İran: Rejim yetkilileri protestoları destekleyen sanatçıları ve sporcuları tehdit etti

İran Yargı Erki Başkanı, Tahran’daki üniversitelerdeki protestolarda çok sayıda kişinin gözaltına alındığını belirtti.

Dün Tahran Üniversitesi'nde gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısıyla yürüyüş yapan öğrenciler (Reuters)
Dün Tahran Üniversitesi'nde gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısıyla yürüyüş yapan öğrenciler (Reuters)
TT

İran: Rejim yetkilileri protestoları destekleyen sanatçıları ve sporcuları tehdit etti

Dün Tahran Üniversitesi'nde gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısıyla yürüyüş yapan öğrenciler (Reuters)
Dün Tahran Üniversitesi'nde gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısıyla yürüyüş yapan öğrenciler (Reuters)

İran’daki protestolara polisin müdahalelerine yönelik uluslararası taraflardan gelen kınamalar artarken protesto gösterileri de genişliyor. Yetkililer, Mahsa Amini'nin (22) polis tarafından darp edilerek gözaltına alınması sonrası ölümünü protesto eden gösterileri bastırmak için zamanla yarışırken, uluslararası toplumdan çok sayıda kınama açıklaması geliyor.
Tahran ve Tebriz’deki üniversitelerden çok sayıda öğrenci, Öğretmen Sendikaları Koordinasyon Konseyi’nin çağrısına ve üniversitelerdeki öğretim görevlilerinin tutuklu öğrencilerle dayanışma için çalışmalarını durdurma çağrılarına yanıt olarak üniversitelerinin avlularında yürüyüş düzenlediler. Tahran Üniversitesi’ne birkaç metre mesafede bulunan ve İran’ın üst düzey makamlardaki yetkililerinin de mezun olduğu bir üniversite olan Terbiye Mudarres Üniversitesi'nden öğrenciler, iktidara atıfla ‘Varlığın rüzgarda!’ sloganını attılar. Şerif Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan profesörlerden biri Twitter'dan yaptığı paylaşımda “Tüm öğrenciler serbest bırakılmadıkça, hiçbir derse katılmayacağız” yazdı.
Tahran’daki İran Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden bazı öğrenciler, üniversite yetkililerinin güvenlik servisleriyle iş birliği yaptıklarını ve baskı yapmaya başladıklarını yazdılar. Protestocular, pazar akşamı, İsyan Karşıtı Özel Güçler birimlerinin yanı sıra Besic güçlerinin konuşlandırılmasına karşı çıkarak başkent Tahran'ın çeşitli mahallelerinin sokaklarında gösterilerini sürdürdüler. İran rejiminin lideri Ali Hamaney'e atıfla ‘diktatöre ölüm’ sloganları atan göstericiler, Hamaney’in yerine geçmesi muhtemel olduğu bildirilen oğlu Mücteba Hamaney’i kınayan sloganlar da attılar.

Sokaklar savaş alanına döndü
Twitter üzerinden yapılan paylaşımlarda protestocuların başkentin batısındaki Settar Han ve Arya Şehir bölgelerinin kontrolünü ele geçirdiği bildirildi. Paylaşılan görüntülerde ise bölgenin göz yaşartıcı gaz ve elektrikli fünye kullanan güvenlik güçleri ile göstericiler arasında savaş alanına dönüştüğü görüldü. Protestocular, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin fotoğrafının olduğu dev reklam panosunu ateşe verdi. Başkentin kuzey bölgelerinde de göstericiler sokağa indiler.
Paylaşılan video kayıtlarında tıpkı önceki gecelere benzer şekilde başkent Tahran'ın çeşitli bölgelerinde protestocuların üzerine ateş açan güvenlik güçlerinin gerçek mermi kullandıkları görüldü. Öte yandan eylemciler, göz yaşartıcı gazın etkilerini azaltmak amacıyla çöp konteynerlerini ateşe verdiler.
Videolardan birinde, birçok eylemcinin yeşil lazer kullandığı için polis karşıtı sloganlar attığı duyuldu. Eylemciler, geçtiğimiz günlerde protestocuların saflarında sivil giyimli kişilerin bulunduğu ve lazer kullanarak güvenlik güçlerini protestoculara yönlendirdikleri konusunda uyardılar.
Video kayıtlarına göre Dokuz gecedir devam eden gösterilerinde yeni bir gelişme olarak başta İsfahan, Yezd ve Şiraz olmak üzere ülkenin orta kesimlerindeki illerde de protestolar düzenlenmeye başlarken ülkenin güneybatısındaki Ahvaz’dan protesto gösterileri düzenlendiği haberleri bildirildi.
Twitter'da hem Farsça hem de İngilizce olarak Mahsa Amini etiketi kullanılarak 100 milyon tweet paylaşılırken Twitter'da İran ile ilgili rekor sayıda paylaşım oldu. Kadınlar protestolara liderlik etmede önemli bir rol oynamaya devam ederken bazıları başörtülerini sallıyor ve bazıları da yakıyor. Ancak protestolarda atılan sloganlarda artık ülkedeki çeşitli meselelerle ilgili talepler dile getiriliyor.
Sosyal medya üzerinden paylaşılan bir video kaydında Kazvin'de güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Cevad Haydari'nin kız kardeşinin, İran'daki kadın ayaklanmasının simgesi haline gelen saç kesimine benzer şekilde Haydari'nin mezarının başında saçlarını kestiği görüldü.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’den aktardığı habere göre İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı’ndan başkentin yaklaşık 150 kilometre güneyinde bulunan Kum şehrinin çeşitli bölgelerinde, aralarında kadınların da bulunduğu yaklaşık 20 göstericinin bulunduğu bir fotoğrafı yayınladı.

Pazar akşamı Tahran'daki bir gösteri sırasında başörtüsünü çıkaran İranlı bir kadın (Twitter)

Suçsuzların tutuklanması
İranlı yetkililerin ve insan hakları örgütlerinin açıkladığı rakamlara göre Kürdistan, Mazenderan ve Gilan illerinde bin 800'den fazla kişiyi tutukladı. Rejimi protesto eden gösterilerin düzenlendiği 31 ilin çoğunda gözaltına alınanlarla ilgili herhangi bir veri yayınlanmadı.
Yetkililere göre protestolar sırasında en az 41 kişi hayatını kaybetti, binden fazla kişi de gözaltına alındı. Fakat sosyal medya üzerinden paylaşılan görüntüler ve insan hakları örgütlerinin açıklamaları ölenlerin sayısının daha yüksek olduğuna işaret ediyor. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), İranlı yetkilileri kayıplar, yaralılar ve tutuklular hakkında bilgilendirmeye çağırdı.
Avukat Said Dehkan, protestocularla dayanışma içinde olduklarını açıklayan dört avukat arkadaşının tutuklandığını duyurdu. Twitter'dan yaptığı açıklamada Dehkan, İran rejiminin ‘hiçbir zaman hukukun üstünlüğünü anlamadığını ve tamamen bir suç çetesine dönüşerek yasalara göre hareket ediyormuş gibi yapmaktan dahi uzaklaştığını’ vurguladı.

Rejim protestocuları tehdit etti
İran Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsin Ejei, çok sayıda eylemcinin gözaltına alındığı bir tutuklama kampanyası başlatıldığını kabul ederek, “Kargaşa ve isyanlarda daha fazla masum insan tutuklanabilir. Masumların hatta kabahati az olanların serbest bırakılmaları için talimat verdik” dedi.
İran Yargı Erki'ne bağlı Mizan Haber Ajansı, Ejei'nin polis memurlarıyla yaptığı görüşmeye ait video görüntülerini yayınladı.  Videoda Ejei'nin, güvenlik güçlerinin uykusuzluktan ve yorgunluktan mustarip olduklarını söylediği duyuldu. Ardından Yargı Erki Başkanı, “Sadece dün gece değil, önceki gece de uyumadılar. Özel Kuvvetler üç gecedir uyumuyor” dedi.
Pazar akşamı yayınlanan bir video kaydında İran polis şefi General Hüseyin Aştari’nin Özel Kuvvetler üyelerine hitaben, “Doğru yolda olduğumuzdan zerre kadar şüpheniz olmasın. Eğer Kasım Süleymani olsaydı size aferin derdi” ifadelerini kullandığı duyuldu.

Ünlülere tehdit
Protestocularla dayanışma içinde olduklarını açıklayan ünlü isimleri açıkça tehdit eden Yargı Erki Başkanı, “Bu rejimin desteğiyle ünlenip düşmanların safında yer alanlar, ülkeye ve millete verilen maddi ve manevi kayıpların bedelini ödeyeceklerini bilsinler” dedi. Ejei, daha da ileri giderek, “Halkın ve güvenlik birimlerinin yardımıyla kimlikleri belirlenecek ve yaptıklarının cezasını çekecekler” şeklinde konuştu.
DMO'ya bağlı Tesnim Haber Ajansı, İran'ın tutuklanması için Interpol aracılığıyla kırmızı bülten çıkardığı eski bir İranlı futbolcu olan Ali Kerimi'nin kırmızı bülten için dağıtılan fotoğrafını yayınlamasından sonra Kayhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari de ünlüleri eleştirerek, “Ülkenin uğradığı zararlar, yıllarca İran’daki radyo ve televizyon kanallarını kullanarak ünlü olan, fakat şimdi tam tersi davranan sanatçılar ve bu ülke sayesinde milyarlar kazanan ve evi milyarlarca dolar olan sporculardan tazmin edilmeli” ifadelerini kullandı. Ülkesinin en popüler sporcuları arasında yer alan Kerimi, protestoların genişletilmesi ve protestoculara birlik çağrısı yaptığı tweetleri nedeniyle İranlı yetkilileri kızdırmıştı. Katı muhafazakar çizgideki eski milletvekili Hamid Rasayi, Kerimi'nin mal varlığına el konulması çağrısında bulundu.
Kerimi, İran’daki protestoların bastırılmasını kınayan ve eşi benzeri görülmemiş tutumlar sergileyen İran'daki onlarca ünlü isimden biri. Bu tutumlar, İranlı ünlülerin yurtdışındaki sanat ve siyaset alanlarındaki uluslararası ünlü şahsiyetlerin tutumlarıyla örtüştü.
Eski İran milli takım oyuncusu Kerim Bakıri, Kerimi  hakkında arama emri çıkarılmasına itiraz ederek “Ali Kerimi vatan haini değil, şerefli bir vatanseverdir” dedi. Bakıri ‘Beyaz Saray'ı bir Hüseyniye'ye (Şiilerin bazı dini ritüellerini gerçekleştirdikleri özel mekanlar) dönüştürmek isteyen dalkavuk adama’ hitap eden, “Bu gülünç söylem toplumun tüm kesimlerini rencide ediyor. Her geçen gün daha da kabalaşıyor. Hepimiz sizin gibileri göndermek için sokağa çıktık” yazdı.
İktidar karşıtı protestoların ve yürüyüşlerin düzenlenmesi İranlı yetkililerin 2009 yılında Yeşil Hareket’in ardından başlayan protestolarda olduğu gibi güvenlik güçlerinin müdahalelerini ve operasyonlarını genişletmek için kullandığı bir yöntem olarak biliniyor.
Reuters’a göre Mahsa Amini'nin ölümünü protesto eden gösteriler, hükümet için büyük bir zorluk oluştursa da, analistler, ülke liderleri için gösterileri öncelikli bir tehdit görmüyorlar. Çünkü güvenlik güçleri daha önce de protestoları bastırmayı başarmıştı.



Mısır-İsrail ilişkileri gerginleşiyor ancak arabuluculuk çalışmaları devam ediyor

Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
TT

Mısır-İsrail ilişkileri gerginleşiyor ancak arabuluculuk çalışmaları devam ediyor

Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)

Mısır-İsrail ilişkileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Doha'daki Filistin hareketinin genel merkezine düzenlenen saldırının ardından, Hamas ve diğer Filistinli grupların liderlerini barındıran bölge ülkelerine yönelik uyarılarını sertleştirmesiyle yeni bir gerginlik aşamasına girdi.

Bölgenin en büyük ve en güçlü ordularından birine sahip olan Mısır, bu tehdide, İsrail'in topraklarına saldırması halinde "korkunç sonuçlar" doğuracağı konusunda Washington'a uyarıda bulunarak yanıt verdi. Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu gelişmeler, iki ülke arasındaki çatışmanın sonucuyla ilgili artan bir gerginlik ve beklentiyi ortaya koyuyor. Uzmanlar, Netanyahu'nun "Mısır'ı hedef almaya cesaret edemediğini, çünkü sert bir şekilde yanıt verecek kadar caydırıcı güce sahip olduğunu" vurguladılar.

Kahire'nin bölgedeki nüfuzu ve Katar saldırısının ardından müzakereleri yeniden başlatabilecek tek ülke olması ve Washington'ın İsrail saldırısına ilişkin belirsiz tutumu göz önüne alındığında, Mısır'ın arabuluculuğunun Gazze'deki savaşı durdurma iradesiyle devam edeceğine inanıyorlar.

CNN dün Mısırlı bir yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Mısır, ABD'ye, bu hafta Doha'yı hedef alan baskınlar gibi İsrail'in Mısır topraklarında yapacağı herhangi bir operasyonun ciddi sonuçları olacağına dair mesaj gönderdi.”

Bu tutum, Mısır'ın resmi istihbarat teşkilatı başkanı Diaa Rashwan'ın birkaç gün önce Netanyahu'ya “El-Aris ile Tel Aviv arasındaki mesafe çok uzak değil” şeklinde yaptığı uyarıya benziyor ve İsrail başbakanının çarşamba günü yaptığı tehditler devamı niteliğinde.

Netanyahu, özellikle Hamas'tan Filistinli liderlerin sık sık toplantılarına ev sahipliği yapan Mısır'dan bahsetmeden, "Katar'a ve teröristleri barındıran tüm ülkelere şunu söylüyorum: Ya onları sınır dışı edin ya da adalete teslim edin. Eğer siz yapmazsanız, biz teslim edeceğiz" dedi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News'ten aktardığına göre İsrail'in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail'in salı günü Doha'da gerçekleştirdiği saldırıda herhangi bir hedefi ıskalaması durumunda, bir dahaki sefere tekrar vuracağı konusunda uyardı ve Hamas üyelerinin "her yerde, her zaman" hedef listesinde olduğunu vurguladı.

Eylül ayının başından bu yana, İsrail'in Mısır ve Gazze arasındaki Refah sınır kapısının Filistin tarafını yaklaşık bir yıldır işgal etmesinden ardından Netanyahu ile Mısır arasındaki gerginlik yeniden alevlendi. İsrail Başbakanı, Kahire'ye gaz akışını kesmekle tehdit edince, Diaa Rashwan televizyonda yaptığı bir dizi açıklamada "bunu yapamayacağını ve kaybedenin kendisi olacağını " söyleyerek Filistinlilerin geri dönüşü için sınır kapılarını açmaya çağırdı ve “El Arish ile Tel Aviv arasındaki mesafenin çok uzak olmadığını” hatırlatarak uyardı.

Kuzey Sina Valisi Tümgeneral Halid Megawer, geçtiğimiz ağustos ayında Refah sınır kapısı önünde, Mısır ile İsrail arasında Refah sınır kapısında askeri harekat olup olmayacağına ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, “Mısır sınırına yaklaşan herkes, bilinenler için olduğu kadar bilinmeyenler için de kendinden başka kimseyi suçlayamaz” ifadelerini kullandı.

Gerilim artıyor

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Rokha Ahmed Hassan, Netanyahu'nun ABD'nin sonsuz desteği nedeniyle tehditlere başvurmakta olduğunu düşünüyor. İsrail Gazze'deki savaşı durdurana, Gazze'den çekilene, yardımların girişine izin verene ve Filistin halkının kendi devletini kurma hakkını tanıyana kadar İsrail'e yaptırım uygulayacak bir mekanizma oluşturmak için birleşik bir Arap uluslararası tepkisine ihtiyaç olduğunu savunuyor.

Suriye sınırının Filistin tarafını ve Philadelphia (Selahaddin) Koridoru'nu işgal etmesinden ve İsrail'in Filistinlileri Mısır'a göç ettirme konusundaki ısrarından beri Mısır ile İsrail arasında yoğun bir gerginlik yaşandığını vurguladı. Bu gerginlik, Netanyahu'nun Kahire'ye yönelik gaz ve diğer konulardaki provokasyonlarıyla daha da artıyor. Hassan, İsrail'in caydırıcılık gücüne sahip oldukları için Türkiye ve Mısır'a saldırmaya cesaret edemediğini ifade etti.

Askeri stratejist Tümgeneral Semir Ferec, İsrail'in sonuçlarını bildiği için bu söylemi Mısır'a yöneltemeyeceği veya buna göre hareket edemeyeceği görüşünde. Netanyahu Mısır'a yaklaşamaz ve bunu çok iyi biliyor. Mısır'ın batısında 44 ülkenin katılımıyla düzenlenen Bright Star askeri tatbikatlarındaki yetenekleri, İsrail'e açık bir mesaj gönderiyor. Ferec, bu İsrail retoriğinin Netanyahu'nun krizlerinden kaçmak için yaptığı bir girişim olduğunu ve daha çok iç tüketime yönelik olduğunu belirtiyor.

Netanyahu'nun yarattığı gerilimin, Rafah geçişinin Filistin tarafının işgali, Philadelphia ekseninin işgali ve barış anlaşmasının ihlali sonrasında bir yıldan fazla süredir artmakta olduğunu ve Mısır'ın güvenliğini koruyabilecek kapasiteye sahip olduğunu vurguluyor.

Doha'ya yapılan saldırının Gazze'deki savaşla ilgili arabuluculuk çabalarına etkisiyle ilgili olarak, Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Diaa Rashwan çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, “İsrail'in Doha'ya yaptığı saldırıya ve Kahire'nin saldırıyı reddetme konusunda Katar ile tam dayanışma içinde olmasına rağmen, arabuluculuk ve müzakere Mısır ve Katar'ın Filistin davasına hizmet etmek için vazgeçmeyeceği bir görevdir” ifadelerini kullandı.

Hamas'ın salı akşamı yaptığı açıklamaya göre saldırıda beş Hamas üyesi öldürüldü. Bunlar arasında, hareketin Gazze lideri ve baş müzakerecisi Halil el-Hayye'nin oğlu Hamam da vardı. Hamam, hareketin üst düzey yetkilileriyle birlikte Gazze'de ateşkes önerisini görüşürken öldürüldü. Katar, bir güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Katar ve ABD ile arabuluculuk çabalarına öncülük eden Mısır, “İsrail işgal güçlerinin bugün Katar Devleti'ne karşı gerçekleştirdiği saldırgan eylem, Katar'ın başkenti Doha'da ateşkes anlaşmasına varmanın yollarını müzakere etmek üzere toplanan Filistinli liderlerin toplantısını hedef aldı” açıklamasında bulundu. Mısır, bunun “Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için arabuluculuk çabalarında önemli bir rol oynayan Katar'ın egemenliğine doğrudan bir saldırıdır ve sükunet sağlanması için uluslararası çabaları baltaladığını" vurguladı.

Saldırı, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Herkes rehinelerin eve dönmesini ve bu savaşın sona ermesini istiyor. İsrailliler şartlarımı kabul etti ve Hamas'ın da onları kabul etme zamanı geldi" açıklamasından iki gün sonra gerçekleşti.

Büyükelçi Rokha, Mısır'ın arabuluculuğunu sürdüreceğini ve bölgedeki ilişkileri, nüfuzu ve hareketleriyle bu yolu izleyebileceğini vurguladı. Özellikle Washington'ın açıkça kınamadığı saldırının ardından, tüm gözler krizi ve savaşı sona erdirmek için belirleyici bir faktör olarak Mısırlı arabulucuya çevrilmiş durumda.

Ferec, Mısır'ın Filistin davasını korumak ve savaşı sona erdirmek için arabuluculukta kalmaya devam edeceğini değerlendiriyor. İsrail'in Doha saldırısının ardından Mısır'ın daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ve bu sorumluluktan vazgeçmeyeceğini belirtiyor.


Washington, Libya’daki hükümetlerin temsilcileri arasında Roma’da düzenlenen “gizli” toplantıya katıldı

USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
TT

Washington, Libya’daki hükümetlerin temsilcileri arasında Roma’da düzenlenen “gizli” toplantıya katıldı

USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)

ABD’nin Libya Büyükelçiliği, Libya'da iktidar mücadelesi veren iki hükümetin temsilcileri arasında İtalya'nın başkenti Roma'da kısa bir süre önce düzenlenen ‘gizli’ toplantıya ABD’li yetkililerin de katıldığını doğruladı. Öte yandan Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ülkedeki krizi çözmek için önerdiği ‘yol haritasına’ yerel destek toplamaya devam ediyor.

ABD’nin Libya Büyükelçiliği tarafından salı akşamı yapılan kısa açıklamada, geçtiğimiz hafta, Libya Ulusal Ordu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter’in oğlu Saddam ile (geçici) Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’nin yeğeni ve Ulusal Güvenlik Danışmanı İbrahim ed-Dibeybe arasındaki görüşmeye dolaylı bir atıfla ABD'nin Roma'da doğu ve batı kamplarından gelen üst düzey Libyalı yetkililerle görüşme fırsatı bulmasının bir onur olduğu belirtildi.

cf
Saddam Hafter (AFP)

Toplantının amacının Libyalıları bölünmeleri aşmaya ve kurumları birleştirmeye teşvik etmek, istikrarı ve barışı sağlamak olduğunu açıkça ifade eden büyükelçilik, bunların Libya ekonomisinde refahın sağlanması için gerekli koşullar olduğunu ve bunun da Libya halkının ve uluslararası ortaklarının daha fazla kalkınmasına yol açacağını belirtti. Büyükelçilik ayrıca, toplantının Libya ekonomisinin geleceği ve karşı karşıya olduğu zorlukları müzakere etmek, bu zorlukların üstesinden gelmek ve Libya halkının refahını sağlamanın yollarını aramak için bir fırsat olduğunu vurguladı.

Ne Hafter'in oğlu ne de Dibeybe’nin yeğeni görüşmelerin içeriği hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak haberlere göre ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika Özel Temsilcisi Massad Boulos, ABD yönetiminin çatışmaya hızlı çözümler getirme çabaları çerçevesinde Libya'daki iki rakip hükümetin temsilcileri arasında Roma'da bir toplantı planladı.

ı8
ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika Özel Temsilcisi Massad Boulos (AFP)

Şarku'l Avsat'ın Fransız dergisi Jeune Afrique'den aktardığına göre Boulos, toplantıda ele alınacak üç temel koşul belirledi, ancak bu koşulların içeriğini açıklamadı. Boulos, Washington'ın müzakere rolünü genişletmesi ve Libya çatışmasının çözümüne daha geniş bir şekilde müdahale etmesi için bu koşulların yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyor.

Mareşal Hafter, salı akşamı Bingazi'de milletvekili Adem Busahra ile yaptığı görüşmede, UNSMIL’in desteklediği siyasi sürecin önemini vurguladı. Libya krizindeki siyasi gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.

UNSMIL, siyasi yol haritasına destek toplamak için devam eden çabalar çerçevesinde salı akşamı Libya'nın batısından ve güneyinden bazı Temsilciler Meclisi üyeleriyle bir toplantı düzenledi.

UNSMIL Başkanı Hanna Tetteh'in geçtiğimiz ay açıkladığı ve kurumların birleştirilmesinin ve ulusal seçimlerin yapılmasının önünü açacak yol haritasının maddelerinin müzakere edildiği belirtildi.

UNSMIL tarafından yayınlanan bir açıklamaya göre ekibi yol haritasına yönelik kademeli bir yaklaşım açıkladı. Bu yaklaşım, Yüksek Seçim Komisyonu'ndaki boş koltukların doldurulması ve seçim çerçevesine gerekli değişikliklerin yapılması gibi temel adımlarla başlıyor. UNSMIL, kapsamlı siyasi süreci kolaylaştırmaya yönelik çabalarına Temsilciler Meclisi üyelerinin destek verdiğini ve ‘yol haritasına yapıcı ve özenli bir şekilde katılmaya istekli olduklarını ifade ettiklerini aktardı.

fgth
Tetteh'in Siyasi İşler Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury (UNSMIL)

Tetteh'in Siyasi İşler Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury, Dört Bölge Sosyal Konseyi ile siyasi yol haritasına ilişkin çeşitli görüşleri tartıştı. Bunlar arasında devlet kurumlarının birleştirilmesi ve güçlendirilmesi ile ulusal seçimlerin yapılması zorunluluğu da yer aldı. Toplantıda ayrıca, UNSMIL’in konseyin çatışmalara barışçıl çözümler getirme ve gerilimleri yatıştırmada oynadığı önemli rolün yanı sıra yakın zamanda yapılan belediye seçimlerine geniş bir katılım olmasını sağlamak için yerel topluluklarla iş birliği yapması da ele alındı.

Öte yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) dün Trablus'ta BM haritasıyla ilgili seçim yasalarını tartışan ‘BM haritasını değerlendirme ve inceleme komitesi’ üyelerinin, haritayla ilgili kalan konuları tamamlamak için henüz tarihi belirlenmemiş bir sonraki toplantıyı gerçekleştireceklerini duyurdu.

cdfrgthy
DYK’nın Trablus'ta yapılan oturumundan bir kare (DYK)

DYK Başkanı Dr. Muhammed Tekele başkanlığında salı akşamı düzenlenen oturumun sonunda DYK, Egemenlik Pozisyonları Komitesi'ni, adaylık sürecini tamamlamak için bir mekanizma üzerinde anlaşmak üzere Temsilciler Meclisi ile irtibat kurmakla görevlendirdi. Komite, bir sonraki oturumda nihai raporunu sunacak. DYK ayrıca, merkezileşmenin sona erdirilmesi ve valilik sisteminin etkinleştirilmesi ile ilgili Yerel Yönetim Yasası'na ilişkin önerilen değişiklikleri onayladı ve bu değişikliklerin Temsilciler Meclisi'ne sevk edilmesi için gerekli yetkileri verdi.

Diğer taraftan Libya Yüksek Seçim Komisyonu dün, ikinci aşamada 34 belediye meclisi için yapılan seçimlerin nihai sonuçlarını onayladı. Geryan Birinci Derece Mahkemesi'nin kararı uyarınca yasağın kaldırılmasının ardından ilk aşama olarak gerçekleştirilen Şuveyrif Belediye Meclisi seçimlerinin sonuçları da onaylayan Yüksek Seçim Komisyonu, ikinci aşamada seçilecek belediye meclis başkanlarının seçimi için komiteler kurulmasına ilişkin bir karar yayınladı. Bu seçimlerin 14-18 Eylül tarihlerinde yapılması planlanıyor. Yüksek Seçim Komisyonu, alınan bu kararların seçim sürecinin devamı olduğunu ve yerel yönetim düzeyinde demokratik müzakere ilkesini güçlendirdiğini vurguladı.


Suriye Savunma Bakanlığı, SDG kontrolündeki bölgeleri hedef aldığını duyurdu

Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı, SDG kontrolündeki bölgeleri hedef aldığını duyurdu

Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Halep'in doğusunda bir konut binasının bombalanması sonucu iki kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDF) kontrolünde bulunan bölgelerdeki ateş kaynaklarını hedef aldığını duyurdu.

Açıklamada, "SDG güçleri, el Cerrah Askeri Havaalanı ve Meskene şehri civarında kontrolleri altındaki mevzilerinden sorumsuz ve şaşırtıcı bir şekilde şiddetli bir bombalama saldırısı başlattı. Saldırıda, Halep'in doğu kırsalındaki el Kayariye, Rasm elaAhmer ve Habuba Kebir köylerindeki sakinlerin evleri hedef alındı. Bombalama sonucunda iki sivil şehit oldu, üç sivil de yaralandı" ifadeleri yer aldı.

Bakanlık, bölgeye konuşlandırılan güçlerin harekete geçirilerek ateş kaynaklarına yönelik operasyon başlatıldığını, operasyonların halen devam ettiğini bildirdi.