Sudan Başbakanı Dr. Muhammed Hamduk’un görevinden istifa ettiğini açıklaması ülkedeki siyasi krizi ve bölünmeyi derinleştirdi. İstifa, Sudan siyasi arenasında bomba etkisi yarattı.
Dolayısıyla Sudan’ı çilesinden çıkarmak, onu istikrarlı ülkeler saflarına taşımak, ilerleme ve refah kaydetmek amacıyla Hamduk’a yüklenen umutlar buharlaşmış görünüyor.
Hamduk, istifa mektubunda birinci ve ikinci hükümetlerinin büyük zorluklarla karşı karşıya kaldığını söyleyerek sahneden çekildi. Bunun sonucunda iki ortak olan ordu ve siviller arasındaki mesafe ve bölünme baş gösterdi. Bu durum, hükümetin ve toplumun tüm bileşenlerine yansıdı ve çeşitli düzeylerde devletin performansını ve başarısını etkiledi.
Hamduk, en tehlikeli şeyin, bu bölünmelerin yansımalarının topluma ve onun çeşitli bileşenlerine ulaşması olduğunu belirtmişti. Nefret söylemi, ihanet ve ötekinin dışlanması olguları ortaya çıktı. Herkes arasındaki diyalog ufku kapandı. Tüm bunlar, geçiş sürecini kırılgan, engeller ve zorluklarla dolu hale getirdi.
Hamduk’un istifası, siyasi ve popüler unsurlar arasında yaygın olarak beklenmesine ve yaklaşık iki haftadır dillerde olmasına rağmen yeni uçurumlar ve yeni boşluklar ortaya çıkardı. Kaosa ve ötesine daha fazla kayma korkusunun kapılarını açtı.
Geçen pazar gününden bu yana siyasi arena, istifanın yarattığı bu boşluk ortasında bu ülkenin akıbetine dair pek çok soru gündeme getirdi. “Hamduk’un yerine geçecek bir sonraki isim kim?” sorusu da bu sorular arasında yer alıyor. Ayrıca sorular arasında; “Ordunun 25 Ekim’deki uygulamalarından bu yana geçersiz kılınan anayasal belge yokluğunda yeni başbakanı atamaya anayasal olarak kim yetkili?”, “Sadece Genelkurmay Başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan tarafından atanan mevcut Egemenlik Konseyi’nin yeni bir başbakan atama hakkı var mı?” ve “İlerleyen günlerde uzlaşı sağlanacak diğer bir taraf var mı?” soruları da bulunuyor.
Ancak öyle görünüyor ki ordu komutanları olacakların farkında. Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçen pazartesi günü üst düzey ordu liderleriyle yaptığı görüşmede, bir hafta içerisinde tüm Sudanlıların uzlaşı sağladığı belirli görevlere sahip bağımsız bir geçici hükümet kurmanın gerekli olduğunu belirtti. Haberler ayrıca, yeni bir başbakanın belirlenmesi konusunda anlaşmaya varmak için sivil bileşenle bir araya gelecek bir mini komite kurulduğunu ortaya koydu.
Ancak bu noktada soru şu; Ordunun ortaya koymayı planladığı bu uygulamalara sivil bileşen nasıl tepki verecek? Onu tatmin edecek mi yoksa durum yeniden mi kötüleşecek?
Sudan Ümmet Partisi genel başkan yardımcısı İbrahim el-Emin, “Sudan Genelkurmay Başkanı’nın 25 Ekim’de açıkladığı, sivil ortağını iptal ettiği, hükümeti feshettiği ve geçiş dönemini düzenleyen anayasal belgedeki hükümleri iptal ettiği uygulamalar, sivil bileşenin gözünde tam bir darbedir. Bu nedenle yeni bir başbakanın atanması dahil bundan sonra verilen kararlar anayasaya aykırıdır” açıklamasında bulundu. Emin, “Şu anda yeni bir başbakan seçmeye yetkili bir anayasal organ yok. Ülke artık işleri istedikleri gibi yöneten küçük bir grup insan tarafından yönetiliyor” dedi.
İbrahim el-Emin, “Genelkurmay Başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın önünde ‘darbeye devam etmesi ve yeni bir başbakan ataması’ için iki durum var. Bu durumda daha fazla reddedilme ve bölünme, halk öfkesi, şiddet ve kan dökülmesiyle karşı karşıya kalacak. Belki de darbesini yeniden gözden geçirip cesur kararlar vererek devam eden çöküşü durduracak” dedi.
Öte yandan Hamduk’un iki hükümetindeki eski Maliye Bakanı İbrahim el-Bedevi de dahil olmak üzere hükümete başkanlık etmesi önerilen bazı isimler medyaya sızdırıldı. İbrahim’in kendisi de birden fazla taraflar temasa geçtiğini belirtti. Ancak bu ulusal misyona atanmayı kabul ettiğini açıklamadan önce, Devrim Gençleri bloğu da dahil ulusal bir konsensüsün varlığını şart koştu.
Aynı şekilde adaylıklar, Sudan’ın Washington Büyükelçisi Nureddin Sati’ye de işaret ediyor. Sati, Şarku’l Avsat’a belirttiğine göre sosyal medya organları üzerinde kendisini bu pozisyona aday gösteren bazı mesajlar mevcut. Ancak adaylığı kabul etmeyeceğini ifade etti. Bir sonraki başbakanı seçmek için kendi aralarında istişarelerde bulunması ve ülkenin içinde bulunduğu krizden kurtulmasında ana rolü oynaması gerekenlerin, tüm bileşenleriyle birlikte sivil devrimin güçleri olduğuna inanıyor. Sati, “Bu, devrim güçlerinin farklılıklarının üstesinden gelme yeteneklerini kanıtlamaları ve geçiş döneminin geri kalanı için bir yol haritası ve ortak bir çalışma programı üzerinde anlaşmaları için bir fırsattır” dedi.
Egemenlik Konseyi ve Hamduk’un halefini seçmeye yetkili olup olmadığı hakkında ise Nureddin Sati, “Egemenlik Konseyi, bir başbakan atamaya yetkili değil. Ancak misyonu, sivil bileşen tarafından seçilen başbakanı onaylamaktır” dedi. Hamduk’un siyaset sahnesinden çekilmesinin ‘durumu karmaşıklaştırdığına, anayasal bir boşluğa yol açtığına ve sivil ve askeri bileşenler arasındaki denklemde bir dengesizlik yarattığına’ dikkati çekti.
Ülkenin siyasi ufkunun tıkanması nedeniyle en kötü ihtimallerle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Sati, “Anayasal meşruiyet yeniden sağlanmadıkça ve Egemenlik Konseyi başkanlığının sivil bileşene devretmek ve ülkeyi güvenliğe götürecek tam yürütme yetkilerine sahip bir sivil hükümet oluşturmak için anayasal belgede kararlaştırılanlar uygulanmadıkça ve gençlerin sesleri dinlenmedikçe işler düzelmeyecektir. Gençler, değişimin gerçek güçleri ve geleceğe şekil verenlerdir” şeklinde konuştu.
Ancak önde gelen bir gazeteci ve siyasi analist olan Cemil el-Fadıl, Hamduk’un siyaset sahnesinden ayrılmasının birçok faydası olduğuna ve devrimci hareketin ivmesini ve gücünü geri kazanabilecek olumlu bir durum ortaya koyduğuna inanıyor. Fadıl, Hamduk’u kısa süre önce ‘ordunun uzun süredir giydiği ve Sudan devriminin hedeflerinden gizlediği, ama şu an düşen bir burka veya maskeye’ benzetti. Fadıl ayrıca, Hamduk’un istifasının “tüm gerici zihniyetlerin siyasi arenadan tasfiyesinin” önünü açtığını ifade etti.
Aynı şekilde Fadıl, “Hamduk’un varlığı, ordu generallerinin ve demokrasinin ilk (1960’lar), ikinci (80’ler) ve üçüncü (2019) dönemlerinde okuduğu aynı kitap aracılığıyla eski siyasi pratiğin eski görüntülerini üretmeye çalışan eski siyasi kulübün çıkarınaydı” şeklinde konuştu.
Cemil el-Fadıl, “Hamduk, siyaset sahnesine yerleştirilmiş yabancı bir cisim gibiydi. Dokuları devrimin ruhuna tam olarak uymuyor. Uluslararası çalışanların zihniyeti, kişiliğine hükmetmeye devam etti ve üstleriyle bir nevi isyanla ilgilenmesini engelledi. Devrim temelde bir isyan durumudur, bir reddetme durumudur ve bir güç ifadesidir. Birçok kazanım elde etme ve bunlara bağlı kalma girişimidir. Bunu, göz ardı etmemek gerek. Bu nedenle Hamduk’un istifası, devrim güçlerinin parıltılarını yeniden kazanmaları için nadir bir fırsattır” ifadelerini kullandı.
Sudan: Hamduk’un istifası ülke siyasetinde bomba etkisi yaptı
Sudan: Hamduk’un istifası ülke siyasetinde bomba etkisi yaptı
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة