Fransa’dan Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşın seyrine ilişkin bir okuma

Paris, Moskova'ya yönelik yeni bir yaptırım paketi üzerinde çalışıyor

Paris, Ukrayna ve Rusya’nın yaptığı ‘iyimser’ açıklamaların ‘anlamsız ve iç politikaya yönelik’ olduğunu düşünüyor (AFP)
Paris, Ukrayna ve Rusya’nın yaptığı ‘iyimser’ açıklamaların ‘anlamsız ve iç politikaya yönelik’ olduğunu düşünüyor (AFP)
TT

Fransa’dan Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşın seyrine ilişkin bir okuma

Paris, Ukrayna ve Rusya’nın yaptığı ‘iyimser’ açıklamaların ‘anlamsız ve iç politikaya yönelik’ olduğunu düşünüyor (AFP)
Paris, Ukrayna ve Rusya’nın yaptığı ‘iyimser’ açıklamaların ‘anlamsız ve iç politikaya yönelik’ olduğunu düşünüyor (AFP)

Fransa, Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleşen ‘müzakere düzeyine ulaşmadığını ve bugüne kadar elle tutulur bir sonuç vermeyen tartışmalar çerçevesinde kaldığını’ düşündüğü aralıklı müzakere sürecine şüpheyle yaklaşıyor. Paris, Kiev ve Moskova’nın aralarındaki ihtilafa rağmen zaman zaman yaptıkları ‘iyimser’ açıklamaların ‘anlamsız ve her iki tarafın da iç politikasına yönelik’ olduğunu düşünüyor.
Fransız kaynaklar, Ukrayna ile Rusya arasındaki görüşmelerden sonuç alma noktasında yaşanan gecikmenin nedenlerini Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat’ta yani, Rusya’nın Ukrayna topraklarında askeri operasyonlara başlattığı gün yaptığı konuşmada öne sürdüğü ‘azami’ taleplerine ve Rusya’nın müzakere heyetinin, iki taraf arasındaki görüşmelerde şimdiye kadar geri adım atmadığı bu taleplerle ilgili tutumuna bağlıyorlar.  Aynı kaynaklar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bu yüzden Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski ile neredeyse her gün telefonla görüştüğünü ve Paris’in Rusya tarafından öne sürülen dört şartı (Ukrayna'nın tarafsız olması, Ukrayna ordusunun silahsızlandırılması, Rusya'nın Kırım üzerindeki egemenliğinin ve Donetsk ve Lugansk bölgelerinin bağımsızlığının tanınması. Rusya bunlara ek olarak Ukrayna’daki Nazi kökenli örgütlerin kökünün kazınmasını istiyor) ‘kabul edilemez ve müzakereler için ciddi bir temel oluşturamaz’ olarak değerlendirdiğini söylediler. Öte yandan Ukrayna’nın müzakere heyeti, ateşkes yapılması, ardından Rus güçlerinin Ukrayna'da işgal ettikleri bölgelerden çekilmesi ve Ukrayna’nın güvenliğinin somut bir şekilde garanti altına alınması şartlarına bağlı kalmaya devam ediyor. Fransız kaynaklara göre Rusya'nın şartlarının kabul edilmesi Ukrayna'yı egemenliği olmayan ve ‘başkasına bağlı bir devlet’ haline getirecek.
Paris, Rus ordusunun bombardımanları ve kuşatma operasyonları devam ederken müzakerelerin bir sonuca ulaşmasının mümkün olmadığını düşünüyor. Bu yüzden de Ukrayna’nın durumunu ‘şakağına dolu bir tabanca dayanmış halde müzakere masasına oturmak zorunda bırakılan bir kişiye’ benzetiyor. Ukranya Devlet Başkanı Zelenski ülkesinin tarafsız olduğu konusunda açık ifadeler kullansa da Paris, Zelenski’nin bu ifadeleri ‘güçlü güvenlik garantileri’ elde etme meselesiyle birleştirdiğine dikkat çekiyor. Fransız kaynaklara göre Ukrayna, tarafsızlık dosyasını, ister Kuzey Atlantik Antlaşması’na (NATO) ister herhangi bir askeri ittifaka katılmaktan ya da üye olmaktan kesinlikle vazgeçmek olarak görüyor.  Ukrayna için istenen bedelin, 1994 yılında elde ettiğinden farklı olması gerekiyordu. Ukrayna, 1994 tarihli ‘Budapeşte Muhtırası’ ile elde ettiği garantiler karşılığında nükleer silahlarından vazgeçmeyi kabul etmişti. Kiev'in ‘güçlü garantiler’ ile ilgili anlayışı, bu garantilerin ‘yasal olarak zorunlu’ olması gerektiği anlamına geliyor.
Paris, Moskova ve Kiev arasındaki garantiler kavramında geniş bir çatışma beklerken, Ukrayna'nın istediği garantileri sağlayabilecek tarafların kimler olduğu, bunların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyeleriyle sınırlı mı kalacağı yoksa başka tarafların da mı olacağı konusunda farklı yaklaşımlar söz konusu. Kiev'in Türkiye'nin garantörler arasında yer almasını istediği biliniyor.
Rusya’nın askeri operasyonlarıyla ilgili, operasyonların durması ya da ateşkesin kabul edilmesi yahut iki taraf arasındaki müzakerelerde bir ilerleme kaydedilmesi şeklinde bir değişiklik bekleniyor. Avrupa Birliği (AB) ve NATO'nun yanı sıra G7 ülkelerinin temsil ettiği Batı, yaptırım silahıyla Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i askeri hesaplarını değiştirmeye, Ukrayna'daki hedeflerini azaltmaya ve nihayet müzakereleri ‘ciddi olarak’ kabul etmeye zorlamaya çalışıyorlar. Fransız kaynaklar, bu bağlamda Paris’in Rusya'ya yönelik yeni bir yaptırım paketi üzerinde çalıştığını ve beklenen değişiklik olmadığı sürece yaptırımların seyrinin ‘sistematik ve tutarlı’ bir şekilde devam edeceğini belirttiler.
Paris, önümüzdeki hafta ABD Başkanı Joe Biden ve G7 liderlerinin katılımıyla yapılacak olan AB ve NATO toplantıların, yaptırımlarla izlenecek rotanın belirlenmesi açısından büyük önem taşımasını bekliyor. Ancak Putin'in, Batılı olan ve Batılı olmayan ülkelerce uygulanan ve Rusya’nın ekonomisine, savaş planlarına, hedeflerine ve yaklaşımlarına yansımaları olan yaptırımlara yönelik tepkisini ‘tahmin edememeleri ve zamanlamayı bilmemeleri’ Batılı ülkelerin en çok zorlandıkları mesele olmaya devam ediyor. Tüm bunların yanı sıra Paris, Putin'in siyasi ve yurtiçindeki konumunun Kırım'ı ilhak ettiği ve Donbas bölgesindeki ayrılıkçıları desteklediği 2014 yılındaki kadar sağlam olmadığını düşünüyor. Fransız kaynaklar, buradan yola çıkarak, Moskova'yı yaklaşımını değiştirmeye zorlamak için sunulabilecek fırsatın değerlendirilmesi amacıyla iletişimin sürdürülmesinin önemli olduğunu vurguladılar. Fakat Batılıların söz konusu değişikliği öngörmek için yeterli bilgiye ve tahminlere sahip olmaması en büyük soru işareti olmaya devam ediyor.
Batı ülkeleri, Rusya’ya uygulanan çeşitli yaptırımlar ve Ukrayna ordusuna yönelik giderek artan askeri desteğin yanı sıra iki ana hat üzerinde çalışıyorlar. Bunlardan birincisi, Rusya ve Çin arasında Moskova'ya uygulanan yaptırımların ağırlığını kıracak olan bir ittifakın kurulmasını engellemek, ikincisi ise, Rusya’ya karşı uluslararası arenada uygulanan tecridin sıkılaştırılması. Fransız kaynaklar, Batılıların Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Moskova ile Pekin arasındaki yakın ilişkiye ilişkin açıklamasına rağmen Rusya'yı uluslararası kurumlarda abluka altına almak ve temsil edilmekten hoşlandığı platformlardan dışlamak istediklerini ortaya koydular. Paris, Pekin’in tutumunun ‘değişebilirliğine’ ve Moskova'ya yakın olmasına rağmen ‘Rusya’nın Ukrayna'ya açtığı savaşa rehin olmak istemediğini’ düşünüyor.
Paris, askeri düzeyde ise Rusya'nın askeri olarak izlediği yoldaki olası herhangi bir değişikliğin, savaş hedeflerinin değiştiği anlamına gelmeyeceğine inanıyor. Rus güçlerinin, Ukrayna’nın güneyinde ve doğusunda kaydettiği ilerlemelerden sonra Paris, Rusya’nın bir sonraki hedefinin iki yönlü olacağını, yani bir yandan Kiev'i, diğer yandan Karadeniz kıyısındaki stratejik öneme sahip Odessa'yı kuşatacağını düşünüyor. Avrupa’nın stratejisine göre ise Rusya’nın Ukrayna'da devam eden savaşa dair iki hedefi var. Birincisi, Belarus topraklarında Rusya’ya ait nükleer silahların konuşlandırılması olasılığı da dahil olmak üzere Belarus'un Rusya’nın askeri ve savunma sistemine entegre edilmesi. İkincisi, NATO üyeliğini engelleyerek Ukrayna'nın tamamen etkisiz hale getirilmesi.



Çin'e karşı... Trump, üç Güneydoğu Asya ülkesiyle ticaret anlaşmaları imzaladı

ABD Başkanı Donald Trump, Kuala Lumpur'da düzenlenen Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) zirvesinde diğer liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Kuala Lumpur'da düzenlenen Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) zirvesinde diğer liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AP)
TT

Çin'e karşı... Trump, üç Güneydoğu Asya ülkesiyle ticaret anlaşmaları imzaladı

ABD Başkanı Donald Trump, Kuala Lumpur'da düzenlenen Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) zirvesinde diğer liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Kuala Lumpur'da düzenlenen Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) zirvesinde diğer liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, Washington'un Çin'in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği kısıtlamalar nedeniyle ticaret dengesizliklerini gidermek ve tedarik zincirlerini çeşitlendirmek amacıyla bugün Güneydoğu Asya'daki üç ortak ülkeyle bir dizi ticaret anlaşması imzaladı.

Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) zirvesine katılmak üzere Kuala Lumpur'da bulunan Trump, Tayland, Malezya ve Kamboçya'daki mevkidaşlarıyla karşılıklı ticaret anlaşmaları imzaladı. Anlaşmalar, ülkelerin gümrük vergileri ve gümrük vergileri dışındaki engellerin giderilmesi konusunda iş birliği yapmasını öngörüyor. Beyaz Saray tarafından yayınlanan açıklamaya göre ABD, anlaşmalar kapsamında bu üç ülkeden yapılan ihracatın çoğuna yüzde 19'luk gümrük vergisi uygulayacak.

Trump ayrıca, bu hızlı büyüyen sektörde Pekin'in rekabetçi çabaları arasında, kritik mineraller için tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi konusunda iş birliği yapmak üzere Tayland ve Malezya ile anlaşma imzaladı.

Reuters geçen ay, Çin'in nadir toprak elementleri işleme konusunda Kuala Lumpur ile görüşmelerde olduğunu ve Malezya'nın devlet fonunun bir Çinli şirketle ortaklık kurarak Malezya'da bir rafineri inşa etmesinin beklendiğini bildirdi.

Dünyanın en büyük nadir toprak elementleri madencisi ve işleyicisi olan Çin, rafinaj teknolojisine giderek daha sıkı ihracat kontrolleri getiriyor. Bu durum, küresel üreticileri yarı iletken çipler, elektrikli araçlar ve askeri teçhizatta yaygın olarak kullanılan temel metallerin alternatif tedarik kaynaklarını güvence altına almak için acele etmeye sevk etti.

Yapılan ortak açıklamada, Malezya'nın bugün ABD'ye kritik minerallerin veya nadir toprak elementlerinin ihracatını yasaklamaktan veya kota uygulamaktan kaçınmayı kabul ettiği belirtildi.

Ancak açıklamada, Malezya'nın taahhüdünün ham veya işlenmiş nadir toprak elementlerine uygulanıp uygulanmayacağı belirtilmedi. Tahmini 16,1 milyon ton nadir toprak elementi rezervine sahip Malezya, kaynak kaybını önlemek için şirketlerin ham nadir toprak elementlerini ihraç etmesini yasakladı.

Açıklamaya göre, anlaşma kapsamında Kuala Lumpur, ABD'den gelen endüstriyel ürünler ve tarım ürünleri ithalatına önemli ölçüde tercihli pazar erişimi sağlamayı da kabul etti.

Bu, kimyasallar, makineler ve binek otomobillerin yanı sıra süt ürünleri ve kümes hayvanları gibi ürünleri de içeriyor.

Açıklamada, helal sertifikasyonunda küresel liderliği ile tanınan Müslüman çoğunluklu bir ülke olan Malezya'nın, kozmetik ve ilaç gibi ABD ürünleri için gereklilikleri basitleştirmeyi kabul ettiği bildirildi.

Öte yandan Tayland, ABD'nin tüm endüstriyel, gıda ve tarım ürünlerini kapsayan malların yaklaşık yüzde 99'unda gümrük engellerini kaldıracak.

Anlaşmalar, Trump'ın bu yılın başlarında iki Güneydoğu Asya komşusu arasında yaşanan kanlı sınır çatışmalarının ardından Tayland ve Kamboçya arasında güçlendirilmiş bir ateşkes anlaşmasının imzalanmasını denetlemesinin ardından imzalandı.


Putin'in barışı, kazanamadığı bir savaştan daha tehlikeli

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

Putin'in barışı, kazanamadığı bir savaştan daha tehlikeli

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Refik Huri

Ukrayna’daki savaşta bir çözüme ulaşmak için zaman geçip giderken Türkiye, Avrupa, ABD ve Çin’in tüm girişimleri boşa gitmiş gibi görünüyor. Her şey, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı Putin’e bir telefon görüşmesi ile sona erdirebileceği yönündeki ilk açıklamalarına rağmen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Budapeşte’de yapılması planlanan zirveyi iptal etmesi, bu zirvenin de Alaska Zirvesi ve önceki görüşmelerden farklı olmayacağı sonucuna varıldığını gösterdi.

Moskova'nın görüşüne göre üç yıl önce Ukrayna'yı işgal eden ve halen Ukrayna’da yürüttüğü savaşı ‘özel askeri operasyon’ olarak nitelendiren Putin'in şartları dışında bir çözüm olamaz. Kiev'in görüşüne göre ise Putin’in Rusya’ya ilhak etmekte ısrar ettiği topraklar pahasına bir çözüm mümkün değil. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Beyaz Saray’da Trump ile yaptığı görüşmeden döndükten sonra, ‘Ukrayna teröristlere suçları için herhangi bir ödül vermeyecek’ açıklamasında bulundu.

Trump'a göre, her iki taraf da zorlu tavizler vermeden bir anlaşmaya varılamaz. Rusya'nın son önerisine göre Rusya tüm Donbas bölgesini ilhak edecek ve Ukrayna güçleri, Moskova'nın Luhansk'ı işgal ettikten sonra işgal edemediği Donetsk bölgesinden çekilecek. Bunun karşılığında ise Rusya ordusu, işgal ettikleri Zaporijya ve Herson bölgelerinden çekilecek.

Putin'in dayatmak istediği barış, savaşından daha tehlikeli. Bundan daha tehlikelisi ise Avrupa'nın ve dolayısıyla dünyanın, siyasetin yağmacı olduğu İkinci Dünya Savaşı öncesi döneme, hatta Birinci Dünya Savaşı öncesi döneme geri dönmesi. Büyükler küçükleri egemenlikleri altına alır, güçlüler zayıfları işgal eder. Bu durum, ABD’nin sağladığı güvenlik şemsiyesi altında geçen onlarca yılın getirdiği rahatlığın ardından Avrupa’da askeri alandaki harcamalarda artışa yol açtı.

Aslında, ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Viola Hill ve Angela Stent'in dediği gibi, Putin “Rusya'nın Belarus, Rusya, Ukrayna ve kuzey Kazakistan'ı kapsayan bir Slav birliği üzerinde hakimiyet kurduğu ve Batı'nın Avrasya üzerindeki hegemonyasını tanımasını talep ettiği bir dünya istiyor.”

Eğer Ukrayna'nın işgali bu planın bir parçasıysa Putin, ilerledikçe hedefleri değişen mevcut savaşın bu sonuçları doğurmasını beklemiyordu.

Bu sonuçlardan birincisi, Rusya’nın ve Ukrayna’nın gücünün yanlış hesaplanmasıydı. İngiliz stratejist Lawrence Freedman’a göre çıkarılan derslerden biri askeri gücün sınırlarıydı. İkincisi, Rus milliyetçiliğinin bir silah olarak kullanılmasının Ukrayna milliyetçiliğini derinleştirmesi ve bunun savaşta kullanılmasıydı. Üçüncüsü ise Rusya ordusunun birinci sınıf bir ordu olmadığı gerçeğinin ortaya çıkmasıydı. Çünkü üç yıl içinde bir haftada başaracağını düşündüğü ilerlemeyi kaydetmeyi başaramadı.

Dördüncüsü, Rusya da Ukrayna kadar değişti ve Avrupalıların Sovyet tanklarının gelmesinden duydukları korku, Rusya’nın tanklarının gelmesinden duydukları korkudan daha büyük hale geldi. Beşincisi, büyük bir güç olan Moskova, kendi ürettiği ve kullanmaya karar verdiği silahlarla savaşırken, orta büyüklükteki bir ülke olan Ukrayna, Washington’ın önceden onayı olmadan kullanma hakkına sahip olmadığı ABD ve Avrupa tarafından sağlanan silahlarla savaştı. Altıncısı ise Rusya ile Çin arasındaki ‘sınırsız ortaklık’ da Avrupa ve Amerika'nın tutumlarının birleşmesine yol açtı.

Trump'ın, Avrupa’nın ödemesini yapacağı Tomahawk füzelerini Kiev'e tedarik etme kararı alması kolay olmadı. Çünkü Putin'in tutumunu etkileme konusunda umut ve umutsuzluk arasında gidip geldi. Bunun yanında Moskova’nın bir yandan Ukrayna'ya silah gönderilmesine karşı çıkarken diğer yandan nükleer silah kullanma tehdidinde bulunması oldukça ironik. Ancak Fransız siyaset bilimci Bertrand Badie'ye göre Ukrayna'daki savaş bir dünya savaşına dönüşmedi, ama ‘küreselleşti’.

Ukrayna'nın toprakları ve egemenliği pahasına yapılacak herhangi bir anlaşmanın sonuçlarının, sadece Kiev için değil, Rusya'nın korku içindeki komşuları için de farkında olmayan kimse yok. Donbass ve Kırım'ın ilhakından sonra geriye kalan Ukrayna, AB’ye katılabilse bile NATO üyesi değil ve kaderi Moskova'nın insafına kalacak. Hatta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, The Economist dergisine verdiği röportajda, “Rusya, Avrupa güvenliği için bir tehdit ve bölgede istikrarı bozan bir güç haline geldi” dedi. Almanya, Moskova ile savaşa hazırlanıyor gibi görünüyor.

Buradaki zorluk, Ukrayna'nın direncine bakılmaksızın savaşı kazanmasına yardım etmek değil, çünkü bu oldukça güç. Buradaki asıl zorluk, Rusya'nın aslında kazanmadığı bir savaşı kazanmasını engellemek. Yaşlı kıta kendini yeniliyor ve Rusya'ya daha fazla yaptırım uyguluyor. Ancak Karl Marx'ın dediği gibi “İnsanlar, tarihi, kendilerinin seçmediği şartlar altında yaparlar.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


Ukrayna Ordusu: Rus Hava Kuvvetleri'nin Kiev'e yönelik saldırısında 12 kişi yaralandı

İtfaiyeciler, geçen cumartesi günü Ukrayna'nın başkenti Kiev'e düzenlenen Rus saldırısının ardından bir depoda çıkan yangını söndürmeye çalışıyor. (Arşiv-AP)
İtfaiyeciler, geçen cumartesi günü Ukrayna'nın başkenti Kiev'e düzenlenen Rus saldırısının ardından bir depoda çıkan yangını söndürmeye çalışıyor. (Arşiv-AP)
TT

Ukrayna Ordusu: Rus Hava Kuvvetleri'nin Kiev'e yönelik saldırısında 12 kişi yaralandı

İtfaiyeciler, geçen cumartesi günü Ukrayna'nın başkenti Kiev'e düzenlenen Rus saldırısının ardından bir depoda çıkan yangını söndürmeye çalışıyor. (Arşiv-AP)
İtfaiyeciler, geçen cumartesi günü Ukrayna'nın başkenti Kiev'e düzenlenen Rus saldırısının ardından bir depoda çıkan yangını söndürmeye çalışıyor. (Arşiv-AP)

Ukrayna ordusu, bu sabahı Kiev'e düzenlenen Rus hava saldırısında 12 kişinin yaralandığını duyurdu.

Ukrayna'nın başkenti Kiev Belediye Başkanı Vitali Klitschko (Vitali Kliçko), gece saatlerinde şehre düzenlenen Rus hava saldırısında iki yüksek katlı konut binasının hasar gördüğünü açıkladı.

Saldırının doğrudan iki binayı mı hedef aldığı, yoksa imha edilen füze parçalarının binalarda hasar mı oluşturduğu belirtilmedi.