Suudi Arabistan ve Türkiye: Geçmişin yükleri, geleceğin fırsatlarını ortadan kaldırmaz

Bölgesel ve küresel zorluklar, analistlerin Erdoğan için bir ‘kurtuluş çizgisi’ olarak gördüğü bir yakınlaşmayı dayattı

Fotoğraf:AA
Fotoğraf:AA
TT

Suudi Arabistan ve Türkiye: Geçmişin yükleri, geleceğin fırsatlarını ortadan kaldırmaz

Fotoğraf:AA
Fotoğraf:AA

Mustafa el-Ensari*
Siyasi anlaşmazlık, iki ülke ilişkilerinin her türlü barış ve gerginliğe sahne olduğu onlarca, hatta yüzlerce yıl boyunca kökleşen Suudi Arabistan ve Türkiye ilişkilerine gölge düşürdü. Ancak koşullar ve gelecekteki fırsatlar, iki tarafı geçici olarak da olsa geçmişin yüklerinden kurtulmaya zorladı. Orta noktada buluşma, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı iki ay önce Suudi Arabistan'a, bu günlerde de Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı Türkiye'ye götürecek noktaya getirdi.
Uluslararası basın ve Arap medyası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Veliaht Prens’i kucaklama sahnesiyle çalkalanıyor. Bir sürelik hasret ve ayrılığın ardından bir ağabeyin kardeşine sarılması gibiydi. Politikacılar, daima istedikleri zaman sevgi ve yakınlığın ortak noktalarını bulmuşlardır. Tıpkı, kendisi ve parti liderlerine kapılarını açtıktan sonra Suudi Arabistan'ı yakından tanıyan Erdoğan başta olmak üzere, anlaşmazlıkları da körüklemek için mazeret bulmakta hiç zorlanmadıkları gibi.
Son zamanlarda Türkiye Cumhurbaşkanı, ülkesinin ve Suudi Arabistan'ın ‘tarihi, kültürel ve insani ilişkileri olan kardeş ülkeler’ olduğunu söyleyerek bu bağlardan bahsetti. ‘Her türlü siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri güçlendirmek ve aralarında yeni bir dönem başlatmak’ için buna dayanmak istedi.
Ancak Erdoğan, ‘Arap Baharı’ dalgasına kapılarak, Riyad ve  bölgesel müttefikleri Mısır ile Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı tavır almıştı. Ankara, Siyasal İslamcı örgütlerin bölgedeki krizler üzerindeki etkisini genişletmeye çalışmış, Erdoğan’ın bu uğurdaki hırsları Suudi-Türkiye köklü ilişkilerini kopma noktasına getirmişti.
Bu hırs, Kuala Lumpur'da İslam İşbirliği Teşkilatı’na paralel bir blok kurarak İslami safları daha geniş bir şekilde bölme girişimine dönüşmeden önce, Riyad'ın etkisine zarar vermek için olağanüstü çabalamasına yol açtı.
Ancak Erdoğan yine de her fırsatta Türkiye'de, ‘Körfez bölgesindeki kardeşlerinin istikrar ve güvenliğinin, kendi istikrar ve güvenliği kadar önemli olduğunu’ vurguladığını savunuyor.

Yakınlaşma sebepleri ve haritalar çizme
Türkiye'nin 2017'de, Ankara'nın, Türkiye ile Riyad arasındaki sorunun temeli olan Mısır’daki İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) yönetimini savunmak için müttefiki Katar'ın yanında yer aldığı Körfez krizi ortaya çıkmadan önce, Arap Koalisyonu aracılığıyla Riyad'ın ‘Kararlılık Fırtınası Operasyonu’ndaki konumunu ve Yemen'deki meşru hükümeti savunmasını destekleyen İslam ülkeleri arasında yer alması bu açıdan dikkat çekiciydi.
İran'ın bölge güvenliğine yönelik tehdidi gibi Suudiler için kritik bölge dosyalarındaki Türkiye’nin performansı mütevazı kalsa da Uluslararası ilişkiler araştırmacısı Basil el-Hac, Riyad ile Ankara arasındaki uzlaşmanın İran'ı bölgede sınırlayan veya etkisini azaltarak bir dengeye yol açabileceğini düşünüyor.
Prens Muhammed bin Selman'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaretin çok önemli olduğunu söyleyen Hac, “Çünkü Rusya'nın Ukrayna'ya özel askerî harekâtı başlatmasının ardından tüm bölgesel ve uluslararası denklemlerin değiştiği bir dönemde yeni bir sayfa açılacak” dedi.
“Körfez Bölgesi’ndeki kardeşlerimizin istikrarına ve güvenliğine, kendi istikrar ve güvenliğimiz kadar önem verdiğimizi her vesileyle ifade ediyoruz.
Terörün her türlüsüne karşı olduğumuzun ve bölgemizdeki ülkelerle teröre karşı iş birliğine verdiğimiz önemin altını çiziyoruz. İlişkilerimizi her alanda geçmiştekinin de ötesine taşıyacağımıza inanıyorum. Rabbimizin rahmet, mağfiret ve şefkatinin gönülleri kuşattığı mübarek Ramazan ayındaki bu seyahatimiz, dost ve kardeş Suudi Arabistan’la yeni bir dönemin kapılarını aralayacaktır”
Resmi bir Türk kaynağı, Riyad'la yeni yakınlaşmanın nedenlerini ‘2011'de Washington'ın Irak'tan çekilmeye ve Tahran'ın yerel ve bölgesel oyuncular pahasına orada yayılmasının ve genişlemesinin yolunu açmaya karar vermesine benzer şekilde ortaya çıkabilecek ve bölgede var olan dengeler ve denklemler oyununu etkileyebilecek bölgesel sürprizlerden kaçınmak için Viyana'daki Batı-İran nükleer görüşmelerinin sonuçlarının ötesindeki aşamaya hazırlık’ olarak açıkladı. Resmi Türk medyasında yer alan bir habere göre bir yetkili, “Bölgede birden fazla aktif ülkenin yeniden konumlandırılması ile ilgili hassas bölgesel dosyalar, haritaların, özellikle de Suriye ve Lübnan aleyhine çizilmemesi için artık Türk-Suudi koordinasyonunu gerektiriyor” dedi.
Yeni ABD yönetiminin iktidara gelmesinden bu yana Körfez ve Türkiye, Beyaz Saray'ın Biden dönemindeki yönelimlerinin umulduğu gibi gitmediğini gördü. İngiliz ‘Chatham House’dan analistler, İran ile bile ikili ve toplu diyalog yoluyla bölgesel iş birliğinin daha etkili olduğu sonucuna vardılar.

İran yeni bir 'güç gösterisi' konusunda endişeli
Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından hâkim olan kutuplaşma, işleri karmaşık hale getirirken aynı zamanda bölge ülkelerinin, özellikle de enerji piyasasını dengeleme konusunda muazzam bir yeteneğe sahip olan Suudi Arabistan'ın önemini hatırlattı. Türkiye, bölgedeki en önde gelen NATO müttefikidir. Bu da pozisyonların koordinasyonunu daha da acil hale getiriyor.
İki büyük ülke arasındaki koordinasyonun önemi, Tahran'ın bundan endişe duymasına neden oldu. Aftab Yezd gazetesi, Veliaht Prens'in Türkiye ziyaretini, ‘güç ve kudretin bir tezahürün’ göstergesi olarak nitelendirdi. Gazete, "Suudi Arabistan ve Türkiye, son yıllarda iki ülke arasında yaşanan anlaşmazlıkların ve sorunların üstesinden gelmeyi başardılar. Bu, İran'a siyasi ve askeri tecritle (tehdit ederek) bir kuşatma döngüsü uygulanmaya başlandığını gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Ancak Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Independent Arabia’ya konuşan Türk siyasi analist Turgut Oğlu, Türkiye'nin iktidar partisi ile İran rejimi arasındaki siyasi anlaşmazlıkların önemsiz olduğunu söyledi. "Bazı Arapların, İran'a eşit olan eski Türkiye'nin hala mevcut olduğuna inandığına dikkat çeken Turgut Oğlu, “Türkiye'deki İran lobisinin hiç olmadığı kadar güçlendiğine tanık oluyoruz” dedi. Nitekim, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin birçok liderinin, küçük ayrıntılar dışında ideolojik veya siyasi olarak İran'dan farklı olmadığını belirtti.
İran'ın Türkiye içindeki etkisinin Erdoğan'ın partisiyle sınırlı olmadığını vurgulayan siyasi analist, Davutoğlu'nun ekibi bile siyasi ideolojisinde ‘örneğin, Körfez ülkelerinden ziyade İran'a daha yakın’ olduğuna işaret etti.
Yüzyıllar önce, Osmanlı Türkleri, modern Türk devleti döneminde bu uyum gerilemeden önce, her zaman Irak ve Şam'daki Arap bölgesine yönelik Safevi genişlemesinin karşısında durdular. Ancak 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin düşmesi, iki ülkeyi ‘bölge ülkelerindeki etkilerini genişletmeye ve tüm tarihi, coğrafi, sosyal, dini ve kültürel verilerini kullanmaya’ çabalamaya teşvik etti. Kral Faysal Araştırmalar Merkezi'nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı ve Türkiye ile İran arasındaki özellikle Irak rekabetini inceleyen bir araştırmaya göre bu rekabet, Arap ülkelerinin ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan süreçten geçmesiyle aleni hale geldi.

Tren kaçtı mı?
Türk tarafında, İran'ın genişlemesi Körfez'deki kadar rahatsız edici olmasa da ülkenin ekonomik çıkarları ve Erdoğan'ın 2023 seçimlerini kazanma ihtiyacı ve ülkesinin para biriminin feci şekilde çöküşü, onu ekonomik bir kurtarıcı yapıyor. Şimdi kızgın seçmenlerin oylarını kazanmasını sağlayabilir. Ankara'yı en çok canlandırabilecek Körfez ülkeleri Suudi Arabistan ve BAE, Erdoğan'a bedelsiz fedakarlıklar sunana kadar Biden'e bir şey vermediler. Petrol fiyatlarının toparlanması Türkiye için çok şey yapabilir, ancak soru şu: Türkiye ona ne sunabilir?
Bu bağlamda Turgut Oğlu, ‘Erdoğan'ın seçimleri kurtarma trenini muhtemelen kaçırdığını, ancak Körfez ile Türkiye arasındaki stratejik ilişkilere yapılacak herhangi bir yatırımın olumlu olduğunu söyledi. Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye ekonomik açıdan açık olmasının pek çok olumlu etkisi olabileceğine inandığını ancak ‘yine de AK Parti'nin seçilmesine yol açıp açmayacağının belli olmadığına işaret etti.
Körfez turizmi, özellikle Suudi Arabistan, anlaşmazlıktan önceki yıllarda Türkiye için önemli bir kaynak oluşturuyordu. Bu, Ankara'yı suların rotasına dönmesine, iki ülke arasındaki ticaret alışverişinin hareketinde doğrudan bir gelişmeye güvenmeye sevk etti.
Anadolu Ajansı'nın İngilizce yayın yapan sitesinde yer alan bir habere göre, Suudi Arabistan Ticaret Odaları Federasyonu’ndaki kaynaklar, Türkiye'nin Suudi Arabistan'a yaptığı ihracatın, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeldiği açıklamasının ardından hızlı bir şekilde normale döneceği ve Suudi Arabistan'ın Türkiye'den ithalata yönelik herhangi bir yasağının bulunmadığını ve mallarının hala yerel pazarlarda mevcut olduğunu belirtti.
Suudi Genel İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, Suudi Arabistan'ın Türkiye'den ithalatı 2022'nin ilk iki ayında yüzde 2,8 arttı. 2020'de ticaret 8,82 milyar riyalden (2,35 milyar dolar) yüzde 62,3 düşüşle 3,32 milyar riyal (886 milyon dolar) oldu. Daha önce bu rakamın çok üzerindeydi.
Bu nedenle Türkiye Cumhurbaşkanı, Suudi Arabistan'ın ülkesinin pazarlarına dönüşünü ‘çıkış yolu’ olarak değerlendirirken samimiydi. Cidde'deki uzlaşma zirvesinden döndükten sonra basına şu ifadeleri kullandı: “Biliyorsunuz, Körfez ile ilgili çok olumlu gelişmeler var. Son olarak Suudi Arabistan ziyaretimiz önemli bir çıkış noktası olacak. Suudi kardeşlerimizin de Türkiye'ye gelişleri çok daha artacaktır.”

Ortak İslami eylem için
Öte yandan Kuveytli analist Muhammed el-Mulla, Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye karşı olumlu tutumu olduğunu düşünüyor. Ancak bunun, siyasi dalgalanmalarıyla tanınan Erdoğan ile geçmiş sayfasını kapatmak anlamına gelmeyebileceğine dikkat çekiyor.
Mulla, “AK Parti'nin amacı Osmanlı İmparatorluğu, Arap ve İslam ulusunun kontrolünü yeniden kazanana kadar İslam dünyasına hâkim olmaktı. Parti lideri, Müslüman Kardeşler'in bir üyesi olduğunu ve bölgedeki tüm İhvan hareketlerinin ilk destekçisi olduğunu inkâr etmiyor. Bu nedenle Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'a yönelik tekrarlanan tacizlerde Müslüman Kardeşler ve İran Devrim Muhafızları kanallarını destekleyen Türkiye'den başlatılan bir medya savaşı yaşandı. Suudi Arabistan'a alternatif olarak, Türk-Malezya-Pakistan ittifakını kurma girişimini de unutmadık ama tüm girişimler başarısız oldu” değerlendirmesinde bulundu.
Bu ve diğer politikaların maliyetinin, ülkenin artan yabancı yatırımlara bağımlılığına ek olarak, Ankara'ya muhtemelen 400 milyar dolardan fazla borca ​​mal olduğu tahmin ediliyor. Bu ise ülkeyi giderek büyüyen bir krize sürükledi. Türkiye Cumhurbaşkanı, iş birliği elini uzattı ve Mısır, BAE ve Suudi Arabistan'dan özür diledi.
Kuveytli analiste göre Suudi Arabistan, bölgenin yararına ortak iş birliğine inandığından geçtiğimiz 28 Nisan'da Erdoğan'ı kabul etti. Muhammed Mulla, “Ziyaretin amacının, tekrarlanan başarısızlıklar ve popülaritesinin düşmesinden sonra yaklaşan seçimlerde partisini kurtarmak için yeni ilişkiler açmak olduğunu biliyor. Böylece Türkiye'nin Müslümanların kıblesi ve Arapların temsilcisi Suudi Arabistan ile yakınlaşması, Cumhurbaşkanı için can simidi olacak diyerek, bunun, Ankara'yı bölgesel durumun gerektirdiği şekilde her türlü tavizde esnek olmaya teşvik ettiğini" kaydetti.

“1932 yılında Türkiye'yi ziyareti sırasında Kral Faysal bin Abdulaziz”
Son dönemde Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki siyasi anlaşmazlığın tırmanmasına rağmen, iki taraf uzun iletişim hatlarını sürdürmeye çalıştı. Ekonomik boykot, özellikle Riyad tarafında gayri resmi olarak popüler olmaya devam etti. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin, ‘Haremeyn-i Şerifeyn’in kucaklayıcısı olarak, Türkiye dahil tüm İslam ülkeleriyle güçlü ilişkiler kurmayı amaçladığını ve bunun, genel olarak bölgenin çıkarları ve özel olarak ortak İslami eylem için önemli olduğunu söyledi.
O sırada Türk yetkililer tarafından gerçekleştirilen suistimaller konusundaki tutumuna cevaben, Londra merkezli Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda, “Riyad'ın anlaşmazlıkları çözme mirasına dayanarak, Haremeyn-i Şerifeyn ve hedeflerine hizmet etmeye, yurdumuzun güvenlik ve istikrarını, halkımızın refahını sağlamaya, vatanımızın ve İslam dünyasının çıkarlarına zarar veren rekabetlere girmemeye odaklanıyoruz. Bazılarının kendi iç sebeplerinden dolayı, herkes için malum olan olumsuzlukları dikkate almadan, bu hedeflere ulaşmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Geçmişi kurcalamak turizm için zararlı
Tarihsel olarak, 300 yıl önce Diriye'de (şimdi Riyad'ın tarihi mahallesi) ortaya çıkan Suudi devletinin, tarihinin erken dönemlerinden itibaren Arap Yarımadası'ndaki Osmanlı egemenliğine direnmiş ve onlarla vur-kaç savaşları yapmış olması dikkat çekicidir. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle ​​vur-kaç sona erdi. Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu ve bu tür acı hatıralar, Körfez ve Arapların Türkiye'ye bakışına gölge düşürmüştür. Birçok Arap'ın o tarihi unuttuğu ve Türkiye'nin en popüler yatırımcıları ve turistleri arasına girdiği bir dönemde, o geçmişi farklı şeyler çağrıştırıyor.
Nitekim Suudi Araştırmacı Muhammed er-Rumeyzan, 2017 yılında Türkiye'ye gelen Suudi turist olgusu üzerine bir araştırma yaptı. Türklerin Suudileri provoke edip ilişkileri tırmandırmasından önce o yıl 350 binden fazla Suudi vatandaşının Trabzon’a gittiğini tespit etti.
Türkiye meselelerinde uzmanlaşmış araştırmacı, Suudi ticari projelerinin ve sözleşmelerinin incelenen şehirde olduğunu kabul ediyor. Araştırmacıya göre en önemli gelişmeye tanık olan ticari faaliyete yansıyan turist sayısı, kentte 30 Suudi şirketinin kurulmasıyla hızlanarak arttı.
Bu, Körfez krizinden sonra turizm faaliyetinin istikrarlı bir şekilde çökmesinden önceydi. Koronavirüs (Kovid-19) salgınının patlak vermesiyle kriz sona ermişti.  Ancak Suudi Arabistan'daki güvenlik yetkilileri, güçlü lideri Ankara'ya gitmeden önce Riyad'ın iyi niyet jesti olarak anlaşılan bir hareketle, nihayet Türkiye'ye seyahat yasağına son verdi. Bu karar, yüzbinlerce Türk ve iki ülke arasında art arda gelen krizlerden önce, her yıl Türkiye'ye seyahat eden Suudiler tarafından memnuniyetle karşılandı.

Soy, çıkar ve coğrafya bağlantıları
Suudilerin kendi ülkelerinde ve genel olarak Arap bölgesinde Osmanlılara yönelik ‘Seferberlik ve Diriye katliamları’ gibi kasvetli tarihi dosyalar açması, tüm sosyal ve dini bağları yok etmedi. Suudi Prenslerinden Turki el-Faysal, son dönemde yaptığı bir açıklamada, "Bizi Türkiye ile sadece coğrafya olarak değil, iki ülke arasındaki insan ve aile ilişkileri açısından da bağlayan bağlar var. Anneannem aslında Türk ya da Çerkez kökenliydi” dedi.
Faysal, ekonomik durumla ilgili olarak, Suudi menşeili ‘Arab News’e verdiği röportajda, "İki ülke arasındaki ilişkiler ister ticaret olsun, ister müteahhitlik, kalkınma projeleri olsun, ister Türkiye'deki Suudi yatırımları vs. olsun karşılıklı yarar açısından daha iyi olmalı. Umuyorum ki ilişkilerin normalleşmesi doğrultusunda tüm bunlar normale döner” ifadelerini kullandı.



İstanbul'da kuvvetli yağış nedeniyle trafikte aksamalar yaşanıyor

İstanbul'da kuvvetli yağış nedeniyle trafikte aksamalar yaşanıyor
TT

İstanbul'da kuvvetli yağış nedeniyle trafikte aksamalar yaşanıyor

İstanbul'da kuvvetli yağış nedeniyle trafikte aksamalar yaşanıyor

Kent genelinde geceden itibaren etkili olan kuvvetli yağış nedeniyle kara ulaşımında olumsuzluklar meydana geldi.

Kuvvetli yağış, D-100 kara yolu Güzelşehir mevkisi Kumburgaz istikametinde su birikintileri oluşturdu.

Bu bölgede araçlarıyla seyreden sürücüler, su birikintisini son anda fark edip yolda manevra yapmak zorunda kaldı.

Bu sırada arkadan gelen araç sürücüleri ani fren yaparak, olası trafik kazalarının önüne geçti.

Güzelşehir'de, araçların sıklıkla kullandığı alt geçidi su bastı.

Bazı sürücüler su birikintisine rağmen buradan geçmeye devam etti.

Ana arterlerde trafik yoğunluğu

İBB Cep Trafik Uygulamasına göre, kentteki trafik yoğunluğu saat 13.40 itibarıyla yüzde 63 olarak ölçüldü.

Avrupa ve Anadolu Yakası'nda, D-100 kara yolu, TEM otoyolu, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün giriş ve çıkış güzergahları, sahil yolları ile ana arterlerin bazı bölümlerinde araçlar güçlükle ilerledi.

Metrekareye 10 ila 35 kilogram yağış düştü

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezinin (AKOM) yağış ve fırtına raporunda, İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi genelinin soğuk ve yağışlı havanın etkisi altında bulunduğu belirtildi.

Raporda, "İl genelinde sabah erken saatlerden itibaren görülen yağışlar neticesinde İstanbul'un farklı bölgelerinde metrekareye 10 ila 35 kilogram yağış kaydedilmiş olup, en fazla yağış Arnavutköy, Çatalca ve Şile ilçelerimizde gözlenmiştir." bilgisi verildi.

Yağışların, akşama kadar aralıklarla fırtına şeklinde esecek rüzgarla birlikte yer yer kuvvetli şekilde etkili olmasının, ardından bölgeyi terk etmesinin beklendiği aktarılan raporda, halihazırda 10-13 dereceye gerileyen sıcaklıkların, yarından itibaren tekrar artıp yeni hafta boyunca 25 derece civarına ve yaz değerlerine yükseleceğinin öngörüldüğü ifade edildi.

Raporda, kuvvetli sağanak, yağmur ve fırtına nedeniyle yaşanması muhtemel olumsuzluklara karşı hazırda bekleyen İBB ekiplerinin, 3 bin 272 personel, 1693 araç ve iş makinesiyle il genelinden alınan ihbarlar doğrultusunda müdahale çalışmalarını yaptığı, önemli bir olumsuzluk yaşanmadığı kaydedildi.


Dışişleri Bakanı Fidan: Mısır ve Türkiye'nin işbirliği halklarımızın ve bölgemizin fevkalade yararınadır

Dışişleri Bakanı Fidan: Mısır ve Türkiye'nin işbirliği halklarımızın ve bölgemizin fevkalade yararınadır
TT

Dışişleri Bakanı Fidan: Mısır ve Türkiye'nin işbirliği halklarımızın ve bölgemizin fevkalade yararınadır

Dışişleri Bakanı Fidan: Mısır ve Türkiye'nin işbirliği halklarımızın ve bölgemizin fevkalade yararınadır

Fidan, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Bakan Fidan, "Mısır ve Türkiye'nin işbirliği halklarımızın ve bölgemizin fevkalade yararınadır. Biz de iki ülke olarak bu anlayışla ilişkilerimizi daha da ileri taşıma iradesini ortaya koyduk." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şubatta Kahire'ye yaptığı ziyarette bu yöndeki iradenin liderler düzeyinde ortaya koyulduğunu dile getiren Fidan, Kahire'de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin yeniden tesisine ilişkin ortak bildirinin imzalandığını hatırlattı.

Fidan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'nin Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı vesilesiyle Türkiye'yi ziyaret etmesinin gündemde olduğunu kaydetti.

İsrail-İran geriliminin bölgeye olası etkilerinin sorulması üzerine Fidan, "İsrail'in Filistin topraklarını işgali ve Batı'nın buna kayıtsız şartsız destek vermesi Orta Doğu'daki istikrarsızlık probleminin başlıca nedenlerinden biridir." şeklinde konuştu.

Fidan, bu problemi gözden kaçıracak şeylere itibar edilmemesi gerektiğini belirterek, "Bir numaralı önceliğimiz İsrail işgalinin sona ermesi ve iki devletli çözüm formülünün hayata geçmesi olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Bu olmadığı takdirde bölgedeki gerilimin artmaya devam edeceğine dikkati çeken Fidan, "Eğer bu kriz hak ettiği şekilde çözülmezse, Filistinlilerin hak ettiği devlet, bağımsızlık ve egemenlik verilmezse bu türden krizler bölgemizde artarak devam edecektir." dedi.

"Diğer ülkeler şöyle bir lüks içine girmesinler. 'Bunlar sadece Orta Doğu'da olacak, bize bir etkisi olmayacak' diye hiçbir şey içerisine girmesinler." diyen Fidan, Filistin konusunda olan her şeyin küresel fay hatlarını tetiklediğini, burada olan bir şeyin dünyanın her yerini etkilediğini bildirdi.

Mısırlı mevkidaşı Şukri ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin toplantısının hazırlıklarını ele alma imkanı bulduklarını söyleyen Fidan, "İkili gündemimizdeki konuları ayrıntılı şekilde görüştük. Özellikle ticaret ve ekonomi işbirliğimizin en güçlü boyutlarından birini oluşturmakta. Mısır'daki yatırımlarımız halihazırda 3 milyar doları bulmuş durumda. Aramızdaki ticaret hacmi ise yaklaşık 8 milyar seviyesinde." ifadelerini kullandı.

Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şubatta Mısır'ın başkenti Kahire'ye yaptığı ziyarette, ortaya 15 milyar dolarlık bir hedef konulduğunu belirterek "Serbest ticaret anlaşmamızın kapsamını genişleterek ve limanlarımız arasında Ro-Ro seferlerini tekrar başlatarak bu hedefe ulaşmayı planlıyoruz." diye konuştu.

İki ülkenin savunma sanayisi alanındaki ilişkilerinin de gittikçe güçlendiğini belirten Fidan, "LNG (sıvılaştırmış doğal gaz) ve nükleer enerji başta olmak üzere enerji alanında da geniş bir imkan, işbirliği imkanı olduğunu düşünmekteyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Fidan, görüşmede, bölgesel konuların da ele alındığını söyleyerek "Bunların başında Gazze konusu gelmekte. Sayın Şukri ile hem İslam İşbirliği, Arap Ligi'nin ortak oluşturduğu temas grubu vasıtasıyla hem de ikili diyaloğumuz vasıtasıyla Gazze meselesi üzerine çok düzenli bir koordinasyon ve istişare mekanizması aramızda bulunmakta. Krizin başından beri düzenli şekilde beraber çalışmakta ve koordine etmekteyiz." dedi.

Gazze'deki durumun "vehametinin" ve yapılması gerekenlerin altını çizdiklerini vurgulayan Fidan, "Hangi diplomatik adımlar atılabilir? Hangi insani yardımlar konusunda neler yapılabilir? Uzun vadeli iki devletli çözüm konusunda hangi yöntemlere başvurulabilir? Bu konuları ayrıntılı görüştük." dedi.

Fidan, Mısır'ın "sorunun sıcaklığına" coğrafi olarak en yakın ülkelerden biri olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Özellikle insani yardımlar konusunda Mısır'la olan ilişkilerimiz hayati önem taşımakta. Refah Sınır Kapısı'ndan yardımların ulaştırılması için Mısır'la gece gündüz yardım koordinasyon içerisinde çalışıyoruz. Burada insani yardımlarımızı özellikle Refah'a getirmekte kendileri ve çok büyük yardım sunmaktalar. Ayrıca bunun için Mısır'a teşekkür ediyoruz."

"Somali'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden yeni sorun alanını görüştük"

Öte yandan, Türkiye ve Mısır arasında önemli işbirliği alanları olan ve bölgesel sorunları teşkil eden Libya, Sudan, Somali ve Etiyopya sorunlarının da masaya yatırıldığını söyleyen Fidan, "Libya'da Mısır ve Türkiye olarak ve diğer bölge ülkeleriyle Libya'nın bütünlüğüne ve istikrarına beraber nasıl katkıda bulunuruz, bu konuda nasıl daha düzenli çalışabiliriz, hangi türden teklifleri hayata geçirebiliriz, bunları kendi aramızda istişare etme imkanımız oldu. Aldığımız kararla da bunları daha düzenli bir şekilde görüşmeyi hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Fidan, Sudan'da devam eden iç savaşın nasıl durdurulabileceğini, bölgesel etkilerini, ileriye dönük çözüm planlarını ve devam eden müzakere sürecini masaya yatırdıklarını belirterek "Bu konuda da beraber istişarelerimizi artırma ve çalışma kararını aldık. Somali ve Etiyopya arasında başlayan, özellikle Somali'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden yeni sorun alanını da yine beraber görüştük. Burada Somali'nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine olan bağlılığımızı teyit ettik. Türkiye ve Mısır olarak ve bu konuda aradaki siyasal görünen şu anki ihtilafın bir çatışmaya dönüşmeden ne türden adımlar atılabilir bu konuda görüş alışverişinde bulunduk." diye konuştu.

Mısır ile Türkiye arasında sadece ikili ilişkiler bazında değil, coğrafyayı kapsayan diğer konularda da büyük bir işbirliği alanı olduğunu vurgulayan Fidan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu konular iki ülkenin beraber hareket etmesini zorunlu hale getirmiş durumda. Türkiye ve Mısır, Akdeniz'in iki ucunda iki önemli kardeş ülke ve çok büyük işbirliği potansiyelimiz var. İşbirliği sadece halklarımızın ve devletlerimizin menfaatine değil, aslında bölgemizin de büyük menfaatine. Biz buradaki büyük potansiyeli görüyoruz."

"Filistin'deki direniş, ezenlerle ezilenler arasındaki bir mücadele formu"

Filistin meselesinin dünyanın her yerini etkilediğini söyleyen Fidan, "Bunu biz Kızıldeniz'deki ticaret gemileri ile ilgili krizde de gördük. Lojistik zincirinin nasıl kesildiğini gördük. Siparişlerin nasıl geç gittiğini, fiyatların nasıl arttığını gördük. Bunlar daha başlangıç. Eğer bu türden krizlerin yayılmasının önüne geçmek istiyorsak sahici olarak kollarımızı sıvayıp bu sorunun çözülmesi için gereken adımı atmamız lazım." dedi.

Fidan, "Bu konuda bazı devletlerin pozisyon değiştirmesinden ümitvar mıyız? Değerli kardeşimle de konuştuk. Mevcut şartlar böyle devam ettikçe ümitvar olma imkanımız azalıyor." ifadelerini kullandı.

Baskının artırılması gerektiğini belirten Fidan, "Bölge ülkeleri olarak, İslam ülkeleri olarak, diğer Afrika ülkeleri, Latin ülkeleri, Orta Asya ülkeleri, herkes bir araya gelip bu haksızlığa karşı sesini organize bir biçimde yükseltmek zorunda. Bunu yapmadığımız sürece bu haksızlık devam edecek." diye konuştu.

Fidan, "Filistin'deki direnişi, giderek İsrail-Filistin arasındaki bir savaş olmaktan çıkıp dünyada ezenlerle ezilenler arasındaki bir mücadele formu, hüviyeti taşıma başladığını" ifade ederek şunları kaydetti:

"Latin Amerika'dan Afrika'ya, Asya Pasifik'ten Orta Doğu'ya kadar hatta Avrupa başkentlerine kadar birçok yerde kendini ezilmiş, dışlanmış, uluslararası sistemin ikiyüzlülüğüne, adaletsizliğine, hukuksuzluğuna maruz kalmış gören bütün devlet ve devlet dışı aktörlerin artık giderek daha bilinçli bir hale gelmeye başladığını ve farklı organizasyonlar içerisine girerek haklarını arama yoluna girmeye başladığını görüyoruz. Filistin'deki şehit olan kardeşlerimiz, Gazze'deki yıkım, ilk etapta onların elde ettiği neticeyi getiremeyebilir Filistinli kardeşlerimize ama eminim ki onların kanı dünyadaki diğer ezilen halkların, insanların umutlarının yeşermesi için mübarek bir besleyici su olacak."

- "Türkiye başından beri Filistin meselesinin hak ettiği şekilde çözülmesine odaklandı"

Türkiye'nin bugüne kadar Gazze’de oynadığı uluslararası rolün sorulması üzerine Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidara geldiği günden itibaren sürdürdüğü politikalarla Filistin meselesi ve Orta Doğu'daki istikrarsızlık probleminin hak ettiği şekilde çözülmesine odaklandığını söyledi.

Fidan, "Hükümetlerimiz, devletimiz bu sorunla ilgili çabadan çalışmadan gayretten bir saniye bile vazgeçmemiştir. Bunu duygusallıktan uzak rasyonel bir biçimde Filistin meselesine sahiden katkıda bulunacak şekilde nasıl yapabiliriz hep bunun arayışı içerisinde olduk." ifadelerini kullandı.

Mısır başta olmak üzere bölgesel ortaklarla bu konuda nasıl çalışabileceklerini görüştüklerini kaydeden Fidan, diğer ülkelerin yaptıkları çalışmaları kamuoyuyla paylaşmama hassasiyetleri nedeniyle kamuoyunun gördüğü çabanın görülmeyenden çok daha fazla olduğuna işaret etti.

Fidan, tüm imkanları kullanarak işgalin sona ermesi, ateşkesin sağlanması ve insani yardımların başlaması için çalıştıklarını belirterek Gazze'ye yapılan yardım miktarından ziyade Gazze'nin içine gönderilebilen yardım miktarının önemli olduğunu vurguladı.

İsrail'in Refah'a olası saldırısının başlamaması için neler yapılabileceği, nasıl bir uluslararası baskı oluşturulabileceği yönünde arayışta olduklarını ifade eden Fidan, "Mevcut diplomatik çabalar, insani yardım faaliyetleri çözüm vermeyecekse ilaveten ne yapılmalı, ne türden sahici tedbirler ortaya konulmalı, bunu ilgili muhatap ve ortaklarımızla görüşüyoruz." dedi.

"Dünyayı bekleyen asıl büyük kriz Filistin meselesiyle makyajı dökülen uluslararası sistemin ikiyüzlülüğüdür"

Bakan Fidan, uluslararası platformlarda ve dünyadaki tüm diğer ülkelerle Gazze için neler yapabilecekleri yönünde arayışlarının olduğuna dikkati çekerek "Fakat burada şunu görüyoruz. Bütün bu mobilizasyon, bütün bu uluslararası aktörlerin bu konu karşısında 'bu da yanlış' dediği bir yerde bu yanlışın durmaması başlı başına daha büyük bir problem." diye konuştu.

Fidan, "Dünyayı bekleyen asıl büyük kriz Filistin meselesiyle makyajı dökülen, gerçekliği ortaya çıkan uluslararası sistemin ikiyüzlülüğü, uluslararası hukuksuzluk ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulmuş olan hegemonik sistemin işe yaramazlığıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Gazze'deki "zulüm ve katliamın" her geçen gün bunun daha açık ve net ortaya çıkmasına sebep olduğunu aktaran Fidan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu mesele artık İsraillilerin Filistinlileri katlettiği bir mesele olarak algılanmaktan çıkıp İsrail'in arkasında duran ve katliamı mümkün kılan işlerle Filistin'i kalplerinde ve kafalarında hisseden, bu zulme karşı, bu ezilmişliğe karşı küresel çapta artık direniş gösterme ihtiyacı hisseden iki tarafın kavgası haline dönüşmeye başlamıştır. "


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile görüştü
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile bir araya geldi.

Dolmabahçe Çalışma Ofisi'ndeki kabul, basına kapalı gerçekleşti.


Fırat Kalkanı bölgesinde 5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi

Fırat Kalkanı bölgesinde 5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi
TT

Fırat Kalkanı bölgesinde 5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi

Fırat Kalkanı bölgesinde 5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi

Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Gücünü asil milletimizden alan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG'li teröristlere karşı operasyonlarına devam ediyor. Fırat Kalkanı bölgesinde tespit edilen 5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi. Her nerede olursa olsun terör örgütleriyle mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek." ifadeleri kullanıldı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesi) ABD'nin İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesi) ABD'nin İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesi) ABD'nin İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesi) ABD'nin İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar Hz. Ali Camii'nde kıldığı cuma namazının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Pazartesi günü Irak'a gerçekleştireceği ziyarete ilişkin bir soru üzerine, Erdoğan bunun ertelenen bir ziyaret olduğunu, seçimin tamamlanmasıyla bunu gerçekleştireceklerini söyledi.

Bağdat'ta Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşmeler yapacağını aktaran Erdoğan, "Oradan sonra bir de Erbil ziyareti gerçekleştireceğiz. Erbil'de de Kuzey Irak sorunlarını, aynı zamanda merkezi yönetimle ilgili sorunları görüşme fırsatımız olacak. Bu tabii, aynı zamanda Türkiye-Irak ilişkilerini bir genelleme çatısı altında ele alacağımız konular olacak." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in çarşamba günü Türkiye'ye yapacağı ziyarette konu başlıklarının neler olacağı yönündeki soruya, "Hangi konu başlıkları demeyeyim ama Türkiye-Almanya arasındaki ilişkileri ele alma fırsatımız olacak. Steinmeier'le bizim geçmişten bugüne olan dostluklarımız var. Bu ilişkileri değerlendirme fırsatımız olacak. Bunlar içerisinde siyasi, askeri, ekonomik, ticari birçok konuları ele alacağız. Sayın Cumhurbaşkanı'nın burada bizimle ilgili yapacağı görüşmelerde de Almanya-Türkiye ilişkilerini daha ileri nasıl taşıyabiliriz, bunları da görüşme fırsatımız olacak." ifadelerini kullandı.

İsrail-İran gerilimi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile İran arasındaki gerginliğine yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine şunları belirtti:

"Şu anda İsrail farklı şeyler söylüyor. İran aynı şekilde farklı görüşler ortaya atıyor. Yani sahiplenme yok. Konuyla ilgili de gerçekten şöyle akla ziyan olmayan bir açıklama da yok. İran'ın yaptığı açıklamalarda şöyle hakikaten 'Bu doğru söylüyor.' diyemiyorsunuz. İsrail'inkini zaten hiç diyemiyorsunuz. Bu arada tabii Amerika'yı ileri sürüyorlar. Amerika'nın yaptığı açıklamalarda da 'Haberimiz vardı-yoktu' gibi laflar var. Ve çok daha önemlisi Birlemiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinde de Amerika'nın, son yapılan açıklamalarda İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz. Burada, herkes Filistin'in yanında yer alırken Amerika ne yazık ki burada yine İsrail'in yanında yer almak suretiyle duruşunu ortaya koyuyor. Zaten farklı bir şey beklemiyorduk. Bunu da çok açık, net şekilde görme imkanımız oldu."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas Hareketi Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye ile yarın İstanbul'da bir araya geleceğinin hatırlatılması ve "Geçtiğimiz günlerde İsrail saldırısında kendisi çocuklarını, torunlarını kaybetti. İlk arayan da siz olmuştunuz. Peki yarın gündemde neler var efendim?" sorusu üzerine, "İsterseniz o gündemi biz Sayın Haniye ile aramızda tutalım ve ona göre de adımlarımızı atalım." ifadelerini kullandı.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in 13 Mayıs'ta Türkiye'ye yapması beklenen ziyaretle ilgili değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Sayın Miçotakis'in ziyareti bir nevi iadeiziyarettir. 'Bu iadeiziyaret de Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde önemli bir merhaledir.' diyebilirim. Bu önemli merhaleyle ilgili olarak da biz, 'Türkiye-Yunanistan ilişkilerini çok daha iyi bir konuma nasıl taşıyabiliriz?', bunları görüşme fırsatımız olacak." yanıtını verdi.


Antalya'daki teleferik kazasında mahsur kalanların tamamı kurtarıldı

Antalya'daki teleferik kazasında mahsur kalanların tamamı kurtarıldı
TT

Antalya'daki teleferik kazasında mahsur kalanların tamamı kurtarıldı

Antalya'daki teleferik kazasında mahsur kalanların tamamı kurtarıldı

Ramazan Bayramı tatili dolayısıyla yoğunluk yaşanan teleferikte, direklerden birinin dün saat 17.28'de devrilerek bir kabine çarpması sonucu 1 kişinin öldüğü, 2'si çocuk 7 kişinin yaralandığı kazada, 24 kabindeki 184 kişi havada mahsur kaldı.

AFAD başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşların arama kurtarma ekiplerince dün başlayan kurtarma çalışmaları, gece boyunca gece görüş kabiliyetine sahip helikopterlerle devam etti. 7 helikopter, 87 araç ve yaklaşık 500 personelin 22,5 saat boyunca süren yoğun çalışmaları sonucunda kabinlerde mahsur kalanların tamamı kurtarıldı.

AFAD ekipleri tüm kabinleri tek tek dron ile kontrol ettikten sonra kurtarma çalışmalarını sonlandıracak.

Helikopterlerle tahliye edilenler Sahil Güvenlik Grup Komutanlığına getirilerek sağlık ekiplerince ilk kontrolleri yapıldı, ihtiyaç halinde ise hastaneye sevk edildi.


Bayram tatilinin 7 günündeki trafik kazalarında 55 kişi öldü, 7 bin 331 kişi yaralandı

Bayram tatilinin 7 günündeki trafik kazalarında 55 kişi öldü, 7 bin 331 kişi yaralandı
TT

Bayram tatilinin 7 günündeki trafik kazalarında 55 kişi öldü, 7 bin 331 kişi yaralandı

Bayram tatilinin 7 günündeki trafik kazalarında 55 kişi öldü, 7 bin 331 kişi yaralandı

Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, tatilin 7. gününde 664 trafik kazası meydana geldiğini, 349 bin 174 aracın denetlendiğini, 24 bin 583 araca hız ve radar işlemi, 27 bin 808 araca ise diğer işlemlerin yapıldığını belirtti.

Tatilin 7 günündeki toplam 4 bin 370 trafik kazasında 55 kişinin hayatını kaybettiğini, 7 bin 331 kişinin yaralandığını kaydeden Yerlikaya, sürücü ve yolculara şu uyarılarda bulundu:

"Karayollarımızda trafik yoğunluğu tekrar artmaya başladı. Lütfen aşırı hız yapmayalım. Araçlarımızda da otobüslerde de emniyet kemeri takmayı ihmal etmeyelim. Trafik kurallarına uyalım. Bayram tatili boyunca trafik polislerimiz ve jandarma trafiğimiz denetimlerine 24 saat esasına göre devam ediyor."

Taşıma yapan bazı araçların seyirlerine izin verilecek

Yerlikaya, İçişleri Bakanlığının bayram tatili dönüşü İstanbul ve Ankara'daki trafik yoğunluğunun azaltılabilmesi için kamyon, çekici ve tanker cinsi araçların, yarın saat 05.00'ten 15 Nisan Pazartesi saat 05.00'e kadar İstanbul ve Ankara'ya girişlerine izin verilmeyeceğini duyurduğunu hatırlattı.

Yerlikaya şunları kaydetti:

"Tedarik süreçlerinin aksamaması için yaş sebze/meyve, süt ve süt ürünleri gibi bozulabilir gıdalar, dondurulmuş gıdalar, canlı ve kesme çiçek, ilaç, tıbbi malzeme ve akaryakıt taşıyan kamyon, çekici ve tanker cinsi taşıtların öncelikle ana arterler haricindeki güzergahlarda, zorunluluk halinde ise ana arterler üzerinde en az süreyle bulunacak şekilde istisnai olarak seyirlerine izin verilecektir."


19 kabindeki 137 kişi kurtarıldı, kurtarma çalışmaları sürüyor

19 kabindeki 137 kişi kurtarıldı, kurtarma çalışmaları sürüyor
TT

19 kabindeki 137 kişi kurtarıldı, kurtarma çalışmaları sürüyor

19 kabindeki 137 kişi kurtarıldı, kurtarma çalışmaları sürüyor

Ramazan Bayramı tatili dolayısıyla yoğunluk yaşanan Tünektepe Teleferik Tesisi'nde direklerden birisi henüz belirlenemeyen nedenle devrildi. Devrilen direğe çarparak parçalanan kabindeki 8 kişi kayalık alana düştü.

Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye itfaiye, polis, sağlık ve kurtarma ekipleri sevk edildi.

Bölgeye ulaşan ekipler, Memiş Gümüş'ün (54) yaşamını yitirdiğini, Özlem Şahin, Kaan Akgün, Fatih Gümüş, Keziban Çapar Gümüş, Lütfullah Kerim Gümüş, Herdem Eyüpoğlu ve Kırgızistan uyruklu Akmaral Abdyldaeva'nın yaralandığını belirledi.

Valilikten yapılan açıklamada, helikopterler eşliğinde kurtarma çalışmalarının aralıksız sürdüğü kaydedildi.

Saat 11.45 itibarıyla 19 kabindeki 56'sı helikopterle 137 kişinin tahliye edildiği belirtilen açıklamada, "Tahliye edilenlerden 9'unun ambulansla hastaneye sevki gerçekleşmiş, tedavilerinin ardından 7 kişi taburcu edilmiştir. Havada asılı bulunan 5 kabinde 29 kişi için tahliye çalışmaları devam etmektedir." bilgisi paylaşıldı.

Ayrıca Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, teleferik kazası sonrası mahsur kalan vatandaşları kurtarma çalışmalarına destek için Konya'daki 3'üncü Ana Jet Üs Komutanlığından AS-532 Couger tipi helikopterin de görevlendirildiği bildirildi.

İçişleri Bakanı Yerlikaya: 112 kişi tahliye edildi 

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Antalya'daki teleferik kazasında kurtarma çalışmalarının aralıksız sürdüğünü ve asılı kalan 112 kişinin başarıyla tahliye edildiğini açıkladı.

Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Sahil Güvenlik Komutanlığına ait 4 helikopterin kurtarma çalışmalarında aktif görev aldığını belirtti.

Kurtarma çalışmalarının titizlikle sürdürüldüğünü bildiren Yerlikaya, şunları kaydetti:

"Asılı kalan 15 kabindeki 98 kişi başarıyla tahliye edilmiştir. Bölgeye AFAD, jandarma, polis ve asker, UMKE, STK ve itfaiyeden oluşan 543 arama kurtarma personeli ile 7 helikopter, 1 askeri kargo uçağı, 108 araç ve 6 ambulans ile dron görevlendirilmiştir."

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kazaya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şu bilgileri paylaştı:

"Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde bir teleferik kabininin düşmesi sonucunda bir kişi hayatını kaybetmiş, 10 kişi yaralanmıştır. Kaza sebebiyle 6 ambulans ve 2 UMKE timiyle, toplam 24 kişilik sağlık ekibi görevlendirilmiştir. Yaralılar ilk müdahalelerin ardından hastanelere sevk edilerek tedavilerine başlanmıştır, sağlık durumları ciddiyet arz etmemekte."

İletişim Başkanı Altun: Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm gelişmeleri yakından takip etmekte

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, olayda hayatını kaybeden vatandaşa Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.

Kaza sonrası mahsur kalan kişilerin tahliyesi için İçişleri Bakanlığının yoğun bir çalışma yürüttüğünü belirten Altun, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu elim hadiseyle ilgili tüm gelişmeleri yakından takip etmekte, konu hakkında ilgili bakanlıklardan ve Valiliğimizden anlık bilgi almaktadır. Olayla ilgili gerekli soruşturmalar başlatılacak, kaza tüm yönleriyle araştırılacaktır. Vatandaşlarımızın, yaşanan bu elim hadise ile ilgili sosyal medyada ortaya atılabilecek dezenformasyon içeren paylaşımlara itibar etmemeleri, gelişmeleri resmi kanallardan takip etmeleri büyük önem taşımaktadır."

"İpli sistem yöntemiyle kurtarmaya çalışacağız"

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, bölgeye gelerek kurtarma çalışmalarıyla ilgili bilgi aldı.

Böcek, gazetecilere yaptığı açıklamada, olayın ardından Antalya Valiliğince hızla kriz masası oluşturulduğunu söyledi.

Bütün ekiplerin olay yerinde çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Böcek, "İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya da aradı. Bursa'dan özel gece görüşlü helikopterler de geliyor. Kriz merkezinde bütün arkadaşlarımız el birliğiyle yardımcı olmaya çalışıyoruz." dedi.

Gece uçuş kabiliyetine sahip bir jandarma helikopteri bölgeye ulaşarak kurtarma çalışmalarına katıldı. Kabindeki bir kişi sedyeyle helikoptere alındı.

AFAD'ın sosyal medya hesabından yapılan kurtarma çalışmalarının aralıksız devam ettiği aktarılan açıklamada, ilk etapta asılı kalan 8 kabindeki 49 kişinin başarıyla tahliye edildiği belirtildi.

Bölgeye AFAD, jandarma, polis ve asker, UMKE, STK ve itfaiyeden oluşan 366 arama kurtarma personeli ile 6 helikopter, 1 askeri kargo uçağı, 76 araç ve 6 ambulansın görevlendirildiği belirtildi.

Kurtarma çalışmaları gece görüşlü helikopter eşliğinde devam ediyor: 59 kişi tahliye edildi

Kaza nedeniyle kabinlerde mahsur kalanlar, gece görüşlü helikopterlerin yardımıyla kurtarılıyor.

Tesisteki direklerden birisinin devrilmesi sonucu yaşanan kazada kabinlerde mahsur kalanları kurtarma çalışmaları, gece görüşlü helikopter eşliğinde devam ediyor.

Antalya Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, 10 kabinden, 18'i helikopterle olmak üzere 59 kişi tahliye edildi. Kalan 14 kabinde tahliye çalışmaları sürüyor.

Bölgede çalışmaları takip eden AA ekibi, gece uçuş kabiliyetine sahip jandarma helikopterinin mahsur kalan vatandaşları kurtarma görüntülerine ulaştı.

Görüntülerde, helikopterden halat yardımıyla kabine sepet ulaştırılması, kazazedelerin bu sayede kurtarılması ve kurtarılanların ekiplere teşekkür etmeleri yer alıyor.

Öte yandan, helikopterle kurtarılan vatandaşlar ise önce sağlık kontrolünden geçiriliyor.

Ekipler tarafından kurtarılan vatandaşlardan İbrahim Yusuf Yüksel, AA muhabirine, Konya'dan tatil için Antalya'ya geldiklerini söyledi.

Teleferiğe 7 kişilik ailesiyle bindiğini belirten Yüksel, "Bir anda teleferik durdu, mahsur kaldık, hiç böyle bir şey olacağını tahmin etmedik. Ekipler gelip bizi kurtardı. Helikopterle karaya indik. Çok şükür iyiyiz, bir sıkıntımız yok." diye konuştu.

Mahsur kalanlar kurtarılmayı bekliyor

Öte yandan, mahsur kalan vatandaşların yakınları da bir an önce sevdiklerine kavuşmayı bekliyor.

Eşi, çocukları, ağabeyi, yeğenleri mahsur kalan Özkan Sumur, AA muhabirine, eşinin araması üzerine kazadan haberdar olduğunu söyledi.

11 yakınının mahsur kaldığını dile getiren Sumur, "Aralarında 3, 5, 10, 12 yaşında çocuklar var. İlk etapta korkuyorlardı, şimdi biraz sakinleştirdik. Açlık ve tuvalet sıkıntısı yaşıyorlar. Bir de üşüyorlar." dedi.

Sumur, kabinde bulunan amcasıyla görüntülü konuştu. Kurtarma ekiplerinin çalışma yaptığını ve en kısa zamanda kendilerini kurtaracağını anlatan Sumur, amcasından da kabindeki yakınlarının durumları hakkında bilgi aldı. Amcası, eşinin panikatak nedeniyle zaman zaman rahatsızlandığı ve bir an evvel kurtulmayı beklediklerini söyledi.

Öte yandan, AFAD'dan yapılan bir diğer açıklamada, çalışmaları koordine etmek üzere AFAD Başkanı Okay Memiş ile iki daire başkanının olay yerine ulaştığı belirtilen paylaşımda, "Kurtarma çalışmaları AFAD, itfaiye, 112 Sağlık, UMKE, emniyet, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve STK ekiplerimizden, 150 personel, 2 Sahil Güvenlik helikopteri ile aralıksız devam etmektedir." ifadelerine yer verildi.

Çalışmalara destek vermek üzere Ankara, Erzurum, Bursa ve Afyon'dan 8️0️ profesyonel dağcı ekibi, 4️ helikopter ve 1 askeri kargo uçağının bölgeye görevlendirildiği belirtildi.

Mahsur kalan vatandaşların tahliyesi için ekipler çalışıyor

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "AFAD ve Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlı itfaiye ekipleri kurtarma çalışmalarını yürütürken, Sahil Güvenlik helikopterimiz vagonda mahsur kalan 5 kişiyi tahliye etmiş, 2 yaralının da tahliye çalışmaları devam etmektedir." açıklamasını yaptı.

Bugün Antalya Konyaaltı ilçesinde bulunan Sarısu-Tünektepe teleferik hattını taşıyan direklerden birinin devrilmesi sonucu vagonlardan biri kayalık bölgeye düşmüş; teleferikte bulunun 1 vatandaşımız maalesef hayatını kaybetmiş, 7 kişi ise yaralanmıştır

Gece uçuş kabiliyetine sahip bir Jandarma helikopterinin mahsur kalanların tahliyesi için saat 20.00'de Aydın'dan bölgeye ulaşmak için havalandığını belirten Yerlikaya, şunları kaydetti:

"Antalya'da çalışmaları koordine etmek üzere Arama Kurtarma Daire Başkanımız 20 kişilik dağcı helikopterle bölgeye hareket etmiştir. Olaya, Antalya İl AFAD, itfaiye, 112 Sağlık, UMKE, emniyet ve 2 sahil güvenlik helikopteri ile 110 kişiyle müdahale edilmektedir. Ayrıca Bursa İl AFAD ve JAK'tan 30 profesyonel dağcı ekibiyle, Erzurum İl AFAD ve JAK'tan 25 dağcı ekibinin havayolu ile bölgeye sevki sağlanıyor. Hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Gelişmelerden kamuoyu bilgilendirilecektir."

Olayla ilgili adli soruşturma başlatıldı

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kazaya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Sarısu-Tünektepe teleferik hattındaki teleferik direğinin kırılarak seyir halindeki kabinlerden birinin düşmesi sonucu meydana gelen olayda hayatını kaybeden kişiye Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlara da acil şifalar diledi.

Teleferik kabinlerinde mahsur kalan vatandaşların kurtarılması için çalışmaların büyük bir dikkat ve hassasiyetle devam ettiğini aktaran Tunç, şunları kaydetti:

"Önceliğimiz vatandaşlarımıza bir an önce ulaşılmasıdır. Hepimizi üzen olayla ilgili olarak Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca adli soruşturma başlatılmıştır. Olayın nedeni ve sorumlularının tespiti için makine mühendisi, elektrik mühendisi ve iş sağlığı güvenliği uzmanlarından oluşan 5 kişilik bilirkişi heyeti görevlendirilmiş olup, halihazırda olay yerinde incelemelerine devam etmektedirler. Adli soruşturma, bir Cumhuriyet Başsavcıvekili ve bir Cumhuriyet Savcısının koordinasyonunda tüm yönleriyle sürdürülmektedir."

Mülkiye müfettişleri görevlendirildi

Öte yandan İçişleri Bakanı Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Olayla ilgili mülkiye müfettişleri görevlendirilmiştir" ifadesini kullanarak gelişmelerden kamuoyunun bilgilendirileceğini aktardı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan'dan açıklama

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Antalya'nın Konyaaltı ilçesindeki teleferik kazasında hayatını kaybeden vatandaşa Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.

Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Antalya'nın Konyaaltı ilçesindeki teleferik hattında meydana gelen kazada hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Devletimiz tüm imkanlarıyla teleferik kabinlerinde mahsur kalan vatandaşlarımızın tahliyesi için çalışmaları sürdürmektedir." ifadelerini kullandı.

MSB, kurtarma çalışmalarına destek için askeri uçak görevlendirdi

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) teleferik kazasında mahsur kalan vatandaşları kurtarma çalışmalarına destek için Türk Silahlı Kuvvetlerine ait C-130 tipi uçak görevlendirdi.

MSB'den yapılan açıklamada, "Antalya'da meydana gelen teleferik kazası sonrası mahsur kalan vatandaşları kurtarma çalışmalarına katılacak ekiplerin ve ihtiyaç duyulan malzemelerin Erzurum'dan Antalya'ya ulaştırılabilmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerimize ait bir C-130 tipi uçak görevlendirildi." ifadesine yer verildi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bayramın tüm insanlık için barışa, huzura, esenliğe vesile olmasını diliyorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bayramın tüm insanlık için barışa, huzura, esenliğe vesile olmasını diliyorum
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bayramın tüm insanlık için barışa, huzura, esenliğe vesile olmasını diliyorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bayramın tüm insanlık için barışa, huzura, esenliğe vesile olmasını diliyorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, şunları kaydetti:

"Milletimizin ve İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramı'nı canıgönülden tebrik ediyorum. Bayramın ülkemiz, milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için barışa, huzura, esenliğe vesile olmasını diliyorum."


Ramazan Bayramı kutlanıyor

Ramazan Bayramı kutlanıyor
TT

Ramazan Bayramı kutlanıyor

Ramazan Bayramı kutlanıyor

Ramazan Bayramı kutlanıyor

Başkentte vatandaşlar, erken saatlerde camileri doldurdu.

Farklı ülkelerden Müslümanlar, camilere geleneksel kıyafetleriyle geldi. Bazı vatandaşlar da namaza çocuklarıyla katıldı.

Namazın ardından başkentliler, camide bayramlaştı.

Cami avlularında vatandaşlara tatlı ve çikolata dağıtıldı.

İstanbul

Vatandaşlar, sabah saatlerinde Ayasofya-i Kebir Camii ile Eyüp Sultan, Süleymaniye, Sultanahmet, Büyük Çamlıca ve Taksim olmak üzere kentteki camileri doldurdu.

Sabahın erken saatlerinden itibaren camiye gelenler Kurban Bayramı'nı burada karşıladı.

İstanbul'un farklı bölgelerinden gelenler ile yerli ve yabancı çok sayıda turist, bayram namazını, kentteki büyük ve tarihi camilerde kıldı.

İç kısımlarda yer kalmayınca bazı vatandaşlar cami avlusunda namazlarını eda etti.

Namazın ardından caminin avlu ve bahçesinde bir araya gelen cemaat bayramlaştı.

Kadınlar da camilerde kendilerine ayrılan alanda namazlarını kıldı.

Namazın ardından İslam alemi için dualar edildi.

Bayram namazı öncesi Büyük Çamlıca Camisi'nin dijital mahyasına, "Elveda" yazısı yansıtıldı.

Öte yandan, bayram namazı nedeniyle camilerin önlerindeki araç yoğunluğu nedeniyle vatandaşlar avluya girmekte zorlandı.

Adana

Adana'da bayram namazını kılmak için seccadeleriyle Sabancı Merkez Camisi'ne gelen vatandaşlar, vaazı dinledi.

İslam alemi ve tüm şehitler için dualar eden cami cemaati, daha sonra bayram namazını kıldı.

Mersin

Mersin'de çok sayıda vatandaş, merkez Yenişehir ilçesindeki Muğdat Camisi'nde bir araya geldi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Şaban Kondi, vaazında, bayramlarda birlik ve beraberlik duygularının arttığını söyledi.

Hutbe ve duanın ardından vatandaşlar, bayram namazı kıldı.

Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, vatandaşlarla bayramlaştı.

Hatay

Hatay'da da vatandaşlar, bayram namazı kılmak için merkez Antakya ilçesi Narlıca Mahallesi'ndeki Hacı Cuma Kahraman Camisi'ne geldi.

Cami avlusunu da dolduran cemaat, namaz öncesi verilen vaazı dinledi.

Cami çıkışında vatandaşlar, birbirleriyle bayramlaştı.

Osmaniye

Osmaniye'de vatandaşlar, namaz için Selahattin Eyyubi Camisi'ne geldi.

Bayram namazını kılan vatandaşlar, daha sonra şehitler ve İsrail'in saldırıları sonucu Gazze'de ölen Filistinliler için dua etti.

Vatandaşlar, namaz sonrası cami çıkışında bayramlaştı.

Gaziantep

Gaziantep'te bayram namazını kılmak için seccadeleriyle Hz. Amine Camisi'ne gelen vatandaşlar, verilen vaazı dinledi.

İslam alemi ve tüm şehitlere dualar eden cami cemaati, daha sonra bayram namazını kıldı.

Kahramanmaraş

6 Şubat depremlerinin merkez üssü Kahramanmaraş'ta da depremzedeler, konteyner mescit ve camilere akın etti.

Türkoğlu ilçesindeki Türkiye-Azerbaycan Lojistik Konteyner Kent'te abdestlerini alan ve Türkiye-Azerbaycan Kardeşlik Mescidine gelerek saf tutan bazı depremzedeler, bayram namazını burada eda etti.

Mescide sığmayan vatandaşların bazıları da evlerinden getirdikleri seccadelerle avluda saf tuttu.

Namazın ardından depremde hayatını kaybeden vatandaşlar için dualar edildi.

Bir bayramı daha konteyner kentte geçirmenin burukluğunu yaşayan depremzedeler, namaz çıkışında birbirleriyle bayramlaştı.

Öte yandan bazı afetzedeler de şehrin sembol camisi Abdülhamid Han Camisi başta olmak üzere depremde hasar görmeyen diğer cami ve konteyner mescitlerde bayram namazı için saf tuttu.

Şanlıurfa

⁠Şanlıurfa'da vatandaşlar, bayram namazı için Balıklıgöl yerleşkesindeki Dergah Camisi'ni tercih etti.

Kılınan bayram namazının ardından zulüm altındaki Filistinli Müslümanlar için dua edildi.

Namazı burada kılan Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, AK Parti Şanlıurfa milletvekilleri İbrahim Eyüpoğlu ve Abdurrahim Dusak burada vatandaşlarla bayramlaştı.

Bayram dolayısıyla kent merkezinde ve ilçelerdeki çok sayıda camide de yoğunluk yaşandı.

Malatya

Battalgazi ilçesinde Kernek Karagözlüler Camii de Ramazan Bayramı dolayısıyla bayram namazı kılındı.

Caminin dolması dolayısıyla bazı vatandaşlar avluda namaz kıldı.

Malatya Valisi Ersin Yazıcı, 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Tuncay Altuğ, AK Parti Malatya Milletvekilleri İhsan Koca ve Bülent Tüfenkci, Büyükşehir Belediye Sami Er, İl Emniyet Müdürü Arif Çankal, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ercan Altın ile Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın namazın ardından vatandaşlarla bayramlaştı.

Adıyaman

Adıyaman'da, bayram namazını kılmak için seccadeleriyle Yeni Mezarlık Camisi'ne gelen vatandaşlar, verilen vaazı dinledi.

İslam alemi ve tüm şehitler dualar eden cami cemaati daha sonra bayram namazını kıldı.

Kılınan namazın ardından depremde hayatını kaybeden vatandaşların mezarlarını ziyaret etti.

Kilis

Kilis'te Ramazan Bayramı dolayısıyla camileri dolduran vatandaşlar, namaz kıldı, dua etti.

Hacı Ömer Faruk Kayabaş Camisi'nde Müftü Alettin Bozkurt namaz öncesi vaaz verdi.

Yoğunluk nedeniyle bazı vatandaşlar namazlarını dışarıda kıldı.

Yozgat

Yozgat'ta vatandaşlar sabahın erken saatlerinde bayram namazı kılmak için camilere gitti.

Kent merkezi Çapanoğlu Büyük Camisi'nde İl Müftüsü Ali Gülden vaaz verdi. Filistin ve Gazze'de zulüm altında olan Müslümanlar için dua edildi.

Kılınan bayram namazının ardından cemaat bayramlaştı.

Kırşehir

Kırşehir'de bayram namazı dolayısıyla tarihi Cacabey Medresesi'ne giden vatandaşlar, cami ve çevresini doldurdu.

İl Müftüsü Mustafa Tekin'in vaazının ardından cemaat saf tutup bayram namazını kıldı, edilen duaya "amin" dedi.

Namazın ardından Vali Hüdayar Mete Buhara, AK Parti Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan, CHP Kırşehir Milletvekili Metin İlhan ve Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu vatandaşlarla bayramlaştı.

Vatandaşlara çikolata ikram edildi.

Niğde

Niğde'de vatandaşlar, Ramazan Bayramı namazını kılmak erken saatlerde için camilere gitti.

Özdemir Camisi'ne giden vatandaşlar, vaazı dinledi, bayram namazını kıldı ve bayramlaştı.

Kırıkkale

Kırıkkale'de vatandaşlar, bayram namazında Nur Camisi'ni doldurdu. Namaz öncesi Filistin ve Gazze'de zulüm altındaki Müslümanlar için dua edildi.

Vali Mehmet Makas ve Belediye Başkanı Ahmet Önal, vatandaşlarla bayramlaştı. Makas ve Önal, mutlu, huzurlu ve hayırlı bayramlar diledi.

Cami avlusunda devam eden programda, belediye tarafından vatandaşlara çeşitli ikramlarda bulunuldu.

Sivas

Sivas'ta vatandaşlar, erken saatlerden itibaren bayram namazı için kentteki camilere geldi.

Vatandaşlar, Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan tarihi camilerde yoğunluk oluşturdu.

Ulu Cami'de kılınan namazın ardından dua edildi ve cemaat bayramlaştı.

Kayseri

Kayseri'de vatandaşlar bayram namazı kılmak için camileri doldurdu.

Hunat Camii ve Camii Kebir gibi tarihi camilerde cemaat bayram namazı için saf tuttu.

İzzet Bayraktar Camisi'nde verilen vaazın ardından Filistin'de zulüm gören Müslümanlar için de dua edildi.

Namaz sonrası cemaat bayramlaştı.

Nevşehir

Nevşehir'de vatandaşlar, bayram namazında il genelinde bütün camileri doldurdu.

Kent merkezindeki tarihi Kurşunlu Camisinde, cemaat İl Müftüsü Kazım Güzel'in vaazını dinledi.

Namazın ardından cami cemaati bayramlaştı.