Netanyahu’nun zaferi, Mısır-İsrail ilişkilerini nasıl etkiler?

Gözlemciler, Kahire’nin hükümetin Filistinlilere yönelik radikal davranışını düzeltmek amacıyla Netanyahu’nun dönüşüyle pragmatik bir şekilde ilgileneceği görüşünde.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir süre önce bir araya gelmişlerdi. (AFP)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir süre önce bir araya gelmişlerdi. (AFP)
TT

Netanyahu’nun zaferi, Mısır-İsrail ilişkilerini nasıl etkiler?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir süre önce bir araya gelmişlerdi. (AFP)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir süre önce bir araya gelmişlerdi. (AFP)

İbrahim Abdulmecid
İsrail’de son sözü oy sandıkları söyledi ve Binyamin Netanyahu iktidara geldi. Dikkatler, zafer kazanıp kazanmayacağını merak etmekten, hükümetinin şeklini ve özellikle komşu ülkeler olmak üzere farklı konularla nasıl ilgileneceğine yöneldi. Sağ eğilimli Başbakan, daha sert bir hükümet şekline doğru ilerliyor gibi görünüyor. Bu durum, (İsrail ile uzun bir sınırı olan ve İsrail ordusu ile Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gruplar arasında sık sık çıkan çatışmalarda geleneksel arabuluculuk yapan) başta Mısır olmak üzere Tel Aviv ile barışçıl ilişkilere sahip Arap ülkeleriyle ilişkilerini etkileyebilir.
Netanyahu, görevden ayrılmasından 18 aydan kısa bir süre sonra, kampının Knesset’te 65 sandalye kazanmasının ardından geçtiği büyük kapıdan başbakanlığa geri döndü. Bu çoğunluk, onu bir hükümet kurmaya yetkin kılan ve İsrail’i yaklaşık üç yıl içinde beş yasama seçimine itmiş kırılgan çoğunluğa sahip hükümetlerin tehlikelerinden koruyan rahat bir çoğunluk.

Çifte radikalizm
İsrail’in ‘şahinlerinden’ biri olarak nitelendirilen Netanyahu’nun hükümeti, ister birinci başbakanlık döneminde (1996- 1999) isterse de ikinci döneminde (2009-2021) olsun, önceki hükümetlerinden daha sert olacak gibi görünüyor. Öyle ki seçimlerdeki iki müttefikinden biri olan Şas 11 sandalye, Dini Siyonizm ise 14 sandalye elde etti. İsrail medyası tarafından yayınlanan sonuçlara göre Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi, 32 sandalye kazandı.
İsrail’de geçen salı günü yapılan seçimlerin sonuçlarındaki en belirgin sürpriz Dini Siyonizm Partisi’nin yükselişi oldu. 14 sandalye kazandı. Yani Knesset’teki en büyük üçüncü parti oldu. Bu, partinin en önde gelen liderlerinden Itamar Ben Gvir’in gelecek hükümete taraf olacağı anlamına geliyor. Itamar Ben Gvir, İsrail ve ABD’de terörist ilan edilen radikalizm yanlısı Yahudi Kach Hareketi’nin bir üyesi.
Ben Gvir, sekiz kez Filistinlilere karşı şiddet eylemlerine karışmakla ve onlara karşı provakasyon yürütmekle suçlandı. Suçlamalar arasında nefreti körüklemek ve terör örgütlerini desteklemek de var. Bir avukat olarak çalışmalarının büyük bir bölümünü yerleşimci davalarını savunmaya adadı. Ben Gvir, İsrail’in bir Yahudi- Siyonist devleti olduğu fikrini savunuyor. Arap kökenli İsraillilere (1948 Arapları) atıfla ‘sadakatsiz’ Arap vatandaşlarının sınır dışı edilmesini talep ediyor ve bir Filistin devletinin kurulmasını reddediyor.

“Faşist hükümet”
Filistinli Siyaset Bilimi Profesörü Eymen er-Ragab, İsrail hükümeti içindeki bu radikal ideolojinin varlığının onu ‘aşırı faşist’ bir hükümet haline getireceğine dikkati çekti. Ragab, “Netanyahu, hükümeti içindeki aşırı sağ üyelerini siyasi tecrübesiyle dizginleyemezse bu durum, farklı konuların ele alınmasını etkileyecektir” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberinde açıklamalarda bulunan Ragab, tüm forumlarda ‘Araplara ölüm’ sloganları atan, ‘ötekini reddetme’ fikirlerinin sahibi Ben Gvir’in, bakanlık görevi üstlenmesi durumunda Kudüs’ü Yahudileştirme planlarını uygulayacağını söyledi. Eymen er-Ragab sözlerini şöyle sürdürdü:
“Filistinlilere saldırabilir veya onları yüzüstü bırakabilir. Başta Mısır ve Ürdün olmak üzere İsrail ile barış ilişkisi olan Arap ülkelerine baskı yapacak ve bu ülkeler elbette beklenen bu radikal uygulamaları reddedeceklerdir. Bu da iki ülkenin Tel Aviv ile ilişkisini zorlayabilir.”
Profesör ayrıca, Kudüs’teki kutsal mekanların denetçisi olması nedeniyle Ürdün üzerindeki baskının daha da artacağına dikkat çekti.

Tehlikeyi sezme
Ben Gvir, seçimlerden önce Netanyahu ile hükümet kurmak için müzakerelere girmesi durumunda iç güvenlik pozisyonunu devralmak isteyeceğini açıklamıştı.
Diğer yandan Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Şukri, geçen perşembe günü ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile yaptığı telefon görüşmesinde İsrail seçimlerinin sonuçlarına değindi. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Şukri, ‘Filistin topraklarında sükuneti korumanın, Filistin halkına karşı her türlü tırmandırıcı veya kışkırtıcı önlemden kaçınmanın ve yeni İsrail hükümetinin kurulmasından sonra barış sürecini yeniden başlatma çabalarını yoğunlaştırmanın’ önemli olduğunu dile getirdi. Bu çerçevede Kahire, yeni İsrail hükümetinin net olmasını bekliyor.
Ragab, Kahire’nin mevcut haliyle radikal sağdan kaynaklanan tehlikeyi sezdiğini, Filistin’deki durumun istikrarından endişe duyduğunu ve aşırılık göstergesinin yükselişinin farkında olduğunu belirtti. “Mısır, ateşkesi dayatmada önemli bir rol oynayacak ve Filistinlilerin İsrail hükümetinden ayrılmasına izin vermeyecek” dedi.
Aynı şekilde el-Ahram Stratejik Araştırmalar Merkezi danışmanı Hasan Ebu Talib de İsrail hükümetlerinin tüm sınıflandırmalarıyla birlikte Mısır’la pragmatik bir şekilde ilgilendiğini belirtti. Ebu Talib, Netanyahu’nun ‘Mısır’ın konuya dair rolünü etkisiz kılma veya rolünü daha az önemli hale getirme’ çabalarına rağmen Mısır’ı, Filistin davasında rol oynayan bir ortak olarak nitelendirdi. Ebu Talib’e göre Netanyahu, Gazze’deki gruplarla çatışmalar sırasında defalarca tekrarlandığı gibi Filistin’de işlerin kötüye gitmesini önlemek için Kahire’nin neler yapabileceğinin de farkında.

İki devletli çözüm
Independent Arabia’ya konuşan Hasan Ebu Talib şu açıklamada bulundu:
“Mısır’ın seçim sonucuyla ilişkisi doğrudan değil, yeni hükümetin ister Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde isterse de 1948 Filistin toprakları içinde olsun, Filistinlilere karşı üstleneceği politika ve uygulamalarla ilgili.”
Bu seçimlerdeki en önemli değişkenin, yeni İsrail hükümetine damgasını vuracak aşırı radikalizm olduğunu belirten Ebu Talib, seçim kampanyalarını ve adayların açıklamalarını takiple şunları söyledi:
“Hükümetin daha fazla yerleşim yerine imza atması beklenebilir. Bu durum da Filistin Ulusal Otoritesi üzerinde daha fazla baskı anlamına geliyor. Bu noktada Mısır, Filistin Otoritesi’nin yetki süresinin dolmasına ve iki devletli çözüme karşı dikkatli olmalıdır.”
Ebu Talib, Filistin yönetiminin performansına ilişkin tüm yorumlara rağmen, varlığını sürdürmesinin ‘iki devletli çözümü koruduğunu’, buna karşılık Netanyahu ve çevresindeki tüm radikalizm yanlılarının da iki devletli çözümü engellemeye ve bitirmeye yöneleceğini vurguladı. El-Ahram Stratejik Araştırmalar Merkezi danışmanına göre bu da Filistin davasını 1993’te imzalanan Oslo Barış Anlaşması’nın öncesine götürüyor. Netanyahu’nun önceki hükümetinde İsrail’i ‘tamamen Yahudi’ bir devlet olmaya çağırdığına ve İsrail vatandaşlığına sahip Arapların bile haklarını inkâr ettiğine dikkati çeken Hasan Ebu Talib sözlerine şöyle devam etti:
“Bu çağrıları yeniden gündeme getirmesi ile Filistinlileri yerinden etmek, öldürme ve yerleşim operasyonlarını genişletmek için çalışması bekleniyor. Bu noktada başta Mısır ve Ürdün olmak üzere Arap ülkeleri bu uygulamalarla ilgilenecektir. İsrail’in önlemleri ne kadar katı olursa, Kahire ve Amman da o kadar çok iki devletli çözümü korumak için çalışmak zorunda kalacak.”

Pragmatik yaklaşım
Ebu Talib, Kahire’nin Netanyahu’nun hükümete dönüşüyle ​​pragmatik bir şekilde ilgileneceğini vurgularken, bunun ise Netanyahu’nun radikalliğini memnuniyetle karşılamak anlamına gelmediğini söyledi. Hasan Ebu Talib’e göre aksine hükümetin Filistinlilere yönelik radikal davranışını ‘onarmak’ amacıyla ABD tarafını diyaloga dahil etme girişimi de dahil, İsrail hükümetiyle doğrudan ve dolaylı diyalog kanalları var. ABD Başkanı Joe Biden, iki devletli çözümü desteklediğinden bahsederken Mısır, bu rolü Avrupa ülkeleriyle de oynayacak. Aynı şekilde danışman, ancak ABD başkanlık seçimlerine iki yıldan az bir süre kaldığı göz önüne alındığında Washington’ın İsrail üzerindeki baskısının sınırları olacağını belirtti.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 22 Ağustos’ta aynı ayın başlarında Mısır arabuluculuğunda bir ateşkesle sona eren son Gazze savaşı nedeniyle Mısır-İsrail ilişkilerinde bir krizin yaşandığını açıkladı. Gantz ayrıca, “Mısır önemli bir bölgesel oyuncu ve İsrail’in en önemli dostlarından biri” dedi. Diğer yandan İsrail Güvenlik Teşkilatı Şin Bet Başkanı Ronen Bar’ın Kahire ziyaretiyle Tel Aviv’in ilişkileri iyileştirmek istediği görüldü. Ronen Bar, Gazze’deki ateşkesi takip etmek ve sakinliği korumak için Mısır Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı ile bir araya gelmişti.

Yakınlaşma adımları
Mısır-İsrail ilişkileri geçtiğimiz iki yıl boyunca, eski Başbakan Naftali Bennett’ın Eylül 2021’de Şarm Eş-Şeyh’i ziyareti sırasında birkaç yakınlaşma adımına tanık oldu. Bu, bir İsrail başbakanının 2011’den bu yana Mısır’a yaptığı ilk ziyaretti ve ardından geçen mart ayında bir başka ziyaret daha gerçekleşti. Ekim 2021’de devlete ait ‘EgyptAir’ havayolunun İsrail’e ilk uçuşu yapıldı. Bu, İsrail Havacılık İdaresi tarafından ‘tarihi bir adım’ olarak nitelendirildi.
Aynı şekilde Sina Yarımadası’nın kuzeyindeki Refah sınır bölgesinde sınır muhafızlarının sayı ve kabiliyetleri artırılarak Mısır askeri varlığını güçlendirmeye imkân verecek şekilde barış anlaşmasının güvenlik eki değiştirildi. Bu, Kasım 2021’de Mısır-İsrail Ortak Askeri Komitesi’nin toplantısı sonucunda ilan edildi. Mısır silahlı kuvvetleri, anlaşmanın Mısır ulusal güvenliğini koruma, sınırları kontrol etme ve güvence altına alma çabalarının bir parçası olduğunu bildirdi.



Suriye Cumhurbaşkanı Şara, resmi ziyaret için ABD'de

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanı Şara, resmi ziyaret için ABD'de

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)

Suriye resmi haber ajansı SANA, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın dün resmi bir ziyaret kapsamında ABD'ye gittiğini bildirdi. Bir Suriye cumhurbaşkanının Beyaz Saray'a yaptığı ilk ziyaret olacak olan bu tarihi ziyaret sırasında Şara’nın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi planlanıyor.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın açıkladığı gibi bu ziyaret sırasında, Şam'ın Washington liderliğindeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’a (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.

Suriye’nin 14 yıllık yıkıcı bir savaşın ardından yeniden inşası için finansman aranıyor. Dünya Bankası, yeniden inşanın maliyetinin 216 milyar dolardan fazla olacağını tahmin ediyor.

ABD, Şara’yı Washington ziyaretinden birkaç gün önce ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) tarafından kendisine uygulanan yaptırımların kaldırmasının ardından, cuma günü resmi olarak küresel terörist yaptırım listesinden çıkardı.

Şara, New York'ta düzenlenen BM Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere ilk kez ABD'yi ziyaret etti ve burada bir konuşma yaptı, ancak Washington ziyareti Suriye cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirilen ilk ziyaret oldu.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump ile Şara'nın Suriye yönetimi ile İsrail arasında doğrudan müzakereleri ele alması bekleniyor.

Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suriye Cumhurbaşkanı Şara’yı, 2020 yılında birçok Arap ülkesinin İsrail ile ilişkilerini normalleştiren Abraham (İbrahim) Anlaşmaları’na katılmaya çağırmıştı.

Şara ise geçtiğimiz eylül ayında İsrail ile yapılan müzakerelerin, İsrail'in Beşşar Esed rejiminin düşüşünden sonra askeri olarak ilerleme kaydettiği Suriye'nin güneyindeki bölgelerden çekilmesi ve hava saldırılarını durdurması şartıyla bir güvenlik anlaşmasına varılmasını amaçladığını açıkladı.


Suriye’den DMUK’a katılması öncesinde DEAŞ’a karşıtı operasyon

Cuma günü Brezilya'da düzenlenen iklim zirvesi sırasında Suriye Cumhurbaşkanı Şara ve Dışişleri Bakanı Şeybani, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ile bir araya geldi (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
Cuma günü Brezilya'da düzenlenen iklim zirvesi sırasında Suriye Cumhurbaşkanı Şara ve Dışişleri Bakanı Şeybani, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ile bir araya geldi (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Suriye’den DMUK’a katılması öncesinde DEAŞ’a karşıtı operasyon

Cuma günü Brezilya'da düzenlenen iklim zirvesi sırasında Suriye Cumhurbaşkanı Şara ve Dışişleri Bakanı Şeybani, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ile bir araya geldi (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
Cuma günü Brezilya'da düzenlenen iklim zirvesi sırasında Suriye Cumhurbaşkanı Şara ve Dışişleri Bakanı Şeybani, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ile bir araya geldi (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada DAEŞ ile bağlantılı terörist hücrelerin çökertildiği ve çeşitli illerde çok sayıda DEAŞ üyesinin tutukladığı duyuruldu. Bu operasyon, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın Washington'a yapacağı ziyaretin arifesinde, DEAŞ’a karşı yürütülen geniş çaplı kampanya çerçevesinde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Şara’nın ABD ziyareti sırasında ülkesinin Washington liderliğindeki DAEŞ'la Mücadele Uluslararası Koalisyon’a (DMUK) katılacağını açıklaması bekleniyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Humus’taki güvenlik kaynakları, güvenlik güçlerinin Humus şehri, kırsal bölgesi ve geniş banliyölerinde DEAŞ hücrelerini hedef alan ve Şam ile Halep'in (kuzey) kırsal bölgelerini kapsayan bir operasyon yürüttüğünü bildirdi.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye Cumhurbaşkanı Şara'nın pazartesi günü Başkan Donald Trump ile görüşmek üzere Washington'a yapacağı ziyaret sırasında ülkesinin DMUK’a katılacağını açıklamasını beklediğini söyledi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), perşembe günü Suriye Cumhurbaşkanı Şara’yı, DAEŞ ve El Kaide'ye yönelik yaptırımlar listesinden çıkardı. ABD Dışişleri Bakanlığı bunu ‘Suriye'nin siyasi tarihinde yeni bir sayfa açtığının ve giderek daha fazla kabul gördüğünün güçlü bir siyasi işareti’ olarak değerlendirdi. BMGK, kayıp Amerikalıları aramak ve terör ve uyuşturucuyla etkili bir şekilde mücadele etmek için yoğun çaba sarf eden yeni Suriye yönetiminin çabalarını övdü.


ABD, Gazze’ye insani yardım konusunda İsrail ile koordinasyon halinde

Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yardım tırlarına doğru koşan Filistinliler (AP)
Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yardım tırlarına doğru koşan Filistinliler (AP)
TT

ABD, Gazze’ye insani yardım konusunda İsrail ile koordinasyon halinde

Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yardım tırlarına doğru koşan Filistinliler (AP)
Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yardım tırlarına doğru koşan Filistinliler (AP)

İsrailli bir güvenlik yetkilisi dün yaptığı açıklamada, ABD güçlerinin İsrail ile birlikte Gazze Şeridi'ne insani yardımların ulaştırılmasını denetlediğini ve ABD Başkanı Donald Trump'ın ateşkes planı çerçevesinde yardım operasyonlarını koordine ettiğini söyledi.

ABD merkezli Washington Post gazetesi cuma günü, Gazze'ye insani yardımların girişini İsrail yerine ABD öncülüğündeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nin denetleyeceğini bildirdi.

Gazete, ABD’li bir yetkili ve bilgili kaynaklara dayandırdığı haberinde İsrail'in sürecin bir parçası olduğunu, ancak Gazze'ye hangi yardımların nasıl gireceğine Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nin karar vereceğini aktardı.

İsrailli güvenlik yetkilisi, İsrail güvenlik kurumlarının politika belirleme, denetim ve izleme süreçlerine katılmaya devam edeceğini, kararların ortaklaşa alınacağını ve koordinasyon komitesinin entegrasyonunun halihazırda devam ettiğini söyledi.

ABD’nin Kudüs'teki Büyükelçiliğiden bir sözcü Reuters'a yaptığı açıklamada, ABD'nin ‘Başkan Trump’ın tarihi barış planının uygulanmasına yönelik sonraki adımlar konusunda İsrail ve bölgedeki ortaklarıyla yoğun bir şekilde çalıştığını’ söyledi. Sözcünün açıklamasına göre bu çalışma, insani yardımın acil dağıtımının koordinasyonu ve ayrıntıların kesinleştirilmesini de içeriyor.

Sözcü, ABD'nin Gazze'ye insani yardım desteği için Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'ne ‘diğer bağışçılar ve katılımcı ülkelerden gelen artan katkılardan’ memnun olduğunu belirtti.

Yardımlar yetersiz

İsrail ile Hamas Hareketi bir ay önce ABD Başkanı Trump'ın barış planının ilk aşaması için anlaşmaya vardı. Bu aşama, 7 Ekim 2023'te Hamas üyelerinin sınır ötesi saldırısının ardından Gazze'de patlak veren yıkıcı iki yıllık savaşı sona erdirdi.

Yine bu ilk aşamada hayatta kalan İsrailli rehineler serbest bırakıldı ve diğerlerinin cenazeleri Filistinli tutukluların serbest bırakılması karşılığında teslim edildi.

Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi, ekim ayı sonlarında İsrail'in güneyinde faaliyete geçti. ABD Merkez Komutanlığı'na (CENTCOM) göre merkezin görevleri arasında insani yardım akışına yardımcı olmak ve Gazze'de güvenlik istikrarını sağlamak yer alıyor.

Ateşkes, geçtiğimiz ağustos ayında kıtlığın teyit edildiği ve 2,3 milyonluk nüfusunun neredeyse tamamının evlerini kaybettiği bu yoğun nüfuslu bölgede yardımların ulaşmasını sağlaması gerekiyordu.

Ancak, insani yardım kuruluşları geçtiğimiz hafta Gazze'ye ulaştırılan yardımların çok az olduğunu bildirdi.

İsrail, ateşkes anlaşması kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirtirken barış anlaşması, her gün ortalama 600 kamyonun Gazze'ye malzeme taşımak üzere giriş yapmasını öngörüyor.

Reuters, 23 Ekim'de Washington'ın insani yardım sağlamak için yeni önerileri değerlendirdiğini bildirmişti.

İsrailli yetkili, ABD'nin uluslararası toplumla koordinasyonu yöneteceğini, ancak yardım gönderen sivil toplum kuruluşları listesi ve İsrail'in hem sivil hem de askeri kullanımları olduğunu düşündüğü ve çift kullanımlı olduğunu öne sürdürdüğü ürünlerin girişine yönelik kısıtlamalara devam edeceğini söyledi.