Koronavirüse karşı yeni bir antikor, tüm varyantları hedef alıyor

Cuma günü Pekin’deki bir koronavirüs test merkezinde test vermeye hazırlanan bir kadın (AP)
Cuma günü Pekin’deki bir koronavirüs test merkezinde test vermeye hazırlanan bir kadın (AP)
TT

Koronavirüse karşı yeni bir antikor, tüm varyantları hedef alıyor

Cuma günü Pekin’deki bir koronavirüs test merkezinde test vermeye hazırlanan bir kadın (AP)
Cuma günü Pekin’deki bir koronavirüs test merkezinde test vermeye hazırlanan bir kadın (AP)

SARS-CoV-2 virüsünün evrim geçirip mutasyona uğradığı göz önüne alınarak, pandeminin ilk aşamalarında etkili bir şekilde çalışan terapötik antikorlar artık daha az etkili hale geldi ve ortaya çıkan yeni varyantlar, özellikle Omikron, aşılarla oluşmasını sağladığımız antikorlardan kaçmanın yollarını buldu.
ABD’deki Boston Çocuk Hastanesi’nde geliştirilen yeni, geniş ölçüde nötralize edici bir antikor, potansiyel olarak gelecekteki varyantlara karşı savunma yeteneğimizi daha iyi bir hale getirebilir. Sonuçları 11 Ağustos’ta Science Immunology dergisinde yayınlanan testlerde, tüm Omikron varyantları dahil olmak üzere şu anda bilinen tüm “endişe verici” SARS-CoV-2 varyantlarını etkisiz hale getirmeyi başardı.
Boston Çocuk Hastanesi’ndeki Hücresel ve Moleküler Tıp Programı’nda yer alan ve araştırmanın yöneticilerinden Frederick Alt, HIV’e karşı geniş ölçüde nötralize edici antikorları aramak için kullandığı insanlaştırılmış bir fare modelinin değiştirilmiş bir versiyonunu kullanarak, antikoru bulmayı başardıklarını söylüyor.
Yeni araştırmada, araştırmacılar başlangıç olarak farelere iki insan gen parçası yerleştirdi ve B hücrelerini hızla çeşitli insanlaştırılmış antikorları üretmeye yönlendirdi. Daha sonra fareleri, antikorlarımız ve mevcut aşılarımız tarafından hedeflenen ana protein olan SARS-CoV-2’nin spike proteinine maruz bıraktı. Fareler, sivri uçlara bağlanan insanlarla uyumlu antikorlardan oluşan 9 soy veya ‘aile’ üretti.
Araştırmacılar daha sonra Duke Üniversitesi’nden Barton Haynes liderliğindeki bir araştırma grubuyla işbirliği içinde bu antikorların etkinliğinden emin olmak için çalıştı. 9 soydan 3’ünde bulunan antikorlar, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan orijinal virüse karşı güçlüydü. Özellikle de, SP1-77 antikoru Alfa, Beta, Gamma, Delta ve tüm önceki ve mevcut Omikron varyantlarını nötralize ederek geniş çaplı bir etki gösterdi.
SP1-77’ye bu avantajı sağlayan nedenleri araştırmak için yapısal çalışmalar yapıldı. Bunlar, SP1-77’nin mevcut antikorlardan (hem terapötik antikorlar hem de mevcut aşılara yanıt olarak üretilen antikorlardan) farklı çalıştığını gösterdi. 
Mevcut antikorların çoğu, enfeksiyonun ilk adımı olan SARS-CoV-2’nin hücrelerimizin ACE2 reseptörlerine bağlanmasını önlemek üzere spike proteinin reseptör bağlama alanına (RBD) olarak bilinen belirli konumlara bağlanarak çalışıyor. Ancak araştırma ekibi, yeni keşfedilen SP1-77 antikorunun virüsün dış zarının hedef hücreninkiyle birleştirmesini engellediğini ve böylece enfeksiyon kapısını açan son adıma engel olduğunu gösterdi.
Çalışmanın ortak yazarı Alex Kreutzberger “Bu özellikler, virüse karşı yeni aşıların tasarlanması konusunda faydalı olabilir. Zira SP1-77 antikoru, virüsün herhangi bir varyantında henüz mutasyona uğramamış bir bölgedeki spike proteine ​​bağlanır, bu da yeni bir mekanizma aracılığıyla mevcut varyantların geniş çapta nötrleştirilmesine yol açar” ifadelerini kullandı.



Büyük dönüşler, cesur uyarlamalar: 2026'dan iple çekilen 15 film

İfşa Günü'nde bir hava durumu sunucusunu canlandıran 42 yaşındaki Britanyalı oyuncu Emily Blunt, Sessiz Bir Yer (A Quiet Place) ve Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) serilerinin yanı sıra Sicario gibi yapımlarla da tanınıyor (Universal)
İfşa Günü'nde bir hava durumu sunucusunu canlandıran 42 yaşındaki Britanyalı oyuncu Emily Blunt, Sessiz Bir Yer (A Quiet Place) ve Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) serilerinin yanı sıra Sicario gibi yapımlarla da tanınıyor (Universal)
TT

Büyük dönüşler, cesur uyarlamalar: 2026'dan iple çekilen 15 film

İfşa Günü'nde bir hava durumu sunucusunu canlandıran 42 yaşındaki Britanyalı oyuncu Emily Blunt, Sessiz Bir Yer (A Quiet Place) ve Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) serilerinin yanı sıra Sicario gibi yapımlarla da tanınıyor (Universal)
İfşa Günü'nde bir hava durumu sunucusunu canlandıran 42 yaşındaki Britanyalı oyuncu Emily Blunt, Sessiz Bir Yer (A Quiet Place) ve Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) serilerinin yanı sıra Sicario gibi yapımlarla da tanınıyor (Universal)

Hâlâ 2025'in en iyi filmlerini konuşuyor olabiliriz ama 2026, şimdiden takvime not düşmelik yapımlarla dolu. Yeni yılın gelişiyle birlikte sinema ufkuna bir kez daha bakmanın zamanı: Kimi filmler büyük stüdyoların "her şeyi değiştirecek" iddiasıyla geliyor, kimileri ise tanıdık hikayeleri tersyüz edip bambaşka bir yerden anlatmaya niyetli. Üstelik bazı yönetmenler, uzun süredir uzak durdukları türlere ya da dünyalara geri dönerek kendi kariyerleri için de yeni bir sayfa açıyor.

Bu listenin cazibesi biraz da belirsizliğinde saklı. Spielberg'ün İfşa Günü, daha şimdiden gizemle beslenen bir UFO filmi olarak konuşuluyor; yayımlanan fragman ise cevap vermek yerine soruları büyütmeyi seçiyor. Nolan, Homeros'un destanını The Odyssey'yle sinema salonu ölçeğinde bir deneyime dönüştürmeye hazırlanırken, Villeneuve de Dune: Part Three'yle Arrakis'e veda ediyor. 

Öte yanda Marvel, Avengers: Doomsday'le "ya tutarsa" hissini dev bir gösteriye çevirmeye çalışıyor; Fincher–Tarantino–Brad Pitt buluşması The Adventures of Cliff Booth ise 2026'nın en iştah kabartan sinema dedikodularını tek bir başlıkta topluyor. Kimi filmler de tartışmaları peşinen göze almış durumda: Emerald Fennell, Uğultulu Tepeler'e sinir uçlarına dokunacak kışkırtıcı bir yorum katıyor. 

Kısacası 2026, yalnızca çok izlenecek filmlerin değil; konuşulacak, hatta belki de karşı çıkılacak ya da tekrar tekrar tartışılacak filmlerin de yılı. Hazırsanız, yılın en çok merak edilen yapımlarına yakından bakalım...

28 Yıl Sonra İkinci Bölüm: Kemik Tapınağı (28 Years Later: The Bone Temple)

28 Yıl Sonra evreni, bu kez Kemik Tapınağı'yla daha karanlık ve tekinsiz bir yöne sapıyor. Yönetmen koltuğunu Nia DaCosta'nın devraldığı film, Danny Boyle ve Alex Garland mirasına yeni bir bakış açısı getirirken hikayeyi eşzamanlı çekilen önceki filmle doğrudan iç içe ilerletiyor. Ralph Fiennes'ın canlandırdığı gizemli Dr. Kelson, ölüm fikrine saplantılı ahlak anlayışıyla dünyayı sarsabilecek bir ilişkiye sürüklenirken, genç Spike'ın yolu Jack O'Connell'ın ürkütücü neşesiyle liderlik ettiği çeteyle kesişiyor. DaCosta'nın işaret ettiği gibi, film iki ayrı dünyanın kaçınılmaz bir çarpışmaya doğru ilerlediği bir gerilim hattı kuruyor. Bu evrende artık asıl tehdit enfekte olanlar değil; hayatta kalanların insanlıktan uzaklaşmış hali. Kemik Tapınağı, zombi kıyametini korkudan çok ahlaki bir kabusa dönüştürmeyi hedefleyen sert bir devam filmi olarak öne çıkıyor.

Yönetmen: Nia DaCosta
Oyuncular: Ralph Fiennes, Jack O'Connell, Emma Laird, Alfie Williams, Erin Kellyman, Chi Lewis-Parry, Cillian Murphy
Vizyon tarihi: 16 Ocak

Uğultulu Tepeler (Wuthering Heights) 

Emerald Fennell, Emily Brontë'nin gotik klasiği Uğultulu Tepeler'i 2026'nın en çok konuşulacak uyarlamalarından birine dönüştürmeye hazırlanıyor. Yetenekli Genç Kadın (Promising Young Woman) ve Saltburn'le sınırları zorlamayı seven Fennell, bu kez sadık bir edebiyat uyarlamasından ziyade, daha sezgisel ve kışkırtıcı bir yorumun peşinde. Catherine Earnshaw ve Heathcliff'i Margot Robbie'yle Jacob Elordi'nin canlandırması, şimdiden hem merak hem de tartışma yaratmış durumda.

Özellikle Elordi'nin seçimi, romanda kökeni kasıtlı olarak belirsiz bırakılan ve sömürgecilik bağlamında "öteki" olarak konumlanan Heathcliff'in beyaz bir oyuncuyla canlandırılmasını yeniden tartışmaya açtı. Bu tercih, karakterin tarihsel ve politik anlamını silikleştirdiği eleştirilerini de beraberinde getirdi. Charli XCX şarkılarıyla desteklenen fragmanın işaret ettiği üzere film, Brontë'nin metnindeki bastırılmış tutkuyu ve psikolojik gerilimi daha erotik ve çağdaş bir dille öne çıkarıyor. Kısacası bu Uğultulu Tepeler, çoğu kişinin zihnindeki "klasik" metinden çok, Fennell'in rahatsız etmeyi seven sinema evrenine ait bir yorum olacak.

Yönetmen: Emerald Fennell
Oyuncular: Jacob Elordi, Margot Robbie, Alison Oliver, Hong Chau
Vizyon tarihi: 13 Şubat

Çığlık 7 (Scream 7)

Çığlık 7, perde arkasındaki krizleriyle şimdiden serinin en tartışmalı halkalarından biri. Melissa Barrera'nın Gazze savaşıyla ilgili yorumları nedeniyle projeden kovulması, ardından Jenna Ortega'nın dayanışma göstererek projeden ayrılması, son olarak yönetmen Christopher Landon'ın da çekilmesiyle seri ciddi bir kırılma yaşamıştı. Bu dağınıklığı toparlama görevi, serinin yaratıcısı Kevin Williamson'a düştü: Williamson, hikayeyi yeniden kurarken Sidney Prescott'u canlandıran Neve Campbell'ı da geri getirdi.

cdfrg
Çığlık serisi 7. filmiyle gişede 1 milyar dolar sınırını aşmaya hazırlanıyor (Paramount Pictures)

Campbell'ın dönüşüyle birlikte tonun değişeceği, aşırı şiddetten ziyade ilk filmin gerilimine ve atmosferine yaslanan bir yaklaşım benimseneceği konuşuluyor. Eski karakterlerin sürpriz geri dönüşleriyle nostalji kartını da oynayan Çığlık 7, hem hayal kırıklığı yaşayan hayranları yeniden kazanmayı hem de serinin güvenilirliğini onarmayı hedefliyor. 2026'nın ilk aylarında vizyona girecek film, Ghostface'in geleceği için bir sınav niteliğinde.

Yönetmen: Kevin Williamson
Oyuncular: Neve Campbell, Courteney Cox, David Arquette, Matthew Lillard, Joel McHale, Mckenna Grace, Isabel May, Mason Gooding
Vizyon tarihi: 27 Şubat

Gelin! (The Bride!) 

Maggie Gyllenhaal, Karanlık Kız'ın (The Lost Daughter) ardından bu kez rotayı keskin biçimde değiştirerek Frankenstein mitine cesur bir yorum getiriyor. 1930'lar Şikago'sunda geçen Gelin!, Frankenstein'ın Yaratığı'nın kendisi gibi bir eş istemesiyle başlıyor ve cinayete kurban gitmiş bir kadının Dr. Euphronius tarafından hayata döndürülmesiyle bambaşka bir yöne savruluyor.

Gyllenhaal'un "punk ve canavarca bir aşk hikayesi" diye tanımladığı film, klasik gotik anlatıyı müzikallerden ödünç aldığı büyük dans sahneleriyle harmanlıyor. Cinayet, kaos ve toplumsal dönüşümün iç içe geçtiği bu hikaye, Frankenstein'ın Gelini'ne (The Bride of Frankenstein) selam çakarken modern bir politik alt metin de kurmayı hedefliyor. Dağıtımcısı Warner Bros. için riskli ama iddialı görünen proje, son dönemde yeniden yükselişe geçen Mary Shelley uyarlamaları arasında en aykırı duranlardan biri.

Yönetmen: Maggie Gyllenhaal
Oyuncular: Jessie Buckley, Christian Bale, Peter Sarsgaard, Annette Bening, Jake Gyllenhaal, Penélope Cruz
Vizyon tarihi: 6 Mart

Kurtuluş Projesi (Project Hail Mary)

Kurtuluş Projesi, Phil Lord ve Christopher Miller'ın yıllar sonra yeniden canlı çekim sinemaya dönüşünü işaret eden, 2026'nın en iddialı bilimkurgu projelerinden biri. Andy Weir'ın çok satan romanından uyarlanan film, hafızasını kaybetmiş halde bir uzay gemisinde uyanan ve kısa sürede insanlığın son umudu olduğunu öğrenen Ryland Grace'in hikayesini merkezine alıyor. Ryan Gosling'in hem başrolünde yer aldığı hem de yapımcılığını üstlendiği film, yüksek konseptli bilimkurguyu mizah ve duyguyla harmanlamayı hedefliyor.

ergt
Üç kez Oscar'a aday gösterilen 44 yaşındaki Ryan Gosling, yeni filmi Kurtuluş Projesi'nde bilimsel zekası ve sıradışı fikirleriyle Dünya'yı kurtarmaya çalışan bir öğretmeni canlandırıyor (Amazon MGM Studios)

Marslı'nın (The Martian) senaryosuna da imza atan Drew Goddard'ın kaleminden çıkan uyarlama, kitabın sinemaya ne kadar uygun olduğunu bilen bir ekibin elinden çıkıyor. Gosling'in deyimiyle "çok büyük, çok zor ve bu yüzden cazip" bir film olan Kurtuluş Projesi, bir yandan IMAX ölçeğinde bir macera vaat ederken bir yandan da seyirciyi hem güldürüp hem de ağlatan bir yolculuk sunmayı amaçlıyor. Vizyon tarihi adım adım yaklaşırken film, şimdiden yılın en çok beklenen bilimkurguları arasında yerini almış durumda.

Yönetmen: Phil Lord, Christopher Miller
Oyuncular: Ryan Gosling, Sandra Hüller, Lionel Boyce, Liz Kingsman, Milana Vayntrub, Ken Leung
Vizyon tarihi: 20 Mart

Şeytan Marka Giyer 2 (The Devil Wears Prada 2)

Şeytan Marka Giyer 2, aradan geçen yılların ardından modanın en ikonik karakterlerinden Miranda Priestly'yi yeniden sahneye çıkarıyor. Anne Hathaway'in canlandırdığı Andy Sachs, ilk filmdeki karakterlerle birlikte geri dönüyor. 2006'dan bu yana dergi dünyası, medya dili ve güç dengeleri köklü biçimde değişmişken, film bu kez yayıncılığın dijital çağdaki hayatta kalma mücadelesine odaklanıyor.

Filmin konusuna dair detaylar büyük ölçüde gizli tutulsa da Miranda ve Andy'nin yeniden aynı odada buluşacağı kesin. Oscar ödüllü Dave Frankel'in yeniden yönetmen koltuğunda olduğu devam filmi, nostaljiyi güncel medya kaosuyla çarpıştırmayı hedefliyor. Asıl merak edilen soruysa hâlâ geçerli: Modanın eski otoriteleri, dijital çağda hâlâ söz sahibi olabilecek mi?

Yönetmen: David Frankel
Oyuncular: Meryl Streep, Anne Hathaway, Emily Blunt, Stanley Tucci, Lucy Liu, Justin Theroux, B.J. Novak, Rachel Bloom, Lady Gaga, Kenneth Branagh
Vizyon tarihi: 1 Mayıs

Star Wars: Mandalorian ve Grogu (Star Wars: The Mandalorian and Grogu)

Uzun bir sinema molasının ardından Yıldız Savaşları (Star Wars) evreni, The Mandalorian ve Grogu'yla yeniden beyazperdeye dönüyor. Jon Favreau'nun yazıp yönettiği film, Disney+ döneminin ilk sinema yapımı olma özelliğini taşırken, serinin sevilen ikilisini bu kez daha büyük bir anlatı ölçeğine taşıyor. Hikaye, İmparatorluk'un çöküşünün ardından kırılgan Yeni Cumhuriyet döneminde Din Djarin ve Grogu'nun yolculuğunu takip ediyor.

Dizinin western tonunu ve pratik görsel yaklaşımını koruyan film, bu evreni sinema perdesine uygun daha geniş ölçekli bir anlatıyla büyütüyor. Lucasfilm cephesi, Pedro Pascal'ın karizması ve küresel bir fenomene dönüşmüş Grogu'nun etkisiyle, Yıldız Savaşları'nı yeniden gişe merkezine yerleştirmeyi umuyor. Bakalım dizi evreninden doğan bu hikaye, sinemada da aynı heyecanı yaratabilecek mi...

Yönetmen: Jon Favreau
Oyuncular: Pedro Pascal, Sigourney Weaver, Jeremy Allen White, Jonny Coyne
Vizyon tarihi: 22 Mayıs

İfşa Günü (Disclosure Day) 

Steven Spielberg, sinemasının en temel dürtülerinden birine, yani bilinmeyene duyulan kolektif korku ve hayrete İfşa Günü'yle geri dönüyor. Hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmeyen film, Nisan 2024'te duyurulduğundan bu yana bilinçli bir sır perdesiyle çevrili; yayımlanan ilk fragman bile hikayeye dair tek bir ipucu vermiyor. Senaryosu Spielberg'ün özgün fikrinden yola çıkan ve David Koepp imzası taşıyan yapımda Emily Blunt, Kansas City'de yaşayan bir meteoroloğu canlandırıyor.

Filmin resmi tanıtımı, "Yalnız olmadığımız kanıtlansaydı, bu sizi korkutur muydu?" sorusuyla beklentiyi daha da yükseltiyor. Spielberg'ün 2000'lerin ortasından bu yana ilk kez bugünün dünyasında geçen bir bilimkurgu anlatısına yönelmesi, filmi nostaljik bir dönüş kadar yaratıcı bir yeniden doğuş vaadi haline getiriyor. İfşa Günü, 2026 yazında sinemalarda cevaplardan çok sorular bırakan bir Spielberg deneyimi olmaya hazırlanıyor.

Yönetmen: Steven Spielberg
Oyuncular: Josh O'Connor, Emily Blunt, Colin Firth, Colman Domingo, Eve Hewson
Vizyon tarihi: 12 Haziran

The Odyssey

Christopher Nolan, bu kez sinemasının büyük ölçekli diliyle Homeros'un ölümsüz destanı Odysseia'ya uzanıyor. Matt Damon'ın Odysseus'a hayat verdiği filmde, Tom Holland başta olmak üzere neredeyse her sahnede tanıdık bir yüzle karşılaşmak mümkün; kadronun büyüklüğü, projenin iddiasını daha baştan ele veriyor. Nolan'ın mitolojik yaratıkları ağırlıklı olarak dev animatronikler üzerinden canlandıracağı, CGI'ı ise tamamlayıcı bir araç olarak kullanacağı konuşuluyor.

Üstelik The Odyssey, tamamı IMAX kameralarla çekilen ilk film olarak da sinema teknolojisi açısından ayrı bir yere oturuyor. Oppenheimer'la zirve yapan Nolan'ın, bu kez antik bir destanı çağdaş bir sinema olayına dönüştürmesi kimse için sürpriz olmayacak. Kısacası bu film, 2026 yazının sadece en büyük yapımlarından biri değil, sinema salonlarını dolduracak bir deneyim ve hızla bir fenomene dönüşecek gibi duruyor.

Yönetmen: Christopher Nolan
Oyuncular: Matt Damon, Tom Holland, Anne Hathaway, Zendaya, Lupita Nyong'o, Robert Pattinson, Charlize Theron, Jon Bernthal, Benny Safdie, John Leguizamo, Elliot Page, Himesh Patel, Bill Irwin, Samantha Morton, Mia Goth, Corey Hawkins, Logan Marshall-Green
Vizyon tarihi: 17 Temmuz

Spider-Man: Brand New Day

1,9 milyar dolarlık gişesiyle çıtayı hayli yükselten Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok'un (Spider-Man: No Way Home) ardından Spider-Man: Brand New Day, Marvel'ın en iddialı hamlelerinden biri olmaya hazırlanıyor. Tom Holland'ın canlandırdığı Peter Parker, kimsenin onun Örümcek Adam olduğunu hatırlamadığı yıkıcı finalin ardından bu kez daha yalnız, daha kırılgan bir noktadan yola çıkıyor. Yönetmen koltuğunda Jon Watts'ın yerini alan Destin Daniel Cretton, hikayeye daha kişisel ve karanlık bir ton kazandırmayı hedefliyor.

ascdvg
Eylülde Tom Holland'ın bir sahnede yaşanan kaza sonucu beyin sarsıntısı geçirmesi nedeniyle Spider-Man: Brand New Day'in çekimlerine kısa süreli ara verilmişti (Sony Pictures Releasing) 

Çekimleri geçen hafta tamamlanan filmde Zendaya ve Jacob Batalon rollerine geri dönerken, Mark Ruffalo'nun oynadığı Hulk ve Jon Bernthal'ın canlandırdığı Punisher da hikayeye dahil oluyor. Stranger Things defterini kapatan genç yıldız Sadie Sink ise Marvel evrenine ilk adımını atıyor. Ana kötü karakter hâlâ gizemini korurken, kulislerde bu filmin Holland'ın Avengers dışındaki son solo Örümcek Adam macerası olabileceği konuşuluyor; bekleyip göreceğiz. 

Yönetmen: Destin Daniel Cretton
Oyuncular: Tom Holland, Zendaya, Sadie Sink, Mark Ruffalo, Jacob Batalon, Jon Bernthal
Vizyon tarihi: 31 Temmuz

The Adventures of Cliff Booth

The Adventures of Cliff Booth, sinema tarihinde nadir rastlanan bir buluşmayı yeniden mümkün kılıyor: Quentin Tarantino'nun kaleme aldığı, David Fincher'ın yönettiği ve Brad Pitt'in Cliff Booth rolüne döndüğü bir devam filmi. Bir Zamanlar... Hollywood'da (Once Upon a Time... in Hollywood) filminin ardından hikaye bu kez 1977'ye sıçrıyor; Booth'u Hollywood'un perde arkasında kirli pazarlıkları yürüten, karanlıkla iç içe bir "iş bitirici" olarak izliyoruz. Fincher'ın soğukkanlı görsel disipliniyle Tarantino'nun diyalog ve karakter takıntısının nasıl çarpışacağı, filmi şimdiden merak nesnesine dönüştürüyor.

sdf
Dublör Cliff Booth rolü, 2020'de Brad Pitt'e En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını kazandırmıştı (Sony Pictures)​​

Pitt'in kariyerindeki en "doğal" rollerden biri sayılan Cliff Booth'un merkezde olması, ortaya çıkan işi nostaljik bir yan hikayeden çok başlı başına bir karakter portresine dönüştürüyor. Netflix imzasına rağmen yaz aylarında vizyona girmesi de planlanan film, 2026'nın en çok konuşulacak sinema olaylarından biri olmaya aday. Kısacası The Adventures of Cliff Booth için bir devam filminden çok, modern Amerikan sinemasının ağır toplarının aynı masaya yeniden oturması diyebiliriz. 

Yönetmen: David Fincher
Oyuncular: Brad Pitt, Timothy Olyphant, James Stacy, Scott Caan, Elizabeth Debicki, Yahya Abdul-Mateen II, Carla Gugino, Holt McCallany
Vizyon tarihi: 2026 yazı

Dune: Part 3 

Denis Villeneuve, Frank Herbert uyarlamasını Dune: Part Three'yle tamamlamaya hazırlanırken, bu film yönetmenin Arrakis'e vedası anlamına geliyor. Dune Mesihi (Dune Messiah) romanından uyarlanan yapım, Paul Atreides'in hikayesini yıllar sonrasına taşıyarak kahramanlıktan çok bedel ve çöküş fikrine odaklanacak. Timothée Chalamet başta olmak üzere ilk iki filmin ana kadrosu geri dönerken, Robert Pattinson'ın entrikacı Scytale rolüyle hikayeye katılması en dikkat çekici yeniliklerden biri.

dcfrg
Seride Paul Atreides'i canlandıran 29 yaşındaki Timothée Chalamet'nin Muhteşem Marty'deki (Marty Supreme) performansıyla 2026'nın Oscar adayları arasında yer alabileceği konuşuluyor (Warner Bros. Pictures)

Villeneuve için en büyük sınav, epik ölçekte kurduğu evreni görkemli bir finalle kapatmak değil, Paul'ün bilinçli bir şekilde kendi mitini yıkışını sinemada karşılık bulur hale getirmek olacak. Çekimleri tamamlanan film, Dune: Çöl Gezegeni (Dune) serisinin yalnızca finali değil, modern bilimkurgunun en iddialı üçlemelerinden birinin kapanış perdesi olmaya aday. Müziklerin ilk iki filmde olduğu gibi çifte Oscarlı efsanevi besteci Hans Zimmer imzasını taşıdığını hatırlatalım.

Yönetmen: Denis Villeneuve
Oyuncular: Timothée Chalamet, Zendaya, Florence Pugh, Jason Momoa, Josh Brolin, Rebecca Ferguson, Anya Taylor-Joy, Robert Pattinson
Vizyon tarihi: 18 Aralık

Avengers: Doomsday

Eveeet... Marvel Sinematik Evreni için ya her şey yeniden başlayacak ya da geri dönüşü olmayan bir kırılma yaşanacak! Avengers: Doomsday, hiç şüphesiz 2026'nın en büyük kumarlarından biri. Sonsuzluk Savaşı (Infinity War) ve Endgame'in yönetmenleri Anthony ve Joe Russo'nun, namı diğer Russo kardeşlerin geri dönüşü, filmin tonuna dair beklentiyi baştan yükseltiyor. Robert Downey Jr.'ın bu kez Iron Man değil, Doctor Doom rolünde evrene dönmesi ise hem nostaljiye hem de radikal bir yön değişimine işaret ediyor.

Fantastik Dörtlü (Fantastic Four), Thunderbolts* ve eski Fox yapımı X-Men kadrosunun aynı hikayede buluşması, Doomsday'i tam anlamıyla çoklu evrenin zirve noktalarından biri haline getiriyor. Hikayesi sır gibi saklansa da çizgi romanlardaki Doomsday anlatıları, tanıdık bir kahramanın karanlık bir versiyonuyla karşı karşıya kalabileceğimizi düşündürüyor. Avengers: Doomsday, Marvel'ın son yıllardaki sendelemesini telafi edecek büyük bir yeniden doğuş mu, yoksa son bir "ya tutarsa" hamlesi mi olacak? Bunu görmek için beraberce 18 Aralık 2026'yı beklemekten başka çaremiz yok.

Yönetmen: Anthony ve Joe Russo
Oyuncular: Chris Hemsworth, Vanessa Kirby, Anthony Mackie, Sebastian Stan, Letitia Wright, Paul Rudd, Wyatt Russell, Tenoch Huerta Mejía, Ebon Moss-Bachrach, Simu Liu, Florence Pugh, Kelsey Grammer, Lewis Pullman, Danny Ramirez, Joseph Quinn, David Harbour, Winston Duke, Hannah John-Kamen, Tom Hiddleston, Patrick Stewart, Ian McKellen, Alan Cumming, Rebecca Romijn, James Marsden, Channing Tatum, Pedro Pascal, Robert Downey Jr.
Vizyon tarihi: 18 Aralık

Werwulf

Robert Eggers, karanlık ve boğucu dönem atmosferlerini neredeyse fiziksel bir deneyime dönüştüren sinemasıyla bu kez kurt adam mitine yöneliyor. Werwulf, 13. yüzyıl Britanyası'nda geçen özgün bir hikaye anlatıyor ve Eggers'ın kendi ifadesiyle şimdiye kadar yazdığı "en karanlık" senaryo olma iddiasını taşıyor. Kan, çamur, hastalık ve yoksullukla örülü bu Ortaçağ dünyasında film, gotik bir korkudan çok ilkel bir hayatta kalma kabusu vaat ediyor.

sxcdfrg
Robert Eggers'un 2024'te çektiği Nosferatu'da Lily-Rose Depp, Kont Orlok'un saplatı haline getirdiği genç kadın Ellen Hutter'ı canlandırmıştı (A24)

Eggers'ın döneme sadakat konusundaki takıntısı burada da belirleyici; senaryonun, çağın diline uygun diyaloglar ve modern izleyici için açıklamalar içerdiği biliniyor. Nosferatu'yla vampir mitini yeniden yorumlayan yönetmenin, bu kez kurt adam anlatısını romantizmden arındırıp vahşi ve rahatsız edici bir yere taşıması sürpriz olmayacak. 

Yönetmen: Robert Eggers
Oyuncular: Aaron Taylor-Johnson, Lily-Rose Depp, Willem Dafoe, Ralph Ineson
Vizyon tarihi: 25 Aralık

The Death of Robin Hood

Michael Sarnoski, beklentileri altüst eden 2021 yapımı Pig ve 2024 tarihli öncül film Sessiz Bir Yer: Birinci Gün'ün (A Quiet Place: Day One) ardından The Death of Robin Hood'la efsaneyi kökünden sarsan, sert ve hüzünlü bir anlatı sunmaya hazırlanıyor. Hugh Jackman, Jodie Comer ve Paul Mescal'ın başrolleri paylaştığı film, Robin Hood'un son günlerine odaklanarak kahramanlıktan çok hayatta kalma içgüdüsünü, şiddetin bedelini ve geride bırakılan mirası sorguluyor. A24 imzası taşıyan yapım, mitin romantik parıltısını söküp atan, karakter merkezli ve ağırbaşlı bir ton benimsiyor.

cdfrgt
Çekimleri yaklaşık bir yıl önce tamamlanan The Death of Robin Hood'dan gelen ilk görüntülerde Oscar adayı Hugh Jackman, dağınık kır saçları ve uzun sakalıyla dikkat çekerken, Game of Thrones'dakileri andıran kalın bir kürk giydiği görülüyor (A24)

Sarnoski'nin ilk kez 35 milimetre filmle çektiği proje, Birleşik Krallık ve Galler'in geniş ve yaban manzaralarını hikayenin duygusal yüküyle birleştiriyor. Yönetmenin çocukluğundan beri peşini bırakmayan Robin Hood miti, kökenlerinin belirsizliği sayesinde bu kez daha karanlık ve insani bir yere taşınıyor. The Death of Robin Hood, 2026'da tanıdık bir efsaneye bambaşka bir gözle bakmak isteyenler için yılın en merak uyandırıcı yapımlarından biri.

Yönetmen: Michael Sarnoski
Oyuncular: Hugh Jackman, Jodie Comer, Paul Mescal
Vizyon tarihi: Henüz duyurulmadı

Independent Türkçe


Çeyrek asırda Suudi Arabistan: Modern kalkınma devletinin mimarisi

Görsel: Reuters/Al Majalla
Görsel: Reuters/Al Majalla
TT

Çeyrek asırda Suudi Arabistan: Modern kalkınma devletinin mimarisi

Görsel: Reuters/Al Majalla
Görsel: Reuters/Al Majalla

Abdullah Faysal er-Rabih

Gözlemciler ve ekonomistler, Suudi Arabistan'ın gelecekteki büyük dönüşümlerini geriye dönüp bakarak incelediklerinde, ekonomiyi yeniden şekillendiren en önemli dönüm noktası olarak 2016 yılında başlatılan ‘Vizyon 2030'u uzun uzun ele alacaklar, onu ekonomiyi ve toplumu yeniden şekillendiren ve ülkeyi tek bir kaynağa bağımlılıktan çeşitlilik ve sürdürülebilirlik beklentilerine kaydıran en önemli dönüm noktası olarak değerlendireceklerdir. Ancak, modern Suudi Arabistan sahnesini yalnızca bu dönüm noktasına indirgemek, 2026’nın gelişiyle, Vizyon 2030 hedeflerine doğru yolun yarısını geride bırakırken kümülatif gelişimin bağlamını anlamada bir eksikliğe yol açabilir. Objektif bir okuma yapılması için 21. yüzyılın ilk çeyreğinin tamamını kapsayacak şekilde zamansal merceğin genişletilmesi gerekir.

Riyad, NEOM ve ülkenin tüm bölgelerinde büyük inşaat projeleri ve teknolojik ve lojistik dönüşümler açısından tanık olunanlar, birdenbire ortaya çıkan bir olgudan ziyade uzun ve dikkatle düşünülmüş bir modernleşme sürecinin meyvesidir. Bu süreç, milenyumun ilk on yılında eğitim ve altyapı temellerinin atılması aşamasından, ikinci on yılda ve sonrasında dijital dönüşümün başlatılması ve kapsamlı ekonomik çeşitlendirme aşamasına geçti. Sadece finansal politika mühendisliği yoluyla değil, aynı zamanda veri, yapay zeka (AI), turizm ve yaşam kalitesine dayalı bir petrol sonrası ekonomi kurarak kaynaklarını akıllıca yeniden yatıran bir ülkenin hikayesine tanık oluyoruz.

Bu çeyrek asırlık süreç, küresel ölçekte rekabetçi bir ekonomi inşa etme stratejik hedefi doğrultusunda birbirini tamamlayan iki aşamaya ayrılabilir. Milenyumun başlarından 2015 yılına kadar süren ilk aşama, burs programları ve üniversitelerin kurulması yoluyla insan sermayesine yapılan yoğun yatırımlarla öne çıkıyor. 2016 yılında başlayan ikinci aşama ise, bu yatırımların meyvelerinin toplandığı ve bu beyinlerin ve enerjilerin modern bir ekonomik ve teknolojik sistem kurmak için kullanıldığı, Suudi Arabistan’ın G20'nin en güçlü ekonomileri arasındaki etkili konumunun pekiştirildiği bir dönemdi.

Kaynak yönetiminden kurumsal performans verimliliğine

Bu dönüşümün altında yatan dinamikleri anlamak için, öncelikle hükümet yönetimi felsefesinde meydana gelen değişimin özünü incelemeliyiz. Gelişmeler, devlet kurumlarının kapsamlı bir rasyonalizasyonu (rationalisation) olarak tanımlanabilir. Daha önce, odak noktası geleneksel kalkınma istikrarını sürdürmek için doğal kaynaklardan elde edilen gelirlerin dağıtılmasıydı. Suudi Arabistan bugün, bu vizyonun mimarı olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın liderliğinde, hedef odaklı yönetim modeline (management by objectives) geçerek, başarı ve değerlendirme için temel gösterge olarak temel performans göstergelerini (KPIs) benimsedi.

Petrol 20. yüzyılın yakıtıysa, veri de 21. yüzyılın petrolüydü. Suudi Arabistan, bu gerçeği erken dönemde fark etti ve yapay zeka ekonomisini kalkınma stratejisinin merkezine yerleştirdi.

Hükümet projeleri artık sadece bütçelerinin büyüklüğüyle değil, aynı zamanda somut ekonomik ve sosyal etkileriyle ve sıkı zaman çizelgelerine bağlılıklarıyla da değerlendiriliyor. Yönetimde yaşanan bu radikal değişim, büyük küresel teknoloji şirketlerinin hızı ve esnekliğiyle rekabet eden dinamik bir çalışma ortamı yaratırken geleneksel bürokrasiye alternatif olarak liyakati esas alan bir sistem kurdu.

Devletin idari yapısı, merkezi planlama ve hızlı karar alınması amacıyla çok sayıda kurumun kaldırılması ve yetkilerinin biri Ekonomi ve Kalkınma Konseyi diğeri Siyasi ve Güvenlik İşleri Konseyi olmak üzere iki ana konseyde birleştirilmesi ile yeniden düzenlendi. Bu yapısal gelişme, devletin büyük bir dijital dönüşüm gerçekleştirmesini sağlayan sağlam bir temel oluşturmuş ve Suudi Arabistan’ın dijital devlet hizmetleri için küresel göstergelerin ön saflarına taşımıştı. ‘Absher’ ve ‘Tawakkalna’ gibi platformlar, teknolojiyi ekonomi ve topluma hizmet etmek için kullanmanın küresel modelleri haline gelmiş ve zaman ve kaynak israfının azaltılmasına ve ulusal üretkenliğin artırılmasına doğrudan katkıda bulunmuştu.

Tek sektöre bağlılığın sonlandırılıp ekonominin çeşitlendirilmesi

Gelecekte en büyük bir etkiye sahip olacak olan ikinci dönüşüm, petrole dayalı tek sektörlü ekonominin sonlandırılıp küresel şoklara karşı yüksek dirençli, çeşitlendirilmiş ve esnek bir ekonominin kurulmasıydı. Rakamlar, bu başarının ölçeğini gösteren en doğru gösterge olmaya devam etmektedir. Petrol dışı faaliyetler hızlı ve istikrarlı bir büyüme kaydederken, petrol dışı gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) büyümesi son üç yılda ortalama yüzde 4,5'i aşarak 2024 yılında yüzde 4'e yaklaştı. Tüm bunlar, enerji piyasalarının oynaklığından uzak yeni büyüme motorları yaratma konusunda ekonomik çeşitlendirme politikalarının başarısını yansıtıyor.

Bu dönüşümün merkezinde yer alan Kamu Yatırım Fonu (PIF), geleneksel devlet fonu işlevinin ötesine geçerek piyasa yapıcı ve etkili bir küresel yatırımcı haline gelip stratejik bir rol oynuyor.

Son veriler, fonun yönettiği varlıkların 2024 yılı sonuna kadar yaklaşık 3,4 trilyon riyal (yaklaşık 925 milyar dolar) yükseldiğini ve iç yatırım portföyünün büyüklüğünde yüzde 50'nin üzerinde dikkat çekici bir artış olduğunu gösteriyor. Bu durum, fonun ulusal ekonominin damarlarına likidite pompalamaya olan bağlılığını teyit ediyor.

sdvd
Suudi Arabistan'ın Riyad'da 2034 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma adaylığı kapsamında düzenlenen medya turu sırasında NEOM kentindeki The Line projesinin maketi, 30 Ekim 2024 (AFP)

PIF, (Ceer ve Lucid Motors şirketleri aracılığıyla) elektrikli araç endüstrisi, temiz teknolojiler, askeri üretim, eğlence, turizm ve küresel spor yatırımları gibi Suudi Arabistan ekonomisinde daha önce hiç duyulmamış olan gelecek vaat eden sektörlere odaklandı. Bu strateji sadece finansal kazanç elde etmeyi değil, aynı zamanda teknoloji ve bilginin aktarılması ve yerelleştirilmesini ve Suudi gençler için kaliteli iş fırsatları yaratılmasını da amaçlıyor.

Dijital dönüşüm ve yapay zeka: Tüketimden ihracata

Petrol 20. yüzyılın yakıtıysa, veri 21. yüzyılın petrolüydü. Suudi Arabistan bu gerçeği erken fark etti ve yapay zeka ekonomisini kalkınma stratejisinin merkezine yerleştirdi. Suudi Arabistan teknoloji ithalatıyla yetinmedi, küresel teknoloji devlerini (Google, Microsoft ve Oracle gibi) çekerek ve onlarla ortaklık kurarak bulut bölgeleri ve devasa veri merkezleri oluşturmak suretiyle bölgesel bir teknoloji merkezi haline gelmeyi hedefledi ve böylece üç kıtayı birbirine bağlayan dijital bir köprü olarak konumunu güçlendirdi.

Dijital göstergelerin okunması, bunların temel itici gücü olan insan faktörü dikkate alınmazsa eksik kalır. Suudi Arabistan’ın işgücü piyasasında yaşanan dönüşüm, yüzeysel bir değişimden öteye geçerek işin kültürel ve değer yapısını da etkiliyor.

Düzenleyici rolünün ötesine geçerek dijital dönüşümün ulusal düzeydeki başlıca destekçisi haline gelen Suudi Veri ve Yapay Zeka Kurumu’nun (SDAIA) hayati rolünü en iyi göstergesi de buydu. SDAIA, devletin kaynaklarını benzeri görülmemiş bir verimlilikle yönetmesini sağlayan sağlam bir dijital altyapı kurmayı başardı.

Karar destek platformu ‘İstişraf’ın büyük verileri analiz ederek ve hükümet harcamalarının verimliliğini artırma fırsatlarını belirleyerek 50 milyar riyali aşan mali tasarruf ve getiriye katkıda bulunması, bunun en iyi örneğiydi.

Öte yandan Suudi Arabistan'ın bu alandaki hedefleri, yurt içi kullanımın ötesine geçiyor, zira artık teknolojisini ihraç etmek ve başarılı dijital deneyimini dünyayla paylaşmak istiyor.

Suudi Arabistan’da 22 milyondan fazla kullanıcıya hizmet veren Nefaz ve 33 milyondan fazla kullanıcısıyla kapsamlı bir ulusal uygulama veya Süper Uygulama haline gelen Tawakkalna gibi platformlar değerlerini ve yüksek güvenilirliklerini kanıtladıktan sonra, bu çözümler akıllı dijital hükümet için modeller olarak ihraç edilebilir ürünlere dönüştü.

Suudi Arabistan, belirli girişimler ve ‘Made in Suudi Arabistan’ teknoloji programı aracılığıyla kendisini 2030 yılına kadar teknoloji ve inovasyonun küresel merkezi haline getirmeyi amaçlayan iddialı bir veri ve yapay zeka stratejisiyle ulusal şirketlerin küresel pazarlarda rekabet edebilmesini sağlamaya çalışıyor. Bu yaklaşım, Suudi Arabistan’ın yükselen bir teknoloji gücü olarak jeopolitik konumunu güçlendirmekle kalmayıp, petrol dışı GSYİH'ye katkıda bulunacak yeni ve sürdürülebilir bir ekonomik akış da oluşturuyor.

Yaşam kalitesi ve yeni bir gerçekliği yansıtan rakamlar

Önceki kalkınma modelinde, vatandaşlar ve ekonomi arasındaki ilişki, hizmet tüketiminden kalkınma ve değer yaratmada ortaklığa doğru ilerlerken, uluslararası standartlara uygun bir yaşam kalitesi sağladı.

Devletin kronik sorunları umut verici ekonomik fırsatlara dönüştürme becerisinin parlak bir örneği olan konut programının yıllık raporundaki verilere göre vatandaşların ev sahipliği oranı, vizyonun başlatılmasından önce yüzde 50'nin altındayken, 2024 yılı sonunda yüzde 65'in üzerine çıktı. Bu rakam sadece istatistiksel bir gösterge değil, entegre ve akıllı konut projeleri inşa eden ROSHN gibi büyük şirketlerin öncülüğünde inşaat, gayrimenkul finansmanı ve kentsel gelişim sektörleri için hayati bir itici güç oldu.

sdfrg
Suudi Arabistan’ın 2034 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma teklifi sunumundan bir kare (Reuters)

Aynı zamanda, turizm Krallığın en önemli başarı öykülerinden biri olarak öne çıkıyor. Suudi Arabistan, onlarca yıl uluslararası toplumdan tecrit edildikten sonra, engelleri aşmayı başardı ve yeni rekorlar kırdı. 2023 yılında (yerli ve yabancı) 109 milyondan fazla turist ağırlayan ülkede bu rakam 2024 yılında 116 milyona ulaşarak yükselmeye devam etti. Turizmdeki bu ivme, sadece otel ve havacılık sektörlerini canlandırmakla kalmadı, aynı zamanda 255 milyar riyali aşan gelirlerle yerel ekonominin yanında çeşitli bölgelerde binlerce mevsimlik ve kalıcı iş olanağının yaratılmasına katkıda bulundu ve tarihi şehirlerdeki ve köylerdeki yerel ekonomileri canlandırdı.

En değerli yatırım olarak işgücü

Bu rakamlar, temel itici güçleri olan insan faktörü dikkate alınmadan tam olarak anlaşılamaz. Suudi işgücü piyasasında yaşanan dönüşüm, yüzeysel değişikliklerin ötesine geçerek işin kültürel ve değer yapısını da etkiliyor. Pastoral zihniyetin ve devlete olan tam bağımlılığın yavaş yavaş ortadan kalkarak, üretkenlik ve bireysel inisiyatif kültürünün yerini aldığını görüyoruz.

İyi düşünülmüş Suudileştirme politikaları, iyileştirilmiş eğitim verimliliği ve küçük ve orta ölçekli işletmelere verilen destek, bir araya gelerek yaratıcı ve girişimci bir nesil yarattı. Genç Suudilerin kariyer hedefleri artık geleneksel devlet işleriyle sınırlı değil, inovasyon, finansal teknoloji (FinTech) ve yaratıcı endüstriler gibi sektörlere de açıldı.

Uluslararası festivaller, Riyad ve Cidde sezonları, el-Ula ve Diriya'daki tarihi mekanların restorasyonu, Suudi Arabistan’ı turizm, yatırım ve yaşam için küresel bir destinasyon haline getirmeyi hedefleyen tek bir stratejik amaca hizmet ediyor.

Bu çerçevede kadınların güçlendirilmesi dönüşüm sürecini taçlandırdı. Devlet bu konuyu sadece insan hakları perspektifinden ele almakla kalmadı, aynı zamanda acil bir ekonomik gereklilik (womenomics) olarak da değerlendirdi. Bu vizyon, kadınların işgücüne katılımının vizyonun başlatılmasından önce yaklaşık yüzde 17'den bugün yüzde 35'in üzerine çıkmasıyla gerçeğe dönüşürken başlangıçtaki hedefleri yıllar öncesinden aştı.

Ekonomik açıdansa bu, toplumun yarısını fiili üretim döngüsüne entegre etmek, ulusal rekabet gücünü artırmak ve kalkınmanın damarlarında atıl durumda olan belirli beceri ve yetenekleri devreye sokmak anlamına geliyor.

Ekonomik bir kaynak olarak yumuşak güç olarak kültür

Gözlemciler için belki de en çarpıcı dönüşüm, kültür ve mirasın yeniden konuşlandırılmasıydı. Sessiz bir yerel mirastan, küresel bir ürüne ve karlı getiriler sağlayan bir eğlence ve turizm endüstrisine dönüştü.

Önceki dönemde, kültürel faaliyetler içe dönüklükten dolayı gölgede kalmış ve bu da Krallığı küresel turizm haritasından uzaklaştırmıştı. Ancak bugün, denklem tamamen yeniden yazıldı. Kültür, yumuşak gücün kaynağı ve stratejik bir ekonomik varlık haline geldi.

c
Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde düzenlenen NEOM adlı yeni şehirle ilgili sergide 3D sunumu izleyen ziyaretçiler, 25 Ekim 2017 (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Devlet, cesurca bir açıklık stratejisi izlemeye başladı. Artık küreselleşmeden korkmuyor, aksine küreselleşmenin araçlarına yatırım yapıyor. Uluslararası festivaller, Riyad ve Cidde sezonları, el-Ula ve Diriya'daki tarihi mekanların restorasyonu, Suudi Arabistan’ı turizm, yatırım ve yaşam için küresel bir destinasyon haline getirmeyi hedefleyen tek bir stratejik amaca hizmet ediyor. Sanat, eğlence ve sinemaya yönelik bu açıklık, ‘geçici eğlence’ alanında değil, aksine, binlerce kişiye istihdam sağlayan ve yaşam kalitesini artıran yeni bir ekonomik sektörün temelini oluşturuyor. Esasen, bu durum doğrudan yabancı yatırımların en önemli itici güçlerinden biri. Yabancı yatırımcılar ve küresel yetenekler sadece iş fırsatları ve finansal getiri değil, aynı zamanda canlı ve çekici bir yaşam ortamı da arıyor.

Mühendislik, mega projeler ve geleceğin şehirleri

NEOM, Kızıldeniz, Qiddiya ve New Square gibi mega projelerden bahsetmeden bu tabloyu tamamlamış olmayız. Bu projeler, geleneksel gayrimenkul geliştirme kavramının ötesine geçiyor. Geleceğin endüstrisinde inovasyon için kuluçka merkezleri haline geliyor. Örneğin NEOM, sadece yeni bir şehir değil, yüzde 100 yenilenebilir enerjiden akıllı ulaşım sistemlerine ve biyoteknolojiye kadar yarının teknolojileri için bir ‘yaşayan laboratuvar’ olarak karşımıza çıkıyor. Özetle NEOM, 21. yüzyılda ‘şehir’ ve kentsel yaşam kavramını yeniden tanımlamaya yönelik cesur bir girişimdir.

Bugün Suudi Arabistan, kendisini dünyaya sadece bir enerji rezervuarı olarak değil, aynı zamanda önemli bir yatırım gücü, küresel bir lojistik merkezi ve geleceğin ekonomilerini şekillendirmede aktif bir ortak olarak tanıtıyor.

Bununla birlikte başkent Riyad da radikal bir dönüşüm geçiriyor. Yaklaşık 15 milyon kişiyi barındırmayı planlayan şehir, toplu taşıma (şehrin arterlerini birbirine bağlayacak Riyad Metrosu'nun açılmasıyla), yeşil alanlar (Kral Selman Parkı projesi gibi) ve ikonik mimari projelerle entegre edilen hareketli bir şantiyeye dönüşüyor. Bu entegre sistem, ‘ekonomiyi yerelleştirmeyi’ amaçlıyor. Devlet, vatandaşların daha iyi bir yaşam ve iş fırsatlar arayışıyla dünyanın dört bir yanındaki başkentlere göç etmelerini sağlayacak şekilde artık dünyayı onlara getiriyor.

Gelecekteki haklar ve verimlilik taahhüdü

2025 yılı sona ererken, Suudi Arabistan artık kendisini yalnızca petrol mirasıyla değil, mevcut başarıları ve gelecekteki hedefleriyle tanımlıyor. Bu bağlamda, Expo 2030'a ev sahipliği yapma yarışını kazanmak ve 2034 Dünya Kupası'nı düzenlemek için dünyanın güvenini kazanmak, ulusal sistemi (hem kamu hem de özel) sıkı zaman kısıtlamalarıyla karşı karşıya bırakırken çalışmaların en yüksek verimlilik ve disiplin standartlarıyla yürütülmesini gerektiriyor.

g
Kızıldeniz'deki mega proje NEOM şehrinin kalbinde yer alan iki adet 500 metre yüksekliğindeki paralel yapıya ilişkin önerilen tasarımı gösteren fotoğraf, 26 Temmuz 2022 (AFP)

Bu uluslararası etkinlikler, sadece kutlamalardan ibaret olmamakla birlikte altyapı çalışmalarının tamamlanmasını hızlandırmak, ulaşım ağlarını geliştirmek ve yeni şehirler kurmak için akıllı yönetim araçları ve stratejik katalizörler olarak işlev görürler. Kısacası bu, Suudi Arabistan'ın, gelişmiş ülkelerden muadillerine eşdeğer ve hatta onları aşan bir verimlilikle büyük etkinlikleri organize etme ve yönetme kapasitesine ve finansal gücüne sahip, güvenilir bir uluslararası ortak olduğunu dünyaya açıkça gösteren mesajlar.

İnovasyonda küresel bir ortak olarak Suudi Arabistan

Suudi Arabistan'ın son çeyrek yüzyılda ve son on yılda hızlanan bir şekilde tanık olduğu gelişmeler, modern kalkınma devleti kavramının kapsamlı bir şekilde yeniden kurulmasını temsil ediyor. Devlet, sınırlı doğal kaynaklara bağımlılıktan, yenilenebilir insan ve teknik kaynaklara yatırım yapmaya geçti. Geleneksel bir ekonomiden rekabetçi bir dijital ekonomiye dönüştü. İçine kapanık bir kültürden, açıklık ve inisiyatif alan bir kültüre adım attı. Bugün Suudi Arabistan, kendisini dünyaya sadece bir enerji rezervuarı olarak değil, aynı zamanda önemli bir yatırım gücü, küresel bir lojistik merkezi ve geleceğin ekonomilerini şekillendirmede aktif bir ortak olarak tanıtıyor. Rakamlar ve başarılarla bir dönüşümün hikayesi yazılırken geleceğe ve insanlara yatırım yapmanın her zaman kazançlı bir yatırım olduğu gözler önüne seriliyor.


Somon balığının çocuklar için başlıca faydaları

Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)
Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)
TT

Somon balığının çocuklar için başlıca faydaları

Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)
Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)

Pembe rengi ve zengin tadıyla öne çıkan somon balığı, lezzetli olmasının yanı sıra sağlık açısından da son derece faydalı bir besin olarak dikkat çekiyor.

Beslenme uzmanı Julia Zumpano, somonun kalp sağlığı, ruh sağlığı ve kas kütlesi üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirterek, “Haftada sadece iki kez somon tüketmek, aktif bir yaşam tarzını desteklemeye ve sağlıklı kilonun korunmasına yardımcı olur” ifadelerini kullanıyor. Şarku’l Avsat’ın Cleveland Clinic’in internet sitesinden aktardığı bilgilere göre, somon; protein, vitamin ve mineral açısından zengin yapısıyla öne çıkıyor.

Uzmanlar, somonun özellikle omega-3 yağ asitleri bakımından yüksek, cıva oranı açısından ise düşük olmasının önemli bir avantaj olduğuna dikkat çekiyor. Yüksek miktarda cıvanın insan sağlığına zarar verebildiği biliniyor.

Somon balığının çocuklar için öne çıkan faydaları ise şöyle sıralanıyor:

Beyin gelişimini ve dikkati destekliyor

Somon, özellikle DHA olmak üzere omega-3 yağ asitleri açısından zengin. Bu maddeler çocukların beyin gelişimine katkı sağlarken, hafıza ve konsantrasyonu güçlendiriyor. Büyüme çağındaki çocuklar için beyin sağlığını destekleyen ideal besinler arasında yer alıyor.

Kemikleri güçlendiriyor, kas gelişimine katkı sağlıyor

Çocukların kas ve kemik gelişimi için proteine ihtiyacı bulunuyor. Somon, yağsız ve kolay sindirilebilir protein kaynağı olmasıyla öne çıkıyor.

Ayrıca somon, D vitamini bakımından da zengin. 100 gram somon, günlük D vitamini ihtiyacının yaklaşık yüzde 66’sını karşılıyor. D vitamini, kalsiyum emilimini artırarak kemik sağlığında kritik rol oynuyor. Somonda bulunan fosfor da kemiklerin güçlenmesine katkı sağlıyor.

Bağışıklık sistemini güçlendiriyor

Somon; D vitamini ile birlikte B12 ve B6 vitaminleri içeriyor. Bu vitaminler, çocukların bağışıklık sisteminin güçlü kalmasına ve genel sağlıklarının korunmasına yardımcı oluyor.

Uyku kalitesini artırıyor

Araştırmalar, balık tüketimi ile çocukların uyku kalitesi arasında ilişki olduğunu ortaya koyuyor. 9–11 yaş arası çocuklar üzerinde yapılan bir çalışmada, düzenli balık tüketiminin daha kaliteli uyku ve daha yüksek zeka düzeyi ile bağlantılı olduğu belirlendi. Çalışmaya göre balık tüketimi arttıkça uyku kalitesi ve zeka düzeyi de yükseliyor.

Uzmanlar, çocukların beslenme düzenine haftada birkaç kez somon eklenmesinin, hem fiziksel hem zihinsel gelişim açısından uzun vadeli faydalar sağlayabileceğini vurguluyor.