Rusya Devlet Başkanı’nın en yakınındaki isimler

Söz konusu kimseler, Putin’e bağlılıkları ve askeri meseleleri ele almaktaki yetkinlikleriyle tanınıyorlar.

Putin’in kararlarını danıştığı beş şahsiyet: Putin’in adamları. (İndependent Arabia)
Putin’in kararlarını danıştığı beş şahsiyet: Putin’in adamları. (İndependent Arabia)
TT

Rusya Devlet Başkanı’nın en yakınındaki isimler

Putin’in kararlarını danıştığı beş şahsiyet: Putin’in adamları. (İndependent Arabia)
Putin’in kararlarını danıştığı beş şahsiyet: Putin’in adamları. (İndependent Arabia)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'ni karşısına alarak Ukrayna'ya karşı savaş başlattığında analistler ve gözlemciler, Rus liderin bizzat yönettiği bu savaşta Putin'in yanında yer alan siyasi ve askeri liderlerin profillerine odaklandılar.
Kötümser ve abartılı bir yaklaşımla; mevcut krizin neredeyse Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşebileceği düşünülürse Rusya Devlet Başkanı'nın talimat verdiği kişilerin yakın dost konumunda olması ve emirlerini tartışmadan yerine getirmeye hazır olması şarttır. Meşhur askeri söylemlerden olan, ‘önce uygula sonra itiraz et’ sözü Rusya’nın durumu için fazlasıyla uygun düşüyor. Belki de Rus ordusu için itiraza mahal bırakmayan ‘uygula’ kelimesi tek başına daha uygun düşecektir. Bunun en açık kanıtı, Vladimir Putin’in Ukrayna’ya girerek başkent Kiev’i kuşatmasının bombalamasının artık bir itiraz ve geri dönüş imkanı bırakmamış olmasındadır. Dolayısıyla Putin'in emri altındaki liderlerle askeri harekatın nihai hedefleri konusunda istişare yapmadığı, aksine söz konusu liderlerin itirazsız bir şekilde emirleri yerine getirmekle mükellef oldukları anlaşılıyor.

Peki, Putin'in yakınındaki bu isimler kim?
Washington Post gazetesine göre Putin, ABD’de Joe Biden’ın seçilmesinden bu yana içerideki otoriterliğini artırdı ve dış politikada ‘Batı’ya karşı meydan okuyucu’ söylemlerine hız verdi. Böylelikle Rusya’daki muhalefet, ülkeyi çökertmek isteyen harici düşmanlarla iş birliği içindeki hainler olarak tasnif edilmeye başlandı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Moskova Carnegie Merkezi’nde siyasi analist Andrei Kolesnikov, Rusya’nın yakın zamanda çıkarılan bir dizi baskıcı yasayla birlikte ‘kısmi otoriter bir ülkeden tam otoriter bir devlete dönüştüğünü’ ifade etti.
Fransız Mediapart internet sitesine göre Rusya devleti ve ülke ekonomisi, dostluk ya da çıkar ilişkileri gerekçeleriyle Putin’e yakın duran 30 kişilik bir kadro tarafından yönetiliyor. Bu isimlerin çoğu Başkan Vladimir Putin'in üniversiteden, Sovyet gizli istihbarat servisi KGB’den ya da çocukluk yıllarından kalma arkadaşları. Putin bir defasında, “Çok arkadaşım var ama çok azı bana gerçekten yakın. Bana asla ihanet etmediler. Ben de onlara ihanet etmedim" açıklamasında bulundu.  
Putin’e yakın kadro içinde yer alan en etkin altı isim ve profili ise şöyle:

Arkady Rotenberg ve Boris Rotenberg
Bunlardan ilki Putin'in çocukluk arkadaşı Arkady Rotenberg. Milyarder Arkady ve kardeşi Boris, Putin’le çocukluk arkadaşı. Aynı zamanda Rus liderle ‘judo sevgisini’ paylaşıyorlar. Putin devlet başkanı olduktan sonra bu iki kardeş, gaz boru hatları konusunda uzmanlaşmış altı inşaat şirketinden oluşan bir grup oluşturdu ve Rus Gazprom şirketiyle çok sayıda iş yaptı. Rotenberg, 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi nedeniyle ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından yaptırım listesine alındı. Arkady Rothenberg’in şirketlerinin resmi bir rekabet sürecine girmeksizin toplamda 7 milyar doları aşan kamu ihaleleri aldığı biliniyor.

Sergey Lavrov
Sergey Lavrov, 21 Mart 1950'de Moskova'da Ermeni bir baba ve Rus bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Lisansüstü eğitimini 1972 yılında mezun olduğu Rusya Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde aldı. Devletin dış ilişkilerden sorumlu merkezine giren Lavrov, piramidin üstüne ulaşana kadar kariyer basamaklarını temkinli bir şekilde tırmandı. Dışişlerindeki ilk görevine 1972'de Sri Lanka'daki Sovyetler Birliği Büyükelçiliği’nde başladı. Ardından Birleşmiş Milletler Sovyet Daimi Misyonu'nda Birinci Sekreter ve Danışman olarak görev yaptı. 9 Mart 2004 tarihinde Rusya Dışişleri Bakanı olarak atandı. Kendisi Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden. Rakipleri ve hayranları onu profesyonel, sert bir müzakereci olarak niteliyor ve hitabet yeteneğini övüyor. Kararlarının arkasında ısrarla durduğu biliniyor. Mart 2011'de patlak veren Suriye savaşı boyunca ülkesinin Şam rejimini destekleyen pozisyonunu savunmada yüksek düzeyde bir kararlılık gösterdi. Tüm bu yıllar boyunca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Suriye rejimi karşıtı kararlar alınmasını başarıyla engelledi.

Sergey Çemezov
Bir başka dikkat çekici karakter ise eski Doğu Almanya'da KGB ajanı olan, Putin’in meslektaşı Sergey Çemezov. Putin istihbaratçı meslektaşını 2007’de, 700’den fazla şirketi bünyesinde barındıran devlet savunma sanayii şirketi Rostec’in üst yöneticisi (CEO) olarak atadı. Böylelikle Çemezov, Rusya’nın en zenginleri arasında kendine yer buldu.

Nikolay Platonoviç Patruşev
Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Patruşev, 1951 yılında St. Petersburg'da doğdu. Babası Komünist Partisi üyesi olan bir Sovyet deniz subayıydı. Patruşev 1974 yılında Leningrad'daki Gemi İnşa Enstitüsü'nden mezun oldu ve bir süre ‘gemi tasarım ofisinde’ mühendis olarak çalıştı. Ardından 1975’te KGB’ye dahil oldu. Haziran 1995'te Devlet Başkanlığı Denetim İdaresi Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Dönemin lideri Boris Yeltsin bir yıl sonra Patruşev’i arkadaşı olan Vladimir Putin’in yerine, aynı kurumda başkan olarak atadı.

Sergey Şoygu
Putin'in yakın çevresinin en hırslı isminin Savunma Bakanı Sergey Şoygu olduğu söyleniyor. Şoygu’nun uzun yıllar boyunca Kremlin Sarayı’nın en can alıcı sırlarına vakıf olduğu düşünülüyor. Başarısızlıklarla anılan ve nice skandalın yaşandığı Rus istihbarat kuruluşu Federal Güvenlik Servisi (FSB) başkanlığını dahi etkin bir şekilde yürüten Şoygu, 2012’de savunma bakanı olarak atandı. Asker kökenli olmamasına rağmen yeni görevinde başarılı işlere imza attı. Kırım Yarımadası’nda kontrolü kısa sürede sağladı ve Suriye müdahalesini sorunsuz bir şekilde yürüttü. Putin, tehlikeli Ukrayna işgali girişiminde, Şoygu tarafından disiplin altına alınmış, savaş deneyimi olan modernize edilmiş Rus ordu güçlerine güveniyor.



İsrail neden kasıtlı olarak Gazze'deki kuleleri hedef alıyor?

Gazze'deki Burc el-Meştaha'nın yıkılışı, 5 Eylül 2025 (AFP)
Gazze'deki Burc el-Meştaha'nın yıkılışı, 5 Eylül 2025 (AFP)
TT

İsrail neden kasıtlı olarak Gazze'deki kuleleri hedef alıyor?

Gazze'deki Burc el-Meştaha'nın yıkılışı, 5 Eylül 2025 (AFP)
Gazze'deki Burc el-Meştaha'nın yıkılışı, 5 Eylül 2025 (AFP)

İsrail Hava Kuvvetleri dün Gazze şehrindeki yüksek binalardan birine yeni bir hava saldırısı düzenledi. İsrail ordusu, Hamas'ın bu binayı kullandığını iddia ederek, Gazze'deki yüksek binaları (kuleleri) yıkma politikasının bir parçası olarak bu saldırıyı gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre ordu, Hamas mensuplarının binada gözetleme noktaları kurduğunu ve binaya gözetleme ekipmanlarının yanı sıra patlayıcı cihazlar da yerleştirdiğini belirtti. Ordu, ‘sivil kayıpları en aza indirmek için saldırının hassas mühimmat ve hava gözetleme kullanılarak gerçekleştirildiğini’ bildirdi.

Bu, İsrail ordusunun son günlerde Gazze şehrinde hedef aldığı dördüncü yüksek katlı bina. İsrail ordusu, ‘bu binaların hepsinin Hamas tarafından terör amaçlı kullanıldığını’ iddia ediyor.

İsrail ordusu cuma günü, önümüzdeki günlerde birkaç yüksek binaya saldırı düzenleyeceğini duyurmuş ve ‘kapsamlı istihbarat araştırması yürüttüğünü ve Hamas'ın Gazze şehrindeki çok sayıda kulede yoğun terörist faaliyetlerde bulunduğunu’ açıklamıştı.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hamas'ın savaş doktrinine uygun olarak, örgüt bu binalara istihbarat toplama, kamera, keskin nişancı mevzileri ve tanksavar füze rampaları entegre etmiş ve bazı durumlarda gözlem odaları ile komuta ve kontrol merkezleri kurmuş. Ayrıca, Hamas'ın yeraltı altyapısı, ordu güçlerine karşı pusu kurmak amacıyla bu binaların yakınından geçiyor.”

Kule yönetimi, İsrail'in iddialarını reddederek, bu binaların yalnızca siviller ve yerinden edilmiş kişiler için tasarlandığını belirtti.

Son günlerde İsrail uçakları, Tel el-Heva, es-Susi, Meke ve el-Meştaha mahallelerindeki kuleleri yıktı. Bu kulelerin tümü 15 kata kadar çıkan yüksek binalar.

‘Kuleleri yıkma taktiği’

Kuleleri yıkma politikası, çok sayıda konut dairesi barındırdıkları için Filistinliler adına büyük bir sorun teşkil ediyor. İsrail'in askeri operasyonlarının Gazze Şeridi'nde yol açtığı büyük yıkım nedeniyle, bu dairelerde çoğunlukla başka bölgelerden yerinden edilmiş birkaç aile yaşıyor. Yani bir kulenin yıkılması onlarca ailenin yerinden edilmesine neden oluyor.

İsrail ordusunun konut kulelerini hedef alması ilk değil. 7 Ekim 2023'te Hamas ve diğer Filistinli grupların İsrail'in güney yerleşimlerine saldırmasından birkaç saat sonra İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ndeki bir kuleyi hedef aldı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee o tarihte şunları söyledi: “Terörist operasyonları yönetmek için kullanılan Hamas terör örgütünün çeşitli birim ve sistemlerine ait ofislerin bulunduğu bir kuleye hava saldırısı düzenlendi. Gazze Şeridi'nde Hamas terör örgütünün ulusal güvenlik birimleri tarafından kullanılan ofislerin bulunduğu bir başka kuleye daha saldırı gerçekleştirildi.”

İsrail ordusu, 2014 ve 2021 yıllarındaki savaşlarda da konut kulelerini hedef almıştı.

11 Mayıs 2021 tarihindeki İsrail hava saldırısı Gazze Şeridi'ndeki 13 katlı bir konut kulesini hedef aldı ve binanın çökmesine neden oldu. AFP, kulede Hamas'ın siyasi liderlerinin kullandığı bir ofis bulunduğunu bildirdi.

Ahmed eş-Şeva Şarku’l Avsat'a, 2014 yılında ailesiyle birlikte yaşadığı ez-Zafer 4 kulesinin bombalandığı anları anlatarak şunları söyledi: “Zor anlardı. Bir an bile evsiz kalacağımızı hayal etmemiştim. Sanki hiç var olmamış gibi tüm kuleyi bombaladılar. Bir kule vardı, sonra yok oldu. Bundan daha fazlasını ifade edemem. Görüntü çok acı; tüm hayallerinizin saniyeler içinde gözlerinizin önünde parçalanmasını görmek... Burada büyüdüm, burada yaşadım ama çocukluğumu ve tüm hayatımı geçirdiğim bu yerde evlenme hayallerimi gerçekleştiremeyeceğim. Sanki biri bisküvi parçalıyormuş gibi dört füzeyle kuleyi yıktılar. Füzeler çok güçlüydü. Hayatım boyunca böyle bir şey görmedim.”

Ez-Zafer 4 kulesinde onlarca Filistinli ailenin yaşadığı yaklaşık 65 daire vardı, bu da yaklaşık 500 kişinin evsiz kaldığı anlamına geliyor.

Hamas, konut kulelerini yıkma politikasını ‘masum sivillere karşı zorla yerinden etme ve sistematik etnik temizlik suçu işleme girişimi ve katliamların ve yaşamın tüm temellerinin yıkılmasının ağırlığı altında onları şehirlerinden kökünden sökme girişimi’ olarak değerlendirdi.

Hamas tarafından cumartesi günü yapılan açıklamada, “Direnişçilerin kullandığı bahanesiyle, yerinden edilmiş kişiler, kadınlar ve çocuklarla dolu konut kulelerini hedef almak, apaçık bir yalan ve dayanaksız bir bahanedir. Bu, uluslararası topluma saygısızlık ve soykırıma varan tam teşekküllü savaş suçlarının örtbas edilmesi anlamına geliyor” ifadeleri yer aldı.

Hamas, “Bu suçların devam etmesi, Gazze şehrini tamamen yok etmeyi ve sakinlerine, modern tarihte eşi benzeri görülmemiş bir suçla, kapsamlı bir zorunlu göçü dayatmayı amaçlıyor” uyarısında bulundu.


Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İran'a denetimleri yeniden başlatması çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı, geçen haziran ayında Kahire'de İranlı mevkidaşını kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı, geçen haziran ayında Kahire'de İranlı mevkidaşını kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İran'a denetimleri yeniden başlatması çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı, geçen haziran ayında Kahire'de İranlı mevkidaşını kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı, geçen haziran ayında Kahire'de İranlı mevkidaşını kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi, İran'ı nükleer denetimleri yeniden başlatmaya çağırdı ve BM ajansı ile Tahran arasındaki görüşmelerde zamanın azaldığı uyarısında bulundu.

Grossi, Ajansın Yönetim Kurulu'nun üç aylık toplantısının başında iki taraf arasındaki görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini bildirdi ve görüşmelerin başarılı bir sonuca ulaşarak, denetimlerin yeniden başlamasına katkıda bulunacağını umduğunu ifade etti.

Grossi, iki taraf arasındaki krizi yatıştırmak için bir dizi temaslarda bulunan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin de hazır bulunacağı, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile görüşmek üzere Kahire'ye gideceği için bugün yapılacak Yönetim Kurulu toplantısına katılmayacak.

Milletvekili Hüseyin Ali Hacı Deligani, Tahran ile UAEA arasında Kahire'de bir anlaşmanın imzalanmasının an meselesi olduğunu açıkladı ve Arakçi'ye, parlamentonun kabul ettiği bir yasaya karşı çıkması halinde yasal işlem başlatılacağı uyarısında bulundu.


BM, dünya çapında 'savaş kurallarının çöküşü' konusunda uyardı

 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)
TT

BM, dünya çapında 'savaş kurallarının çöküşü' konusunda uyardı

 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, dün barış ve küresel düzenin temelini oluşturan uluslararası hukuk ve savaş kurallarının çökmekte olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Türk, İnsan Hakları Konseyi'nin 60. oturumunun başında “uluslararası hukukun endişe verici bir şekilde aşınması” olarak nitelendirdiği durumu kınadı ve “uzun süredir var olan savaş kurallarının neredeyse hiçbir hesap verme yükümlülüğü olmaksızın parçalandığını” belirtti. Türk, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı, Sudan'daki iç savaş ve İsrail'in Gazze'ye yönelik yıkıcı savaşı da dahil olmak üzere, çatışmalarda uluslararası hukukun açıkça ihlal edildiğine dikkat çekti.

Çin'in büyük bir askeri geçit töreni düzenlemesinden ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Savunma Bakanlığı'nın adının Savaş Bakanlığı olarak değiştirilmesini emretmesinden birkaç gün sonra yaptığı açıklamada Türk, "Askeri geçit törenlerinden aşırı söylemlere kadar her yerde bulunan savaş yanlısı propaganda yapıldığını” eleştirdi ve “Ne yazık ki, barış geçit törenleri veya barış bakanlıkları yok” ifadelerini kullandı.