Libya’da seçimlerin ertelenmesinin kazananları ve kaybedenleri

Libya’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Dibeybe ve Seyfulislam Kaddafi’nin ‘azalan ve artan’ şanslarına ilişkin kamuoyu ne düşünüyor?

Libya’da seçimlerin ertelenmesinin kazananları ve kaybedenleri
TT

Libya’da seçimlerin ertelenmesinin kazananları ve kaybedenleri

Libya’da seçimlerin ertelenmesinin kazananları ve kaybedenleri

Geçen cuma günü yapılması planlanan Libya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelenmesinin ardından Libyalılar, bu tarihi kazanımın ilk kaybedeni olarak endişe ve hayal kırıklığı içindeydiler. Ancak mevcut sahnenin takipçileri, ertelenen bu savaşın bazı adaylarda kayıplara yol açtığını ve diğer adayların ise çıkarına olduğunu ifade etti.
Libya Temsilciler Meclisi Üyesi Hasan ez-Zerka, Başbakan Abdulhamid Dibeybe’nin seçimlerin ertelenmesinden en çok fayda sağlayan kişi olabileceğini söyledi. Zerka’ya göre Temsilciler Meclisi, birkaç gün önce Bingazi’de bir araya gelen bir grup cumhurbaşkanı adayının koordinasyon ve desteğiyle, Ulusal Ordu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter ile alternatif bir hükümet kurmaya karar verirse bu değişkenin, ülkenin kaderini önemli ölçüde değiştirmesi mümkün.
Zerka, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, bir cumhurbaşkanı adayı olarak Dibeybe’nin, ‘hükümetinin yürütme otoritesinin başında kalması gerçeğinden’ yararlandığını ifade etti. Zerka, “Bu nedenle Dibeybe, görevden alınması halinde kendisini destekleyecekleri umuduyla, silahlı milisleri kontrol altına almaya ve pozisyonlar için onlarla flört etmeye çalışıyor” dedi. Hasan ez-Zerka, “Batılı ülkeler, yalnızca Temsilciler Meclisi’nin ve bu adayların arzusunu kabul edebilirler. Çünkü bazıları, ülke genelinde askeri güce ve önemli aşiret desteğine ve bölgesel desteğe sahiptir” şeklinde konuştu.
Geçen hafta ortalarında Bingazi şehri, eski Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Ahmed Maitik ve UMH’de İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Arif en-Nayed ve Abdulmecid Seyfunnasr da dahil olmak üzere bir dizi adayın yer aldığı toplantıya ev sahipliği yaptı.
Zerka, devrik lider Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam’ın ‘seçimlerin ertelenmesinin en büyük kaybedeni’ olabileceğini ifade etti. Hasan ez-Zerka, konuyla ilgili olarak “Seçimler zamanında yapılsaydı Seyfulislam, cumhurbaşkanlığını kazanamayacaktı. Ancak siyasi bir parti kurmasına ve Libya sahnesindeki varlığını kanıtlamasına izin verecek ileri bir düzenlemeye sahip olacaktı” dedi.
Zerka, “Şu an herkes, özellikle de Seyfulislam’ın rakipleri, onun görevden alınmasını istiyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi, yakın zamanda onun tutuklanması ve teslim edilmesi için yardım çağrısında bulunan bir karar yayınladı. Onu Rusların müttefiki olarak nitelendiren ABD, teslim edilmesine yardım etmekten kesinlikle çekinmeyecektir” ifadelerini kullandı.
Sadık Araştırmalar Merkezi Direktörü Enes el-Kamati, Başağa, Hafter, Maitik gibi diğer bazı adayların da seçimlerin ertelenmesinden fayda sağladığını belirtti. Kamati, “Çünkü hiçbiri, ilk turda yarışı kendi lehlerine kazanamazdı. Kabul edilebilir sayıda oy alamazdılar” dedi.
Kamati, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Bu, siyasi projelerindeki yakınlıktan ve kabile ve bölgesel ağırlık bakımından eşit şansa sahip oldukları şehir ve bölgelerde rekabet etmelerinden kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.
Enes el-Kamati ayrıca, “Libyalıların Seçim Komisyonu ve yargının rolüne ve ‘diğer rakipler lehine belirli adayları dışlama amaçlı siyasi kullanımlarına’ ilişkin artan şüpheleri, tüm seçim sürecine olan güvenlerini kaybettirebilir” dedi.
Ulusal Koalisyon’da Yüksek Heyet Başkanı Tevfik eş-Şehibi, “Mevcut komisyon konseyinin karşı karşıya olduğu eleştiriler nedeniyle istifasını sunması halinde Libya halkı, seçimlerin yapılmasına dair tüm umutlarını kaybetmekle tehdit edilebilir” dedi.
Şehibi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, komisyonun yeni bir konseyinin varlığının, hem Temsilciler Meclisi’nin hem de bir kez bile uzlaşı sağlamayan Devlet Yüksek Konseyi’nin onayını gerektireceğini söyledi. “Parlamento seçimlerinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuyla birlikte yapılması, üyelerinin çoğunluğunun siyasi varlığını sona erdireceği için iki konsey de mevcut durumdan yararlanıyor” diyen Tevfik eş-Şehibi, Yüksek Konsey Başkanı Halid el-Mişri’nin de daha önce seçimlerin ertelenmesi çağrısı yaptığı hatırlattı.
Şehibi, komisyonun önerdiği gibi ertelemenin bir aydan fazla uzatılması halinde parlamento seçimlerine katılan birçok aktivist ve parti üyesinin, kaybeden partiler listesine dahil edileceğine dikkat çekti. Bunun nedeninin ise kendilerini yerel topluluklara tanıtmak için gösterdikleri çabayı unutabilmeleri olduğunu ifade etti.
Libya Devlet Yüksek Konseyi üyesi Saad bin Şerade ise Başkanlık Konseyi’nin akıbetine ve seçimlerin ertelenmesinden ne ölçüde yarar sağladığına değindi. Bin Şerade, özellikle başlangıçtan beri üstlendiği yetkilerin zayıflığı ortasında bu durumun, hükümetin kaderiyle bağlantılı olacağını dile getirdi.
Saad bin Şerade, Siyasi Diyalog Forumu’na geri dönüşün beklendiğini söylerken, Birleşmiş Milletler’in (BM) de herkesin üzerinde uzlaştığı bir anayasal kural oluşturarak, mevcut tıkanıklığı gidermek için oturumlarına yeniden başlayacağını vurguladı.
Yetkili, siyasi arenadaki denge değişikliklerinin, önemli değişikliklere yol açacağını da belirtirken, “Devlet bütçesi üzerindeki baskıyı göz önünde bulundurarak, hükümet ister görevine devam etsin isterse de ayrılsın, Dibeybe tarafından başlatılan gençlere yönelik evlilik desteği girişimleri durdurulacak” dedi.



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.