ABD ve İspanya gerçekten Batı Sahra’daki ihtilafı çözecek mi?

“BM Batı Sahra Özel Temsilcisi’nin bölgeye gerçekleştirdiği son ziyaret turu, bölgesel çatışmayla ilgili tüm tarafların nabzını ölçmeyi hedefliyordu”

Cezayir-Fas sınırından bir kare (AFP)
Cezayir-Fas sınırından bir kare (AFP)
TT

ABD ve İspanya gerçekten Batı Sahra’daki ihtilafı çözecek mi?

Cezayir-Fas sınırından bir kare (AFP)
Cezayir-Fas sınırından bir kare (AFP)

Nevfel eş-Şarkavi
İspanya'nın El Mundo Deportivo gazetesi, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile İspanyol mevkidaşı Jose Manuel Albares’in Batı Sahra’daki ihtilafı çözmek için tarafların çabalarını birleştirme konusunda fikir birliğine vardıklarını bildirdi. Gazete, İspanya Dışişleri Bakanı Albares’in uzun süredir devam eden bu soruna nihai bir çözüm bulunması gerektiğini belirttiğini aktardı. Gazeteye göre Albares, yaptığı açıklamada, “Siyasi çözüm ertelenemez. Eğer ertelenirse kriz onlarca yıl daha sürecektir” dedi.
ABD yönetiminin, Fas tarafından yapılan, Batı Sahra’ya Rabat yönetiminin egemenliği altında ‘özerklik’ verilmesi önerisine ve konunun müzakere edilmesi için bir temel oluşturmasına açıkça verdiği destek dışında Batı Sahra sorunu hakkında net bir tutum sergileme konusundaki isteksizliği göz önüne alındığında bu gelişme, ABD’nin ve çatışan taraflarla çıkarlarını koruma ilkesine göre hareket eden İspanya'nın tutumlarında bir değişiklik olarak değerlendirilebilir mi?
İspanya Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletler (BM) Batı Sahra Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile yaptığı görüşmede, Batı Sahra sorununa bir an önce BM çerçevesinde siyasi ve kabul edilebilir bir çözüm bulunması gerektiğinin altını çizdi.
Bakan Albares, dosyanın kapatılmasının, ‘askıya alınmış, hatta unutulmuş’ bu sorun için artık ahlaki bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı.

ABD-İspanya görüşmesinin bağlamı
ABD ve İspanya, Batı Sahra sorunundaki önemli gelişmelerin ardından ihtilafın çözümüne yöneldiler. Uluslararası ilişkiler ve güvenlik konularında uzman olan Abdulvahid Evlad Mevlud, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, ABD ile İspanya arasındaki görüşmenin BM Batı Sahra Özel Temsilcisi’nin bölge ülkelerine (Fas, Cezayir, Polisario Cephesi ve Moritanya) yaptığı ve tarafların görüşlerinin alındığı ilk ziyaret turunu takiben önemli bir jeostratejik bağlamda gerçekleştiğini söyledi. Mevlud, görüşmenin İspanya Kralı 6. Felipe’nin İspanya ile Fas arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini belirtmesinin ardından gerçekleştiğini de sözlerine ekledi.
Mevlud, ABD Dışişleri Bakanı'nın İspanyol mevkidaşı ile görüşmesinin, görüşmede Batı Sahra sorununun çözülmesi çabalarının yoğunlaştırılması gerektiğinin vurgulandığı göz önüne alındığında olumlu olarak görülebileceğini belirtti. Mevlud, ABD'nin, Kuzey Afrika bölgesindeki güvenlik dengesiyle en çok ilgilenen ülke olan İspanya gibi diğer uluslararası güçlerle müzakerelerin önünü açtığına dikkat çekerek, “Dolayısıyla ABD’nin Batı Sahra sorununun çözümüyle ilgili baskı yapmak için İspanya gibi etkili ortaklar aradığı söylenebilir. ABD ve İspanya dışişleri bakanları arasındaki görüşme, Batı Sahra’daki ihtilafa bir çözüm bulunması için daha fazla destek sağlayabilir” yorumunda bulundu.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Hişam Mutezid (Hicham Mouatadid) ise BM Batı Sahra Özel Temsilcisi’nin bölgeye yaptığı ziyaret turunun, İspanya Dışişleri Bakanı Albares’in ABD ziyaretiyle doğrudan bağlantılı olamayacağını daha ziyade bu bölgesel çatışmayla ilgili tüm tarafların nabzını ölçmeyi hedeflediğini söyledi.  Ancak Mutezid, BM Batı Sahra Özel Temsilcisi De Mistura'nın ziyaretinin, iki ülkenin dışişleri bakanları arasındaki görüşme için bir pusula görevi görebileceğinin göz ardı edilemeyeceğinin de altını çizdi.

Sadece diplomatik bir tutum
Analistler, ABD ve İspanya tarafından Batı Sahra sorunuyla ilgili yapılan ortak açıklamayı, diplomatik bir bildiriden ibaret olduğunu ve herhangi bir siyasi ilerleme teşkil etmediğini söyleyerek önemsizleştirdiler. Mutezid, ABD ve İspanya’nın Batı Sahra’daki ihtilafa bir çözüm bulmak için çabaların birleştirilmesi gerektiğine dair bu yeni tutumunun, iki ülke arasındaki ilişkilerde görülen klasik diplomatik tutumlar arasında yer aldığına dikkati çekti. Bu yeni tutumun, Batı Sahra’daki ihtilaf bakımından siyasi bir ilerleme olarak kabul edilmediğini belirten Mutezid, Madrid’in bölgenin eski sömürgecisi olduğu ve bu stratejik meselenin ayrıntılarını iyi bildiği için siyasi ve tarihi bir sorumluluğu olan bu dosyaya karşı kararlı ve sorumlu bir duruş sergileyeceği diplomatik cesaretten uzakta, belirsiz bir siyasi söyleme sarılmaya devam ettiğini söyledi.

Kritik kavşak
Analistlere göre ABD çıkarlarını korumak isterken bir yandan da İspanya’yı, Batı Sahra sorunuyla ilgili herhangi bir müzakereye katılmayı reddetme kararını geri çekmesi için Cezayir'e baskı yapmaya ikna etmeye çalışıyor. Bu analistlerden biri olan Evlad Mevlud, ABD’nin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasına rağmen Cezayir gibi ortaklarını kaybetmek istemediği göz önüne alındığında, bunun işlerin Fas’ın istediği gibi gittiği anlamına gelmediğine işaret etti. Mevlud, sopayı ortadan tutmanın Batı Sahra sorununun çözümüne fayda sağlamadığı ve sorunun ilgili tarafların bir kısmı üzerinde baskı kurulmasını gerektirdiği göz önüne alındığında ABD ve İspanya'nın kritik bir kavşakta olduğuna inanıyor. Ayrıca Mevlud, Washington’ın bunun farkına varmış olabileceğini, bu yüzden Madrid'i en azından Cezayir'i müzakere masasına oturmaya ikna etmesi için zorlamaya karar verdiğini söyledi. Bunun ABD’nin Batı Sahra sorunuyla ilgili tutumunu net bir şekilde ifade etmesinin başlangıcı olabileceğini düşünen Mevlud, “Belki de Fransa, İngiltere ve diğer ülkelerle Batı Sahra sorununa ilişkin yapılacak toplantılar, ABD’nin bu ihtilaf konusundaki tutumunun ciddiyetini gösterir” dedi.

Sorun sıkıcı bir hale geldi
Öte yandan ABD ve İspanya arasındaki Batı Sahra ihtilafıyla ilgili ilişkilerin karmaşıklığına işaret eden Hişam Mutezid, İspanya’nın ABD’nin Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasından endişe duyduğunu ve bu nedenle tüm diplomatik ve siyasi ağırlığıyla ABD'yi kararını geri almaya zorladığını açıkladı. Mutezid’e göre ABD'nin Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasının, diplomatik ve siyasi tereddütlerinden sıyrılıp bu suni çatışmaya karşı tarihi sorumluluğunu üstlenmesi için Madrid üzerinde oluşturduğu büyük baskı göz önünde bulundurulduğunda bu durum, İspanya’nın bölgedeki diplomatik, siyasi ve stratejik gündemine hizmet etmiyor. Mutezid, ABD’nin Fas’ın egemenliğini tanınmasının, Madrid hükümeti üzerinde, Batı Sahra sorununun çözümü pahasına her zaman bölgedeki diplomatik ve stratejik kazanımlarını korumaya çalıştığı olumsuz ve tarafsız duruşundan uzaklaşması için korkunç bir baskı oluşturduğunu da sözlerine ekledi.



İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


El Kaide Batı Afrika'daki nüfuzunu nasıl genişletti?

Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
TT

El Kaide Batı Afrika'daki nüfuzunu nasıl genişletti?

Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)

El Kaide, geçen ay Sahel ve Batı Afrika ülkelerinde 70’i aşkın saldırı gerçekleştirdiğini ve bu saldırılarda 139’dan fazla kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bölge, son yirmi yılın en kötü güvenlik tablosuyla karşı karşıya bulunuyor.

Örgüte bağlı Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin (CNIM), Mali, Nijer, Burkina Faso ve Benin’in yanı sıra, kasım ayında ilk kez saldırı düzenlediğini öne sürdüğü Nijerya’daki eylemlere ilişkin bir rapor yayımladı.

Grup, operasyonları sonucunda yaklaşık 40 askerî aracın ve 100’den fazla motosikletin imha edildiğini iddia etti.

dfrgt
El Kaide'nin Gao kenti yakınlarında imha ettiğini iddia ettiği Mali ordusuna ait bir araç (Sosyal medya)

Operasyonların niteliğine ilişkin açıklamada, örgüt 62’den fazla baskın, 27 el yapımı patlayıcı (EYP) saldırısı gerçekleştirdiğini, altıdan fazla pusu kurduğunu, iki topçu bombardımanı düzenlediğini ve 180’den fazla orta sınıf silah ele geçirdiğini iddia etti. Ayrıca yedi askeri esir aldığını öne sürdü, ancak bu askerlerin hangi ülkelere mensup olduğunu belirtmedi.

Bu rakamları bağımsız kaynaklardan doğrulamak mümkün değil; bölgede bağımsız teyit mekanizmaları bulunmuyor.

Nüfuz alanı genişliyor

Söz konusu bilanço hakkında değerlendirmede bulunan Sahel-Sahra bölgesi ve silahlı örgütler üzerine araştırmalar yapan uzman Muhammed Eyyub, saldırıların çoğunun Masina Kurtuluş Cephesi tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Eyyub, 2015’te Amadou Koufa tarafından kurulan bu cephenin, CNIM çatısındaki ‘en etkili güç’ olduğunu, bölgedeki örgüt militanlarının büyük bölümünün de bu cepheden geldiğini söyledi.

sfrgt
Güvenlik güçleri, El Kaide tarafından uygulanan boğucu kuşatma sırasında Mali'nin başkenti Bamako'daki varlığını güçlendiriyor. (AFP)

Eyyub, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Sahel ve Batı Afrika’da faaliyet gösteren El Kaide bağlantılı unsurların sayısının 18 bini aştığını söyledi. Araştırmacı, bu bilgiyi CNIM içinde yer aldığını belirttiği ‘güvenilir bir kaynağın’ verilerine dayandırdı. Eyyub, bu artışın örgütün bölgedeki operasyonlarını son aylara kıyasla yüzde 21 oranında yükselttiğini ifade etti.

Uzman, saldırıların artmasının nedenleri arasında Mali’nin başkenti Bamako’nun kuşatma altında olmasını ve burada yakıt tanklarını hedef alan saldırıları gösterdi. Ayrıca ilk kez saldırı düzenlenen Kuzey Nijerya gibi yeni bölgelerin de çatışma alanına dahil olmasının etkili olduğunu belirtti. Buna rağmen Eyyub, operasyonların sayısının yüksek olmasına karşın toplam etkinin ‘önceki aylara göre oldukça zayıf’ kaldığını vurguladı.

frgt
El Kaide militanları Mali ile Senegal'i birbirine bağlayan bir yolda yakıt tanklarını ateşe verdi. (Yerel medya)

Araştırmacı Eyyub, El Kaide’nin bölgedeki yayılmasının temel nedeninin Masina Kurtuluş Cephesi ve ona bağlı taburların artan nüfuzu olduğunu söyledi. Bu duruma örnek olarak, Nijer’de faaliyet gösteren Hanife Taburu’nu gösterdi. Eyyub, söz konusu birimin geçmişte küçük ve sıradan bir tabur olduğunu, ancak bugün ‘Nijer-Burkina Faso sınırına hâkim olan güçlü bir yapı’ haline geldiğini belirtti. Araştırmacıya göre bu tabura bağlı Müslim Taburu ise Burkina Faso’nun doğusunda faaliyet yürütüyor ve Benin’in kuzeyinde saldırılar düzenliyor.

Eyyub, Masina Kurtuluş Cephesi’ne bağlı taburların etkisinin Burkina Faso’da genişleyerek Fildişi Sahili sınırına, Mali’de ise Moritanya ve Senegal sınırlarına kadar ulaştığını ifade etti.

dfrgt
Mali ordusuna bağlı askerler, bir ormanda El Kaide militanlarını yakalamak için düzenlenen operasyon sırasında (Yerel medya)

Eyyub, tüm bu genişlemeye rağmen örgütün duyurduğu bilançonun ‘son derece sıradan’ olduğunu söyledi. Uzman, bunun hem operasyonların toplam etkisi hem de Nijer, Mali ve Burkina Faso ordularının karargâhlarından ele geçirilen silah ve teçhizat miktarı açısından geçerli olduğunu belirtti.

Sızma operasyonları

Eyyub’a göre örgütün raporunda dikkat çeken bir diğer nokta ise ‘sızma’ olarak adlandırılan operasyonların bulunmaması. Uzman, örgütün bu tür operasyonları, bir komando timinin çıkış planı olmaksızın kritik bir noktaya saldırması şeklinde tanımladığını belirtti. Eyyub, örnek olarak Eylül 2024’te Bamako Havalimanı’nı hedef alan saldırıyı hatırlattı ve bunun raporda yer almamasının ‘dikkat çekici bir eksiklik’ olduğunu ifade etti.

sdfr
El Kaide'nin 2025 yılının Ekim ayında Mali'nin kuzeyindeki Gao kentinde düzenlediği saldırıda imha ettiğini söylediği askeri aracın kalıntıları (Sosyal medya)

Eyyub, sızma operasyonlarının intihar eylemlerine yakın bir tür olduğunu ve El Kaide literatüründe ‘zorunlu silah’ olarak adlandırıldığını belirtti. Uzman, örgütün son dönemde bu tür saldırılara başvurmamasının, ‘bölge üzerindeki kontrolünün güçlendiği’ anlamına geldiğini söyledi. Eyyub’a göre, örgüt artık ikmal yollarını kontrol ettiği için böyle operasyonlara ihtiyaç duymuyor.

Eyyub, “Bu kontrol, El Kaide’nin sızma ve intihar saldırılarını terk ederek kuşatma, baskın ve motosikletli saldırılarla yetinmesine yol açtı” dedi.

Medya kaosu

Araştırmacı ayrıca CNIM bünyesinde şu anda bir tür ‘medya kaosu’ bulunduğunu dile getirdi. Eyyub, örgütün medya kolları arasında belirgin bir ‘eşgüdüm eksikliği’ olduğunu ifade etti.

Uzman, örgütün geçmişte tamamen ‘el-Endülüs Medya Merkezi’ üzerinden açıklamalarını yayımladığını ve propagandasını yürüttüğünü, ancak daha sonra Batı Afrika ve Sahel’de aynı rolü üstlenen ez-Zelaka Medya Merkezi’nin ortaya çıktığını söyledi.

sdfrg
El Kaide Sözcüsü’nün Bamako kuşatmasını duyuran video kaydından alınan ekran görüntüsü (Yerel medya)

Eyyub, örgütün medya yapısındaki karmaşanın bir başka göstergesinin de el-Fetih adlı yeni bir kanalın ortaya çıkması olduğunu belirtti. Bu kanalın örgütün haberlerini ve operasyon görüntülerini yayımladığını, buna ek olarak sahadaki militanların da cep telefonlarıyla çektikleri görüntüleri doğrudan sosyal medya platformlarında paylaşmaya başladığını söyledi.

Uzman, bu durumun örgüt içinde rahatsızlık yarattığını aktararak, örgütün kadısı ve resmi sözcüsü Mahmud Bari’nin militanlara ‘video paylaşımını azaltmaları’ çağrısı yaptığını ifade etti. Eyyub, bu gelişmenin ‘CNIM içinde ciddi bir medya karmaşası yaşandığını ve yapının artık El Kaide’nin geleneksel merkezî kontrolünün dışında hareket ettiğini’ gösterdiğini söyledi.


Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
TT

Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)

Federal yetkililer dün, Başkan Donald Trump'ın Afrika Boynuzu ülkesinden gelen göçmenlere hakaretlerde bulunup, onların Amerika Birleşik Devletleri'nden çıkarılmasını istediğini söylemesinden iki gün sonra Minneapolis'te göçmenlere yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınanlar arasında Somali kökenli kişilerin de bulunduğunu açıkladı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, operasyonla ilgili ilk açıklamasında, Minneapolis'teki gözaltıların pazartesi günü başladığını belirtti. Yetkililer gözaltına alınanların toplam sayısını açıklamadı, ancak 12'si hakkında bilgi verdi: Beşi Somali'den, geri kalanı Meksika ve El Salvador'dan. İç Güvenlik Bakan Yardımcısı Tricia McLaughlin yaptığı açıklamada, gözaltına alınanların hepsini dolandırıcılıktan araç hırsızlığına, cinsel suçlardan alkollü araç kullanmaya kadar çeşitli suçlardan hüküm giymiş tehlikeli suçlular olarak nitelendirdi.

Demokrat Partili Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, Trump'ın şehrin Somali sakinlerine yönelik saldırılarını eleştirdi ve dün Amerikalılara, Kuzey Amerika'nın en büyüğü olan Minnesota'nın Somali göçmen topluluğunu "sevme ve saygı duyma" çağrısında bulundu.

Trump'ın müttefikleri, Somalililere yönelik ırkçı söylemlerini ve onları savunan Minnesota'lı politikacılara yönelik saldırılarını övdüler. Salı günü televizyonda yayınlanan bir kabine toplantısında Trump, Minnesotalıları ilgilendiren hükümet yolsuzlukları hakkındaki haberlere, göçmenleri "çöp" olarak nitelendirerek ve onları "geldikleri yere geri göndermek" istediğini söyleyerek yorum yaptı.