Suriye: Hristiyanların Rejimi bölgelerinden göçü hızlandı

Avrupa’ya göç denemesi sırasında Türkiye sınırında öldürülen Hristiyan gencin cenaze töreni düzenlendi

Kafr Hum halkı geçen Mayıs ayında Antakya ve Tüm Doğu Rum Ortodokslar Patriği X. Yuhanna Yazıcı huzurunda dini tören düzenledi (Facebook)
Kafr Hum halkı geçen Mayıs ayında Antakya ve Tüm Doğu Rum Ortodokslar Patriği X. Yuhanna Yazıcı huzurunda dini tören düzenledi (Facebook)
TT

Suriye: Hristiyanların Rejimi bölgelerinden göçü hızlandı

Kafr Hum halkı geçen Mayıs ayında Antakya ve Tüm Doğu Rum Ortodokslar Patriği X. Yuhanna Yazıcı huzurunda dini tören düzenledi (Facebook)
Kafr Hum halkı geçen Mayıs ayında Antakya ve Tüm Doğu Rum Ortodokslar Patriği X. Yuhanna Yazıcı huzurunda dini tören düzenledi (Facebook)

Hama şehrinin Kafr Hum kasabası, Avrupa’ya göç etmek için Türkiye topraklarına girmeye çalışan bir gencin nerden geldiği belli olmayan bir kurşunla öldürüldüğü haberini büyük bir şaşkınlıkla karşıladı.
Gencin ölümünün nedenleriyle ilgili çelişkili açıklamalar, bir trajedi yaşandığına yönelik tahminleri artırdı. Gencin ölümünden insan kaçakçılarını suçlayanlar oluyor. Kaçakçılar, göç etmeyi başarıp geleceğini ve çocuklarının geleceğini kurtarmayı umarak ailelerini geride bırakan kişilerin Avrupa’ya ulaşmasına yardım etmek üzere onlardan yüklü meblağda para alıyor.
Kafr Hum kasabası geçtiğimiz aylarda daha önce görülmemiş bir göç dalgasına tanık olmaya başlayan Hıristiyan çoğunluğa ev sahipliği yapıyor.
Esed rejimine bağlı paramiliter grupların ve ordu unsurlarının siviller üzerindeki baskılarını arttırması sebebiyle bölgedeki göç oranları da arttı. Esed rejimi kontrolündeki bölgelerdeki güvenlik açığının yanı sıra ülkedeki ekonomik çöküş ve işsizlik patlaması sonucunda yaşam baskılarının artmasıyla göç edenlerin sayısı da arttı.
Hama kırsalındaki kaynaklar, her hafta onlarca Hristiyan gencin Muhradah şehrinden es-Sukaylebiyye, Kafr Hum, Ayo ve diğer kasabalardan ayrıca Humus kırsalındaki ve Vadi en-Nasara köylerinden göç ettiğini doğruladı. Halep, Şam ve diğer şehirlerinden Hristiyanların devam eden göçleri daha da arttı. Halep şehrindeki Hristiyan mahallelerinde ise sadece yaşlılar kaldı; zira nüfusun yüzde 80’inden fazlası göç etti ve Hristiyan nüfusunun büyük çoğunluğunu temsil ettiği Kamışlo şehrinde Hristiyan nüfus yüzde 10’u geçmiyor.
Rejim kontrolündeki bölgelerden Suriyelilerin göçü Hristiyanlarla sınırlı olmasa da, köyler ve kasabalar neredeyse boşalırken ve Suriye’nin demografik ve kültürel çeşitliliğinin en önemli bileşenlerinden biri olan Hristiyanların azalmasıyla, kırsal kesimdeki Hıristiyanların göçü en tehlikelisi gibi görünüyor.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sırasındaki göç dalgasından sonra Hristiyan oranı nüfusun yaklaşık yüzde 20’sine düştükten sonra, 20’nci yüzyılın başında oran yüzde 10’a düştü. Mevcut istatistiklere göre, 10 yıllık yıkıcı savaşın sonrasında ise Hristiyan nüfus yüzde 4’e düştü.
Suriye’de yaklaşık 167 bin Âsuri Arâmi, 72 bin Ermeni, 23 bin Süryani ve 6 bin 500 Keldani yaşıyor. Ülkedeki Hristiyanların yüzde 54’ü Ortodoks yüzde 36’sı Katolik yüzde 10’u ise diğer mezheplere mensup.
Batı basınında çıkan haberlerde, son 10 yılda Suriye’deki Hristiyanların sayısının yüzde 70 oranında azaldığı belirtiliyor. 10 yıllık süreçte, 118 Suriyeli Hristiyan öldürüldü, 550’den fazla kişi tutuklandı, 75 kişi işkenceye maruz kaldı. Bunların yanı sıra, Hristiyanları korkutmak ve kaçmalarını sağlamak amacıyla bir çok kilise ve ek binası yakılıp, yıkıldı. Ülkedeki Hristiyan nüfusun çoğu kendilerini çatışmalardan korumak için tarafsızlığı seçmişti.
Şarku’l Avsat’a konuşan Hama kırsalından 60 yaşındaki bir Hristiyan, kendi şehri Muhradah halkının, savaşın en kanlı yıllarında bile göç etmemeye çalıştıklarını belirtti.
Hama Hristiyanlarının yüzde 70’i savaş sırasında göç ederken, Muhradah halkı, topraklarına ve orijinal Suriyeli kimliklerine bağlı kalan Hristiyanların bir örneği oldu. Bazıları silah satın alıp, şehirlerini ve halklarını savunmak için mülklerini sattı. Ancak ekonomik koşullar, işsizlik ve vergilerin dayatılması, herhangi bir yaşama şansını ortadan kaldırdı ve göç bir hayale dönüştü. 60’lı yaşlarındaki adam “Mali durumum iyi olmasına, iyi ve makul bir yaşam sürsem de, oğlumu göç hayalinden vazgeçmeye ikna edemedim ve hayalini gerçekleştirmek için hayatını riske attı ve bunu benim rızam olmadan yaptı. Bir hata yaptığını da söyleyemem, hayatta kaldı ayrıca diğer kardeşlerinin takip etmesi için kapı açmış oldu” dedi.
İnsan kaçakçılığı ağları, Suriye’de özellikle de Halep ve İdlib’de yayıldı. Daha az bir sayıda Suriye ile Türkiye arasındaki sınır geçişlerinin olduğu Haseke’de, daha da az oranda ise Lübnan ile sınırın geçtiği Şam ve Humus kırsalında bulunuyorlar.
Günlük olarak göç yolculukları düzenleniyor. Çeşitli sınır kapılarından onlarca göçmen, kişi başına bin 200 dolara varan bir maliyetle Suriye topraklarında çatışan güçlerin engellerinde denetlenmeden geçmelerini sağlayan ağlar aracılığıyla naklediliyor.
Geçen hafta, Kafr Hum kasabası halkı, gençlerinden birinin Avrupa’ya göç yolculuğunda öldüğü haberini yalanlayan ve doğrulayanlar vardı. Yerel kaynakların Şarku’l Avsat’a verdiği bilgiye göre, ölen gencin uzak bir noktada defin törenine yakınları ulaşamayınca kasaba kilisesinde cenaze töreni yapıldı.
Kaynaklar “Olay, bedeli ne olursa olsun göç etmek isteyenler için acı bir tokat oldu” dedi. Ayrıca “Facebook üzerinde, Avrupa ülkelerine yasal olarak göç edenlerin başarı haberlerinin yayınlanması ve tebrikleşmeler düzensiz göçü teşvik etti ve göç oranı son aylarda ikiye katlandı. Öyle ki, kasabamızdan Almanya’ya, Hollanda’ya ve başka yerlere bir iki gencin göç ettiğine yönelik haberlerin gelmediğini bir gün geçmiyor. Buna karşılık, kaçakçılık çeteleri harekete geçerek fiyatları 10 bin ile 20 bin dolar (yaklaşık 40-80 milyon Suriye lirası) arasında değişen bir seviyeye çıkardı. Bu, insanları arsalarını, evlerini, arabalarını satmalarına neden olan çok büyük bir meblağ” ifadelerine yer verdi. Ayrıca bu yıl içerisinde kasabanın topraklarının büyük bir yüzdesinin yabancılara satıldığını vurguladı.
Suriye, 15 Mart 2011’de rejime karşı protestoların başlamasından bu yana birçok göç dalgasına tanık oldu. Bunlardan ilki 2012’deydi ve ülkeyi terk edenlerin çoğu muhaliflerdi. Güvenlik güçleri tarafından takip ve tehdit edildiler. Bunu 2015 yılında, savaşın sona ermesine dair umudun azalması sonucunda daha geniş çaplı bir göç dalgası izledi. Göç edenlerin çoğu zorunlu askerlik hizmetini reddeden gençler, geçim kaynaklarını kaybeden ve evlerinden edilen ailelerdi. 2021’de rejimin bekasını tesis eden Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra göç dalgası yeniden başladı. Bu dalgada, ekonomik çöküşün daha kötü bir hal alması, işsizlik durumu ve bir geçim kaynaklarının yanı sıra yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik güven kalmaması etkili oldu. Belirtilen koşullar, on binlerce sanayicinin, tüccarın, küçük çaplı zanaatkarların yanı sıra Mısır, Irak, Yemen ve Somali'ye büyük bir doktor göçünün yaşanmasına neden oldu.
Suriyeli mülteciler, 2014’ten bu yana dünyadaki mültecilerin büyük çoğunluğunu temsil ediyor. Öyle ki, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) göre Suriye, dünya çapında mülteci veren ülkeler listesinin başında yer alıyor. 2019 yılında dünyadaki Suriyeli mülteci sayısı 6 milyon 600 bin mülteciye ulaşmıştı.



Husiler İsrail'e karşı 'kapsamlı hava ablukası uygulanacağını' duyurdu

Husiler tarafından fırlatılan ve Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı yakınlarına düşen füzenin yol açtığı hasarın bir kısmı (EPA)
Husiler tarafından fırlatılan ve Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı yakınlarına düşen füzenin yol açtığı hasarın bir kısmı (EPA)
TT

Husiler İsrail'e karşı 'kapsamlı hava ablukası uygulanacağını' duyurdu

Husiler tarafından fırlatılan ve Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı yakınlarına düşen füzenin yol açtığı hasarın bir kısmı (EPA)
Husiler tarafından fırlatılan ve Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı yakınlarına düşen füzenin yol açtığı hasarın bir kısmı (EPA)

Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri, İsrail'e karşı havaalanlarını hedef alarak kapsamlı bir hava ablukası uygulanacağını duyurdu.

Seri, Husilere ‘Al-Masirah’ adlı televizyon kanalına yaptığı açıklamada, uluslararası havayolu şirketlerine ‘uçaklarının ve müşterilerinin güvenliği için’ İsrail’deki havaalanlarına yaptıkları tüm uçuşları iptal etmeleri çağrısında bulundu.

Seri, şunları söyledi:

“Yemen, düşman İsrail’in Lübnan ve Suriye gibi Arap ülkelerini hedef alarak dayatmaya çalıştığı sömürü durumunun devam etmesini asla kabul etmeyecek. Yemen, çatışmadan korkmaz ve boyun eğmeyi reddeder.”

Al-Masirah televizyonu tarafından dün ABD’ye ait savaş uçaklarının Ras İsa Limanı’na ve Hudeyde iline bağlı Kamran Adası’na hava saldırıları düzenlediğini bildirdi.

Saldırılar, ABD'nin Yemen'in El-Cevf ilini vurduğu iki hava saldırısından sadece birkaç saat sonra gerçekleşti.

Dün sabah İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Ben Gurion Uluslararası Havaalanı'nın çevresini hedef alarak altı kişinin yaralanmasına, uçuşların aksamasına ve havayolu şirketlerinin uçuşları askıya almasına neden olan Husilere karşı yeni ‘saldırılar’ düzenleyeceklerini açıkladı.

İsrail ordusu, Ben Gurion Havaalanı yakınlarına düşen füzenin Yemen'den fırlatıldığını ve ‘birkaç önleme girişimine’ rağmen İsrail’in başlıca havaalanı olan en Gurion Uluslararası Havaalanı bölgesine düştüğünü doğruladı.

Netanyahu Telegram kanalında yayınlanan bir video açıklamada, “Geçmişte onlara (Husilere) karşı hareket ettik, gelecekte de onlara karşı hareket etmeye devam edeceğiz. Tek bir saldırı değil, saldırılar olacak” dedi.

Husiler, dün sabah İsrail'deki Ben Gurion Uluslararası Havaalanı'nı balistik bir füzeyle hedef aldığını duyurmuştu.

Husilere ait Al-Masirah televizyonu tarafından aktarılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Hedefini başarıyla vuran hipersonik balistik füzeyle işgal altındaki Yafa'da bulunan Ben Gurion Havaalanı'nı hedef aldık.”