Trablus ve Tobruk, milislerin entegrasyonunda uzlaştı

Libya’daki iç savaşın tarafları olan Trablus ve Tobruk yönetimleri, milislerin entegre edilmesi ve paralı askerlerin ülkeden çıkarılması konusunda uzlaştı

Kahire'deki Libya Anayasal Süreç Komitesi’nin toplantısından bir kare (Temsilciler Meclisi)
Kahire'deki Libya Anayasal Süreç Komitesi’nin toplantısından bir kare (Temsilciler Meclisi)
TT

Trablus ve Tobruk, milislerin entegrasyonunda uzlaştı

Kahire'deki Libya Anayasal Süreç Komitesi’nin toplantısından bir kare (Temsilciler Meclisi)
Kahire'deki Libya Anayasal Süreç Komitesi’nin toplantısından bir kare (Temsilciler Meclisi)

Libya'daki askeri çatışmanın iki tarafı olan Trablus ve Tobruk yönetimleri, milis grupların devlet kurumlarına entegre edilmesi ve ‘paralı askerler’ ile yabancı güçlerin ülkeden çıkarılması konusunda uzlaştı. Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) ile Trablus merkezli Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasındaki ‘anayasal süreç toplantılarının üçüncü ve son turunun altıncı gününün çalışmaları, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) gözetiminde Kahire'de başladı.
DYK Başkanı Halid el-Mişri, UNSMIL’in davetlisi olarak TM Başkanı Akile Salih ile görüşmek üzere Mısır'a gitti. Görüşmenin amacı, TM tarafından desteklenen Fethi Başağa liderliğindeki İstikrar Hükümeti ile rakibi Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe arasındaki iktidar kavgasının yanı sıra, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasını sağlayacak anayasal zemin konusunda Mişri ile Salih arasındaki anlaşmazlığı tatlıya bağlamaktı.
Mişri, mümkün olan en kısa sürede seçimlerin yapılması ile Libya'daki siyasi meşruiyeti yenileyerek geçiş aşamalarını sona erdirecek ulusal bir uzlaşı sağlamanın ve bedelini ilk önce vatandaşların ödeyeceği yeni krizler yaratmakla daha fazla vakit kaybetmemenin gerekliliğini vurguladı. Salih, Mişri ile görüşmeden evvel iki akşam önce Anayasal Yol Komitesi’nin çalışmalarının gidişatını tartışmak üzere Kahire’de BM Libya Özel Temsilcisi ve UNSMIL Siyasi İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Stephanie Turco Williams ile bir araya geldi. TM Sözcüsü tarafından yapılan kısa bir açıklamada, toplantıda hükümetler arasındaki iktidar kavgası ve iktidarın tüm Libyalılara gerekli ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hizmet sunma desteğinin de ele alındığı belirtildi.
Buna karşılık Williams, genel seçimlerin mümkün olan en kısa sürede sabit bir zaman çizelgesi dahilinde yapılmasını sağlamak için sağlam ve uzlaşıya dayalı bir anayasal çerçeve oluşturmak amacıyla Kahire'de devam eden Anayasal Süreç Komitesi’nin görüşmelerini tartıştıklarını belirtti. Ayrıca Salih'in, BM’nin Libya'daki çabalarına tam desteğini dile getirdiğine ve Libyalıların liderlik ettiği anayasal yoldaki çalışmaların nihayete erdirilmesi gerektiğini bir kez daha vurguladığına dikkat çekti.
Bununla paralel olarak, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Ahlaki Rehberlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral Halid el-Mahcub’un açıklamalarına göre, 5+5 Ortak Askeri Komitesi’nin katılımıyla LUO Genelkurmay Başkanı Abdurrezzak en-Nazuri ile UBH’ye bağlı Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad arasında Kahire’de yapılan ortak toplantıda yabancı güçlerin ve paralı askerlerin ülkeden çıkarılması ve güvenin tesis edilmesi gerektiği vurgulandı. Mahcub ülkede istikrarsızlığın devam etmesi ile ilgilenen çeşitli tarafların bu güven eksikliğini kullandığını söyledi.
Mahcub’un iki akşam önce yayınladığı açıklamasına göre, BM Libya Özel Temsilcisi’nin de bulunduğu toplantıda katılımcılar, Cenevre Anlaşması ile sağlanan barışı baltalayacak iç savaşın hiçbir gerekçeyle tekrarlanmasına izin verilmeyeceğini vurguladılar. Ayrıca silahlı grupların dağıtılıp yeniden entegre edilmesi konusunda anlaşma hükümlerinin uygulanmasında ilerleme kaydedilmesi ve askeri çalışan kadrolarını birleştirmek için çalışmalar yapılması gerektiğini dile getirdiler. Buna ek olarak özellikle vatandaşın durumunun geldiği nokta ve genel durumun koşulları göz önüne alındığında, Libya krizi döngüsünden çıkılması gerektiğinin altını çizdiler.
Öte yandan Haddad 5+5 Ortak Askeri Komitesi’nin toplantısında, askeri müessesenin, iktidarın barışçıl bir şekilde teslim edilerek Libya halkının sivil bir devlet kurma arzusunu desteklediğini vurguladı. Haddad’ın ofisinin iki akşam önce yaptığı açıklamaya göre Haddad, herkesi Libya’nın kendisi ve güvenliğinin yanı sıra sınırını, topraklarını ve egemenliğini korumak için tek yürek olmaya çağırarak göç edenlerin ülkelerine geri dönmelerinin ve herkesin çatlakları kapatmaya yardımcı olmasının önemini vurguladı.
Haddad aynı zamanda Nazuri’nin askeri kurumun birleştirilmesinin, paralı askerlerin ülkeden çıkarılmasının ve hiç kimsenin dışlanmadığı sivil bir devlet kurmak için silahlı grupların isteklerine göre devletin askeri, güvenlik ve sivil kurumlarına entegre edilmelerinin gerekliliğini vurguladığını aktardı.
Haddad’a göre katılımcılar ayrıca Libyalıların kanının kutsallığını ve savaşa dönülmeyeceğini vurguladılar. Ordunun görevinin vatanı, vatandaşı ve anayasayı korumak, askeri kurumun politize edilmesine izin vermemek, sivil devlet kurma çabalarını desteklemek ve güçlü bir ordu inşa etmek için askeri kurumu birleştirmek olduğunu belirttiler. Ordunun bu amaçla ortak komiteler oluşturarak tüm siyasi çekişmelerden uzak durması gerektiğini ifade ettiler.
Öte yandan İstikrar Hükümeti’nin Başbakanı Fethi Başağa, iki akşam önce Belçika’nın Trablus Büyükelçisi Christophe de Passombiere ile yaptığı görüşmede hükümetinin Libya Siyasi Anlaşması’na göre Temsilciler Meclisi ve DYK’nin uzlaşması neticesinde kurulduğunu vurgulayarak hükümetin bütçesinin Temsilciler Meclisi tarafından onaylandığını ve devlet kurumlarını etkileyen siyasi bölünmeyi sona erdirmek için çalışacağını açıkladı.
Başağa, hükümetinin cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin belirlenen yol haritasına uygun olarak düzenlenmesini desteklemek için gerekli tüm adımları atacağına dair söz verdi. Ayrıca Kahire'de düzenlenen anayasal yol çalışmalarına desteğini vurgulayarak bu çalışmaların olumlu uzlaşmalar ile taçlandırılmasını umduğunu dile getirdi. Büyükelçinin İstikrar Hükümeti’nin görevlerini yerine getirmek için barışçıl yollara bağlı kalmasından ve başkentin güvenliğini ve Libya'nın istikrarını sarsan herhangi bir askeri tırmanışa karşı olmasından övgüyle bahsettiğini de kaydetti.
Ayrıca Başağa petrol tesislerine uygulanan ambargonun ‘Merkez Bankası’nın bu hafta parlamento tarafından onaylanan bütçeye fon sağlaması durumunda büyük olasılıkla sona ereceğini’ söyledi. Libya'daki siyasi çıkmazın yeni bir savaşa yol açacağını sanmadığını vurgulayan Başağa, bu konuda şu ifadeleri kullandı:
“Hükümetimiz bütçeyi aldığında ve bütçede belirttiğimiz gibi bütçe adil bir şekilde dağıtıldığında, petrol yatakları ve Petrol Hilali sakinlerinin petrolü yeniden ihraç etmekte veya yatakları işletmekte bir mani görmeyeceğini düşünüyoruz.”



Witkoff'un önerisi: Hamas arabuluculara cevabını ‘notlarla’ iletti

Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
TT

Witkoff'un önerisi: Hamas arabuluculara cevabını ‘notlarla’ iletti

Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)

Hamas kaynakları bugün, hareketin ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un 60 günlük ateşkes önerisiyle ilgili cevabını arabuluculara ilettiğini doğruladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, Hamas'ın ortak bir Filistin pozisyonu oluşturmak amacıyla Katar'da ve Beyrut dahil diğer başkentlerde Filistinli grupların liderleriyle yoğun temaslarda bulunduğunu ve toplantılar düzenlediğini bildirdi.

Kaynaklar, Hamas liderliği ve gruplar açısından cevabın olumlu olarak nitelendirilebileceğini, ancak İsrail işgaline karşı açık bir önyargı taşıyan teklifin taşıdığı tüm olumsuzluklara rağmen, uygulanmasının başarılı olması için bazı notların da eklenmesi gerektiğini belirtti.

Kaynaklar, teklifle ilgili yapılan tüm düzenlemelerin oybirliğiyle kabul edildiğine dikkat çekerek, İsrail'e baskı yapma konusunda samimi bir Amerikan iradesi olması halinde teklifin kabul edileceğini ifade ettiler.

Kaynaklar, yanıtta yer alan notlardan birinin, İsrailli esirlerin Witkoff belgesinde belirtildiği gibi ilk hafta sadece iki gün içinde teslim edilmesini önlemeyi, bunun yerine son anlaşmada olduğu gibi aşamalı olarak iki ay boyunca anlaşmanın tam olarak etkili olmasını sağlamayı amaçladığını açıkladı.

Hareket kaynakları dün Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada, teklife ilişkin yorumlarla birlikte olumlu bir yanıt verileceğini belirttiler.

Filistinli bir kadın, Cuma günü Gazze Şehri'ne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından çığlık atıyor (Reuters)Filistinli bir kadın, Cuma günü Gazze Şehri'ne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından çığlık atıyor (Reuters)

Kaynaklar o dönemde teklifin birçok ‘tuzak’ taşıdığını ve birçok koşulunun Filistinliler için durumu daha da karmaşık hale getirdiğini ifade etmişti. Kaynaklar, 60 günlük sürenin ateşkes anlaşmasını açıkça bağlayıcı hale getirmemesi ve İsrail'i buna bağlamadan, hatta başarılı olması halinde süreyi uzatmadan gevşek bir şekilde ortaya koyması da dahil olmak üzere, sunulan metinde birçok ikilemin belirgin olduğuna dikkat çekti. Bu durum, İsrail'in kalan esirlerin teslimi için belirlenen yedinci günden sonra istediği zaman Gazze'de Lübnan tarzı saldırılar gerçekleştirmesine ve altmış günün ardından savaşı tamamen yeniden başlatmasına açıkça izin verecektir.

Teklif ayrıca esir takası için üzerinde anlaşmaya varılmış herhangi bir kriter olmaksızın belirli bir sayı belirliyor ve sadece 125 müebbet ve yüksek cezalı mahkûmun serbest bırakılmasını öngörüyor ki bu sayı hayatta kalan ve ölen İsraillilerin sayısıyla orantılı olmadığı gibi bir önceki ateşkes aşamasında kullanılan kriterlere bile ulaşmıyor.

Kaynaklar o dönemde Hamas liderliğinin teklifin metnini inceledikten sonra, canlı ve ölü esirlerin serbest bırakılmasının bedeli konusunda bile İsrail'in ateşkes vizyonunu benimsediğini gördüklerini söyledi.

Kaynaklar, teklifte savaşı sona erdirecek net bir garantiden bahsedilmediğini, konunun müzakerelerin kaderine bırakıldığını, bunun da esasen savaşı sona erdirmek istemeyen ve herhangi bir anlaşmaya uymayı reddeden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun elinde kalacağı anlamına geldiğini açıkladı.

Anlaşma metninin İsrail'in çekilmesi ve hatta yardım girişinin devam etmesi konusunda da herhangi bir garanti vermediğini belirten kaynaklar, insani yardım maddesinin de bir önceki anlaşmada kabul edilen insani yardım protokolünün uygulanmasına atıfta bulunmadığına, bunun yerine müzakereler ve anlaşmanın uygulanması sırasındaki gelişmelere göre devreye sokulmasını öngördüğüne dikkat çekti. Başka bir deyişle anlaşma metni, tüm ihtiyaçları karşılamadan ve enkazı kaldırmak için ağır ekipman ve diğerlerini getirmeden, İsrail'in bu insani dosyada üstünlüğünü korumasına izin veriyor.

İsrailli siyasi kaynaklar anlaşma metninin ne savaşın sona ermesini ne İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini ne de insani yardımın serbestçe girişine izin verdiğini doğruladı.

Hamas kaynakları, teklifin herhangi bir anlaşma için İsrail'in ve Netanyahu hükümetinin koşullarını öne sürdüğünü, Filistinlilere ise hiçbir şey garanti etmediğini ve sadece hareketten net bir ödül olmaksızın esirleri teslim etmesini istediğini söylüyor.

Yeni anlaşma ateşkesin 60 gün sürmesini, ABD Başkanı Donald Trump'ın taraflara bu süre zarfında taahhütte bulunma garantisi vermesini ve ilk gün 5 İsrailli esir ile 9 cesedin, yedinci gün de aynı sayıda kişinin serbest bırakılmasını öngörüyor.

Anlaşma, insani yardımın iki tarafın üzerinde mutabık kalacağı bir anlaşma yoluyla yapılmasını ve sadece Birleşmiş Milletler (BM) ve Kızılay gibi mutabık kalınan kanallar aracılığıyla dağıtılmasını, yani özel sektöre hiçbir malın verilmemesini öngörüyor.