Ukraynalı Belediye Başkanı: Zaporijya Nükleer Santrali'nde felaket riski her geçen gün artıyor

Kiev ve Moskova tesise yönelik saldırılarda birbirini suçluyor

Zaporijya dünyanın 9. en büyük nükleer santrali (AFP)
Zaporijya dünyanın 9. en büyük nükleer santrali (AFP)
TT

Ukraynalı Belediye Başkanı: Zaporijya Nükleer Santrali'nde felaket riski her geçen gün artıyor

Zaporijya dünyanın 9. en büyük nükleer santrali (AFP)
Zaporijya dünyanın 9. en büyük nükleer santrali (AFP)

Avrupa'nın en büyük nükleer santrali Zaporijya'yı barındıran Ukrayna'nın Enerhodar kentinin belediye başkanı Dmitro Orlov, felaket riskinin her geçen gün arttığını söyledi.
AFP'ye dün yaptığı açıklamada Orlov, saldırı altındaki tesiste yaşananların "nükleer terörizm" olduğunu savundu:
"Her an beklenmedik bir şekilde bitebilir. Riskler her geçen gün artıyor. Tesise günün her saati havan atışı yapılıyor. Durum tehlikeli. En kötüsü de gerilimi düşürme süreci yok."
Ukrayna'nın güneydoğusundaki Zaporijya Nükleer Santrali, 6 nükleer reaktöre ve 5 bin 700 megavatsaat elektrik üretim kapasitesine sahip. Ukrayna'daki toplam elektriğin yüzde 20'sini bu tesis sağlıyor.
Rusya santrali 4 Mart'ta ele geçirmişti.
Halihazırda Rus ordusu kontrolündeki santralin çevresi saldırıların hedefi oluyor. Moskova ve Kiev bu saldırılarda birbirini suçluyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy iki gün önceki ulusa sesleniş konuşmasında, Zaporijya çevresine yapılan saldırıların sorumlularının "uluslararası mahkemede yargılanmasını" istemişti.
Zaporijya Nükleer Santrali'ne ateş eden veya tesisten saldırı düzenleyen Rus birliklerini hedef alacaklarını belirten Ukrayna Devlet Başkanı, şöyle konuşmuştu:
"Tesisten ateş eden ya da orayı siper olarak kullanan her Rus askeri; istihbarat ajanlarımız, özel servislerimiz ve ordumuzun özel hedefi haline geldiğini anlamalı."
Öte yandan Rusya, tesis ve çevresindeki bombardımandan Ukrayna güçlerini sorumlu tutuyor.

Rusya'ya "Birliklerini çek" çağrısı
Aralarında Türkiye ve Avrupa Birliği'nin de olduğu 42 ülke, Rusya'ya askerlerini Zaporijya Nükleer Santrali ve Ukrayna genelinden çekmesi için çağrı yaptı.
Ortak açıklama, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Daimi Temsilciliği'nin internet sitesinde bugün yayımlandı.
Açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiği belirtildi. Zaporijya'nın Rusya tarafından kontrol edilmesinin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın temel ilkelerine büyük tehlike arz ettiği vurgulandı:
"Rusya'nın derhal askeri güçlerini ve tüm yetkisiz personelini Zaporijya Nükleer Santrali'nden ve çevresinden, ayrıca tüm Ukrayna'dan çekmesi için çağrı yapıyoruz."
Independent Türkçe, AFP, AA



Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.


Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
TT

Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)

Downing Street sözcüsü dün akşam yaptığı açıklamada, İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştüğünü söyledi.

Açıklamada, “Gazze'deki durumu değerlendiren iki lider, son gelişmelerden duydukları derin endişeyi dile getirdiler ve barış sürecinin yeniden başlatılması gerektiği konusunda mutabık kaldılar” ifadeleri yer aldı.

İki lider, Ukrayna'daki durumla ilgili olarak anlamlı barış görüşmelerinin sağlanması için Rusya'nın 30 günlük ateşkese uyması gerektiğini vurguladı.

df
Ukrayna'nın Sumi bölgesinde Rusya sınırında askeri bir aracın yanında duran Ukraynalı askerler,  16 Ağustos 2024 (Reuters)

 


Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.