Irak Yolsuzlukla Mücadele Komitesi Başkanı’nın evi katyuşa füzesiyle hedef alındıhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3628796/irak-yolsuzlukla-m%C3%BCcadele-komitesi-ba%C5%9Fkan%C4%B1%E2%80%99n%C4%B1n-evi-katyu%C5%9Fa-f%C3%BCzesiyle-hedef
Irak Yolsuzlukla Mücadele Komitesi Başkanı’nın evi katyuşa füzesiyle hedef alındı
İçişleri Bakanı saldırının başarısız olduğunu açıkladı.
Iraklı askerler Sincar’daki bir üste aracın üzerinde duruyorlar (AP)
Bağdat/Şarku’l Avsat
TT
TT
Irak Yolsuzlukla Mücadele Komitesi Başkanı’nın evi katyuşa füzesiyle hedef alındı
Iraklı askerler Sincar’daki bir üste aracın üzerinde duruyorlar (AP)
Irak Federal İstihbarat ve Soruşturma Ajansı, İçişleri Bakanlığı İstihbarat İşleri Müsteşarı Korgeneral Ahmed Ebu Ragif’in evinin katyuşa füzesiyle hedef alındığını bildirdi.
İçişleri Bakanlığı dün (çarşamba) yaptığı açıklamada, “Başarısız bir girişim olan eylem sadece bahçe çitine zarar verdi. Soruşturma ve incelemenin ardından fırlatma yeri belirlendi ve fırlatma rampası bulundu. Failler şu anda aranıyor. Güvenlik güçleri bu konuda bir soruşturma açtı. Mübarek Ramazan Bayramı kutlamaları sırasında ülkenin içinde bulunduğu güvenlik ve huzur iklimini bozmayı hedefleyen bu suçun faillerine en ağır cezalar verilecek” ifadelerini kullandı.
Ebu Ragif daha önce Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi tarafından ülkenin Yolsuzlukla Mücadele Komitesi Başkanlığı’na atanmıştı. Komite’nin, aralarında üst düzey yetkililerin de bulunduğu onlarca ismi yolsuzluk suçlamasıyla tutuklaması siyaset çevrelerinde büyük tartışmalara neden olmuştu. Çözüm Partisi Cemal el-Kerbuli başta olmak üzere yolsuzluk suçlarından beraat ederek serbest bırakılan bazı yetkililer, Komite tarafından mahkemeye sevk edilmiş ve haklarında farklı suçlardan hapis cezaları verilmişti. Siyasi gözlemcilere göre, Komite’nin zanlılara şiddet uygulamakla suçlanması nedeniyle Ebu Ragif, kamuoyu önünde Komiteyi ve onu hedef almak için çeşitli yollara başvuran yolsuzluk mafyalarının hedefi haline geldi.
Irak’taki Güvenlik Medya Ağı, açıklamasında, “Yasa dışı bir grup, Bağdat’ın Kerada bölgesindeki vatandaşların evlerini katyuşa füzesiyle hedef aldı. Herhangi bir can kaybı kaydedilmedi. Bu füze başkent Bağdat’ın doğusundan fırlatıldı. İlgili merciler faillerin tespit edilmesi ve adalete teslim edilmesi için soruşturma açtı. Terör eylemleri başkent Bağdat’ta hayatın aksamasını amaçlıyor. Ancak güvenlik güçleri bu kişilerin takipçisi olacak ve akıbetleri parmaklıklar arkası olacak” ifadelerine yer verdi.
Irak’ın başkenti Bağdat dün sabah saatlerinde büyük bir patlamayla sarsıldı. Bağdat Yeşil Bölge’nin karşısında bulunan Dicle Nehri yanındaki Ebu Navas Caddesi’nde güneş enerjili dairelerden birine yerli yapım katyuşa füzesinin düştüğü açıklandı. Güvenlik kaynakları füzenin Yeşil Bölge’ye fırlatıldığını ancak hedefinden saparak bir apartman binasına isabet ettiği ve can kaybı yaşanmadığını belirtmişti. Fakat İçişleri Bakanlığı’nın füzenin İstihbarat Müsteşarı’nın evine isabet ettiğini açıklamasıyla birlikte füzenin hedefiyle ilgili şüpheler dağıldı. Güvenlik güçleri daha sonra başkent Bağdat’ın doğusundaki El-Emane Mahallesi’nde yer alan Es-Sevre Polis Merkezi yakınlarında füze fırlatma rampası buldu. Bu kapsamda güvenlik güçleri olaya bizzat karıştığından şüphelenilen bir kişiyi gözaltına aldı. Yetkili bir güvenlik kaynağına göre, gözaltı işlemi Bağdat’ın doğusundaki Muzaffer Meydanı yakınlarında gerçekleşti. Iraklı üst düzey yetkililerin evlerinin yanı sıra, ABD Büyükelçiliği başta olmak üzere yabancı temsilcilikler, Meclis ve hükümet binalarının bulunduğu Yeşil Bölge, geçtiğimiz yıllarda ABD Büyükelçiliği binasını hedef alan onlarca füze saldırısına tanık oldu. Ancak bu füzeler sürekli ya boş alanlara ya da vatandaşların Yeşil Bölge ile Dicle Nehri kenarındaki evlerine düştü.
Sudan'daki İslamcılar, Dışişleri Bakanlığı'nın ‘dengeli’ tutumunun aksine İran ile ‘direniş bayrağını’ yükseltiyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5154627-sudandaki-i%CC%87slamc%C4%B1lar-d%C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n-%E2%80%98dengeli%E2%80%99-tutumunun-aksine-i%CC%87ran
Sudan'daki İslamcılar, Dışişleri Bakanlığı'nın ‘dengeli’ tutumunun aksine İran ile ‘direniş bayrağını’ yükseltiyor
Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Ahmed Karti (Facebook)
Sudan'daki ordu yanlısı ittifakın İsrail ve İran arasındaki savaşa ilişkin tutumu ‘sessiz ve gürültülü’ arasında değişti. Dışişleri Bakanlığı kısa bir tepki göstererek, saldırıyı uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit olarak tanımladı ve derhal durdurulması için acil önlemler alınması çağrısında bulundu. Bu, bazılarının ‘dengeli’ olarak nitelendirdiği diplomatik bir tutumdu.
Ancak Müslüman Kardeşler'in Sudan kolu olan İslami Hareket, İran'a koşulsuz desteğini ilan etti ve İsrail'i caydırmak için ‘direniş bayrağını yükseltme’ ve ‘İslami bir cephe’ kurma çağrısında bulundu.
Genel Sekreter Ali Ahmed Karti tarafından imzalanan resmî açıklamaya göre İslami Hareket, İsrail karşısında İran'a koşulsuz desteğini ilan etti ve İslam dünyasındaki İslami hareketleri ‘sessizliklerini bozmaya, seslerini yükseltmeye ve tabanlarını bu Siyonist zorbalığa karşı birleşmek üzere harekete geçirmeye’ çağırdı.
‘Direniş bayrağını yükseltme’ ve ‘birleşik bir İslami cephe’ oluşturma çağrısında bulunan Karti, “Siyonist varlık sadece güç dilinden anlar ve onun projesi ancak ulusun birliği ve sadık evlatlarının silahlarıyla yenilgiye uğratılacaktır” dedi.
Bera bin Malik Tugayları Komutanı el-Misbah Talha, Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Yaser el-Ata'nın yanında duruyor. (Facebook)
İslamcı aktivistler, başta Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) karşı savaşta ordunun yanında savaşan Bera bin Malik Tugayları Komutanı el-Misbah Talha olmak üzere bu çağrıya hızla yanıt vererek İran'ın yanında savaşmaya hazır olduklarını duyurdular.
Sudan Dışişleri Bakanlığı yaptığı kısa açıklamada, İran'a yönelik saldırıyı uluslararası barış ve güvenliğe yönelik ciddi bir tehdit olarak kınadı ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ni İsrail saldırganlığını derhal durdurmak için acil önlemler almaya çağırdı. Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan başkanlığındaki Egemenlik Konseyi ise alışılmadık bir şekilde sessiz kaldı.
Bu tutumlar, orduya sadık aktivistler, savaşın durdurulmasını savunanlar ve HDK destekçileri arasında bir tartışmaya yol açtı. Bazıları Dışişleri Bakanlığı'nın tutumunu ‘dengeli’ olarak nitelendirirken diğerleri ise İslami Hareket'in tutumunu bir ‘cihat’ ilanı olarak tanımladı.
Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, devrilmesinin ardından yargılandığı duruşma sırasında (Facebook)
Aktivist Dr. Azzam Abdullah, Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasının ‘nispeten keskin olsa da dengeli’ olduğunu söyledi. Abdullah, “Yetkili ben olsaydım, sessiz kalır ve iç meselelerimle ilgilenirdim. Şayet bir açıklama yapmak zorunda kalsaydım, kendimi kınama ve itidal çağrısıyla sınırlardım” ifadelerini kullandı.
Dr. Abdullah, İhvan ve cihatçı örgütlerin tutumlarının ülkedeki durum üzerindeki etkisi konusunda uyarıda bulunarak, “Bera bin Malik Tugayları Komutanı’nın tutumu Sudan'ın aleyhine olacak” dedi.
Sosyal medya fenomeni Muhammed Halife, İslamcıların ve Bera bin Malik Tugayları Komutanı’nın tutumunu ve ‘İran'a tam destek beyanlarını’ eleştirdi.
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ülkeyi ziyaret eden İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen'i kabul etti. (Arşiv - SUNA)
Sudanlı İslamcılarla İran arasındaki ilişkiler, 1970’li yılların sonlarında gerçekleşen İran Devrimi’ne kadar uzanır. Her ne kadar iki İslami oluşum arasında itikadi farklılıklar bulunsa da, 1989 Haziran’ında İslamcıların bir darbeyle iktidara gelmesinden sonra bu ilişki bir ‘ittifaka’ dönüşmüştür. Bu dönemde İran, Ömer Hasan el-Beşir başkanlığındaki İslamcı rejime siyasi ve askerî destek sağlamıştır.
Söz konusu ilişki zamanla güvenlik, silahlanma ve askerî iş birliğine evrildi. Bu çerçevede İran, savunma sanayisini Sudan’a aktardı. Başkent Hartum’da, 1990’ların ortalarında kurulan Yermuk Savunma Sanayi Kompleksi bu iş birliğinin zirvesini temsil eder. O dönemde, bu fabrikanın İranlı uzmanlar tarafından yönetildiği ileri sürüldü. Yermuk Savunma Sanayi Kompleksi, uzun süre gizli tutulmuş, ancak Ekim 2012’de İsrail Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği saldırıyla tahrip edilmesinin ardından varlığı kamuoyuna yansımıştır.
Güvenlik alanındaki iş birliği kapsamında, İran’ın Sudan istihbarat teşkilatının kurulmasında önemli rol oynadığı belirtilmiştir. O dönemki raporlara göre, teşkilat mensubu subay ve görevliler, İran güvenlik birimleri ve Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından eğitilmiştir. Bu yapıya o dönemde birçok ‘vahşet’ ve geniş çaplı insan hakları ihlalleri atfedilmiştir.
Hem Hartum hem de Tahran’a yönelik bölgesel ve uluslararası muhalif tutumlar ile üzerlerine uygulanan boykot, her iki tarafı da 1990’larda basının ‘Sürgünler İttifakı’ olarak adlandırdığı bir birlikteliğe yöneltti. Bu ittifak, uluslararası terörü desteklemekle suçlandı. Sonrasında iki ülke arasındaki ilişkiler daha da derinleşti ve Hartum, İran’ın açık desteğiyle radikal İslamcı örgütlerin merkezi hâline geldi.
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Şubat 2020'de Uganda'da bir araya geldi. (Facebook)
O dönemde İsrail basınında yer alan haberlere göre Hartum yönetimi, İran silahlarını Hamas’a ulaştırıyordu. Bu nedenle Tel Aviv, Hartum’u azılı bir düşman olarak sınıflandırdı. İsrail savaş uçakları 2009 yılında Gazze Şeridi’ne silah sevkiyatı yapıldığı gerekçesiyle Sudan’ın doğusunda bazı araç ve şahısları hedef aldı. Bu olay, Yermuk Savunma Sanayi Kompleksi’nin imhasından önce yaşanmıştı.
İki ülke arasındaki ilişkiler güçlü ve sağlam biçimde sürüyordu. Bu durum, Ocak 2016’da Ömer el-Beşir’in, herhangi bir ön işaret vermeden ve aniden Şiî mezhebinin yayılması iddiasıyla bu ilişkiyi kesmesine kadar devam etti. Oysa hakikatte, bazı Sünni İslamcılar Şiîliğe geçmiş olsalar da İslamî Hareket’e olan sadakatlerini korumaktaydılar.
Sudan, İran ve İsrail arasındaki ilişkiler çok daha karmaşık bir hâl aldı. Burhan, Şubat 2020’de Uganda’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşerek İsrailli bir yetkiliyle görüşen ilk Sudanlı lider oldu. Bu görüşmenin ardından Sudan, İbrahim Anlaşmalarını imzaladı ve İsrail’i boykot yasasını yürürlükten kaldırdı.
İran ile ilişkiler ise kesintisiz olarak kopuk kaldı. Ta ki, Ekim 2021’deki darbeyle ülke yönetimini tek başına ele alan Burhan’ın, Nisan 2023’te, yani ordu ile HDK arasında patlak veren savaşın ardından bu ilişkiyi yeniden tesis etmesine kadar. Bu adım, İran silahlarına geri dönüş anlamına geliyordu.
Burhan, silah ve mühimmat temini için İran’la ilişkiyi yeniden kurmak zorunda kaldı. İran da hızlı bir şekilde ona ihtiyaç duyduğu silahları ve mühimmatı sağladı. Bu destek, insansız hava araçlarını (İHA) da kapsıyordu. Burhan halen bu İHA’ları HDK'ye karşı kullanıyor.
İsrail ile İran arasında savaşın patlak vermesi, Sudan’ı derin bir ikilemin içine soktu. Çünkü Burhan, İsrail’in müttefiki olarak İbrahim Anlaşmalarına imza atmış, İsrail’i tanımış ve diplomatik ilişkiler kurmuştu. Ancak öte yandan, İran’dan İHA’lar ve çeşitli mühimmat temin ederek silah desteği aldı. Dahası, Burhan’ın yanında HDK'ye karşı savaşan İslamcı müttefikleri, İran’a açık destek veriyor ve İsrail’e karşı cihad ilan etmiş bulunuyor. Bu durum, Burhan’ın İsrail’le olan ilişkisiyle, sahadaki fiilî ittifakları arasında ciddi bir çelişki oluşturuyor. Öte yandan, Burhan’ın rakibi olan HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) da İsrail’le ilişki kurmuş durumda. Hatta yardımcısı Abdurrahim Daklu’nun yakın zamanda Tel Aviv’e bir ziyaret gerçekleştirdiği iddia edilmişti. Tüm bu gelişmeler, İsrail’in geçici başkent olarak kullanılan Port Sudan’daki hükümete –yani Burhan yönetimine– nasıl bir karşılık vereceği sorusunu gündeme getiriyor.