Ukrayna savaşı üzerinden ABD-Çin denklemi: Odak nokta Tayvan meselesi

ABD’li diplomat: Washington’ın Moskova’ya yönelik yaptırımları ‘yıkıcı olmalı’

Tayvan’da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimini protesto eden göstericiler. (Reuters)
Tayvan’da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimini protesto eden göstericiler. (Reuters)
TT

Ukrayna savaşı üzerinden ABD-Çin denklemi: Odak nokta Tayvan meselesi

Tayvan’da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimini protesto eden göstericiler. (Reuters)
Tayvan’da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimini protesto eden göstericiler. (Reuters)

ABD’nin, gelecekte Tayvan'a yönelik bir hamle yapmak ve Ukrayna savaşını yakından takip eden Çin ile kararlı bir şekilde başa çıkmak için askeri olarak yeterli gücü elinde bulundurduğundan emin olması gerekiyor. Pekin ise, Rusya'nın askeri anlamda nasıl bir performans sergilediğini yakından izliyor.  
Rusya, Ukrayna'daki askeri harekatıyla ABD ve Batı üzerindeki baskıyı artırırken, Washington, Çin'e karşı koymaya ve Tayvan'da benzer eylemlerde bulunmasının önüne geçmeye odaklanmış durumda.  
ABD’nin eski Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Wes Mitchell, ABD merkezli National Interest dergisine yaptığı açıklamada, Putin’in Ukrayna işgali girişimi ile kararlı bir şekilde mücadele edilmemesinin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i Tayvan’ı işgal etme hususunda motive edeceğini söyledi.
Mitchell şunları kaydetti:  
“Rusya gibi Çin de son birkaç yılını, ABD’nin Irak ve Balkanlardaki saldırılarından çıkardığı dersleri de dikkate alarak ordusunu modernize etmekle geçirdi. Bu derslerin ne kadar değerli olduğu Ukrayna savaşında bir kez daha kanıtlanmış oldu. Öncelikle, ABD ve müttefikleri Ukrayna’ya yardım ederek, Rusya gibi tehlikeli bir rakibin dahi düşman topraklarında uzun süreli çatışmalarda ciddi kayıplar vereceğini ve ağır bedeller ödeyebileceğini gösterdi. Çin, aynı senaryonun Tayvan’da da tekrarlanabileceğini değerlendiriyor. İkincisi, Pekin, Rusya'nın yaptırımların gölgesinde nasıl bir ekonomik performans sergileyeceğini de yakından takip ediyor. Nitekim Tayvan’ı işgal etmeye çalışırsa ciddi yaptırımlara maruz kalacağı yönünde uyarılmıştı. Çin, Rusya'nın emtiaya dayalı ekonomisinden çok daha büyük ölçüde, finans ve ticari akışlarda küresel ekonomi ile iç içedir. 
ABD ve müttefikleri, Rusya gibi ikinci derece bir ekonomik güce uyguladığı yaptırımlarda belirgin bir etki sağlayamazsa, Çin, kendisine karşı yaptırımların daha az etkili olacağı sonucu çıkarabilir. ABD ve müttefikleri Ukrayna'daki macerası nedeniyle Putin’e yeterince acı çektirebilirse, Şi büyük olasılıkla, Tayvan'ın en azından öngörülebilir gelecekte böylesi bir riske değmeyeceği sonucuna varacaktır.”
ABD’nin Avrupa'yı korumaya yönelik gösterdiği çabayı, Asya için göstermeyeceğini düşünenlerin yanıldığını belirten Mitchell, Başkan Joe Biden'ın Rusya’nın işgal girişiminden önce "Büyük güçler aldatmaz" dediğini hatırlattı ve benzer yaptırımları Çin’e uygulamaktan çekinmeyeceğini söyledi. Mitchell, ABD’nin Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya ‘yıkıcı yaptırımlar’ uygulayacağını söylemişken, hafif yaptırımlarla yetinmesinin söz konusu olmayacağını, aksi takdirde güvenilirliğinin zedeleneceğini belirtti. ABD liderliğindeki küresel finans sisteminin büyük ölçekli saldırganlığı cezalandırmadaki güvenilirliğinin son yıllarda tehlikede olduğuna işaret eden eski diplomat, ABD’nin bu güvenilirliği yeniden kanıtlamak için tek bir şansının olduğunu, bunun da Ukrayna olduğunu vurguladı. Ukrayna savaşındaki tek olumlu tarafın, ABD ve müttefiklerinin ortak bir kararlılıkla benzer saldırganlıklara karşı sert bir tutum sergileyeceğinin kanıtlanması olduğuna işaret eden Wes Mitchell, bu müşterek tavrın, Tayvan’ı işgal etmeyi planlayan Çin için caydırıcı olacağını öngördü. Putin’in gaddarca saldırganlığının, Avrupa’da savunma yükünün paylaşılmasının gerekliliğinin kavranmasına yardımcı olduğunu, Almanya’nın önümüzdeki yıllarda Rusya’dan daha fazla savunma harcaması yapmayı planlamasının bu durumu teyit ettiğini söyledi. (Almanya savunma harcamalarını 110 milyar dolara çıkaracak, bu rakam Rusya’da 62 milyar dolar.) Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını arttırması nedeniyle ABD, mevcut konvansiyonel güçlerinin çoğunu Çin'i caydırmak için kullanabilecek.  

Ukrayna, Rusya'nın savaş kabiliyetini ciddi şekilde sınırlandıracak  
Ukrayna savaşının Rusya’nın savaş kabiliyetini yakın vadede zedeleyeceğini öngören Mitchell şu değerlendirmede bulundu:
“Ukrayna savaşının seyrinden bağımsız olarak şu tespit yapılabilir; Rus ordusu, bu savaşta kolayca yerine koyamayacağı çok sayıda nitelikli mühimmatını kullanmış olacak. Rus ekonomisi de sermayenin tükenmesi ve yatırım kaybı nedeni ile önümüzdeki yıllarda gerileme yaşayacak. Elbette Rusya ciddi bir tehdit olmaya devam edecek, ancak Avrupa’nın askeri gücü artarken, Rusya’nın uzun bir toparlanma sürecine ihtiyacı olacak. Dolayısıyla Ukrayna savaşı, ABD stratejisi açısından oldukça büyük bir önem barındırıyor. Avrupa savunma hamlelerinin meyvelerini vereceği birkaç yıla kadar, Çin’in Tayvan’ı işgal etme riski devam edecektir. ABD ve müttefikleri, Başkan Biden’ın ‘aşamalı yaptırım’ anlayışını terk ederek, Rusya’ya karşı ‘azami baskı’ politikalarını arttırarak sürdürmelidir. Pekin şimdilerde, ABD ve müttefiklerinin Ukrayna savaşına dolaylı müdahalelerini izleyerek, Tayvan’da ne tür bir direnişle karşılaşacağını ve ‘aşamalı yaptırımlarla’ nasıl başa çıkacağını hesap etmektedir.
Şarku'l Avsat'ın National Interest kaynaklı haberine göre, Mitchell ayrıca, “ABD, Rusya'nın enerji sektörüne yaptırım uygularken bunu Avrupalılarla işbirliği içinde gerçekleştirmelidir. Böylelikle Çinlilere, Washington ve müttefiklerinin, büyük ölçekli saldırganlığı durdurmak için bedel ödemeye hazır olduğu mesajı verilecektir. Askeri olarak da aynı mantık büyük ölçüde geçerlidir. Güç kullanımını abartan Putin’e en büyük ders Ukrayna sahasında verilebilir. ABD, Ukrayna’ya istihbarat ve silah yardımı yaparak, Rusya’nın muharebe yeteneklerini zayıflatacaktır. Ayrıca ABD, Asya'daki askeri gücünü zayıflatmadan, NATO’ya ait çok sayıda etkili silahı Rusya sınırlarına kalıcı olarak konuşlandırabilir. ABD şu anda kararlı ve güçlü bir şekilde Ukrayna’nın yanında durmalıdır. Bu hem Avrupa’da savunma alanında önemli etkiler doğuracak, hem de uzun vadede Asya’da bir savaşın önlenmesine yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.



ABD Başkanı Trump, Nobel için Norveç’i aradı

Stoltenberg (solda), Trump'ın Nobel Ödülü talebine dair yorum yapmadı (Reuters)
Stoltenberg (solda), Trump'ın Nobel Ödülü talebine dair yorum yapmadı (Reuters)
TT

ABD Başkanı Trump, Nobel için Norveç’i aradı

Stoltenberg (solda), Trump'ın Nobel Ödülü talebine dair yorum yapmadı (Reuters)
Stoltenberg (solda), Trump'ın Nobel Ödülü talebine dair yorum yapmadı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın, Norveç Maliye Bakanı Jens Stoltenberg'i arayıp Nobel Barış Ödülü'nü almak istediğini söylediği aktarılıyor.

Norveç basınında dün çıkan haberlere göre ikili arasındaki görüşme geçen ay gerçekleşti. Ülkenin önde gelen ekonomi gazetelerinden Dagens Naeringsliv'in haberinde şu ifadelere yer veriliyor:

Maliye Bakanı Jens Stoltenberg, Oslo'da sokakta yürürken birdenbire Donald Trump'tan telefon geldi. Trump, Nobel Ödülü ve gümrük tarifeleriyle ilgili konuşmak istedi.

Eski NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Reuters'a açıklamasında Trump'ın Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store'yle görüşmeden önce kendisini aradığını, gümrük tarifeleri ve ekonomik işbirliği konusunda konuştuklarını söyledi.

"Görüşmenin içeriği hakkında daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim" diyen Stoltenberg, telefon konuşmasında ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer dahil Beyaz Saray'dan bazı yetkililerin bulunduğu da ifade etti.

Trump, tarife paketinde Norveç'e yüzde 15 gümrük vergisi uygulanacağını duyurmuştu. Stoltenberg, ABD'yle gümrük vergisi ve ticaret anlaşmalarına ilişkin görüşmelerin sürdüğünü söyledi.

Washington ve Norveç Nobel Komitesi, Reuters'ın yorum taleplerine yanıt vermedi.

Nobel Ödülleri, Norveç Parlamentosu tarafından atanan 5 kişilik bir komite tarafından belirleniyor.

Trump, Nobel Barış Ödülü alamadığından birçok kez şikayet etmişti. Sosyal medya platformu Truth Social'dan haziranda yaptığı paylaşımda, "Ne yaparsam yapayım Nobel Barış Ödülü alamayacağım, buna Rusya/Ukrayna ve İsrail/İran meselelerini çözmek de dahil" ifadelerini kullanmıştı.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ABD arabuluculuğunda bu ay imzalanan barış anlaşmasının ardından Trump'ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiklerini açıklamışlardı.

Bu ödülü kazanan eski ABD başkanları arasında Theodore Roosevelt, Woodrow Wilson, Jimmy Carter ve Barack Obama yer alıyor.

Independent Türkçe, Reuters, Guardian, CNN