Yeni CEO modası: Kaslı vücutlarını sergileyip güç gösterisi yapıyorlar

"Her şeyle başa çıkabileceklerini göstermeye çalışıyorlar"

Jeff Bezos, ölümsüzlük çalışmalarına yaptığı büyük yatırımlarla da gündem olmuştu (Instagram / @laurenwsanchez)
Jeff Bezos, ölümsüzlük çalışmalarına yaptığı büyük yatırımlarla da gündem olmuştu (Instagram / @laurenwsanchez)
TT

Yeni CEO modası: Kaslı vücutlarını sergileyip güç gösterisi yapıyorlar

Jeff Bezos, ölümsüzlük çalışmalarına yaptığı büyük yatırımlarla da gündem olmuştu (Instagram / @laurenwsanchez)
Jeff Bezos, ölümsüzlük çalışmalarına yaptığı büyük yatırımlarla da gündem olmuştu (Instagram / @laurenwsanchez)

İspanya'nın önde gelen gazetelerinden El Pais, son dönemde Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'tan Facebook CEO'su Mark Zuckerberg'e kadar birçok milyarder arasında moda haline gelen fit görünüme trendini ele aldı.  
Bezos, Mackenzie Scott'la 25 yıllık evliliğini geçen yıl bitirdikten sonra Instagram hesabında paylaştığı fotoğraflarla gündemden düşmeyen milyarderlerden.
Amazon CEO'su, Tom Cruise ve Gerard Butler gibi Hollywood yıldızlarının antrenörü Wes Okerson'la çalışıyor.
58 yaşındaki Bezos'un vücudunu saran bir tişörtle at sürerken çektirdiği fotoğrafı, Instagram'da 8 bine yakın beğeni almıştı.
Milyarder, sevgilisi Lauren Sanchez'le tatilde çektirdiği ve fit vücudunu gösteren fotoğraflarla da gündem olmuştu.
Tesla CEO'su Elon Musk da sağlığına dikkat etmeye çalıştığını söylemişti.
Musk, 28 Ağustos'ta paylaştığı tweetinde belli aralıklarla oruç tuttuğunu ve daha sağlıklı hissettiğini belirtmişti.
51 yaşındaki teknoloji milyarderinin Yunanistan'ın Mikonos adasında yaptığı tatilde kameralara takılan üstsüz görüntüleri de bu yaz internette mim haline gelerek viral olmuştu.
Facebook CEO'su Mark Zuckerberg ise pandemide karma dövüş sanatlarıyla ilgilenmeye başladı.  

 38 yaşındaki milyarder, profesyonel dövüşçü Khai Wu'yla yaptığı antrenmanın görüntülerini 3 Eylül'de Instagram hesabından paylaşmıştı.
ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal'ın (WSJ) "Bezos etkisi" adını verdiği fit CEO trendini takip eden milyarderler arasında NBA takımı Dallas Mavericks'in sahibi Mark Cuban, bilgisayar oyunu şirketi Take-Two Interactive'in CEO'su Strauss Zelnick ve gayrimenkul devi Jason Oppenheim da yer alıyor.
64 yaşındaki Cuban, WSJ'ye açıklamasında pandemi ve evden çalışma düzeninin CEO'lar için spor yapma imkanı doğurduğunu söylemişti.

Cuban, 3 Eylül'de yayımlanan haberde Musk'ın gündem olan fotoğraflarına dair de yorum yapmıştı.
CEO, fotoğraflarda Musk'ın gemisinde görünen karma dövüş sanatları organizasyonu UFC'nin yöneticisi Ari Emmanuel'in vücuduyla ön plana çıktığını belirterek, "İnanılmaz derecede fit olduğu için Ari tüm dikkatleri üzerine çekti" demişti.
İspanya'daki Navarre Üniversitesi'nden Pedro Mir, CEO'lar arasındaki bu trendin sağlıklı yaşama ve estetiğe verilen önemin artmasından kaynaklandığını söyledi.

El Pais'e konuşan Mir, "Sürekli başarımızı gösterme baskısı altındayız. Sosyal medyadaki teşhirciliğin net biçimde narsisistik bir tarafı var" dedi.
Akademisyen, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Üst düzey yöneticilerin yaşamları yüksek stres ve hareketsiz bir hayat tarzıyla ilişkilendiriliyor. Fakat bu kişiler kendi imajlarıyla, her şeyle başa çıkabileceklerini tüm dünyaya göstermeye çalışıyor. Sadece işte değil, yaşamın diğer alanlarında da başarılı olduklarını ifade etmek istiyorlar."
Independent Türkçe, El Pais, Wall Street Journal 



Cumana er-Raşid, TIME100 Next listesine giren ilk Suudi kadın oldu

Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) CEO’su ve Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Cumana er-Raşid (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) CEO’su ve Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Cumana er-Raşid (Şarku’l Avsat)
TT

Cumana er-Raşid, TIME100 Next listesine giren ilk Suudi kadın oldu

Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) CEO’su ve Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Cumana er-Raşid (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) CEO’su ve Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Cumana er-Raşid (Şarku’l Avsat)

TIME dergisi, Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) CEO’su ve Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Cumana er-Raşid’i TIME100 Next listesine seçti. Er-Raşid, bu prestijli listeye dahil edilen ilk Suudi kadın oldu.

Bu liste, her yıl dünyanın en etkili isimlerini belirleyen TIME 100 listesinin bir uzantısı. TIME100 Next listesi, iş, eğlence, spor, politika, sağlık, bilim, toplumsal aktivizm ve daha birçok alanda geleceği şekillendiren en önde gelen yeni nesil küresel liderleri öne çıkarıyor.

frgt
Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) CEO’su Cumana er-Raşid, Riyad'da düzenlenen İnsan Sermayesi Girişimi Konferansı’nın bir oturumunda konuşuyor. (Şarku’l Avsat)

Bu tarihi başarıyı elde eden er-Raşid’in iş dünyası ve medyadaki öncü rolü, Suudi kadınlar için bir dönüm noktası teşkil ediyor.

Er-Raşid'in yanı sıra liste, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, yıldız futbolcu Lamine Yamal, Guyana Cumhurbaşkanı Irfaan Ali ve çeşitli alanlarda etkili ve önde gelen bir dizi önemli ismi içeriyor.

TIME100 Next listesine seçilen er-Raşid’le ilgili olarak TIME dergisinde şu ifade yer aldı: “Cumana er-Raşid, Ortadoğu'da değişen medya manzarasının mimarıdır.” Bu, 2020 yılında SRMG'nin CEO'su olarak atanan ilk kadın olarak elde ettiği başarılarda açıkça görülüyor. Er-Raşid, bu görevde kapsamlı bir dijital dönüşüm yönetti, yeni medya şirketleri kurdu ve önde gelen küresel ortaklıklar oluşturdu. Bu dönüşüm, grubun piyasa değerindeki hızlı büyümeye de yansıdı; yatırımcıların, SRMG’nin medya, eğlence ve teknoloji sektörlerine liderlik etme stratejilerine olan güvenini yineledi. Onun liderliğinde SRMG, yeni nesil yetenekleri güçlendirmeye odaklanarak Arap medyası ile izleyicileri arasındaki ilişkiyi yeniden tanımladı.

cdfrg
Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) CEO’su Cumana er-Raşid (Şarku’l Avsat)

Er-Raşid, Kızıldeniz Film Festivali Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı olarak, film yapımcılarını destekleyen ve uluslararası iş birliğini teşvik eden girişimler aracılığıyla Arap dünyası, Afrika ve Asya'daki film endüstrisini destekleme çabalarına öncülük etti. Bu çabalar, benzeri görülmemiş bir başarıya katkıda bulundu: Vakfın desteklediği 80 film, başta Cannes, Venedik, Berlin, Toronto ve Sundance olmak üzere dünyanın en prestijli film festivallerinde gösterildi.

Bu çabalar, bir zamanlar küresel film endüstrisinde iz bırakmak için mücadele eden film yapımcılarına da ışık tuttu. Bugün, Kızıldeniz Film Festivali Vakfı, sinema, kültür ve yaratıcılık alanında önde gelen küresel bir merkez olarak kabul ediliyor.

f
 SRMG CEO’su Cumana er-Raşid 

TIME100 Next listesine girmesinin ardından açıklamalarda bulunan er-Raşid şu ifadeleri kullandı: “TIME100 Next listesine dahil edilmekten onur duyuyorum. Bu takdir, SRMG ve Kızıldeniz Film Festivali Vakfı'nda birlikte çalışmaktan gurur duyduğum olağanüstü ekiplere bir övgü niteliğinde. Aynı zamanda, Suudi Arabistan ve bölgenin inovasyon ve yaratıcılığa dayalı bir geleceğe doğru tanık olduğu olağanüstü dönüşümü gerçekleştiren ve dünya çapında yankı uyandıran hikayeler yaratan vizyon ve liderliğin bir yansımasıdır.”

Er-Raşid'in varlığı, Suudi Arabistan'daki medya ve yaratıcı endüstrilerin küresel tartışma ve diyaloğu zenginleştirmede oynadıkları artan küresel etkiyi ve önemli rolü vurguluyor. Suudi Arabistan, kültürel ve ekonomik dönüşüm yolunda iddialı yolculuğuna devam ederken, er-Raşid'in liderliği, sınırların ötesinde insanları ve toplulukları birbirine bağlamada ilerleme ruhunu ve hikâye anlatımının gücünü somutlaştırıyor.


Gazze'de dört gazeteci öldürüldü, İsrail ordusu Al Jazeera muhabiri Enes El Şerif'i doğrudan hedef aldıklarını duyurdu

Enes eş-Şerif’in İsrail tarafından Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlenen bombardımanı haber yaparken çekilmiş bir fotoğrafı (Al Jazeera)
Enes eş-Şerif’in İsrail tarafından Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlenen bombardımanı haber yaparken çekilmiş bir fotoğrafı (Al Jazeera)
TT

Gazze'de dört gazeteci öldürüldü, İsrail ordusu Al Jazeera muhabiri Enes El Şerif'i doğrudan hedef aldıklarını duyurdu

Enes eş-Şerif’in İsrail tarafından Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlenen bombardımanı haber yaparken çekilmiş bir fotoğrafı (Al Jazeera)
Enes eş-Şerif’in İsrail tarafından Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlenen bombardımanı haber yaparken çekilmiş bir fotoğrafı (Al Jazeera)

İsrail ordusu, dün Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısında Al Jazeera (Cezire) muhabiri Enes eş-Şerif'i öldürdüğünü açıkladı. Şerif’in Hamas'a bağlı bir hücrenin lideri olmakla suçlandığı açıklamada, “Enes eş-Şerif Hamas terör örgütünün bir terör hücresinin lideriydi ve İsrailli sivillere ve İsrail ordusuna roket saldırıları düzenlemekten sorumluydu” denildi.

Filistinli medya kuruluşları, İsrail’e ait bir savaş uçağının Gazze Şeridi’ndeki Şifa Hastanesi önünde gazetecilerin bulunduğu çadırı bombaladığını ve 4’ü gazeteci 5 kişinin öldüğünü bildirdi. Filistin televizyonu, saldırıda Al Jazeera muhabirleri E Enes eş-Şerif ve Muhammed Kurayka ve kameramanlar İbrahim Zahir ve Muhammed Nevfel olduğunu, ayrıca El-Kufiya kanalının muhabiri Muhammed Subh'un da yaralandığını bildirdi.


Pulitzer Ödülü sahibi Filistinli yazar Musab Ebu Tuha Al-Majalla’ya konuştu: Kullanmama izin verilmeyen tek kelime ‘soykırım’

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
TT

Pulitzer Ödülü sahibi Filistinli yazar Musab Ebu Tuha Al-Majalla’ya konuştu: Kullanmama izin verilmeyen tek kelime ‘soykırım’

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha

Husam Maruf

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha, The New Yorker'a yaptığı katkılardan dolayı 2025 yılında Gazetecilik Makalesi dalında ABD'nin prestijli ödüllerinden Pulitzer Ödülü'nü kazandığında, bu sadece edebiyat alanındaki yeteneğine yönelik bir ödüllendirme değil, aynı zamanda felaketin merkezinden ve yok oluşun derinliğinden doğan bir sesin hiç vakit kaybetmeden işitilmesiydi. Ebu Tuha, Gazze’nin harap olmuş sokaklarından ABD sürgününün garip sessizliğine, enkazdan ve hayatta kalmaktan doğan bir dil taşıyor. Sözcükleri sempati uyandırmayı değil, bilinmeyi istiyor. Bu durumda onun metinleri metafordan ziyade tarihe düşen kayıttır, yansımadan ziyade kanıttır.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı röportaja göre Rahat ya da inziva halinden değil, bitmemiş bir çığlığın kalbinden, artık anı ve keder dışında var olmayan bir vatandan yazan Ebu Tuha’nın İngilizce olarak kaleme aldığı Filistin'in hikayesi halen canlılığını koruyor. Her cevapta, ‘Hayatta kalmak ne anlama geliyor? Hayatta kalmak ve sonra yazmak ne anlama geliyor?’ şeklinde amansız sorular ortaya çıkıyor.

*Şiir yazmaya Arapça başladınız, sonra İngilizceye geçtiniz. Amaç dinleyici kitlesini genişletmek miydi yoksa Arap dünyasından uzaklaşmanın bir sonucu mu?

Ne yazık ki yazdığım dili seçme lüksüne sahip değilim. Bir dilde yazıp diğerinde yazmama amacım, koşullara ve yazmak zorunda kaldığım konuya bağlı.

Gazze'deki soykırım hakkında İngilizce yazdığımda ister askeri ister siyasi ister basın isterse edebi olsun, soykırım uygulayan bir dünyaya hitap ediyorum. Bana ve halkıma karşı yapılan medya ve edebiyat soykırımına içgüdüsel bir yanıt verme ihtiyacından dolayı İngilizce yazıyorum. Elbette bu da dolaylı olarak çok sayıda insana ulaşmayı sağlıyor.

Siyasi ve insani

*İçsel bir yansımadan kaynaklanan yazı ile siyasi bir belge olarak kabul edilen yazı arasındaki fark nedir?

Yazdıklarımı siyasi bir belge olarak tanımlamaktan hoşlanmıyorum. Onu insani bir belge olarak görüyorum, kelimeler dinleyicinin kulağına ya da okuyucunun gözüne girmeden önce çığlık atan ve kan damlayan insani bir acı.

Bana ve halkıma yönelik medya ve edebiyat soykırımına içgüdüsel bir yanıt verme ihtiyacı duyduğumdan İngilizce yazıyorum.

İçsel bir yansımadan kaynaklanan bir şiir, tüm insanlar tarafından paylaşılan hayalleri, düşleri veya korkuları ifade eden bir sanat eseridir. Aile sevgisi, kasırga korkusu, doğum öncesi kaygı, yeni bir yarına duyulan özlem.

cdfgthy
Musab Ebu Tuha bombalanmadan önce Gazze'deki evinde

Yatak odanızın yıkıntıları arasında ya da sokakta kan kaybından ölme ve başıboş köpekler tarafından yenme kâbusu... Tüm bunlar, içsel bir yansımadan değil, öteki tarafından körüklenen bir korkudan kaynaklanır.

*Şiirlerinizden birinde molozların ruhlara kıyasla ağırlığını hicvediyorsunuz. Kara mizahın edebiyattaki rolünü nasıl görüyorsunuz? Bu sözcük sizce hala ruhun ağırlığını ifade edebilir mi?

Kara mizahın, olayları doğrudan ifadelerimizden daha iyi anlamamızı sağladığına inanıyorum. Dünya ve onun siyasi ve hukuki sistemi, yaklaşık seksen yıldır Filistinlilerin haklarını geri vermek bir yana, onları ölüm makinesinden korumakta bile başarısız oldu.

frgt
Gazete Makalesi dalında Pulitzer Ödülü

Sözcük, kurbanı insanlaştırmayı başarırsa ruhun ağırlığının bir kısmını da ifade edebilir. Bir insanı bir sayıya, diğer son dakika haberleri tarafından bir kenara itilen bir son dakika haberine dönüştürmek suçtur.

Tiyatrodan köke

*ABD’ye taşındıktan sonra bir yazar, bir baba, bir Filistinli olarak hayatınızda ne değişti? Eskiden yaşadığınız bir hayatın uzaktan bir anlatıcısı olmaktan korkuyor musunuz?

Soykırım sahnesinden, medya, askeri ve diplomatik yollarla soykırım üreten ve finanse eden bir ülkeye geçmek kolay değil. Buradan dünyaya anlayacağı bir dille, sadece İngilizce değil, edebi ve kültürel bir dille hitap etmek için daha büyük bir sorumluluk hissediyorum. İnsan kendisini her gün eleştiren bir medyaya konuştuğunda bu rolü daha da büyüyor.

Dünya ve onun siyasi ve hukuki sistemi, yaklaşık seksen yıldır Filistinlilerin haklarını geri vermek bir yana, onları ölüm makinesinden korumakta bile başarısız oldu.

Filistinli anne-babaların çocuklarını ve ölümden ölüme kaçarken taşıyabildiklerini taşımalarını izlerken acı çekiyorum. Çocuklarıma bakıyorum ve zamanda geriye giderek ‘Ya Gazze'de kalsaydım? Çocuklarımı nasıl beslerdim? Onları nasıl korurdum? Hayatta olur muyduk?’ diye soruyorum kendime.

*Ailenizi Gazze’den çıkarmaya çalışırken tutuklandınız. Bu deneyim dil, hafıza ve korku ile olan ilişkinizi nasıl etkiledi?

Etkilendim ve özellikle yeni serbest bırakılan tutukluları gördüğümde, açlık, korku ve hastalığın bedenlerini nasıl paramparça ettiğini gördüğümde etkilenmeye devam ediyorum. Onların arasında yüzümü gördüğümde halen kabuslar görüyorum. Bu deneyim dilimi etkiledi. Artık kelimelere çok daha fazla dikkat ediyorum.

fgthy
Filistinli şair Musab Ebu Tuha’nın San Francisco'da çekilen bir fotoğrafı

Medya neden bir Filistinlinin ‘tutuklandığını’ söylerken, gerçekte bir okuldan ya da hastaneden ‘kaçırıldığını’ söylemiyor? Neden bir İsrailli asker olsa bile ‘rehine’ olarak adlandırılırken, bir Filistinli sivil bir doktor olsa bile ‘tutuklu’ olarak adlandırılıyor? Her bir kelimenin siyasi ve insani çağrışımları vardır.

Silinme

Bir keresinde şöyle yazmıştım:

“Dilimden ve ülkemden bahsetmeyen bir kitap... Sanki ben bu toprakların gayrimeşru bir çocuğuyum. Filistin'in haritalardan silinmesiyle nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu silinme karşısında yazı ne yapabilir?”

Bu silinmeyle varlığımı ve hikayemi olumlayarak başa çıkıyorum, ancak ne yazık ki bu varoluşa ister mekanlar ister insanlar olarak olsun, gerçeğin silinişi eşlik ediyor. Maalesef bu silinmeyi telafi etmek için yazmak gerekiyor. Hakkında yazdığımız karakterler ve mekanlar sonsuza dek silinirken dergilerle ve ödüllerle onurlandırılıyorlar.

Neden bir İsrailli asker olsa bile ‘rehine’ olarak adlandırılırken, bir Filistinli sivil bir doktor olsa bile ‘tutuklu’ olarak adlandırılıyor?

fgthy
Musab Ebu Tuha, edebi çalışmaları onuruna verilen American Book Ödülü'nü elinde tutarken

Elbette, dünyanın dört bir yanındaki entelektüellerin Filistinlilerle etkileşimi, savaş ve saldırganlık zamanlarında yani genellikle patlama anlarında insan sesine verilen bir tepki olarak görülebilir. Ancak ben, bu etkileşimin sadece zamanla sınırlı olmadığına, Filistin’in hikayesine sirayet edeceğine ve bunun savaşla başlayıp ateşkesle biten bir hikaye değil, radikal bir şekilde ele alınması gereken bir hikaye olduğuna inanıyorum. Bu hikayenin, politikacıların ve karar alıcıların yanında akademisyenlerin ve entelektüellerin de dahil olduğu adaletsiz küresel sistemin sorumlu olduğu bir hikaye olduğuna inanıyorum.

Baskılar

*Batılı ülkelerde yazılarınızı yayına hazırlarken üstü kapalı da olsa editoryal baskılarla karşılaşıyor musunuz? Filistin hikayesinin nasıl anlatılması gerektiğine dair belirli beklentiler var mı?

Tecrübelerime göre kullanamadığım tek kelimenin ‘soykırım’ olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında aklımdaki ve duygularımdaki her şeyi aktardım ve ifade ettim.

Bu dünyada adaletsizliği gören ve bunu dile getiren gerçek yazarlar var, ancak onların sesi yıkımdan zevk alanlardan daha az güçlü.

*Pulitzer Ödülü'nü nasıl aldınız, bunu edebi bir onur olarak mı yoksa hikayenizin sembolik olarak tanınması olarak mı gördünüz?

Hiç şüphesiz ikisi de. Sadece çok zor bir yıl boyunca yayınlanmış yazılarım için değil, aynı zamanda ele aldığım konular için de edebi bir onur bu. Ancak aynı zamanda denemelerimde kullandığım edebi üslubun gücünün ve edebi platformlarda genellikle görmezden gelinen bir ses olan Filistinliler olarak hikayemizin önemli bir şekilde tanınması olarak da görüyorum.

yu78ı
Musab Ebu Tuha’nın kaleme aldığı “Gazze'den Şiirler” kitabının kapağı

*Bu ödüllerin sesinizin gücü için mi yoksa yaranız için mi verildiğini merak ettiniz mi? Gazze'nin çektiği acıları görmezden gelen bir dünyanın kuruluşları tarafından ödüllendirilmenin yarattığı ironiyle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Bu kuruluşların, görmezden gelen ve hatta acı çekmemize neden olan bir dünyaya ait olduğu doğru, ancak dünya bu gerçeklikten daha büyük. Bu dünyada adaletsizliği gören ve bunu dile getiren gerçek yazarlar olsa da onların sesi yıkımdan zevk alanlardan daha az çıkıyor. Ama onlar var ve onları gördüğümüzü, bizim sesimizi duyan ve bunu kalbinde ve dilinde taşıyan seslerini duyduğumuzu bilmelerini sağlamalıyız.

*Batılı platformlar sizi kutladığında, kendinizi bağımsız bir Filistinli ses olarak mı görüyorsunuz yoksa ötekinin dilinde ustalaşmış biri olarak mı?

Batı'nın anladığı bir dile hakim olmamın kutlamayla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Burada insanlık ve kullandığım edebiyat düzeyi ödüllendiriliyor.