Tunus Cumhurbaşkanı’nın kararlarına karşı başlatılan açlık grevi protesto hakkı mı yoksa meseleyi siyasileştirmek mi?

Açık grevine girenler “özgürlüklerin baskılanmasını” eleştiriyor. Açlık grevindekilere tepki gösterenler ise onları “siyaset tüccarlığı” yapmakla suçluyor.

Açlık grevindeki bazı siyasetçiler (Fotoğraf fikri mülkiyet haklarına tabidir – Darbe Karşıtı Vatandaşlar Facebook Sayfası)
Açlık grevindeki bazı siyasetçiler (Fotoğraf fikri mülkiyet haklarına tabidir – Darbe Karşıtı Vatandaşlar Facebook Sayfası)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı’nın kararlarına karşı başlatılan açlık grevi protesto hakkı mı yoksa meseleyi siyasileştirmek mi?

Açlık grevindeki bazı siyasetçiler (Fotoğraf fikri mülkiyet haklarına tabidir – Darbe Karşıtı Vatandaşlar Facebook Sayfası)
Açlık grevindeki bazı siyasetçiler (Fotoğraf fikri mülkiyet haklarına tabidir – Darbe Karşıtı Vatandaşlar Facebook Sayfası)

Hamadi Muammeri
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Haziran 2021’de aldığı istisnai önlemlerin üzerinden geçen 5 ay içinde siyaset sahnesinin bu önlemleri destekleyenler ile karşı çıkanlar arasında bölündüğü bir ortamda olaylar ve gelişmeler hızla aktı. Bazı milletvekilleri ve siyasi isimlerin Kays Said’in darbe yolu diye isimlendirdikleri istisnai önlemleri protesto için başlattıkları açlık grevi üçüncü günde de devam etti. Grevciler, bu önlemlerin hak ve özgürlükleri sürekli baskıladığını söylüyor.

Özgürlüklere baskı dönemeçten
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre,  Darbe Karşıtı Vatandaşlar Girişimi Yürütme Kurulu üyesi Habib Buacila, yaptığı açıklamada, “Açlık grevi şeklindeki mücadeleci karar, Kays Said’in darbe sürecinin girdiği dönemeçten sonra geldi. Bu süreç, güvenlik güçlerinin Habib Burgiba Caddesi’nde oturuma eylemi düzenleyen Darbe Karşıtı Vatandaşlar Girişimi üyelerine yönelik şiddetli saldırısından sonra artık hak ve özgürlükleri hedef almaya başladı” dedi.
Güvenlik güçlerinin oturma eylemi düzenleyenlere karşı orantısız şiddete başvurmasını ve ayrıca 17 Aralık’ta bir protesto yürüyüşüne katılanlara yönelik çeşitli baskılar karşısında şaşırdığını belirten Buacila, özellikle Eski Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki ve hukukçu Büşra Belhac Hamida gibi mücadeleci isimler hakkında verilen kararlar ile medyaya yapılan karartma ile gazetecilere yönelik baskılar gibi güvenlik ve yargı organlarının verdiği skandal talimatları kınadığını söyledi.

Ülke içindeki ve yurtdışındaki ulusal güçlere bir mesaj
Buacila, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Bu uygulamalar karşısında, darbenin yeni bir adımıyla, özgürlüklerin baskılanmasına doğru bir gidişatla karşı karşıya olduğumuzu gösterene ve tehlike çanlarını çalıncaya dek bu mücadele şekline (açlık grevine) girmeye karar verdik. Bu girişim, açıklık grevi üzerinden, Tunus’taki ve dünyadaki ulusal güçlere ve insan hakları örgütlerine bir uyarı mesajı gönderiyor. Bu mesajda, Kays Said’in yönetim biçimine ilişkin aldığı kararlarla girdiği sürecin sadece Anayasa’ya darbe yapmadığını aynı zamanda 2011 Devrimi ve 2014 Anayasası’nın garanti altına aldığı bir kazanım olan hak ve özgürleri baskıladığı ifade ediliyor. Girişim, ulusal ve uluslararası insan hakları örgütlerine Tunus’un girdiği dönemecin tehlikesine karşı uyaran bir hukuk raporu sunacak. Grevin en önemli hedefleri gerçekleşti. Bunlar demokratik hareketin ortak paydada bir araya gelmesi ve darbeye karşı demokratik güçler arasında gerçek bir tartışma platformu oluşturulmasıydı.”

Kays Said’den özgürlüklere bağlılık vurgusu
Buna karşılık Cumhurbaşkanı Kays Said, “Hak ve özgürlüklere dokunmayacağını ve Anayasa’da hak ve özgürlüklerle ilgili iki bölümün (maddelerinin) halen yürürlükte olduğunu” söyledi. Cumhurbaşkanı Said’in hukuk profesörleriyle yaptığı görüşmeden sonra basına konuşan Anayasa Hukuku Profesörü Emin Mahfuz, “Referanduma sunulacak yeni anayasa, hukuk devleti ve kurumlarını güçlendirecek” dedi.

“Açlık grevi siyaset tüccarlığıdır”
Tunus İçin Koalisyon Partisi Başkanı Sarhan en-Nasıri, bir özel röportajında, “Darbe Karşıtı Vatandaşlar Girişimi üyelerinden bazılarının başlattığı açlık grevi, Tunus’ta siyaset tüccarlığının bir parçasıdır. Bu grev ülkenin çıkarı veya Tunusluların faydası için değil aksine bu grevci eski milletvekilleri ve bakanların nemalandığı makamların ellerinden alınmasının bir sonucudur. Tunusluların taleplerini karşılamayan ve on yıldır süren başarısız ve yozlaşmış bir sistemi daha doğrusu ülkedeki İhvan-ı Müslimîn Hareketi’ni savunmak için vekalet savaşı yürütüyorlar. Bu gerginliği tırmandırma yöntemi fayda vermeyecek ve Tunus’ta durum geriye doğru gitmeyecek” ifadesini kullandı.
Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) Genel Sekreter Yardımcısı Munim Amira, 25 Aralık Cumartesi Beja kentinde yönetim kurulu çalışmaları sırasında yaptığı açıklamada, ülkenin çıkarını önemseyen herkesi kapsamlı diyaloğa davet ederek, “Sendika’nın tarafı sabittir. Bu da halktan ve vatandan başkası değildir” ifadesini kullandı.  
TGİS Genel Sekreteri Nureddin et-Tabubi, daha önce yaptığı açıklamada, “Sendika, istisnai aşamaya son vermek ve kurumsallığa dönüş önerisinin güçlü olması için ulusal örgütler ve siyasi isimlerle ortaklaşa üçüncü bir yol hazırlamaya başladı” dedi. Ancak Tabubi’nin söz ettiği üçüncü yolla ilgili bildiri Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından reddedildi. Saidr, 13 Aralık’ta Tunus halkına hitaben yaptığı konuşmada, “Üçüncü safla ilgili sözler dolaşmaya başladı. İsterlerse dördüncüsünü, beşincisini eklesinler” dedi.
Tunus siyaset sahnesi büyük bir bölünmeye şahit oluyor. Tüm taraflar, ekonomik ve sosyal krizlerin ortasında kendi pozisyonunda ısrar ediyor. Ayrıca 2022 mali bütçenin finansal kaynakları için henüz çözüm bulunmuş değil. Bu durum, Tunusluların her yıl başı alıştığı sosyal tıkanıklık yaşanması konusunda uyarıyor.



Hamas: Gazze yeniden kıtlıkla karşı karşıya kalacak

Ürdünlü bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği iftar için hazırlık yapan gönüllüler (Reuters)
Ürdünlü bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği iftar için hazırlık yapan gönüllüler (Reuters)
TT

Hamas: Gazze yeniden kıtlıkla karşı karşıya kalacak

Ürdünlü bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği iftar için hazırlık yapan gönüllüler (Reuters)
Ürdünlü bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği iftar için hazırlık yapan gönüllüler (Reuters)

Hamas Sözcüsü Abdullatif el-Kanu bugün yaptığı açıklamada, önümüzdeki birkaç gün içinde Gazze Şeridi'nde bir dizi temel malzeme ve gıda maddesinin tükeneceğini, bunun da halkın acılarını arttıracağını ve krizlerini daha da derinleştireceğini söyledi.

El-Kanu, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin iki haftadır ağır bir abluka altında olduğunu ve İsrail'in gıda, ilaç, yakıt ve temel ihtiyaç maddelerinin girişini engellediğini belirtti.

“Uluslararası toplum Gazze konusunda sorumluluğunu yerine getirmezse, Gazze Şeridi sakinleri Ramazan Ayı’nda tekrar kıtlıkla karşı karşıya kalacak” diyen el-Kanu, arabuluculara ‘sınır kapılarını açması ve insani yardımların girişine izin vermesi için İsrail’e daha fazla baskı yapmaları’ çağrısında bulundu.

Bir hafta önce İsrail, ateşkes devam etmesine rağmen yıkıma uğrayan Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini durdurdu.

İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, geçtiğimiz pazar günü Gazze Şeridi'ne elektrik ve su tedarikinin durdurulması için talimat verdiğini açıkladı.

Bu durum, 7 Ekim 2023'te patlak veren kanlı savaşın üzerinden 15 aydan fazla bir süre geçmesine rağmen Gazze Şeridi'ndeki insani krizin daha da kötüleşmesine yol açıyor.

Bir dizi uluslararası kuruluş, 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail tarafının yardım tırlarının Gazze Şeridi’ne girişine birçok engel koyduğunu doğruladı.

Filistinli kaynaklara göre ateşkesin başlamasından bu yana şubat sonu itibariyle Gazze Şeridi'ne toplam 7 bin 926 tır giriş yaptı.

Ancak bölgede çalışan Arap ve uluslararası yardım kuruluşlarının tahminlerine göre bu sayı, Filistin nüfusunun ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamıyor.