Burkina Faso'da bir yılda ikinci darbe

Burkina Faso'da bir yılda ikinci darbe
TT

Burkina Faso'da bir yılda ikinci darbe

Burkina Faso'da bir yılda ikinci darbe

Çalkantılı Batı Afrika ülkesi Burkina Faso’da dün gece askeri darbe oldu. Yüzbaşı İbrahim Traore ve destekçileri, ocak ayında darbe ile yönetime el koyan Yarbay Paul-Henri Sandaogo Damiba'nın ülkedeki şiddeti engellemede yetersiz kaldığını öne sürerek yönetime el koyduklarını duyurdu ve anayasayı askıya aldı.
Askeri konsey başkanı Paul-Henri Damiba iktidara gelmesinden 10 aydan kısa bir süre sonra Cuma akşamı devrildi. Darbe, başkent Ouagadougou'daki bir ordu kampının yakınında silahlı saldırı, başkanlık sarayı yakınında bir patlama ve yaygın uluslararası kınamaların ortasında devlet televizyon programlarının kesintiye uğramasıyla başladı. Burkina Faso, tarihi boyunca 9 darbe ve bir başarısız darbe girişimi yaşadı.
Yeni darbe lideri Yüzbaşı İbrahim Traore (34), darbe sonrası yanında askerlerle televizyonda boy gösterdi.
İbrahim Traore öncülüğündeki darbeciler hükümetin feshedildiğini, anayasanın askıya alındığını, sınırların kapatıldığını ve gece sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini duyurdu.
Traore, kuzeydeki Kaya bölgesindeki anti-militan özel kuvvetler birliğinin (Kobra) başında bulunuyor. Traore, Ocak ayında Damiba'nın iktidarı ele geçirmesine yardım eden bir grup subayın, militanların isyanına yanıt verememesi nedeniyle Damiba’yı görevden almaya karar verdiğini söyledi.
Traore tarafından imzalanan ve başka bir subay tarafından kamuflaj üniformalı bir grup asker arasında televizyonda okunan açıklama şöyle: “Kötüleşen durum karşısında, birkaç kez Damiba'yı geçiş sürecini güvenlik sorununa odaklamaya ikna etmeye çalıştık. Damiba subayların orduyu yeniden düzenleme önerilerini reddetti ve bunun yerine önceki rejimin devrilmesine yol açan askeri yapılanmaya devam etti. Damiba'nın eylemleri yavaş yavaş arzularının en başından beri taleplerimizden uzaklaşmakta olduğuna bizi ikna etti. Bugün Damiba'yı devirmeye karar verdik.”
Açıklamada ayrıca, ulusal paydaşların yakında yeni bir geçiş tüzüğü kabul etmeye ve başka bir sivil veya askeri cumhurbaşkanı atamaya davet edileceği belirtildi. Traore, anayasanın askıya alındığını, geçiş sözleşmesinin yürürlükten kaldırıldığını, sınırların süresiz olarak kapatıldığını ve tüm siyasi ve sivil toplum faaliyetlerinin askıya alındığını bildirdi.
Başkent Ouagadougou'da temkinli bir sakinlik hüküm sürdü; zırhlı araçlar ve kamyonlardaki askerler Ulusal Televizyon Merkezi'ni korudu ancak ana yollarda trafik yavaş yavaş yeniden başladı.
Afrika'nın Sahel bölgesinde yer alan Burkina Faso, 2015'ten bu yana El-Kaide ve DEAŞ'a bağlı silahlı grupların yaygın saldırılarına tanık oldu ve binlerce kişi öldü ve yaklaşık iki milyon kişi yerinden oldu.
Nairobi'de ikamet eden Afrika meseleleri konusunda uzmanlaşmış bir siyasi araştırmacı Abdelkadir Kaver, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şunları söyledi: “Burkina Faso'daki şiddet, yönetime gelirken militanları ortadan kaldırmak gibi büyük vaatlerde bulunan ve bu sayede seçilen askeri konsey komutanına yönelik öfkeye neden oldu. Ancak Burkina Faso'daki güvenlik durumu düzelmedi.”
Damiba, iktidarı devraldığı sırada, yıllardır kanlı saldırılarla sarsılan bir ülkede güvenliği önceliği haline getirme sözü vermişti.
Resmi rakamlara göre, Burkina Faso bölgesinin yüzde 40'ından fazlası devlet  kontrolünün dışında bulunuyor. Geçen hafta, Djibo şehrine giden bir tedarik konvoyunun saldırıya uğraması sonrasında en az 11 asker öldü, yaklaşık 50 sivil kayıp. Geçen Haziran ayında, Sitenga katliamında (kuzey) 86 sivil öldürülmüştü.
Diğer yandan Damiba'nın akıbeti hakkında bilgi yok. Traore'nin açıklamasında tutuklanıp tutuklanmadığı belirtilmedi.
Uluslararası eleştiri
Darbe, uluslararası düzeyde büyük eleştiriler aldı. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Burkina Faso'da askeri darbenin, ülkenin anayasal yönetime dönüş yolunda ilerleme kaydettiği uygun olmayan bir zamanda gerçekleştiğini duyurdu.
Afrika Birliği'nden (AfB) yapılan açıklamada ise orduya, "sivil nüfusa, sivil özgürlüklere ve insan haklarına yönelik her türlü şiddet veya tehdit eyleminden derhal ve tamamen kaçınma" çağrısında bulunuldu.
Fransa, eski sömürgesi Burkina Faso'nun başkenti Ouagadougou'da bulunan 4 ila 5 bin arasındaki vatandaşlarına evlerinde kalma çağrısı yaptı. Avrupa Birliği de mevcut olaylarla ilgili "endişesini" dile getirdi. ABD ise "ilgili tüm taraflara sükûnet ve itidalin geri dönüşü" için çağrıda bulundu.



Trump: Nobel Ödülü ve uzak barış

ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)
ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)
TT

Trump: Nobel Ödülü ve uzak barış

ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)
ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)

İbrahim Hamidi

ABD Başkanı seçilen Donald Trump, Nobel Barış Ödülü'nü istiyor. Peki, kim istemiyor ki? Trump, Ortadoğu'da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasını sağlamadaki rolü nedeniyle ilk başkanlık dönemi sırasında ödülü almayı istemişti. Bu sefer dünya barışını sağlamadaki rolü nedeniyle ödülü almayı daha çok istiyor.

Trump ödülü almak istiyor ve bunun görev süresinin ilk yılında, Ekim 2009'da, “uluslararası diplomasiyi ve halklar arasındaki iş birliğini güçlendirme çabaları" nedeniyle ödül alan eski ABD başkanı Barack Obama gibi, erken bir dönemde gerçekleşmesini istiyor. ABD'nin eski büyükelçisi ve ABD iç işlerinde uzman Robert Ford'un meslektaşı Conn Coughlin'in moderatörlüğünde düzenlenen sempozyumda söylediğine göre bu, Trump'ın Nobel Ödülü'nü alma tutkusunda kilit bir etken. Bahsi geçen sempozyum ise bir grup meslektaşın, diplomatın, uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu bölgesi uzmanının katılımıyla, Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) bünyesinde yer alan Mecelle ve THINK Merkezi tarafından Londra'daki Frontline Gazeteciler Kulübü'nde düzenlendi.

2013'te Obama'nın ödülünün iptal edilmesi çağrısında bulunan bir tweet atan Trump, anlaşma ve uzlaşılara imza atarak Oslo yolunun taşlarını döşemek istiyor. Ukrayna, Gazze ve Lübnan'daki savaşları sona erdirmek, Tahran'ı yaptırımlar ve azami baskı ile Pekin'i ise ticaret savaşıyla yorma planlarına rağmen, Tayvan ve İran'da askeri savaşlardan kaçınmayı amaçlıyor.

İkinci Trump’ı Birinci Trump’tan ayıran iki nitelik var; sadakat ve kişisel ilişkiler. İlk yönetiminde uzun deneyime sahip üst düzey yetkilileri atamış, ancak sürpriz bir tweet ile onları hızla kovmuştu. Ancak şimdi atadığı veya aday gösterdiği kişilerin çoğu, hatta belki de tamamı ona veya Trumpizm’e sadık. Bazıları, kanaatleri ne olursa olsun “Sayın Başkan”ın isteklerini yerine getireceklerini açıkça ifade ettiler. Dünya liderleri ise Trump ile kişisel ilişki kurma konusunda hızlı davrandılar. Ekibin sadakati karşısında liderle ilişki çok önemlidir.

Bu iki niteliğe ilave olarak iki faktör daha var; birincisi, Trump'ın bu sefer halk oyları ile Seçiciler Kurulu oylarının çoğunu elde ederek kazanması, Cumhuriyetçi Parti’nin Kongre'nin iki kanadı Senato ve Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğa sahip olmasıdır.  İkincisi, Trump ekibini oluşturmakta acele ediyor ve bir an önce dünyayı ve ABD'yi hayal ettiği gibi şekillendirmeye başlamak istiyor. Cumhuriyetçi Parti içindeki bazı eğilimlerin çekincelerini önlemek için bazı adayların Senato'da oylamaya sunulmasını engellemeye çalışıyor.

Ortadoğu, sadece Filistin meselesi ve sağcı İsrail hükümeti ve planları açısından değil, bölgesel ilişkiler açısından da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalandığı dönemden farklı.

Dünya Trump’ın saf özünü yudumlamaya ve önümüzdeki iki ayın sancılarını yaşamaya hazırlanıyor. Tüm taraflar müzakere pozisyonlarını iyileştirmek veya Trump'ın tercihlerini zorlaştıracak oldu bittiler yaratmak istiyor.

Lübnan'da müzakerelerle karşılıklı darbeler arasında bir yarış yaşanıyor. Netanyahu ya en iyi anlaşmayı elde etmek ya da Hizbullah'a müzakere pozisyonunu zayıflatacak güçlü askeri darbeler indirmek istiyor. İran da Tahran’a “azami baskı” uygulamak isteyen Trump ile ilişkilerini iyileştirmek için İsrail'i Hizbullah füzeleriyle hedef almaya devam etmek istiyor. Biden ise Lübnan'da 60 günlük ateşkesi sağlayarak görev süresini tamamlayıp, adını tarihe yazdırmayı ve büyük anlaşmanın unsurlarını tamamlama işini Trump'a bırakmayı hedefliyor.

Ateşkes ve rehineler takası müzakerelerinin yeniden başlatılması yönünde çağrıların yenilendiği Gazze'de de durum aynı. Ancak buradaki anlaşmanın unsurları daha karmaşık ve geniş kapsamlı, çünkü Filistin meselesine dokunuyor. Trump'ı beklerken düzenlenen Riyad zirvesinde “iki devletli çözüm”ü ve Filistin devletinin tanınmasını gündeme getirmeye yönelik Arap-İslam çabalarının önemi de buradan kaynaklanıyor.

Ortadoğu, yalnızca Filistin meselesi ve sağcı İsrail hükümetinin yapısı ve planları açısından değil, bölgesel ilişkiler açısından da birkaç yıl önce İbrahim Anlaşmaları’nın imzalandığı dönemden farklı. Çin himayesinde gerçekleşen Suudi Arabistan-İran yakınlaşması ve bunu sürdürmeye bağlılık, İkinci Trump’ın karşısında bulacağı sahnenin temel direğidir.

Batı'nın silahlanması Beyaz Saray'dan gelen rüzgarlara ilişkin korkuları yansıtıyor ve hiç şüphe yok ki bu korkular, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin iki gün önce Trump ile yaptığı görüşmenin merkezinde de yer alıyordu.

Uluslararası sahne de daha az karmaşık değil. Trump, Putin ile kişisel ilişkisi sayesinde Ukrayna'daki “savaşı hızla sonlandırabileceğini” söyledi. Trump'ın sunmayı planladığı planlar sızdırıldı ve bunlar arasında oldu bittinin, yani Rusya'nın doğu Ukrayna bölgeleri üzerindeki kontrolünün tanınması, bir tampon bölgenin kurulması ve Ukrayna'nın 20 yıl boyunca Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) girmeme taahhüdü yer alıyor.

Zelenskiy ve Avrupa ülkeleri Trump'ın niyetini biliyorlar, bu nedenle Rusya'ya karşı Amerikan ve Avrupa füzelerinin kullanılmasına ilişkin vetoyu kaldırmakta acele ettiler. Dahası Fransa Dışişleri Bakanı, Kiev'in silahlandırılması düzeyinde “kırmızı çizgilerin” olmadığını söyledi. Amaç Rusya'yı yenmek değil, Trump’ın müzakere zamanı geldiğinde Kiev'in müzakere koşullarını iyileştirmek. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize göre Batı'nın silahlanması, Beyaz Saray'dan gelen rüzgarlara ilişkin korkuları yansıtıyor ve hiç şüphe yok ki bu korkular NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin iki gün önce Trump ile yaptığı görüşmenin ve Avrupalı ​​liderlerin daha yeni başkan göreve gelmeden önce yapmakta acele ettikleri temasların da merkezinde yer alıyordu. Avrupa ve Arap ülkeleri Trump'ın izolasyoncu olduğunu biliyor. Hızlı ve ani saldırıları, cesur suikastları, büyük ticari ve askeri anlaşmaları kabul edebilir, ancak askeri taahhütlerden ve uzun savaşlardan oldukça uzaktır.

Trump'ın geride bıraktığı 2021 dünyası, öncülük edeceği ve Nobel Barış Ödülü'nü almak istediği 2025 dünyasından farklı. Uluslararası çatışmalar daha şiddetli, barış ise daha uzakta.

Çin’e gelince sahne iç içe geçmiş görünüyor. Trump ve ekibinin Pekin'e yönelik düşmanca tutumu net. Amerikan endüstrilerini canlandırmak için Çin mallarına yüzde 60'a varan vergiler getirme niyetleri var. Ancak bu, Tayvan uğruna askeri bir çatışmaya girileceği anlamına gelmiyor. Bu denklemi uygulamak, Çin mallarına ve özellikle de hassas askeri bileşenler içeren mallara bağımlı olan veya Pekin ile büyük bir ticaret dengesine sahip olan birçok Arap ve Avrupa ülkesi için zor ve yorucu olacak.

Biden döneminde Çin ile ilişki üç yönlüydü; ticari rekabet, iklim konusunda ortaklık ve jeopolitik çatışma. Biden da Brezilya'daki G20 Zirvesi oturum aralarında Başkan Şi Cinping ile yaptığı veda görüşmesinde bunu dile getirdi. Ancak büyük ihtimalle Trump ile ilişkiler ikili veya tek yönlü olacak; iki ülke için maliyetli, iki kutbun müttefikleri için ise yorucu bir rekabet.

Trump'ın geride bıraktığı 2021 dünyası, öncülük edeceği ve Nobel Barış Ödülü'nü almak istediği 2025 dünyasından farklı. Uluslararası çatışmalar daha şiddetli, barış ise daha uzakta.

Trump, Roosevelt, Wilson, Carter ve Obama'dan sonra Nobel Ödülü alan beşinci Amerikan başkanı olacak mı? Obama gibi erken mi, yoksa Carter gibi geç bir dönemde mi ödülü alacak? Yahut kaderi, İkinci Dünya Savaşı'nı sona erdirme çabaları nedeniyle 1945'te ve 1948'de iki kez ödüle aday gösterilen ama alamayan Sovyet lideri Joseph Stalin gibi mi olacak?

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.