Lübnan Başbakanı Mikati: Kabine bütçeyi gelecek hafta görüşecek

Lübnan Başbakanı Mikati, Şarku’l Avsat’a konuştu: Hükümeti canlandırma ile Beyrut limanındaki patlamayı soruşturmak arasında bir bağlantı söz konusu değil

Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)
TT

Lübnan Başbakanı Mikati: Kabine bütçeyi gelecek hafta görüşecek

Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati (Reuters)

Lübnan kamuoyunda Şii İkilisi olarak adlandırılan müttefik partiler Hizbullah ve Emel Hareketi, Lübnan Bakanlar Konseyi oturumlarını boykot etmeyi durdurma kararı sonrasında toplantıların yolunu yeniden açtı. Bu gelişme, ‘cari yıla ilişkin bütçe kanunu taslağının görüşülmesi ve onaylanması için parlamentoya sevk edilmesi’ ve ‘mali kurtarma planının, (Lübnan’ı, kendisini kuşatan ekonomik ve toplumsal krizden kurtarmak için) Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakere etmek üzere zorunlu bir yol olarak görülmesi’ sonrasında daha da açık hale geldi. Gelişmeyle eş zamanlı olarak Başbakan Necib Mikati de gelecek hafta başlarında bir toplantı düzenleme çağrısı yaparken, Şarku’l Avsat’a ise toplantının bütçe tartışmasıyla ilgili olacağını belirtti.
Mikati, bütçe kanunu taslağının hazırlanması için Maliye Bakanı Yusuf el-Halil ile işbirliği içinde bakanlarla birlikte çalıştığını açıkladı. Mikati’ye göre taslak, gelecek hafta başlarında toplantılar sırasında ele alınmak üzere bu hafta sonu bakanlara dağıtılmaya hazır hale getirilecek. Emel ve Hizbullah hareketlerinin liderleri, Bakanlar Kurulu toplantılarına yönelik boykotlarını durdurduklarını belirttikleri ortak bir açıklama yaptı. Açıklamanın ardından Beyrut Limanı’ndaki patlamaya ilişkin adli soruşturmanın askıya alınması karşılığında oturumların düzenlenmesine izin verildiğine dair bir anlaşmaya ulaşıldığı söylentileri yayılırken, söz konusu liderler ise söylentileri yalanladı.
Mikati, oturumların yeniden başlaması ile adli soruşturma arasında herhangi bir bağlantı olmadığını vurguladı. Emel ve Hizbullah liderliği tarafından yapılan açıklamada böyle bir meselenin ne yakın ne de uzaktan gündeme getirilmediğini söyleyen Mikati, “Ben hala yetkilerin ayrılması ve yargıya müdahale edilmemesi gerektiği kanaatindeyim” dedi. Necib Mikati, limandaki patlamaya ilişkin soruşturmanın ‘uyum, seçicilik ve anayasal hükümlere bağlılıktan uzak şekilde’ yeniden düzenlenmesi gerektiğini ve soruşturmayı normale döndürecek bir çıkış yolu bulmanın, yargıya bırakıldığını ifade etti.
Mikati, Şii bakanların Emel ve Hizbullah’ın açıklamasına cevaben kabine toplantılarına katılmak üzere geri dönüşünün, şu anda bölgesel ve uluslararası düzeylerde olup bitenlerle ilgili bir dış öneriye dayandığı söylentileri karşısında da şaşkınlığını dile getirdi. Başbakan, iki hareketin kararının, Lübnan halkının acılarına ilişkin duygularını yansıttığını ve hareketlerin, halkı ekonomik ve finansal krizden kurtarmak için taleplerine ve ihtiyaçlarına yönelik çağrılara yanıt verdiklerini söyledi. Başbakan Mikati, “Çünkü açlık halkın kapılarını çaldıktan sonra hiçbir mezhebe ihtiyaç kalmayacak. Hepimiz ülkemizi kurtarmak için üzerimize düşen sorumlulukları üstlenmek zorundayız ve olan da bu” değerlendirmesinde bulundu.
Lübnanlıların acısının belirli bir mezheple sınırlı olmadığını, aksine büyük çoğunluğunu etkilediğini söyleyen Mikati, bu nedenle halk baskısının da tüm taraflara yönelik olduğunu belirtti. Başbakan, “Bu yüzden acılarını hafifletmek için mümkün olduğunca çok çözüm sunarak çöküşü durdurmaya öncelik verilmelidir” dedi.
Aynı şekilde Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Emel ve Hizbullah liderleri tarafından yapılan açıklamanın zeminini, Mikati’nin geçen cuma günü Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin siyasi yardımcısı Milletvekili Ali Hasan Halil ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın siyasi yardımcısı Hüseyin Halil ile görüşmesi hazırladı. Görüşmeler, geçen cumartesi gününe kadar devam ederken, daha sonra ise Mikati, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Meclis Başkanı Berri ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, tüm tarafların zor durumda olduğunu söyledi. Kaynaklar, bir krizden çıkmanın tek yolunun Bakanlar Kurulu’nun oturumlarının yeniden başlatılması için ortamı hazırlamaktan geçtiğini söylerken, bunun için de hükümetin eyleminin harekete geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kaynaklar ayrıca, Şii İkili’nin ‘Şii bakanların kabine toplantılarına katılmasının önünü açan’ açıklamalarındaki ifadelerinin, oturumları harekete geçirmenin yol haritasını oluşturduğuna dikkat çekti. Çalışma gündemlerinin başbakanın emrinde olduğuna inananların, suçlamalarının yersiz olduğunu daha sonra anlayacaklarını belirten kaynaklar, “Çünkü Mikati, hükümeti parlamentonun güvenini kazanır kazanmaz, bütçeyi onaylamaya dikkati çekerek öncelikleri belirleyen ilk kişi oldu. Bu, sadece anayasal bir hak olduğu için değil. Aynı zamanda Mikati, Lübnan’ı kurtarmak ve kapsamlı bir bozulmaya sürüklenmesini durdurmak için bahse girdiği uluslararası güvenceler ortasında, IMF ile müzakere etmek için gerekli pasaportu Lübnan’a tek başına sağladı” dedi.
Kaynaklar, oturumların yeniden başlatılmasının, hükümetin ‘bir yandan Lübnan’ı siyasi yumuşama aşamasına’ geçirmesine ve ‘Mikati’nin uluslararası toplum tarafından belirlenen koşullar defterine bağlı kalmakta ısrar etmesini engelleyen mayınları sökmesine’ izin vereceğini vurguladı. Aynı kaynaklar, bu durumu ise ülkenin onsuz finansal toparlanma aşamasına geçemeyeceği ekonomik ve finansal reçete olarak nitelendirdi. Kaynaklar, hükümetin gündeminin, IMF ile müzakereleri kolaylaştırmak için bütçeyi ve kurtarma planını onaylamakla ve bunları Lübnanlıların yaşam koşullarının iyileştirilmesine bağlamakla sınırlı kaldığını söyledi. Kaynaklar ayrıca, yasama seçimlerinin zamanında yapılması için ortam hazırlamanın ve anayasal ilkelere göre yeniden yapılanarak iktidarın barışçıl şekilde değişmesinin yanı sıra elektrik akımı arzını artırarak elektrik sektörünün rehabilitasyonun hükümetin öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı.
Aynı kaynaklar, Şii İkili’nin mali toparlanma planını görüşmek üzere anlaşmaya varmasının ve bunun onaylanmasının, Hizbullah’ın önceki tavrının aksine IMF ile müzakerede esneklik gösterme arzusunu yansıttığını dile getirdi. Kaynaklar ayrıca, Bakanlar Kurulu’nun Mısır’dan gaz ve Suriye üzerinden Ürdün’den de elektrik ithal ederek elektrik sektörünü rehabilite etmek için reform planı hazırlamaya odaklanacağını söyledi. Kaynaklara göre Mikati, “İşler planlanana göre giderse, 10 hafta sonra elektrik arzının 10 saat artırılmasına tanık olacağız” dedi.
Ancak geriye şu sorular kalıyor? Cumhurbaşkanı nerede duruyor? Hükümete destek veren taraflar arasında halen ihtilaflı olan idari atamalara ve siyasi konulara girmeden kabine toplantılarının gündemini bütçeyle sınırlandırarak, finansal toparlanma planını hazırlayarak ve elektrik sektörünü rehabilite ederek Mikati’nin işini kolaylaştıracak mı? Yoksa atamaları temel bir madde olarak görmekte ısrar eden siyasi varisi Milletvekili Cibran Basil’e mi yanıt verecek? Dün (16 Ocak) geceden beri Avn ile temasa geçen müttefiki Hizbullah’ın durumu ne olacak? Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Avn, Basil’i hoşnut etmek için hükümet toplantılarının gündemini değiştirme yeteneğine sahip değil. Cumhurbaşkanı Avn, Mikati’nin kendisi için çizdiği yol haritası dışından atamaları uygulamakta ısrar ederse, Mikati’nin itirazıyla karşılaşacak.
Başbakan, atamaları toplantıların gündemine dahil etmeyi reddettiği tavrını hala koruyor. Hükümetinin parlamentonun güvenini kazanmasından sonraki ilk gün, seçim kotaları ve kayırmacılık yolunu tıkadı.
Bu nedenle Basil, ısrarının hiçbir yere varmadığının ve başbakanın yetkilerini ihlal ettiğinin farkında. Atamalar konusunda ısrar etmesi halinde kendisini köşeye sıkışmış halde bulacak. Bunların yanı sıra Basil’in, tüm siyasi cephelerde atamaları güçlendirmek ve bunu seçim kampanyalarında kullanmak üzere mücadele etmesinin hiçbir gerekçesi yok.
Bu nedenle top, şu an Avn ve Basil’in oyun sahasında. Peki Mikati ile aynı fikirdeler mi? Yoksa ülkeyi yeni bir maceraya atacak hesapsız bir siyasi mücadeleye mi giriyorlar?



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.