Cezayir'in güneyindeki ayrılıkçıları kim yönlendiriyor?

Gözlemciler, ordunun dikkatini dağıtmak için sınırda 3 askerin öldürülmesinde bölgesel istihbarat teşkilatlarının parmağı olduğu ihtimali üzerinde duruyorlar.

Sınırı korumaya odaklanan Cezayir ordusunun dikkatini dağıtmak ayrılıkçı hareketlerin hedefleri arasında. (Sosyal Medya Platformu)
Sınırı korumaya odaklanan Cezayir ordusunun dikkatini dağıtmak ayrılıkçı hareketlerin hedefleri arasında. (Sosyal Medya Platformu)
TT

Cezayir'in güneyindeki ayrılıkçıları kim yönlendiriyor?

Sınırı korumaya odaklanan Cezayir ordusunun dikkatini dağıtmak ayrılıkçı hareketlerin hedefleri arasında. (Sosyal Medya Platformu)
Sınırı korumaya odaklanan Cezayir ordusunun dikkatini dağıtmak ayrılıkçı hareketlerin hedefleri arasında. (Sosyal Medya Platformu)

Ali Yahi
Mali sınırında Cezayir ordusunu hedef alan saldırıyı Güney Cezayir Kurtuluş Cephesi adı veren silahlı bir hareket üstlendi. Gözlemciler söz konusu gelişmen ardından, yeniden Kuzey Afrika ülkelerini istikrarsızlaştırmayı amaçlayan bir komploya işaret ediyor.
Mali'nin kuzeyindeki Tuareg kabilelerinden olduğu iddia edilen yeni ayrılıkçı hareket tarafından yapılan açıklamada, amaçlarının aşiretlerin yayıldığı Cezayir'in güneyini kurtarmak ve bir Tuareg devleti kurmak olduğu bildirildi. Gözlemcilere göre bu açıklama, terör suçlamasını ortadan kaldırmak ve uluslararası destek almak için yapıldı.
Tuaregler, Cezayir çölünde onları bölgedeki diğer kabilelerden ayıran mavi kıyafetleri nedeniyle ‘mavi adamlar’ olarak adlandırılıyor. Batıda Moritanya'dan doğuda Çad'a kadar uzanan ve Cezayir, Libya, Nijer, Burkina Faso ve Mali'yi de kapsayan bölgelerde yaşayan Berberiler (Amazigler) olarak biliniyor.
Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Cezayir ile Mali arasındaki sınır şeridi ve özellikle de Timiaouine bölgesi, Cezayir ordusu ile bir grup terörist arasında üç askerin ölümüne yol açan çatışmalara sahne oldu.

Fonksiyonel gruplar
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Afrika meselelerinde uzman, Uluslararası İlişkiler Profesörü Mebruk Kahi, Sahel bölgesinin karmaşık ve iç içe geçmiş tehditlere tanıklık ettiğini, temelde ise hedefin bölgeyi istikrarsızlaştırmak olduğunu söyledi. Bunlardan bazılarının insan ve silah kaçakçılığı ağları gibi organize suçlarla, bazılarının da istihbarat teşkilatları için çalışan örgütlere ek olarak terör gruplarıyla bağlantılı olduğunu kaydetti.
Kahi bu grupların barışçıl Tuareg kabileleri ile bağları olmasının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti. Bunları ‘haydut’ olarak niteledi. Girişimlerinin her zaman başarısız olduğuna ve uluslararası hukukun onlara karşı olduğuna dikkat çeken Kahi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Afrika Birliği, sömürgecilikten miras kalan sınırlara ve devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğü ilkesine saygı gösterilmesini şart koşuyor. Bu nedenle Cezayir askerlerinin başına gelenler, Cezayir'i hedef alma ve onu bataklığa sürükleme planı kapsamına giriyor.”
Uluslararası İlişkiler Profesörü, bölgesel istihbarat teşkilatlarının müdahalesini dışlamayarak, "Olay, bölgesel ve uluslararası gelişmelerden uzak tutulamaz. Taraflar Cezayirli karar vericiyi şaşırtmaya ve seçeneklerini karıştırmaya çalışıyor" diye konuştu. Söz konusu grupların ‘fonksiyonel’ olduğunu ve yabancı gündemleri uygulamaktan başka bir amacı bulunmadığını vurguladı.

Cezayir ordusunun dağılması
Siyasi ve güvenlik meseleleri araştırmacısı Ammar Siga, Independent Arabia'ya verdiği demeçte şunları söyledi:
“Bu, özellikle Afrika Sahel bölgesinin kartların yeniden karılmasına tanık olduğu ve bölgedeki uluslararası dengelerin değişmesiyle örtüştüğü için hassas bir süreçtir.”
Siga, uluslararası güçlerin istihbaratını, kendi ifadesiyle ‘ayrılıkçıları destekleyerek komplonun iplerini örmekle’ suçladı. "Fransa, Wagner unsurları aracılığıyla resmi olmayan bir Rus askeri varlığına kıyasla, güçlerinin Mali'den çekilmesinin fark edilmeden kalmasına izin vermeyecek" diyen Siga, Paris'in istihbarat da dahil olmak üzere tüm kartları oynamakta iyi olduğunu kaydetti.
Siga'ya göre söz konusu dış tarafların ana hedefi kaos yaratmak ve Cezayir ordusunun petrol ve gaz üslerinin Cezayir hükümeti, güneydeki sınırları ve önemli ekonomik bölgeleri korumaya odaklanmasını engellemek.



Humus'taki Aleviler verilen güvencelere rağmen güvenlik operasyonları nedeniyle endişeli

Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)
Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)
TT

Humus'taki Aleviler verilen güvencelere rağmen güvenlik operasyonları nedeniyle endişeli

Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)
Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)

Suriye'nin üçüncü büyük kenti Humus'ta, devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in mensubu olduğu Alevi toplumu, yeni yetkililerin ‘rejim kalıntılarını’ aramak için mahallelerinde günlerdir sürdürdüğü ve yüzlerce kişinin gözaltına alındığı güvenlik operasyonları nedeniyle endişeli.

Humus'un merkezindeki çarşı, kurşunlarla delik deşik edilmiş binaların arasında satıcılardan meyve ve sebze almaya gelen insanlarla dolup taşıyor. Ancak Alevilerin çoğunlukta olduğu mahallelerin girişlerinde, bu hafta sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından yeni kurulan kontrol noktalarında askeri üniformalı silahlı adamlar duruyor.

Humus'un Alevi bölgelerinin bazı sakinleri AFP'ye, genç erkeklerin hatta silahlarını teslim eden askerlerin bile gözaltına alındığını söyledi.

AFP'nin konuştuğu tüm kişiler güvenlik kaygıları nedeniyle isimlerinin açıklanmamasını istedi.

Şehirdeki iki kişi, kontrol noktasındaki silahlı adamların insanlara mezheplerini sorması üzerine bölge sakinlerinin şikâyeti sonrası bir kontrol noktasının kaldırıldığını belirtti.

Alevilerin çoğunlukta olduğu ez-Zehra mahallesinin bir sakini, “Şu ana kadar yaşadığımız ve hissettiğimiz şey korkunun gerçekliğiydi. İlk başlarda münferit vakalardı, ancak şimdi çok sayıda olduğu için böyle adlandırılamaz” ifadelerini kullandı.

Humus'ta bir kontrol noktasında nöbet tutan Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçleri (AFP)Humus'ta bir kontrol noktasında nöbet tutan Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçleri (AFP)

‘Büyük çoğunluk sivil’

Suriye'deki yeni yönetim 8 Aralık'ta iktidara geldiğinden beri azınlıklara güven vermeye çalışıyor. Ancak Aleviler, Esed ailesiyle olan uzun süreli ilişkileri nedeniyle kendilerine karşı bir tepki oluşmasından korkuyor. Yetkililer ise herhangi bir ihlal olduğunu reddetti.

Humus vilayetinden eski bir Halk Meclisi üyesi olan Şehade Meyhub, ez-Zehra mahallesi sakinleri tarafından bildirilen yüzlerce ihlal ve gözaltına alınmayı belgelediğini kaydetti.

AFP'ye, “Şu ana kadar elimde ez-Zehra mahallesinde gözaltına alınan 600 kişinin ismi var” diyen Meyhub, Humus kentinin tamamında ‘gözaltına alınanların sayısının bin 380’i aştığını’ ifade etti.

Meyhub, gözaltına alınanlar arasında ‘yerleşim merkezlerine müracaat etmiş emekli tuğgeneraller ve albaylar olduğunu, ancak en büyük oranın zorunlu hizmette bulunan siviller ve askerler olduğunu’ belirtti.

Esed'i deviren yeni yönetim Suriye'nin çeşitli kentlerinde uzlaşma merkezleri açarak, eski askerleri silahlarını teslim etmeye davet etti.

Meyhub, kentin es-Sebil mahallesinde bir grup subayın eşleri ve çocuklarının önünde dövüldüğünü söyledi.

Humus'taki yetkililerin vatandaşların şikâyetlerine yanıt verdiğini ve gözaltına alınanları kısa süre içinde serbest bırakma sözü verdiğini belirten Meyhub, ihlallerin arkasında Heyetu Tahriru’ş-Şam'a (HTŞ) bağlı bazı grupların olduğunu ifade etti.

Ez-Zehra mahallesindeki bir başka adam AFP'ye, eski bir asker olan oğlundan geçen hafta Hama kırsalındaki bir kontrol noktasında gözaltına alındığından beri haber alamadığını söyledi.

Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında motosikletli bir adamın kimliğini kontrol ediyor. (AFP)Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında motosikletli bir adamın kimliğini kontrol ediyor. (AFP)

‘Öfke’

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Direktörü Rami Abdurrahman geçen hafta AFP'ye yaptığı açıklamada, Humus kenti ve kırsalında çoğunluğu Alevi olan en az bin 800 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

Esed'in devrilmesinden bu yana Alevilere yönelik şiddet Suriye genelinde artışa geçti. SOHR o tarihten bu yana çoğunluğu Humus ve Hama vilayetlerinde olmak üzere 150 Alevinin öldürüldüğünü kaydetti.

Çatışmaların başladığı 2011 yılında Humus, insanların gösteri yapmak için sokaklara döküldüğü ilk şehirlerden biri olduğu için ‘devrimin başkenti’ olarak adlandırılmıştı. Özellikle bu şehirdeki protestolar sert bir şekilde bastırıldı ve mezhepsel şiddet savaş sırasında zirveye ulaştı. Humus'ta Sünni Müslümanların çoğunlukta olmasının yanı sıra Alevi ve Hıristiyan azınlık da bulunuyor.

Son günlerde internette dolaşan videolarda silahlı kişilerin Humus'ta erkekleri topladığı ve onlara çömelmelerini emrettiği görüldü.

AFP bu videoların hepsini doğrulayamadı, ancak kendisini bazı tutuklularla konuşurken kayda alan 21 yaşındaki HTŞ üyesi Muhammed Ebu Ali ile konuştu.

Ebu Ali AFP'ye, “Videoda görünenler suçlular ve şebbihalar... Savaşın ilk yıllarında Humus'ta katliamlar yaptılar. Onları yakaladık ve ilgili makamlara teslim ettik” şeklinde konuştu.

Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında sürücülerin kimliklerini kontrol ediyor. (AFP)Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında sürücülerin kimliklerini kontrol ediyor. (AFP)

‘Savaştan yorulduk’

Humus'ta Ebu Yusuf kod adlı bir HTŞ yetkilisi, İçişleri Bakanlığı personelinin kentteki tarama operasyonları sırasında ‘üç silah zulası bulduğunu ve onlarca aranan ismi gözaltına aldığını’ söyledi.

Humus'taki Kamu Güvenliği Departmanı pazartesi günü, kentin mahallelerinde beş gün süren tarama operasyonunun sona erdiğini duyurdu. Ancak HTŞ yetkilisi tarama operasyonunun devam ettiğini ve bölgenin ‘rejim kalıntılarından tamamen temizlenmediğini’ söyledi. Yetkili, “Sünni, Alevi, Hıristiyan fark etmeksizin herkes için güvenlik ve emniyet istiyoruz” dedi.

Şehrin başka bir yerinde, 2012 yılında rejim ordusu tarafından ele geçirilen muhaliflerin kalesi Baba Amr mahallesinin yol kenarları yıkıntılarla dolu. Evlerin duvarlarında ve kapılarında kurşun izleri var.

On yıl önce Lübnan'a kaçan 46 yaşındaki Fayez el-Cemal, eşi ve yedi çocuğuyla birlikte evlerine döndüğünde evlerini yıkılmış, kapıları ve pencereleri olmayan bir halde bulmuş.

El-Cemal, yıkılan binalar arasında komşularının ve arkadaşlarının öldürüldüğü yerleri işaret ediyor ama intikam almak istemiyor. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre el-Cemal, “Savaştan ve aşağılanmaktan bıktık. Biz sadece herkesin kendi hayatını yaşayabilmesini istiyoruz. Biz mezhepçiliğe karşıyız” ifadelerini kullandı.