Mısır ve Cezayir, yaklaşan Arap zirvesinde ortak tutum alacak

Sisi ve Tebbun’un Kahire’deki görüşmeleri, ‘Libya krizi, Filistin davası, Nahda (Hedasi) Barajı ve Afrika kıtasının güvenliğine’ odaklandı

Sisi, Tebbun ile ikili görüşmelerde bulundu. Toplantıyı, iki ülke heyetlerinin huzurunda genişletilmiş bir görüşmeler oturumu takip etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi, Tebbun ile ikili görüşmelerde bulundu. Toplantıyı, iki ülke heyetlerinin huzurunda genişletilmiş bir görüşmeler oturumu takip etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır ve Cezayir, yaklaşan Arap zirvesinde ortak tutum alacak

Sisi, Tebbun ile ikili görüşmelerde bulundu. Toplantıyı, iki ülke heyetlerinin huzurunda genişletilmiş bir görüşmeler oturumu takip etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi, Tebbun ile ikili görüşmelerde bulundu. Toplantıyı, iki ülke heyetlerinin huzurunda genişletilmiş bir görüşmeler oturumu takip etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Ahmed Abdulhekim
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, 25 Ocak Salı günü yaptığı açıklamada Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile ‘Cezayir’deki Arap Zirvesi’ne hazırlık olarak istişareleri genişletme gerekliliği’ konusunda uzlaşı sağladığını belirtti. Tebbun, Kahire’deki görüşmelerinin sona ermesinin ardından düzenlenen bir basın toplantısında iki ülkenin ‘iki taraf arasındaki görüşmelerin vizyon ve bakış açıları üzerinde tam bir uzlaşıya vardığını’ söyledi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı’na göre ise Cezayir Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşmelerde, Arap ulusal güvenliğini korumak amacıyla ortak Arap eylem mekanizmasını kurma gerekliliğine vurgu yapıldı.
Sisi, Cumhurbaşkanı Tebbun ile “Libya’da cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılması gerektiği” konusunda da uzlaşı sağladıklarını söylerken, “Yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya’dan istisnasız şekilde ve belirli bir süre zarfında ayrılmaları gerektiği konusunda da ortak bir anlayış var. Mısır’ın su güvenliği konusu ele alındı ve önemli bir konu olarak Mısır’ın su haklarının korunma gereği hususunda fikir birliği sağlandı” açıklamasında bulundu.

Görüş birliği
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi’ye göre Sisi, Tebbun ile gerçekleştirdiği ikili görüşmenin ardından iki ülkeden heyetlerin de varlığıyla genişletilmiş bir oturum düzenledi. Görüşmeler sırasında iki taraf, Kahire ve Cezayir arasında, ortak öneme sahip bölgesel meselelere ilişkin periyodik ve yoğun istişare ve koordinasyonu en üst düzeyde sürdürmenin önemine dikkati çekti. Bu durum, iki ülkenin aralarındaki sağlam stratejik ittifakı derinleştirme taahhüdünü yansıtıyor.
Bessam Radi, görüşmelerin ortak öneme sahip bir dizi bölgesel ve uluslararası konuda görüş alışverişine sahne olduğunu söylerken, iki tarafın da coğrafi çevrelerinde halihazırda meydana gelen gelişmelere yönelik olarak iki ülke arasındaki ortak çabaların ve güçlü koordinasyonun güçlendirilmesi gerektiğine dair uzlaşı sağladığını ifade etti.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, “Mısır ve Cezayir arasındaki stratejik ortaklık, özellikle Sahel bölgesindeki askeri ve enformasyonel işbirliği ve koordinasyon yoluyla bölgesel düzeyde terörizm ve her türlü organize suçla mücadele çabaları çerçevesinde ortaya koyuldu” dedi. Radi, “Libya meselesine ilişkin gelişmeler ele alındı. İki Cumhurbaşkanı, Libya’nın istikrarı, birliği ve toprak bütünlüğü ve ulusal kurumlarının korunmasına yönelik tüm çabaları desteklemeye devam etme gerekliliğine dikkati çekti. Ayrıca mevcut dönemin hassasiyeti ortasında Libya krizini çözme mekanizmalarına ilişkin vizyon ve pozisyonların koordinasyonunu yoğunlaştırma konusunda anlaştılar. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri düzenleyerek, geçiş aşamasını sona erdirmenin ve Libya halkının bu konudaki arzularının gerçekleşmemesini engellemenin yanı sıra, özellikle Mısır ve Cezayir ulusal güvenliği üzerindeki doğrudan etkisi olmak üzere, ateşkesi sağlamlaştırmak ve tüm yabancı güçleri, paralı askerleri ve yabancı savaşçıları Libya topraklarından çıkarmak için çalışılması gerektiğini vurguladılar” şeklinde konuştu.
Görüşmeler sırasında ayrıca, üç ülkenin çıkarlarını da dikkate alarak, barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda adil, dengeli ve bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılmasının önemli olduğu belirtilirken, Nil suları meselesi, Nahda Barajı müzakerelerine ilişkin son gelişmeler ve bölgesel istikrarın korunması konusu da ele alındı. Görüşmeler ayrıca, tüm tarafların gerekli iyi niyet ve siyasi iradeyi göstermesi çağrısı yapıldı.

İş birliği ve koordinasyonu yoğunlaştırmak
Kahire’deki görüşmelerin sona ermesinin ardından Mısır Cumhurbaşkanlığı, Cezayir Cumhurbaşkanının Mısır’a yönelik ilk ziyareti münasebetiyle ortak bir açıklama yaptı. Bu çerçevede iki taraf, ikili ilişkilerin stratejik ve seçkin bir doğaya sahip olduğunu söylerken, “Her düzeyde istişare ve koordinasyon mekanizmaları harekete geçirilirken, iki ülke arasındaki ikili işbirliği çerçevelerini ilerletme hususunda da uzlaşı sağlandı” dedi. Cumhurbaşkanlığı ayrıca, “Görüşmelerde iki ülke arasındaki ekonomik işbirliği ilişkileri ele alındı. Karşılıklı ticaret değişim oranlarını artırmanın, ortaklıkları güçlendirmenin ve farklı alanlarda deneyim alışverişinde bulunmanın yanı sıra iki Cumhurbaşkanı, bunları geliştirmek, karşılıklı yatırımları artırmak ve her iki ülkedeki yatırımlardan maksimum faydayı sağlamak için çalışmaya devam etme arzularını dile getirdi” değerlendirmesinde bulundu.
Arap ulusal güvenliğinin bölünmez bir bütün olduğu, onu korumak için Arap dayanışmasının gerektiği ve ortak Arap eylem mekanizmalarının hareket geçirilmesi gerektiği inancına dayanarak yapılan ortak açıklamada, “İki Cumhurbaşkanı, önümüzdeki dönemde Arap Birliği çerçevesinde ortak Arap eylem mekanizmalarını harekete geçirmek için koordinasyonu yoğunlaştırmaya yöneldi” denildi. Uluslararası ve bölgesel düzeyde iki lider, Arap, Afrika, Akdeniz ve uluslararası düzeylerde iki ülke arasındaki koordinasyonun önemine dikkati çekerek, iki ülkenin çıkarlarını en üst düzeye çıkaracak şekilde istişare ve koordinasyon sağlanması gerektiğini vurguladı. İki lider, bölgenin karşı karşıya olduğu ciddi zorluklar ortasında Arap ulusal güvenliğini korumanın önemli olduğunu söylerken, ulus devlet kavramını güçlendirme, kurumlarının rolünü destekleme ve Arap ülkelerinin iç işlerine dış müdahale girişimlerini reddetme ihtiyacına dikkati çekti.
Filistin davasına ilişkin olarak ise ortak açıklamada, Filistin halkının ‘4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletlerini kurma ve ilgili bölgesel ve uluslararası çabaları harekete geçirme’ arzu ve umutlarını gerçekleştirme gerekliliğine değinildi. Aynı şekilde Libya krizine ilişkin gelişmeler de masaya yatırılırken iki cumhurbaşkanı, bu kardeş ülkenin yaşadığı krizin çözümünün, Libya’nın birliğini ve egemenliğini garanti altına alacak şekilde, halk arasındaki mutabakatla olması gerektiğini vurguladı. Tüm yabancı güçlerin, paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların Libya topraklarından çıkışı çağrısında bulunan iki cumhurbaşkanı, Libya cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin Libya halkının özgür iradesini ifade etmesine ve meşru özlemlerini gerçekleştirmesine olanak tanıyacak şekilde yapılması gerektiğini ifade etti.
Öte yandan iki cumhurbaşkanı, Afrika kıtasında barış ve güvenliğin sağlanması amacıyla son derece önemli olduğu için Sudan’daki durumun istikrarını desteklemenin, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymanın gerektiğini ifade etti.
Sahel ve Sahra bölgesinde, tanık olunan mevcut güvenlik koşulları ortasında, terörist ve radikalizm yanlısı grupların bu bölgedeki faaliyetlerinin genişlemesini önlemek için istikrarı sağlama çabalarının desteklenmesinin önemli olduğu belirtildi.
İki cumhurbaşkanı, 2063 Afrika Kalkınma Gündemi hedeflerine ulaşmak üzere, Afrika Birliği (AfB) ve bölgesel ekonomik gruplar arasındaki koordinasyon yoluyla kıtasal ve ekonomik entegrasyonun sağlanması için AfB sisteminin yükseltilmesi yolunda ortak iş birliğinin önemine dikkat çekti. Ayrıca AfB’nin rolünü geliştirmek için ortak eylem gerektiğine de vurgu yapıldı.
Aynı şekilde Nahda Barajı konusunu ve Nil sularının Mısır halkı açısından önemini de görüşen iki cumhurbaşkanı, Mısır, Sudan ve Etiyopya’nın çıkarlarını adil ve hakkaniyetli bir şekilde gerçekleştirerek, Nahda Barajı’nın doldurulması ve işletilmesi sürecini düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılması gerektiği konusuna dikkati çekti.
Terörün her türlü tezahürüyle mücadele alanında işbirliğini güçlendirme talimatı da veren taraflar, uluslararası topluma ise (tüm terör örgütleriyle mücadele ederek, yeni unsurları kendine çekme yeteneklerini baltalayarak ve fon kaynaklarını kurutarak) ‘bu olguyu çeşitli güvenlik, ekonomik, toplumsal, kalkınma, entelektüel ve ideolojik boyutlarıyla ele almak için kapsamlı bir yaklaşım benimseme’ çağrısında bulundu.
Kahire’ye yönelik bu ziyaret, Cezayir Cumhurbaşkanı’nın Aralık 2019’da göreve başlamasından bu yana ilk ziyaret oldu. Ziyaret ayrıca, bir Cezayir cumhurbaşkanının yaklaşık yirmi yıldır Mısır’a yaptığı ilk ‘resmi’ ziyaret niteliğinde. Cezayir’in geçici cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih de Temmuz 2019’da Afrika Uluslar Kupası finaline katılmak amacıyla Mısır’a ziyarette bulunmuştu.



Gazze anlaşmasının ihlalleri arabulucuların önündeki engelleri artırıyor

İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)
İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)
TT

Gazze anlaşmasının ihlalleri arabulucuların önündeki engelleri artırıyor

İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)
İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail'in yeni saldırıları çok sayıda Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Washington bu saldırıları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin anlaşmanın istikrarını etkilemeyen kabul edilebilir bir tepkisi olarak değerlendirdi. Ancak Hamas bu değerlendirmeyi taraflı buldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, tekrarlanan İsrail ihlallerinin ABD'nin yeşil ışığıyla devam edeceğini ve 10 Ekim'de yürürlüğe giren anlaşmanın çökmesine neden olmadan arabulucular ve garantörlerin karşılaştığı engelleri artıracağını düşünüyor. Uzmanlar, Washington’un anlaşmayı sürdürme konusundaki kararlılığına dikkat çekerek, ikinci aşamaya geçişin geleceğinin ABD Başkanı Donald Trump’ın tutumuna ve anlaşmanın uygulanmasının devamına yönelik iradesine bağlı olduğunu ifade etti.

su7
Gazze şehrinde İsrail'in hava saldırısı sonrasında meydana gelen yıkımı izleyen Filistinliler, 29 Ekim 2025 (EPA)

Katar dün, arabulucuların anlaşmayı sürdürmek için temas halinde olduklarını açıkladı. Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, “Gazze Şeridi'ndeki ateşkese yönelik zorlukları izliyoruz... Anlaşmanın sürdürülmesini sağlamaya odaklandık” ifadelerini kullandı.

‘Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi sürdürmek için her iki tarafla yoğun iletişim kurulduğunu’ belirten Al Sani, “Gazze Şeridi'nde yaşananlar üzücü. Biz bu süreci kontrol altına almak için çalışıyoruz. Washington da anlaşmaya bağlılığını sürdürüyor” dedi.

‘İhlal’ suçlamalarının karşılıklı olarak dile getirilmesi

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, önceki gün Gazze Şeridi'nin güneyinde çıkan çatışmalarda bir askerin öldürüldüğünü belirtti. Bu olay, ABD Başkanı Donald Trump'ın 9 Ekim'de İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yaptığı ve ertesi gün yürürlüğe giren kırılgan anlaşmanın son sınavı oldu.

xsdfrt
İsrailli askerler, dün Kudüs'te düzenlenen cenaze töreninde Gazze Şeridi'nde öldürülen bir meslektaşlarının tabutunu taşıyor. (AP)

Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinin, Hamas'ın anlaşmayı ihlal etmesi nedeniyle ‘şiddetli saldırı’ emri verdiğini belirten bir açıklama yayınlamasının ardından gerçekleşti. Hamas yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail güçlerine düzenlenen saldırıdan sorumlu olmadığını bildirdi ve anlaşmaya bağlılığını yineledi.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü'ne göre, İsrail'in saldırılarında çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere onlarca Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusu ise yaptığı açıklamada, saldırıların ardından ateşkese geri döneceğini duyurdu.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları salı günü, İsrail'in ateşkesi ihlal ettiğini gerekçe göstererek, teslim edilmesi gereken bir rehinenin cesedinin teslimini erteleyeceğini açıkladı.

Gazze cephesinin Lübnanlaştırılması

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, İsrail'in ihlallerinin arabulucuların önündeki engelleri artırdığına inanıyor.

Hasan, “İsrail'in amacı, cesetler konusundaki krizi bahane ederek ikinci aşamaya geçişi ve yeniden inşa sürecinin başlamasını engellemek ve mevcut karmaşıklıkların sorumlusu olmasına rağmen, istediği zaman hedef almayı tekrarlayarak Lübnan'ın güneyindeki politikalarını Gazze Şeridi’nde de uygulamak” dedi.

r
Gazze şehrine yönelik İsrail saldırısında öldürülen bir yakınlarının cenazesinin önünde oturan Filistinli kadınlar, 29 Ekim 2025 (AP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, İsrail'in ihlallerinin ‘anlaşmanın başlangıcından beri devam ettiğini ve son olmayacağını, ayrıca arabulucuları zor durumda bıraktığını’ doğruladı. Nazzal, İsrail’in ‘Gazze cephesini Lübnanlaştırmak, Güney Lübnan’da olduğu gibi saldırılarını sürdürmek ve ateşkesi gri bir bölgede tutarak ne geri çekilmek ne de anlaşmanın ikinci aşamasındaki yükümlülüklerini yerine getirmek istemediğini’ belirtti.

Öte yandan, Hamas konusunda uzman Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, Facebook sayfasında yaptığı paylaşımda, Netanyahu’nun ‘Gazze Savaşı’nı sona erdirme anlaşmasını baltalamaya çalıştığını ve anlaşmayı tam olarak uygulamadan yalnızca ilk aşamayla sınırlamaya uğraştığını’ kaydetti. Ayrıca, ‘istediği zaman bombardıman, suikast ve kara harekâtı yapma özgürlüğünü sağlayacak bir çatışma düzeni oluşturmaya çalıştığını’ ifade etti.

El-Medhun, Netanyahu'nun ‘ablukayı sürdürmeye ve sınır geçişlerini (özellikle de Refah Sınır Kapısı) kapatmaya devam ederek, Gazze Şeridi dışındaki kişilerin geri dönüşünü engellediğini, yardımların girişini kısıtladığını ve ekonomik ve insani açıdan boğucu baskıyı sürdürdüğünü’ bildirdi.

Netanyahu'nun ‘yeniden inşayı engellemek ve sarı hat olarak bilinen bölgede kuvvetlerinin konuşlandırılmasını sürdürmek için çalıştığını ve gelecekte bu bölgeyi genişletmeyi planladığını’ belirten el-Medhun şu ifadeleri kullandı: “Bu politikaları meşrulaştırmak için, henüz teslim edilmemiş cesetler gibi çeşitli bahaneler kullanmaya devam edecek ve bu konuları medyada ve siyasi gündeminde tutarak, yeni bahanelere ihtiyaç duyduğunda bunları koz olarak kullanacak. Ayrıca, saldırının devamını haklı çıkarmak için Refah veya başka yerlerdeki belirsiz veya uydurma olayları kullanmaya devam edecek.”

ABD'nin tutumu

Buna karşılık Washington, İsrail'in saldırılarına rağmen anlaşmanın geçerliliğini koruduğunu açıkladı. Geçen hafta bir dizi ABD yönetim yetkilisiyle birlikte İsrail'i ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının son dönemdeki gerginliğe rağmen geçerliliğini koruduğunu söyledi.

Trump dün yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi hiçbir şey tehdit edemez. Bir İsrail askerini öldürdüler, bu yüzden İsrailliler karşılık verdi ve karşılık vermek zorundaydılar. Böyle bir durumda karşılık vermek zorundalar” dedi.

scfrgt
Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi yakınlarında İsrail'in gece saldırılarında öldürülen oğlunun yasını tutan Filistinli bir kadın (AFP)

Wall Street Journal, bir ABD yetkilisine dayandırdığı haberinde, Washington’un İsrail saldırıları konusunda önceden bilgilendirildiğini ve bu saldırıların hedefe yönelik sınırlı operasyonlar olmasının beklendiğini aktardı. Yetkili ayrıca, İsrail’in ateşkesi baltalama niyetinde olmadığını ifade etti.

Hamas dün yaptığı açıklamada, ‘Gazze’de halkımıza yönelik bu haince tırmanışın, ateşkes anlaşmasını baltalamaya ve güç yoluyla yeni dengeler dayatmaya yönelik açık bir İsrail niyetini ortaya koyduğunu; bunun da Amerikan iş birliğiyle gerçekleştiğini’ belirtti. Açıklamada, ‘Netanyahu’nun faşist hükümetine, suçlarını sürdürmesi için siyasi bir kalkan sağlandığı’ ifade edildi. Hamas, Washington’un tutumunu ‘taraflı’ olarak nitelendirerek, arabuluculara ve garantör ülkelere, İsrail’e katliamlarını durdurması ve anlaşmanın tüm maddelerine tam olarak uyması yönünde derhal baskı yapılması çağrısında bulundu.

Hasan, krizin nedeninin Trump’tan gelen ‘yeşil ışık’ olduğunu belirterek, anlaşmanın dayanıklılığının ve 2026 yılı gelmeden ikinci aşamaya geçilmesinin, ABD Başkanı’nın önümüzdeki dönemdeki tutumuna bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Nazzal, Washington’un İsrail’e bahaneler sunduğunu düşündüğünü ve bu nedenle birinci aşamanın birkaç ay daha devam etmesini beklediğini söyledi.


SDG, Halep'in doğusundaki bir askeri karakolu hedef aldığı iddialarını yalanladı

Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)
Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)
TT

SDG, Halep'in doğusundaki bir askeri karakolu hedef aldığı iddialarını yalanladı

Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)
Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)

SDG dün, Suriye Savunma Bakanlığı'nın, Halep’in doğusundaki Tişrin Barajı yakınlarındaki bir askeri karakolu hedef aldığı ve bu olayda iki askerin öldüğü yönündeki kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.

SDG tarafından yazılı olarak açıklamada, “Güçlerimiz söz konusu bölgede herhangi bir operasyon gerçekleştirmedi. Elimizdeki saha verilerine göre olay Şam hükümetinin askeri karakolunun yakınlarında bir mayının infilak etmesi sonucu meydana geldi. Güçlerimizin bu olayla hiçbir ilgisi yoktur” denildi.

SDG, ‘gerginliğin azaltılması ve temas bölgelerinde istikrarın korunması ilkesine bağlılığını ve çeşitli unsurların halkın güvenliğine ve emniyetine yönelik tehditlere karşı ulusal çabaları sürdürme taahhüdünü’ bir kez daha vurguladı.

Suriye Savunma Bakanlığı dün sabah, SDG’nin Halep'in doğusundaki Tişrin Barajı yakınlarında ordunun konuşlandığı noktalardan birini hedef aldığını ve iki askerin öldüğünü açıkladı.

SDG'nin güdümlü füze saldırısında üçüncü bir askerin de yaralandığını belirtti.

Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhef Ebu Kasra, bu ayın başlarında, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaşmaya vardıklarını duyurmuştu.


Sudan, HDK’nın terör örgütü olarak ilan edilmesini talep etti

HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)
HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)
TT

Sudan, HDK’nın terör örgütü olarak ilan edilmesini talep etti

HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)
HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)

Sudan hükümeti, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) üyelerinin, Sudan ordusu ve müttefik güçleriyle uzun süren çatışmaların ardından bu kontrolü yeniden ele geçirdiği Kuzey Darfur Eyaleti'nin yönetim şehri el-Faşir’de ve Kuzey Kordofan Eyaleti'nin Bara şehrinde işledikleri ağır ihlaller ve katliamlar karşısında, uluslararası topluma HDK'yı caydırmak ve terör örgütü olarak sınıflandırmak için acil önlemler alması çağrısında bulundu.

Sudan Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin el-Emin, dün geçici başkent Port Sudan'da düzenlenen basın toplantısında, el-Faşir'de yaşananları ‘cezasızlığın açık bir örneği’ olarak nitelendirdi. Emin, uluslararası topluma, ‘kaosu körükleyen ve milislerin daha fazla suç işlemesine olanak tanıyan’ HDK'yı destekleyen ülkeleri caydırma çağrısında bulundu.

Öte yandan HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti), el-Faşir'de meydana gelen ihlalleri soruşturmak üzere bir komite kurulduğunu doğruladı ve failleri sorumlu tutmaya ve soruşturma sonuçlarını herkese açıklamaya tam olarak kararlı olduğunu ifade etti. El-Faşir'in güvenli olacağını söyleyen Hamideti, Sudan'ı ‘ya barış ya da savaş yoluyla’ birleştireceğine söz verdi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dün el-Faşir’deki Suudi Doğum Hastanesi’nde 460'tan fazla kişinin öldürüldüğü haberlerinin ardından Sudan'da acil ateşkes çağrısında bulundu.