Irak'ın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Dışişleri Bakanlığı'na çağırıldı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Irak'ın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Dışişleri Bakanlığı'na çağırıldı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, bakanlığa çağırılan Irak'ın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarına, Iraklı makamların Pençe-Kilit harekatına yönelik açıklamalarından duyulan rahatsızlık ile Irak'tan beklentilerin iletildiğini, bu konudaki görüşleri içeren bir de nota verildiğini bildirdi.
Bilgiç, Irak makamlarının harekata ilişkin açıklamaları konusundaki soruya yazılı yanıt verdi.
Harekatın Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 18 Nisan'da Irak'ın kuzeyindeki terörist hedeflere yönelik başlatıldığını hatırlatan Bilgiç, "Pençe-Kilit Harekatı'na ilişkin Irak resmi makamlarınca yapılan açıklamalar ve bu çerçevede öne sürülen temelden yoksun iddialardan duyduğumuz rahatsızlık ile Irak tarafından beklentilerimiz, bugün bakanlığımıza çağrılan Irak Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarına iletilerek, görüşlerimizi içeren bir nota tevdi edilmiştir" ifadesini kullandı.
Terör örgütü PKK'nın 40 yıldan bu yana Irak'ın kuzeyinde konuşlandığı kamplardan Türkiye'yi hedef alan saldırılar düzenlediğini hatırlatan Bilgiç, şunları kaydetti:
"Hal böyleyken, Irak'ın egemenliği ve istikrarı açısından da tehdit oluşturan terör örgütünün varlığına son verilmesi yönündeki ısrarlı taleplerimize bugüne kadar Irak makamlarından arzu ettiğimiz karşılık maalesef alınamamıştır. Birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından da terör örgütü olarak tescillenen PKK'nın Irak topraklarındaki varlığının yine bu ülke makamlarınca bertaraf edilmesi öncelikli tercihimizdir. Ayrıca, ortak menfaatlerimiz temelinde PKK terör örgütüyle mücadele konusunda ülkemiz Irak'la yakın iş birliğine daima hazırdır."
Bilgiç, bu yönde Irak tarafından somut adımlar atılmadığı ve PKK'nın Türkiye'ye yönelik tehdidi sürdüğü müddetçe Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı temelinde gerekli adımları atacağını da vurguladı.



Yeni Zelanda'dan 200 bin kişinin istismarıyla ilgili tarihi özür

"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
TT

Yeni Zelanda'dan 200 bin kişinin istismarıyla ilgili tarihi özür

"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP

Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon, 200 bine yakın çocuk ve savunmasız yetişkinin devlet ve kilise bakımı altındayken istismara uğraması nedeniyle bugün parlamentoda özür diledi. 

Başbakan, akıl hastanelerinde ve yetiştirme yurtlarında yaşananların "tasavvur edilemez acıya" yol açtığını söyledi. 

Bu konudaki ihbarları önemsemeyen önceki hükümetler adına özür dileyen Luxon, şu ifadeleri kullandı:

Uğradığınız istismarı bildirmek için öne çıktığınızda size inanılmadığı için üzgünüm. Sözlerim, bu kadar acıyla bu kadar uzun süre yaşadıktan sonra bazılarınız için pek anlam ifade etmeyebilir. Ancak umuyorum ki taşıdığınız yükün tanınması ve bu özürle bazılarınız hafifleyecek.

54 yaşındaki siyasetçi, özellikle Alice Gölü'ndeki akıl hastanesinde yapılan kısırlaştırma operasyonları, etik dışı deneyler ve cezalandırma amaçlı elektrik şoklarına işaret etti:

Alice Gölü'nde işkenceye uğrayanlar… Gençtiniz, yalnızdınız ve tasavvur edilemez acılara maruz bırakıldınız. Derinden üzgünüm.

Luxon, istismar faillerinin adlarının kamusal alanlardan silineceğini de açıkladı. 

Soruşturmada adı geçen kiliselerin "doğru olanı yapıp" telafi sürecinde yer almasını beklediğini vurguladı. 

İstismardan kurtulup hayatta kalanlar, parlamentodaki dinleyici locasını doldururken pek çoğunun özür sırasında ağladığı görüldü.

Uzun zamandır beklenen bu adım, Fransız haber ajansı AFP tarafından "tarihi özür" diye nitelendi. 

İstismara uğrayan kişilerden Tu Chapman, "devlet, kilise ve inanca dayalı diğer kurumlardaki onlarca yıldır süren istismar ve işkenceden dolayı" devletin hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

6 yıldır yürütülen soruşturma, 1950-2019'da 200 bine yakın Yeni Zelandalının istismara uğradığını ortaya koyarak ülkede "akla gelmez bir ulusal felaket" yaşandığı sonucuna varmıştı. 

Bu rakam, artık 5 milyon nüfusa ulaşan ülkenin geçmişinde devlet ve kilise bakımında olan 650 bin kişinin neredeyse üçte birinin istismara uğradığı anlamına geliyor.

Çocukların kilisede cinsel istismara uğradığı, annelerin çocuklarını evlat edinme sürecine sokmaya zorlandığı ve yataklara bağlanan sorunlu hastalara elektroşok tedavisi uygulandığı ortaya çıkmıştı.

Yerli Maorilere ırkçı saiklerle daha fazla istismar uygulandığı bildirilmişti. 

İstismara maruz kalanlar, yaşadıkları travmanın bağımlılık gibi sorunlara yol açtığını söylüyor. 

2018'de başlatılan soruşturma sonucunda temmuzda yayımlanan raporda, devlete 233'e yakın öneri sunuldu. Luxon hükümeti, Yeni Zelanda tarihinin en kapsamlı soruşturmasıyla hazırlanan rapordaki tavsiyeleri değerlendireceğini belirtiyor. 

Diğer yandan merkez sağcı Yeni Zelanda Ulusal Partisi liderliğindeki hükümet, somut tazminat planları açıklamadığı gerekçesiyle eleştiri de topluyor.

Independent Türkçe, CNN, AP, AFP