Suriye’nin güneyinde ‘suikast savaşları’ kızışıyor

İran, savaşın sorumlusu olmakla suçlandı

Dera’daki müzakere komitelerinin bir üyesinin cenazesinden arşiv fotoğraf (Dera 24)
Dera’daki müzakere komitelerinin bir üyesinin cenazesinden arşiv fotoğraf (Dera 24)
TT

Suriye’nin güneyinde ‘suikast savaşları’ kızışıyor

Dera’daki müzakere komitelerinin bir üyesinin cenazesinden arşiv fotoğraf (Dera 24)
Dera’daki müzakere komitelerinin bir üyesinin cenazesinden arşiv fotoğraf (Dera 24)

Suriye’nin güneyindeki Dera vilayetinde 2018’den bu yana güvenlik kaosu artarak devam ediyor. Suriye rejiminin kontrolü ele geçirmesinden sonra bölge, ‘suikastlar savaşının’ şiddetlenmesine tanık oluyor.
Muhalifler, bu durumdan rejim güçlerini ve güvenlik birimlerini sorumlu tutarken, rejim ise anlaşmayı kabul etmeyen bölgedeki eski muhalifleri suçluyor. Ayrıca bölgede, ‘Rusya’nın güvenliği kontrol etmekten aciz olduğunu’ söylemek isteyen İran ellerinin olaylara karıştığı inancı da mevcut.
Suriye’nin güneyindeki Dera vilayeti, son iki gün içerisinde 3 suikasta tanık oldu. Suikastlarda, Dera’nın batı kırsalındaki Neva şehrinde kimliği belirsiz silahlı kişilerin ateş açması sonucu iki kardeş hedef alındı. Şehirdeki askeri güvenlik birimi için çalışan yerel bir grubun üyeleri yaralıların hastaneye kaldırıldığı ifade edildi. Aynı şekilde Suriye’nin güneyindeki aktivistlerin belirttiğine göre bir başka kişi de Dera vilayetinin batı kırsalındaki Sahamu’l-Cevlan kasabasında kimliği belirsiz kişilerce vurularak öldürüldü. Söz konusu kurban, 2018 yılındaki ilk uzlaşı anlaşmasından sonra Dördüncü Tümen’e dahil olan yerel unsurlardan biriydi.
Bölgenin 2018’de uzlaşı anlaşmasına dahil olmasında bu yana Dera’daki suikast operasyonlarından birinde, 14 Ekim 2020’de ‘Şam- Dera- Amman’ uluslararası karayolu üzerinde muhalif grupların önde gelen liderlerinden Edhem el-Karad’ı hedef alındı. Karad, başkent Şam’da düzenlenen bölgeyle ilgili bir güvenlik toplantısından dönüyordu.
Karad, mühendislik ve füze taburunun komutanı ve Dera el-Beled bölgesinde faaliyet gösteren Özgür Ordu’nun güney cephesindeki ‘Bunyan el-Marsus’ Operasyon Odası komutanlarından biriydi. 2018 yılında ise Rus tarafı ve Dera el-Beled şehrinin müzakere komitesi üyesiydi. Bölgede uzlaşı anlaşmasının uygulanmasının ardından Suriye rejimine veya Rusya’ya bağlı herhangi bir oluşum veya gruba katılmayı ve ilişki kurmayı reddetmişti.
Suikastlar ayrıca, 2018’de Suriye rejimi ve Rusya ile müzakere eden müzakere komitelerinin üyelerini de hedef aldı. Öyle ki Dera’nın batı bölgesindeki Merkezi Komite üyesi (Dera’nın batısındaki Tel Şihab bölgesinden) Şeyh Ahmed el-Bakırat’a 9 Aralık 2020’de ve ‘Ebu Bekir el-Hasan’ lakaplı Yaser ed-Dneifat’a 15 Temmuz 2020’de suikast düzenlendi. Ebu Bekir el-Hasan, Suriye’nin güneyinde faaliyet gösteren eski en büyük muhalefet gruplarından biri olan Devrim Ordusu’nun sözcüsüydü. Daha sonra Suriye rejiminin güneye girmesinin ardından merkezi müzakere komitelerinin bir üyesi oldu.
25 Mayıs 2020’de ise batı kırsalında bulunan Merkezi Müzakere Komitesi üyeleri, silahlı bir pusuya maruz kaldı. Üyeler, o dönemde bölgeye yönelik saldırıların durdurulması ve Suriye rejimine ait kontrol noktalarının konuşlandırılması için Suriye rejimi ve Rusya tarafı arasında yapılan görüşme ve sağlanan anlaşmanın ardından dönüş yolundaydı. Üyeler, Muzayrib kasabasının kuzeyindeki konserve fabrikası yakınlarında kimliği belirsiz kişilerce yapılan bombalı saldırının hedefi oldu. Saldırı sonucunda Merkezi Komite’nin üç üyesi öldü. Aralarında muhalefet lideri ve komitenin en önde gelen üyeleri Mahmud el-Bardan Ebu Murşid ve Rusya destekli ‘Sekizinci Tugay’a bağlı Ebu Ali Mustafa’nın bulunduğu üç kişi de yaralandı.
Suikastlar Suriye rejimine veya Rusya’ya bağlı oluşumlara katılan muhalefet liderlerini de hedef aldı. Öyle ki Rusya tarafından işletilen Hmeymim Hava Üssü tarafından desteklenen Beşinci Kolordu saflarında 2018 uzlaşı anlaşmasının ardından faaliyet gösteren yerel grupların üyeleri ve liderleri de suikastların hedefi oldu. Suriye rejiminin güvenlik birimlerine bağlı oluşumlara ve gruplara katılan unsur ve liderler de hedef alındı. 2018 uzlaşı anlaşması sonrası kurulan kontrol noktalarındaki Suriye ordusu ve güvenlik güçlerine mensup unsurlar da suikastlara maruz kaldı.
Dera’daki yerel istatistiklere göre 2021 yılında Dera vilayeti, 473’ten fazla saldırı ve suikast girişimine tanık oldu. Bunlardan 233’ü eski rejime veya muhalefete ait bölgelerde yaşandı. Suikasta uğrayan bazı kimseler soygun ve kapçak faaliyetleri sonucunda öldürüldü.
Dera’daki Merkezi Komite’nin bir üyesi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada bölgedeki suikast operasyonlarının, ‘eski muhalifler, rejime bağlı güçler, uzlaşı grupları ve hatta sivil isimler olsun herkesi hedef aldığını’ dile getirdi. “Bölgede silahlar yaygındır ve otoritenin veya devletin herhangi bir rolü ve bu eylemlere karşı bir cezası yoktur” diyen üye, “Uyuşturucu satıcıları ve destekçileri de dahil olmak üzere kötü bir üne sahip kişileri ve müzakerelerde önemli rollere sahip ve bölgenin bir savaşa sürüklenmemesi için çabalayan bazı isimleri hedef alan suikastlar da dahil olmak üzere, aile veya aşiret anlaşmazlıklarının bir sonucu olarak meydana gelen suikastlar da var. Her eylemin bir karşıt eylemi mevcut. Bu suikastların sonucu, tüm bölgeye, güvenlik ve istikrar durumuna yansımış, halkın güven içinde yaşamasını engellemiştir” ifadelerini kullandı. Söz konusu üye ayrıca, “Dera başta olmak üzere Suriye’nin güneyindeki bölgeleri istikrarsız bir şekilde ve çatışma çemberi içinde tutmak isteyenler var” diyerek, özellikle bölge ülkeleri olmak üzere Rusya’nın Suriye mirasına yönelik ilk rakibi İran da dahil birçok ülkenin bu durumdan faydalandığına dikkati çekti.



Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Şii Koordinasyon Çerçevesi çevresindeki siyaset kulislerinde, son aylarda meydana gelen değişikliklerle bu güçlerin dağılmanın eşiğinde olduğu konuşuluyor.

Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın kaynaklar, ‘ittifakın birliğini zayıflatmaya’ katkıda bulunan birkaç faktöre işaret etti. Bunların başında şu anda çoğu ana gücün neredeyse bağımsız olarak yarışmayı tercih ettiği ve Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ikinci dönem için aday olmayı istemesinden kaynaklanan fikir ayrılığıyla, önümüzdeki kasım ayında yapılması planlanan genel seçimler geliyor. Diğer faktörler arasında ise İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanları aracılığıyla Irak'taki Şii güçler arasındaki ilişkilerin yol gösterici pusulası olan İran'ın, İsrail'in saldırıları ve ABD ile uluslararası baskılar sonucunda yaşadığı bölgesel değişimler ve zorlu koşullar yer alıyor.


Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Kaynaklar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda tartıştıkları taslak nihai bildirinin, İsrail'in geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği saldırılarını şiddetle kınadığını söyledi.

Kaynaklara göre taslak bildiri, bir araya gelen devletlerin Katar’la sarsılmaz dayanışma içinde olduklarını teyit ederken Katar topraklarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alan saldırıyı, ‘açık bir saldırganlık eylemi ve uluslararası hukukun ciddi bir ihlali’ olarak değerlendirerek kınadı. Bildiride ayrıca, İsrail’in düzenlediği saldırıların bölgesel ve uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden bir tırmanış oluşturduğu ve bunun tüm Arap ve İslam ülkelerine yönelik bir saldırı olduğu vurgulandı.

Bildiri, bu ülkelerin Doha'nın egemenliğini ve güvenliğini savunmak için aldığı tüm önlemlere koşulsuz destek verdiklerini yeniden teyit etti.

İsrail’in saldırısının Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve tutukluları serbest bırakmak için Katar'ın arabuluculuk çabalarını baltalamayı amaçladığı vurgulanan bildiride barış için yapılan diplomatik çabaların başarısızlığından İsrail'in tam olarak sorumlu tutulduğu belirtildi. İsrail'in saldırısının ‘mevcut ve gelecekteki anlaşmaları tehdit ettiği’ ifade edilen bildiride, uluslararası topluma saldırıyı durdurmak için acil önlemler alması çağrısında bulunulurken, Arap Barış Girişimi'ne bağlı kalınmasını vurgulandı. Bununla birlikte Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuk çabalarındaki rolünü ve Suudi Arabistan ile Fransa'nın ‘iki devletli çözümü’ destekleyen çabaları övüldü.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al-i Sani'nin dün gerçekleşen zirvede yaptığı konuşmadan, Doha'nın kendi topraklarına yönelik saldırıyı kınamak, uluslararası toplumu İsrail'i Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı durdurmaya zorlamak ve Filistin devletinin kurulmasını desteklemek amacıyla ‘gerçekçi’ bir yanıt hazırlamaya çalıştığı anlaşıldı. Katarlı yetkili, ülkesinin Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanması için Mısır ve ABD ile arabuluculuk rolünü sürdüreceğini de duyurdu.


Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
TT

Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)

Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanları bugün Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek İsrail'in Doha'ya yönelik saldırısı hakkında bir karar taslağını görüştü. Karar, yarın Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olağanüstü Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde liderlere sunulacak.

Bu gelişme, zirveye katılan ülkelerin dışişleri bakanları arasında, resmi toplantılar başlamadan önce bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili tutumları koordine etmek için iletişimin devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Geçtiğimiz salı günü Katar'ın başkentinde Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırıları, hareketin beş üyesinin ve Katar güvenlik güçlerinden bir üyenin ölümüne yol açtı.

Zirvenin taslak sonuç bildirgesinin tartışılması

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Doha'ya geldi. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, olağanüstü zirvede ‘bugün yapılacak dışişleri bakanları hazırlık toplantısında sunulan, İsrail'in Katar devletine yönelik saldırısı hakkında bir taslak bildirgenin tartışılacağını’ doğruladı.

Katar Haber Ajansı'na (QNA) yaptığı açıklamada el-Ensari, zirvenin toplanmasının, ‘İsrail'in bir dizi Hamas liderinin konutlarını hedef alan alçakça saldırısı karşısında İslam dünyasının Katar ile dayanışma içinde olduğunu yansıttığını’ vurguladı.

Dışişleri bakanlarının gündeminde Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin konuşması ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın benzer bir konuşması yer alıyor. Dışişleri bakanları, önerilerini, resmi olarak kabul edilmesi için olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine sunacak.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı Devlet Bakanı Halife bin Şahin el-Merar, Bangladeş Geçici Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Muhammed Tevhid Huseyin, Brunei Darussalam Cumhuriyeti Dışişleri İkinci Bakanı Dato Erron Behin Yusuf, Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alibek Bakayev, İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ve Gambiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mohamed Jallow olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine katılmak üzere Katar’ın başkenti Doha’ya geldi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İİT dışişleri bakanları toplantısına katılmak üzere bugün Tahran'dan Doha'ya gitti. İran Devrim Muhafızları Ordusu'na yakın (DMO) Tesnim haber ajansı, Arakçi'nin İİT dışişleri bakanları olağanüstü toplantısına katılmak üzere bu sabah Katar'ın başkentine gittiğini bildirdi. Söz konusu toplantı, yarın yapılacak olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi hazırlıkları kapsamında, İsrail'in Katar'a yönelik ‘askeri saldırganlığını’ görüşmek üzere Katar'ın talebi üzerine düzenlendi. Tesnim, İran'ın olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından temsil edileceğini bildirdi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise İsrail'in ‘kardeş ülke Katar'a yönelik acımasız saldırısının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve Arap, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden tehlikeli bir adım olduğunu’ söyledi.

Katar'ın yarın ev sahipliği yapacağı olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi öncesinde QNA'ya verdiği özel röportajda Abbas, “Doha Zirvesi'ne katılmanın mesajı ve amacı açık; Katar'ın güvenliği, Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Hepimiz bu saldırılar karşısında birleşmiş durumdayız” ifadelerini kullandı.

Abbas, İsrail'in Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğine yönelik saldırısının yansımalarıyla ilgili olarak, bunun ‘Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğini zayıflatmaya ve bölgenin istikrarını bozmaya yönelik tehlikeli bir gösterge olduğunu’ belirtti. Abbas, ‘kolektif güvenliği korumak için Arap ve İslam dünyasının ortak bir tepki vermesi gerektiğini’ vurguladı.

Abbas ayrıca, İsrail'in Katar, Filistin ve diğer Arap ülkelerine karşı sürdürdüğü ihlallerden sorumlu tutulması gerektiğini bildirdi.

QNA’nın bugün yayınladığı röportajda Abbas, insani yardımın ulaştırılmasının hızlandırılması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi, Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşim faaliyetlerinin ve yerleşimci terörünün durdurulması, ele geçirilen Filistin fonlarının iadesi ve uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi uyarınca, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin tüm topraklarının işgalinin sona erdirilmesi ve yeniden inşanın ilerletilmesi gerektiğini vurguladı.

Filistin Devlet Başkanı ayrıca, Filistin davasını destekleme konusunda Katar'ın kararlı rolünü övdü ve bu durumun, hakikat ve adaleti savunan halkların ve devletlerin, saldırganların planlarını bozabileceğini kanıtladığını belirtti.

Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, “Zirvenin toplanması, Katar'ın yalnız olmadığı ve Arap ve İslam ülkelerinin onun yanında olduğu mesajını veriyor” dedi.

Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada, “İsrail saldırıları, ne yazık ki, uluslararası toplumun iki yıldır Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçuna sessiz kalmasından ve işgalci liderlerin istedikleri her şeyi yapıp paçayı sıyırabilecekleri hissine kapılmalarından kaynaklanıyor. Bu talihsiz durumun sona erdirilmesi gerekiyor. Zira böyle devam ederse uluslararası hukukun çöküşünün bedelini hepimiz ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

sdfr
Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)

Geçtiğimiz perşembe günü Katar, İsrail Hava Kuvvetleri’nin salı günü Hamas liderlerinin konutlarına düzenlediği ve Körfez, Arap ve uluslararası ülkeler ve kuruluşlar tarafından kınanan saldırıyı görüşmek üzere acil bir Arap Birliği – İİT zirvesi düzenleneceğini duyurdu.

Zirvede, durumun yansımaları ve bölgenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini önlemek için atılması gereken adımlar tartışılacak. İran, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın zirveye katılacağını doğrularken, Irak da Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin katılacağını doğruladı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Doha'yı ziyaret edeceğini açıkladı.