Mısır’da çevre dostu toplu taşıma yaygınlaşıyor

Mısır ulaşım endüstrisini ve elektrikli otobüsleri yerelleştirecek

Elektrikli otobüsün içindeki Mısır Ulaştırma Bakanı (Mısır Temsilciler Meclisi)
Elektrikli otobüsün içindeki Mısır Ulaştırma Bakanı (Mısır Temsilciler Meclisi)
TT

Mısır’da çevre dostu toplu taşıma yaygınlaşıyor

Elektrikli otobüsün içindeki Mısır Ulaştırma Bakanı (Mısır Temsilciler Meclisi)
Elektrikli otobüsün içindeki Mısır Ulaştırma Bakanı (Mısır Temsilciler Meclisi)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin “elektrikli otobüs endüstrisi dahil ulaşım endüstrilerini yerelleştirme” talimatları çerçevesinde Mısır hükümeti, “döviz sağlama, iş fırsatları yaratma, yerel pazarın ihtiyaçlarını karşılama ve ardından yurtdışına ihracat için yerel ürüne güvendiğini” vurguladı.
Ulaştırma Bakanı Kâmil el-Vezir ve Kamu İşletmeleri Sektörü Bakanı Mahmud İsmet bu kapsamda yerel üretim 100 elektrikli otobüsün üretimi ve satın alınması için bir sözleşme imzaladı.
Bakan, “Çevre Yolu üzerindeki (hızlı sık otobüs) projesinin ilk aşamasında çalışmak üzere 100 elektrikli otobüs ile sözleşme yapıldığını, çevre yolu geliştirme projesinin ilk etabının tamamlanmış olduğunu, (BRT) metrobüs istasyonları yapım çalışmalarının devam ettiğini” vurguladı. Ayrıca çevre yolu geliştirme projesinin ikinci etabı, yol geliştirme çalışmalarının ikinci aşamasının tamamlanması ile birlikte projede yer alacak olan ve 110 km uzunluğundaki çevre yolunun tamamında çalışacak elektrikli otobüs sayısının arttırılacağını kaydetti.
Şarku’l Avsat’ın Mısır Temsilciler Meclisi Medya Ofisi’nden aktardığı açıklamaya göre, Ulaştırma Bakanı "bu adımın, çevre dostu elektrikli otobüslerin üretimi de dahil olmak üzere Mısır'daki ulaşım endüstrilerini yerelleştirmeye yönelik siyasi liderliğin direktifleri çerçevesinde atıldığını" vurguladı. Ulaştırma Bakanı açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Üretim yüzdesi başlangıçta yüzde 50-60'a ulaşacak, daha sonra kademeli olarak tam üretim oranı yüzde 100 olana kadar bu oran artacak.” Konuyla ilgili imzanın, Mısır devletinin Şarm eş-Şeyh'te ev sahipliği yaptığı ve devletin kalkınma çalışmalarını iklim gündemiyle bütünleştirme çabalarını yansıtan bir model sağlayan İklim Zirvesi'nin (COP27) sonuçlarını desteklemek için atıldığına da dikkat çekildi. Açıklamada, şu ifadelere de yer verildi: “Bu tür yeşil toplu taşımacılığın, gelecek nesillerin geleceğini koruyan niteliksel bir değişim ve vatandaşların hızlı ve güvenli bir şekilde hareket etmesini kolaylaştıran medeni bir katkı açısından ne ifade ettiği göz önüne alındığında projenin önemi anlaşılacak. Çevre dostu ulaşım, yeni cumhuriyet çerçevesinde uygulanan ulusal projeler çerçevesinde yürütülmekte.”
Ulaştırma Bakanı ise, “Yerli ürüne güvenmek, sağlam para sağlamayı, istihdam yaratmayı, yerel pazarın ihtiyaçlarını karşılamayı ve ardından yurtdışına, Kuzey Afrika ülkelerine ve Arap ülkelerine ihracat yapmaya başlamayı hedefliyor” dedi. Bakan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı Adulfettah es-Sisi, Mısır hükümetini özel sektörle koordinasyon sağlamaya ve tüketilen ürünün büyük hacmini üretmeye ve ihracata geçmek için ulaşım projeleri de dahil olmak üzere çeşitli projelere katılımını en üst düzeye çıkarmaya yönlendirdi. Ayrıca tüm Mısırlı imalatçıları güçlü bir ihracat üssü oluşturmaya teşvik etti.” Ulaştırma Bakanı, Cumhurbaşkanı’nın, “Süper Jet gibi tüm toplu taşıma firmaları ile Karayolu şirketleri, kara ve deniz taşımacılığına bağlı kara ulaşım firmaları ve diğerleri için komple otobüs ithal edilmeyeceğini, bunun yerine, Mısır'da belirli bir oranda yerli bileşen ve belirli bir yüzdede yabancı bileşenle bu ürünlerin üretileceğini söylediğini” kaydetti.
Ulaştırma Bakanı, konuyla ilgili açıklamalarına şunları ekledi: “Cumhurbaşkanı Sisi ve Başbakan, çeşitli ulaşım endüstrileri de dahil olmak üzere yerel sanayileşmeyi uygulama planını ve demiryolları ve metro (Kahire Tünelleri) için Mısır'daki mobil ünite endüstrisini yerelleştirmek için sahada uygulanan adımları günlük olarak takip ediyor.”



İsrail, Gazze şehrinde kalan sakinlere insani yardım alanlarına gitmelerini ‘tavsiye ediyor’

Gazze şehrindeki bir binaya gece saatlerinde düzenlenen İsrail hava saldırısında hasar gören yerinden edilmiş kişilerin barındığı çadır kampını inceleyen Filistinliler (Reuters)
Gazze şehrindeki bir binaya gece saatlerinde düzenlenen İsrail hava saldırısında hasar gören yerinden edilmiş kişilerin barındığı çadır kampını inceleyen Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail, Gazze şehrinde kalan sakinlere insani yardım alanlarına gitmelerini ‘tavsiye ediyor’

Gazze şehrindeki bir binaya gece saatlerinde düzenlenen İsrail hava saldırısında hasar gören yerinden edilmiş kişilerin barındığı çadır kampını inceleyen Filistinliler (Reuters)
Gazze şehrindeki bir binaya gece saatlerinde düzenlenen İsrail hava saldırısında hasar gören yerinden edilmiş kişilerin barındığı çadır kampını inceleyen Filistinliler (Reuters)

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, ordunun tahminlerine göre Gazze şehrinde yaşayan 250 binden fazla kişinin kendi güvenlikleri için şehirden ayrıldığını açıkladı.

Adraee, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Dün duyurduğumuz gibi, kendi güvenliğiniz için er-Reşid Caddesi'ni kullanarak, el-Mevasi'deki insani yardım bölgesine ve kamplardaki boş alanlara derhal taşınmanızı tavsiye ediyorum. Orada sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere çok daha iyi insani yardım alacaksınız.”

Paylaşımın devamında, “İsrail ordusu, Gazze şehrinde Hamas'ı yenilgiye uğratmaya kararlı ve bu nedenle saldırılarının şiddetini artırıyor. Hamas'ın yalanlar yayarak sizi şehirden ayrılmaktan alıkoyma girişimleri, kendi bekası için sizin hayatlarınızı tehlikeye atmaya hazır olduğunu kanıtlıyor. Kendi güvenliğiniz için, belirlediğimiz bölgelere tahliye olun ve Hamas mensupları tarafından kurulan tüm barikatları bildirin” denildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazartesi günü Gazze sakinlerinden, İsrail'in şehre düzenleyeceği saldırı öncesinde bölgeden ‘ayrılmalarını’ istedi. Netanyahu, bu saldırıların Gazze'de büyük çaplı bir kara harekatının sadece başlangıcı olduğunu bildirdi.

İsrail'in saldırıları, yardım kuruluşlarının, şiddetli gıda kıtlığı nedeniyle sivil halkın karşı karşıya olduğu felaket durumunun daha da kötüleşeceği yönündeki uyarılarına rağmen gerçekleşiyor. Şimdiye kadar gıda kıtlığı nedeniyle 142'si çocuk olmak üzere 411 kişi hayatını kaybetti.


Şara: İsrail ile yeni bir güvenlik anlaşması için müzakereler sürüyor... Suriye bölünmeyi kabul etmiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (SANA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (SANA)
TT

Şara: İsrail ile yeni bir güvenlik anlaşması için müzakereler sürüyor... Suriye bölünmeyi kabul etmiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (SANA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (SANA)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara dün yaptığı açıklamada, ülkesinin 1974 anlaşmasını veya benzer bir formülü yeniden yürürlüğe koyabilecek bir güvenlik anlaşması için İsrail ile müzakereler yürüttüğünü belirterek, bu müzakerelerin ‘henüz sona ermediğini’ vurguladı.

Suriye devlet kanalı el-İhbariyye’ye verdiği röportajda eş-Şara, ‘Şam'ın başından beri anlaşmaya bağlı kalacağını açıklamasına rağmen’, İsrail'in eski rejimin devrilmesini Suriye'nin 1974 anlaşmasından çekilmesi olarak gördüğünü ifade etti. Eş-Şara, Tel Aviv'in sivil ve askeri hedefleri bombalayarak ‘kendisi için en güvenli seçenek’ olarak nitelendirdiği yolu seçtiğini ve bunun ‘haklı gösterilemez’ olduğunu belirtti.

Eş-Şara, Suriye'nin Birleşmiş Milletler'e (BM) mektup yazarak müdahale gücünün önceki konumuna dönmesini talep ettiğini doğruladı.

Suriye Cumhurbaşkanı, Suriye'deki siyasi değişimin ardından İsrail'in bazı politikalarının ‘eski rejimin devrilmesinden duyduğu üzüntüyü yansıttığını’ açıkladı. Eş-Şara, İsrail'in, Suriye'nin ‘İranlılarla savaş alanı ve hesaplaşma arenası’ olarak kalmasını istediğini ifade etti.

Tahran ile ilişkiler konusunda eş-Şara, önceki rejimin devrilmesinin bölgeden ‘İran'ın vekil güçlerinin’ uzaklaşmasına ve Suriye-İran ilişkilerinin ‘soğukluk dönemine’ girmesine yol açtığını söyledi. Eş-Şara, “İran ile yaralarımız daha derin. Ancak İranlılarla aramızda kalıcı bir kopukluk olacağını söylemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye ile Rusya arasındaki yakın bağlara işaret eden eş-Şara, ilişkilerin Suriye'nin egemenliği ve karar alma bağımsızlığı temelinde kurulmasının önemli olduğunu vurguladı.

Yeni Suriye yönetiminin Rusya ile çok sayıda bağı miras aldığını ve ‘bu bağların sakin ve ölçülü bir şekilde korunması ve yönetilmesi gerektiğini’ bildirdi.

Eş-Şara, Suriye'nin dünyadaki hiçbir ülkeyle gerginlik veya çatışma içinde olmak istemediğini ve politikasının ‘bölgedeki ve dünyadaki tüm ülkelerle ilişkilerde tam bir sükûnet arayışına’ dayandığını ifade etti.

Suriye Cumhurbaşkanı, ülkesinin ‘bölünmeyi veya özerklik ya da benzeri herhangi bir iddiayı kabul etmediğini’ vurgulayarak, “Suriye'nin kuzeydoğusu bölünme yoluna gitmek isterse, bu Irak ve Türkiye'ye zarar verecektir” dedi.

Cooper ve Barrack ile görüşme

Diğer yandan eş-Şara, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Brad Cooper ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Şam ve Washington arasında siyasi ve askeri alanda iş birliği yolları ve stratejik ortaklığı güçlendirme konusundaki ortak konuları görüştü.

Suriye Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Şam'daki Halk Sarayı'nda gerçekleşen toplantının ‘karşılıklı çıkarları gözeten ve Suriye ile bölgedeki güvenlik ve istikrarın temellerini güçlendiren bir şekilde’ iş birliği olanaklarına odaklandığı belirtildi.

CENTCOM ise yaptığı açıklamada, Cooper ve Barrack'ın, çeşitli Suriyeli silahlı grupların yeni Suriye ordusuna entegre edilmesi için yürütülen müzakereler de dahil olmak üzere, bölgedeki ABD hedeflerine hizmet eden çabaları sürdürme taahhütlerini yinelediklerini belirtti.

CENTCOM, Cooper ve Barrack'ın Suriye'de DEAŞ'a karşı mücadeleye verdiği destekten dolayı eş-Şara'ya teşekkür ettiklerini belirtti. CENTCOM tarafından yapılan açıklamada, “Ülkede DEAŞ tehdidinin ortadan kaldırılması, ABD topraklarında saldırı riskini azaltacak ve Başkan Donald Trump'ın müreffeh bir Ortadoğu ve istikrarlı bir Suriye vizyonuna katkıda bulunacaktır” denildi.

ABD yetkilileri ayrıca, ‘Suriye'nin, ülkedeki Amerikan vatandaşlarının geri dönüşüne yönelik çabaları destekleme rolünü’ övdü.

2011 yılında başlayan Suriye iç savaşında birçok Amerikalı kayboldu veya öldürüldü.

Eş-Şara ve eşi Latife ed-Durubi, Cooper ve eşi Susan Cooper'ı, Barrack ve beraberindeki heyeti, bir dizi bakan ve üst düzey yetkilinin huzurunda Şam'daki Halk Sarayı'nda karşıladı.

ABD, 2014 yılında Suriye ve komşu Irak'ta geniş toprakları ele geçiren DEAŞ ile mücadele etmek için yıllardır Suriye'de askeri üsler bulunduruyor.

Geçtiğimiz dönemde ABD ve Suriye güçleri tarafından DEAŞ hücrelerine karşı ortak operasyonlar düzenlendiği biliniyor. Şarku’l Avsat’ın Suriye devlet kanalı el-İhbariyye’den aktardığına göre geçtiğimiz ağustos ayında bir güvenlik kaynağı, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) güçlerinin İdlib'in kuzeyindeki Atma kasabasında bir evi hedef alan hava operasyonu düzenlediğini ve evin kiracısı olan DEAŞ liderlerinden birini öldürdüğünü söyledi.


Suudi Arabistan, ABD, BAE ve Mısır, Sudan'da üç aylık ateşkes çağrısı yaptı

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)
TT

Suudi Arabistan, ABD, BAE ve Mısır, Sudan'da üç aylık ateşkes çağrısı yaptı

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)

Suudi Arabistan, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, insani yardımların hızlı bir şekilde ulaştırılabilmesi için Sudan'da üç aylık insani ateşkes çağrısında bulundu.

Bu çağrı, dört ülkenin dışişleri bakanlarının dün yayınlanan ortak açıklamasında yer aldı. Açıklamada, Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmanın ‘dünyanın en kötü insani krizine’ yol açtığı ve bölgesel barış ve güvenliği tehdit ettiği belirtildi.

Açıklamada, mevcut durumun devam etmesinin acıları daha da derinleştirdiği ve bölgesel istikrara yönelik riskleri artırdığı belirtilerek, Sudan'ın geleceğinin, herhangi bir silahlı tarafın kontrolünde olmayan kapsamlı ve şeffaf bir geçiş süreciyle Sudan halkı tarafından kararlaştırılması gerektiği vurgulandı.

Washington'un düzenlediği istişarelerin ardından bakanlar, tüm tarafları insani yardımın tüm yollardan güvenli ve hızlı bir şekilde ulaştırılmasını kolaylaştırmaya, sivilleri korumaya ve altyapıya yönelik ayrım gözetmeyen saldırıları durdurmaya çağırdı.

Bakanlar, kalıcı bir ateşkesin önünü açacak üç aylık bir insani ateşkes önerdiler. Bunu, dokuz ay içinde geniş meşruiyete sahip bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasına yol açacak kapsamlı geçiş sürecinin başlatılması izleyecek.

Bakanlar, savaşan Sudanlı taraflara sağlanan her türlü dış askeri desteğin sona erdirilmesi gerektiğini vurguladılar. Zira bu, savaşın uzamasına ve bölgenin istikrarsızlaşmasına neden olan önemli bir faktör.

Siyasi çözüme destek

Dört ülke, Sudan ordusu ve HDK'nin dahil olduğu siyasi bir çözümü desteklemek, tarafları sivilleri ve altyapıyı korumaya zorlamak ve insani yardıma erişimi sağlamak için tüm çabaları göstereceklerini taahhüt ettiler. Ayrıca, aşırılıkçı grupların sınır ötesi tehditlerine karşı koymanın ve Kızıldeniz'in güvenliğini korumanın önemini vurguladılar.

Bakanlar, Sudan'ın geleceğinin ‘Müslüman Kardeşler ile bağlantılı şiddet yanlısı aşırılıkçı gruplar’ tarafından belirlenemeyeceğini belirterek, bu grupların bölgedeki şiddet ve istikrarsızlığı körükleyen rolü konusunda uyardı.

Diğer yandan, Suudi Arabistan ve ABD öncülüğündeki Cidde müzakereleri ve Mısır'ın öncülüğündeki Sudan Sivil ve Siyasi Güçler Konferansı da dahil olmak üzere, barışçıl bir çözüme ulaşmak için bölgesel ve uluslararası ortaklarla birlikte çalışma taahhütlerini yinelediler.

Yapılan ortak açıklamaya göre, bakanlar bu ayın sonlarında dışişleri bakanları düzeyinde yapılacak yeni dörtlü toplantıda istişarelerine devam etme konusunda anlaştılar.

Müslüman Kardeşler'in reddi

Sudan Maliye Bakanı Cibril İbrahim, orduyla ittifak halindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi'nin lideri (Reuters)Sudan Maliye Bakanı Cibril İbrahim, orduyla ittifak halindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi'nin lideri (Reuters)

Açıklamada, 2019 yılına kadar 30 yıl boyunca ülkeyi yöneten ve savaş sırasında orduyu desteklemek için siyasi sahneye geri dönen İslamcılar kastedilerek, Müslüman Kardeşler veya ona bağlı grupların Sudan'da herhangi bir rol oynaması reddedildi. Bu nedenle ABD dün, bölgesel istikrarsızlığı körükleyen ve İran'ı destekleyen rolleri nedeniyle Sudanlı ‘İslamcı partiler’ olarak tanımladığı gruplara yaptırım uyguladı.

ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi yaptığı açıklamada, yaptırımların Sudan Maliye Bakanı Cibril İbrahim ve orduyla birlikte savaşan İslamcı grup el-Bera bin Malik Tugayı'nı da kapsadığını, bunların savaşa katılımları ve İran'la bağları nedeniyle yaptırım uygulandığını belirtti.

Bakanlık, Sudan Maliye Bakanı’nın İran hükümetiyle siyasi ve ekonomik bağları güçlendirmek için iş birliği yaptığını ve geçtiğimiz kasım ayında Tahran'ı ziyaret ettiğini belirtti. Son yaptırımların ‘Sudan'daki İslamcıların etkisini sınırlamak ve İran'ın bölgesel faaliyetlerini kısıtlamak’ amacını taşıdığını bildirdi.

Darfur'da silah ambargosunun uzatılması

Darfur'da bir yılı aşkın süredir Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatma altında tutulan el-Faşir kentinde halka ücretsiz yemek dağıtılıyor. (AFP)Darfur'da bir yılı aşkın süredir Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatma altında tutulan el-Faşir kentinde halka ücretsiz yemek dağıtılıyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi dün, sık sık ihlal edildiği için eleştirilen, Sudan'ın batısındaki sorunlu Darfur bölgesine uygulanan silah ambargosunu bir yıl daha uzattı.

Güvenlik Konseyi, oybirliğiyle aldığı kararla, 2005 yılından bu yana uygulanan ve yalnızca Darfur bölgesini hedef alan, beş kişiye yönelik bireysel yaptırımlar (mal varlıklarının dondurulması, seyahat yasağı) ve silah ambargosunu içeren yaptırımları 12 Eylül 2026 tarihine kadar uzattı.

ABD temsilcisi John Kelly, “Darfur'daki durum, yaygın şiddet, büyük insani sorunlar ve kitlesel göç ile ciddiliğini korumaktadır” dedi.

Uzatma kararının ‘açık bir mesaj verdiğini’ belirten Kelly, ‘uluslararası toplumun silah akışını durdurmaya ve Darfur'daki şiddet ve istikrarsızlık eylemlerinden sorumlu olanlardan hesap sormaya kararlı olduğunu’ ifade etti

Şarku’l Avsat’ın görüştüğü diplomatik kaynaklar, bazı ülkelerin silah ambargosunun coğrafi kapsamını Kordofan bölgesini de içerecek şekilde genişletmeyi önerdiğini, ancak BM Güvenlik Konseyi'nde veto hakkına sahip Rusya'nın bu öneriye şiddetle karşı çıktığını bildirdi.

Nisan 2023'te Sudan'da, Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında savaş çıktı. Kanlı çatışmalar ülkeyi böldü ve on binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden oldu.