ABD, Körfez’in Husilerle mücadelesinde hangi adımları atmalı?

ABD’li diplomat Dennis Ross, yeniden denge kurma yönünde Biden yönetimi için beş adım belirledi

Sana'daki kapalı ABD Büyükelçiliği önünde düzenlenen protestolarda silahlı bir Husi (AFP)
Sana'daki kapalı ABD Büyükelçiliği önünde düzenlenen protestolarda silahlı bir Husi (AFP)
TT

ABD, Körfez’in Husilerle mücadelesinde hangi adımları atmalı?

Sana'daki kapalı ABD Büyükelçiliği önünde düzenlenen protestolarda silahlı bir Husi (AFP)
Sana'daki kapalı ABD Büyükelçiliği önünde düzenlenen protestolarda silahlı bir Husi (AFP)

İsa Nehari
İran destekli Husilerin Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi'yi bir hafta içinde ikinci kez hedef alması dolayısıyla Körfez ülkeleri, Husilerin ABD terör listesine yeniden alınması taleplerini yeniledi. Birkaç gün öncesinde ise Başkan Joe Biden, yönetiminin bu konu üzerine durduğunu doğrulamıştı.
BAE’nin Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe, Husilere mali ve silah akışının durdurulması çağrısında bulunurken Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz ise Husilerin yeniden terör listesine dahil edilmesi ve liderlerinin yaptırımlara tâbi tutulması yönünde yasa tasarısı sundu.
Bill Clinton ve George W. Bush dönemlerinde Orta Doğu'da barış sürecinin ilk adımlarını atan ABD’li diplomat Dennis Ross ise BAE'ye yönelik son saldırıların ABD'nin eylemin ötesinde zemin hazırlamasını gerektirdiğini ifade etti. Aynı zamanda İranlıların yokluğunda böyle bir saldırının mümkün olamayacağına da dikkat çekti.
ABD merkezli The Hill web sitesinde yayınlanan bir makaledeki açıklamalarında Ross, Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) Husileri baskı altına alarak İran'ın Husilere silah ihraç etmesini engelleyecek bir karar almaya çağırdı. Abu Dabi ile ilişkileri göz önüne alındığında Rusya ve Çin'in veto haklarını kullanmayacaklarına da dikkat çekti.

Husilerin İran ile bağı
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre ABD’li diplomat, Husilerin İran'a tabi oluşu tartışma konusu varsayılsa dahi Kudüs Gücü ve Hizbullah'ın Husilere füze ve insansız hava araçları (İHA) sağladığı ve İHA üretimi için eğitim verdiği gerçeğine değindi. Zirâ başkent Riyad dahil olmak üzere Suudi Arabistan’da sivil hedefleri ve ülke genelindeki petrol tesislerini hedeflemeleri göz önüne alındığında İran’ın Husileri Suudi Arabistan üzerinde bir baskı aracı olarak gördüğünü ifade etti.
“İran, bu çatışmayı sınırlamak değil de körüklemek için elinden geleni yapıyor” ifadelerine başvuran Ross, bunun Husilerin geçtiğimiz hafta BAE’ye yönelik saldırılarından da anlaşıldığını ifade etti. Husilerin birçoğu BAE savunma sistemleri tarafından ele geçirilen füze ve İHA’ları Abu Dabi'deki bir sanayi bölgesini hasara uğratmış, havaalanındaki bir şantiyenin de etkilenmesiyle 3 sivil hayatını kaybetmiş, 6 kişi yaralanmıştı.
ABD’li diplomat, İran nükleer programıyla ilgili Viyana’da yürütülen müzakerelerin sonucu ne olursa olsun Husilerin düzenlediği saldırıların Washington'un İran'ın Orta Doğu'daki davranışlarıyla mücadele etmesini zorunlu kıldığına inandığını söyledi. Aynı zamanda Tahran'da rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney başta olmak üzere rejim liderlerinin füze programlarını veya bölgedeki faaliyetlerini müzakere etmeyecekleri konusundaki ısrarlarına atıfta bulundu.
Ancak Ross, bugün bölgede Barack Obama yönetimi ve Avrupalı ​​müttefiklerinin İran ile nükleer anlaşmaya vardığı 2015 gerçeğinden farklı olarak değişen koşulların kaydedildiğini söylüyor. Aynı zamanda anlaşma taraflarının İran'ı bölgedeki eylemlerinden sorumlu tutma yönünde endişelerinin olduğunu, bu nedenle anlaşmayı uygulamaktan cayabileceklerini de ekliyor.
Nitekim Ross, bugün ABD’nin geçmişten ders alarak İranlıların Husiler ile ilgili olanlardan başlayarak faaliyetlerinin bedelini ödemesini sağlaması gerektiğini vurguladı. Husilerin ise düzenledikleri saldırıların bedelini ödeyeceklerini, izole hale geldiklerini ve Washington'un saldırı altındaki ülkelerin savunmasını güçlendirmek için çalışacağını bilmeleri gerektiğine değindi.
Aslında Husi milisleri açıkça destekleyen Tahran, Husiler tarafından kullanılan füzeler ve diğer silahların kalıntılarından İran yapımı oldukları anlaşıldığı halde, Husi milislere silah tedarik etmediğini öne sürüyor.
Bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Independent Arabia’nın Husilerin yeniden terör örgütü olarak sınıflandırılmasına ilişkin sorularına verdiği yanıtta “ABD, Yemen'deki insani durumu iyileştirme yönündeki kararlılığını sürdürüyor. Husiler insani sonuçları hesaba katmak zorunda kalacak” ifadelerine başvurdu.

Dengeyi yeniden sağlama yönündeki adımlar
Ross, Biden yönetiminin Husilerin gerilimi körükleyişi ile başa çıkma yönünde atacağı beş adım olduğunu öne sürüyor. İlkinin BMGK’ya Husi saldırılarını kınayan ve daha fazlası durumunda yaptırım uygulanmasını öngören bir karar sunmaktan geçtiğini söyleyen Ross, Abu Dabi ile ilişkileri göz önüne alındığında Rusya ve Çin'in veto haklarını kullanmayacaklarına da dikkat çekiyor.
BAE’ye istihbarat sağlayarak füze saldırıları öncesinde onları uyarmanın ikinci adımı teşkil ettiğini belirten Ross, ABD’nin bunu yapmaya muktedir olduğunu vurguluyor.
Biden yönetimi ilk haftalarında Yemen’de Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu’na askeri desteği askıya almış olsa da Riyad ve Abu Dabi ile savunma işbirliğini hiç duraksatmadı.
Pentagon'un son açıklamalarında belirtildiğine göre ABD savunma sistemleri Pazartesi günü BAE'deki ABD üssünü hedef alan Husi füzelerini durdurmayı başardı.
Washington'a BAE’deki hava ve füze savunma sistemlerinin modernizasyonunu hızlandırması çağrısında bulunan Ross, Körfez ülkesi yetkililerinin bir süredir böyle bir destek aradığını ancak Biden yönetiminin yavaş yanıt verdiğine dikkat çekti.
Dördüncü olarak vereceği yanıtların etkinliğini artırma yönünde BAE’nin hassas güdümlü mühimmat ile desteklenmesi ve sivil kayıplara neden olma olasılığının azaltılması gerektiğini de ekledi. Aynı zamanda “ABD bunu biliyor, açıklaması gerekiyor” ifadelerine başvurdu.
Diplomat Ross aynı zamanda ABD yönetimini saldırılara yanıt verme sürecini simüle etmek için BAE ve bölgedeki diğer ülkelerle ikili askeri tatbikatlara katılmaya çağırdı.
ABD yönetiminin kendi vatandaşları dahil olmak üzere çok sayıda sivil can kaybına yol açabilecek herhangi bir saldırıya yanıt olarak müttefiklerinin yanında olacağını göstermesinin önemli olduğunu vurgulayan Ross, “ABD’nin bu yöndeki taahhüdünü görmesi gereken yalnızca arkadaşlarımız değil. ABD’ye ve onun uluslararası bir düzeni şekillendirme arzusuna meydan okumaya kararlı görünenler de var” dedi.
Orta Doğu'daki çatışmaları yakından takip eden Ross, Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Ali Hamaney’in ABD'nin gerilimi kırma stratejisi hakkındaki varsayımlarına karşı çıkmak gerektiğini, zirâ Washington'ın bu ülkelerin attığı adımların yol açtığı risklere karşı daha hazırlıklı hale geldiğini söyledi.

Husiler gerilimi artırırken bunlara yanıt verme yönündeki adımlar
BAE Savunma Bakanlığı, Husilerin Pazartesi günü Yemen’den fırlattığı iki balistik füzeye herhangi bir can kaybı yaşanmadan karşı konularak imha edildiğini duyurdu.
“İmha edilen balistik füze kalıntıları, BAE çevresindeki ayrı alanlara düştü” ifadelerine başvuran Bakanlık, herhangi bir saldırıya karşı gerekli koruma önlemlerini aldığını teyit etti.
Söz konusu saldırı, geçen hafta başkent Abu Dabi'de bir yakıt deposunu hedef alan, 3 kişinin ölümüne ve Abu Dabi Uluslararası Havaalanı’nda yangın çıkmasına neden olan saldırının ardından BAE topraklarına yapılan ikincisi sayılıyor.
Husi grubu üstlendiği bu saldırıyı İHA ve balistik füzeler ile gerçekleştirdiğini belirtmiş, BAE ise bu bilgileri doğrulamıştı.
Söz konusu saldırıların uluslararası çapta kınanması ardından, Yemen'deki meşruiyeti destekleyen Arap Koalisyonu ise Sana ve Saada'da Husileri hedef aldı. Koalisyon tarafından yapılan açıklamada, “Husilerin başkent Sana ve diğer bölgelerdeki mevkileri ve üslerine çeşitli hava saldırıları düzenlendi” ifadelerine başvuruldu. Haber ajanslarına konuşan yerel sakinler ise bu saldırıları ‘2019'dan beri düzenlenen en şiddetli’ saldırılar şeklinde niteledi.
BAE 2019'da Yemen'deki varlığını önemli ölçüde azaltmış, ancak Abu Dabi destekli Yemen kuvvetleri yakın zamanda Yemen'in petrol üreten Şebva ve Marib bölgelerinde Husilere karşı yürütülen savaşlara dahil olmuştu.



Kuveyt, okullarda her türlü siyasi ve dini etkinliği yasakladı

Kuveyt Eğitim Bakanı, siyasi etkinlik düzenleyen okul yetkililerinin görevden uzaklaştırılmasını emretti (KUNA)
Kuveyt Eğitim Bakanı, siyasi etkinlik düzenleyen okul yetkililerinin görevden uzaklaştırılmasını emretti (KUNA)
TT

Kuveyt, okullarda her türlü siyasi ve dini etkinliği yasakladı

Kuveyt Eğitim Bakanı, siyasi etkinlik düzenleyen okul yetkililerinin görevden uzaklaştırılmasını emretti (KUNA)
Kuveyt Eğitim Bakanı, siyasi etkinlik düzenleyen okul yetkililerinin görevden uzaklaştırılmasını emretti (KUNA)

Kuveyt dün okullarında tüm siyasi, dini ve partizanca faaliyetleri ve etkinlikleri yasakladı.

Kuveyt Eğitim Bakanı Seyid Celal Abdul Muhsin el-Tabtabai, okul etkinlikleri sırasında siyasi faaliyetler düzenleyen lise yetkililerinin okuldan uzaklaştırılmasını emretti. Eğitim Bakanlığı, "eğitim faaliyetlerini düzenleyen yönetmelik ve talimatları ihlal ederek düzenlenen okul etkinlikleriyle ilgili iki olay" hakkında acil soruşturma başlattı.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim İşleri Müsteşar Yardımcısı Mühendis Hamad el-Hamad, yayınladığı genelgede, tüm okul idarelerinden, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, kurumlarının ve resmi heyetlerinin Kuveyt içinde veya dışında herhangi bir resmi etkinlikte başka bir ülkenin bayrağını dalgalandırmaktan veya milli marşını çalmaktan kaçınmasını öngören Kabine kararına uymaları da dahil olmak üzere gerekli tedbirleri almalarını talep etti. Genelgede ayrıca, Milli Eğitim Bakanı'na okullarda kutlama yapılmasına ilişkin Kabine kararına uyması çağrısında bulunuldu.


Faysal bin Ferhan, Şarm eş-Şeyh Zirvesi'nde Suudi Arabistan heyetine başkanlık ediyor

TT

Faysal bin Ferhan, Şarm eş-Şeyh Zirvesi'nde Suudi Arabistan heyetine başkanlık ediyor

Faysal bin Ferhan, Şarm eş-Şeyh Zirvesi'nde Suudi Arabistan heyetine başkanlık ediyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz adına, bugün Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentine geldi.

Faysal bin Ferhan, Gazze Şeridi’ndeki savaşın sona erdirilmesine ilişkin anlaşmanın imzalanmasının beklendiği Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi’ne katılan Suudi Arabistan heyete başkanlık edecek.


Nobel Ödüllü Ömer Yaghi: Bu başarının arkasında Muhammed bin Selman'ın desteği var

Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)
Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)
TT

Nobel Ödüllü Ömer Yaghi: Bu başarının arkasında Muhammed bin Selman'ın desteği var

Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)
Nobel Kimya Ödülü sahibi Suudi bilim insanı Ömer Yaghi,(SPA)

2025 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Suudi bilim insanı Profesör Ömer Yaghi, Başbakan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a, "Vizyon 2030 kapsamında Krallığımız için bu başarıyı elde etmemizde en büyük etkiyi yaratan bilimsel kariyerime verdiği sürekli destekten dolayı" içten teşekkürlerini ve takdirlerini sundu.

Profesör Yaghi, Suudi Arabistan liderliğine, araştırma, geliştirme ve inovasyon sistemine, çeşitli bilimsel alanlardaki bilim insanlarına ve araştırmacılara verdikleri cömert destek ve himaye için minnettarlığını ve takdirini dile getirdi.

Yaghi, "Bu ödülü almak benim ve dünyadaki tüm Suudi ve Arap bilim insanları için büyük bir onur. Tanrı'dan bu başarının, gelecek nesil gelecek vaat eden Suudi ve Arap gençleri için araştırma ve inovasyon yolculuklarına devam etmeleri konusunda bir teşvik ve ilham kaynağı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

Nobel ödüllü araştırmacı, "Dünyanın dört bir yanından aldığım tebrik mesajlarından çok memnun oldum ve onlara minnettarım" dedi. Ayrıca, Kral Abdülaziz Bilim ve Teknoloji Şehri'nin (KACST) son yıllarda Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley ile ortak Mükemmeliyet Merkezi aracılığıyla sağladığı sürekli destekten övgüyle söz etti.

Profesör Ömer Yaghi, alanında en önde gelen Suudi bilim insanlarından biridir. 21. yüzyılın en önemli bilimsel yeniliklerinden biri olan ağ kimyası bilimini kurmuş ve enerji, çevre, su tuzdan arındırma ve karbon yakalama alanlarında yeni ufuklar ve uygulamalar ortaya koymuştur.

Öncü başarıları ve katkılarından dolayı, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından verilen 2025 Nobel Kimya Ödülü'ne, bu tarihi başarıya ulaşan ilk Suudi bilim insanı olarak layık görüldü.