Türkiye-Mısır hattında yakınlaşma devam ediyor

İki ülke arasında bakanlar düzeyindeki ilk ziyaret dokuz yıl aranın ardından gerçekleşiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AFP)
TT

Türkiye-Mısır hattında yakınlaşma devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AFP)

Bahaddin Ayyad
Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 1 Haziran’da Mısır’a gideceğini açıkladı. Bu, 9 yıl aradan sonra Kahire’ye bakanlar düzeyindeki ilk ziyaret olacak. Gözlemcilere göre söz konusu adım, uzun bir diplomatik yabancılaşmaya maruz kalan ilişkilerde yeni bir atılım.
Maliye Bakanı Nebati, İslam Kalkınma Bankası İcra Direktörleri ve Guvenörler Yıllık Toplantıları’na katılmak üzere bir heyet başkanlığında Mısır’a gidecek. Türkiye’den yapılan açıklamaya göre Nebati, ikili görüşmeler gerçekleştirecek. Ancak Kahire ile Ankara arasındaki bu görüşmelerin odaklanacağı konuların neler olduğu belirsizliğini koruyor.
Ziyaret, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaklaşık 5 yıl sonra Suudi Arabistan’da gerçekleştirdiği temaslarından birkaç hafta sonra gerçekleşecek.
Ayrıca 1 yıl önce de Mısır ve Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde, ikili ve bölgesel bağlamda ‘ilişkileri normalleştirmek için gerekli adımları’ ele almak amacıyla iki tur istikşafi görüşmeler yapılmıştı.
Ancak bu görüşmeler, henüz maslahatgüzar düzeyinde olan iki taraf arasında diplomatik temsilci değişimine veya ilişkileri geliştirmeye yönelik bir yol haritasının geliştirilmesi ile sonuçlanmadı. İki taraf arasında ilan edilmemiş güvenlik toplantıları devam ederken başta Libya’daki koşulların yanı sıra Türkiye’de ikamet eden ve Mısır makamları tarafından aranan Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) üyeleri olmak üzere birçok konu ele alınıyor. Güvenlik heyetleri, birkaç hafta önce de bir toplantı gerçekleştirmişti.

Ekonomik bir tonla diplomatik atılım
Mısır ve Türkiye arasındaki gerginlik, son iki yılda Ankara’nın başta Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere bölge ülkeleriyle yürüttüğü temaslarla birlikte net bir sakinliğe tanık oldu. Ankara geçen aylarda topraklarında ikamet eden Müslüman Kardeşler liderlerine ait kanalların çalışmalarını kısıtlama kararı aldı. Bazı kanallar da kapatıldı. Ayrıca iki taraf arasında Akdeniz gazı ve Libya krizi gibi bazı konular hakkındaki anlaşmazlıkların düzeyi de azaldı.
İki ülkenin ekonomileri benzer şekilde koronavirüs pandemisinin, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının ve diğer yükselen piyasa krizlerinin yansımalarından zarar gördü. TRT Haber 18 Mayıs Çarşamba günü, Mısır’ın Şarm eş-Şeyh şehrinde yapılması planlanan toplantının İslam Kalkınma Bankası’nın gelecek stratejilerinin görüşülmesine tanık olacağını açıkladı. Habere göre ayrıca Türkiye ekonomisi ile ilgili son gelişmeler ve mevcut ekonomi politikaları da görüşülecek.
Yaklaşan ziyaret, Mısır ve Türkiye arasındaki ekonomik iş birliğinin önemine de ışık tutuyor. Mısır ve Türkiye arasındaki siyasi gerginliğe rağmen son yıllarda büyümeye devam eden karşılıklı yatırımlar ve büyük bir ticaret alışverişi bulunuyor. Resmi istatistiklere göre ticaret döviz kuru, geçen yıl üçte bir oranında artışa tanık oldu ve 2007 ile 2020 arasında üçe katlanan, yani 4,42 milyar dolardan 11,14 milyar dolara çıkan borsa hacmine 1,6 milyar dolar daha eklendi.
Türkiye meselelerinde uzmanlaşmış Mısırlı araştırmacı Kerem Said, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin, yakınlaşma ve ilişkilerin geliştirilmesi için önemli bir giriş noktası oluşturduğunu belirtti. Said, ilişkilerin siyasi anlaşmazlıklardan uzak kaldığına dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Avrupa Birliği (AB) ile gümrük anlaşmasının yenilenmemesi ve ABD ile ilişkileri nedeniyle ekonomisi kırılgan durumda olan Türkiye başta olmak üzere iki ülke için ekonomik ve ticari iş birliğinin güçlendirilmesi şu an acil bir meseledir.”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Said değerlendirmesiinin devamında şunları söyledi:
“İki taraf arasındaki yakınlaşma adımlarını ilerletmek için Dışişleri Bakanı düzeyinde bir ziyarete ihtiyaç duyuluyor. Buna rağmen Maliye Bakanı tarafından gerçekleştirilecek ekonomik nitelikteki bu ziyaret her ne kadar bölgesel bir toplantı çerçevesinde olsa da iki taraf arasında sağlanan ilerleme düzeyine ilişkin önemli göstergeler içeriyor. Bu, Ankara’nın bölgesel ilişkilerinden gerilimi arındırmak için uluslararası ve bölgesel toplantıları artan bir temelde kullanmaya istekli olduğu anlamına geliyor.”
Türkiye işlerinden sorumlu araştırmacı, değerlendirmesinin devamında Libya ve Akdeniz meseleelrine dikkat çekti:
“Bakanlar düzeyinde bir ilk olarak bu ziyaret başlı başına iki tarafın uzlaşma yolunda büyük adımlar attığı anlamına geliyor. Ancak halen tartışmalı konular ön plana çıkıyor. Bunların başında da Libya krizi geliyor. Çünkü Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan etkiliyor. Fakat İhvan meselesi artık Mısır açısından bir baskı kartıdır, Ankara’nın elinde bir koz değil. Doğu Akdeniz’deki deniz sınırı meselesinin olduğu gibi kalacağı konusunda fikir birliği var.”

İlişkilerdeki yavaş normalleşme
Türkiye’nin bölgesel güçlerle ilişkilerini geliştirme treni, BAE ile Türkiye arasında karşılıklı üst düzey ziyaretlerin ardından son aylarda oldukça hızlı hareket etti. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Riyad’a ziyarette bulunurken ilişkileri gözden geçirmeyi ve geliştirmek için ortak adımlar üzerinde anlaştığını belirtti. ancak Kahire’ye yönelik yeni adımlar açıklanmadı. Erdoğan ayrıca, Ankara ile Kahire arasındaki diyaloğun zaten istihbarat düzeyine, Dışişleri Bakanlığı’na ve iş dünyasına dayandığını vurguladı.  
Siyasi analist Cevat Gök de şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’nin Mısır’a yönelik adımları, özellikle Erdoğan’ın iki ülkeye yaptığı ziyaretler aracılığıyla Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerin ivmesini normalleştirme ve yeniden canlandırma yönündeki hızlı hamlelerine kıyasla halen çok geç. Ankara ve Kahire, Akdeniz’deki deniz sınırlarını ele aldılar. İlişkilerin normalleşmesine yönelik olumlu açıklamalar yapıldı. Ardından ikili görüşmeler başladı. Ancak istenilen hızda beklenen sonuca ulaşılamadı. Mısır’a yönelik yaklaşan bakanlar ziyareti, hükümet ve muhalefet tarafından gecikmeli de olsa desteklenen olumlu bir adım olarak nitelendirilebilir. Öyle görünüyor ki Ankara, bu adıma bir gerekçe arıyor. Ama ilişkilerin normalleşmesi için halen somut adımlara ihtiyaç var. Gerginlik döneminde Mısır’a yönelik Türk suçlamaları, açıklamaları ve uygulamaları oldukça ağırdı. Bu politikanın etkilerini ortadan kaldırmak zor.”
Gök değerlendirmesinin devamında Mısur ile ilişkileri normalleştirmenin Türkiye’nin çıkarına olduğunu vurguladı:
“Hükümet, seçimler yaklaştıkça Mısır’a yönelik normalleşme adımlarını hızlandırma eğiliminde. Çünkü dış politika meselesi, Türkiye’nin başta Mısır olmak üzere komşularıyla olan dış ilişkilerinde reform çağrısında bulunan muhalefet açısından güçlü bir nokta. Hükümet, Müslüman Kardeşler ve Mısır’a yönelik yeni politikası çerçevesinde destekçilerini ikna etmeye çalışıyor. Zira iktidar partisi ve hükümet, resmi olarak destek sağlamıştı. Ama her halükârda Mısır ile ilişkileri normalleştirmek Türkiye’nin çıkarınadır.”
Diğer yandan yazar Samir Salha, resmi bir Türk heyetinin Mısır’a yönelik ziyaretinin, ‘ister ikili düzeyde doğrudan bir davetle, isterse Mısır'ın ev sahipliğinde bölgesel bir toplantı yoluyla olsun’, başlı başına ilişkilerin iyileştirilmesine ve yeni bir sürece itilmesine katkıda bulunan olumlu bir noktayı temsil ettiğini söyledi.
Salha sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak biz, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın ziyaretine, hatta bu tur hakkında herhangi bir haber almadığımız için üçüncü tur istikşafi amaçlı diplomatik görüşmelerin yapılmasına güveniyorduk. İlişkilerde yeni bir sayfa açmak üzere Türkiye- Suudi Arabistan ve Türkiye- BAE diyaloğu yürütülürken herkes, bir araya gelmemeleri ve yeni bir yakınlaşma evresine geçişi engelleyen konuları merak ediyor. Mısır ile diyalog henüz tamamlanmadı. Kahire ile Ankara arasındaki bakış açılarını yakınlaştırmak için kişisel olarak daha büyük bir Suudi ve BAE rolüne güveniyorum. Körfez başkentleriyle bölgesel meseleler tartışıldığı sürece bu, Mısır-Türkiye tartışmasında daha fazla anlayışa doğru bir kayma olması için bir fırsattır.”

Seçim kartı
Siyasi analist Muhammed Ubeydullah, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin normalleştirmesinin yavaş şekilde ilerlemesini, iki taraf arasındaki güven eksikliğine bağladı. İsrail de dahil Ortadoğu ülkelerinde ‘Erdoğan’ın yönetimi ve aksayan ekonomi nedeniyle kendisini terk eden seçmeni ikna etmek için tüm muhalifleriyle ilişkilerini normalleştirmek istediğine’ dair genel bir kanaat olduğuna dikkat çeken Ubeydullah şunları söyledi:
“2023’teki kritik seçimlerde seçmenleri tekrar kendisine oy vermeye çekmek için dış ilişkileri barışçıl olan eski Türkiye’yi yeniden restore etmeye başladı. Bu ülkeler, Erdoğan’ın dış politikasında çatışmacı politikadan diyaloğa geçişini; ekonomik ilişkileri geliştirerek bozulan ekonomiyi canlandırmanın yanı sıra seçimlerde zaferi sağlamayı amaçlayan taktik bir adım olarak görüyorlar. Aslında normalleşme sürecinden yararlanarak Ortadoğu’da genişleme ve yeniden yayılma, bu adımların hedefleri arasında olabilir.”
Ubeydullah, bu inancın söz konusu ülkeleri, Erdoğan’ın adım ve taleplerine yanıt verme konusunda önlem almaya ittiğini öne sürdü. Ayrıca bu ülkelerin, Erdoğan’ın dış politikasındaki bu yeni yaklaşımın samimi bir iç kanaatten kaynaklandığından emin olmadığını ve ikili ilişkileri stratejik bir düzeye taşımaktan kaçındıklarını savundu. Ubeydullah, “Mısır’ın Erdoğan ile ilişkilerinde bu temkinli ülkelerin başında yer aldığına şüphe yok. Çünkü Erdoğan ile ilişkilerini onarmak için acelesi bulunmuyor” dedi.
Muhammed Ubeydullah değerlendirmesinin devamında şu ifadeleri kullandı:
“Erdoğan, İhvan’ın Türkiye’deki medyasını kapatmak gibi kendisi için büyük tavizler olarak görülen adımlar atmış olsa da Mısır, önemli bir adım atmadığı gibi Anadolu Ajansı da dahil olmak üzere başlıca Türk kanallarına ve gazetelerine uygulanan yasağı kaldırma kararı da almış değil. Ankara ile Kahire arasındaki buzlar bir gecede ve kolayca erimez. Kahire, en azından bir sonraki seçimler yapılana ve yeni bir hükümet gelene (ya da gelmeyene) kadar Erdoğan ile normalleşme adımlarını yavaş atacak.”
Analist ayrıca ki taraf arasındaki ilişkilerde geri dönüşün en az bir yıl boyunca teste tabi tutulacağına, bunun sadece ekonomik ilişkiler ve iki ülkenin büyükelçilerinin iadesi gibi bazı sembolik adımlarla devam edeceğine inandığını vurguladı.



Seçim dolayısıyla okullar 1 Nisan Pazartesi günü tatil edildi

AA
AA
TT

Seçim dolayısıyla okullar 1 Nisan Pazartesi günü tatil edildi

AA
AA

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin imzasıyla illere gönderilen genelgede, eğitim kurumlarının, 31 Mart Pazar günü yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde, seçmenin oy kullanmasına imkan verecek şekilde hazırlanacağı belirtildi.

Genelgede, seçimlerin ardından Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarının, eğitim-öğretime hazır hale getirilmesi amacıyla 1 Nisan 2024 Pazartesi gününün tatil edildiği bildirildi.

Öte yandan 1 Nisan günü yönetici ve öğretmenler, aylık karşılığı ders, varsa ek ders, ders niteliğinde yönetim, hazırlık ve planlama görevlerini yapmış sayılacak.


BBC'den yerel seçim analizi: "İstanbul'da yaşanacak mücadele ülkenin geleceğini belirleyecek"

Analizde, İstanbul'da verilecek mücadele "bıçaksırtı" diye nitelendi (AP)
Analizde, İstanbul'da verilecek mücadele "bıçaksırtı" diye nitelendi (AP)
TT

BBC'den yerel seçim analizi: "İstanbul'da yaşanacak mücadele ülkenin geleceğini belirleyecek"

Analizde, İstanbul'da verilecek mücadele "bıçaksırtı" diye nitelendi (AP)
Analizde, İstanbul'da verilecek mücadele "bıçaksırtı" diye nitelendi (AP)

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin pazar günü yapılacak yerel seçimlerle ilgili analizinde, "İstanbul'da yaşanacak mücadelenin Türkiye'nin geleceğini belirleyeceği" yazıldı.

Haberde, İstanbul'daki seçim sonuçlarının, 4 yıl sonra yapılacak genel seçimlerde "muhalefetin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) karşı ciddi bir tehdit oluşturup oluşturamaycağına dair önemli bir sınav olarak görüldüğü" yorumu yapıldı.   

Erdoğan'ın "Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal güç merkezi" diye tanımlanan İstanbul'da kontrolü yeniden eline almak istediği ifade edilirken, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla AK Partili rakibi Murat Kurum arasında sıkı bir mücadele yaşanacağı yazıldı. 

Analizde Işık Üniversitesi'nden Seda Demiralp'in şu değerlendirmelerine yer verildi: 

Muhalefet, geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a karşı kaybetmiş olsa da İstanbul'u kazanmakla Türkiye'yi kazanmak arasında halen güçlü bir bağ kuruluyor. İmamoğlu, İstanbul'u elinde tutmayı başarırsa muhalefet, 2028'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için büyük umutlar beslemeyi sürdürebilir.

Haberde, İstanbul'un farklı siyasi, etnik, dini ve ekonomik arka plandan gelen bir seçmen kitlesine sahip olduğuna dikkat çekilirken, Medipol Üniversitesi'nden İhsan Aktaş'ın şu yorumları da paylaşıldı: 

İstanbul, Erdoğan'ın evi. 2019 yerel seçimlerinde şehri muhalefete kaptırmak onun için yıkıcı oldu. İstanbul'un desteğini aldığınızda, hem ulusal hem de küresel çapta doğrudan bir siyasi aktör haline geliyorsunuz.

Haberde, 6 Şubat depremlerinin ardından İstanbul'da kentsel dönüşüm projelerinin yeniden gündeme geldiğine işaret edildi. Depreme dayanıklı bina inşaatının AK Parti'nin gündeminde ilk sıralarda yer aldığı belirtilirken, Kurum'un 10 Temmuz 2018-4 Haziran 2023'te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak görev yaptığı hatırlatıldı. 

Demiralp, "Murat Kurum, kentsel gelişimle özdeşleşmiş bir isim ve sembolik bir önemi var. Fakat bu zafer kazanması için yeterli olmayabilir" yorumunu yaptı. 

Diğer yandan analizde, İmamoğlu'nun 2019'daki yerel seçimleri 6 partili muhalefet koalisyonunun desteğiyle kazandığı fakat geçen yılki genel seçimlerden sonra bu bloğun dağıldığı hatırlatıldı. BK'nin tanınmış gazetelerinden Guardian'ın bu haftaki analizinde de bu noktaya işaret edilmişti.

Bunun İmamoğlu'nun kazanma şansını zayıflatabileceğine dikkat çekilirken, muhafazakar seçmenlerin AK Parti'ye alternatif arayışlarında Yeni Refah Partisi'nin İBB Başkan adayı Mehmet Altınöz'ün Kurum'a gidecek bazı oyları alabileceği değerlendirmesi paylaşıldı.

Independent Türkçe, BBC, Guardian


Cübbeli Ahmet'ten İsmailağa'ya yanıt: Tarikat Hasan Efendi'nin değildir ki beni ihraç etsin

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Cübbeli Ahmet'ten İsmailağa'ya yanıt: Tarikat Hasan Efendi'nin değildir ki beni ihraç etsin

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kamuoyunda "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, İsmailağa cemaatinin kendisini cemaatten ihraç ettiğine yönelik açıklamasına yanıt verdi. 

Sosyal medya hesabından yaklaşık 4 saatlik bir video paylaşan Ünlü, İsmailağa cemaatinin açıklamasında yer alan, "Şeyhimiz Hasan Efendi Hazretlerimiz Cübbeli Ahmet Hoca'yı reddetti" ifadesine tepki gösterdi.

Ünlü, "Tarikat Hasan Efendi'nin tarikatı değildir ki beni ihraç etsin. Hasan Efendi nasıl Mahmud Efendi'nin müridiyse ben de Mahmud Efendi'nin müridiyim, mürit müridi nasıl ihraç edecek? Öte yandan videoda montaj söz konusu" ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

Mahmut Ustaosmanoğlu öldükten sonra İsmailağa cemaatinde “posta oturma” hakkının kendisinde olduğunu belirten Ünlü, 5 gün önce bir video yayınlayıp cemaatin ileri gelenlerine çarşamba akşamına kadar süre vermişti.

Ancak süre henüz dolmadan İsmailağa cemaati, Cübbeli Ahmet Hoca ile tüm bağlarını kopardığını bildirdi.


İHH yardımların doğrudan Gazze'ye ulaşması için iki gemi sağladı

Filistinliler, İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri harekâtının başlamasından yaklaşık 6 ay sonra kıtlık hayaletiyle karşı karşıya (Reuters)
Filistinliler, İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri harekâtının başlamasından yaklaşık 6 ay sonra kıtlık hayaletiyle karşı karşıya (Reuters)
TT

İHH yardımların doğrudan Gazze'ye ulaşması için iki gemi sağladı

Filistinliler, İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri harekâtının başlamasından yaklaşık 6 ay sonra kıtlık hayaletiyle karşı karşıya (Reuters)
Filistinliler, İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri harekâtının başlamasından yaklaşık 6 ay sonra kıtlık hayaletiyle karşı karşıya (Reuters)

Türkiye İnsani Yardım Vakfı (İHH), İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik askerî harekâtının başlamasından yaklaşık altı ay sonra, Filistinlilerin kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu Gazze'ye doğrudan yardım ulaştırmak amacıyla dün (Çarşamba) iki yeni gemi sağladı.

Türkiye, İsrail'in nüfusun yoğun olduğu Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısını kınıyor ve derhal ateşkes çağrısında bulunuyor.

İHH, İsrail ve Filistin İslami Direniş Hareketi "Hamas" arasındaki savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye onbinlerce ton insani yardım gönderdi ve bunu içinde bulunduğumuz Ramazan ayında artırmayı hedefliyor.

Reuters'in haberine göre, İHH Başkanı Bülent Yıldırım, İstanbul limanında (Uluslararası Özgürlük Filosu) adı verilen Gazze yardım projesi için satın alınan iki yeni gemiyi denetledi ve gemilerden birinin yüksek kapasiteye sahip ve 5.500 ton olduğunu belirtti.

"Anadolu" gemisi yardım malzemelerini taşırken, ikinci gemide doktorların ve diüer personel yer alacak.

Türkiye şu ana kadar yardımlarını Mısır üzerinden Gazze'ye gönderiyordu.


Sanatçı Kadir İnanır extübe edildikten sonra ilk tepkilerini verdi

AA
AA
TT

Sanatçı Kadir İnanır extübe edildikten sonra ilk tepkilerini verdi

AA
AA

Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necdet Sağlam, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, İnanır'da dün geceden beri iyi gelişmelerin olduğunu ve sabah saatlerinde çekilen MR'da sonuçları iyi görerek sanatçıyı uyandırdıklarını söyledi.

Extübe edilmesinin ardından İnanır'ın bilincinin de açık olduğunu aktaran Sağlam, "Kendisine ulaştırılan selamlara karşı gülümsedi. Motor hareketleri iyi. Takip ediyoruz." dedi.

Sağlam, İnanır'ın daha önce de ciddi bir beyin ve akciğer ameliyatı geçirdiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 3 ay önce geçirdiği bir akciğer enfeksiyonu var. Kronik bir sigara içicisi. İnşallah bu vesileyle sigarayı da bırakmış olur, bundan sonraki hayatında. Fizik tedavi yapılıyor ama bu süreç ilerliyor, her an daha iyiye gidiyor. Damardaki radyolojik görüntüler de bunu destekliyor. Acile ilk başvurduğu zamanki tabloda sağ tarafında tam bir felç tablosu vardı. Şu anda sağ tarafın hareketleri iyi. Ama daha da iyi olmasını bekliyoruz. Akciğerleriyle ilgili sıkıntılarımız var. Onunla ilgili de gerekli tedbirleri alıyoruz. Çünkü her an multidisipliner bir ekip takip ediyor. Enfeksiyon hastalıklarındaki arkadaşlarla konsültasyonlar yapıldı ve antibiyotik tedavisine başlandı. Ciddi bir durum değil, ancak tedbir amaçlı bunu yapıyoruz. Tabii daha erken uyanmasını umuyorduk biz de."

Arada bazı olumsuzluklar ile tansiyon yükselmeleri sebebiyle süreci daha temkinli ve yavaş yürüttüklerini ifade eden Sağlam, şöyle konuştu:

"Sonunda bugün güzel bir şekilde extübe oldu ve iletişim kurabiliyor. Eşini yanına aldık, kendisine bazı selamlar ulaştırıldı. Tepki veriyor, fizik tedavisine devam edeceğiz. Birkaç gün yoğun bakımdaki tedavisi yine devam edecek. Çünkü yavaş yavaş ilerlememiz, tedbirli olmamız gerekiyor. Konuşma sürecini daha sonra bekliyoruz. Her şey yolunda gidiyor. Konuşması için şu an yorgun diyelim. Belirtiler daha sonra konuşmayla ilgili bir sıkıntı olmayacağını gösteriyor. Dolayısıyla her şeyin düzelebileceğini umuyoruz."


Dış basında yerel seçimler: 'Muhalefet bölündü, İmamoğlu mücadele ediyor'

Ekrem İmamoğlu, 2014-2019'da Beylikdüzü Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı (AFP)
Ekrem İmamoğlu, 2014-2019'da Beylikdüzü Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı (AFP)
TT

Dış basında yerel seçimler: 'Muhalefet bölündü, İmamoğlu mücadele ediyor'

Ekrem İmamoğlu, 2014-2019'da Beylikdüzü Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı (AFP)
Ekrem İmamoğlu, 2014-2019'da Beylikdüzü Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı (AFP)

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian, pazar günü yapılacak yerel seçimlerde İstanbul'da yaşanacak mücadeleyi yazdı. 

Haberde, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 2019'daki seçimleri kazanmasının "Türkiye'de muhalefet için bir dönüm noktası olduğu" ifade edildi. 

İmamoğlu'nun seçim galibiyetiyle "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi rakibi haline geldiği ve onun yönetimine meydan okumak isteyenlere yeni bir umut verdiği" değerlendirmesi yapıldı.

Erdoğan'ın sayılı günler kalan seçimlerde İstanbul'u tekrar Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) kontrolü altına almayı hedeflediği belirtildi. 

Diğer yandan analizde, muhalefetin coşku ve değişim umudunun geçen yılki genel seçimlerde Erdoğan'ın zaferiyle azaldığı ve seçmen tabanında karamsar bir ruh halinin hakim olduğu değerlendirmesi yapıldı.

Ayrıca İmamoğlu'nun 2019'dakinin aksine İYİ Parti'nin desteğini almadan AK Partili rakibi Murat Kurum'a karşı kampanyasını tek başına yürüttüğüne işaret edildi.

Haberde, Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu'ndan Berkay Mandıracı'nın şu yorumları da paylaşıldı: 

Kesinlikle sıkı bir yarış olacak. Genel seçimlerdeki yenilginin ardından muhalefet destekçileri arasında bir ilgisizlik hissi oluştu. Muhalefetin bölünmüşlüğü, değişim ihtimalinin her zamankinden daha az olduğuna dair algıyı güçlendirdi.

Guardian, İstanbul'daki seçmenlerle de görüştü. Fatih ilçesindeki Balat'tan esnaf Maşallah İlçin, yüksek enflasyon ve ekonomik sorunlara dikkat çekerek "Erdoğan zenginlerin tarafında duruyor" dedi.

Bir önceki yerel seçimde AK Parti'nin adayına oy verdiğini ama bu kez sandığa gitmeyeceğini söyleyen Recep Salman ise "Artık hepsine öfkeliyim. Emekliyim, maaşım 10 bin 500 lira. Ev kiramsa 12 bin lira. İmamoğlu'nun ekibi geldiğinde onun şovmen olduğunu söyledim" ifadelerini kullandı.

Diğer yandan Fransız haber ajansı AFP de Behzat Ç. dizisiyle tanınan oyuncu Erdal Beşikçioğlu'nun Ankara'da CHP'den adaylığını yazdı. 

Milliyetçi Halk Partisi'nin (MHP) kontrolündeki Etimesgut Belediyesi'nin başkanlığını kazanmak için yarışan Beşikçioğlu, ajansa "Ekrandayken liderleri olması gerektiği gibi göstermeye çalışıyorum. Şimdi bu fikirleri hayata geçirme zamanı geldi" dedi.

Haberde, Etimesgut sakinlerinden 56 yaşındaki Derya Ergin, MHP'li Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel için "Erdoğan gibi iktidara yapışmış durumda. Değişime ihtiyacımız var" ifadelerini kullandığı aktarıldı. 

Fakat 54 yaşındaki tiyatro oyuncusunun net bir siyasi planı olmadığı gerekçesiyle eleştirildiği de aktarıldı. Kimliğini paylaşmayan bir seçmen, Beşikçioğlu için "Seçilirse öncelikle kültürel etkinliklere ağırlık vereceğini söylüyor. Güzel ama yeterli değil" dedi.

Ünlü aktörse anket çalışmalarını takip etmediğini "Ben her şeyden önce buradaki insanlar için bir sanatçıyım. Allah'ın izniyle onların belediye başkanı da olacağım" ifadelerini kullandı.

Independent Türkçe, Guardian, AFP


Liderlerin oy kullanacağı sandıklar belli oldu

AA
AA
TT

Liderlerin oy kullanacağı sandıklar belli oldu

AA
AA

Pazar günü ülke genelinde belediye başkanları, belediye ve il genel meclis üyeleri ile mahalle muhtarlarını belirlemek üzere yapılacak seçimde liderlerin oy verecekleri yerler de açıklandı.

Buna göre Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, her seçimde olduğu gibi bu seçimde de oyunu İstanbul Saffet Çebi Ortaokulu'nda kullanacak.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Fatih'teki Gelenbevi Anadolu Lisesi'nde 1245 numaralı sandıkta oy verecek.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, oyunu Manisa merkez Yunusemre ilçesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik İlkokulu'nda kullanacak.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Ankara Anıttepe Ortaokulu'nda, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Bilkent'te Emlak Bankası Ortaokulu'nda sandığa gidecek.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Adana'nın Çukurova ilçesindeki Ayşe Atıl İlkokulu'nda oyunu kullanacak. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise Ankara'daki Ahmet Vefik Paşa İlkokulu'nda oy verecek.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Çankaya Lisesi'nde, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Etimesgut'un Fatih Sultan Mahallesi'ndeki Başkent Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde oy kullanacak.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul Eyüpsultan'daki Göktürk Mahallesi'nde; DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise Ankara Bilkent'teki Türkiye Emlak Bankası Ortaokulu'nda oyunu verecek.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal memleketi Afyonkarahisar'da sandık başına gidecek. Uysal, merkez Selçuklu İlkokulu'nda oyunu kullanacak.

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal İstanbul'un Üsküdar ilçesinde Ünalan Mahallesi Şeyh Şamil Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde sandığa gidecek.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Balgat Binnaz Rıdvan Ege Anadolu Lisesi'nde, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ise Yaşamkent Özel Şener Çakmak Anadolu Lisesi'nde oyunu verecek.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek İstanbul'da Beşiktaş Gayrettepe Şair Nedim Ortaokulu'nda sandık başına gidecek.

İstanbul, Ankara ve İzmir büyükşehir adayları

Üç büyükşehrin belediye başkan adaylarının oy kullanacakları yerler de belli oldu.

Buna göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP adayı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü'ndeki Emin Yükseloğlu Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde oy kullanacak.

Cumhur İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum, Kağıthane ilçesi Hamidiye Mahallesi Kağıthane İmece İlkokulu'nda sandığa gidecek.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP adayı Mansur Yavaş, Ümitköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu'nda oyunu kullanacak.

Cumhur İttifakı Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Turgut Altınok, Karargahtepe Mahallesi Kocatepe İlkokulu'nda oy verecek.

Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hamza Dağ, Bayraklı ilçesi Gümüşpala Mahallesi Şehit Nazımbey İlkokulu'nda, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Cemil Tugay da Karşıyaka'da Şehit Polis Samet Kırcalı Ortaokulu'nda sandığa gidecek.


Türkiye'de yaşlı nüfusu yüzde 21,4 artarak 8 milyon 722 bin kişiye ulaştı

AA
AA
TT

Türkiye'de yaşlı nüfusu yüzde 21,4 artarak 8 milyon 722 bin kişiye ulaştı

AA
AA

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin "İstatistiklerle Yaşlılar" çalışmasının sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, 2018'de 7 milyon 186 bin 204 kişi olan 65 yaş ve üzeri nüfus, son beş yılda yüzde 21,4 artarak 2023'te 8 milyon 722 bin 806 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2018'de yüzde 8,8 iken, 2023'te yüzde 10,2'ye çıktı.

Yaşlı nüfusun 2023'te yüzde 44,5'ini erkekler, yüzde 55,5'ini kadınlar oluşturdu. Nüfus projeksiyonlarında yaşlı nüfus oranının 2030'da yüzde 12,9, 2040'ta yüzde 16,3, 2060'ta yüzde 22,6 ve 2080'de yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.

Yaşlı nüfus, yaş grubuna göre incelendiğinde, 2018'de bu kesimin yüzde 62,2'si 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,6'sı 75-84 yaş grubunda ve yüzde 9,2'sinin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2023'te yüzde 64'ünün 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,1'inin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 7,9'unun 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı belirlendi.

Yaşlı nüfusun yüzde 0,1'ini oluşturan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı 2023'te 6 bin 609 oldu.

Türkiye nüfusunun yaş yapısı değişti

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10'u geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Türkiye'de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hızla artış gösterdi.

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan "demografik dönüşüm" sürecinde olan Türkiye'de, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmayla sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, yaşam standardının, refah düzeyinin ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artmasıyla nüfusun yaş yapısı şekil değiştirdi. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış gösterdi. Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olsa da yaşlı nüfus sayısal olarak oldukça fazla.

Nüfusun yaşlanmasıyla ilgili bilgi veren göstergelerden olan ortanca yaş da 2018'de 32 iken 2023'te 34 oldu. Ortanca yaş 2023'te erkeklerde 33,2, kadınlarda 34,7 olarak hesaplandı.

Nüfus projeksiyonlarında ortanca yaşın 2030'da 35,6, 2040'ta 38,5, 2060'ta 42,3 ve 2080'de 45 olacağı tahmin edildi.

Çalışma çağındaki 100 kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı 2018'de yüzde 12,9 iken 2023'te yüzde 15'e çıktı.

Türkiye, yaşlı nüfusunda 184 ülke arasında 67'nci sırada

Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı bağımlılık oranının 2030'da yüzde 19,6, 2040'ta yüzde 25,3, 2060'ta yüzde 37,5 ve 2080'de yüzde 43,6 olacağı öngörüldü.

Nüfus tahminlerine göre, 2023'te dünya nüfusu 8 milyar 45 milyon 311 bin 448 kişi, yaşlı nüfus ise 807 milyon 790 bin 294 kişi oldu. Buna göre, dünya nüfusunun yüzde 10'unu yaşlı nüfus oluşturdu.

En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke, yüzde 30,1 ile Japonya, yüzde 24,5 ile İtalya ve yüzde 23,6 ile Finlandiya oldu. Türkiye bu açıdan 184 ülke arasında 67'nci sırada yer aldı.

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2023'te yüzde 20 ile Sinop olarak belirlendi. Bu ili yüzde 19,5 ile Kastamonu, yüzde 18,3 ile Giresun izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,5 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 4 ile Hakkari ve 4,2 ile Şanlıurfa izledi.

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10 ve üzerinde olduğu il sayısı 2023'te 54 oldu.

Yaklaşık her dört haneden birinde en az bir yaşlı fert var

Türkiye'de 2023'te toplam 26 milyon 309 bin 332 haneden 6 milyon 458 bin 465'inde yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu belirlendi. Diğer bir ifadeyle, hanelerin yüzde 24,5'inde en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü.

En az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 458 bin 465 haneden 1 milyon 669 bin 270'inde tek başına yaşlı fertler yaşıyor. Bu hanelerin yüzde 74,4'ünde yaşlı kadınlar, yüzde 25,6'sında da yaşlı erkekler bulunuyor.

En az bir yaşlı fert bulunan haneler içinde tek kişilik yaşlı hanehalkı oranının en yüksek olduğu il, 2023 yılında yüzde 34,4 ile Balıkesir oldu. Bu ili yüzde 34,3 ile Burdur, yüzde 34 ile Çanakkale izledi. Bu oranın en düşük olduğu il ise yüzde 7,8 ile Hakkari oldu. Bu ili yüzde 13,5 ile Batman, yüzde 14,9 Van izledi.


Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi Türkiye’nin PKK’yı tasfiye anlaşmasına dahil oldu

Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’nin başlangıç noktası olan Büyük Fav Limanı'nın havadan görüntüsü (Arşiv - Reuters)
Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’nin başlangıç noktası olan Büyük Fav Limanı'nın havadan görüntüsü (Arşiv - Reuters)
TT

Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi Türkiye’nin PKK’yı tasfiye anlaşmasına dahil oldu

Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’nin başlangıç noktası olan Büyük Fav Limanı'nın havadan görüntüsü (Arşiv - Reuters)
Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’nin başlangıç noktası olan Büyük Fav Limanı'nın havadan görüntüsü (Arşiv - Reuters)

Bağdat ile Ankara arasında PKK ile mücadeleye ilişkin yapılan güvenlik görüşmeleri, Irak'ın bölgesel ticarete yönelik Kalkınma Yolu Projesi’nin geleceğiyle ilgili müzakerelere dönüştü.

Irak Başbakanlığı Ulaştırma İşlerinden Sorumlu Müsteşar Nasır el-Esedi başkanlığındaki Irak heyeti, Kalkınma Yolu Projesi’nin uygulanabilirliğini görüşmek üzere dün (Salı) Ankara'ya geldi. Irak'ın Ankara Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamaya göre heyette diğer yetkililerle birlikte proje yöneticisi Sefa Cebbar Nasır da bulunuyor.

Açıklamada, Irak heyetinin Türk yetkililerle birlikte Kalkınma Yolu Projesi’nin uygulanabilirliğinin yanı sıra, iki ülke arasında bağlantı noktaları oluşturmaya yönelik prosedürleri ve ikili anlaşmaları görüşeceği belirtildi.

Görüşmeler, daha önce Bağdat ve Ankara'da yapılan ve son gelişme ve çalışmaların görüşüldüğü toplantıların devamı olarak gerçekleşti.

Türkiye ve Irak ulaştırma bakanları geçtiğimiz ay Ankara'da toplantı gerçekleştirdiler (Ulaştırma Bakanlığı)
Türkiye ve Irak ulaştırma bakanları geçtiğimiz ay Ankara'da toplantı gerçekleştirdiler (Ulaştırma Bakanlığı)

Ulaştırma İşlerinden Sorumlu Müsteşar Esedi, geçtiğimiz cumartesi günü Türkiye ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada, proje çerçevesinde yolun ve bağlantı noktalarının inşasına başlamak için Türkiye ile gerekli prosedürlerin ve anlaşmaların sağlandığını, projenin plana göre 2028 yılı ortalarında tamamlanacağını söyledi.

Esedi, Irak heyetinin Bağdat ve Ankara'da aylık toplantılar yaptığını, projenin başlatılması konusunda mutabakata varıldığını ve bağlantı noktalarını belirlediğini belirtti. Esedi, Büyük Fav Limanı'nın açılmasıyla birlikte, Kalkınma Yolu ile limana giden demiryolu ve kara yolu tamamlanana kadar yerel karayolu ve demiryolu ağı kullanılacağını, bu çerçevede Türkiye’den bir heyetin Büyük Fav Limanı’nı ziyaret ederek son gelişmeler ve çalışmalar hakkında bilgi aldığını ifade etti.

Öte yandan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Iraklı mevkidaşı Rezzak Muheybes es-Sadavi ile 2 Şubat'ta Ankara'da projedeki gelişmelerin ele alındığı bir görüşme gerçekleştirdi.

Bakan Uraloğlu, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, şu an iki ülke arasındaki en önemli konunun Kalkınma Yolu Projesi olduğunu, mevcut durumu ele aldıklarını ve Irak tarafının bu konuda büyük ilerleme kaydettiğini söylemişti.

Bugün Ümit Burnu'ndan yaklaşık 45 günde, Kızıldeniz'den ise yaklaşık 35 günde yapılan nakliyelerin Kalkınma Yolu Projesi bittiğinde sadece 25 günlük bir sürede yapılabileceğini belirten Bakan Uraloğlu, “Çalışmalarımıza gece gündüz devam ediyoruz. Bu yıl içinde projenin finansmanı ve ihaleleri konusunda gelişmeler görmeyi umuyoruz” dedi.

Uraloğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:

Mevkidaşımla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın (önümüzdeki nisan ayında yapılması planlanan) Irak ziyareti sırasında bazı kararların alınabilme imkanını görüştüm. Projenin gidişatının devamında ülkemizde yapmamız gereken çalışmalar hakkında bilgi verdik. Bunun için projeyi hızlı bir şekilde hayata geçiriyoruz.

Üç saç ayağı

Diğer taraftan Kalkınma Yolu Projesi’nin, Büyük Fav Limanı, demiryolları ve otoyollar olmak üzere üç saç ayağından oluştuğunu açıklayan Irak Ulaştırma Bakanı Sadavi, Büyük Fav Limanı’nın yüzde 85, demiryollarının yüzde 55 ve otoyollarının da yüzde 35 oranında tamamlandığını belirtti.

Iraklı bakan şunları söyledi:

İki ülkede karşılıklı ofis açılması konusunda anlaşmaya vardık. Türkiye’nin Bağdat’ta, Irak’ın da Türkiye’de bir ofisi olacak. Sadece Kalkınma Yolu ile ilgilenmek üzere çalışacaklar. Demir yolu ve limanlar konusunda ün yapmış, beceri kazanmış Türk firmaları ile de görüşmeler konusunu gündeme aldık. Irak olarak bu firmaların deneyimlerinden de yararlanmak isteriz.

Ulaştırma Bakanlığından kaynaklar, bakanların görüşmede iki ülke arasında karayolu taşımacılığının kolaylaştırılmasına yönelik çalışmalar yapılmasını kararlaştırdıklarını söylediler.

Kalkınma Yolu Projesi, karayolu ve demiryolu ile Basra Körfezi’nden Türkiye’ye, Irak içinde bin 200 kilometre uzunluğundaki bir ağ üzerinden Türkiye’nin demiryolu ağına bağlanacak.

Bütçesi yaklaşık 17 milyar dolar olan projenin üç aşamada tamamlanması planlanıyor. Bu aşamaların ilki 2028 yılında, ikincisi 2033'te, üçüncüsü ise 2050 yılında sona erecek.

Öte yandan 19 Aralık’ta Ankara’da yapılan ilk toplantının ardından dışişleri ve savunma bakanları ile istihbarat ve güvenlik teşkilatlarının başkanları düzeyinde yapılan toplantının ardından aynı düzeydeki ikinci toplantı 14 Mart’ta Bağdat’ta gerçekleşti. Toplantıda, Türkiye ile Irak arasında terörle ve PKK’nın Kuzey Irak'taki faaliyetleriyle mücadelenin yanı sıra ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında ortak komitelerin kurulması kararları alındı.

PKK sorunu

Türkiye, Kuzey Irak'ta PKK sorununu bitirmek ve Suriye'de yaptığına benzer şekilde derinliği 30 ila 40 kilometre arasında olan bir güvenlik kuşağı oluşturmak istiyor. Bu süreçle Kuzey Irak'ta PKK ile Suriye'nin kuzeyinde Halk Savunma Birlikleri (YPG) arasındaki bağı kesmek istiyor.

Türkiye’nin güneyindeki sınır bölgelerinde bulunan tepelerden birinde nöbet tutan Türk askerleri (Milli Savunma Bakanlığı)
Türkiye’nin güneyindeki sınır bölgelerinde bulunan tepelerden birinde nöbet tutan Türk askerleri (Milli Savunma Bakanlığı)

Türk kaynaklara göre Bağdat, terör örgütü olarak sınıflandırdığı ve Irak’ı da tehdit eden PKK tehdidinin su, enerji ve yol konularını da içeren kapsamlı bir çerçevede ortadan kaldırılması için iş birliği yapmaktan çekinmiyor. Ankara ise bunu memnuniyetle karşılıyor.

Türk ve Iraklı heyetler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nisan ayında Irak'a yapması planlanan ziyarette imzalanması beklenen ve tüm bu konuları kapsayan stratejik mutabakat zaptını hazırlamaya çalışıyorlar.


Savunma Sanayii Başkanlığından İsrail ile işbirliği iddialarına ilişkin açıklama

AA
AA
TT

Savunma Sanayii Başkanlığından İsrail ile işbirliği iddialarına ilişkin açıklama

AA
AA

SSB'nin konuya ilişkin X'teki paylaşımında, İsrail'in Gazze'de ayrım gözetmeksizin hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, mülteci kamplarını ve sivilleri hedef alan şiddet eylemlerinin devam ettiği vurgulandı.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Filistin'in her zaman yanında olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Filistinlilere zarar verecek bir faaliyet icra etmesi veya bu yönde bir faaliyetin içinde olması mümkün değildir. Bu çerçevede Savunma Sanayii Başkanlığının, İsrail ile savunma sanayisi alanında işbirliği kapsamında hiçbir faaliyeti bulunmamaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."