Maveli: Suudi Veliaht Prensi'nin Umman ziyareti tarihi bir dönüm noktası

Umman Sultanı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne Umman Şeref Nişanı’nı takdim etti. (SPA)
Umman Sultanı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne Umman Şeref Nişanı’nı takdim etti. (SPA)
TT

Maveli: Suudi Veliaht Prensi'nin Umman ziyareti tarihi bir dönüm noktası

Umman Sultanı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne Umman Şeref Nişanı’nı takdim etti. (SPA)
Umman Sultanı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne Umman Şeref Nişanı’nı takdim etti. (SPA)

Umman Şura Konseyi Meclisi Başkanı Halid bin Hilal el-Maveli Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz’in salı günü sona eren Umman Sultanlığı ziyaretinin Sultanlık ile Krallığı birbirine bağlayan geniş ilişkiler tarihinde önemli bir dönüm noktası teşkil ettiğini bildirdi.
Maveli dün Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Suudi-Umman ilişkilerinin başta ekonomik, yatırım ve ticaret olmak üzere çeşitli alanlarda entegrasyonu sağlamaya yönelik yakın iş birliğine doğru net adımlarla ilerlediğini vurguladı. İlişkilerde zirve yaşandığının altını çizdi. Sultan Heysem bin Tarık'ın temmuz ayında Krallığa gerekleştirdiği ziyaret ve NEOM şehrinde Kral Salman bin Abdülaziz ile yaptığı görüşmenin söz konusu ilerlemeye katkı sağladığını belirten Maveli, “Bu ziyaretler, gösterilen çabalar ile pekiştirilen derin bağ, siyasi iletişim ve ekonomik entegrasyon yoluyla sağlanan koordinasyon ile neticelendi” dedi.
Kendi deyimiyle ‘Suudi Veliaht Prens’in bu tarihi ve önemli ziyaretinin çeşitli ekonomik sektörlerde, enerji, medya ve gıda güvenliği alanlarında birçok anlaşmanın imzalandığı yoğun ekonomik ortaklığa, bir sonraki aşama için ise iki ülke arasındaki yatırım fırsatlarına kapı açtığını’ vurgulayan Maveli sözlerini şöyle sürdürdü:
“Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) aracılığıyla Körfez sistemini güçlendirme yönünde ortak çaba gösteren Maskat ve Riyad, herkesin bildiği gibi dosyaları ve meseleleri ele alma konusunda hemfikirdir. Bu durum olumlu ilişkileri de beraberinde getiriyor. Zira Körfez bölgesi ve Arap Yarımadası'nda stratejik tarafı temsil eden Umman ve Suudi Arabistan, açık denizlerdeki konumları dolayısıyla ekonomik ve lojistik bir rekabet avantajına sahip. Diğer yandan Umman Sultanlığı ile Suudi Arabistan arasındaki ekonomik sahne, iki kardeş ülke arasındaki tarihi ilişkileri destekleme yönünde daha geniş ufuklara geçileceği, her iki ülkenin hayati bileşenleri yönünde önemli yatırımlara ön ayak olunacağı bir sonraki aşama için önemli bir başlık oluşturuyor. Tüm bunların iki kardeş ülke ve halkları üzerinde olumlu etkisi olacak, çeşitli alanlarda büyük ortaklıklarla sonuçlanacaktır. Ekonomik entegrasyon açısından da iki ülke arasında doğrudan kara yolunun açılması, sadece ikili ticari ilişkiler düzeyine hayati önem kazandırmakla kalmayıp bunun da ötesine geçecektir. Bu gelişme; toplumsal ilişkileri geliştirecek, turizm refahına kapı aralayacak yönde iki ülke vatandaşlarına hareket esnekliğine katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda arzu edilen tedarik zincirlerinin entegrasyonu, iki ülke arasında sorunsuz ticaret akışı ve gıda güvenliği alanında iş birliğini de beraberinde getirecektir.”
Maveli, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamanın devamında kapanış bildirisiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu:
“Prens Muhammed bin Selman'ın Umman ziyareti sonunda yayınlanan ortak açıklamanın içeriğine bakıldığında, iki ülke halkları için oldukça iyimserlik taşıdığını görüyoruz. Burada iki ülkenin ortak çıkarlarına hizmet etme yönünde tüm alanlarda arzu edilen entegrasyonun sağlanmasına katkıda bulunacak olan Umman-Suudi Koordinasyon Konseyi'nin kurulduğu teyit ediliyor. Umman ve Suudi Arabistan hem tarih hem de medeniyet açısından bölgenin merkezi ülkeleridir. Bunun, Umman 2040 ve Suudi Arabistan 2030 vizyonlarına ulaşma yönünde iki ülke arasındaki entegrasyon ve iş birliğini geliştirmede önemli bir etkisi bulunuyor.”
Maveli, açıklamalarının sonunda söz konusu iş birliği ile elde edilen avantajların iki ülkenin ve halklarının yararına olacağını vurguladı.
Umman Sultanlığı Enformasyon Bakanlığı Müsteşarı Ali el-Cabiri de Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Veliaht Prens'in Umman ziyaretinin iki ülke liderlerinin de güçlü desteğiyle aralarındaki tarihi kardeşlik ilişkilerinin uzantısı niteliği taşıdığını söyledi. İki ülkenin sahip olduğu verilerin halklarının iyiliği ve refahını sağlayacak yönde, her bir ülkenin sahip olduklarından yararlanmaya dayalı stratejik ilişkilere ulaşma yönündeki ortak çabayı gösterdiğini söyleyen Cabiri sözlerini şöyle sürdürdü:
“Umman-Suudi ilişkilerinin siyasi bir itici güce ihtiyacı yok. Bu ilişkinin öneminin ve bölgeyi çevreleyen zorlukların farkında olan bu iki ülkenin, ilişkileri ekonomik ortaklığın yeni zirvelerine taşımaya ihtiyacı var. Bu ortaklık, Sultan Heysem bin Tarık’ın temmuz ayında Suudi Arabistan’ı ziyaretinden bu yana, her iki tarafın da birbirlerinin üretim sektörlerinin desteklenmesinde, bu sektörlerin Umman 2040 ve Suudi Arabistan 2030 vizyonlarına ulaşılması yönünde yeni ufuklar ve yollar açma ısrarı ile netlik kazandı.”
Cabiri, iki ülke arasındaki iş birliği beklentilerinin söz konusu vizyonlar kapsamında arttığını vurguladığı açıklamasında stratejik konumlardan yararlanılması, mekanizmaların kolaylaştırılması, kıtalar arasında kuvvetli bağlantılar oluşturan limanlar aracılığıyla sınır ötesinde bolluğa ulaşmak için endüstrilerin ve yerel ürünlerin akışının sağlanması yollarının genişletilmesi gibi olasılıklar bulunduğunu kaydetti.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.