Nahda’ya, siyasi suikast davasında yargıyı engellemek suçlaması

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)
TT

Nahda’ya, siyasi suikast davasında yargıyı engellemek suçlaması

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)

Tunus’ta 2013’te uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Şukri Beliyd’in davasını takip eden savunma ekibi, Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi’yi, dolaylı olarak siyasi suikast davasının üstünü örtmekle suçladı.
Başkent Tunus’ta basın toplantısı düzenleyen Şükri Beliyd savunma ekibi, Nahda Hareketi’ne bağlı olduğunu öne sürdükleri hakimleri, ‘siyasi suikast’ davalarında soruşturmayı engellemek ve delilleri karartmakla itham etti.
Basın toplantısında konuşan savunma heyeti üyesi Kesir Bulak: ‘’Nahda Hareketinin gizli güvenlik örgütüyle bağlantılı olan 26 kişi hakkında şikâyette bulunduk, bu kişiler gerçeğin üstünü örttüler ve yargı bağımsızlığını ihlal ettiler. Ancak başsavcı sadece 10 hâkimin soruşturulmasına karar verdi. Aralarında Raşid Gannuşi’nin de olduğu 16 kişi ise soruşturulmadı. Yargıya egemen olan bir ahtapot var, bu ahtapotun başı da Nahda’dır. Bu yasadışı oluşum Şükri Beliyd davasına Beşir el-İkrimi’yi atadı, İkrimi de soruşturmanın seyrini etkiledi ve gerçeğe ulaşılmasını engelledi. Adalet Bakanı Leyla Ceffali İstinaf Mahkemesi savcısı hakkında soruşturma açmak istemişti ancak Yüksek Yargı Konseyi soruşturma açılmasına izin vermedi’’ açıklamasında bulundu.
Şukri Beliyd ile Muhammed Brahimi davalarına bakan hakim Beşir el-İkrimi, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 2021 Temmuz ayından beri ev hapsinde tutuluyor.  
Şükri Beliyd savunma ekibinde yer alan Fatin Mehnavi, İkrime hakkında dört farklı soruşturma dosyasının olduğunu belirtti. Mehnavi şunları söyledi: ‘’Hakim İkrime hakkında, delilleri karartma, maddi ve manevi sahtecilik ve adam öldürmeye iştirak dosyalarından soruşturma açılmış durumda. Ayrıca askeri mahkeme, Beliyd suikastını ortaya çıkaracak dinlemeleri sonlandırdığı için hakkında ‘casusluk ve vatana ihanet’ suçlamasıyla dava açtı. ‘’ 
Mehnavi ayrıca, hâkim İkrime’nin, Nahda Hareketi’nin ‘gizli mali örgütü’ ile ilişkisi ve dış güçlerden aldığı desteğin soruşturulması için bir şikâyet dilekçesi sunduklarını belirtti. Mehnavi Gannuşi’yi ‘devasa bir mali örgüt’ kurmak ve yabancı ülkelere casusluk yaparak vatana ihanet etmekle itham etti.  
Tunus’taki bazı sol eğilimli siyasiler, Raşid Gannuşi’yi Kartaca Havaalanı yoluyla dış güçlerden mali destek almak ve söz konusu paralarla, Tunuslu gençleri Libya ve Suriye’de savaşmaları için göndermekle suçluyor.  
Öte yandan Nahda Hareketi yetkilileri, düzenledikleri basın toplantısında, ‘savunma heyetinin iddialarını’ asılsız olarak niteledi. Nahda yetkilisi, yargıya müdahil oldukları ve suikastla ilişkili oldukları suçlamalarını da kesin bir dille reddetti.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz