Adonis Şarku’l Avsat için yazdı: Öznellik ve öteki arasında rehin kalan Arap kültürü  

Adonis Şarku’l Avsat için yazdı: Öznellik ve öteki arasında rehin kalan Arap kültürü  
TT

Adonis Şarku’l Avsat için yazdı: Öznellik ve öteki arasında rehin kalan Arap kültürü  

Adonis Şarku’l Avsat için yazdı: Öznellik ve öteki arasında rehin kalan Arap kültürü  

Asıl adı Ali Ahmed Said Eşber, (D. 1930) olan ve Adonis adıyla tanınan dünyaca ünlü Suriye-Lübnanlı şair ve denemeci Şarku’l Avsat okurları için “2022’de Dünya: Zorluklar ve Dönüşümler” dizisi kapsamında kaleme aldığı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.  

  • 1- Yaygın Arap kültürünü nasıl tanımlayabiliriz? Bu kültürü öteki kültürlerden ayıran ve belirgin kılan özellikleri nelerdir?  

Arap kültürü örneğin, entelektüel ağırlıklı bir kültür mü, bilgiye yeni ufuklar açan yenilikçi ve yaratıcı bir kültür müdür?  
Yoksa aktarım ve dönüştürme aracı mı? Ya da çeviri ve etkileşim kültürü mü?   
Karmaşık bir araştırma kültürü mü, yoksa genel ve kolay yapıda bir kültür mü?  
Bilimin bu kültür içindeki yeri nedir?  Doğanın sırlarının araştırılması ve bilinmeyenlerinin keşfine aracılık etmekte midir? 
Bu kültür içinde felsefenin yeri nedir? insan varoluşunu, yaşamını ve akıbetini anlamaya yönelik konumu nedir?
Bu kültür, en son Osmanlı’da temsil edilen hilafetin kaldırılmasından bu yana, küresel anlamda ‘bilgi dünyasının’ inşasına ne tür katkılarda bulunmuş, nasıl yenilikler getirebilmiştir?  Günümüz bilgi üretiminde Arap dilinin konumu nedir? 
Bugün sıradan bir Arap, ataları gibi yaratıcı kültürel faaliyetlerde bulunabilecek kadar Arapçanın inceliklerine vakıf mıdır?
Arap İslam kamuoyu neden hala cinler ve büyü dünyasını, İbn Rüşd, İbn Arabi, Ebu’l-Alâ el-Maarrî veya Râzi'nin dünyasından daha fazla kabullenmektedir?
Bunlarla sınırlı olmamak üzere örnek olarak verdim. Bunun yerine, Descartes, Freud, Marx ve Einstein'ı da örnek olarak verebilirdim.  
Arap bireyler niçin doğdukları ülkelerde değil de başka ülkelerde yaratıcı kültürel alanlarda öne çıkabiliyor?
Eksikliğin ya da yetersizliğin Arap bireylerde olmadığını, iktidar ve kurumlarının sorumluluğunu hatırlatmak için bu kritik soruyu sormamız gereklidir.  Araplar niçin, çeşitli tezahürleriyle kültürü, idari ve siyasi olarak kendi hizmetlerindeki araçlar olarak gören kurumları inşa etmeyi sürdürüyor?  
O halde Arap devletlerinin bakış açısına boyun eğmeli ve söylediklerini tekrarlamalı mıyız?  Kültür, doğanın sırlarını çözmek için değil de iktidara hizmet eden araçlar anlamına mı gelir?  

  • 2- Bu soruları ve benzerlerini sormadan, Arap kültürü hakkında konuşmamız nasıl doğru olabilir? 

İlgili okuyucular bu soruların cevaplarının, geniş tartışmalara yol açacağını tahmin edebilirler. İşte bu muhtemel tartışmalar, Arap aydınları arasındaki anlaşmazlığın daha çok kimlik düzeyinde derin bir anlaşmazlık olduğuna işaret ediyor. Ortak Arap kültürünün kimliği, belirsiz, bulanık ve neredeyse kaybolmuş durumdadır. Bu kültür derinlemesine incelendiğinde, içinde karşıt çelişkili fenomenler barındırdığı ve üreticilerinin kabilecilik anlayışından sıyrılamadığı görülecektir. Oysa Arap kültürü olarak tanımlarken, aynı evde yaşandığına vurgu yapılmaktadır. Arap kültürü otoriter bir kültür olduğundan, kültür üreticileri genelde bireysel çıkarlarını önceler.  Bu durum çeşitli çağrışımlarıyla ancak daha fazla sefalete yol açabilir. 

  • 3-Arap kültürünün hareket alanı, İslâm Vahyinin zuhurundan itibaren dini bir çevre tarafından kuşatılmıştır. Bu çevrede, vahye ve dine bakış açısında farklı siyasal yaklaşımlar oldu. Zamanla iktidar ve din arasında organik bir bağ olduğu görüşü öteki görüşlere baskın hale geldi. Bu süreçlerde iktidar ve kültür üreticileri arasında nasıl çatışmalar yaşandığı erbabının malumudur. Bu kültürel içeriklerin başında ise, Arapçanın en önemli kültürel ürünü olan şiir gelmekteydi. Bu çatışma halen bir şekilde form değiştirerek devam etmektedir. Bu olgunun nedenleri ve sonuçları ile ilgili daha fazla yorumda bulunmama gerek yok, özellikle ilgililerinin bunu gayet iyi bildiği düşünülürse.

Ancak vurgulanması gereken, bu yaklaşımın üç ana konuyu ifsat ettiğidir:  
a-Kültür ya da bilginin yaratıcı üretimi, öyle ki kültür bir araştırma ve yaratıcı olmaktan çıkıp birikim haline gelmiştir. 
b-Din siyasi bir araca dönüştürülmüştür. İktidar, amaç ve tek referans kaynağı olmuştur. Oysa olması gereken, özgür irade, hukuk ve özgürlüğü çerçeveleyen bir üst konumda olmasıdır.
c-Din, bireysel bir özgürlük alanı olmaktan çıkmış, otorite tarafından kapalı tek boyutlu bir sisteme dönüştürülmüştür.  

  • 4-Bugün Arap kültüründe, evrensel düzeyde ‘Arap yaratıcılığı’ olarak gösterilebilecek hususlar edebi alanlardadır. Bu alanlar, şiir, roman, müzik ve resim sanatlarıdır. Bu alanlar da etkileşim ve yaratıcılık arasındaki ayrım itibariyle tartışmaya açıktır.

Felsefe ve bilime gelince, özellikle modern branşlar (atom, teknoloji ve uzay bilimleri) başta olmak üzere, tüm çeşitleriyle, ilkesel olarak felsefe dini görüşle çelişki içindedir. Şöyle ki felsefe özü itibariyle soru iken, din cevaptır. Felsefeciler dini metinlere doğrudan soru yöneltemezler. Şimdiye kadar olduğu gibi, dinin kaynaklarının şerhlerine ve yorumlarına dair sorular sorabilirler. Bu da yeni bir bilginin ve yaratıcı felsefi düşüncenin üretilmesine mâni olur. Bir tür yeniden yazma veya restorasyona yol açar. Böylelikle kişi dini siyasi sistemin mekanizmasında tutsak olur. 
İmam Şafii: “Kim ki Kur'an hakkında kendine ait görüşünü (rey) söylerse, haklı da olsa haksızdır” demiştir. Bu söz, bireyin din hakkında bir özgün bir fikri olamayacağını, siyasi otorite tarafından temsil edilen ‘cemaatin - toplumun’ dini görüşünün olabileceği anlamına gelir.
Bu sözün işaret ettiklerinden, bir kısmı doğrudan vahye dayalı olmak üzere başka bir şekilde yorumlayarak kurtulabiliriz. Örneğin şu ayetler: “Dinde zorlama yoktur.”, “Sizin dininiz size, benim dinim banadır”. Özellikle Allah’ın peygamberine hitaben buyurduğu şu ayet ile: “Sen, sevdiğini doğru yola eriştiremezsin, ama Allah, dilediğini doğru yola eriştirir. Doğru yola girecekleri en iyi O bilir”.  

  • 5-İslam hilafetinin kuruluşunun başlangıcından itibaren, Arap dili dünyasında kültür, iki temel üzerinde yükselmeye başladı:

Birincisi; vahyin nazil olmasından sonra sınırları ve yapısı belirginleşen, şiirin ve hukukun dili olan Arapçadır.
İkincisi ise vahiyden önce süregelen Arapçadır.  Arap dilinin kendi bünyesinde, ilahi yaratıcılık ile dilin dini olarak aktardıkları ile kültür dilinin, özellikle şiir dilinin taşıdığı ve taşımaya devam ettiği beşeri yenilikler arasındaki her düzeydeki derin bölünmenin sırrı burada yatmaktadır. Bu bölünmenin gelişim ve ufukları itibariyle yaratıcılık tarihinde ender bir anı temsil ettiğini düşünüyorum.  
Arap kültürünün menşei, gelişimi ve geleceği konusunda burada kapsamlı bir araştırma yapma imkanımız bulunmuyor. Bununla birlikte, ilahi dil ile beşeri dil arasındaki bölünmenin ortaya çıkardığı yaratıcı iklim üzerine odaklanılması gerekir. Eğer ilerleme kaydetmek istiyorsak, er ya da geç bu araştırmayı yapmak zorundayız. Burada sadece değinmekle yetiniyoruz.   
Hilafet ya da saltanat, dini ve kültürel otoritesini, katı ve nihai bir din yorumuyla güçlendirdi. Buna mukabil düşünceler, görüşler ve duruşlar kapalı ideolojiler haline geldi. Böylelikle, aynı ülke ve tek tip bir siyasi sistem içinde karşıt kardeşler aynı kültür dünyasını paylaşmış oldu. Bu da kendi içinde bölünmeler anlamına gelir.  “O'nun peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmıyoruz” ayetinin işaret ettiği Tevhid peygamberlerine iman ediyoruz. Öte yandan, sadece Arap dilinde nazil olan olan vahye itaat ediyoruz. Bunu da otoritenin içtihadı uyarınca, içtihat otoritelerinin de desteğiyle yorumlanmış haliyle gerçekleştiriyoruz.
Bu üç boyutlu bir ikilemdir, entelektüel, tarihi ve yaşamsal: Arap kültürü özgürleşemiyor.  Özgürleşemediğinde de geçmişteki bir ufka ve derinliğe işaret etmekle yetiniyor. Bu durumdaki Arap kültürü, sivil, yaratıcı ve insani olamaz. Çünkü bu kültür, hayata ve evrene dair özgür bir vizyona ve geleceği şekillendirecek yaratıcı bir dinamizme dayanmıyor.   
Belki de burada, ‘imamet ve siyaset’ etrafındaki çatışmaların psikolojik boyutlarına değinmeliyiz. Birey psikolojisi değil, toplumsal bilinçaltı açısından değerlendirdiğimizde, sözcüğün özel anlamıyla dini olmayı da aşarak kültürel bir olguya dönüştüğünü görüyoruz. Bu kültürü de eğitim yöntemleri ve kurumlar kökleştiriyor. Bu çatışmada Müslüman sadece Müslüman olarak kalamıyor. “Şöyle bir Müslüman”, “şöyle bir düşünür” veya “şöyle bir şair” olması dayatılıyor. Bir Müslüman düşünür, şair ya da sanatçının doğru bir İslami çizgide olup olmadığı sınanıyor. O Ehl-i Sünnet mi yoksa Şii mi, Vahhabi mi yoksa İhvan’dan mı? Selefi mi yoksa Rafizi mi? Yani objektif bir değerlendirme imkanı ortadan kalkıyor, aydınlar, otoritenin ‘çıkar’ ya da ‘istihdam’ amaçlı değerlendirmesine tabi oluyor. Arapça metinler de kendi içeriklerine göre değil, siyasi ve dini önyargılarla okunmuş oluyor. Bize siyasi ve dini duruş olarak muhalif olanların herhangi bir alanda yazdıklarını önemsemiyoruz. Bu yazar ya da sanatçı ne denli önemli şeyler üretmişse de önemli olan bizim tarafımızda mı yoksa karşımızda mı olduğudur. Bu anlayış, ideolojik kabileci yaklaşımın kökleşmesinin ve Arap kültürü altında sivil bir toplum oluşturulamamasının nedenlerinden biridir. Oysa toplumdaki bireylerin ilişkisi, medeni ilkeler, özgürlükler, hukuk ve sorumluluklar çerçevesinde belirlenmelidir. Şu haliyle daha çok; farklı coğrafyalarda bir arada olan, aynı haklara sahip olmadan aynı görevleri yerine getirmek zorunda olan bireylerin oluşturduğu topluluklar görüntüsü veriyoruz.  
 Geçmişte okullarda dini mezhepler/ekoller dersi olurdu, bugün buna ‘şiir mezhepleri/ekolleri’, ‘sanat mezhepleri/ekolleri’ ve ‘düşünsel mezhepler/ekoller’ ekledik.  Herkes kendinden emin bir şekilde şöyle söylüyor: “En çok ben etkiliyim, en büyük benim.” 
Böylece, günümüzdeki ya da geçmişteki önemli temel metinlere olan ilgi azalıyor, bunların yerini, siyasi kullanıma elverişli ikincil metinler alıyor.   

  • 6-Arap dili dünyası bugün Avrupa ve ABD’nin, yani Batı'nın kültürel, bilimsel ve teknik başarılarının etkisi altında yaşıyor: Kuantum Devrimi, Dijital Devrim, Moleküler Biyoteknoloji Devrimi. Bu devrimler, tüm algıları altüst etti. Bilimi ekonomi ve politikanın gereksinimleriyle bütünleştirdi.  Batı’da yaşayan bazı Arap bireyler bu devrimlere katkı sunmuş olsa da Araplar, yönetim ve kurumsal olarak bu devrimlerin hiçbirinin içinde yer almadı. Bu durum, gelişimin önünde bireylerin değil, iktidarların ve kurumların engel teşkil ettiğini gösteriyor. Nitekim Araplar arasında bireysel olarak her alanda yaratıcı zihinlere rastlamak mümkündür. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden itibaren, Arapların, büyük bilişsel devrimler ve evrensel düzeyde insanlığın kaydettiği ilerlemeler ışığında yeni bir yaşam ve yeni bir kültür kurmak için çalışma iradesi göstermeleri beklenirdi. Ancak bu varsayımın yersiz olduğu görüldü. Son yıllarda, Arap kültür dünyasında yaşananlar, bize miras kalan aktif kültürel kodların sorunlarını yansıtmaktadır. Öyle örnekler vardır ki, Arap siyasi hayatının, kültürünün ve ahlakının düşkünlüğüne işaret ederek insanı utanç içinde bırakır.  

Aynı zamanda bu örnekler insanda, hayatın, vatanın, demokrasinin ve özgürlüğün anlamları hakkında şüphe uyandırıyor.  
İnsanların hayatlarıyla bu denli kolay oynanması, hilafetin birkaç ülkenin topraklarında, ilkel bir formda yeniden canlandırılması başlıca örneklerdir. İnsanın bu denli önemsizleştirilmesi, en temel insani değerlerin her düzeyde ayak altına alınması, Arap dünyasının ve Arap kültürünün tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir yıkımla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.  
Arap kültür dünyasında, fikri sanatsal edebi ürün verenler, eserlerini dinin farklı yorumlarının egemen olduğu bir sosyo-politik ortamda ortaya çıkarıyorlar. Bu durumda bahsi geçen içeriklerin, şu veya bu şekilde bu ortamın hükümlerine tabi olacağını daha önce de ifade etmiştik. Bu hükümlerde tarihsel boyut, değişim ve gelişim asla dikkate alınmıyor. Fıkıhta ve şeri yaklaşımda, zaman ve mekan ne kadar değişse de aynı kalmış gibi değerlendiriliyor. 21. Yüzyıl ile birinci yüzyıl arasında bir fark görülmüyor. Bu hükümleri yorumlayanlar, zamanın ve mekanın da bu hükümlere tabi olması beklentisi içindeler. Aslen insana hizmet etmesi için konulmuş yasaların, insandan daha büyük ve önemli olduğu algısı oluşturuluyor. İnsanın varlığı, hak ve özgürlükleri bu hükümlere tabi oluyor. O halde kesin hükümler ışığında, kültürün özü olan özgürlük ve yaratıcılık üzerine konuşmamız beyhude olacaktır.  
Arap kültürü, bir yönüyle geçmişi yaşayıp yaşatırken, diğer yönüyle yabancı kültürleri benimsiyor. Yani ötekinin kültürel yaratımlarını kendi diline aktarıyor. Bu haliyle Arap kültürü, biri öznel  (geçmişten), diğeri ötekiden kendi dışından (gelecekten) olmak üzere iki efsanenin esiri olmuş durumdadır. Bu durum, Arapça yazarken, doğa ve metafizik konularda büyük maceralara girişilememesini açıklıyor.   

  • 7-Kültür aynı zamanda, eşyaların birbiri ile ilintisi, insanın eşya ile ilişkisi, dil ve evren arasındaki ilişkiye dair araştırmalar gerektirir. Bu bağlamda şu soruyu sorduğumuzda: Arap kültürü, 20. Yüzyılda ve 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde bu hususlarda ne tür ilerlemeler kaydedebilmiş ya da neleri başarabilmiştir? Diğer kültürlerin üretimleriyle ve insanlığa olan katkılarıyla kıyaslarsak, bu soruya nasıl bir yanıt verebiliriz?  

Bu sorunun nesnel yanıtı, Arap kültürünün ilerleme kaydetmek bir yana gerilediği yönünde olacaktır. Araplar, hem nicelik hem nitelik açısından Arapçanın cahili olmaya başladı. Arap dünyasında Yabancı dillerin hakimiyeti artmıştır.  Ayrıca, bu dillerden Arapçaya yapılan çevirilerin çoğu, Arap dilini zenginleştirmek yerine sığlaştırmıştır. Bu çevirilerde dilbilgisi hatalarına ve yanlış kullanımlara sıklıkla rastlanır.  
Kültür, hak ve özgürlüklerin dikkate alındığı bir sivil toplum dışında yaşayamaz ve yenilenemez. Arap ülkelerinde olduğu gibi, aynı haklara sahip olmadan aynı görevleri yapmak zorunda olan bireyler sağlıklı bir kültürel üretim gerçekleştiremez. Sivil yurttaşlığın olmadığı yerde sivil kültür oluşamaz. Kültür otoritenin gözetlediği bir toplumsal olguya dönüşür. Görüşlerine katılmadığı yazarları, reddetmek, baskı kurmak ve itibarlarını sarsmak bu minvalde tutumlardır.
Arap kültür dünyasında, yazınsal faaliyetler bahsi geçen sorunlardan azade değildir.  Metinlerin, yazarın etnik, mezhepsel veya ideolojik bağlantılarından bağımsız olarak nesnel bir şekilde okunduğuna nadiren rastlanır. Bu da yaygın okuma kültürünün yazılanı anlamaya çabalamak yerine, önyargılı bir şekilde, hatta bazen yazarın söylemediklerini ona isnat ederek, niyet okumaları içerdiğini gösteriyor. Örneğin sol eğilimli kişiler ya da sağ eğilimli kişiler, kendilerine düşman olarak gördüklerini okumayı keskin bir biçimde reddediyorlar. Kendilerine şu basit soruyu sormuyorlar: Bir düşünüre ya da yazara karşıysak, onu okumadan onunla nasıl tartışabiliriz ya da onunla nasıl savaşabiliriz? Bazıları böylesi bir soruyu; ‘kılıçla ya da tamamen dışlayarak’ diye yanıtlayabilir.  
İnsan üreten bir varlık olarak doğdu.  İnsanın hayatı yükselen ve düşen, her yönü aydınlatan bir ateş misalidir. Soru sormanın yasaklanması, düşüncenin yasaklanması anlamına gelir.
Düşünce yasaklanırsa insan yasaklanmış olur. Ne anlamı vardır insan olmanın, altından da olsa bir zincire bağlı olarak yaşıyorsa. Yaratıcı her eser, insanın evrenin merkezinde olduğu inancına dayanır.  

* Adonis Kimdir?
Arap şairi, Asıl adı Ali Ahmed Said Eşber’dir. 1930 yılında Suriye'de Lazkiye'nin Kassabin köyünde doğdu. 14 yaşına kadar burada yaşadıktan sonra Tartus'ta bir Fransız lisesinde okudu. Dah sonra Lazkiye'deki devlet okulunu bitirerek 1950 yılında Şam Üniversitesi'ne girdi. Ülkenin bağımsızlığa kavuşması sürecini yaşadı. Suriye'de bulunan Fransız kuvvetlerine karşı gösteriler örgütledi.
İlk şiirlerini bu sırada yayınladı. Şam Üniversitesi'nde Edebiyat öğrenimi gördü. Beyrut Saint Joseph Üniversitesi'nde doktorasını yaptı. Burada Baudelaire ve Rilke'nin şiiriyle tanışan Adonis, 1954'te edebiyat ve felsefe lisansı aldı. “Şiir” dergisini çıkarttı. Bu dergi tüm Arap dünyasını etkiledi. 1961 yılından bu yana Lübnan vatandaşlığına geçti ve Adonis ismini aldı.
Ortadoğu'dan Fas'a kadar tüm Arap şiirini etkileyen Adonis, Arap şiir geleneğinden koparak şiiri özgünleştirdi. Arap şiirinin kendi kimliğini yitirmeksizin dünya şiiriyle ilişki kurmasına çalıştı. Beyrut iç savaşından sonra Paris'e yerleşti. Mistisizme ilgilendi.
1971 yılında Suriye -Lübnan En İyi Şair Ödülü'nü, 1986'da Brüksel'de Uluslararası Şiir Bienali Büyük Ödülü'nü kazandı. 1983 yılında Paris'te Stephen Mallarme Akademisi Üyesi seçildi. 1986 yılında da şiir dünyasının en önemli ödüllerinden olan “Le Grand Prix des Biennales de Poéise” (Brüksel) ödülünü aldı. şiirleri 10 ayrı ülkede -belki de daha fazla- yayımlandı Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü'nün ilkini kazanan şair Adonis (Ali Eşber) halen Paris’te yaşamaktadır.
Başlıca Eserleri
Şamlı Mihyar'ın Şarkıları (1961)
New York'a Mezar (1989)
Arap Şiirine (poetikasına) Giriş



NASA'nın Mars aracı Curiosity, Dünya'ya benzer bir ortamın izlerini keşfetti

Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)
Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)
TT

NASA'nın Mars aracı Curiosity, Dünya'ya benzer bir ortamın izlerini keşfetti

Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)
Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)

NASA, Mars'ın bir zamanlar yaşanabilir bir ortama ev sahipliği yaptığına dair yeni bir kanıt buldu. 

Mars keşif aracı Curiosity, Kızıl Gezegen'deki Gale Krateri'nde yer alan kayaçlarda normalden çok daha fazla miktarda manganez oksit tespit etti. Araştırmacılar bu mineralin varlığının, tortul kayaçların bir gölün kıyı şeridi, nehir veya deltada oluştuğuna işaret ettiğini düşünüyor.

Dünya'da oksijenden dolayı manganez yüksek seviyelerde bulunurken bazı bakteriler enerjilerini bu mineralin oksidasyon seviyelerinden alıyor. Ayrıca bu bakteriler oksitlenme sürecini de hızlandırıyor. 

Mars'ın atmosferinde neredeyse hiç oksijen olmaması ve yaşayan bakterilere dair bir kanıtın da henüz bulunmaması nedeniyle bu kadar manganezin nereden geldiği soru işaretlerine yol açıyor. 

Journal of Geophysical Research: Planets adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmanın başyazarı Patrick Gasda, "Mars'ta yaşam olduğuna dair kanıtımız yok ve Mars'ın çok eski zamanlardaki atmosferinde oksijenin nasıl bir mekanizmayla üretildiği de belirsizliğini koruduğundan manganez oksidin burada oluşup yoğunlaşması gerçekten şaşırtıcı" diyor. 

Bu bulgular Mars atmosferinde veya yüzey suyunda meydana gelen daha büyük süreçlere işaret ediyor ve Mars'taki oksidasyonu anlamak için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini gösteriyor.

Kayaçlardaki mineraller, Curiosity'nin ChemCam aracının analizleriyle tespit edildi. Bu araç lazer kullanarak kayaçların yüzerinde bir plazma oluşturuyor, daha sonra bu ışığı kullanarak kayaçların bileşimini saptıyor. 

Keşif aracı, Gale Krateri'ndeki tortul kayaçların kum, silt ve çamur karışımından oluştuğunu buldu. Araştırmacılar manganezin bu kumlarda nasıl zenginleştiğini ve manganezin çökelmesini hangi mekanizmaların sağladığını bulmaya çalıştı. Örneğin yeraltı suyu bir gölün kıyısındaki veya deltanın ağzındaki gözenekli kumlardan süzülerek geçmiş olabilirdi.

Hepsi yüksek derecede oksitleyici koşulların varlığını gerektiren bu mekanizmalar üzerinde çalışan araştırmacılar en olası senaryonun, oksijen bakımından zengin bir atmosferin varlığında bir göl kıyısı boyunca manganez oksitlerin çökelmesi olduğu sonucuna vardı.

ChemCam aracının baş araştırmacısı Nina Lanza, "Bu çok eski kayaçların ortaya çıkardığı üzere Gale Gölü'ndeki ortam, bize bugün Dünya'dakine şaşırtıcı derecede benzeyen yaşanabilir bir ortama pencere açıyor" diyor.

Dünya'da yer alan göl kıyılarındaki oksijen içeren sığ sularda manganez mineralleri yaygın bir şekilde görülür ve Mars'ın çok eski dönemlerinde bu tür tanıdık özellikler bulmak dikkate değer.

Manganez oksitin oluşması binlerce yıl sürebildiğinden araştırmacılar bu bulguların, Mars'taki Gale Krateri'nde uzun süre boyunca yaşanabilir bir göl olduğuna dair yeni bir kanıt sunduğunu düşünüyor. 

Independent Türkçe, Science Alert, Science Daily, Journal of Geophysical Research: Planets


Zirve yapan Güneş aktivitesi Mars'ta eşsiz "küresel auroralar" yarattı

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

Zirve yapan Güneş aktivitesi Mars'ta eşsiz "küresel auroralar" yarattı

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

Mars, Güneş aktivitesindeki artış nedeniyle son zamanlarda benzeri görülmemiş ölçekte "küresel auroralar" yaşıyor.

Auroralar, Güneş'ten gelen yüklü parçacıkların bir gezegenin manyetik alanıyla etkileşime girmesiyle oluşuyor.

Dünya'da ekvator ve kutuplardan eşit kolaylıkta aurora görmek nadir bir durum çünkü gezegenin manyetik alanı, onu Güneş fırtınalarından büyük ölçüde koruyor. Ancak Mars'ta Dünya benzeri bir manyetik alan bulunmadığından, kızıl gezegendeki auroralar küresel bir fenomen olabiliyor. Bu fenomen, yaklaşık her 11 yılda bir gerçekleşen ve solar maksimum diye adlandırılan Güneş aktivitesinin zirve yaptığı bu dönemde daha sık görülüyor.

Solar maksimumda Güneş, patlamalar ve koronal kütle atımları salmaya eğilimli oluyor. 

Colorado Üniversitesi Atmosfer ve Uzay Fiziği Laboratuvarı'ndan Nick Schneider, internet sitesi Space Weather'a yaptığı açıklamada, "Mars son 10 yılın en büyük auroral aktivitesini yaşıyor" dedi.

Sadece şubatta, daha önce hiç görmediğimiz bir "aurora hat-trick"i yani üç küresel aurora olayı yaşandı.

NASA'nın Maven uzay aracı, şubatta Mars'ta parlayan auroralar hakkında veri toplanmasını sağladı. Bu auroralar, Güneş fırtınalarındaki şok dalgaları tarafından hızlandırılan enerjik Güneş parçacıklarının (solar energetic particles) yani SEP'lerin Mars atmosferiyle etkileşimi sonucu oluşmuştu. 

UC Berkeley'deki Maven ekibinin üyesi Rebecca Jolitz, "Mars'a halihazırda her ay kabaca 1 ila 2 CME (koronal kütle atımı) vuruyor ve bu da yüklü miktarda SEP getiriyor" dedi.

Astrofizikçiler, Dünya'nın 15 Mayıs 1921'de yaşadığı gibi bir süper Güneş fırtınasının bugün gezegenimizi vurması halinde neler olabileceğini anlamaya çalışıyor. O fırtına, ABD ve Birleşik Krallık da dahil dünyanın çeşitli yerlerinde elektrik ve telgraf kontrol odalarında yangınlar çıkmasına neden olmuştu. 

Bu yıl zirveye ulaşan Güneş aktivitesi, iki NASA uzay aracına (MAVEN ve Curiosity) Mars'tan solar maksimumu inceleme fırsatı sunacak. Elde ettikleri bulgular, Kızıl Gezegen'e gidecek astronotlar için radyasyondan korunma yöntemlerinin geliştirilmesini sağlayabilir

Güneş'ten gelen böyle bir patlamanın günümüzde ne gibi zararlara yol açabileceği belirsizliğini koruyor.

Araştırmacılar solar maksimum sırasında, büyük ölçüde manyetik alan tarafından korunmayan Mars'ta gerçekleşen auroraları incelemenin daha fazla bilgi sağlayabileceğini belirtti.

Dr. Schneider, "Bu bize Maven görevinin temel hedeflerinden birini yani Güneş fırtınalarının Mars atmosferini nasıl etkilediğini inceleme fırsatı verecek. Bu hepimizin beklediği türden bir eğlence!" dedi. 

Atmosfer ve Uzay Fiziği Laboratuvarı'ndan astrofizikçi Shannon Curry de  "Aslında bu yıl Mars'ta 'büyük olanı' yani astronotlar Mars'a gitmeden önce Güneş radyasyonunu daha iyi anlamak için çalışabileceğimiz büyük bir olayı görmeyi çok isterim" dedi.
Independent Türkçe


WhatsApp'ın yeni özelliği sohbet etmeye teşvik ediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

WhatsApp'ın yeni özelliği sohbet etmeye teşvik ediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

WhatsApp yakında kullanıcıların hangi arkadaşlarının çevrimiçi olduğunu görmelerine izin vererek onları sohbet etmeye teşvik etmeye çalışabilir. 

Güncelleme takip sitesi WABetaInfo'ya göre, bu özellik "yakın zamanda çevrimiçi" olan kişilerin bir listesini gösterecek.

İnternet sitesi, bu özelliğin "sohbet edilecek kişileri önermeyi" amaçlayan kapsamlı bir değişikliğin parçası olduğunu belirtti. Örneğin bu sayede kullanıcıların rehberlerinde henüz sohbet etmedikleri kişiler gösterilerek yeni konuşmalar başlatılması sağlanacak. 

Ancak yeni değişiklikler, bu kişilerden hangilerinin "yakın zamanda çevrimiçi" olduğunu görme seçeneği ekliyor.

WABetaInfo, bu güncellemenin WhatsApp'ın hem Android hem de iOS sürümlerinin yayın öncesi versiyonlarında görüldüğünü bildirdi. 

Bu araç, belirli bir anda çevrimiçi olanları göstermiyor. Bunun yerine, yakın zamanda çevrimiçi olmuş kişilerin anlık görüntüsünü göstermeye odaklanıyor.

WhatsApp uzun zamandır sohbet çubuğunun üst kısmında "çevrimiçi" ve "son görülme" bilgilerini gösteriyor. Bu sayede kullanıcılar, başkalarının o anda uygulamada olup olmadıklarını ya da uygulamayı en son ne zaman açtıklarını görebiliyor. 

Şirket bu özellikte bir dizi gizlilik koruması da sunuyor. Bunların en başında, bu özelliği tamamen ya da kişilere göre kapatma seçeneği geliyor. Ayrıca bu özelliğin kapatılması, başkalarının ne zaman çevrimiçi olduğunu görmenin de artık mümkün olmadığı anlamına geliyor.

Ayrıca, daha önce sohbet etmediğiniz, rehberinize kaydetmediğiniz veya sizi engelleyen bir kullanıcının ne zaman çevrimiçi olduğunu görmek de mümkün değil.
Independent Türkçe


Avrupa'yı sualtı tüneliyle Afrika'ya bağlayacak projede hedef FIFA 2030

Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)
Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)
TT

Avrupa'yı sualtı tüneliyle Afrika'ya bağlayacak projede hedef FIFA 2030

Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)
Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)

6 milyar euroluk bir teklifin hayata geçirilmesi halinde, yaklaşık 27,5 kilometrelik yeni bir sualtı tüneli Avrupa'nın yüksek hızlı tren ağını 2030 itibarıyla Kuzey Afrika'ya bağlayabilir.

Tünel, İspanya'nın mevcut demiryolu hatlarını Fas'ın 2018'de açılan ve saatte yaklaşık 322 km'ye çıkan Al Boraq trenlerine bağlayarak yüksek hızlı tren hizmeti sunacak.

İspanya'nın Madrid şehrinden Fas'ın Kazablanka şehrine giden bir rota Algeciras ve Tanca üzerinden Cebelitarık Boğazı'nı geçecek.

Madrid'den Kazablanka'ya ortalama bir uçuş 1 saat 50 dakika sürerken, yolcuların kıta değiştirdiği tren yolculuğunun 5 saat 30 dakikada tamamlanacağı bildiriliyor.

Halihazırda stratejik planlama sürüyor ve geliştiriciler tünelin sadece 6 yıl içinde, üç ülkenin (İspanya, Portekiz ve Fas) 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacağı zaman açılmasını umuyor.

Resmi maliyetler bilinmese de projenin yapımının 6 milyar euroya mal olabileceği tahmin ediliyor. 

İspanyol hükümeti geçen haziran "Avrupa-Afrika Cebelitarık Boğazı sabit bağlantısı"nı incelemek üzere 2,3 milyon euroluk AB fizibilite fonunu onaylamıştı.

İspanya Ulaştırma Bakanı o dönemde Raquel Sanchez şunları söylemişti: “Ülkelerimiz ve Avrupa'yla Afrika arasındaki ilişkiler için azami jeostratejik öneme sahip bir projenin çalışmalarına ivme kazandıracağız.

El ele vererek 1981'de başlattığımız Cebelitarık Boğazı sabit bağlantı projesinin canlandırılmasında yeni bir aşamaya geçiyoruz.

Yeniden canlandırılan proje ilk kez 40 yıl önce 1979'da ciddi bir şekilde önerilmişti ve Dover'la Calais arasındaki kıtalararası Manş Tüneli'ne benziyordu.

Fas Ulusal Boğaz Araştırmaları Şirketi (SNED) ve İspanya Cebelitarık Boğazı Sabit Haberleşme Araştırmaları Derneği (SECEGSA) tarafından bölgede yapılan araştırmalar da bazı lojistik zorlukları ortaya koymuştu.

Boğaz en derin noktasında 900 metre aşağıya uzanıyor ve Azorlar-Cebelitarık fayındaki düzenli sismik faaliyetler ek risk oluşturuyor.

SECEGSA'ya göre tünelin başarılı olması halinde yılda 12,8 milyondan fazla yolcu geçişten faydalanabilecek ve iki kıta arasındaki ticarette 13 milyon ton yük artışı sağlanabilecek.

 

Independent Türkçe


Alpakaları diğer memelilerden ayıran çiftleşme özelliği bulundu

Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)
Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)
TT

Alpakaları diğer memelilerden ayıran çiftleşme özelliği bulundu

Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)
Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)

Bilim insanları alpakaların doğrudan rahmi dölleyen tek memeli olduğunu tespit etti. 

ABD'nin Massachusetts eyaletindeki Mount Holyoke College'dan araştırmacılar, bir erkekle çiftleştikten 24 saat sonra ötanaziyle öldürülen 10 dişi alpakanın üreme yollarını inceledi.

Bilimsel dergi Plos One'da yayımlanan çalışmada, dişi alpakaların üreme yollarında rahim içine kadar yoğun kanama ve zedelenme olduğu gözlemlendi. Yakın zamanda çiftleşmemiş alpakalardaysa böyle bir duruma rastlanmadı. 

Araştırmacılara göre bu durum, erkek alpakanın çiftleşme sırasında penisini rahme kadar itmesinden kaynaklanıyor. 

Bilim insanları, alpakaların penisinin çok uzun, ince ve fibro-elastik bir yapıya sahip olduğunu belirtti.

Çalışmada ayrıca penisin ucunun sert bir kıkırdakla kaplı olduğu ve neredeyse mızrağa benzediği ifade edildi. 

Araştırmacılar, erkek alpakaların penisin bu yapısı sayesinde, diğer memelilerin aksine doğrudan rahmi dölleyebildiğini belirtti. 

Ayrıca dişi alpakaların rahmindeki yoğun kanamanın da penis ucundaki sert kıkırdakla kaplı yapıdan kaynaklandığı bildirildi. 

Akademisyenler, alpakaların çiftleşme tarzının başarılı bir döllenme ve hamilelik olasılığını artırdığına işaret ederek, kanama sonucu oluşan iltihabın, döllenmiş yumurtanın rahim duvarına yerleşmesini sağladığını belirtti.

Independent Türkçe, Phys.org, New Scientist


İnsan bilincinde kilit rol oynayan ağ ortaya çıkarıldı

Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)
Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)
TT

İnsan bilincinde kilit rol oynayan ağ ortaya çıkarıldı

Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)
Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)

Bilim insanları, bilincin uyanık kalmasını sağlayan beyin mekanizmasını ortaya çıkardı. Bulgular koma ve bitkisel hayattaki kişiler için daha iyi tedaviler geliştirilmesinin önünü açabilir.

İnsan bilincinin, uyanıklık ve farkındalık şeklinde iki katmandan oluştuğu düşünülüyor. Daha önceki çalışmalarda uyanıklığı düzenlediği düşünülen beyinsapıyla beynin farkındalıkla ilgili bölümleri arasında bağlantı olduğu ortaya konmuştu. 

Yeni araştırmadaysa istirahat halindeki bilinçli insan beyninde uyanıklığın nasıl korunduğu bulundu. Bu haldeyken insan beyni yeni bilgileri işleyebiliyor fakat aktif bir şekilde bir görevi yerine getiremiyor. 

Massachusetts Genel Hastanesi'nden araştırmacılar manyetik rezonans görüntüleme (MR) yoluyla beyinsapı, talamus, hipotalamus, bazal ön beyin ve serebral korteksi birbirine bağlayan daha önce görülmemiş yolları tespit etti. Bunlar arasındaki bağlantının, bilim insanlarının "uyarımı artan varsayılan ağ" (default ascending arousal network / dAAN) adını verdiği bir mekanizmayla dinlenme halindeki bilinçli insan beyninin uyanık kalmasını sağladığı tespit edildi.

Science Translational Medicine adlı bilimsel dergide dün yayımlanan araştırmayı yürüten ekip, bedenleri ölümlerinden sonra bağışlanan üç kişinin ve 84 sağlıklı kişinin beyin MR'larını inceledi. Bilim insanları orta beyindeki ventral tegmental alanda (VTA), dAAN'deki diğer düğümlerle büyük ölçüde bağlantılı bir merkez buldu. 

VTA ayrıca bilinçli farkındalıkta önemli bir rol oynayan, korteksteki başka bir ağla da bağlantılıydı.

Daha önce VTA'nın esasen davranış ve bilişselliği düzenlediği düşünülürken yeni çalışma bu alanın uyanıklık ve farkındalığın sürdürülmesinde de rol oynadığını gösteren diğer kanıtlara katkı sağlıyor.

Araştırmanın başyazarı nörolog Brian Edlow şöyle açıklıyor:

Bağlantıyı ortaya çıkaran sonuçlarımız, VTA'nın dopaminerjik yollarının uyarılmasıyla hastaların komadan çıkmasını sağlama potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor çünkü bu merkez, beynin bilinç açısından kritik rol oynayan birçok bölgesine bağlı.

Bilim insanları yeni bulguların koma ve nöbet gibi başkalaşan bilinç halleriyle bağlantılı çok sayıda nöroloji̇k bozukluğu daha i̇yi̇ anlamaya katkı sağlayacağını umuyor. Araştırmacılar halihazırda travmatik beyin hasarından sonra komaya giren hastalarda dAAN'yi uyararak ağı yeniden etkinleştirmeyi ve böylece hastanın bilincini geri kazanmasını sağlamayı amaçlayan klinik çalışmalar yürütüyor. 

Independent Türkçe, Science Alert, Neuroscience News, Science Translational Medicine


Evlilikleri bitiren kaçamaklar, yeni Netflix belgeselinde

Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)
Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)
TT

Evlilikleri bitiren kaçamaklar, yeni Netflix belgeselinde

Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)
Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)

Netflix'in yeni belgesel dizisi Ashley Madison: Seks, Yalanlar ve Skandal'ın (Ashley Madison: Sex, Lies & Scandal) fragmanında ilişkiler, yalanlar ve internet üzerinden flört etmenin hayatları mahveden sonuçları gözler önüne seriliyor.

"Hayat Kısa. Bir İlişki Yaşayın", evli insanların eşlerini aldatmaları için yetişkinlere yönelik bir çevrimiçi arkadaşlık sitesi olan AshleyMadison.com'un sloganıydı.

Kanada merkezli çevrimiçi arkadaşlık hizmeti, 2002'de hayata geçtiğinde milyonlarca kullanıcı siteye üye oldu. Ancak Temmuz 2015'te web sitesi hack'lendi ve kullanıcı bilgileri açığa çıktı, evlilikler sona erdi ve hayatlar mahvoldu.

Dizinin yönetmeni Toby Paton, "Hepimiz sadakatsizliğin inanılmaz derecede yıkıcı ve incitici olabileceğini biliyoruz ancak aynı zamanda Ashley Madison'ın 37 milyon üyesi olduğu gerçeği bize hepimizin bildiği başka bir şeyi daha anlatıyor: Hayatınızın geri kalanında tek bir kişiye bağlanmak gerçekten zor" dedi. 

Ashley Madison'a üye olan insanları azarlamak yerine neden bu siteye yöneldiklerini araştırmakla daha çok ilgilendik. Ne arıyorlardı? İlişkilerinde neler oluyordu? Ve en önemlisi de partnerlerinin hikayeye bakış açısı neydi?

Fragman, katılımcıların sızdırılan bilgiler için kimin suçlanacağını sorguladığını gösteriyor.

"Aşk, evlilik ve arzu üstüne düşünme fırsatı"

Yönetmen Paton, "Beklenmedik ve taze bir dünya yaratmak istedik; bir an eğlenceli ve esprili, ama hikaye trajik bir hal aldığında gerçekten şoke edici ve duygusal olabilecek bir şey" diye ekledi. 

Umarım sonuç, internet çağında aşk, evlilik ve arzu üzerine düşünme fırsatı da sunan çılgın ve keyifli bir yolculuk olur.

Netflix'in resmi sitesinde belgeselin konusu kısaca şöyle anlatılıyor:

Yasak ilişki arayan evliler için kurulan bir flört sitesinin hack'lenip milyonlarca kullanıcının mahrem bilgilerinin ifşa olmasıyla evlilikler ve hayatlar mahvolur.

Minnow Films tarafından hazırlanan dizinin yapımcılığını Chris McLaughlin, yönetici yapımcılığınıysa Fiona Caldwell ve Sophie Jones üstleniyor. 

Ashley Madison: Seks, Yalanlar ve Skandal, her biri 50 dakikalık üç bölümden oluşuyor.

Independent Türkçe, Variety, IndieWire


Star Wars dizisinin yıldızı, merakla beklenen devam filminde oynayacak

Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)
Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)
TT

Star Wars dizisinin yıldızı, merakla beklenen devam filminde oynayacak

Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)
Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)

Heyecanla beklenen devam filmi M3GAN 2.0, Disney+'ta ekranlara gelen Yıldız Savaşları (Star Wars) spinoff'u Ahsoka'nın yıldızlarından birini oyuncu kadrosuna kattı. 

Yaklaşan korku filmi, 2023'ün en büyük başarı öykülerinden birinin devamı niteliğinde. 

Gişedeki büyük başarı yeşil ışığı yaktırdı

İlk film, robot bilimci Gemma'nın yeni yetim kalan yeğeni Cady'ye M3GAN adında robotik bir arkadaş vermesini ve kızı koruma çabalarının hızla ölümcül bir hal almasını konu alıyordu. 

Gemma rolüyle Allison Williams'a Cady'yi canlandıran Violet McGraw'un eşlik ettiği gerilim, 12 milyon dolarlık bütçesine karşılık dünya çapında 181 milyon dolar kazanarak büyük bir başarı elde edince, devam filmi için hemen yeşil ışık yakıldı.

Devam filmi ilk filmin de senaristi olan Akela Cooper tarafından yazıldı. M3GAN'ın yönetmeni Gerard Johnstone da ikinci film için görüşmelerini sürdürüyor.

Deadline'ın haberine göre, yakında gösterime girecek M3GAN 2.0'ın oyuncu kadrosuna ilk yeni oyuncu eklendi. 

Sevilen dizi Ahsoka'dan Ivanna Sakhno'nun önemli bir rolü canlandırmak üzere projeye dahil olduğu duyurulurken, oynayacağı karakterle ilgili ayrıntılar gizli tutuluyor.

Ivanna Sakhno, merakla beklenen devam filmi M3GAN 2.0'a katılmadan önce en çok Ahsoka'daki Shin Hati rolüyle tanınıyordu.

Spinoff dizisinin 8 bölümünün 7'sinde görünen karakterin, ikinci sezonda geri dönüp dönmeyeceğiyse henüz belli değil.

Independent Türkçe, Deadline, ScreenRant


Yukarı Bak'taki uçan ev, artık Airbnb'den tutulabiliyor

Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)
Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)
TT

Yukarı Bak'taki uçan ev, artık Airbnb'den tutulabiliyor

Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)
Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)

Airbnb, 2009 çıkışlı Yukarı Bak'taki (Up) uçan evin replikasını inşa etti.

Firma, "İkonlar" programının bir parçası olarak hizmete açtığı özel evi çarşamba günü tanıttı.

Airbnb'nin yöneticisi Brian Chesky, ABD'nin Kaliforniya eyaletinin Los Angeles şehrinde düzenlenen tanıtım etkiliğinde evin, New Mexico çölündeki Abiquiu bölgesine yerleştirileceğini söyledi.

Şirketin tasarladığı ev de tıpkı filmdeki gibi havada asılı şekilde duracak. Ev, oturanlar içindeyken dev bir vinç yardımıyla havada tutulacak. 

Firma, evdeki elektrik ve tesisat sistemlerinin, iniş ve kalkış sırasında bağlanacak özel jeneratörlerle tam kapasite çalışacağını belirtti.

Airbnb sayfasındaki ilanda evin sahibi, Disney Pixar yapımının ana karakteri Carl Fredricksen olarak görülüyor. 

dfr
X-Men malikanesinde isteyenler Wolverine'in odasında konaklayabiliyor (Airbnb)

İlanda, evin filmin çıkışının 15. yıldönümü için özel olarak tasarlandığı ifade ediliyor. Ayrıca replikanın içinde animasyon filmde kullanılan aile fotoğrafları, yataklar ve eşyalar yer alıyor.

Firma, 14 Mayıs'a kadar ilana yapılacak başvuruları değerlendirecek ve seçilen kişilere evde ücretsiz kalma imkanı sunulacak.

Firmanın yeni tanıtımında, 1992-1997'de televizyonda yayımlanan X-Men animasyonundaki orijinal malikanenin iki boyutlu bir replikası da inşa edildi.

New York eyaletindeki Winchester bölgesine kurulan evde kalmanın gecelik fiyatı kişi başı 3 bin 126 TL.

Independent Türkçe, Daily Mail, New York Times


Yeni Mad Max filminin yönetmeni müjdeyi verdi

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)
TT

Yeni Mad Max filminin yönetmeni müjdeyi verdi

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)

Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nın (Furiosa: A Mad Max Saga) yönetmeni George Miller, serinin hayranlarına yeni filmle ilgili bir müjde verdi.

2015 yapımı Mad Max: Fury Road'un başarısı ve filmin aldığı olumlu tepkilerin ardından Miller, Charlize Theron'un canlandırdığı Furiosa'nın kökenlerini anlatan bir prequel'le (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film) vahşi çorak topraklara geri dönmeye hazırlanıyor. 

Furiosa rolünü bu kez başarılı oyuncu Anya Taylor-Joy üstleniyor ve karakterin hikayesinin yaklaşık 15 yıllık bir sürecini anlatıyor.

Furiosa: Bir Mad Max Destanı gösterime girmeden önce Miller, Entertainment Weekly'ye verdiği röportajda Max ve arabasının da filmde görüneceğini açıkladı. 

79 yaşındaki Miller, hayranları heyecanlandıracak kameonun "bir anlık" görüleceğini doğruladı.

"Temel olarak bir yerlerde görmemiz gerekiyordu"

"Mad Max: Fury Road'u hazırlarken Max'in o filmde karşımıza çıkmadan önceki bir yıl içinde başına gelenleri de yazdık" diyen Avustralyalı yönetmen ekledi:

Temel olarak Mad Max'i bir yerlerde görmemiz gerekiyordu çünkü neler olduğunu biliyoruz.

Senaristlerin Mad Max'e olanları bildiğini vurgulayan yönetmen, şöyle dedi:

Elimizde bununla ilgili bir hikaye var, fırsat bulursam bunu bir ara yapmak isterim.

Miller'ın aksiyon klasiği Mad Max: Fury Road'un başrollerinde Tom Hardy, Charlize Theron, Nicholas Hoult, Hugh Keays-Byrne, Rosie Huntington-Whiteley, Riley Keough ve Zoë Kravitz yer almıştı. 

6 Oscarlı film, dünya çapında 380 milyon dolar hasılat elde etmiş ve eleştirmenleri de hayran bırakmıştı.

24 Mayıs'ta sinemalarda

Furiosa'nın oyuncu kadrosunda 27 yaşındaki Anya-Taylor Joy'un yanı sıra Chris Hemsworth, Charlee Fraser, Nathan Jones, Tom Burke ve Lachy Hulme yer alıyor.

Filmin 24 Mayıs'ta gösterime girmesi bekleniyor.

Independent Türkçe, ScreenRant, Entertainment Weekly