Türkiye ve Suriyeli muhalifler kara harekatına hazırlanıyor

Türkiye yanlısı gruplar, SDG’ye karşı kara operasyonuna hazırlanıyor

Suriye’nin kuzeyinde SDG’ye karşı yapılacak askeri operasyona hazırlık olarak Suriye Milli Ordusu’na verilen eğitim (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeyinde SDG’ye karşı yapılacak askeri operasyona hazırlık olarak Suriye Milli Ordusu’na verilen eğitim (Şarku’l Avsat)
TT

Türkiye ve Suriyeli muhalifler kara harekatına hazırlanıyor

Suriye’nin kuzeyinde SDG’ye karşı yapılacak askeri operasyona hazırlık olarak Suriye Milli Ordusu’na verilen eğitim (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeyinde SDG’ye karşı yapılacak askeri operasyona hazırlık olarak Suriye Milli Ordusu’na verilen eğitim (Şarku’l Avsat)

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı yakın zamanda bir askeri operasyon başlatacağına dair açıklamaları sonrası Türkiye yanlısı Suriyeli muhalif gruplar, yaklaşan operasyona katılmak için hazırlıklarını sürdürdü.
Halep kırsalındaki aktivistler, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Ankara destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından yapılan yoğun kara bombardımanının ve Pençe - Kılıç Harekatı kapsamında seyrek hava saldırılarının ardından SDG’nin kontrolündeki bölgelerde şu anda ‘temkinli bir sükunetin’ hüküm sürdüğünü belirtti. Türkiye, 10 gündür Tel Rıfat, Minak, Münbiç şehri çevresi ve Ayn el-Arab’da (Kobani) SDG’ye ait onlarca alanı, tesisini ve askeri karargahı hedef aldı. Mevcut sükunete rağmen Türkiye destekli Suriye Millî Ordusu grupları, SDG kontrolündeki bölgelere yönelik Türkiye’nin askeri operasyonuna katılmak için savaş hazırlık planının bir parçası olarak, Tel Rıfat ve Ayn al-Arab sınırındaki hatlara çok sayıda savaşçı ve teçhizat nakletmeye devam ediyor.
Öte yandan Ankara’ya sadık Suriyeli muhalefet gruplarının bir komutanı, SMO gruplarının temsilcilerinin 29 Kasım’da Suriye-Türkiye sınırına yakın Cerablus şehrinde bir dizi Türk subay ile olağanüstü bir toplantı düzenlediğini söyledi. Söz konusu muhalefet komutanı, Rusya’nın SDG ile yürüttüğü müzakerelerin Türkiye’nin Kürt ağırlıklı bu güçleri Suriye’nin Türkiye sınırından 30 kilometre derinliğe çekme taleplerini karşılamaması durumunda, SDG’ye karşı yapılacak kara operasyonuyla ilgili askeri planları görüştüğünü dile getirdi. Komutan, TSK ve SMO gruplarının ortak kara bombardımanının, son birkaç gün içinde Maraanaz, Tel Rıfat, Minak, Şuraga, Kaştar, Münbiç ve Halep kırsalındaki Ayn el-Arab’a yakın bölgelerde SDG’nin yaklaşık 48 önemli askeri noktasını hedef aldığına dikkati çekti.
Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre komşu İdlib vilayetinde, rejim güçlerinin Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda SDG’ye karşı yaklaşan operasyonundan yararlanarak askeri bir operasyon başlatacağından endişe duyuluyor. Bu korkular ortasında muhalif gruplar, Suriye’nin kuzeybatısındaki temas hattı boyunca askeri mevzilerini güçlendirmeye devam ediyor. İdlib’deki Fethu’l Mubin Operasyon Birimi’ndeki muhalif grupların lideri olan Ebu el-Zübeyr eş-Şami, “Türk kuvvetlerinin ve Milli Ordu güçlerinin Halep’in kuzey ve doğusundaki SDG mevzilerine karşı yakın zamanda askerî harekât başlatacağına dair haberler yayılıyor. Bu harekatın, Suriye’deki diğer cephelerde askeri yansımaları olabilir” dedi. Suriye rejim güçlerinin SDG ile birçok ortak noktada konuşlandığına dikkati çeken Şami, “Bu gelişmelere dayanarak İdlib cephelerinde rejim milislerinden gelecek her türlü tepkiye karşı hazırlık düzeyimizi yükselttik. Bu nedenle birden fazla eksen ve cephede işgal altındaki bölgelerimizi özgürleştirmeye yönelik çok sayıda taarruz planı hazırladık” dedi. Ebu el-Zübeyr eş-Şami, “İdlib’de ve Hama, Halep ve Lazkiye kırsalının büyük bir bölümünde faaliyet gösteren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) başkanlığındaki Fethu’l Mubin Operasyon Birimi grupları, yaklaşan herhangi bir senaryoya hazır” dedi. Yetkili ayrıca, bu grupların Türkiye’nin SDG’ye karşı harekatı sırasında Suriye rejim güçlerinin herhangi bir askeri harekata başvurması halinde ‘güç dengesini alt üst edeceğine’ söz verdi.



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.