İran'da dini liderin kim olacağına dair hararetli tartışmalar sürerken Hamaney, kameralar karşısına çıktı

Kum'un din adamları arasında Hamaney’in oğlunun Hamaney’in halefi olmasına itirazların olduğuyla ilgili haberler yapılırken Reisi halen Hamaney’in halefi olma şansını koruyor. Reformist akımın, Humeyni'nin torunuyla ilgili eğilimleri.

Hamaney'in kişisel internet sitesinde yayınlanan dün sabah katıldığı dini törenden bir kare
Hamaney'in kişisel internet sitesinde yayınlanan dün sabah katıldığı dini törenden bir kare
TT

İran'da dini liderin kim olacağına dair hararetli tartışmalar sürerken Hamaney, kameralar karşısına çıktı

Hamaney'in kişisel internet sitesinde yayınlanan dün sabah katıldığı dini törenden bir kare
Hamaney'in kişisel internet sitesinde yayınlanan dün sabah katıldığı dini törenden bir kare

İran'da üçüncü dini liderin kim olacağına dair hararetli tartışmalar sürerken mevcut lider Ali Hamaney, bir haftayı aşkın bir süre devam eden yokluğunun ardından yeniden orta çıktı. İran’ın Dini Lideri Hamaney, dün, İranlı üniversite öğrencilerinden destekçilerinin yer aldığı dini bir törene katıldı.
İran devlet televizyonu, Hamaney'in başkent Tahran'da bulunan İmam Humeyni Hüseyniyesi'nde düzenlenen törende Hamaney’i (83) ayakta, salondakilere stabil bir ses tonuyla Erbain yıldönümünün önemi hakkında bir konuşma yaparken gösterdi. 'Erbain' İmam Hüseyin'in şehit edilişinin 40'ıncı gün yıldönümü dolayısıyla düzenlenen yas törenleridir. Hamaney’in sitesinde yayınlanan ses kaydına göre Hamaney'in törende yaptığı konuşma yedi dakika sürdü.
ABD merkezli New York Times (NYT) gazetesi, Cuma günü, Hamaney'in sağlık durumuyla ilgili dört kaynaktan, İran’ın Dini Lideri’nin sağlık durumunun kötüleşmesinin ardından geçtiğimiz hafta tüm toplantıları ve halka açık etkinlikleri iptal ettiğini, şu an hasta yattığını ve doktorların gözetimi altında olduğunu aktarmıştı.
Hamaney'in ofisine yakın kaynaklar, NYT’nin haberini eleştirdi. İran'ın Batı ile nükleer müzakerelerini yürüten heyetin danışmanı Muhammed Marandi, NYT’nin İranlı kaynaklardan aktardığı Hamaney’in öldüğü haberleri göz önüne alındığı ‘güvenilirlikten yoksun’ olduğunu söyleyerek gazetenin haberini protesto etti. Marandi'nin babasının yıllardır Hamaney’in sağlık ekibine başkanlık ettiği biliniyor.
Reuters ise Cuma günü Hamaney’e yakın olarak nitelendirdiği iki kaynağın İran’ın dini liderinin sağlığıyla ilgili sorulara sağlık durumunun kötüleştiği iddialarını yalanlayarak yanıtladıklarını aktardı.
İran rejiminde son sözü söyleyen Hamaney, İranlılar arasında son haftalarda, durdurulan nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması müzakerelerinin geleceğine ilişkin tahminlerle birlikte Hamaney’in sağlığıyla ilgili bazı haberlerin ve spekülasyonların ardından ekonomik krizin kötüleşmesinden duyulan korkuların ve hayat şartlarının kötüleşmesine yönelik halk arasındaki öfkenin alevlendiği bir dönemde yeniden halka açık bir toplantıya katıldı.
Hamaney, son kez kamuoyu önüne çıktığı 3 Eylül’de, İranlı yetkililer tarafından düzenlenen uluslararası bir dini konferansın katılımcılarıyla bir araya gelmişti. İran’ın resmi haber ajansları, geçtiğimiz hafta Hamaney’in bir grup sporcuyla bir araya geldiğine ilişkin haberler yayınladılar, ancak Hamaney’in internet sitesinde bu görüşmeyle ilgili herhangi bir resim ya da haber yer almadı.
Hamaney, geçtiğimiz hafta sonu, iktidardaki etkili din adamları arasında 48 saatlik toplantıların bitiminden sonra altı ayda bir gerçekleşen bir toplantı olan Uzmanlar Meclisi üyelerini kabul etmedi. Bu da nadiren rastlanan bir durum olarak dikkati çekti.
Siyaset ve din alanlarında etkin 88 din adamından (molla) oluşan Uzmanlar Meclisi’nin görevleri arasında, İran’ın Dini Lideri’nin ölmesi ya da görevini yerine getirememesi durumunda halefinin aday gösterilmesi ve performansının değerlendirilmesinin yanı sıra çeşitli rolleri olsa da birçok analiste göre bu rollerin büyük bölümü işlevsiz. Uzmanlar Meclisi Başkanı Ahmed Cenneti'nin (95) Hamaney'in otuz yıllık performansını  “Vilayet-i fakih, ülkeyi büyük olaylardan ve krizlerden kurtardı” diyerek savunması dikkat çekiciydi.
Hamaney, rejimin kurucusu Ayetullah Humeyni’nin 1989 yılındaki ölümünden sonra İran’ın liderliğine geçti. Hamaney o dönem, cumhurbaşkanı olarak görev yapıyordu. Hamaney'in bu göreve aday gösterilmesinde Meclis Başkanı olan eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani büyük rol oynadı.

Hamaney'in halefi
Hamaney ile Uzmanlar Meclisi arasında geleneksel hale gelen toplantının yapılmaması, mevcut liderin oğullarından birinin, özellikle de ortanca oğlu Mücteba Hamaney’in (53) halefi olabileceğine dair tartışmalara neden oldu. Mücteba Hamaney, babasının ofisini kontrol eden gizemli kişi olarak biliniyor.
Şubat 2011'den bu yana ev hapsinde tutulan İranlı reformist lider Mir Hüseyin Musevi, 8 Ağustos’ta dini liderlik konumuyla ilgili ‘miras komplosu kurulabileceği’ konusunda uyardı.
Musevi, resmi internet sitesinde yayınlanan bir blog yazısında, bazı çevrelerin ‘bir Şii liderin ölümünden sonra oğullarının görevi devralabileceğine’ ilişkin söylediklerine atıfta bulundu. Musevi, Hamaney yanlısı internet sitelerinin son zamanlarda İmamiye-i İsna'aşer'iyye (Onikiciler) sistemini benimseyen Şiiler arasında imamlığın babadan oğula geçmesiyle ilgili anlatıların yayınlamasına dikkati çekti.
Musevi’nin yazısından yaklaşık üç hafta sonra, Kum Şii İlim Havzası internet sitesi, Mücteba Hamaney'i adlandırırken ilk kez ‘Ayetullah’ unvanını kullanmasının ardından Musevi'nin bu uyarısı ciddiye alındı. Ayetullah unvanı, İran'da hiyerarşiye göre birinci sıradaki din adamlarına verilen ve onun rehber konumunu devralma olasılığının bir göstergesi olarak kabul edilen dini bir unvandır.
Bu unvan, Mücteba Hamaney'in ‘içtihad’ mertebesini elde etmek için Şii ilim havzası sisteminde son aşama olan ‘el-Harice’l-Fıkh ve’l-Usul’ derslerine katılmak isteyen öğrenciler için kayıtların başladığı duyurusunda kullanıldı.

Din adamlarından engel
Hamaney ve Uzmanlar Meclisi toplantısının iptal edilmesinin ardından sosyal medya sitelerinde, Uzmanlar Meclisi’nden 30 üyenin yokluğu nedeniyle Uzmanlar Meclisi toplantısının ’yeter sayıya ulaşılamamasından’ ötürü yapılamadığıyla ilgili paylaşımlar oldu.
Bir başka anlatıya göre Hamaney'in oğlu, Kum İlim Havzası’nda Nasır Mekarim Şirazi de dahil olmak üzere bir dizi üst düzey yetkiliyle bir araya geldi. Kaynaklara göre din adamları ‘Velayet-i Fakih’in bir liderlik şurası haline getirilmesinin ve münferit davadan (mutlak velayet-i fakihten) uzak tutulmasının gerektiğini vurguladılar. Bu da büyük bir şoka neden oldu.
Mekarim Şirazi’ye yakın bir kişinin Hamaney'in oğluna yönelik tutumunun ardından geçtiğimiz hafta ‘yolsuzluk ve rüşvet alma’ suçlamasıyla tutuklanması, Mekarim Şirazi’ye ‘baskı uygulandığı’ şeklinde yorumlandı. Mekarim Şirazi, ‘yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan kişiyle arasında herhangi bir akrabalık bağı olmadığını kanıtlaması, kendisine yönelik baskı ve propagandayı boşa çıkardı.
Bazı kaynaklar, Uzmanlar Meclisi’nin 30 üyesinin Mücteba Hamaney’in halefliğine karşı çıkmalarının onların boykot edilmelerine ve altı ayda bir yapılan toplantının engellenmesine yol açtığını söylediler. Ayrıca, toplantıya davet mektubunda, bir sonraki Velayet-i Fakih adayının seçiminden sorumlu olan komisyonun elde ettiği sonuçların açıklanacağına işaret edildiğini belirten kaynaklar, bu olayın ‘Uzmanlar Meclisi üyeleri arasında büyük bir bölünmenin olduğunu ortaya çıkardığını’ kaydettiler.
Hamaney'in ofisi, Mir Hüseyin Musevi'nin uyarısı hakkında yorum yapmazken İran Devrim Muhafızları Ordusu’na ( DMO) bağlı haber ajansları, İran'ın Suriye iç savaşına müdahalesini eleştirmesi nedeniyle Musevi’yi sert bir dille kınarken halef uyarısına değinmedi.
İran’ın Dini Lideri cephesinin halef meselesiyle ne kadar ciddi bir şekilde ilgilendiği henüz netlik kazanmadı, ancak Mücteba Hamaney’in halefliği fikri muhafazakar çizgideki şahinler ve Hamaney'in oğluyla yakından çalışan üst düzey DMO generalleri tarafından memnuniyetle karşılanacak gibi görünüyor.

Gölge adam
Öte yandan İran’da 2005 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mücteba Hamaney’in, babasının ofisindeki rolüne dikkat çekildi. Reformist lider Mehdi Kerrubi, söz konusu seçimler sırasında Mahmud Ahmedinecad'a atıfla Mücteba Hamaney'in adaylardan biri lehine seçimlere müdahalesine karşı Hamaney'e bir mektup göndermişti.
Ancak Mücteba Hamaney’in adı, 2009 seçimlerinde daha çok gündeme geldi. Bu kez protestocuları bastırmak ve seçimlere müdahale etmekle suçlandı. Yeşil Hareket protestolarına katılanlar ona karşı sert sloganlar attılar. Kerrubi, 2018 yılının Aralık ayında Hamaney'e son 30 yıldaki eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmesini isteyen sert bir mesajların olduğu bir mektup gönderdi. Mektupta, “Oğlunuzu durdurmak istediniz, ama yapmadınız. 2009 yılında devrimci hareketi destekleyerek neler yaptığını, rejime ve devrime ne yaptığını gördüm” ifadelerini kullandı.
Reformist aktivist Mücteba Taczade, 2012 yılının Ocak ayında Mücteba Humeyni’yi doğrudan kendisinin ve eşinin tutuklanmasının arkasında olmakla suçladı. Taczade, 2016 yılında serbest bırakıldı. Yetkililer, geçtiğimiz Temmuz ayında Muhammed Hatemi'nin hükümetinde güvenlik alanında yüksek bir konumda yer alan Taczade’yi yasadışı toplanma, ulusal güvenliğe karşı komplo kurma ve rejim aleyhine propaganda yapma suçlamalarıyla yeniden tutukladılar.
Mücteba Hamaney, mevcut Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de dahil olmak üzere İranlı yönetici sınıfının çoğunluğunu mezun eden okul olan Kum kentindeki ‘Alevi’ okulunda okudu. İran Dini Lideri Hamaney’in kültür danışmanı Gulam Ali Haddad Adil’in de damadı.
ABD, Cumhurbaşkanı Reisi ve oğul Hamaney dahil olmak üzere, Hamaney'in çevresindeki dokuz isme yaptırım uyguladı.

Benzer noktalar
İbrahim Reisi'nin İran’ın üçüncü dini lideri olma şansı yükseldikten sonra, dini liderin halefi meselesi ve onun yerini alabilecek adaylarla ilgili spekülasyonların takipçilerinin dikkatini çektiği açık.
Reisi, geçen yıl cumhurbaşkanlığı seçimlerinde reformist hareketin adaylarının saf dışı bırakılmasından sonra gerçek bir rekabetin olmadığı bu yarışta bir zafer kazandı. Cumhurbaşkanlığı, Hamaney'in imzaladığı bir kararnameyle Reisi’nin yargı erki başkanlığı görevini üstlenmesinden sonra, beş yıl içinde devraldığı ikinci büyük makam oldu.
Esasen Reisi, Hamaney'in 2015 yılı sonlarında kendisini Meşhed kentindeki sekizinci Şii imamın türbesinin yönetimini denetleyen Astan-ı Kuds-ü Razavi isimli vakfın başına seçmesinin ardından İran’ın dini liderliğine gelebilecek adaylar listesine girdi. Hamaney'in ofisine bağlı olan Astan-ı Kuds-ü Razavi Vakfı bünyesinde İran ekonomisinde faaliyet gösteren bir grup zengin şirketi barındırıyor.
DMO’ya yakın haber ajansları, Ayetullah Reisi unvanını kullanmaya başlarken 2016 yılının Nisan ayında yapılan ve dönemin DMO komutanları Muhammed Ali Caferi ve Kasım Süleymani’nin de katıldığı ender bir toplantı düzenlendi. Caferi ve Süleymani, DMO'nun yurtiçindeki ve bölgedeki faaliyetleri hakkında Reisi'ye brifing verdiler. Bu adım, ‘DMO komutanlarının İran’ın dini liderliğine yükselmesi beklenen bir adaya biatı’ olarak nitelendirildi.
Hamaney, geçtiğimiz ay İran’daki son cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci yıldönümünde, ekonomik gerilemeyle ilgili eleştirilere ve nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma amacıyla yapılan müzakerelerin uzamasına karşı hükümetin performansını şiddetle savundu.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Reisi'nin önümüzdeki hafta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu çalışmalarına katılmak üzere New York'a gitmesi bekleniyor. Reisi, burada Hamaney'in 22 Eylül 1987 tarihinde Körfez'de İran ile ABD arasındaki ‘tanker savaşının’ zirvesinde ülkenin cumhurbaşkanı olduğu sırada yaptığı konuşmayı hatırlatmaya çalışacak.
İran'daki eski tutuklular bu hafta Reisi'ye İran yargısındaki eski rolü nedeniyle New York mahkemelerinde dava açma sürecinde olduklarını söyledi. Bu hafta İran'daki eski tutuklular, Reisi'ye İran yargısındaki önceki rolü nedeniyle New York mahkemelerinde dava açma sürecinde olduklarını duyurdular. Duyuru, ABD yönetimine, Humeyni’nin fetvasına dayanan 1988 yılındaki infazları hayata geçirmekten sorumlu ölüm komisyonundaki rolü nedeniyle Reisi'ye ABD’ye seyahat vizesi verilmemesi yönünde yapılan çağrıların ardından yapıldı.
Reisi ve Hamaney arasında görevlerine başlamalarından önce üstlendikleri rollerin benzerliklerine rağmen, bazı analistler Reisi'nin şu anki performansının ülkedeki en yüksek makama ulaşma şansının azalmasına yol açabileceğini düşünüyor.

Reformist akımın gölgesi
Reformist akım tarafından desteklenen bir adayın gölgesi, Hamaney'e yakın isimlerden birinin onun yerini almasına yönelik özlemleri tehdit ediyor. İran’ın ilk Dini Lideri Ayetullah Humeyni’nin reformist kanadın şahinleriyle yakın bağları olan torunu Hasan Humeyni’nin ülkenin üçüncü dini lideri olabileceği düşünülüyor.
Hasan Humeyni, reformist kanadın yanı sıra dedesinin kuruluşuna yakın dini çevrelerin, özellikle de Hamaney'in yönetim tarzı konusunda çekinceleri olanların desteğini alıyor.
Hasan Humeyni, 2016 yılının Şubat ayında yapılan Uzmanlar Meclisi seçimlerine aday olarak dini çevrelerdeki rolünü güçlendirmeye çalıştıysa da evrakları tamamlanmadığı için adaylığı onaylanmadı. Humeyni, 2021 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olarak yeniden siyaset sahnesinde bir görev almak istedi. Fakat Hamaney, adaylığının ‘rejimin çıkarına olmayacağı’ tavsiyesinde bulundu.
Reformist akımın destekçileri de dahil olmak üzere Humeyni'nin yaklaşımını destekleyenler, Hasan Humeyni'nin adaylığına güveniyorlar. Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, bir önceki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve onun birinci yardımcısı İshak Cihangiri bu eğilimin önde gelen isimleri arasında yer alıyorlar.
Ruhani ve Cihangiri, son günlerde siyasi hareketliliklerini artırdılar.  Ruhani, geçtiğimiz ay halefi Reisi'yi cumhurbaşkanlığının ilk yılını tamamlaması vesilesiyle tebrik etti. İran devlet televizyonuna bağlı 'Jame Jam Online' sitesi, Ruhani'nin şubat ayında yapılması beklenen ‘parlamento seçimleri çerçevesinde siyaset sahnesine dönme hazırlıkları’ yaptığını belirtti. Site haberinde, ‘Ruhani, reformist akımın lideri rolünü oynamaya çalışıyor ve kendisini Haşimi Rafsancani'ye bir alternatif olarak sunuyor’ ifadelerine yer verdi.



150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
TT

150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)

Trump yönetimi göçmenlik konusundaki katı tutumunu sertleştirirken, ABD İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) kurumuna iş başvurusunda bulunanların sayısı 150 bini aştı.

ICE'ın topluluklara yönelik baskınları yoğunlaşırken, yönetimin bölücü yaklaşımını destekleyenler için bir çekim merkezi haline geldiği görülüyor.

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem yaptığı açıklamada, "ICE, ABD'deki en kötünün de kötüsü suçlu kaçak göçmenleri ülkeden uzaklaştırarak vatanlarını savunmak isteyen yurtsever Amerikalılardan 150 binden fazla başvuru aldı" dedi.

Şimdiden 18 binden fazla geçici iş teklifi sunduk.

Amerikalılar, katilleri, pedofilleri, tecavüzcüleri, teröristleri ve çete üyelerini ülkemizden uzaklaştırmak için ülkelerinin çağrısına yanıt veriyor ve yardım ediyor.

ICE yazılı kıyafetler giyme coşkusu ve sosyal medya takipçilerinden at sırtında olduğu fotoğraflar arasında en sevdiklerini söylemesini istemesi nedeniyle "ICE Barbie" lakabıyla anılan Noem, bu hafta Illinois eyaletinde ICE baskınlarını denetliyor.

Salı günü, ICE'ın Şikago'nun dış mahallelerinde şafak vakti düzenlediği ve insanların gözaltına alındığını gösteren bir video paylaştı:

Başkan Trump açıkça belirtti: Eğer politikacılar vatandaşlarının güvenliğini ön planda tutmazsa, bu yönetim tutacaktır. Geri adım atmayacağımızı açıkça belirtmek için bugün Şikago'da sahadaydım.

ABD'de yasadışı yollarla bulunan ve sabıka kaydı olan göçmenleri hedef alan bir operasyon kapsamındaki göçmenlik uygulamalarındaki artışta, bu yıl şimdiye kadar 200 binden fazla kişi tutuklandı ve 50 binden fazla kişinin gözaltına alındı. Birçoğu işe giderken, adliyelerin önünde ve mağazaların otoparklarında yakalandı.

dfgthy
Los Angeles Polis Teşkilatı (LAPD) görevlileri, Los Angeles şehir merkezinde düzenlenen ICE karşıtı protesto sırasında uzun bacaklar takan bir protestocuyu tutukladı (AFP)

Boston ve Şikago gibi şehirlerdeki büyük çaplı baskınlarda aileler, evlerinden çıkmaktan ve gözaltına alınma riskinden korkarak evlerine kapandı. Geçen hafta ICE görevlileri, Illinois'da tutuklamaya direndiği ve polis memurlarına arabayla çarptığı iddia edilen bir adamı vurarak öldürdü.

Noem, yakın zamanda ABD'nin, ICE baskınlarının ardından sınırdışı etme operasyonları için özel olarak bir uçak filosuna yatırım yapmasını istediğini söyledi.

Haziranda yönetime ve ICE operasyonlarına karşı protestolar ABD genelinde en az 40 şehre yayılmış, Los Angeles, Denver, Şikago ve New York'ta büyük gösteriler düzenlenmiş ve sivil kargaşayla yaşanmıştı.

Salı günü ICE, "göçmenlik statüsüne bakılmaksızın bir ICE görevlisine saldıran herkes, federal ağır saldırı suçlamalarıyla ve yasaların izin verdiği en geniş kapsamda kovuşturmayla karşı karşıya kalacak" uyarısında bulundu.

Ajansın X'teki paylaşımına, "Direnmeden önce düşün" ifadesinin yer aldığı sıkılmış bir yumruk resmi eşlik ediyordu.

Trump yönetimi, Şikago'daki "Midway Blitz Operasyonu" ve Massachusetts'teki "Patriot 2.0" gibi baskılar için duygusal bir dil kullandı. Bu eylemler, ABD'nin sağcı aktivist Charlie Kirk'ün suikastıyla daha da kötüleşen artan kutuplaşmayla boğuştuğu bir dönemde, siyasi çalkantılarla dolu bir ortamda gerçekleşti.

Independent Türkçe


ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
TT

ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)

Rusya ve Belarus'un ortak düzenlediği tatbikata ABD'li askerlerin davet edilmesi dikkat çekti.

Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre, 12-16 Eylül'de düzenlenen "Zapad" adlı ortak tatbikatlara ABD ordusundan subaylar da davet edildi.

Belarus Savunma Bakanlığı'nın pazartesi günü Telegram'dan yayımladığı videoda, Savunma Bakanı Viktor Khrenin'in en az iki ABD subayını selamladığı görüldü.

Hindistan ve İran'dan askerler de dahil 30'dan fazla ülkeden savaşçı tatbikata katıldı. Çin ve Kuzey Kore'den temsilciler de ABD'yle birlikte tatbikatı izledi.

Haberde, Washington'a resmi davetin Belarus tarafından gönderildiği belirtiliyor. Ancak davetin ABD'ye iletilmesinin Moskova tarafından istendiği savunuluyor.

Analize göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump'la Ukrayna savaşına dair yürüttüğü diplomasi trafiğini koruyabilmek için böyle bir hamle yaptı. Putin'in, Trump'ın olası yaptırımlarından kaçınmak amacıyla ikili iletişim kanallarını açık tutmak istediği yazılıyor.

Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Analiz Merkezi'nden emekli Korgeneral Lance Landrum şu değerlendirmeleri yapıyor:

Bu, ABD'yle ilişkileri sürdürmek ve Putin'le Trump arasındaki diyaloğu devam ettirmek için nispeten düşük maliyetli ve düşük riskli bir yol olabilir.

Bunlara ek olarak Hindistan'ın, tatbikatta Rusya'nın yanında durması da dikkat çekti. Trump, Rusya'dan petrol alımını durdurması için Narendra Modi yönetimine uzun süredir baskı yapıyor. Tatbikata Hindistan'ın da davet edilmesi, Yeni Delhi yönetiminin Kremlin'den uzaklaşmayacağına dair bir mesaj olarak değerlendiriliyor.

Analizde, ABD'li subayların Belarus'a gitmesiyle Washington'la Moskova'nın müttefikinin yakınlaştığı yorumu yapılıyor.

Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko, 11 Eylül'de 52 siyasi tutukluyu serbest bırakmıştı. Bu kişilerden 6'sı Litvanyalı, geri kalanlarsa Fransa, Almanya, Polonya ve Birleşik Krallık uyrukluydu. En dikkat çeken isimlerden biri de Belaruslu aktivist Mikola Statkeviç'ti. Bunun karşılığında ABD, Belarus devletine ait havayolu şirketi Belavia da dahil çeşitli firmalara uygulanan yaptırımları kaldırmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise tatbikata dair açıklamasında, Batı'nın Ukrayna'ya desteğini eleştirerek NATO'nun Kiev'e arka çıkarak Rusya'ya karşı savaşa girdiğini öne sürmüştü.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


Çin'in "Guam katili" ABD'yi endişelendiriyor

"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
TT

Çin'in "Guam katili" ABD'yi endişelendiriyor

"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)

Çin'in "Guam katili" füzesi ABD-Pasifik hattında endişe yaratıyor.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO), Pekin'in merkezindeki Tiananmen Meydanı'nda eylül başında düzenlenen askeri törende DongFeng-26D füzesini tanıtmıştı.

Guardian’ın analizinde, füzenin ABD’nin Pasifik’teki stratejik merkezi Guam’da büyük tedirginlik yarattığı yazılıyor. Çin’in yaklaşık 3 bin kilometre doğusundaki Guam’da ABD ordusuna ait büyük bir askeri birlik de var.

Uzmanlar, Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi halinde Guam’ın çatışmalarda ön cephe haline gelebileceğini söylüyor.

Batı Pasifik'teki askeri operasyonları denetlemek için ABD’nin yeni kurduğu komuta merkezi Mikronezya Müşterek Görev Gücü'nden Michelle Tucker şunlar söylüyor:  

Guam, Batı Pasifik'te ABD için stratejik öneme sahip bir yer. Ordu, vatanımızı Guam’dan başlayarak korumaya hazır.

Çin medyasında “Guam katili” diye de anılan füzenin tanıtımında Çin lideri Şi Cinping’in yanında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un yer alması da dikkat çekmişti.

ABD merkezli bir paralı askerlik şirketinden Gina T. Reilly, üç lideri yan yana görene kadar Çin’in hamlelerinden endişe duymadığını söylüyor. Ancak bu karenin, sözkonusu ülkeler arasında “çok daha yakın siyasi bağlar olduğunu gösterdiğini” belirtiyor:

Bu, bölgesel ve küresel diplomasiyi değiştirebilir, koordineli eylemlerin gerçekleşme olasılığını artırabilir. Bu durum, ülkeler arasında askeri ve güvenlik açısından işbirliğine işaret ettiğinden endişelendirici.

Independent Türkçe, Guardian, Chosun