Libya hükümetinin kaderi, parlamentonun elinde

Libya Temsilciler Meclisi, yeni bir küçük hükümetin oluşturulmasını veya mevcut hükümetin görev süresinin bir ay uzatılmasını değerlendirecek.

Libya parlamentosu, ertelenen seçim sürecinin kaderini ve görev süresi sona eren hükümet meselesini görüşecek (AFP)
Libya parlamentosu, ertelenen seçim sürecinin kaderini ve görev süresi sona eren hükümet meselesini görüşecek (AFP)
TT

Libya hükümetinin kaderi, parlamentonun elinde

Libya parlamentosu, ertelenen seçim sürecinin kaderini ve görev süresi sona eren hükümet meselesini görüşecek (AFP)
Libya parlamentosu, ertelenen seçim sürecinin kaderini ve görev süresi sona eren hükümet meselesini görüşecek (AFP)

Zayed Hediyye
Bilindiği üzere Libya genel seçimlerinin ertelenmesi, ülkedeki siyaset sahnesini tamamen karıştırdı. Durum, görev süresi sandıkların açıldığı gün bitmesi gereken mevcut Birlik Hükümeti’nin kaderi gibi bazı hassas konulara dair yeni anlaşmazlıkların önünü açtı.
Erteleme, siyasi süreci ve seçim sürecini engelleyici önemli bir faktör olan seçim yasalarına dair eski anlaşmazlıklara geri dönülmesine neden oldu.
Temsilciler Meclisi ve Seçim Komisyonu gibi seçimlerin organizasyonu ile ilgili kurumlar karşı karşıya geldi. Son iki günde kazanımlar için yeni bir tarihin ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini çıkmaza sokan tartışmalı konulara çözümlerin ilan edilmesi amacıyla ülke içinden ve dışından büyük bir baskı baş gösterdi.

Birçok şehirde gösteriler
Cuma günü bazı Libya şehirlerinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ertelenmesine karşı protesto gösterileri düzenlendi.
Vatandaşların, aktivistlerin ve seçim adaylarının katıldığı gösterilerde, hızla yeni bir tarihin açıklanması çağrısı yapıldı. Libya’nın farklı şehirlerinde yapılan açıklamaların çoğunda, ‘seçimlerin vatandaşların günlük acılarından, kötü kamu hizmetlerinden, güvenlik kaosundan ve yaygın suçlardan kurtulmanın tek çözümü olduğu’ ifade edildi.
Bingazi’nin doğusundaki Derne şehrinde bir grup aktivist, sivil toplum kuruluşu ve milletvekili adayı, ‘seçimlerin zamanında yapılmamasını’ kınayarak, “Gelecek 24 Ocak olarak önerilen tarih nihaidir ve seçimlerin bu tarihte yapılmasından vazgeçilemez” dedi.
Açıklamada, yol haritasına göre 24 Aralık’ta seçimler düzenlenmeyerek Libya halkının iradesinin önüne geçildiği belirtilirken, Seçim Komisyonu’na da cumhurbaşkanlığı seçimleri için kesin aday listesinin ve milletvekili seçimleri için ön aday listesinin en kısa sürede açıklanması çağrısı yapıldı.
Açıklamada ayrıca, “Seçimlerin geciktirilmesinin haklı bir gerekçesi yoktur. Hiçbir koşulda tekrar geciktirilmeyecek bir tarihin belirlenmesi zorunludur” ifadelerine yer verildi.
Eylemciler ise, herhangi bir yeni geçiş aşamasına girmeyi tamamen reddettiklerini vurgulayarak, “Temsilciler Meclisi, seçim süreciyle ilgili sorumluluklarını Libya halkının önünde üstlenmelidir” dedi.

Önemli meclis oturumu
Öte yandan Meclis Başkanı Fevzi en-Nuveyri, yarın (27 Aralık Pazartesi) Tobruk’taki parlamento merkezinde düzenlenecek resmi oturuma katılım çağrısı yaptı. Nuveyri, oturumda seçim sürecini kurtarmak için yeni bir yol haritasının geliştirilmesi meselesinin ele alınacağını ifade etti.
Oturumda, seçim sürecini takip etmekle görevli parlamento komisyonunun raporunun ele alınması ve Yüksek Ulusal Seçim Komisyonu ve Yüksek Yargı Konseyi ile temasa geçilmesi bekleniyor.
Temsilciler Meclisi Başkanlığı Medya Danışmanı Fethi el-Merimi, parlamentonun, bir sonraki oturumunda Yüksek Seçim Komisyonu’nun çalışmalarını takip etmek üzere parlamento tarafından oluşturulan komitenin hazırladığı raporu ele alacağını söyledi. Merimi, “Rapor, komisyonun karşılaştığı engelleri ve zorlukları içeriyor. Ayrıca cumhurbaşkanlığı ve yasama seçimlerini tamamlamak için kararlar almak ve bunları başarıyla gerçekleştirmek amacıyla tüm zorlukları ortadan kaldırma çalışmalarına da raporda yer verildi” dedi.
Öte yandan Temsilciler Meclisi üyesi Said Amgayb, oturumda yalnızca seçim sürecinin kaderinin değil, aynı zamanda diğer meselelere ek olarak mevcut hükümetin akıbetinin de masaya yatırılacağını vurguladı. Amgayb, “Bir sonraki meclis oturumunda, ister küçük bir hükümet kurmak, isterse de yasal görev süresinin sona ermesinden sonra hükümetin görev süresini bir ay uzatmak olsun tüm seçenekler ele alınacak” şeklinde konuştu. Yetkili ayrıca, “Tüm seçenekler mümkündür ve mevcut aşamaya uygun bir karara başvuracağız” dedi.

Mişri, eski tavrını koruyor
Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, komisyon tarafından 1 ay sonrası olarak belirlenen yeni tarihte seçimlerin düzenlenmesinin zorluğuna dair endişelerini dile getirdi. Mişri, ilk tarihte seçimlerin düzenlenmemesine neden olan birçok tartışmalı meselenin hala mevcut olduğunu ve bunları çözmek için daha uzun bir zamana ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Mişri, “24 Ocak’ta seçim olmayacak, çünkü demokratik süreci bozan sebepler hala mevcut” dedi. Bağımsızlık Günü vesilesiyle konuşma yapan Halid el-Mişri, “Komisyon, topu Temsilciler Meclisi’ne fırlattı ve imkânsız olduğunu çok iyi bildiği bir tarih önerdi” şeklinde konuştu.
Mişri, “O gün Libyalıların, ülkenin cumhurbaşkanını seçmek üzere sandık merkezlerine gitmesi gerekiyordu. Ama bu, birçok engel nedeniyle olmadı. Libya halkı için dışarı çıkmaya, hata yaptıklarını söylemeye ve yaptıklarını itiraf etmeye cesaret eden çok fazla yetkili yok” ifadelerini kullandı.
Mişri, “Anayasal sürecin başlaması ve Libya’daki en önemli iki organın Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Mısır’ın Hurgada kentinde anlaşmaya varması sonrasında bu başarısızlık, ‘anlaşmalar yoluyla yürütme yetkisini değiştirmeye çalışan BM liderliğinde, anayasal süreci siyasi süreçten ayırmakta ısrar eden istismarcılardan kaynaklanıyor’ dedi.
Devlet Yüksek Konseyi Başkanı, tüm kurumların, ‘tüm yetkililerin saygı göstermek, korumak ve ona göre hareket etmek için yemin ettiği’ Siyasi Anlaşma ve Anayasa Bildirgesi uyarınca yasaların hazırlanmasına katılması çağrısında bulundu.
Öte yandan Temsilciler Meclisi Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Talal el-Mihub, ‘Seçim Komisyonu Başkanı tarafından önerilen tarihin doğru temellere dayanmadığı’ konusunda Mişri ile hemfikir.
Bu çerçevede Mihub, “Mevcut sahne ortasında seçimleri gerçekleştirmek, özellikle de milislerin ve silahlı grupların mevcudiyeti ışığında son derece zor görünüyor. Ayrıca yasaya aykırı olarak bazı adayların cumhurbaşkanlığı yarışında var olması da seçimlerin yapılmasını zorlaştırıyor” dedi.

Uluslararası baskı
Libya seçimlerinin ertelenmesi, ülkedeki siyasi ve askeri çatışmanın yeniden patlak vermesi konusunda uluslararası düzeyde büyük endişelere yol açarken, ülkedeki geçiş sürecinin ve siyasi krizin sona erdirilmesi için BM himayesinde hazırlanan yol haritasının tamamlanması gerektiğine dair uluslararası çağrılar yapıldı.
ABD, Fransa, Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya geçen cuma günü yaptıkları açıklamada ‘önceki tarihte başarısız olunması sonrasında Libya’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri için hızla yeni bir tarih belirlenmesi’ çağrısı yaptı.
Açıklamada, ilgili makamlara da hızla nihai bir tarih belirleyerek, Libya halkının seçimlere yönelik isteklerine saygı göstermeleri ve gecikme olmadan cumhurbaşkanlığı adaylarının kesin listesini yayınlamaları çağrısı yapıldı. Açıklamada ayrıca, ‘yeni bir hükümet seçmek ve Libya’nın bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini güçlendirmek’ amacıyla ivmeyi korumanın önemine dikkat çekildi.
Söz konusu beş ülke, siyasi veya askeri konulardaki anlaşmazlıkların şiddete başvurmadan çözülmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca tüm taraflara da istikrarı tehdit eden, şiddet veya şiddete teşvik yoluyla siyasi süreci ve seçim sürecini baltalayan kişilerden hesap sormaya hazır oldukları uyarısı yapıldı.

Guterres’ten seçmenlere saygı çağrısı
Öte yandan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Seçim Komisyonu’na kayıtlı 2,8 milyon Libyalı seçmenin iradesine saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Guterres, “Siyasi geçiş döneminin barışçıl bir şekilde sona erdirilmesi ve yetkinin demokratik olarak seçilmiş kurumlara devredilmesi amacıyla halkın iradesine saygı gösterilmesi ve Libya’da cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin uygun koşullarda yapılması zorunludur” dedi.
Guterres ayrıca, Genel Sekreterin Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams ve Libya’daki BM Destek Misyonu’nun (UNSMIL) ‘mevcut zorlukların ele alınması ve cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin mümkün olan en kısa sürede yapılması için’ Libya’nın liderlik ettiği süreci desteklemeye devam edeceğini vurguladı.



Halep’te: Operasyona hangi gruplar katılıyor? Hedeflerinin kapsamını neden genişlettiler?

Halep Kalesi yakınlarında HTŞ ve diğer grupların üyeleri, 30 Kasım (AFP)
Halep Kalesi yakınlarında HTŞ ve diğer grupların üyeleri, 30 Kasım (AFP)
TT

Halep’te: Operasyona hangi gruplar katılıyor? Hedeflerinin kapsamını neden genişlettiler?

Halep Kalesi yakınlarında HTŞ ve diğer grupların üyeleri, 30 Kasım (AFP)
Halep Kalesi yakınlarında HTŞ ve diğer grupların üyeleri, 30 Kasım (AFP)

Firas Kerem

Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve diğer grupların ‘Saldırganlığı Caydırma’ adını verdikleri yeni bir askeri operasyon başlatmasının ardından Suriye'nin kuzey ve orta kesimlerinde konuşlu Şam’a bağlı güçler ve İran destekli milisler hızla çöktü.

Al Majalla muhabiri, grupların Suriye’nin kuzeyindeki Halep’in kontrolünü ele geçirmesinin, sınırlı çatışmalar yaşandıktan sonra Hama’nın merkezine girmesinin ve Şam’a bağlı güçlerin bu iki ilden büyük ölçüde çekilmesinin ardından Halep'e gitti.

Peki, Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’na katılan başlıca gruplar hangileri? Kaç kişiler? Hedeflerini neden değiştirdiler? Şu an ne kadarlık bir bölgeyi kontrol ediyorlar?

Başta HTŞ olmak üzere muhalif grupların oluşturduğu Fethu'l Mubin Operasyon Odası, 29 Kasım Cuma akşamı, Saldırganlığı Caydırma Operasyonu adı altında Şam’a bağlı güçlere ve bölgedeki İran varlığına yönelik düzenlenen askeri operasyonla, Suriye'nin başkenti Şam'a 310 kilometre uzaklıktaki Halep’in tamamının kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu.

Muhaliflerin 27 Kasım'da başlattığı askeri operasyon, ilk gününde Şam ve İran güçlerinin savunma hatlarını kırdı ve rejimin muhalif bölgelerle temas hattındaki gelişmiş askeri cephaneliği olan 46. Alay'ın, her iki tarafın da ölü ve yaralı olmak üzere yaklaşık 200 kayıp verdiği şiddetli çatışmaların ardından düşmesine yol açtı.

Saldırganlığı Caydırma Operasyonu Halep'in 190 kilometrekarelik meskûn mahallelerinde durmadı. Muhalif gruplar, Şam’a bağlı güçler ve İran destekli milislerle yaşanan şiddetli çatışmaların ardından kentin yaklaşık 10 kilometre doğusundaki uluslararası havaalanına doğru ilerlemeye devam etti. Şam güçleri ile onlara destek veren İranlı ve yerel milislerin Halep şehir merkezinin 30 kilometre güneydoğusunda yer alan ve rejime ait savunma sektörü tesisleri ile askeri depoların bulunduğu es-Safira bölgesine doğru çekilmesiyle sonuçlanan şiddetli çatışmaların ardından muhalifler Halep ve uluslararası havaalanının tamamen kontrolllerine geçtiğini ilan ettiler.

Halep'in tamamen kontrol atına alındığının ilan edilmesinden önce, bir yandan muhaliflerle Şam güçleri ve İranlı milisler arasında Halep'in içinde ve doğusunda şiddetli çatışmalar yaşanırken, diğer yandan da diğer muhalif gruplar İdlib ilinin güney ve doğu kesimlerinde ilerliyordu. Muhalif gruplar Maaret en-Numan, Kefer Nebil, Cebel ez-Zaviye'nin güney kesimi ve İdlib’in doğu kesimi üzerindeki nüfuzunu artırırken, Halep-Şam uluslararası yolunu (M5) keserek Suriye'nin orta kesimlerindeki Hama’nın surlarına kadar girmeyi başardı. Muhalifler, Şam’a bağlı güçlerin Hama şehri surları ve askeri havaalanındaki mevzilerinden Humus’a doğru büyük ölçüde çekildiğini gözlemleyerek, muhalif grupların Hama şehir merkezine doğru ilerlemesini ve kentte tam kontrol ilan etmesini kolaylaştırdı.

Operasyona katılan grupların başını, üye sayısı ve teçhizat bakımından askeri ağırlığı olan İdlib merkezli HTŞ çekiyor.

Saldırganlığın Caydırılması Operasyonu’nu yürüten Fethu'l Mubin Operasyon Odası’ndan (kimliğinin gizli tutulmasını isteyen) bir komutan, operasyona katılan grupların başını üye sayısı ve teçhizat bakımından askeri ağırlığı olan İdlib merkezli HTŞ’nin çektiğini, HTŞ’yi bağımsız Ceyş el-İzze ve Ceyş en-Nasır’ın yanı sıra Nureddin Zengi Hareketi, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Ortak Kuvvet gibi Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) çatısı altındaki gruplardan bazılarının izlediğini söyledi.

dscv
Suriyeliler, Halep'in merkezinde Basil Hafız Esad'ın heykelini devirdikten sonra bir at heykelinin önünden geçiyor, 29 Kasım (Reuters)

Halep, İdlib ve Hama’daki savaş sahalarında rejim güçlerine karşı yürütülen operasyonlara yaklaşık 40 bin muhalif unsur katılıyor. Komutan, grupların yedekte yaklaşık 80 bin savaşçısının bulunduğunu ve tamamının çeşitli savaş ve çatışma biçimlerinin yanı sıra koşullarla nasıl başa çıkılacağı, silahların nasıl kullanılacağı ve rejim güçleri ve müttefikleriyle nasıl çatışmaya girileceği konusunda askeri eğitim aldığını açıkladı.

Peki, neden Türkiye destekli SMO çatısı altındaki gruplarının tamamı operasyona katılmadı?

Türkiye, Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nun başlamasından bir gün sonra Halep'in kuzeyinde kendi nüfuz alanındaki SMO gruplarını gizli bir acil durum toplantısına çağırdı. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre SMO komutanlarından biri, toplantı sırasında Türk tarafıyla Halep’te, Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı, Halep'in batısı ve İdlib'deki Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’na paralel bir askeri operasyon başlatılması ve SDG'nin Halep’in kuzeyindeki Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahalleleri ile Halep'in kuzey kırsalındaki Tel Rıfat ve Münbiç'te kontrol ettiği bölgelerden çıkarılması konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.

SMO ve Türkiye ile SDG arasında bir savaşın yaşanmayabileceğini belirten komutan, Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'na katılan gruplar, Halep’in tamamını, SMO ise Halep kırsalının kuzey kesimini kontrol ettikten sonra, SDG’nin savaşmadan geri çekilebileceğini söyledi.

Halep, İdlib'in güney kırsalı ve Hama ilindeki gruplar onlarca silah deposunu ele geçirdi.

Saldırganlığı Caydırma Operasyonu kapsamındaki mevcut askeri operasyonların yönetiminde yer alan Fethu'l Mubin Operasyon Odası komutanlarından Albay Mustafa Bakur, “Gruplar, Halep, İdlib'in güney kırsalı ve Hama’da rejimin elindeki mevzilerin kurtarılması sırasında rejim güçleriyle yaşanan çatışmaları Suriye'nin başkenti Şam'a kadar genişletmelerine olanak tanıyan büyük miktarlarda silah ve mühimmatın olduğu onlarca cephanelik buldu. Bu mühimmatlar arasında kısa menzilli karadan karaya füzeler, Kornet roketleri, büyük miktarlarda Grad roketlerinin yanı sıra, çok sayıda tank mermileri ile orta ve hafif ağırlıkta mühimmat da bulunuyor” ifadelerini kullandı.

dfgt
Suriye ordusundan ele geçirdikleri bir tankın üzerine çıkan HTŞ ve ona bağlı grupların üyeleri, 30 Kasım (AFP)

Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nun hedefleri nasıl oldu da Şam’a bağlı güçleri ve İran destekli milisleri temas hatlarından uzak tutmaktan, Suriye'nin ikinci büyük şehri Halep başta olmak üzere üç ilin kontrolünü ele geçirmeye dönüştü?

Albay Bakur, bu soruyu şöyle yanıtladı:

“Rejim güçlerini temas hatlarından uzak tutmayı ve sivilleri hedef almalarını durdurmayı amaçlayan Saldırganlığı Caydırma Operasyonu sırasında rejim güçlerinin 2019 yılında Halep’in batı ve İdlib'in güney sınırlarına ilerlemesinin ardından uzun yıllar boyunca kurdukları savunma hatlarını kırdıktan sonra, çok kısa bir sürede rejim güçleri saflarında büyük bir ahlaki ve askeri çöküş olduğunu gördük. Bu durum güçlerimizin yeni hedeflere doğru ilerlemesinin önünü açtı. Halep şehri operasyonun ana hedefi haline geldi. Bunu İdlib'in güney kırsalı ve Hama izledi.”

Saldırganlığı Caydırma Operasyonu çerçevesinde muhalifler tarafından kontrol edilen coğrafi alanın yaklaşık bin 200 kilometrekare olduğu tahmin ediliyor.

Suriye Kurtuluş Hükûmeti (SKH), aralarında Kalkınma ve İnsani İşler Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile temizlik ve elektrik gibi diğer birimlerin de bulunduğu insani yardım kadrolarını, Halep'in kontrolünün ele geçirilmesinden bir gün sonra şehirdeki insani durumu değerlendirmek ve bölge sakinlerine mevcut insani hizmetleri sunmak üzere Halep'e gönderdi. Halep'teki aktivistlerin bildirdiğine göre Halep’teki hastanelerde sağlık durumunun değerlendirilmesinin yanı sıra, ilde güvenliği sağlamak ve herhangi bir kaos yahut güvensizlik ortamının oluşmasını önlemek üzere askeri ve güvenlik birimleri konuşlandırıldı.

Bin 200 kilometre kare

Bu gelişme, bazıları 10 yıldır evlerinden edilmiş halde olan yüzlerce Halepli ailenin sevinç, mutluluk ve özlem içinde Halep’e dönmeye başladığı bir dönemde yaşanırken, sadece Halep şehrinde yerinden edilen sivillerin sayısının 800 bin olduğu düşünülüyor.

Saldırıyı Caydırma Operasyonu kapsamında muhalif güçler tarafından kontrol edilen coğrafi alanın, doğu kırsalı hariç, Halep ve İdlib’in güney kesimi ile Hama şehir merkezinin yanı sıra kuzey ve doğu kırsalının bir kısmını kapsayacak şekilde bin 200 kilometre kare olduğu tahmin ediliyor.

Saldırıyı Caydırma Operasyonu sırasında muhalifler tarafından ele geçirilen bölgelerin bazıları Halep ile Şam arasındaki uluslararası yol (M5) üzerinde bulunurken sayıları, aralarında İdlib kırsalındaki Serakib, Maaret en-Numan ve Han Şeyhun şehirleri ile Hama kırsalındaki Morek ve Suran ilçelerinin de bulunduğu köy, belde ve şehir olmak üzere yaklaşık 430’a ulaştı. Böylece Suriye'nin yaklaşık üçte biri muhaliflerin kontrolüne geçti.