IGAD: Sudan krizini çözmek için yeni bir girişim yok

Sudan sorununun çözümü için gelecek hafta Addis Ababa’da toplantı yapılacak

30 Ocak’ta Hartum’da düzenlenen yürüyüş sırasında Sudanlı bir protestocu (AFP)
30 Ocak’ta Hartum’da düzenlenen yürüyüş sırasında Sudanlı bir protestocu (AFP)
TT

IGAD: Sudan krizini çözmek için yeni bir girişim yok

30 Ocak’ta Hartum’da düzenlenen yürüyüş sırasında Sudanlı bir protestocu (AFP)
30 Ocak’ta Hartum’da düzenlenen yürüyüş sırasında Sudanlı bir protestocu (AFP)

Afrika Boynuzu bölgesinde barışı destekleyen Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) Sudan’daki krizi ele almak için önerilen girişimlerle eş zamanlı olarak yeni bir girişim sunma niyetinde olmadığını belirtti. IGAD bu konudaki rolünün, Sudan’ın bu durumdan çıkması yardım sağlamanın yanı sıra Sudan’ın Afrika Birliği üyeliğinin askıya alınmasının herhangi bir etkisi olmadan, siyasi krizle ilgili uygun kararların alınabilmesi amacıyla gelecek hafta Addis Ababa’da düzenlenecek Afrika Birliği Zirvesi toplantıları kapsamında düzenlenecek IGAD toplantısında liderlere, sahadaki gerçeklere ilişkin rapor sunmakla sınırlı kalacağını belirtti.
IGAD Genel Sekreteri Workneh Gebeho, Sudan’a yaptığı 3 günlük ziyaretini sona erdirirken dün Hartum’da gerçekleştirdiği bir basın toplantısı sırasında, Hartum’a sahadaki gerçekleri görmek ve Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da gelecek hafta düzenlenecek Afrika zirvesi toplantısında IGAD ülkeleri liderlerine Sudan’ın durumuna ilişkin raporlar hazırlamak için geldiğini söyledi.
IGAD’ın Sudan’ın yaşamakta olduğu kritik siyasi krizle yüzleşmesine yardımcı olmak için çalıştığını açıklayan Gebeho, “Sudan halkının kritik koşullarda yaşadığını biliyorum. Bu zor zamanlarda onları yanında durmak ve bu zorluklarla mücadele etmelerine yardımcı olmak için buradayız. Bunlar, Sudan’ın kurucularından biri olduğu, öncü bir rol üstlendiği hatta başkanlık ettiği IGAD’ın rolüne bağlı olarak, ziyaretimin hedefini oluşturuyor.” ifadelerine yer verdi.
Gebeho IGAD’ın önerilen birçok girişimin yanı sıra yeni bir girişim sunmaya niyetli olmadığını belirterek, “Sudanlıların karşılaştıkları zorlukları, kendi bilgelikleri ile aşabileceklerini biliyoruz. Biz, Sudan’ın da üye olduğu bölgesel bir kuruluş olarak, Sudan halkının çabalarına yardımcı olmak için buradayız. IGAD’ın çalışmalarının, Sudan halkının yaşadığı krizle mücadelesini desteklemek ile sınırlı olması gerektiğine inanıyoruz. Çalışmaların aksamasını istemiyoruz, bu yüzden başka bir eş zamanlı girişim başlatmayacağız. Bununla birlikte Sudanlıların yakın olduğumuz için, Afrika Birliği ve diğer uluslararası çalışmalarda koordinasyon sağlanmasında bir rol oynamamız gerekiyor. Sudan’da tanınmış diplomatik toplulukla bu konuda çalışmak için istişarelerde bulunduk ve birden fazla eş zamanlı girişim sunmama konusunda anlaştık.” dedi.
Gebeho Sudan ziyareti öncesinde IGAD üyesi ülkelerinin liderleriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini söyledi. Afrika Zirvesinin kapsamında yapılacak IGAD zirvesi toplantısı ile ilgili olarak “Toplantıda IGAD’ın oynayabileceği rol belirlenecek. Elbette (IGAD’ın) Sudan'ın içinde bulunduğu bu kritik dönemde yanında durması gerekiyor.” dedi.
Üst düzey IGAD yetkilisi Gebeho, Sudan’daki, sivil toplum örgütlerindeki ve Konsey Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) da dahil olmak üzere Egemenlik Konseyi’nin askeri oluşumundaki çeşitli siyasi aktörlerle yoğun görüşmeler ve istişarelerde bulunarak, ülkenin karşı karşıya olduğu zorlukların ayrıntılı bir açıklamasını dinledi.
Gebeho, Sudanlı partilerin IGAD’ın çalışmalarından duydukları memnuniyeti dile getirdiklerini ve çok sayıda girişimin olduğunu söylediklerini belirterek “Raporlarımızı IGAD liderlerine sunmak üzere geri dönüyoruz ve yeni bir girişim sunma niyetinde değiliz.” dedi.
Gebeho, durumun acil olduğunu ve bir sonraki adıma karar vermeleri için hazırlanan raporu Başkan Museveni’ye ve diğer IGAD liderlerine sunacağını belirtirken, Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni’nin, Sudan ve Etiyopya’daki durumu görüşmek üzere Mart ayında bir IGAD zirvesi düzenleme çağrısında bulunmasına atıfta bulunarak “Tarihleri hakkında konuşmak istemiyorum ancak Başkan Museveni bu toplantıya ev sahipliği yapmayı teklif etti.” dedi.
Gebeho, Sudan’ın IGAD başkanlığının, Başbakan Abdullah Hamduk’un istifasından etkilenmeyeceğini belirterek “IGAD başkanlığı bir kişiye değil, ülkeye verilir. Dolayısıyla Sudan, ülkelerin iç çatışmalarına karışmayan IGAD’daki başkanlık görevine devam edecek” açıklamasında bulundu.
Yetkili ayrıca Sudan’ın IGAD üyeliğinin, Afrika Birliği üyeliğinin askıya alınmasından etkilenmeyeceğini zira IGAD anlaşmasının katılımcı ülkelerin üyeliğinin askıya alınmasını içermediğini belirtti. Gebeho “Afrika Birliği'nin durumu farklı, IGAD’da Sudan’ın toplantılara katılma hakkı var. Bu bağlamda, bir sonraki adımın atılması için diğer IGAD liderleriyle birlikte toplantıya katılacak” dedi.



ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

James Jeffrey

ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs’ta Riyad’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıkladı ve ertesi gün Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. Trump, açıklamasında ayrıntılara yer vermezken Suriye’ye yükselmesi ve gelişmesi için yeni bir şans verme konusundaki kararlılığını vurguladı.

Ancak stratejik ağırlığına rağmen aynı ölçüde dikkat çekmeyen bir husus daha var. O da bu hamlenin ABD yönetimi içindeki derin bir anlaşmazlığı çözerken, bir tarafta ABD ve İsrail, diğer tarafta ABD’nin Arap, Türk ve Avrupalı müttefikleri arasındaki çatlağı kapatması. Daha da önemlisi, İran'ın zayıf ve bölünmüş bir Suriye'yi ‘Şii hilalini’ yeniden kurmak için kullanma hevesinin kursağında bıraktı.

Bu karar, İran ve vekilleri için bazı gerilemelerin doruk noktası olması ve uluslararası toplumun Ortadoğu meseleleri etrafında birleşmesine katkıda bulunması nedeniyle tarihi bir etkiye sahip.

İsrail, Suriye’nin ‘şeriatçı’ hükümetine ve onun müttefiki Türkiye'ye yönelik saldırgan tutumu nedeniyle tecrit edilmiş gibi görünse de aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın son zamanlarda yaptığı daha olumlu açıklamaların yanında özellikle Azerbaycan'da yapılan ve Suriye dosyası üzerinden Ankara ile gerilimi azaltmayı amaçlayan görüşmelerde somutlaşan tutumunda değişiklik belirtileri göstermeye başladı. Ancak en önemli değişim, Trump'ın Suriye'deki İran etkisine yönelik ilmiği sıkılaştırma ve İsrail ordusunun bir cephedeki askeri varlığını azaltmasına izin verme hamlesiydi. Bu hamle, İsrail'deki güvenlik hissini arttırdı ve daha geniş bölgesel istikrara katkıda bulundu.

Ancak ABD ve Suriye dışişleri bakanları arasında bu hafta Türkiye'de yapılması planlanan görüşme ile başlayacak olan çözüme giden yol halen uzun ve meşakkatli. Şimdiye kadar yaptırımların ABD Kongresi tarafından resmi olarak ne zaman kaldırılacağına dair net bir işaret verilmedi. Çünkü bu Trump'ın hızlı bir şekilde onaylayabildiği başkanlık kararından farklı bir durum. ABD Kongresi’nin alacağı karar daha uzun bir yasama süreci gerektiriyor. ABD Kongresi'nden gelen ilk tepkiler olumlu olsa da ayrıntılar önemini koruyor.

Bu arada Washington, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’ya bağlı Heyet Tahriru’ş-Şam’ı halen terör örgütü olarak listelerken Suriye'yi halen terörizmin devlet sponsoru olarak görüyor ve Şera’nın liderliğindeki yeni hükümeti resmi olarak tanımıyor. Ayrıca, Brüksel'deki görüşmesi sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’ye iletilen ABD'nin talepler listesi halen görüşülmeye ve takip edilmeye devam ediyor. Şeybani'nin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yapacağı görüşmede bu temel talepler üzerinde durulması bekleniyor.

İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

ABD’nin taleplerini sıraladığı liste, çok çeşitli güvenlik konularını içeriyor. Şam'a kayıp ABD vatandaşlarının bulunması ve Beşşar Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlar ve diğer kitle imha silahlarıyla ilgili çözüm bekleyen meselelerin çözüme kavuşturulması için iş birliği çağrısında bulunarak başlayan listedeki talepler arasında DEAŞ’a karşı hem operasyonel olarak hem de el-Hol Mülteci Kampı’nda ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki diğer kamplarda tutulan tutuklularla ilgili olarak koordinasyon sağlanması da yer alıyor. Washington ayrıca ABD güçlerine Suriye genelinde terörle mücadele operasyonları yürütme ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Hizbullah'tan on yıllardır Suriye'de bulunan Filistinli gruplara kadar geniş bir yelpazede terörist olarak sınıflandırılan örgütlerle mücadele etme özgürlüğü verilmesini talep ediyor.

juık
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Riyad'da bir araya geldiler, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD ayrıca azınlıklara karşı baskıcı uygulamalardan kaçınılması, kapsayıcı ve çeşitliliğin olduğu bir hükümet kurulması ve önemli makamlardaki yabancı uyruklu cihatçı unsurların temizlenmesi için güvenlik birimlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Başkan Trump ayrıca Cumhurbaşkanı Şera’yı ‘Abraham (İbrahim) Anlaşmaları’na katılmaya ve İsrail'i tanımaya çağırdı. Suriye’nin Abraham Anlaşması'na katılması şu an için ulaşılamaz gibi görünse de Cumhurbaşkanı Şera'nın Suriye ve İsrail arasındaki 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması ile ilgilendiği de ortada.

Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı çözülmeyi bekliyor. Trump yönetiminin Cumhurbaşkanı eş-Şera ve HTŞ hakkındaki kuşkuları henüz dağılmış değil. Bu da herhangi bir siyasi zafer ilan etmeden önce bir dereceye kadar ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı açıklanmayı bekliyor. Trump’ın açıklamasının yarattığı toz ve duman dağıldıkça analistler yeni Suriye hükümeti üzerinde en önde gelen müttefiki Türkiye’nin mi, Suudi Arabistan’ın mı, yoksa ABD’nin mi daha etkili olacağını merak etmeye başlayacaklar.

csdfvghy
Lübnan'daki Hizbullah tarafından yönetilen İmam Mehdi İzcileri'nden kız öğrenciler, Lübnan'ın güneyinde, eski Suriye rejimi saflarında savaşırken öldürülen Hizbullah komutanı Ali Feyyad'ın fotoğraflarını tutarken, 6 Mart 2016 (Reuters)

Öte yandan İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

Son olarak Rusya, Suriye denkleminde göz ardı edilemeyecek bir faktör. Beşşar Esed rejiminin düşmesi, özellikle de 2019 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Bakan Pompeo'nun Rusya ziyareti sırasında sunduğu, ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye’deki savaşı sona erdirecek uzlaşma önerisini reddetmesinin Moskova için acı verici bir jeostratejik darbe oldu. O tarihten bu yana Rusya, Lazkiye yakınlarındaki askeri üslerini korumak amacıyla Şam ile görüşmeler yürütüyor. Moskova ve yeni Suriye hükümeti arasında savaş sırasında gelişen düşmanlığa rağmen, her iki taraf da pragmatik davranıyor ve bu görüşmelerin pratik anlaşmalara yol açabileceğine inanıyor.

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor.

Öte yan hem Ankara hem de Tel Aviv, Moskova'nın Suriye dosyasındaki dengelerde potansiyel bir rolü olduğunu düşündüklerinden Rusların Suriye'yi terk etmesine yönelik gerçek bir talepte bulunmuyorlar. Özellikle Türkiye'nin güvenlik, diplomasi ve ekonomiyle ilgili diğer çıkarlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin varlığı gibi küçük bir mesele için taviz vermeye istekli görünmüyor. Trump'ın ‘Yeni Suriye’ yaklaşımını benimsediği şu günlerde, Rusya'ya yönelik tutumu özel bir önem taşıyor. Bu da ABD'nin geniş desteğine sahip olan Ukrayna konusunda devam eden müzakerelerde etkili bir kart olarak kullanılabilir.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Trump'ın kararına ilişkin jeopolitik arka plan ne olursa olsun, yaptırımların kaldırılması Suriye halkı için büyük bir kazanım. Aynı zamanda ülkenin kaos ve yeniden iç savaşa sürüklenmekten kaçınmasının ardından karşılaştığı en büyük zorluk olan yeniden inşa çabaları için gerçek bir umut penceresi açıyor. Dünya Bankası on dört yıllık savaşın altyapı ve ekonomiye 400 milyar dolardan fazla zarar verdiğini tahmin ediyor. Çatışma, komşu ülkeler ve Avrupa'daki altı milyondan fazla mülteci de dahil olmak üzere Suriyelilerin neredeyse yarısını yerinden etti. ABD’nin Caesar (Sezar) Yasası çerçevesinde Suriye’ye uyguladığı katı yaptırımların devam etmesiyle birlikte, ABD’nin mevcut ya da gelecekteki yönetimleri tarafından yasal olarak soruşturmaya uğrama korkusu nedeniyle Suriye’ye yardım ulaştırma imkanları da oldukça sınırlı.

cfdvbgh
Suriye'nin başkenti Şam'ın eteklerindeki bir Captagon (uyuşturucu hap) fabrikasının içinde kimyasal madde içeren kutular, 12 Aralık 2024 (Reuters)

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da ülkenin yeniden inşası için en önemli ve etkili yol olan uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor. Zira iş dünyası, istikrarlı ve güvenli bir ortama ihtiyaç duyar, ancak bu geçici muafiyetlerle sağlanamaz.

Sonuç olarak İran'ın bölgesel yenilgisinden DEAŞ’ın neredeyse tamamen ortadan kaldırılmasına ve Türkiye'deki PKK terör örgütünün feshedildiğinin açıklanmasına kadar son dönemde hız kazanan dramatik bölgesel gelişmelerle birlikte Suriye'nin çevresiyle yeniden bütünleşmesi, daha müreffeh, daha istikrarlı ve daha barışçıl bir Ortadoğu'ya giden yolu açabilecek yeni bir sayfa açmak için gerçek bir fırsat gibi görünüyor.