki hakimiyetini pekiştirmesine yardımcı olacağı görüşünde.
Siyaset Profesörü Wu Qiang, Alman haber ajansı DPA'ya verdiği demeçte, “Bu, Cinping'in yeniden seçilmesine temel teşkil ederek ona mutlak güç veriyor” ifadelerine başvurdu. AFP’nin haberine göre Hong Kong Baptist Üniversitesi’nden Jean-Pierre Cabestan ise geleceği Cinping etrafında yeniden şekillendirmek üzere tarihini yeniden yazdığını öne sürdü. Nitekim Çin tarihinin önümüzdeki günlerde ‘daha büyük bir tabu biçimi’ alacağını öngördü. Şi'nin döneminde, yolsuzluğa karşı geniş çaplı bir güvenlik baskısı, Sincan, Tibet, Hong Kong gibi bölgelerde baskıcı politikalar ve dış ilişkilerde daha iddialı bir yaklaşım kaydedildi.
‘Şi Cinping Düşüncesi’ olarak bilinen siyasi teorilerini okul müfredatına dahil eden Şi, eleştirel sesleri susturmaya ve muhalifleri ortadan kaldırmaya dayalı bir liderlik doktrini yarattı.
Devlet televizyonu, Şi'nin Tiananmen Meydanı yakınlarındaki Büyük Halk Salonu’nda kırmızı bayraklar ve Komünist Parti amblemi eşliğinde izleyicilere hitap ettiğini gösteren görüntüler yayınladı. Şi'nin açıklamasının tarihi öneme sahip olduğunu kaydeden akşam haberleri, parti gazetesinde yakında çıkacak “Yeni çağ yolculuğunda daha büyük bir zafer kazanmak” isimli makalenin reklamını yaptı
CCTV, People's Daily’de çıkacak olan makalenin söz konusu kararı ‘şanlı bir Marksist programlı belge’ ve Çin komünistlerinin ‘siyasi beyannamesi’ şeklinde nitelendirdiğini bildirdi. Gazetenin Şi'nin başarılarını takdir etmek için son haftalarda ön sayfa makaleleri yayınladığı biliniyor.
Son zamanlarda Şi, kısa süre önce popüler kültür, eğitim, teknoloji ile ilgili işletmeler ve zengin işadamları dahil olmak üzere Çin toplumunun birçok yönü üzerindeki güvenlik baskısını denetledi.
Hong Kong siyasi analisti Willy Lam, “Beklediğimiz gibi, ömür boyu lider kelimelerini kullanmasalar da beyannamenin yaklaşık yarısını Şi Cinping'in başarılarına ayırdılar. Bence ömür boyu lider olacağı kesin olarak kabul ediliyor, ancak bu sözler muhalefeti kışkırtabilir” ifadelerine başvurdu.
Şi'nin 2018'de kapsamlı anayasa değişiklikleri yaptıktan sonra ömür boyu görevde kalması kararı, partide tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Asya-Pasifik bölgesinde soğuk savaş türü çatışma ve cepheleşmelerden kaçınılması çağrısında bulundu.
Devlet Başkanı Şi'nin önceden videoya kaydedilen konuşması, Yeni Zelanda'da online düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İş Birliği (APEC) Zirvesi'nde yayımlandı. Şi, şeffaflık ve iş birliği çağrısı yaptığı konuşmada, “Asya-Pasifik bölgesi soğuk savaş döneminin ideolojik bölünme ve çatışmalarına geri dönemez, dönmemelidir” ifadelerini kullandı.
Şi'nin açıklamaları, ABD’nin Çin'in büyüyen ekonomik ve askeri etkisini sınırlamak için Hindistan, Japonya ve Avustralya gibi bölge müttefikleri ve ortaklarıyla birlikte gösterdiği çabalara işaret ediyor.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), Salı günü yaptığı açıklamada, Tayvan Boğazı çevresinde ‘ortak savaş hazırlık devriyesi’ faaliyeti gerçekleştirdiğini duyurmuştu. Öncesinde ise Çin Savunma Bakanlığı ABD Kongresi üyesi bir grup siyasetçinin Çin’in kendisine bağlı olduğunu iddia ettiği Tayvan adasına sürpriz ziyaret gerçekleştirmişti.
ABD'li yetkililer, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkinin çatışmaya dönüşmesini önlemenin Çin Devlet Başkanı ile doğrudan ilişki kurmaktan geçtiğine inanıyor.
Şi ile Biden toplantısı için kesin bir tarih açıklanmadı, ancak konuyu vakıf bir kaynak, böyle bir görüşmenin önümüzdeki hafta gerçekleştirilebileceğini söylüyor.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.