Putin, Ukrayna konusunda nihayet stratejik zekayı sergileyecek mi?

Putin, Ukrayna'nın dört bölgesinin ilhak edilmesi ardından Kızıl Meydan'da konuşuyor (AFP)
Putin, Ukrayna'nın dört bölgesinin ilhak edilmesi ardından Kızıl Meydan'da konuşuyor (AFP)
TT

Putin, Ukrayna konusunda nihayet stratejik zekayı sergileyecek mi?

Putin, Ukrayna'nın dört bölgesinin ilhak edilmesi ardından Kızıl Meydan'da konuşuyor (AFP)
Putin, Ukrayna'nın dört bölgesinin ilhak edilmesi ardından Kızıl Meydan'da konuşuyor (AFP)

Yaklaşan soğuk kış aylarının Ukrayna’daki savaşın gidişatına yansıyacağı düşünülüyor. Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu'nda Henry A. Kissinger Küresel İlişkiler Merkezi’nden ABD’li analist Hal Brands, Bloomberg News tarafından yayınlanan yazısında, Ukrayna kışının sert geçeceğini, ancak bunun savaşın tamamen durmasına yol açmayacağını söylüyor.
Ukrayna ve Rusya, çatışmayı diplomatik ve askeri açıdan yeniden şekillendirebilecek önemli kararlarla karşı karşıya. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçmişte gösterdiği stratejik zekayı nihayetinde sergilemeye başlayacak olması ise Ukrayna ve ABD için belki de en rahatsız edici ihtimal.
ABD’li yetkililer, Putin’in Rusya’nın Ukrayna'daki siyasi hedeflerine ulaşmak için askeri araçlardan yoksun olduğunu nihayetinde fark ettiğini düşünüyor. Nitekim Rusya hiç durmadan füze ve cephane kullanırken, ağır yaptırımlara tabi savunma endüstrisinin aynı hızda yerine yenilerini koyma kapasitesinden yoksun olduğu biliniyor. Rus güçleri, Putin'in yasadışı bir şekilde Rusya için talep ettiği tüm bölgeleri ele geçirmek şöyle dursun, elde ettiği kazanımları elinde tutmak için mücadele ediyor. Aynı zamanda Putin’in daha önce çağırdığı yaklaşık 300 bin askerden fazla ek kuvvet toplayamayacağı düşünülüyor.
Putin'in nükleer tehditlerinin Ukrayna'yı Rus kırmızı çizgilerini ihlal etmekten caydırmadığını söyleyen Brands, bu hususta Ukrayna’nın Rusya’daki hava üslerine yönelik drone saldırılarına değiniyor.

Rusya, kuvvetlerinin soğuğa dayanmasını sağlayacak kıyafetlerden yoksun (EPA)
Bu sorunlar yeni değil. Ancak Putin, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada zaferin hala çok uzak olduğunu kamuoyuna duyurarak bunları bir nebze de olsa kabul etmiş oldu.
Nitekim Putin, kış şartlarını bir silah olarak kullanabilir. Bu bağlamda Rusya, Ukrayna halkının acı çekmesi için Ukrayna'nın elektrik şebekesine ve diğer önemli altyapı tesislerini hedef alıyor. Herson'dan çekilen Rus kuvvetleri, hatlarını pekiştirmeye, yeni seferber edilen personeli bünyesine katmaya ve bahara kadar zaman kazanmaya çalışarak savunmaya geçti.
Rusya çatışmayı kış boyunca uzattığı taktirde, zaten yorgun düşmüş Ukrayna, enerji fakiri Avrupa ve dikkati dağınık ABD için işler daha tatsız hale gelebilir. Bu strateji Rusları da zorlayacak. Rusya, önümüzdeki aylarda bazı kuvvetlerinin ihtiyaç duyacağı sıcak giysilerden ve yiyeceklerden yoksun kalabilir. Ancak Putin’in elinde daha iyi seçenekler mevcut değil.
Cumhuriyetçi çoğunluktaki Temsilciler Meclisi'nin 2023'te ne kadar yardım sağlamaya istekli olacağına dair belirsizlik, ABD Başkanı Joe Biden'ın şu an Ukrayna için büyük bir yardım paketi istemesinin nedenlerinden biri sayılıyor. Çarşamba günü, Biden yönetimin Kiev'e Patriot füze savunma bataryaları sağlayacağı açıklanmıştı. 
Diğer yandan Ukrayna kuvvetleri ise şiddetli çatışmalardan dolayı tükenmiş durumda. Askeri bir bakış açısıyla bakıldığında, operasyonel duraklama mantıklı gözüküyor. Ancak siyasi ve diplomatik açıdan bakıldığında ise beklemek daha tehlikeli olabilir.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, kış şartlarının Batı’nın kararsızlığını dahi etkileyebileceğinden endişeleniyor. Zirâ Washington'dan gelen sinyaller pek de güven verici gözükmüyor. Dışişleri Bakanı Antony Blinken, geçen hafta yaptığı açıklamada, ABD'nin Ukrayna'nın 24 Şubat öncesinde elinde tuttuğu toprakları geri kazanmasına yardım etmeyi öncelediğini, Kırım ve 2014'ten bu yana kaybettiği diğer topraklarla ilgili kararları daha sonraki bir tarihe ertelediğini belirtmişti. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley ise Ukrayna'nın Birinci Dünya Savaşı tarzı bir bataklığa düşmeden önce müzakerelere başlaması gerektiğini açıkladı.
Halk daha fazla cezalandırıldıklarını hissederken Ukrayna kuvvetleri dinlendiği taktirde, Zelenskiy iç siyasi tehlikeden dahi korkar hale gelebilir.
Brands, kışın aslında saldırmak için iyi bir zaman olduğuna, zemin donduğu taktirde tanklar ve kamyonların arazide daha rahat seyredebileceğine inanıyor. Zelenskiy’nin önünde Rusya'nın Kırım'a giden kara köprüsünü kesmek için güneydoğudaki Zaporijya'ya doğru ilerlemek, Putin'in güçlerinin bulunduğu bir başka bölgeyi kuşatmak ve daha fazla Batı yardımının daha fazla Ukrayna zaferi sağlayacağını kanıtlamak gibi seçenekler bulunuyor. Bu, zor bir karar. Zirâ Kiev’in eylemsizliğin getireceği riskleri başarısız bir saldırı riskiyle değerlendirmesi gerekiyor. Putin bahar gelmeden ateşkes önererek diplomatik inisiyatifi ele aldığı taktirde Ukrayna'nın ikilemi derinleşecek.
Rus ordusu üzerindeki baskıyı hafifletecek olan ateşkes, Rus silah endüstrisinin savaşın taleplerini karşılamasına ise izin verecek. Ukrayna ise Rusya'nın mevcut kazanımlarını dondurma teklifini haklı olarak reddedecek.
Ancak ABD'li yetkililer, böyle bir adımın diplomatik oyunu değiştirebileceğini, zirâ çatışmayı uzatmaktan kimin sorumlu olduğu konusunda küresel bir halkla ilişkiler savaşını ateşleyebileceğini söylüyor. Bu tür bir adım, aynı zamanda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gibi bazen diplomatik bir anlaşma savunuculuğu yapanların daha önce sahip olmadıkları bir argümana sahip olmasını sağlayabilir.
Brands, kulağa tuhaf gelse de aslında ABD ve Ukrayna’nın hedefleri ile kaynakları arasındaki uçurumu anlamayan, iletişimden uzak, rakiplerini yanlış konuma sokacak diplomatik hamlelerde bulunan düşmanlarının Putin konusunda şanslı olduğunu söylüyor. Bu dinamik değişirse, tamamen farklı bir savaş olur.



İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
TT

İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Iraklı yetkililer son günlerde, İsrail tarafından hazırlanmış son derece ayrıntılı bir güvenlik veri tabanını teslim aldı. Batılı bir istihbarat servisi üzerinden iletilen dosya; silahlı Iraklı gruplara ilişkin liderlik yapıları, askerî organizasyonlar, mali ağlar ve bu yapılara bağlı devlet kurumları hakkında geniş bilgiler içeriyor.

Kaynaklar, verilerin hacmi ve doğruluk düzeyinin Iraklı yetkilileri şaşırttığını ve olası bir askerî harekâta yönelik ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını aktardı.

Dosyanın teslimi, Irak’a yakın dost bir Arap ülkenin Bağdat’ı uyardığı süreçle eş zamanlı gerçekleşti. Söz konusu ülke, İsrail’in, ABD’nin “yeşil ışık” yaktığı bir askerî operasyon seçeneğini açıkça konuştuğunu iletti. Washington’ın, devlet dışı silahlı yapılara ilişkin sabrının azaldığı belirtiliyor. Bir Iraklı yetkili de, bu mesajların Bağdat’a ulaştığını doğruladı.

Bilgilere göre muhtemel saldırılar; eğitim kampları, füze ve İHA depoları ile bu gruplar ve Haşdi Şabi’ye bağlı finansal ve askerî etki sahibi kurum ve kişileri hedef alacaktı.

Bu gelişmeler, Irak’taki Şii ittifakı “Koordinasyon Çerçevesi” içinde silahın devlet tekelinde toplanması yönünde hızlanan tartışmaları tetikledi. İlk aşamada ağır silahların teslimi ve bazı stratejik üslerin tasfiyesi gibi seçenekler masaya geldi. Ancak uygulamanın kim tarafından yürütüleceği ve güvenlik garantilerinin nasıl sağlanacağı konularında görüş ayrılıkları sürüyor.

Öte yandan, ABD yönetimi güvenlik iş birliğini, silahlı grupların operasyonel kabiliyetlerinin kaldırılmasına dair bağlayıcı bir takvim şartına bağladı.

Bölgesel düzeyde ise NBC News’in haberine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’a İran’ın balistik füze programındaki genişleme risklerini aktaracak ve yeni saldırı seçeneklerini görüşecek.


Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
TT

Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan  Fidan, Milli Savunma Bakanı  Yaşar Güler ve MİT Başkanı İnrahim Kalın, çalışma ziyareti için Suriye'nin başkenti Şam'a gitti. Heyetin gündeminde, iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Şam yönetimi ile Kürtlerin öncülük ettiği YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye ordusuna entegrasyonu bulunuyor.

Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler’in gerçekleştireceği ziyarette, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile görüşüleceği bildirildi. Görüşmede, 8 Aralık 2024’te Beşşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından yürütülen ilişkilerin genel seyrinin değerlendirileceği belirtildi.

Açıklamada, tarafların ayrıca Türkiye’nin ulusal güvenlik öncelikleriyle doğrudan bağlantılı olan ve 10 Mart’ta Şam ile SDG arasında imzalanan anlaşmanın uygulanmasındaki ilerlemeyi ele alacağı ifade edildi.

Dışişleri Bakanı Fidan geçen hafta SDG’ye yönelik açıklamasında, entegrasyon adımlarının yeniden ertelenmesinin “ülkenin ulusal birliğini tehdit edeceğini” söylemiş, anlaşmaya tarafların “sabırlarının tükendiği” mesajını vermişti.

Ankara’nın görüşmelerde ayrıca, İsrail saldırıları nedeniyle Suriye’nin güneyinde oluşan güvenlik risklerini ve Şam yönetiminin yakın zamanda DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona katılımını da gündeme taşıması bekleniyor.

ABD, 13 Aralık’ta Suriye’nin Palmira kentinde düzenlenen ve iki Amerikan askeri ile bir tercümanın hayatını kaybettiği saldırıdan DEAŞ’ı sorumlu tutuyor.

Türk Dışişleri, Ankara-Şam temaslarının amacının, Suriye’de oluşabilecek güvenlik boşluklarını değerlendirmeye çalışan DEAŞ’ın geri dönüşünü engellemek olduğunu vurguladı.

Türkiye, 2016–2019 yılları arasında Suriye’nin kuzeyinde SDG ve DEAŞ’e karşı üç askeri operasyon gerçekleştirmişti. Ankara, SDG’nin sınır hattındaki varlığını ulusal güvenlik tehdidi olarak tanımlıyor.

Şam yönetimi ile SDG arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşma, SDG’ye bağlı askeri ve sivil kurumların yıl sonuna kadar ulusal yapıya entegre edilmesini öngörüyor. Ancak taraflar arasında yaşanan görüş ayrılıkları sürecin ilerlemesini yavaşlatmış durumda.

Suriye’nin kuzeydoğusunda geniş alanları kontrol eden SDG, yıllar içinde oluşturduğu yerel yönetim modeliyle bölgedeki ekonomik, askeri ve idari kurumları denetliyor. Bölge, ülkenin en büyük petrol ve gaz sahalarını da barındırıyor.


Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
TT

Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)

ABD’nin Miami kentinde yapılan Gazze anlaşması çerçevesindeki dörtlü arabuluculuk toplantısının sonuçları, haftalar sürebilecek istişarelere işaret ediyor. İsrail kaynaklarından sızan bilgiler, Gazze Şeridi’nin kontrol altındaki alanının yüzde 50’sinden fazlasını kapsayan ve Hamas’ın bulunmadığı bölgede silahsızlandırma olasılığına dair ipuçları veriyor.

Sızıntılar, sarı hat bölgesinde ikinci aşamadan bağımsız kısmi bir yeniden imar planının hazırlandığını öne sürüyor. Uzmanlar, bu hamleyi, arabulucular ve Hamas üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak değerlendiriyor; amaç, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahlarını bırakmasını sağlamak.

Uzmanlar, tek taraflı girişimlerin, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını aksatabileceğini ve İsrail’in bölgeyi bölme ve tamamen çekilmeme hedeflerine hizmet edebileceğini belirtiyor. İlk aşaması 10 Ekim’de uygulamaya konulan barış planının maddeleri de bu olasılıklara işaret ediyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna konuşan bir güvenlik kaynağı, ordunun sarı hat bölgesinde silahsızlandırma çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Kaynağa göre, söz konusu bölge Gazze Şeridi’nin doğusunda yer alıyor ve toplam alanın yaklaşık yüzde 52’sini kapsıyor.

Ekim ayında imzalanan Gazze anlaşmasından bu yana, sarı hat içinde faaliyet gösteren altı tugay, yer üstü ve yer altındaki altyapının onlarca kilometresini yok etti. Aynı kaynak, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahsızlandırmanın önemine dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre İsrail ordusu cumartesi günü, Han Yunus’un güneyinde sarı hattın İsrail tarafında Hamas’a ait tünellerin patlatıldığını ve yıkıldığını gösteren görüntüler paylaştı.

Bu adımlar, Yedioth Ahronoth gazetesinin yaklaşık bir hafta önce aktardığı habere göre, Tel Aviv’in, ABD talebi üzerine Gazze Şeridi’nde enkaz kaldırma maliyetlerini karşılamayı ve geniş çaplı mühendislik çalışmalarını üstlenmeyi ilk etapta kabul etmesinin ardından geldi. Haberde, Refah bölgesinde yeniden imar için bir alanın boşaltılmasının planlandığı ifade edildi.

Buna karşılık Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati cumartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yeniden imar çalışmalarının acilen başlatılması gerektiğini vurguladı. Abdulati, tek taraflı çözümleri veya Filistin topraklarının demografik ve coğrafi yapısını değiştirme girişimlerini reddettiklerini ve Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

dcfr
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hattı temsil eden beton blok (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail konularında uzman akademisyen Ahmed Fuad Enver, sarı hattın silahsızlandırılmasıyla ilgili açıklamaların İsrail tarafından yapılan belirsiz ve baskı amaçlı beyanlar olduğunu belirtti. Enver, bu adımların ikinci aşamayı etkilemeyi amaçladığını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise sızıntıları, arabulucular ve Hamas üzerinde ‘doğrudan baskı’ kurma girişimi olarak nitelendirdi. Nazzal, Hamas’ın silahsızlandırılmasının zaman alacağını ve uygulanmasının zorluklar içereceğini, ayrıca İsrail içinde sahte zafer algısı yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Söz konusu tartışmalar, Miami’de yapılan toplantının sonuçlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi temsil eden arabulucuların açıklamasına göre, ABD’nin gönderdiği diplomat Steve Witkoff’un X hesabından aktardığı mesajda, ikinci aşama görüşmelerinde Gazze’de birleşik otorite altında sivil ve kamu düzeninin korunmasını sağlayacak bir yönetim organının güçlendirilmesine vurgu yapıldığı belirtildi. Arabulucular, geçiş sürecinde sivil ve güvenlik alanları ile yeniden inşayı yönetmek üzere Barış Konseyi’nin kurulması ve aktif hale getirilmesine destek verdiklerini açıkladı.

xscdfg
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, 2023 yılında er-Rimal mahallesinde yıkılan bir binanın enkazı arasında ceset arıyor. (AFP)

Arabulucular, tüm taraflara yükümlülüklerini yerine getirme, itidal gösterme ve denetim mekanizmalarıyla iş birliği yapma çağrısında bulundu. Ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını ilerletmek amacıyla önümüzdeki haftalarda görüşmelerin devam edeceği açıklandı.

Ahmed Fuad Enver, ikinci aşama için geri sayımın başladığını belirterek, “İsrail’in bu aşamaya girmesi için zorunlu bir süreç olacak… Ocak ayında bunu görebiliriz” dedi.

Nizar Nazzal ise Miami toplantısının ikinci aşamanın ana hatlarını çizdiğini, Barış Konseyi, Gazze Yönetim Komitesi ve istikrar güçlerinin oluşturulmasının uygulamaya konduğunu söyledi. Nazzal, buna bağlı olarak İsrail’in, silahsızlandırma ve saldırıların devamı gibi engellere rağmen ABD baskısı altında ikinci aşamaya katılmak zorunda kalacağını ifade etti.