Sudan Egemenlik Konseyi Muhammed el-Faki Süleyman, Şarku’l Avsat’a konuştu: Sudan’da asker ile yeni bir ortaklık istemiyoruz

Eski Sudan Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el- Faki. Süleyman
Eski Sudan Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el- Faki. Süleyman
TT

Sudan Egemenlik Konseyi Muhammed el-Faki Süleyman, Şarku’l Avsat’a konuştu: Sudan’da asker ile yeni bir ortaklık istemiyoruz

Eski Sudan Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el- Faki. Süleyman
Eski Sudan Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el- Faki. Süleyman

Sudan Egemenlik Konseyi’nin eski üyesi Muhammed el-Faki Süleyman, ordunun kışlaya geri dönerek iktidarı sivillere devretmesinin önemine dikkat çekti. Partizan olmayan, seçimine devrimin birleşik güçlerinin de katılacağı bağımsız bir ulusal yeterlilik hükümetinin kurulması için bir anlaşmaya varılacağına dair iyimserliğini dile getirdi.
Ordunun 25 Ekim'de iktidarı ele geçirmesinin ardından tutuklanıp görevinden alınan, ardından da serbest bırakılan Faki, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) darbeyi sona erdirme ve hukuku yeniden tesis etme yönünde halkın taleplerini benimsediğini vurguladı. Aynı zamanda Suudi Arabistan-ABD arabuluculuğuna, iki ülkenin bölgesel ve uluslararası düzeydeki etkili ağırlığı, Sudan üzerindeki etkileri ve daimi ortak çıkarlarla olan bağları dikkate alınarak yanıt verildiğini söyledi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Süleyman, Suudi Arabistan Krallığı’nın sakin ve akılcı siyaseti sayesinde bölgede gittikçe artan rolünün önemini vurguladı. Suudi Arabistan ile Sudan arasındaki bağın, Kızıldeniz güvenliği de dahil olmak üzere Krallığı Sudan'ın istikrarı konusunda istekli kılan birçok çıkarı temsil ettiğini belirten Süleyman, Sudan’da istikrar kaydedildiği takdirde terör dosyası ve mülteci sorunlarının artık gündemde olmayacağını, bu durumun ülkeye Suudi yatırımlarını çekeceğini söyledi.

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin önde gelen üyelerinden olan Faki, koalisyonun kendisine orduyla birlikte masaya oturmayı kabul etmesi yönünde baskı yaptığı iddialarını ise reddetti. Faki Süleyman sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD-Suudi arabuluculuğu ile siyasi sürecin desteklenmesi ve bu sürecin karşı karşıya kaldığı karşıt duruştan kurtarılması isteniyor. Söz konusu ülke, sorunun iki kutbunu temsil eden iki taraf bulunduğunu, anlaşmazlığın esas olarak Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ve askerler arasında olduğunu idrak etti. Görüşme sorun Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile aynı tanımladı. Bu durum, yakın gelecekte yeni bir gerçekliğe yol açabilecek siyasi sürece yönelik adımların hızlanmasına yol açtı.”
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’den ayrılmasının tüm seçeneklere kapı açtığını belirten Faki Süleyman, yeni bir siyasi ortam oluşturmanın da bu kapsamda olabileceğini vurguladı.

Suudi Arabistan'ın bölgesel rolü

Faki Süleyman, Arap dünyasındaki etki merkezinin Riyad’a taşındığını söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:
 “Riyad, yalnızca Sudan'da değil, bölgedeki çoğu ülkede en önemli Arap başkentlerinden biri haline geldi. Bu, Krallığın sahip olduğu istikrar ve kapsamlı nüfuz ile Suudi Arabistan’ın sakin ve akılcı politikası neticesinde gerçekleşti.”

Krallığın son zamanlarda oldukça önemli hale gelen Kızıldeniz güvenlik dosyasına hassasiyetle yaklaştığına dikkat çeken Faki, Suudi Arabistan’ın petrol ve turizm sektöründe sarf ettiği büyük çabaların bu ülkeyi oldukça önemli kıldığını vurguladı. Açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Suudilerin kıyıdaş ülkelerle iş birliği vizyonu mevcut. Bu, istikrar sağlandığı takdirde iki ülke için elde edilebilecek diğer yatırım faydalarına ek olarak Riyad'ın üzerinde çalıştığı siyasi ittifaklardan biri de oluşacak. Tarım, ulaşım ve hafif sanayide yatırımları karşılayabilecek olan Sudan, Suudi yatırımları için en uygun ülkelerden biri. Suudi Arabistan'ın Sudan'da büyük yatırımlar yapma vizyonu mevcut. Ancak bunlar istikrarın sağlanması, Sudan’da savaş, törer ve mülteci meselelerinin sona erdirilmesi ile bağlantılı. Sudan’ın istikrarı başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere tüm bölge ülkelerini ilgilendiriyor. Zira buradaki güvenlik eksikliği bölge ülkelerini de tehdit edebilir.”

Ordu ile diyalog
Şu an Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile Egemenlik Konseyi'ndeki askeri grup arasında gerçekleşen diyaloga da değinen Süleyman, ülkeyi tehlikeli bir yola sokan 25 Ekim darbesinin sona erdirilmesine odaklanıldığını doğruladı. “Karşı çıkış, darbenin devamını imkansız kılıyor. Bu nedenle aktörlerin bu sahneyi sona erdirmek için çalışması gerekiyor. Bu yönde görüş alışverişinde bulunmanın önemi hakkında açıkça konuştuk. Ordunun bu sahneden çıkmasını bekliyoruz” dedi.

Ordunun sahnenin yeniden kurulması konusunda hesapları olduğunu düşünen Süleyman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özgürlük ve Değişim belgesini kabul etsinler ya da etmesinler, yeni bir siyasi gerçeklik doğacak. Kabul ederlerse siyasi sahneden kışlaya dönmeleri yönünde siyasi bir düzenleme yapılacak. Reddettikleri takdirde ise kendilerini reddeden halk ve sivil yönetimin geri dönüşünü destekleyen uluslararası toplum karşısında darbenin son adımlarını atmak için siyasi düzenlemelere ihtiyaçları olacak.”

Ordu ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasında doğrudan müzakereye gidilmesi için öncelikle darbenin sona erdirilmesi gerektiğinin altını çizen Süleyman konuya dair şunları söyledi:
“Doğrudan müzakereler hem halk hem de Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri tarafından reddediliyor. Bu nedenle mevcut toplantılar yazılı belgeler ve uluslararası tanıklıklar yoluyla yürütülüyor. Ancak bu konudaki toplumsal çekinceler devam ediyor.”
Çeşitli devrimci güçleri Özgürlük ve Değişim Koalisyonu’nun attığı tüm adımlara dahil etmeye ve her türlü gelişmeden sokağı bilgilendirmeye söz veren Süleyman ürete uluslararası arenanın tanıklığının önemine dikkat çekti:
“Darbenin ve düzenlemelerin kaldırılması süreci ve ordunun siyaset sahnesinden çıkışı konusunda uluslararası arenanın tanıklığında bir mutabakat sağlanırsa, doğrudan görüşmeyi reddeden olmayacaktır. Uluslararası tanıklık olmalı. Zira halk politikacılardan şüpheleniyor. Bu şüpheler geçmişteki deneyimlerden kaynaklanıyor. Doğrudan toplantı hakkında konuşmak için henüz erken. Bu yönde ilerlenmedikçe böyle bir toplantı gerçekleşmeyecektir.”
Askeri Geçiş Konseyi sözcüsü Korgeneral Şemseddin Kebbaşi, ordu ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri temsilcisi Taha Osman arasındaki görüşmelere de değinen Süleyman, tamamlanması gereken metinler hakkında fikir alışverişinde bulunduklarını, zira bazı metinlerin amacının netleştirilmesi gerektiğini belirtti. “Onlara vizyonumuzu yazılı bir şekilde sunduğumuzda kendilerinden de yazılı bir yanıt istedik. Vakit kısa, bu nedenle düzenlemelere gidilmesi için verecekleri cevabı hızlandırmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Süleyman açıklamasının devamında ordu ile ortaklık niyetinde olmadıklarını söyledi:
“Ortaklık, iktidar kurumlarında sivillerin ve askeri personelin bulunmasıdır. Ancak Egemenlik Konseyi ve sivil bakanlık oluşturduysak, ortaklık yok demektir. Ordunun devlet yönetimine müdahale etmesine izin veren bir formüle izin vermeyeceğiz. Ancak zamanda Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri de bundan sonraki sahneyi tek başına kurmayacak.”
Süleyman, tarafların endişelerinin anayasal bildiri ve Sudan halkı tarafından seçilen ulusal yetkilere sahip bir hükümet ile sona ereceğini vurgulayan Süleyman “Sokakta partizanların iktidara katılımını reddeden genel bir eğilim var. Darbeyi tüm gücüyle boşa çıkaran sokak, iktidar hayallerine rağmen partizanları da engelleyebilir” ifadelerini kullandı.
Tüm soruları yanıtlayarak endişeleri ortadan kaldıran bir anayasa bildirgesi hazırlama sözü veren Süleyman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu vizyonu devrimdeki ortaklarımıza sunacağız. İlk aşamada, darbeyi siyasi eylem yoluyla sona erdirme olasılığına dair şüphelere rağmen siyasi süreçte kendi başımıza gittik. Bu nedenle bazıları sürekli yüzleşme çizgisinde kalmayı tercih etti. Yüzleşme, korunması gereken önemli bir süreçtir.”
İttifakına direniş komitelerinin, profesyonel toplulukların, sendika kuruluşlarının ve sivil toplumun eşlik edeceği sözü veren Süleyman, “İlk amacımız darbeyi sona erdirerek orduyu kışlasına geri döndürmek. Ardından devrim kampında bir bölünmeye neden olabilecek tartışmayı durdurmak için tüm bakış açılarını yanımıza alacağız” dedi.

Askeri düzenlemeler
Ordunun askeri kışlaya dönüşü için verilmesi gereken güvencelerin geçiş dönemi adaleti düzenlemelerinde kaydedilen suiistimallerin ele alınması gereken bir konu olduğunu belirten Faki Süleyman, bunun tüm Sudanlıları ilgilendirdiğini, zira başta şehit aileleri olmak üzere yerel toplumun bu durumdan etkilendiğini vurguladı.
İttifakının sokağın talebine yanıt olarak partizan olmayan ulusal yetkilere sahip, hatta barış antlaşması imzalayıcılarını kapsayan bir hükümet kurmaya çalıştığını kaydeden Süleyman, durumun iyileşeceğine dair iyimserliğini dile getirdi:
 “Devam eden diyalog konusunda karamsar değilim. Ülke istikrarını koruyan bir anlaşmaya varılmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. En nihayetinde önemli olan Sudanlıların arzularıdır. Bir parti hükümeti istiyorlarsa, içinde temsilcileri olacak. Aksini istiyorlarsa seçimlerini yapacaklar.”
Üçlü mekanizma rolünün bir sonraki aşamada geleceğine söz veren Süleyman, 25 Ekim darbesi ve devrimi konusunda tutumu olan başka taraflar da bulunduğunu, görüşülecek platformlara söz konusu tüm kesimlerin dahil edileceğini söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bir sonraki hükümet partizan olmayacak. Zira destek tabanını genişletmek, Demokratik Birlik Partisi, Halk Kongresi Partisi ve doğuda ve Darfur’da anlaşmaları imzalayanları dahi içerecek geniş bir taban ile bir fikir birliği sağlamak amaçlanacak.”
Gençlerin müzakereyi ve ortaklığı kabul etmediğine işret eden Süleyman, ancak sonucu temkinli bir şekilde beklediklerini, ordunun kışlaya geri dönmesi ve sivil bir hükümet kurulması talepleri yerine getirilirse bunu kabul edip destekleyeceklerini belirtti. Ancak 21 Kasım'da Burhan ile Hamduk arasındaki anlaşmaya benzer zayıf bir anlaşma kaydedildiği takdirde sokağın bunu kabul etmeyeceğini vurguladı. “Özgürlük ve Değişim İttifakı ciddi bir baskı altında. Sokağı yakından izleyerek bu çerçevede hareket ediyor. Tüm bu komplikasyonların farkında” ifadelerini kullandı.
Süleyman, halkın temkinle yaklaştığı sivil askeri diyalog başarısızlığa uğratıldığı takdirde ne olacağı konusunda ise şu değerlendirmede bulundu:
“Hiçbir şey olmayacak. Sokağın özel talepleriyle diyalog içerisindeyiz. Bu, reddedilen talepleri yerine getirmeye kararlı olduğumuzu gösterir. Kendi menfaatimiz için halkın talepleri olmadan bir anlaşmaya varsak belki de kimse bizimle dalga geçmeyecek. Bu durumda alay konusu olacağız ancak devrim devam edecek.”



İsrail, Refah'a girmeye hazırlanıyor: "Topçular ve zırhlı araçlar konuşlandırıldı"

İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)
İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)
TT

İsrail, Refah'a girmeye hazırlanıyor: "Topçular ve zırhlı araçlar konuşlandırıldı"

İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)
İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)

İsrail'in Refah'a operasyon hazırlığı olarak Gazze Şeridi çevresine ilave birlik konuşlandırdığı bildirildi.

İsrailli Ma'ariv gazetesinin dünkü haberinde, İsrail ordusunun Gazze çevresine topçu birlikleri ve zırhlı personel taşıyıcıları yerleştirdiği yazıldı.

Haberde, birliklerin alarm durumuna geçirildiği, Refah operasyonun temel planının Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve Savunma Bakanı Yoav Gallant tarafından onaylandığı da öne sürüldü.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), iddialarla ilgili yorum yapmayı reddetti. 

IDF'den salı günü yapılan açıklamada, İsrail bombardımanları nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden kaçıp Mısır sınırındaki Refah şehrine sığınan sivillerin tahliyesi için 40 bin çadır satın alındığı bildirilmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD başta olmak üzere Batılı müttefiklerin itirazlarına rağmen Refah'a kara harekatı düzenleyeceklerini birçok kez söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise İsrail'in kara harekatıyla ilgili henüz kendileriyle bilgi paylaşmadığını aktardı.

Diğer yandan Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es Sani, dünkü açıklamasında İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerinin tıkandığını söyledi.

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı'nın ardından Katar, ABD ve Mısır ateşkes için arabuluculuk rolünü üstlenmişti.

24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı. IDF'nin verilerine göre Hamas'ın elinde halen yaklaşık 130 rehine var. İsrail ordusu, bunlardan 34'ünün öldüğünü doğrulamıştı.

Ancak ikinci tur ateşkes müzakerelerinden henüz sonuç çıkmadı. Katar lideri, başkent Doha'da yaptığı açıklamada, oynadıkları arabulucu rolünü gözden geçirdiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: 

Ne yazık ki bu arabuluculuğun kötüye kullanıldığını ve dar siyasi çıkarlar uğruna istismar edildiğini gördük. Bu da Katar devletinin, bu rolü kapsamlı şekilde tekrar değerlendireceği anlamına geliyor. Oynadığımız rolü yeniden gözden geçirme ve tarafların bu arabuluculuk faaliyetlerine nasıl katıldığını değerlendirme aşamasındayız.

Es Sani, konuşmasında herhangi bir politikacının adını kullanmadı. Fakat Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC, son dönemde özellikle ABD Kongresi'ndeki bazı isimlerin "ateşkes için Katar'ın Hamas'a yeterli baskıyı uygulamadığını öne sürdüğüne" dikkat çekti. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian, BBC


İsrail savaş uçakları Lübnan'ın doğusundaki Hizbullah altyapısını vurdu

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)
TT

İsrail savaş uçakları Lübnan'ın doğusundaki Hizbullah altyapısını vurdu

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)

İsrail Hava Kuvvetleri dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaların daha da yoğunlaşabileceği endişesiyle, savaş uçaklarının Lübnan'ın doğusundaki Baalbek'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir altyapıyı vurduğunu duyurdu.

İsrail Hava Kuvvetleri tarafından yapılan açıklamada, “Bu akşam erken saatlerde İsrail savaş uçakları Baalbek'in kuzeyinde, terör örgütünün hava savunma sistemi tarafından kullanılan önemli bir Hizbullah altyapısını vurdu” denildi.

İsrail ordusu dün erken saatlerde, İsrail’in kuzeyinde Hizbullah tarafından üstlenilen ve bir askeri komuta merkezini hedef aldığını söylediği roket ve insansız hava aracı (İHA) saldırısında, altısı ağır olmak üzere 14 askerinin yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Son saatlerde, Lübnan topraklarından İsrail'in kuzeyindeki Arab el-Aramşe köyüne doğru sınırı geçen bir dizi tanksavar füzesi ve İHA tespit edildi. Altı asker ağır yaralanırken, iki asker orta derecede yaralandı ve geri kalan yaralanmalar hafif olarak tanımlandı.”

Hizbullah dün, salı günü Lübnan'ın güneyindeki iki kasabayı hedef alan İsrail saldırılarında üç savaşçısının öldürülmesine ‘yanıt olarak’ İsrail'in kuzeyindeki bir askeri karargâhı roket ve İHA’larla bombaladığını duyurdu. İsrail Celile Tıp Merkezi saldırıda 18 kişinin yaralandığını bildirdi.


Darfur'da daha geniş çaplı savaşlara hazırlık

Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)
Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)
TT

Darfur'da daha geniş çaplı savaşlara hazırlık

Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)
Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)

Görgü tanıklarına göre Sudan'ın batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir kenti çevresinde ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların şiddetlenmesinden endişe ediliyor.

Görgü tanıkları, ordunun el-Faşir'deki askeri üsse silah ve mühimmat sevkiyatı için havadan indirme yaptığını, burada HDK ile çatışmaların yaşandığını ve HDK hesaplarından kara hareketliliğini ve bazı askeri araçların Kuzey Darfur'a hareketini gösteren videolar yayınlandığını bildirdi.

Özellikle el-Faşir kenti uzun süredir Sudan'daki savaştan etkilenmediği ve yardımların dağıtıldığı merkez olduğu için savaş nedeniyle Darfur bölgesindeki eyaletlerde kötüleşen insani krizlere ve açlığın yayılmasına ilişkin uluslararası uyarılar artıyor.

El-Faşir sakinleri salı günü öğleden sonra orduya ait savaş uçaklarının, Mühendisler Birliği'nden teknisyenler olması muhtemel güçlerle birlikte, şehrin yakınlarına ‘kutular taşıyan paraşütler’ bıraktığını bildirdi. Adının açıklanmasını istemeyen bir kent sakini, “Orduya ait savaş uçakları, bazıları paraşütçü, bazıları da askeri teçhizat taşıyan yaklaşık 150 paraşüt indirdi” dedi.

Geçtiğimiz birkaç gün boyunca Sudan ordusu ile el-Faşir'in kuzeyindeki Mellit kentinde tam kontrolü sağladığını duyuran HDK arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

HDK'ye bağlı platformlar, askeri komutanlarından birinin el-Faşir'e yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Mellit'te bir yönetim kurulduğunu duyurduğu ve hükümet ile silahlı hareketlere bağlı tüm komitelerin feshedilmesi, ana pazarın açılması ve kasaba sakinlerinin güvenliğinin sağlanması yönünde kararlar aldığı bir video yayınladı.


Hizbullah, İsrail-İran gerilimine ayak uyduruyor

Arash insansız hava aracını taşıyan bir İran askeri kamyonu, dün (Çarşamba) Tahran'da düzenlenen Ordu Günü geçit töreni sırasında, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve subayların önünden geçti. (AFP)
Arash insansız hava aracını taşıyan bir İran askeri kamyonu, dün (Çarşamba) Tahran'da düzenlenen Ordu Günü geçit töreni sırasında, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve subayların önünden geçti. (AFP)
TT

Hizbullah, İsrail-İran gerilimine ayak uyduruyor

Arash insansız hava aracını taşıyan bir İran askeri kamyonu, dün (Çarşamba) Tahran'da düzenlenen Ordu Günü geçit töreni sırasında, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve subayların önünden geçti. (AFP)
Arash insansız hava aracını taşıyan bir İran askeri kamyonu, dün (Çarşamba) Tahran'da düzenlenen Ordu Günü geçit töreni sırasında, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve subayların önünden geçti. (AFP)

Hizbullah, İsrail-İran gerilimine, Lübnan'ın güneyinden niteliksel ve benzeri görülmemiş bir askeri hamleyle karşılık verdi. Dün (Çarşamba) sınırın her iki tarafında da askeri operasyonların hızı artarken, İsrail ordusuna göre Hizbullah'ın İsrail'in liderlerine yönelik suikastlarına verdiği karşılık, iki patlayıcı yüklü insansız hava aracı (SİHA) ve iki tanksavar füzesinin Lübnan sınırındaki Arab el-Aramşe köyünde bir ordu karakolu ve bir aracı hedef alması sonucu 18 İsraillinin yaralanmasına yol açtı.

Bu, Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyinden ‘Gazze Şeridi’ndeki direnişi desteklemek için’ başlattığı savaştan bu yana İsrail'de bir günde meydana gelen en yüksek yaralanma vakası.

İsrail Hizbullah’a, Baalbek kenti çevresi de dâhil olmak üzere güneydeki birçok kasabayı hedef alan yoğun bombardımanla karşılık verdi.

Yerel medya organları, Lübnan'ın doğusundaki Baalbek şehrinin batısında yer alan İyat Ovası'nı hedef alan üç hava saldırısı düzenlendiğini, ancak herhangi bir can kaybı yaşanmadığını duyurdu.

Şarku!l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail İran'ın son saldırısına karşılık verme kararı alırken, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi dün Ordu Günü münasebetiyle düzenlenen askerî geçit töreninde yaptığı açıklamada “Siyonist rejimin topraklarımıza yönelik herhangi bir saldırısı sert bir karşılıkla cevaplanacaktır” dedi.

Diğer yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İngiliz ve Alman dışişleri bakanlarına, İsrail'in ‘kendini koruma hakkını saklı tuttuğu’ güvencesini verdi.

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ise İsrail'in bunu, gerilimi en aza indirecek şekilde yapacağını umduğunu söyledi.

ABD, Avrupa Birliği (AB) ve G7 ülkeleri dün İran'a yönelik yaptırımları sıkılaştırma niyetlerini açıklayarak, İsrail'i sakinleştirmeyi ve İran'ın geçtiğimiz cumartesi günü gerçekleştirdiği saldırılara vereceği tepkiyi frenlemeyi amaçladılar.


ABD, Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etti

ABD, Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etti
TT

ABD, Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etti

ABD, Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etti

ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını veto etti.

15 üyeli BMGK'de Cezayir tarafından Filistin'in BM'ye tam üyeliğini talep eden karar tasarısı oylamaya sunuldu.

ABD'nin "hayır" oyu kullandığı tasarı, 12 "evet" ve 2 "çekimser" oy aldı.

İngiltere ve İsviçre "çekimser" kalırken, Rusya, Çin, Fransa, Cezayir, Malta, Ekvator, Guyana, Slovenya, Sierra Leone, Mozambik, Güney Kore ve Japonya "evet" oyu verdi.

Karar tasarısının geçmesi için 5 daimi üyeden hiçbirinin "hayır" oyu kullanmaması ve toplamda 9 "evet" oyu alması gerekiyordu.

Karar tasarısı metninde, "BM Genel Kuruluna Filistin'in tam üye olarak kabul edilmesi tavsiye edilir." ifadesi yer alıyordu.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etti.


UNICEF: Gazze'de her 10 dakikada bir çocuk ölüyor ya da yaralanıyor

Filistinli bir kadın ve çocuğu, İsrail'in Refah'ta bir evi bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında duruyor. (Reuters)
Filistinli bir kadın ve çocuğu, İsrail'in Refah'ta bir evi bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında duruyor. (Reuters)
TT

UNICEF: Gazze'de her 10 dakikada bir çocuk ölüyor ya da yaralanıyor

Filistinli bir kadın ve çocuğu, İsrail'in Refah'ta bir evi bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında duruyor. (Reuters)
Filistinli bir kadın ve çocuğu, İsrail'in Refah'ta bir evi bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında duruyor. (Reuters)

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Catherine Russell dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Hamas ile İsrail arasında 7 Ekim'de başlayan savaştan bu yana Gazze Şeridi'nde 13 bin 800'den fazla çocuğun öldürüldüğünü duyurdu.

UNICEF’ten yapılan açıklamaya göre Russell New York'ta yaptığı basın toplantısında, “Binlerce kişi yaralandı ve binlercesi de açlığın eşiğinde” dedi.

Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi (UN Women) de yaptığı ayrı bir açıklamada Gazze'de ‘her 10 dakikada bir çocuğun yaralandığını ya da öldüğünü’ bildirdi.

Açıklamada, savaşın başlamasından bu yana Gazze'de 10 binden fazla kadının öldürüldüğü ve bunlardan altı bininin geride 19 bin yetim çocuk bıraktığı belirtildi.

Kısa bir süre önce Gazze'yi ziyaret eden UNICEF Sözcüsü Tess Ingram, Salı günü Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında gördüğü ‘yaralı çocuk sayısı’ karşısında hayrete düştüğünü söyledi.

Ingram, “Sadece hastanelerde değil, sokaklarda, derme çatma barınaklarda, sürekli değişen hayatlarını yaşıyorlar” dedi.


BM Libya Özel Temsilcisi’nin istifasının ardından Libya'daki çatışmanın çözümü ufukta görünmüyor

Libya siyasi sahnesinde çatışma halen sürüyor. (Libya Parlamentosu)
Libya siyasi sahnesinde çatışma halen sürüyor. (Libya Parlamentosu)
TT

BM Libya Özel Temsilcisi’nin istifasının ardından Libya'daki çatışmanın çözümü ufukta görünmüyor

Libya siyasi sahnesinde çatışma halen sürüyor. (Libya Parlamentosu)
Libya siyasi sahnesinde çatışma halen sürüyor. (Libya Parlamentosu)

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy’nin ani istifası, kendi çıkarlarına hizmet etmek için ülkenin bölünmüşlüğünü sürdürmekle suçladığı rakip taraflar arasındaki uzlaşma çabalarının başarısızlığını yansıtıyor.

18 aydır BM Libya Destek Misyonu’na (UNSMIL) başkanlık eden Senegalli diplomat, Salı günü BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e istifasını sundu.

Bathiliy, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana kaos, bölünme ve şiddetle boğuşan ülkedeki ana tarafları eleştirdi.

Son aylarda durumun ‘kötüleştiğine’ değinen Bathiliy, ‘mevcut çıkmazdan memnun olan Libyalı liderlerin siyasi irade ve iyi niyet eksikliğini’ eleştirdi.

Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana kaos içindeki Libya, biri Trablus'ta (batıda) Abdulhamid Dibeybe tarafından yönetilen ve BM tarafından tanınan, diğeri ise doğuda Usame Hammad tarafından yönetilen ve Bingazi'deki kalesi ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen iki rakip yürütme otoritesi tarafından yönetiliyor.

cvdfbrt
Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy (AFP)

Libya’da Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin Aralık 2021'de yapılması planlanmıştı, ancak rakip taraflar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle seçimler süresiz olarak ertelendi. Dolayısıyla ülkedeki siyasi istikrarsızlık süreci uzadı.

“Mevcut liderlerin Libya halkının zararına olacak şekilde hareket etme ve oyalama taktikleriyle statükoyu korumaya yönelik bencilce kararlarına son verilmelidir” diyen Bathiliy, her iki rakip tarafın yabancı destekçilerinin isimlerini vermeden suçlayıcı bir tavır sergiledi.

Büyük Britanya Kraliyet Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı olan Celal Harşavi, Bathiliy'nin ayrılışının şaşırtıcı olmadığını, çünkü birkaç aydır yönettiği sürecin ‘zaten tamamen tükenmiş’ olduğunu söyledi.

Atlantik Konseyi uzmanlarından İmad Badi, Bathiliy'nin görevden ayrılışının ‘Libya'da son yıllarda hâkim olan istikrar görüntüsünün ortadan kalktığı inkâr edilemez bir dönüm noktasında’ gerçekleştiğini söyledi.

Mart ayında Bathiliy’nin siyasi işlerden sorumlu yardımcısı olarak atanan Amerikalı Stephanie Koury geçici olarak onun görevlerini üstlenecek.

Harşavi, Koury'nin ‘geçici bir özel temsilci olarak ortaya çıkmasının muhtemel’ olduğunu ve bunun ‘ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde Rus vetosuyla karşılaşmadan UNSMIL'i yönetmesine olanak sağlayacak bir düzenleme’ olacağını belirtti.

Badi, Koury'nin pozisyonunun bir özel temsilcinin yokluğunda geçici bir süre için görev yapmasına izin vereceğini, ancak ‘başarabileceklerinin sınırlı olacağını’ söyledi.


İsrail ordusunun Refah'a yönelik saldırısında çoğu kadın ve çocuk 8 Filistinli öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusunun Refah'a yönelik saldırısında çoğu kadın ve çocuk 8 Filistinli öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine yönelik saldırısında 5'i çocuk, 2'si kadın 8 Filistinli hayatını kaybetti.

Sağlık yetkilileri, AA muhabirine, İsrail ordusunun Refah'ın güneyinde bulunan es-Selam Mahallesi'ndeki tarım arazisi üzerindeki bir barakayı hedef aldığını söyledi.

Yetkililer, İsrail ordusunun saldırısında, Gazze kentinden yerinde edilerek Refah'a gelen Iyad ailesinden 5'i çocuk, 2'si kadın 8 Filistinlinin hayatını kaybettiğini aktardı.

İsrail ordusunun, Refah kentinde bulunan Doğu Mezarlığı çevresindeki el-Behabisa ailesine ait bir evi bombalaması sonucu da çok sayıda Filistinli yaralandı.

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 500’ü çocuk, 9 bin 560'ı kadın olmak üzere 33 bin 899 Filistinli öldürüldü, 76 bin 664 kişi yaralandı.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

- Gazze'de yerinden edilen Filistinlilerin son sığınağı Refah

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü saldırıları nedeniyle yaklaşık 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde 1,9 milyon kişi, yerinden edildi. Bu Filistinlilerin çoğu, İsrail'in daha önce "güvenli bölge" olduğunu iddia ettiği Refah kentine sığındı.

Gazze Şeridi'nin en güneyinde, Mısır sınırında yer alan Refah'ın İsrail saldırılarından önce 280 bin olan nüfusu, halihazırda 5 katından fazla artarak neredeyse 1,5 milyona ulaştı.

İsrail saldırılarından kaçarak, yeterli kalacak yerin bulunmadığı ve altyapının yetersiz kaldığı Refah'a sığınan Filistinlilerin büyük bölümü, derme çatma çadırlardan oluşan kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.

İsrail ordusunun sık sık hava saldırıları düzenlediği Refah'a kara saldırısı başlatması halinde sivillerin Gazze Şeridi'nde sığınacak yerinin kalmayacağından endişe ediliyor.


Sudan Dışişleri Bakan Vekili Sadık, görevden alındı

Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)
Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)
TT

Sudan Dışişleri Bakan Vekili Sadık, görevden alındı

Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)
Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)

Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık'ı görevden aldı.

Devlet televizyonundan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Vekili Ali es-Sadık'ın görevine son verildiği aktarıldı.

Sadık'ın yerine Bakanlık Müsteşarı Hüseyin Avad getirildi.

Sadık, 21 Ocak 2022'de Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ın 25 Ekim 2021'de sivil hükümetin feshedilmesi dahil aldığı istisnai kararlar sonrası bu göreve getirilmişti.

Aralık 2023'te Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olarak atanan yeni Bakan Vekili Avad ise Sudan'ın Zambiya ve Uganda büyükelçiliği görevlerini yürütmüştü.

- Sudan'daki savaş

Sudan'da 30 yıl süren Ömer el Beşir iktidarının halk ayaklanmasıyla devrilmesi sonrası, sivillerin katılımıyla oluşturulan hükümete karşı ortak darbe yapan ordu ve HDK arasındaki güç mücadelesi 1 yıldır sürüyor.

Nisan 2023'ün ortasında başlayan ve Sudan'ın 18 eyaletinden 10'unda devam eden savaşta ordu, kuzey ve doğudaki eyaletleri kontrol ederken, HDK, batı ve güney eyaletlerini ele geçirmeyi başarmıştı.

Savaşın bitirilmesi için başlatılan Suudi Arabistan ve ABD arabuluculuğundaki Cidde görüşmeleri, Mısır'ın öncülük ettiği Sudan'a komşu ülkeler barış girişimi, Doğu Afrika'da Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesinin çabaları ve Bahreyn'in başkenti Manama'da yapılan görüşmeler sonuçsuz kalmıştı.

BM'ye göre, dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizinin yaşandığı Sudan'daki çatışmalar sonucu 15 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 8,5 milyon kişi yerinden edildi ve 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç durumda.


İsrail'in Refah'ın doğusuna yönelik bombardımanında biri kadın, üçü çocuk yedi kişi öldü

İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Refah'ın doğusuna yönelik bombardımanında biri kadın, üçü çocuk yedi kişi öldü

İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)

Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı (WAFA) dün (Çarşamba), İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Refah'ın doğusundaki bir arazi ve konutu hedef alan bombardımanı sonucu biri kadın, üçü çocuk olmak üzere yedi kişinin öldürüldüğünü bildirdi. Ajans, konutta yerinden edilmiş kişileri barındırdığını belirtti.

Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaş sonucu ölen Filistinli sayısının 33 bin 899'a, yaralananların sayısının ise 76 bin 664'e yükseldiğini duyurdu.