Kusursuz fırtına

Ortadoğu çok sayıda zorlukla ve hassas uluslararası ve bölgesel konularla karşı karşıya

Ukrayna krizi, Soğuk Savaş'ın etkilerinin bitmekten çok uzak olduğunu gösterdi (AFP)
Ukrayna krizi, Soğuk Savaş'ın etkilerinin bitmekten çok uzak olduğunu gösterdi (AFP)
TT

Kusursuz fırtına

Ukrayna krizi, Soğuk Savaş'ın etkilerinin bitmekten çok uzak olduğunu gösterdi (AFP)
Ukrayna krizi, Soğuk Savaş'ın etkilerinin bitmekten çok uzak olduğunu gösterdi (AFP)

Nebil Fehmi
Mecazi olarak kullanılan ‘kusursuz fırtına’ ifadesi, ‘bazı olumsuz koşulların bir araya gelmesiyle oluşan son derece kötü bir durumu’ tanımlar. Genellikle iklim şartlarını tanımlamak için kullanılsa da yaşadığımız uluslararası siyasi ve ekonomik koşulları tanımlamak için çok uygun bir ifade olduğunu düşünüyorum ve bu ifadenin yakında sosyal koşulları da kapsayacak şekilde genişletilmesinden korkuyorum.
Dünya, 80’li yılların sonlarında siyasi olarak, iki kutup arasındaki Soğuk Savaş’ın sanayi ve mali açıdan Batı kutbunun çıkarına sona erdiğine ve küreselleşme çağının, sahip olduğu her şeyle birlikte güçlü bir şekilde büyüdüğüne karar verdi. Bu yüzden söylemler ve tartışmalar, özellikle ABD’nin yakın gelecekte baş rakibi olarak görmesinden ötürü Çin'in ve geleceğin önde gelen kutuplarının bu denklemdeki yerlerini belirlemeye odaklandı.
Ardından Ukrayna krizi patlak verdi. Bu, her iki kutbun da ABD’nin tecritçi politikasına, Varşova Paktı'nın çöküşünden sonra Sovyetler Birliği’nin dağılmasına ve doğu kutbunun küçülmesi karşısında Batı'ya kayan güç dengesine bakmaksızın geçilmemesi gereken nüfuz bölgelerine sahip olduklarına inandıkları düşünüldüğünde, ABD-Rusya rekabetinin halen kavramlar tarafından yönetilmesinden ötürü Soğuk Savaş'ın etkilerinin bitmekten çok uzak olduğunu gösterdi. Son olaylarla birlikte, Soğuk Savaş'ın dönüşünden ve hatta Rusya’nın emelleri, ulusal güvenlik ve Batılı ülkelerin istikrarı arasında doğrudan bir çatışmadan söz edilemeye başlandı.
Tüm bunlara, ABD’nin çağdaş uluslararası sisteme siyasi, güvenlik ve ekonomik olarak hegemonyasını dayatmaya çalıştığını düşünen Rusya ve Çin’in memnuniyetsizliği ile ABD ve Çin arasında artan gerilimler eşlik etti. Ayrıca Avrupa'nın enerji kaynaklarının kesilmesi tehdidi, Batı ülkelerinin Rusya'ya ve onunla iş yapan ülkelere ve şirketlere ekonomik yaptırımların uygulanması, Çin’in batı bölgelerinde telekomünikasyon alanında yayılmasını sınırlama çabaları ve Rusya ile Çin’in uluslararası ticaret işlemlerinde ABD dolarını diğer para birimleriyle değiştirmeyi ya da ticari takas prosedürlerine başvurmayı düşünmeleri gibi karşı tarafa bir takım misillemelerde bulunuldu.
Çatışmalar, güç yasası kavramlarının 21. yüzyılda halen geçerli olabileceğinden bazı büyük ülkeler arasındaki uluslararası kutuplaşmayı yeniden körüklüyor. Son zamanlarda, ABD ile Çin arasında doğrudan bir gerilime, Güney Çin Denizi'nde deniz tatbikatlarına, hava tatbikatlarına ve Çinli siyasilerin ABD Kongresi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyaretiyle ilgili açıklamalarının sertleştiğine tanık olduk. ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında uzun süren telefon görüşmesinde katı ifadeler kullanıldı. Şi, telefon görüşmesinde Biden’a ‘gerginliği başlatan tarafın ateşle oynadığı’ şeklinde sert bir uyarıda bulundu.
Ukrayna krizinin çağdaş uluslararası ekonomik sistem üzerinde ve dünyanın dört bir yanında özellikle tahıl ve buğday fiyatları üzerinde çok ciddi ekonomik yansımaları oldu. Özellikle Afrika ve Ortadoğu'da Ukrayna savaşı öncesi stokların bitmesiyle bu yansımaların daha da yaygınlaşması ve şiddetlenmesi bekleniyor. Savaş nedeniyle yeterli mahsulün bulunamaması sonucu önümüzdeki kış aylarında büyük sorunların ortaya çıkabileceği Ortadoğu ülkeleri, gıda stoklarının yüzde 50'den fazlasını yurt dışından ithal ediyorlar. Bu bölgeler, Kovid-19 aşısının adil bir şekilde dağıtılmamasından büyük zarar gördüler ve şu an çeşitli ekonomik zorluklarla karşı karşıyalar.
Ukrayna krizi, temel gıda ürünlerinin bulunamaması ve yüksek fiyatlar nedeniyle uluslararası toplum ve küresel ekonomik sistem üzerinde ciddi, tehlikeli ve kapsamlı ekonomik etkilere sahip. Uluslararası finans kuruluşları tarafından hazırlanan bazı raporlara göre bu koşulların, Afrika'da büyük bir sorun olan kalkınma programlarının finanse edilmesi ya da borçlanma maliyetlerini yükselten nakit eksikliği gibi beklenen ekonomik gerileme ile daha da kötüleşmesi kaçınılmaz.
Asya ülkeleri, ABD Merkez Bankası'nın faiz oranlarını yükseltmesiyle yerel para birimleri karşısında doların yükselişini endişeyle takip ediyor, ticaret dengesini korumaya çalışıyor ve özellikle ABD’de ekonomik durgunluk beklentilerinden korkuyorlar. Ayrıca Çin'de ekonomik büyüme oranlarının düşmesinin, küresel ekonomiye yön veren lokomotif ülkelerden biri olması nedeniyle birçok ülkenin ekonomisini olumsuz etkileyeceği de bir gerçek.
Geçtiğimiz haftalarda, geçmişte piyasa değerlendirmelerini etkileşime bırakmaya ve hükümet müdahalelerini sınırlamaya dayanan ABD ekonomik sisteminde önemli bir felsefi ve metodolojik değişime tanık olduk. ABD Kongresi, altyapı projelerine, devlet hizmetlerine ve en yoksul sınıflara verilen desteğe milyarlarca dolar aktarılmasını öngören ve ülke tarihindeki benzerlerinden daha büyük olan yeni yasa tasarısını onayladı. Ancak bu, geçmişteki muadillerinden farklı olarak ekonomik piyasayı yönlendirme bakımından yapılan açık bir müdahale. Bu durum, Başkan Biden’ın kendi partisinden bazı Kongre üyelerini, ABD ekonomisinin geleceğinin siyasi baskılara maruz kalacağı korkularını dile getirmeye itti.
Tüm bunlara, uluslararası toplumun, üzerinde uzlaşıya varması ve iş birliği yapması gereken bazı küresel meseleleri bilgelik ve kararlılıkla ele almasının ve buna büyük miktarda kaynak ve imkan ayırmasının istendiği bir zamanda tanık oluyoruz. Bunlara Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in ‘insanlığın bekası için önemli ve kaçınılmaz bir konu’ olarak tanımladığı iklim değişikliği sorunu dahil. İklim değişikliği konusu, bazı sanayileşmiş ülkelerin temiz teknolojilere geçişi sağlamak için vaat ettikleri desteği sağlamaktan, hatta sanayilerinin nispeten yüksek maliyetleri nedeniyle çevreye daha az zararlı teknolojileri kullanmaktan geri adım atacaklarına dair korkularla, önümüzdeki Kasım ayında Mısır’ın tatil beldesi Şarm eş-Şeyh'te yapılması planlanan BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nda (COP27) ele alınacak. Su kıtlığı, yoksulluk, halk sağlığı ve salgın hastalık krizleriyle başa çıkabilme becerisi gibi acilen ele alınması gereken diğer küresel meseleler de söz konusu.
Ortadoğu şu an, sadece Batı ülkeleri ve ABD ile sınırlı olmayan ve Rusya’yı tamamen güvenmemek şartıyla tecrit etmeden iyi ilişkilerin sürdürülebilmesi için koşulların, dengelerin, ekonomik ve güvenlik ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi sürecinde. Bu da Ukrayna meselesindeki duruşuna ve ABD'yi kışkırtmadan Çin'e olan açıklığına yansıdı. Bu açıklık, öncelikle büyük bir patlamaya tanık olan ekonomik iş birliğine, ardından Arap olmayan Ortadoğu ülkelerinin artan imkanlarının ve etkilerinin ele alınması için bölgesel meselelerle doğrudan ve proaktif bir şekilde ilgilenmeye odaklanarak gerçekleşti.
Çeşitli uluslararası ve bölgesel hususlar ve herkesin üzerindeki hassas baskılar, özellikle çıkarlarımızın daha önce eşi benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya olduğundan toplumlarımızın ve halklarımızın özel çıkarlarını koruyan ve bunlara saygı duyan daha adil, daha istikrarlı ve 21. yüzyılla daha uyumlu standartlar oluşturmak için ulusal, bölgesel ve uluslararası, bireysel ve grup olarak ciddi şekilde hareket etmemizi gerektiriyor. Kusursuz fırtınayı güvenli bir şekilde ya da en az hasarla atlatmanın tek yolu da bu.

* Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüne edilmiştir



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.