Tunus kamuoyu Cumhurbaşkanı Said’in bir sonraki adımını bekliyor

AB’den Kays Said’e “kapsamlı ulusal diyalog” çağrısı

Tunus Yüksek Seçim Kurulu üyeleri, önceki gün ülkenin yeni anayasasına ilişkin referandum sonuçlarının açıklanması anında (AP)
Tunus Yüksek Seçim Kurulu üyeleri, önceki gün ülkenin yeni anayasasına ilişkin referandum sonuçlarının açıklanması anında (AP)
TT

Tunus kamuoyu Cumhurbaşkanı Said’in bir sonraki adımını bekliyor

Tunus Yüksek Seçim Kurulu üyeleri, önceki gün ülkenin yeni anayasasına ilişkin referandum sonuçlarının açıklanması anında (AP)
Tunus Yüksek Seçim Kurulu üyeleri, önceki gün ülkenin yeni anayasasına ilişkin referandum sonuçlarının açıklanması anında (AP)

Tunus Yüksek Seçim Kurulu, yeni anayasa taslağı referandumuna katılanların yüzde 96,6’sının ‘evet’ oyu verdiği ön sonuçlarını açıklamasının ardından Tunus siyaseti Cumhurbaşkanı Kays Said’in “Üçüncü Cumhuriyet’i” kurmak  ve seçim yasasını parlamento seçimleri yapmak üzere değiştirmek adına uygun koşulları yaratmak için atacağı bir sonraki adımı bekliyor. Muhalefet ise, özellikle Seçim Kurulu’nun dün seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamanın ardından “maddi hata” sızdırıldığına ilişkin iddialarla referandumun sonuçlarına şüphe düşürmeye ve katılımın zayıfl olduğu bahanesiyle  tüm seçim sürecine meydan okumaya hazırlanıyor. Gözlemcilere göre, muhalefet  Yüksek Seçim Kurulu’nu “seçim sonuçlarını manipüle etmekle” suçlamak için bahsi geçen bu “hatayı” temel alacak.
Bu beklenti, Tunus Cumhurbaşkanı’nın dün parlamento seçimlerinin düzenlenmesi, ikinci meclis milletvekillerinin yanı sıra anayasa mahkemesinin kurulmasıyla ilgili yeni bir kararname paketi yayınlayacağını açıklamasının ardından gündeme geldi.
Tunus Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Said, seçimlerle ilgili bir kararname hazırlamanın, bir sonraki Halk Temsilciler Meclisi'nin (Parlamento) üyelerinin yanı sıra “Bölgesel ve Yerel Ulusal Konseyi'nin (ikinci meclis) üyelerinin seçilmesi gerektiğini vurguladı. Yeni anayasaya uygun olarak Anayasa Mahkemesi için bir kanun taslağı da çıkarılacak.
Yeni konsey, ilgili yargı alanlarındaki en kıdemli yargıçları temsil eden dokuz üyeden oluşacak.
Tunus Yüksek Seçim Kurumu Sözcüsü Muhammed et-Tilili el-Mansuri, referandum seçim süreci ve sonuçlarından şüphe duyanların yasanın güvence altına aldığı ölçüde yargıya başvurabileceğini söyledi. Mansuri sonuçların açıklanmasının ardından düzenlediği basın toplantısında, Seçim Kurulu’nun bağlı kuruluşlardan ve gözetim ajanlarından gelen raporlar (Bağımsız Yüksek Görsel İletişim Kurumu-HAICA) aracılığıyla tüm şikayetleri ve ihlalleri incelediğini belirtti. Ayrıca, Merkez Seçim Kurulu İzleme Komitesi'nin raporunda ihlallerin toplamının referandum sonuçlarını temelden etkilemediği sonucuna vardığını söyledi.
Mansuri, referandum kampanyasına katılanlar tarafından işlenen 10, katılmayanlar tarafından ise 16 ihlalle toplamda 26 ihlalin gerçekleştiğini belirtti.
Öte yandan İdare Mahkemesi Basın Sözcüsü İmad el-Gabiri, referandum ön sonuçlarına itiraz taleplerinin kabulü için kanunla belirlenen yasal sürenin, seçim sonuçlarının açıklanmasından itibaren 3 gün ile sınırlı olup, itiraz yapılmaması halinde sonuçların kesinleşeceğini bildirdi. Ancak İdare Mahkemesi'ne başvurulması halinde toplam değerlendirme süresi 30 güne kadar. Yani 25 Temmuz 2022 tarihinde düzenlenen referandumunun kesin sonuçlarının kesin açıklanması önümüzdeki Ağustos ayının sonunda gerçekleşecek. Gabiri’ye göre, referandum sonuçlarına yasal olarak itiraz etme hakkına sahip olan partiler, referanduma katılan tek partiler. Bu, Nahda Hareketi ve bir dizi sol partinin başını çektiği referandumu boykot eden siyasi, insan hakları ve sosyal partilerin sonuçlara itiraz etme hakları olmayacağı anlamına geliyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) anayasa referandumunun geçici sonuçlarını takip ettiğini teyit etmesi nedeniyle, yeni anayasa referandumu sonuçlarına içeride ve dışarıda tepkiler devam etti. AB, çeşitli siyasi güçler arasında geniş bir fikir birliğinin "demokratik kazanımları koruyan sürecin başarısı ve Tunus'un üstleneceği tüm büyük siyasi ve ekonomik reformlar için gerekli" olduğunu açıkladı.
27 üyeli AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Tunuslu yetkilileri temel özgürlükleri “korumaya” çağırarak, 25 Temmuz referandumun “düşük katılımlı” olduğunu ve bu reformların meşruiyeti ve sürdürülebilirliğinin buna bağlı olduğunu aktardı.
Avrupa ülkeleri, önümüzdeki Aralık ayında yapılacak Parlamento seçimlerinin Tunus’un temel insan hakları ve özgürlüklerine saygının yanı sıra demokratik ilkelere, kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğünün sağlamlaştırılmasına ve çoğulculuğa tam saygı göstererek, kurumların düzenli çalışmasına dönmesi için temel taşı oluşturacağını söyledi. 27 ülke açıklamasında, “İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve gösteri özgürlüğü…. Başta Avrupa Birliği olmak üzere demokratik ülkelerin temel değerleri olan diğer temel özgürlükler de bunlara bağlı ve korunmalı” ifadelerini kullandı.
Alman Milletvekili ve Federal Meclis Dış İlişkiler Komitesi üyesi Tobias B. Bacherle, muhalefetin boykot ettiği yeni anayasa referandumunun ardından Tunus ile iş birliği yeniden değerlendirileceğini söyledi.
Hükümet koalisyonunda ortak olan Yeşiller Partisi milletvekili, "Almanya'nın Sesi Uluslararası Radyosu (DW) Arapça Servisi’ne yaptığı açıklamalarda, Tunus Cumhurbaşkanı’nın 2014 anayasasıyla tamamen bağdaşmayan bir başkanlık sistemini güçlendirmeyi amaçladığını ve cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren yeni anayasayı “gayrimeşru” olarak nitelendirdi.
ABD, önceki gün yeni Tunus anayasasının insan haklarına ve temel özgürlüklere zarar vermesinden duyduğu endişeyi dile getirerek, referandumuna katılımın düşük olmasına işaret etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price gazetecilere verdiği demeçte, ABD’nin “yeni anayasanın insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasını baltalayabilecek zayıf kontrol ve dengeler içereceğinden endişe duyduğunu” ifade ederek, kuvvetler ayrılığına saygı gösterilmesi gerektiğini ve seçim yasasının kapsamlı ve şeffaf olması gerektiğini vurguladı.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.