Husilerin uyguladığı vergiler çiftçileri yoksullaştırıyor

Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)
Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)
TT

Husilerin uyguladığı vergiler çiftçileri yoksullaştırıyor

Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)
Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)

Yemen’de Husilerin kontrolü altındaki bölgelerdeki çiftçiler, ürünlerinin fiyatlarının da artmasına sebep olması beklenen yakıt ve ekipman fiyatlarının yükselmesinin yanı sıra elektrik kesintileri ve soğuk hava depolarının az olmasından şikayetçi. Bu duruma ek olarak Husilerin cepheleri ve savaşçıları desteklemek adına aldığı vergiler de hayatlarını yaşanmaz hale getiriyor.
Yemenli çiftçiler, milislerin cephelerdeki savaşçılarına ya da milis medyasının dediği gibi “el-Murabitin” için zorunlu bağış kampanyaları yapmalarını istemelerine yönelik şikayetlerini dile getirdi. Bu bağışlar, bazıları resmi olan ancak çoğunluğu milis liderleri tarafından uydurulan isimler ve nitelikler altında ve farklı şekillerde, rastgele, organize ve değişik adlarla yürütülen haraç kampanyaları kapsamında yapılıyor.
Milisler geçen hafta başkent Sanaa’nın kuzeydoğusundaki Beni Haşiş’e bağlı Khirbet Sa’van halkının, bir aydan az bir süre içinde kaliteli üzüm ve şeftalilerin yetiştirilmesiyle ünlü bölgede bu yılki tarım sezonunun meyvelerinin toplanması ve hasat çalışmaları çerçevesinde, ‘cephedeki murabıtlar’ olarak adlandırdığı savaşçıları için beşinci şeftali sevkiyatını gönderdiklerini duyurmuştu.
Milisler iki hafta önce medya kanalları aracılığıyla Beni Haşiş’te bulunan Sarf bölgesi halkının bir üzüm konvoyu gönderdiği aktardı. Bu, milislerin geçen ay zorla aldıkları diğer sevkiyatların ardından yaşandı. Çeşitli bölgelerden alınan hediyeler arasında tatlılar, kuruyemişler, bayram pastaları ve nakit de vardı. Milislerin medya kanallarına göre Husiler geçen ay boyunca Beni Haşiş halkından büyükbaş hayvan, kuru üzüm, badem, fındık, ilaç ve tıbbi tedavileri kapsayan 5 milyon riyal değerindeki bir konvoyu teslim aldı. Milisler, başkent Sanaa’nın güneyindeki Zumar’daki eş-Şark ve Mağrib Ans halkılarının da hayvan, gıda ve tıbbi malzeme içeren iki konvoy gönderdiklerini bildirdiler.
Milisler çiftçileri her hasattan bağış yapmaya zorluyor ve tarım alanlarında bir tür gözetim sistemi yürütüyor. Denetçi olarak bilinen yerel liderler, çiftçilerin milislerin savaş çabalarını desteklemek üzere mahsullerinden bir miktarı bağışlamaya zorlandıkları kampanyaların başladığını duyurmak için yetiştirme sürecini hasat anına kadar gözetleyip takip ediyor.
Başkent Sanaa’daki kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda bazı liderlerin bağış kampanyalarını duyurduktan sonra milis medyasının sözde yardımları haber yapmaya davet ettiklerini belirttiler. Ayrıca bazı liderlerin ise çiftçileri bağış yapmaya zorlasalar da miktarın az olacağı için medya ile ilişkili faaliyetlerden kaçındıklarını aktardılar.
Kaynakların belirttiğine göre, Husi liderlerinin ve denetçilerinin çoğu, milislere tedarik etmeden önce bu mahsullerin bir miktarlarını kendileri için ayırıyor. Zorunlu bağışlar mahsulün miktarına bağlı oluyor. Miktar büyükse etkinlik düzenleniyor, küçükse yetkililer, liderleri tarafından sorumlu tutulmamak için miktarın duyulmasını engelliyor.
Milislerin farklı bahane ve gerekçelerle nakdi meblağlara el koymak için yürüttüğü kampanyalar, kontrolü altındaki tüm bölgelerdeki çiftliklere ulaşıyor. Ancak bununla yetinmeyip her sezon çiftçileri mahsullerini bağışlamaya zorladıkları ve bağışların nakliye maliyeti için para talebini de ekledikleri, ‘Cephelere Vergi Kampanyası’ adını verdikleri kampanyayı da yürütüyorlar.
Ekonomi alanında araştırmalar yürüten Abdullah el-Maktari, Husi milislerinin bağış toplamak veya halkı ödeme yapmaya zorlamak için İran rejiminin tecrübelerini kullandığına inanıyor. İran rejimi bu uygulamaları ABD yaptırımların öncesinde başlatmıştı.
Maktari, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda milislerin bu konuda yeni bir fikre ulaştığını belirtti. Öyle ki koordine yağmalara, baskı ve tahakkuk altında alınan bağışlara resmi bir kılıf kazandırmak için çok sayıda fon ve banka kurduklarını belirtti. Maktari, Husi milislerinin aşırılıkçı mezhepçi bir grup olduğunu, destek ve finansman elde etmek için aşırılıkçı ve terörist gruplar ile aynı yöntemlerini ve araçlarını takip ettiklerini, aşırılıkçı dini söylem kullandıklarını ve bunun bu tür gruplar için çok önemli bir ekonomik araç haline geldiğini söyledi.
Milisler düzenli olarak ‘Cephelere destek dini ve milli bir görevdir’ başlığı altında sempozyumlar düzenliyor. Bu programlarda, Yemenlileri cephelere para, savaşçı ve teçhizat sağlamaya ve sahip olduklarını seferber etmeye teşvik etmek için aydınlarını, kendi mezhebinin aşırılıkçı adamlarını ve tanınan isimleri bir araya getiriyorlar.
Söz konusu etkinliklere katılanlar tıpkı cami vaizleri gibi, milisler tarafından para ve fedakarlıkla yapılan cihat da dahil olmak üzere ‘cihat ve şehitlik kültürü’ olarak adlandırılan duruma odaklanıyorlar. Maddi bağışın cihat için yapılacak en hafif fedakarlık olduğunu vurguluyorlar. Bağış yapmak için acele etmeyenleri kınarken bunu isteğe bağlı değil yasal bir görev olarak nitelendiriyorlar.
Mahalleler ve köylerde düzenlenen bu etkinliklerde, savaş çabalarına destek olmak, para ve savaşçı sağlamak, cepheleri desteklemek için yardım konvoyları göndermek gibi adımlar teşvik ediliyor. Bunlar, milislerin kurucusu Hüseyin el-Kusi’nin kullandığı kavramlar olan, iman kimliğine yönelik inanç ve savunmanın en büyük kanıtı olarak görülüyor.
Tüm bunların yanı sıra medya kanalları günlük olarak, cephelere yönelik bağışları teşvik etmek ve desteklemek üzere kullanılıyor. Hatta medya kanalları vatandaşları bağış toplama kampanyalarında iş birliği yapmamaları durumunda bir korkutma aygıtı olarak ön plana çıkıyor.
Milis medyası, cephelerde lüks bir durumun olduğu konusunda kamuoyunu kandırmaya çalışıyor. Çiftçiler, meyve, sebze ve kuruyemişlerin yanı sıra et ve tatlı ürünlerini bağışlamak zorunda kalıyor. Hatta milisler kadınların, ailelerinin özellikle de işsiz bireylerini söz konusu lükse ulaşmak üzere savaşmaya gitmeye ikna etmek için mücevherlerini bozdurduklarını iddia ediyor.
Cepheden geri dönenler ise tüm süreç boyunca üç öğün sadece besin değeri açısından zayıf olan Kudem ekmeği yemiş olmaları sebebiyle tüm bu şaşalı anlatımlara şaşkınlıkla yaklaşıyor.



İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Gazze şehrine yönelik harekâtın ikinci gününe girilmesiyle, İsrail ordusunun Güney Cephesi Komutanı Tümgeneral Yaniv Asor tarafından hazırlanan üç aşamalı bir plan ortaya çıktı. İsrail'in Walla internet sitesi, bu planın ‘benzeri görülmemiş ve Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda bir emsal teşkil edecek’ olduğunu belirtti.

İnternet sitesine göre bir kaynak, ‘Asor'un Gazze şehrini kontrol altına almak için uzun süredir üzerinde çalıştığı ve üç aşamaya ayırdığı bir plan olduğunu’ söyledi. ‘Ateş aşaması’ olarak adlandırılan ilk aşama, yer üstü ve yer altı robotları da dahil olmak üzere çeşitli araçlar kullanılarak terör altyapısının (çoğunlukla geceleri) kapsamlı bir şekilde yok edilmesine odaklanıyor.

Kaynak, ‘operasyonun kapsamının eşi benzeri görülmemiş’ olduğunu ifade ederek, “Gazze daha önce hiç böyle bombalanmamıştı… Ve bu sadece ikinci gece” dedi. İkinci aşama, ‘hızlı ateş, işgalin kendisi ise daha yavaş olacak’ ilkesine dayanan kara operasyonu ile ilgili. Üçüncü aşama ise şu anda ‘İsrail savaşları tarihinde eşi benzeri görülmemiş askeri yeteneklerin toplanması yoluyla yüksek güvenlikli’ olarak sınıflandırılıyor.

vfdbg
Gazze şehrinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Şarku’l Avsat’ın Walla internet sitesinden aktardığına göre, aşamalar son iki ay boyunca istihbarat servisleri ve Rehineler ve Kayıp Kişiler Komutanlığı ile koordineli olarak, İsrail askerleri ve rehineler için riskleri en aza indirme ihtiyacını göz önünde bulundurarak dikkatlice planlandı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Gazze şehrini tamamen kontrol altına almak amacıyla, İzzeddin el-Haddad'ın liderliğindeki Kassam Tugayları'nın şehirdeki taburunu yenilgiye uğratmak hedefiyle Gazze şehrine şiddetli bir kara saldırısı başlattı. İsrail ordusu, önümüzdeki yılın başına kadar sürecek operasyonda 2 bin 500 savaşçıyla karşı karşıya kalacağını tahmin ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun bir dizi ateş hattıyla şehre saldırısını yoğunlaştırdığı ve Batı Şeria ile İsrail'de şiddetli patlamaların duyulduğu bir gecenin ardından Gazze şehrine yönelik kara harekatının başladığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü, 98., 162. ve 36. tümenlerden gelen düzenli ve yedek kuvvetlerin, Gideon'un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında Gazze şehri genelinde büyük çaplı bir kara operasyonu başlattığını duyurdu. Kuvvetler, operasyon planına uygun olarak faaliyetlerine başladı ve durumun değerlendirilmesine bağlı olarak genişlemeye hazırlanıyor.

Geçici koridor

İsrail dün Gazze şehrine yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak bölge sakinlerini güneye doğru kaçmaya zorladı. On binlerce kişinin er-Reşid Caddesi'nde toplanmasıyla hareketin son derece yavaşlaması üzerine ordu, Filistinlilerin tahliyesi için ikinci bir geçici koridor açmak zorunda kaldı.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki çeşitli mahalleler ve hayati bölgelere yönelik devam eden operasyonunun bir parçası olarak, salı gecesi ve çarşamba günü Gazze şehrinde yaklaşık 50 hedefi vurduğunu, son 24 saatte ise Gazze şehrinde 140 hedefi vurduğunu açıkladı.

İsrail ordusu dün, kara harekâtını genişletip Gazze Şeridi'nin en büyük şehrine yönelik bombardımanı yoğunlaştırmasının ardından, Gazze şehrinde yaşayanların ayrılması için ‘geçici bir geçiş yolu (koridor)’ belirlediğini duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Güneye hareketin kolaylaştırılması için Selahaddin Caddesi üzerinden geçici bir koridor açılıyor” dedi. Adraee, koridorun bugün öğlen saatlerinden cuma günü öğlen saatlerine kadar ‘48 saat’ boyunca açık olacağını belirtti.

Selahaddin Caddesi, kuzeyden güneye kıyı şeridine paralel uzanır. Son haftalarda ordu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Gazze şehri sakinlerine, şehri ele geçirmeyi amaçlayan bir saldırı başlatmaya hazırlanırken, şehri terk edip Gazze Şeridi'nin güneyinde kurduğu ‘insani yardım bölgesine’ taşınmaları gerektiği konusunda uyarılarını yoğunlaştırdı.

fghyju
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinliler güneye doğru ilerliyor, 17 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail ordusu dün, Gazze şehrini terk etmek zorunda kalanların sayısının 350 bini aştığını belirterek, birçok Filistinlinin orada kalmaya direndiğini, ancak bölgede sığınacak güvenli bir yer olmadığını vurguladı.

Gazze şehrinden henüz ayrılmamış yaklaşık 800 bin Filistinli bulunuyor. İsrail, Hamas'ı teslim olmaya zorlamayı umuyor.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, operasyonun başlangıcında yaptığı açıklamada, “Hamas'tan iki şey istiyoruz ve onlar bunları istediğimiz için vermeyecekler: tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın silahsızlandırılması. Buradaki saldırı ne kadar yoğun olursa, Hamas o kadar yorulur ve rehinelerin serbest bırakılma şansı o kadar artar” ifadelerini kullandı.

Yoğun hava bombardımanının yanı sıra ordu, ilave kuvvetlerin girişine hazırlık olarak, şehrin dış mahallelerindeki binaları ve altyapıyı yok etmek için patlayıcı yüklü zırhlı personel taşıyıcıları kullandı.

İsrail ordusu ayrıca, halihazırda yedek görevde olan 70 bin askere ilave olarak, operasyon için yaklaşık 60 bin yedek askeri çağırdığını duyurdu.

Yorgunluk haberlerine rağmen, İsrail ordusu yedek askerlerin katılım oranının yüksek olduğunu ve çoğu birimde yüzde 75 ile yüzde 85 arasında değiştiğini vurguladı. Yedek kuvvetler arasında üç tugay ve birkaç tabur ile istihbarat ve lojistik personeli de dahil olmak üzere birçok muharebe destek askeri bulunuyor.

Farklı eksenler

Gazze şehrine yapılan saldırının yanı sıra, İsrail ordusu 99. Tümen'in Gazze'nin kuzeyindeki İsrail tampon bölgesinde savunma operasyonları yürüttüğünü, Gazze Tümeni'nin ise Gazze Şeridi'nin güneyinde operasyonlar gerçekleştirdiğini duyurdu.

İsrail ordusu, Gazze şehrinin yüzde 40'ını kontrol ettiğini ve tam kontrolü ele geçirene kadar operasyonlara devam edeceğini belirterek, planın durdurulabilecek şekilde tasarlandığını iddia ediyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Gazze şehri, başta Şucaiye, ez-Zeytun, et-Tuffah, ed-Derac, Tel el-Heva, Şeyh Rıdvan, es-Sabra, en-Nasr, eş-Şati Mülteci Kampı ve Şeyh Aclin olmak üzere bir dizi önemli mahalle ve kampı içeriyor. İsrail, dün erken saatlerde çoğu Gazze şehrinde olmak üzere 57 Filistinliyi öldürdü.

knk
Gazze sınırına yakın bir bölgede konuşlandırılan İsrail mobil topçu birlikleri, 17 Eylül 2025 (AFP)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail'in Gazze şehri ve kuzey bölgelerine yönelik bombardımanlarının yoğunlaşmasıyla Gazze sakinlerinin giderek artan bir korku içinde yaşadıklarını belirterek, Gazze Şeridi'nde insani acıların daha da kötüye gideceği uyarısında bulundu.

Zayıf tepkiler

Filistin Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumun soykırım, yerinden edilme ve ilhak suçlarını ve Filistin halkının maruz kaldığı tarihi adaletsizliği, acıyı ve eşi görülmemiş ıstırabı, her gün tekrarlanan ve sıradanlaşan, alışılmış meseleler olarak ele almasına karşı bir kez daha uyarıda bulundu.

Bakanlık dün yaptığı açıklamada, Filistinlilerin maruz kaldığı durumlara karşı uluslararası toplumun ve devletlerin düşük düzeyli tepkilerini eleştirdi. Bu tepkilerin, özellikle Gazze şehrinin şu anda yaşadıkları göz önüne alındığında, soykırım suçlarının artışına karşı uluslararası toplumun yasal ve ahlaki sorumluluklarına uygun olmadığını belirtti.

n mb nm
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinlileri izleyen bir kadın, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Bakanlık, Filistin halkına yönelik saldırıları durdurmada başarısız olması, uluslararası hukuku ve Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) aldığı ihtiyati tedbirleri uygulayamaması ve işgalci gücün Filistinli sivillere karşı en önemli yükümlülüklerinden biri olan uluslararası insani hukukun güvence altına aldığı temel insani ihtiyaçlara erişimi sağlamadaki başarısızlığı nedeniyle uluslararası toplumu doğrudan sorumlu tuttu. Bakanlık, halkımıza dayatılan ölüm veya yerinden edilme seçeneklerine sessiz kalmanın veya rıza göstermenin, sadece önemli meselelerin siyasi olarak ele alınmasında değil, aynı zamanda en temel insan hakları ve ilkeleri alanında da suç ortaklığı ve çifte standart oluşturduğunu vurguladı.

Bakanlık, işgalin Filistinli sivillerin yaşamları üzerindeki tekelini ve şiddetli hakimiyetini kırmak için pratik uluslararası cesaret gösterilmesi ve çok geç olmadan onlara uluslararası insani koruma sağlanması çağrısında bulundu.


Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
TT

Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)

Suriye'nin güneyinde bulunan ve nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda ilinde, uluslararası topluma Suveydalıların kendi kaderini tayin etme hakkı konusunda referandum yapılmasını desteklemesi çağrısında bulunan bir dilekçe için imza kampanyası başlatıldı. Bu kampanya, Şam'ın salı günü Ürdün ve ABD'nin desteğiyle bölgede güvenliği yeniden tesis etmek amacıyla hazırladığı ‘yol haritasını’ duyurmasına yönelik bir misilleme niteliğinde.

Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, Suveyda’da 19 oy verme merkezi olduğunu, 2 binden fazla gönüllünün görev aldığını ve kampanya sırasında güvenliği sağlamaktan Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri tarafından ‘atanan’ iç güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu söylediler.

Başka bir bağlamda, bilgili kaynaklar, ABD’nin çabalarına rağmen İsrail ile Suriye arasında beklenen güvenlik anlaşmasının imzalanmasını engelleyen derin ayrılıklar olduğunu vurguladı.

Öte yandan İsrail basını, bazı kaynakların, daha önce bildirildiği üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında önümüzdeki hafta New York'ta Suriye'nin güneyindeki tampon bölgenin kontrolüne ilişkin bir anlaşma imzalanmasının veya bir görüşme yapılmasının söz konusu olmadığını aktardı.


İsrail ordusu, Lübnan'daki "büyük bir silah tüccarının" ortadan kaldırıldığını duyurdu

İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)
İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)
TT

İsrail ordusu, Lübnan'daki "büyük bir silah tüccarının" ortadan kaldırıldığını duyurdu

İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)
İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)

İsrail ordusu bugün, bugün, Baalbek (doğu Lübnan) şehrine düzenlediği saldırıda, Suriye'de İsrail'e saldırı düzenlemeyi planlayan terörist hücrelerini Lübnan'dan yöneten büyük bir silah tüccarı ve tedarikçisi olan Hüseyin Seyfo Şerif adlı teröristi etkisiz hale getirdiğini duyurdu. İsrail ordusunun Arapça medya sözcüsü, "X" platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Teröristin faaliyetleri, İsrail ve Lübnan arasındaki mutabakatları ihlal etmektedir. Zira İsrail Savunma Kuvvetleri, İsrail Devleti'ne yönelik her türlü tehdidi ortadan kaldırmak için çalışmaya devam edecektir" dedi.

Baalbek şehrinde İsrail insansız hava aracının (İHA) dün akşam bir aracı hedef alması sonucu iki kişi hayatını kaybetti. Şarku’l Avsat’ın Lübnan'ın resmi Ulusal Haber Ajansı’ndan aktardığına göre İsrail İHA’sı Baalbek'in el-Asira semtinde bir aracı hedef alarak iki sivili öldürdü. Halk Sağlığı Bakanlığı'na bağlı Sağlık Acil Durum Operasyon Merkezi yaptığı açıklamada, "İsrailli düşmanın Baalbek şehrinde bir araca düzenlediği saldırıda ilk etapta iki şehit verildiğini" duyurdu.