Irak’ta cumhurbaşkanı seçiminde kritik sürece girildi: Barzani-Talabani görüşmesinin sonuçları bekleniyor

Zebari’nin cumhurbaşkanlığı yarışını kazanma fırsatı zayıflıyor.

Irak’ta cumhurbaşkanı seçiminde kritik sürece girildi: Barzani-Talabani görüşmesinin sonuçları bekleniyor
TT

Irak’ta cumhurbaşkanı seçiminde kritik sürece girildi: Barzani-Talabani görüşmesinin sonuçları bekleniyor

Irak’ta cumhurbaşkanı seçiminde kritik sürece girildi: Barzani-Talabani görüşmesinin sonuçları bekleniyor

Irak ve Kürt çevreler, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Erbil kentinde dün (Perşembe) bir araya gelen Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Bafel Talabani arasındaki görüşmenin ardından Erbil’den uzlaşı kararı çıkmasını bekliyor. Merhum Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani geçtiğimiz süreçte Barzani ile birçok kez görüşme gerçekleştirse de siyasi gözlemciler dünkü görüşmenin uzlaşma için ‘son fırsat’ olduğunu söyledi.
Gözlemciler ve IKBY’deki gelişmeleri takip edenler, bu görüşmeyi ‘son fırsat’ diye nitelemek için birden fazla gerekçe sunuyor. Makam paylaşımı hususunda Bağdat ve Erbil arasındaki kronik anlaşmazlıkların gölgesinde Irak’ta geçtiğimiz yıllarda yapılan tüm seçimlerde sonuçların açıklanmasının ardından Kürt partiler cumhurbaşkanlığı koltuğuyla ilgili ortak bir aday üzerinde uzlaşamadı. Kürt partiler 2018 seçiminden sonra bu mesele sert anlaşmazlıklar yaşadı. Nitekim seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından cumhurbaşkanlığı koltuğu için KYB mevcut Cumhurbaşkanı Berhem Salih’i aday gösterirken, KDP ise mevcut Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’i aday gösterdi. Fakat galibiyet Salih ve KYB’nin oldu. 2021 seçimlerinde de aynı anlaşmazlık tekrarlandı ve iki taraf halen bir orta yol bulamadı. Nitekim KYB Berhem Salih’i ikinci kez aday gösterirken, KDP ise bu sefer Eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’yi aday gösterdi.
Irak Meclisi geçen hafta düzenlediği oturumda gündem maddelerinden birini cumhurbaşkanı seçimine ayırdı. Ancak iki gün önce bu seçimin yapılacağı meclis oturumu çoğu siyasi parti tarafından boykot edildi. Bu durum oturum için üye yeter sayısının oluşmasını engelledi. Bazı milletvekilleri, 2016 yılında hakkındaki yolsuzluk iddiaları sebebiyle meclise verilen gensoru ile Maliye Bakanlığından düşürülen Hoşyar Zebari’nin cumhurbaşkanı adaylığı için Yüksek Federal Mahkeme’ye itirazda bulundu. Bunun üzerine Meclis Başkanlığı cumhurbaşkanı adaylık kapısını yeniden açtı. Iraklı hukuk uzmanları Meclis Başkanlığı’nın bu uygulamasını ‘Anayasa’ya aykırı’ olarak niteliyor. Federal Mahkeme’nin Pazar günü düzenleyeceği toplantıda Zebari’nin davasını inceleyecek ve hakkında karar verecek olmasını dikkate alan çevreler, bu toplantıdan Zebari’nin aleyhine bir karar çıkması ve rakibi Berhem Salih’in cumhurbaşkanı seçilmesi ihtimali karşısında Meclis Başkanlığı’nın adaylık kapısını yeniden açmasının, KDP’ye Zebari’nin yerine alternatif bir aday sunma imkânı verdiği görüşünde.
KDP ve KYB şu ana kadar ortak bir cumhurbaşkanı adayı üzerinde uzlaşı sağlayamadı. Talabani ve Barzani arasındaki görüşmeden yeni bir pozisyon çıkmaması durumunda iki taraf arasındaki uzlaşma şansı daha da azalacak. İsminin açıklanmaması kaydıyla Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan bir Kürt kaynak, “Anayasa’nın 140’ıncı maddesine göre Bağdat ve Erbil arasındaki tartışmalı bölge statüsünde bulunan ve KDP ile KYB’nin de üzerinde ihtilaf ettiği Kerkük vilayeti meselesi, iki ana Kürt parti liderinin arasında ilk kez gündeme geldi. Her iki partinin birbirini Bağdat’ın tarafında durmak ve ihanet etmekle suçladığı Kürt-Kürt anlaşmazlığının ardından Irak’ın eski Başbakanı Haydar el-İbadi’nin 2017’de yeniden Bağdat’ın kontrolüne aldığı Kerkük meselesine geçtiğimiz dönemlerde değinilmişti. KYB Kerkük’ü parti örgütlenmesi ve halk tabanı açısından en önemli merkezlerden biri olarak görüyor. Bu nedenle de Kerkük Valisi’nin KYB’den olmasını istiyor. KDP de valiliği kendisi almak istiyor. Bu meselenin, cumhurbaşkanlığı koltuğu bağlamında Barzani ve Talabani arasında pazarlık konusu olması muhtemel. Zira buna göre KYB’nin Kerkük valiliğinden vazgeçmesi ve cumhurbaşkanı koltuğunun kendisinde kalması, buna karşılık KDP’nin de Hoşyar Zebari’yi adaylıktan çekmesi mümkün olabilir” ifadelerini kullandı. Kaynak, pazarlığın aynı zamanda KYB’nin şu anki adayı Dr. Berhem Salih yerine alternatif bir aday sunmasını kapsayıp kapsamama ihtimaline ilişkin soruya, “Kerkük meselesi teklif edilmiş ve bir uzlaşma sağlanmışsa, KYB mevcut adayı Berhem Salih’ten geri adım atmak için hazırlık yapmaz” şeklinde cevap verdi.
Sadr Hareketi vekillerinin cumhurbaşkanlığa seçme konusunda tereddüt ettiği Zebari, Federal Mahkeme’nin kararıyla hakkındaki yolsuzluk suçlamalarından beraat etse bile seçilme ihtimali giderek zayıflıyor. Bu sebeple KDP Politbüro Sekreteri Fazıl Mirani, partisinin artık bir alternatif adayının olduğunu açıkladı. Mirani söz konusu adayın mevcut Dışişleri Bakanı Fuad olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanlığı koltuğunun partisi için çok büyük bir önem ifade etmediğini söyleyen Mirani, Meclis’in belirlediği süre içinde (en geç Pazar gününe kadar) adaylığını sunabileceğini ifade etti. Mirani, “Cumhurbaşkanlığı makamı Kürdistan için yararlı olmadı. KYB ile bu makam üzerinde kol bükme savaşına girmemize şaşırıyorum. Alternatif adayımız Fuad Hüseyin’dir” dedi.



Sokak ve devlet arasında Mukteda es-Sadr

Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)
Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)
TT

Sokak ve devlet arasında Mukteda es-Sadr

Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)
Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)

Hayreddin Mahzumi

Çöküş dönemlerinde ulusları ancak sokağın meşruiyetine ve devlet vizyonuna sahip istisnai liderler kurtarabilir. Irak bugün, dış müdahalenin silahlı milislere karıştığı ve egemen kararın geçerliliğini yitirmiş bir siyasi sistem tarafından gasp edildiği tehlikeli bir dönemecin eşiğinde. Bu sahnenin ortasında ise yüzleşme ve değişim yeteneğine sahip bir isim olarak Mukteda es-Sadr duruyor. Halkların tarihinde, farklı türden liderlere, sadece halkın acısını dile getirmekle kalmayıp aynı zamanda dar çerçevedeki hesapların üzerine çıkan ve ulusal projeyi köklerinden yeniden şekillendiren liderlere ihtiyaç duydukları önemli anlar vardır. Irak bugün böyle bir eşikte ve Mukteda es-Sadr dini, siyasi ve halk tabanında sembolik bir isim olarak Iraklıların yıllardır beklediği devlet adamı olma ihtimali en yüksek kişi olabilir.

Mücadeleden kaçmayan bir lider

Mukteda es-Sadr, 2003 yılında eski rejimin yıkılmasından bu yana benzersiz bir siyasi figür haline geldi. Muhalif dini otoritenin oğlu, tiranlığa karşı direniş mirasının varisi ama aynı zamanda yolsuzluğa, işgale ve mezhepçiliğe öfkeli bir neslin özlemlerini dile getiren sokağın bir evladı olan Sadr devrimci bir soluğu milliyetçi bir söylemle, büyük bir halk tabanıyla ve sallantılı bir siyasi yetenekle birleştirdi. Ancak İran'ın hegemonyasından görece bağımsız olması, mezhepçiliği açıkça reddetmesi ve ‘devlet her şeyin üstündedir’ ilkesine olan bağlılığı, onu diğer siyasi aktörlerden ayırıyor. Ancak Mukteda es-Sadr, popüler bir lider olmakla tam teşekküllü bir devlet adamı olmak arasındaki bu ikilemde sıkışıp kalarak kitleleri kapsayıcı bir kurumsal projeye tabi kılmak yerine tam tersini yaptı. Devletler üstü bir milis iktidarını kök saldığı bir dönemde Sadr, sadece popülaritesi ya da geçmişi nedeniyle değil, aynı zamanda küstahlığa küstahlık deme ve güç paylaşımı ittifaklarını reddetme cüretine sahip olduğu için de bu iktidarın en zorlu rakibi olarak duruyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre mezhepçi iktidarın ve derin devletin birleşimini temsil eden eski Başbakan Nuri el-Maliki'ye karşı koyan tek kişi olan Sadr, aynı zamanda ulusal kararı gasp eden ve devletin içini boşaltan dış destekli parti ve milislere karşı durabilen tek Iraklı liderdir.

Sadr'ın istisnai statüsü sadece siyasi sembolizminden ya da milliyetçi söyleminden değil, aynı zamanda kendisiyle halk tabanı arasındaki ‘toplumsal sözleşme’ olarak adlandırılabilecek faktörden de kaynaklanıyor. İlk olarak Fransız filozof Jean-Jacques Rousseau tarafından ortaya atılan bu kavaram, yöneten ve yönetilen arasındaki karşılıklı bağlılık temelindeki ilişkiyi ifade eder. Halk, liderin ortak iyiye ulaşma ve halkın iradesini savunma taahhüdü karşılığında güven ve meşruiyet verir.

Mukteda es-Sadr sadece siyasi bir lider değil, Muhammed Bakır es-Sadr'dan Muhammed Sadık es-Sadr'a kadar Irak için büyük fedakarlıklar yapmış bir ailenin dini ve tarihi mirasının bir uzantısı olduğu için de bu toplumsal sözleşme açıkça görülüyor.

Bu miras, Sadr Hareketi’nin destekçileri ile Sadr ailesi arasında siyasi sadakatin ötesine geçerek bir tür ahlaki halk hareketine dönüşen duygusal ve ideolojik bir bağ oluşturdu. Sadr'a başka hiç kimsenin sahip olmadığı gücü ve meşruiyeti veren de Irak siyaset sahnesinde derin bir güvene ve karşılıklı fedakarlığa dayanan bu benzersiz ilişkidir.

Gerçek bir devlet adamı protesto etmekle yetinmez, alternatifler üretmek için inisiyatif alır. Parlamentodan çekilmekle yetinmez, meşruiyeti kurumların içinden yeniden tanımlar.

Bir hareketin liderliğinden ulusun adamlığına

Bugün Irak'ın temel sorunu bir liderin olmamasından ziyade yolsuzluğa bulanmış bir siyasi sınıfın parçası değil, kitleleri harekete geçirme kabiliyetinin yanında kotaları reddeden ve güçlü bir sivil devlet talep eden bir reform projesine sahip bir devlet adamının olmamasıdır.

Ancak sahip olunan bu özellikler gerçek bir projeye dönüştürülmediği sürece potansiyel olarak kalmaya devam edecek. Mukteda es-Sadr'ın sadece parlamentodan çekilmek ya da dışarıdan protesto etmekle kalmayıp, devlet kurumlarının içinde çalışarak onları yeniden yapılandırmak ve ulusal projesini süreklilik ve bağımsızlık sağlayacak şekilde kurumsallaştırması gerekiyor.

gbhyju
Irak’ın başkenti Bağdat’taki Tahrir Meydanı'nda parlamento seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından sevinç gösterilerinde bulunan Sadr destekçileri, 11 Ekim 2021 (AP)

Mukteda es-Sadr'ın geniş bir destekçi kitlesi, harekete geçirme ve etkileme yeteneği ve yolsuzluklarına tamamen bulaşmadan siyasi kurumlarda nüfuz sahibi olma gibi nadir bulunan güç kartlarını elinde tuttuğuna şüphe yok. Ancak bu kartları henüz bir devlet kurmak için değil, diğer oyuncular üzerinde baskı kurmak ya da onlardan ‘çekilmek’ için kullandı. ‘Bir hareket lideri’ ile ‘ulusun adamı’ arasındaki fark burada yatıyor.

Gerçek bir devlet adamı protesto etmekle yetinmez, alternatifler üretmek için inisiyatif alır. Parlamentodan çekilmekle yetinmez, meşruiyeti kurumların içinden yeniden tanımlar. Sadece sokağa hitap ederek ya da sloganlar atarak değil hukukla yönetilen güçlü ve adil bir devlet sistemi inşa etmeye oynar.

Sadr, Irak’ın Ahmed Şara’sı mı?

Arap siyasi kültüründe, safları birleştirmek ve devleti parçalanmaktan kurtarmak için enkaz altından yükselen reformist lider imajı tekrarlanıyor. Ahmed Şara’nın sembolize edebileceği bu imaj, kişisel çıkarlardan uzak, tüm vatandaşları için tek bir devlet hayal eden, mezhepçilik ve yolsuzluk denklemlerine başkaldıran reformcu bir lideri temsil ediyor.

Irak'ta lider değil, devlet adamı eksikliği var. Mukteda es-Sadr da tüm hataları ve yanlışlarıyla birlikte, ender rastlanan tarihi bir fırsatla karşı karşıya.

Sınırlı uzlaşılar yapma mantığından tamamen kopmak, akım mantığından ulusun ufkuna, mezhepçi liderlikten dar kimlikleri aşan liderliğe geçmek, bu imaja ulaşmanın ön koşuludur. Ahmed Şara, sadece kurtarıcı bir lider değil, aynı zamanda kapsamlı bir ulusal proje formüle eden, devlet ve toplum arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiren, kota ve bağımlılık yerine liyakat ve adalete dayalı yeni bir siyasi denklem kuran bir inşacıdır.

Mukteda es-Sadr, eğer isterse, bu modeli somutlaştırabilir. Popülerlik, dini ve devrimci miras, bölgesel eksenlerden görece bağımsızlık ve başkalarının ‘evet’ dediği yerde ‘hayır’ demesini sağlayan siyasi cesaret gibi başka hiç kimsenin sahip olmadığı araçlara sahip. Bu sayede mezhebi, sokağı ve akımı aşarak devletin vicdanı ve Irak’ın içinde bulunduğu anın adamı haline gelebilir. Bunun tek koşulu da muhalefet konumundan inşa konumuna, devrim söyleminden devlet projesine geçme kararlılığını göstermesidir.

scdfrg
Irak'ın başkenti Bağdat'ta yaşanan siyasi kriz sırasında meclis binasında oturma eylemi yapan Sadr destekçileri, 31 Temmuz 2022 (Reuters)

Burada hem ikilem hem de fırsat yatıyor. Sadr'ın popülaritesini kanıtlamaya değil, bu popülariteyi kapsayıcı bir kurumsal projeye dönüştürmeye, muhalifleriyle yüzleşmeye değil, öfkeli söylemlerin ötesine geçerek istikrarlı bir reform programına yönelmeye ihtiyacı var. Irak'ın bugün içinde bulunduğu an, gerçek liderlerin, sadece tarihe yaslanmakla kalmayıp geleceği yaratanların doğduğu zamanlara benziyor.

Karar onun elinde

Irak'ta lider değil, devlet adamı eksikliği var. Mukteda es-Sadr da tüm hataları ve yanlışlarıyla birlikte, ender rastlanan tarihi bir fırsatla karşı karşıya. Ya ülkelerini uçurumun eşiğinden kurtaran liderler arasına adını yazdıracak ya da dar hesapların esiri olarak kalıp Irak'ın çehresini değiştirebilecek bir anı kaçıracak.

Irak başarısız bir devlete dönüşmenin eşiğinde ve halk nezdinde meşruiyeti olan, milis ve yolsuzluk sistemini ortadan kaldırabilecek bir lider ortaya çıkmadığı sürece ülke daha fazla parçalanmaya, uluslararasılaşmaya ve bölünmeye doğru sürüklenecek.

Sadr, iktidardaki yozlaşmaya bulaşmamış ve bölgesel eksenlere tamamen teslim olmamış tek lider. Her ne kadar zaman zaman isteksiz olsa da Nuri el-Maliki ve müttefiklerine karşı en güçlü ses olmuş, savaş ağalarına ve siyasi tüccarlara karşı en net duruşu sergilemiştir.

Dolayısıyla omuzlarında tarihi bir sorumluluk var. Kaybetmeye mahkum bir oyunun parçası olmakla Irak tarihinde belirleyici bir an yaratarak birleştiren, uzlaştıran ve adalet, hukuk ve kapsayıcı bir ulusal kimliğe dayalı yeni bir cumhuriyet kuran devlet adamı olmak arasında seçim yapması gerekiyor.

Sonuç olarak Irak'ın daha fazla lidere değil, liderden önce vatansever olmaya karar veren, devletin sadece muhalifi değil kurucusu da olan tek bir devlet adamına ihtiyacı var.