WHO, Kovid-19’un daha hızlı ve ölümcül mutasyonlarından endişeli

Ukraynalılar dün başkent Kiev'de zorunlu koronavirüs aşısı uygulamasına karşı parlamento önünde protesto düzenledi (AFP)
Ukraynalılar dün başkent Kiev'de zorunlu koronavirüs aşısı uygulamasına karşı parlamento önünde protesto düzenledi (AFP)
TT

WHO, Kovid-19’un daha hızlı ve ölümcül mutasyonlarından endişeli

Ukraynalılar dün başkent Kiev'de zorunlu koronavirüs aşısı uygulamasına karşı parlamento önünde protesto düzenledi (AFP)
Ukraynalılar dün başkent Kiev'de zorunlu koronavirüs aşısı uygulamasına karşı parlamento önünde protesto düzenledi (AFP)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Direktörü Hans Kluge, yaptığı ‘güven verici’ açıklamada Kovid-19 salgınının Omikron mutantı ile azalmaya başlayabileceğini söylemişti. Dün WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise salgının öngörülebilir gelecekte sona ermeyeceğini, dünyanın bu salgın ile bir arada yaşamaya devam edeceğini vurguladı.
Cenevre’de WHO 150’nci Yönetim Kurulu toplantısında konuşan Genel Direktör Ghebreyesus, “Pandemi ile yaşamaya alışmak, onu başıboş bırakacağımız anlamına gelmiyor. Yakın gelecekte Kovid-19 ile bir arada yaşamak zorundayız. Akut solunum yolu hastalıklarıyla mücadele etmek için sürdürülebilir ve entegre sistemlerle salgını yönetmek için eğitime ihtiyacımız var. Kovid-19 ile yaşamaya alışmak, tedavi edilebilir bir hastalıktan her hafta 50 bin can kaybını kabul etmek anlamına gelmiyor” açıklamalarına başvurdu.
Bu yıl ikinci dönem için seçilmesi beklenen WHO Genel Direktörü, Kovid-19’un kalıcı veya uzun vadeli etkilerini göz ardı etmemek gerektiğini söyledi. Bu hastalığın birçok yönünün bilim topluluğu tarafından hala bilinmediğine, iyileşen kişilerin aylar sonra çeşitli sağlık semptomlarından muzdarip olabileceğine de dikkat çekti
Omikron varyantının son varyant olduğunu söylemenin tehlikeli olduğu uyarısında bulunan Tedros Adhanom, “Küresel epidemiyolojik sahneye bakıldığında, daha hızlı yayılan ve ölümcül bir varyantın ortaya çıkma potansiyeli çok gerçekçi” ifadesini kullandı. Zirâ dünya kapsamında her gün yaklaşık 4 milyon vaka kaydediliyor.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Ghebreyesus, salgının sona ermesi için ülkelerin boş durmaması, aşı dağıtımındaki eşitsizlikle mücadele etmeleri, virüsü her yönden izlemeleri, gerekli önlemleri almaları gerektiğini söyledi. WHO Direktörü, geçtiğimiz haftalarda, 2022 ortasına kadar her bir ülke nüfusunun yüzde 70'ini aşılama hedefine ulaşmak amacıyla üye ülkelerden aşıların düşük gelirli ülkelerde dağıtımını hızlandırmalarını talep etmişti.
WHO verilerine göre 194 ülkeden yaklaşık 97’si, 2021 sona erene dek nüfuslarının yüzde 40'ı oranında aşılama gerçekleştiremedi.
Geçen hafta WHO'ya ortalama her üç saniyede bir 100 vaka rapor edildiğini aktaran Ghebreyesus, her 12 saniyede bir kişinin de Kovid-19'dan yaşamını yitirdiğini söyledi. Omikron varyantının ilk kez dokuz hafta önce ortaya çıkması ardından 80 milyondan fazla vaka bildirildiğini, bu rakamın 2020'nin tamamında bildirilen vaka sayısından daha fazla olduğunu da ekledi.
WHO verilerine göre Kasım ayında Güney Afrika'da patlak veren Omikron mutantı, Avrupa'da yoğun bir salgın dalgasına yol açtı. Geçen hafta Çarşamba günü Avrupa’da kaydedilen 1,6 milyon vaka, salgının başlangıcından bu yana kaydedilen en yüksek rakam sayılıyor.
Buna rağmen aşılama sayesinde hastaneye yatış ve can kayıplarının azalması dolayısıyla bazı Avrupa ülkeleri salgın kapsamında uyguladıkları kısıtlamaları yumuşatıyor. Danimarka, Fransa ve Birleşik Krallık, geçen yılın sonlarında uygulamaya başladıkları bazı kısıtlamaları iptal etti.
Omikron mutasyonunun ortaya çıkarak hızla yayılması, başta aşılama olmak üzere sağlık krizi yönetiminin cumhurbaşkanlığı seçim savaşında kendisi için önemli güvence teşkil etmesini Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un planına ciddi bir darbe vurdu. Günde 400 bine ulaşan rekor vaka sayıları, Fransız hükümetini geçen ay katı kısıtlama getirmeye zorladı. kapsamlı bir protesto dalgasına yol açan bu durum, Başbakan Jean Castex’i bu kısıtlamaları bu hafta kademeli şekilde yumuşatmaya itti.
Birleşik Krallık'ta ise Boris Johnson hükümeti, okullarda teneffüslerde, kantinlerde ve oyun alanlarında maske kullanımını tavsiye etmekle birlikte, 27 Ocak itibariyle toplu taşıma araçlarında, mağazalarda ve kapalı yerlerde zorunlu maske takma ve çeşitli münasebetlerde aşı kartı uygulamasının sona ereceğini açıklamıştı. İngiliz hükümeti, bu konuyu vatandaşların sorumluluk duygusuna bıraktığını da ekledi.
Boris Johnson, dün gazetecilere verdiği demeçte, İngiltere'ye ülke dışından gelenlerin aşı yaptırdıkları takdirde artık Kovid-19 testinden geçmeleri gerekmeyeceğini söyledi. Bu değişikliğin İngiltere’nin iş dünyasına ve gezginlere açık olduğunu göstermeyi amaçladığını da sözlerine ekledi.
Hollanda ve Portekiz de kısıtlamalara dair aynı yumuşama eğilimini gösterirken Almanya ise vaka sayılarındaki yeni artışın ardından ters istikamete gitmeye karar verdi. Almanya Sağlık Bakanı Karl Lauterbach, salgında zirveye çok uzakta olunduğunu, Şubat ortasına kadar günde en az 400 bin vaka görülebileceğini ifade etti. Bu, Alman sağlık sistemini zorlayan "Delta" varyantının neden olduğu dördüncü dalganın ardından Almanya'daki beşinci dalga sayılıyor. Ülkede yoğun bakım ünitelerindeki yoğunluğun artmasıyla çok sayıda planlı ameliyat ertelenmiş, hükümet ağır vakaları taşımak için orduya başvurmuştu. Alman hükümeti zorunlu aşıya başvurma üzerine düşünürken Avusturya’nın ise bu uygulamaya önümüzdeki ayın başı itibariyle başlayacağı biliniyor.
İtalya'da Mario Draghi hükümeti, dün, aşı olmayanların hareketliliğine daha fazla kısıtlama getirme kararı aldı. Hükümet, önümüzdeki ayın başı itibariyle kurumlar, kamu binaları, bankalar, postaneler ve mağazalara giriş yapmak için aşı belgesi ibrazı veya hastalıktan iyileşilmiş olunması gerekeceğini duyurdu. Eczaneler, optikçiler, marketler, benzin istasyonları ve gazete bayilerinin ise hariç tutulacağı belirtildi. İtalya, aşılamayı ve sokaklar, toplu taşıma, sinemalar ve stadyumlarda maske takımını 50 yaş üzerindeki herkese zorunlu tutmuştu.
Diğer yandan Çin hükümeti ise dün, 13 milyon nüfuslu sahip Xi'an şehrine bir ay önce uygulanmaya başlanan tam kapatmanın kaldırıldığını duyurdu. Söz konusu şehirde yeni varyanttan en az 2 bin vaka kaydedilmişti. Şehre uygulanan kapatma, sağlık yetkililerinin salgının ilk ortaya çıktığı Vuhan şehrine tam kapatma uyguladığı Ocak 2020’den bu yana Çin'deki en katısı sayılıyor.



Kıyamet senaryolarını sevenlere: Sonsuzluk Yolcusu tadında 7 dizi

30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
TT

Kıyamet senaryolarını sevenlere: Sonsuzluk Yolcusu tadında 7 dizi

30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)

Netflix'in Arjantin yapımı yeni dizisi Sonsuzluk Yolcusu (El Eternauta), yayına girdiği günden bu yana izleyicilerin aklını başından aldı desek abartmış olmayız. Bilimkurgu ve kıyamet sonrasında geçen hikayelere farklı bir coğrafyadan, derin politik arka planlı bir yorum getiren dizi, kısa sürede ikinci sezon onayını da kaptı.

Dizide Juan Salvo, yaz günü bir anda ortaya çıkan ölümcül kar fırtınasında, kızı Clara'yı bulmak için hayatta kalma mücadelesi verirken, izleyiciyi hem büyük bir felaketin hem de insan doğasının karanlık tarafının içine çekiyor. Juan Salvo'yu, Asabiyim Ben (Relatos salvajes) ve Oscar ödüllü Gözlerindeki Sır'la (El secreto de sus ojos) tanınan Arjantinli usta oyuncu Ricardo Darín canlandırıyor. 

Netflix'in Latin Amerika yapımları arasında son dönemin en çok konuşulan işlerinden biri olan Sonsuzluk Yolcusu, yalnızca kıyamet sonrası bir hayatta kalma hikayesi değil, aynı zamanda kültürel ve tarihsel bir miras. Héctor G. Oesterheld'in kaleme aldığı ve Francisco Solano López'in çizdiği, ilk olarak 1957-1959'da yayımlanmış ödüllü kült çizgi romanın uyarlaması olan dizi, ilk sezonuyla gerilim dolu anlar ve cevapsız sorular bıraktı. Özellikle final bölümüyle akıllarda "Peki şimdi ne olacak?" sorusunu uyandıran yapımın ikinci sezon tarihiyse henüz belli değil. 

Elbette bu bekleyişi biraz olsun keyifli hale getirecek alternatif diziler mevcut. Post-apokaliptik dünyalar, ölümcül salgınlar, uzaylı istilaları ve hayatta kalma mücadelelerini sevenler için harika yapımlar bulmak mümkün.

Biz de bu yazıda, Sonsuzluk Yolcusu hayranlarının ikinci sezonu beklerken izleyebileceği, benzer atmosfere ve temaya sahip dizileri derledik. Kimisi kıyamet sonrası distopik bir evren sunuyor, kimisi dünyayı istila eden gizemli varlıkları merkezine alıyor. Bazılarıysa hayatta kalma çabasının en insani ve duygusal yanını keşfetmeyi başarıyor. Listeye göz attığınızda hem aksiyon dolu hem de bolca düşündüren yapımlarla karşılaşacaksınız.

Netflix'te ve diğer dijital platformlarda izleyebileceğiniz, aynı türde ama farklı tatlar sunan bu diziler sayesinde bekleyiş süreniz biraz daha katlanılır olacak. Hazırsanız, ekran başında yine kıyamet senaryolarına, karanlık komplolara ve beklenmedik sürprizlere yer açın. Malum, dünyanın sonu gelirken izlenecek dizi bulmak her zaman kolay değil. Neyse ki biz buradayız...

1- Silo

Eğer Sonsuzluk Yolcusu sizi ekran başında diken üstünde bıraktıysa, sıradaki durağınız kesinlikle Silo olmalı. Apple TV+'ta izlenebilecek dizi, dış dünyanın ölümcül olduğu söylenen bir gelecekte, yerin 144 kat altındaki devasa bir sığınağa hapsolmuş 10 bin kişinin hikayesini anlatıyor. Rebecca Ferguson'ın başrolünde parladığı dizide, karakterlerin yaşadığı dünya kadar, saklanan sırlar ve anlatılmayan geçmiş de izleyiciyi içine çekiyor.

csdfgrthy
Fotoğraf: Apple

Başlangıç noktası farklı gibi görünse de Silo ve Sonsuzluk Yolcusu aslında benzer ruhlara sahip. Her ikisi de tehlikeli, kapalı bir dünyada hayatta kalmaya çalışan insanların, asıl tehdidin dışarıda mı yoksa içeride mi olduğunu anlamaya çalıştığı öyküler. Silo, komplolarla örülü hikayesi ve bol sürprizli bölümleriyle bir solukta izlenen dizilerden.

Hugh Howey'nin çok satan roman üçlemesinden uyarlanan dizi, uzun süredir hayranları tarafından bekleniyordu. İlk sezonu 2023'te yayına giren Silo, hem atmosferi hem de karakter derinliğiyle övgü topladı. İkinci sezonunu 2024 sonbaharında izleyicilerle buluşturan yapım, üçüncü ve final bölümlerini içerecek 4. sezonlarının onayını da şimdiden aldı. Silo'da Ferguson'a Rashida Jones, David Oyelowo, Tim Robbins ve Harriet Walter gibi yıldızların eşlik ettiğini de hatırlatalım. 

Kapalı kapılar ardındaki büyük sırlar, ölümcül gerçekler ve "Bize anlatılan her şey doğru mu?" sorusu ilginizi çekiyorsa, Silo tam size göre.

Nereden izlenir: Apple TV+

2- The Last of Us

The Last of Us, post-apokaliptik hikayesini duygusal bir baba-kız yolculuğu üzerinden anlatan, son yılların tartışmasız en güçlü dizilerinden biri. HBO imzalı yapım, bir mantar enfeksiyonunun insanlığı zombiye benzer yaratıklara dönüştürdüğü bir dünyada geçiyor. Pedro Pascal ve Bella Ramsey'nin başrollerini paylaştığı dizide, Joel ve Ellie'nin hayatta kalma mücadelesi izleyiciyi derinden etkiliyor.

8ıoş
Fotoğraf: HBO

Tıpkı Sonsuzluk Yolcusu'nda Juan ve Clara'nın birbirine kavuşma isteği gibi, burada da Joel ve Ellie arasında kurulan aile bağı, olayların kalbinde yer alıyor. Tabii ki dizide bolca aksiyon ve gerilim dolu sahne de mevcut. Özellikle "enfekte" yaratıklar ve dizinin karanlık atmosferi, Sonsuzluk Yolcusu'ndaki uzaylı istilası sahnelerini hiç de aratmayacak türden.

Sony ve PlayStation ortaklığıyla hayata geçirilen dizi, aynı adlı efsane video oyun serisinden uyarlandı. İlk sezonu 2023'te yayımlanan The Last of Us, hem eleştirmenlerden hem izleyicilerden tam not aldı. 2025'te ikinci sezonuyla geri dönen dizi, şimdiden üçüncü sezon onayını da cebine koydu. İkinci sezondaki bazı bölümlerin yer yer gözleri nemlendiren sahnelerle hafızalara kazındığını da hatırlatalım.

Hayatta kalma, kayıp, umut ve insan olmanın anlamı üzerine etkileyici bir öykü arayanlar için The Last of Us, Sonsuzluk Yolcusu'nun bıraktığı boşluğu fazlasıyla dolduracak bir alternatif.

Nereden izlenir: Max

3- Dark 

Dark, kayıp bir çocuğun ardından 4 ailenin karanlık sırlarını ve zamana yayılan kaderlerini ortaya çıkaran nefes kesici bir bilimkurgu. Baran bo Odar ve Jantje Friese imzasını taşıyan dizi, Netflix'in ilk Almanca orijinal yapımı olarak 2017'de başladı.

Winden adlı küçük kasabada başlayan esrarengiz olaylar, 2019'dan 1953'e, 1986'dan 2053'e ve hatta 1888'e uzanan bir zaman yolculuğu hikayesine dönüşüyor. Dizi, birbirine bağlı karakterlerin ve onların kuşaklar arası sırlarının iç içe geçtiği, zihin yoran bir yapı kuruyor.

o9p0
Fotoğraf: Netflix

Dark, yalnızca zamanda değil, paralel evrenlerde de geçen karmaşık kurgusuyla dikkat çekiyor. Tüm bu karmaşanın merkezinde, nükleer santralin altındaki mağarada saklı bir solucan deliği var.

Her sezonunda temposunu düşürmeden, izleyicisini karanlık, felsefi ve atmosferik bir dünyanın içine çekiyor. Özellikle zaman döngüsü ve kader kavramlarını işleyişiyle Sonsuzluk Yolcusu'ndaki apokaliptik döngü hissini modern bir dille yeniden yaratıyor.

Etkileyici müzikleri ve sinematografisiyle de öne çıkan dizi, detaylı anlatımı ve karakter derinliğiyle türünün en iyileri arasına adını yazdırdı.

2021'de BBC'nin "21. Yüzyılın En İyi Dizileri" listesinde 58. sırada yer alarak kült statüsünü perçinledi. Zamana kafa yormayı, gizem çözmeyi ve atmosferik hikayeleri sevenler için Dark, her ne kadar izlemesi zor da olsa kaçırılmaması gereken bir başyapıt.

Nereden izlenir: Netflix

4- The Leftovers

Dünyanın yüzde 2'sinin gizemli bir şekilde ortadan kaybolması sonrası hayat, artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır... Konusunu en özet haliyle bu sözlerle açıklayabileceğimiz The Leftovers, bu büyük kaybın ardından hayatta kalanların yasını, inancını ve deliliğe sürüklenen ruh hallerini konu alıyor.

Başrollerde Justin Theroux, Carrie Coon ve Christopher Eccleston'ın yer aldığı dizi, "çok bozmadan önce" sansasyon yaratan Lost'la da tanınan Damon Lindelof ve Tom Perrotta'nın imzalarını taşıyor. Dizinin ilk sezonu kayıplarla dolu Mapleton kasabasında geçerken, ikinci sezonda olaylar mucizevi şekilde kimsenin kaybolmadığı Jarden kasabasına taşınıyor.

u7ı8o9
Fotoğraf: HBO

Her sezonunda atmosferi daha da ağırlaşan yapım, insan psikolojisini derinlemesine işleyen karanlık ve dokunaklı bir anlatıya sahip. Kayıpların ardından kurulan tarikatlar, inançsızlık ve çaresizlik içindeki karakterlerin hikayeleriyle dizi, izleyicisini sürekli tetikte tutuyor.

Juan Salvo ve arkadaşlarının Sonsuzluk Yolcusu'nda yaşadığı apokaliptik kayıp duygusu neyse, The Leftovers'ta Kevin Garvey ve çevresindekiler için de o... Dizinin Alman besteci Max Richter imzalı müzikleri, hüznü ve umutsuzluğu iliklere kadar hissettiriyor.

Zamanla kült bir hayran kitlesine ulaşan The Leftovers, televizyon tarihinin en iyi ve en cesur işlerinden biri olarak anılıyor. Kayıp, yas ve inanç kavramlarını derinlikli bir anlatımla işleyen bu yapım, mutlaka izlenmesi gereken özel dizilerden.

Nereden izlenir: Max

5- The 100

Post-apokaliptik bilimkurgu sevenler için The 100, son dereve sürükleyici bir yolculuk. Dizi, nükleer savaş sonrası insanlığın uzaydaki istasyonlarda hayatta kalma mücadelesiyle başlıyor. Aradan geçen 97 yılın ardından, Dünya'nın yaşanabilir olup olmadığını test etmek için 100 genç mahkum gezegene gönderiliyor.

İlk sezonlarda gençlerin doğayla ve yeryüzündeki hayatta kalanlarla çatışmasını izliyoruz. Ancak ilerleyen bölümler, diziyi Sonsuzluk Yolcusu'na yaklaşan bir distopyaya dönüştürüyor. Zihin kontrolü, güçlü düşmanlar ve insanlığın evrimsel yolculuğu derken, hikaye her sezon biraz daha katmanlanıyor.

sdfrgty
Fotoğraf: The CW

The 100, sadece hayatta kalma mücadelesi değil, insan doğasının sınırlarını da keşfeden bir yapım. Clarke Griffin, Bellamy Blake ve Octavia Blake gibi karakterler zamanla büyük liderlere dönüşüyor. Dizinin son sezonlarında ise felsefi ve bilimkurgu yönü iyice derinleşiyor.

Özellikle Sonsuzluk Yolcusu'nun yüksek konseptli bilimkurgu evrenini sevenler, The 100'ün sonlarına doğru karşılaştıkları sürprizlerle çok keyif alacak. Eğer insanlık, ahlak, fedakarlık ve hayatta kalmanın bedeli üzerine yoğun bir anlatı arıyorsanız, bu dizi tam size göre.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

6- Falling Skies 

Listede Sonsuzluk Yolcusu'na genel hatlarıyla belki de en çok benzeyen dizi Falling Skies... Bu dizi uzaylı istilası temasını sevenler için sürükleyici bir alternatif. Heyecan dolu dizi, gizemli uzaylıların dünyayı ele geçirmesinin ardından hayatta kalmaya çalışan insanların mücadelesini konu alıyor. Hikaye, istiladan 6 ay sonra, tüm büyük şehirler yok edilmiş ve insan nüfusu büyük ölçüde azalmışken başlıyor.

efrgty7u
Fotoğraf: TNT

Şu sıralar çok beğenilen medikal drama The Pitt'le adından söz ettiren Noah Wyle, eski tarih profesörü Tom Mason karakteriyle karşımıza çıkıyor. Mason, direniş grubunun liderlerinden biri olarak hem ailesini korumaya hem de insanlığın hayatta kalmasına öncülük ediyor.

Falling Skies, Sonsuzluk Yolcusu'nun istilacı yabancı tehdidini seven izleyiciler için biçilmiş kaftan. Özellikle böcek benzeri yaratıklar ve uzaylıların teknolojiyi yok etme taktikleriyle Sonsuzluk Yolcusu'na fazlasıyla göz kırpıyor.

Büyük ölçekli işlerin efsanevi ismi Steven Spielberg'ün yapımcı koltuğunda oturduğu dizi, Sonsuzluk Yolcusu'na kıyasla daha aksiyon odaklı ve sürükleyici bir bilimkurgu deneyimi sunuyor. Hikayesi ilerledikçe, karakterlerin direniş, kayıp ve umut dolu yolculuğu derinleşiyor.

5 sezon süren dizi, hem insan doğasına hem de toplumsal direnişe dair çarpıcı detaylar barındırıyor. Eğer Sonsuzluk Yolcusu'ndan sonra karanlık bir uzaylı istilası hikayesine dalmak istiyorsanız, Falling Skies listenizde olmalı.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

7- Snowpiercer

Snowpiercer, kıyamet sonrası donmuş bir dünyada hayatta kalmaya çalışan insanları konu alan çarpıcı bir dizi. Dünyanın ekolojik felaketten sonra buzla kaplanması ve hayatta kalanların sürekli hareket eden dev bir trenle yaşamını sürdürmesini anlatıyor.

Dizideki tren, 1001 vagondan oluşuyor ve dünyanın etrafını yılda 2,7 kez turlayarak yolcularını ölümcül soğuktan koruyor. Ancak trenin içi, sınıfsal ayrımcılık ve sosyal adaletsizlikle kaynıyor.

sdefrgt
Fotoğraf: TNT / AMC

Başrollerde Jennifer Connelly ve Daveed Diggs'in yer aldığı Snowpiercer, 4 sezon boyunca hem hayatta kalma savaşını hem de sınıf mücadelesini gözler önüne seriyor. Dizinin karla kaplı, umutsuz atmosferi ve gizemli olay örgüsü, Sonsuzluk Yolcusu'na epey benziyor.

Andre Layton karakteri, liderlik vasfı ve direniş ruhuyla Juan Salvo'yu andırıyor. Sadece dışarıdaki ölümcül soğuk değil, trenin içindeki insan doğası da en az hava kadar tehlikeli.

Dizi, Parazit'le (Gisaengchung) 2020 Oscar gecesinde tarih yazan Bong Joon-ho'nun, 2013 tarihli filminden ve Fransız çizgi romanı Le Transperceneige'den uyarlanmış. Politik alegorisi ve sınıf çatışmalarıyla bilimkurgu severler için etkileyici bir alternatif.

Kısacası, karlar altında distopik hayatta kalma macerasıyla Snowpiercer, Sonsuzluk Yolcusu'nu beğenenlerin memnun kalacağı yapımlardan biri.

Nereden izlenir: İlk üç sezonu Netflix'te