Cezayir Sahel’deki terör tehdidinden endişeli

Cezayir, terörle mücadele için Afrika’da güvenlik seferberliğinin artırılması çağrısı yaptı.

Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)
Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)
TT

Cezayir Sahel’deki terör tehdidinden endişeli

Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)
Sahel bölgesinde art arda yaşanan terör saldırıları bölge ülkelerinin korkularını artırdı (Cezayir Devlet Radyosu)

Ali Yahi
Afrika’nın Sahel bölgesindeki istikrarsız güvenlik durumu, Cezayir’i endişelendirmeye devam ediyor. Öyle görünüyor ki Fransa başta olmak üzere yabancı güçlerin bölgeden çekilmesi, Sahel’in güvenlik ve istikrarını tehdit eden geniş çaplı operasyonlar yürüten silahlı grupların önünü açacak. Bu durum, Afrika’da güvenlik seferberliğinin artırılması çağrısı yapan Cezayir’i endişelendirmeye başladı.

Art arda gelen saldırılar
Sahel’de hükümet güçlerini ve sivilleri hedef alan tekrarlı saldırılar, güvenlik ve istikrarının hedef alındığına inanan Cezayir de dahil, bölge ülkelerinin endişelerini tırmandırdı. Mali’de terör saldırıları gerçekleştirilirken, onlarca asker öldü veya yaralandı. Bu saldırı, 5 binden fazla askeri bulunan Fransızlar başta olmak üzere yabancı güçlerin geri çekildiğinin ilan edilmesinden bu yana bölgenin tanık olduğu ‘kırılgan’ duruma dair gerçekleri ortaya çıkarmış oldu.
Mali ordusu, ülkenin merkezindeki Mondoro kampına düzenlenen saldırı sonucu 27 askerin öldüğünü, 21’i ağır 33 askerin yaralandığını ve 7 askerin de kayıp olduğunu bildirerek, ordunun 47 teröristi etkisiz hale getirmeyi başardığına dikkati çekti. Ordu, söz konusu saldırının Malili güçlere karşı aylardır yapılan en kanlı saldırı olduğunu söyledi.

Cezayir’in endişesi
Saldırının ardından Cezayir, “Bu yeni ölümcül saldırılar ve haksız suçlar, bir kez daha Sahel bölgesi ülkelerinin güvenliğini, istikrarını ve kalkınmasını tehdit eden bu belayı ortadan kaldırmak için bölgesel ve uluslararası açıdan ortak çabalarımızı gerektiriyor” dedi. Cezayir, insanlığın onurunu korumak için hızlı ve etkili bir toplu yanıt vermek amacıyla, Afrika’yı ve uluslararası toplumu bir bütün olarak daha fazla seferberlik yürütmeye çağırdı. Cezayir ayrıca, Mali’nin, halkının birliği çerçevesinde bu belanın ortaya çıkardığı devasa zorluklarla mücadele edebileceğine inandığını vurguladı.
Cezayir Dışişleri Bakanlığı, Nijer, Mali ve Burkina Faso’yu vuran saldırıların ardından yaptığı açıklamada, “Son haftalarda Sahel ve Sahra’daki birçok ülkede kaydedilen ciddi terör saldırılarındaki artış, Cezayir açısından büyük bir endişe kaynağı” dedi. Bakanlık, “Sivil halka yönelik bu terör eylemleri, insanlığa karşı suç niteliği taşımakta ve Afrika kıtasının toplu güvenliği ile uluslararası barış ve güvenlik açısından rahatsız edici bir tehdit oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı. Bu belayı ortadan kaldırmak için toplu eylem hızını artırmak amacıyla bölgesel ve uluslararası işbirliğine hazır olduğunu ifade eden Bakanlık, ‘bu belaya karşı kıtasal tepkiyi daha da etkinleştirmek ve yükseltmek için toplu seferberliği güçlendirme’ çağrısında bulundu.
Benzeri görülmemiş riskler ve zorluklar, Cezayir’in geniş sınırlarını çevreleyen yeni bir güvenlik koşulu oluşturdu. Bu zorluklar, bölgedeki krizleri kontrol altına almak ve terörist grupları kuşatmak için farklı cephelerde ve düzeylerde harekete geçmeyi gerektiriyor. Ancak öyle görünüyor ki vahşi ve kanlı terör saldırılarının devam etmesi, hukuksuzluğun, ‘taraflarca planlanan kaosla bölgeyi tehdit edecek şekilde’ sahnenin hakimi haline geldiğini gösteriyor.

İki başlı plan
Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Abdulvahhab Hafyan, “Mali’deki durum, Fransa’nın geri çekilmesinin yarattığı boşluk ve merkezi devletin zayıflığının bir sonucu olarak bir güvenlik açığı öngörüyor. Öyle ki bölge, nitelikli terör operasyonlarına ve teröristlerin olay yerine önemli ölçüde geri dönüşüne tanık oldu” dedi.
Hafyan, “Teröristlerin, güçlerini geri çektikten sonra onları Mali’deki merkezi devleti zayıflatmak için bir araç ve kart olarak kullanan Fransa’nın denetiminde bölgede faaliyet gösterdiğini öne sürenler var. Iyad Ag Ghaly liderliğindeki İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (JNIM) tarafından şu anda ortaya koyulan şey de budur” açıklamasında bulundu.
Abdulvahhab Hafyan, “Sahel’deki terörist gruplar, gelecek stratejilerinde komşu ülkelere başarısızlık ve huzursuzluk ihraç etmek için bir kaynak olmayı hedefliyor ve Cezayir listenin başında yer alıyor” dedi.
Bu görüş, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransız müdahalesinin Mali’de devletin çöküşünü engellediği yönündeki ifadesiyle çelişiyor.
Hafyan, “Cezayir iki başlı bir planla aktör haline geldi. Bunların ilki, başarısızlığa rehin kalmasın diye Mali’deki askeri konseye ve merkezi otoriteye destek sağlamak” dedi. Yetkili, “Bu durum, Cezayir, Nijer ve Mali arasında bir boşluğa tanık olan sınır üçgeninin karşısında ve kabilelerin bulunduğu bölgenin kuzeyinde etnik kutuplaşma yaşanıyor” dedi.
Hafyan, “Radikalizm radikalizmi besler. Dolayısıyla kaynakları boşaltmak gerekiyor. Çünkü güvenlik yaklaşımında askeri boyut başarısız oldu ve bu nedenle kapsamlı bir kalkınma yaklaşımının benimsenmesi gerekiyor. Afrika ülkelerinde kalkınma boyutu olan bir güvenlik yaklaşımının benimsenmesi hususunda gerçek sorunlar var. Bunların başında ise ‘kıtanın ortak çıkarlarına pragmatik bir bakış açısıyla’ bakan etkili liderlerin eksikliği geliyor. Ayrıca Afrika kıtasının çoğu ülkesinde kalkınma girişimlerini etkileyebilecek meşruiyet krizleri yaşanıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Seferberliğin anlamı
Öte yandan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Selma Teusarin, yaptığı açıklamada “Cezayir’in güvenlik seferberliği ile anlatmak istediği şey, iki düzeyde anlaşılabilir: Birincisi, terörizme karşı bölgesel ve kıtasal olarak ortak güvenlik çabalarını güçlendirmek, ikincisi ise askeri ve güvenlik yönüne verilen önemi artırmaktır” dedi.
Teusarin, “Cezayir’in terörle mücadele çağrısı, kıtaya fayda sağlıyor. Bu nedenle ülkeler, bu sınır ötesi zorluklara çözüm bulmak için çabalarını yoğunlaştırmaya çalışmalıdır” ifadelerini kullandı.
Mali’nin Cezayir ile Fransa arasında bir savaş alanı olduğu artık bir sır değil. Fransa merkezli ‘Le Figaro’ gazetesinin haberine göre Cezayirli bir diplomat, “Fransızlar, Mali’den ayrıldıkları için ellerimizi ovuşturduğumuza inanıyor. Bu durum, Rusların çıkarına. Ama söylemeye çalıştığımız şu ki, bir çözüm yok” dedi.
Gazete, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un Mali’deki koşulların ‘bir yoksulluk ve kalkınma meselesi’ olduğu yönündeki ifadelerine atıfta bulunurken, ülkesindeki ordunun bataklığa dalmayacağını vurguladı. Gazete ayrıca, ülkesinin ‘Fransız Afganistan’ını Paris ve Cezayir arasındaki tekrarlı yanlış anlaşılmaların bir konusu olarak gördüğünü dile getirirken, bu yanlış anlaşılmaların Ekim 2021’den bu yana Fransız askeri uçaklarına Cezayir semalarında uçma yasağı getirilmesiyle daha da kötüleştiğini belirtti.



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
TT

Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)

Hamas liderlerinden biri, Gazze ateşkesinin bir sonraki aşamasına geçmek için bugün Miami'de yapılması planlanan görüşmelerin, İsrail'in ateşkesi "ihlal etmesine" son vermesiyle sonuçlanması gerektiğini söyledi.

Hamas siyasi büro üyesi Basim Naim AFP'ye yaptığı açıklamada, "Halkımız, bu görüşmelerde bulunanların devam eden İsrail saldırganlığına son vermelerini, tüm ihlalleri ve aykırılıkları durdurmalarını ve işgalcileri Şarm el-Şeyh anlaşmasının gereklerine uymaya zorlamalarını bekliyor" ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri, Florida'da bu görüşmelere ev sahipliği yapıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff'un, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını ilerletmek amacıyla Katar, Mısır ve Türkiye'den üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor.