Hizbullah, Rai ile yaşanan kopuşu sonlandırıyor

Heyetin görüşmelerinde tartışmalı konuların ötesine geçilerek cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanıldı.

Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, İbrahim Emin Seyyid başkanlığındaki heyeti kabul etti. (NNA)
Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, İbrahim Emin Seyyid başkanlığındaki heyeti kabul etti. (NNA)
TT

Hizbullah, Rai ile yaşanan kopuşu sonlandırıyor

Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, İbrahim Emin Seyyid başkanlığındaki heyeti kabul etti. (NNA)
Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, İbrahim Emin Seyyid başkanlığındaki heyeti kabul etti. (NNA)

Hizbullah, Siyasi Konsey Başkanı Seyyid İbrahim Emin Seyyid’in yılbaşı münasebetiyle Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai’yi tebrik etmek üzere Bkerki’yi ziyaret etmesiyle Maruni Patrikhanesi ile yaşanan kopuşu sonlandırmış oldu. İki taraf, aralarındaki anlaşmazlık konuları olan ‘tarafsızlık ve uluslararası konferans’ meselelerini ele almadan, cumhurbaşkanlığı seçimleri de dahil olmak üzere siyasi meseleleri görüştü.
Diyalog Komitesi aracılığıyla Hizbullah ve Bkerki temsilcileri arasındaki temaslar devam etmesine rağmen son iki yılda hiçbir üst düzey Hizbullah yetkilisi Maruni Patrikhanesi’ni ziyaret etmedi. İki taraf, aralarında Bkerki’nin ‘aktif tarafsızlık’ ve Lübnan hakkında uluslararası bir konferans düzenlenmesi konusundaki önerileri de dahil olmak üzere temel konularda fikir ayrılıklarına düştü. Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı meselesi kapanma aşamasına girmeden önce, özellikle de önde gelen Hristiyan unsurların Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin çağrı yaptığı bir diyalogu reddetmesi ortasında Hizbullah çekincelere sahipti. Bkerki’de Hristiyan partilerin en önde gelen temsilcileri arasında bir diyalog masası henüz toplanamadı.
Hizbullah’ın Bkerki ile ilişkiyi hareketlendirme çabası ‘diyalog ve mutabakat olmadan cumhurbaşkanını seçmenin mümkün olmaması’ gerçeğine dayanıyor. Bkerki bu durumla paralel olarak bir sonraki cumhurbaşkanının geniş bir fikir birliğine sahip olması için 86 milletvekilinin çoğunluğuyla (Temsilciler Meclisi üyelerinin üçte ikisi) cumhurbaşkanının seçilmesi için baskı yapıyor.
Emin Seyyid bu çerçevede, 2 Ocak’ta Hizbullah heyetiyle Bkerki’yi ziyareti sonrasında Rai’nin ‘cumhurbaşkanlığı seçimlerini mümkün olan en kısa sürede tamamlama konusundaki isteğini dile getirdiğini’ söyledi. “Gereken, cumhurbaşkanlığı meselesinin büyük bir sorumlulukla ele alınmasıdır. Çünkü ülkemiz, zor koşullara tanık oluyor. Cumhurbaşkanlığı makamı büyük bir sorumluluğa sahip olduğu için cumhurbaşkanının seçilmesi bir önceliktir” diyen Emin Seyyid sayfanın kendileri ve Rai arasında her zaman açık olduğuna, ancak korona ve diğer koşullarda ülkenin tanık olduğu durumun belli bir zaman aralığına yol açtığına dikkati çekti. “Zaman aralığı her zaman özlemi artırır” ifadesini kullandı.
Emin Seyyid ayrıca “Rai ile bir anlaşmazlık yok. Daha ziyade Lübnan’a karşı görevlerini yerine getirmesi için cumhurbaşkanını seçme arzusuna dayalı bir görüş alışverişi var” diyerek, cumhurbaşkanı seçiminin gerekli olduğunu ve diğer tüm konulardan önce geldiğini vurguladı. Siyasi Konsey Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkenin bu şekilde çökmesine izin verirsek, çökmüş bir ülkede cumhurbaşkanının olmasının değeri nedir? Bu nedenle cumhurbaşkanı seçiminin hızlandırılması gerekiyor.”
‘Meydan okuyan bir cumhurbaşkanı veya karşı karşıya gelen bir cumhurbaşkanı değil, yüksek düzeyde fikir birliğine ve siyasi ve popüler meşruiyete sahip bir cumhurbaşkanı konusunda anlaşmaya varmak için parlamento blokları arasında gerçek ve ciddi bir diyalog’ çağrısında bulunan Seyyid İbrahim Emin Seyyid şu ifadeleri kullandı:
“Lübnan’da yapılması gereken; cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hızlandırılması ve özellikle Temsilciler Meclisi’nde gerçek bir diyalogun gerçekleşmesidir. Meclis Başkanı Nebih Berri, en azından ülkeyi ilerletebilecek bir cumhurbaşkanı konusunda anlaşmaya varılması için diyalog çağrısında bulunuyor.”
Emin Seyyid, milletvekili Cibran Basil ile ilişkisi hakkında şunları aktardı:
“Özgür Yurtsever Hareket, büyük bir harekettir ve bir haysiyete sahiptir. Basil, hiçbir zaman Hizbullah’ın şemsiyesi altında olmadı. Biz onunla nasıl hemfikir olacağımızı ve nasıl ve ne zaman ters düşeceğimizi biliyoruz.”
Siyasi Konsey Başkanı, ordu komutanı General Joseph Avn’ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesi konusunda ise “Kimseyi veto etmiyoruz ve fikir birliği çağrısında bulunuyoruz” dedi.
2 Ocak’ta gerçekleşen görüşmede, Bkerki ile Hizbullah arasındaki tartışmalı ‘tarafsızlık’ ve ‘uluslararası konferans’ konularına değinilmedi. Görüşmeye eşlik eden kaynakların aktardığına göre görüşmede cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iletişim ve anlayışa yer vermek ve boşlukla mücadele etmek de dahil tartışmalı meselelerin aşılması, diyaloga dayalı ve temel noktalar üzerine inşa edilen meselelerin ele alınması amaçlanmış gibi görünse de tarafsızlık konularının ve uluslararası konferans meselesinin bileşenler arasında uzlaşı gerektirdiğine dikkat çekildi.
Bkerki’ye yakın olan eski bakan Vedi el-Hazen, eski aşamayı ‘kopuş’ olarak nitelendirmeyi reddetti. Şarku’l Avsat’a konuşan Hazen, İslam- Hıristiyan Diyalog Komitesi geçen yıl sadece bir kez toplandığı için olumlu gerekçelerin kısa mesafelerin yasallaştırılmasını dayattığını söyledi. Ancak Hizbullah temsilcisi Hacı Muhammed el-Hansa, son dönmede Bkerki’deki ilgililerle sürekli temas halindeydi. Bu bağlamda Hazen, “Büyük olasılıkla bu toplantıya uzanan diyalog, görüşme ve iletişimin devamı için iyi niyetlere sahip” dedi.

Vedi el-Hazen aıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Vatikan’da Lübnan’daki İslam-Hıristiyan ilişkilerinin güçlendirilmesi ve tüm konularda diyalogun sürdürülmesine dair bir ısrar var. Çünkü Lübnan’ın formülü bu tür bir iletişimi gerektiriyor. Vatikan’a yaptığım son ziyarette, Vatikan Dışişleri Bakanı Monsenyör Paul Richard Gallagher’ı dinledim. Bu yaklaşımı, İslam-Hıristiyan yakınlaşmasını tüm bileşenleriyle güçlendirme ve Lübnan’ın bu doğudaki benzersiz formülünü bu iletişim yoluyla koruma kararlılığını dile getirdi.”
Hazen ayrıca, Bkerki ile bazı meselelere yaklaşım konusunda farklılaşan ‘Hizbullah’ ile arasındaki ilişki de dahil olmak üzere, krizin başından beri Lübnan ilişkilerini bir çıkmazın sardığını dile getirdi. Ancak siyasi ilişkilerde ve bileşenler arasındaki ilişkilerde doğal bir durum olarak bakış açılarında bir farklılık olduğu için tutarsızlığın tam bir kopuşa ulaşmadığını vurguladı. Bkerki’nin diyaloga her zaman açık olduğu için hiçbir zaman kimseye kapalı olmadığını belirten Vedi el-Hazen, Patrik Rai’nin özellikle Hizbullah olmak üzere tüm bileşenlerle olumlu bir şekilde ilgilendiğini vurguladı. Hazen, devletin imkanlarını harekete geçirmenin ve ekonomik hareketi canlandırmanın bir an önce cumhurbaşkanını seçmekten geçtiğini, çünkü bu pervasızlığın devam etmesi halinde tüm ülkenin tehlikede olduğunu dile getirdi. Eski bakan ayrıca Lübnan cumhurbaşkanının ‘Müslüman ortaklarıyla dayanışma içinde kalan ve Hıristiyan varlığının garantörü olan Yakın Doğu’daki tek Hıristiyan cumhurbaşkanı’ olduğuna dikkat çekti.



Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
TT

Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Gazze Anlaşması'na ilişkin yorumlarında, iki devletli çözüme dayalı barışçıl bir çözümden başka alternatif olmadığını belirtti.

Olmert, İngiliz The Independent gazetesinde yayınlanan yazısında, "Her iki tarafın karşılıklı haklarını tanıyan iki devlet çerçevesinde ilerlemek için herhangi bir ivmenin olmaması ve statükonun devam etmesi halinde tekrar savaşa döneceğimizi" ifade etti.

Eski İsrail başbakanı, “Şu anda önemli olan soru, savaşın geçici olarak durdurulması, İsrail'in Gazze'den kısmi çekilmesi ve Hamas'ın sınırlı faaliyetlerinin devam etmesinin, tüm Ortadoğu'yu değiştirecek ve iki devletli çözüme dayalı İsrail-Filistin barışına yol açacak cesur bir siyasi hamlenin başlangıç noktası olup olmayacağıdır” dedi.

Olmert makalesinde ayrıca barışın “1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan ve Kudüs'ün Eski Şehri'nin İsrail veya Filistin egemenliğine tabi olmadığı, İsrail Devleti'nin yanında bir Filistin devletinin kurulmasıyla” sağlanabileceğini belirtti. “Kendi ordusu olmayan, İsrail Devleti'ne komşu, silahsızlandırılmış bir Filistin devleti” ifadesini kullandı.

Barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması

2006-2009 yılları arasında görev yapan eski İsrail başbakanı, İsrail Knesset'inde olağanüstü ve duygusal bir törenle kutlanan Gazze anlaşmasını bir barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması olarak değerlendirdi. Olmert, bunun “Gazze savaşını sona erdirmek, esirleri (yaşayan ve ölenleri) iade etmek, Filistinli esirleri serbest bırakmak ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini sağlamak için yapılan bir anlaşma” olduğunu belirtti. Anlaşma, Gazze Şeridi üzerinde askeri kontrol sağlamak ve Hamas'ın askeri gücünü yeniden kazanma girişimlerini önlemek için Filistinli, Mısırlı ve Ürdünlü askerlerden oluşan ortak bir güvenlik gücü kurulmasını da içeriyor. Anlaşma ayrıca, Türkiye, Katar, Mısır, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve ABD Başkanı'nın da dahil olduğu uluslararası denetim altında, Hamas yerine Gazze'deki hükümeti yönetmek üzere bir teknokratlar komitesinin kurulmasını da öngörüyor.

Trump'ın etkisi

Olmert, ateşkes anlaşmasını, kendi deyimiyle, “ABD Başkanı Donald Trump sayesinde birkaç hafta önce beklenmedik bir şekilde gerçekleşen etkileyici bir düzenleme” olarak değerlendirdi.

Olmert ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump müdahale edene kadar savaşı durdurmaya yönelik tüm uluslararası çabaların başarısız olduğunu da belirtti. Olmert şöyle yazdı: “Trump, Netanyahu'yu Katar Başbakanı'ndan özür dilemeye zorlamaya karar vermeseydi, hâlâ savaşın ortasında olurduk. Trump dışında hiçbir lider bu olaylar zincirini başlatamazdı.”

Olmert, “Emmanuel Macron, Keir Starmer, Kanada Başbakanı Mark Carney ve uluslararası toplumdaki birçok kişinin çabaları savaşın sona ermesine katkıda bulundu. Onlara teşekkür ve minnettarlığımızı sunmalıyız. Ancak, sadece bir lider radikal bir fark yarattı” dedi.

Hamas'ı yok etmeyen acı bir darbe

Olmert, Trump'ın İsrail Knesset'indeki konuşmalarının, özellikle “iki yıl süren kanlı ve acı verici çatışmaların hatıralarıyla dolu” dönemin ardından, henüz siyasi bir plan olmadığını belirtti.

Olmert, “İsrail hükümeti, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ifade ettiği sert tutumu terk etmeyi kabul etti” diye yazdı. Hamas'ı tamamen yok etmedi, ancak ona acı bir darbe indirdi. Gazze Şeridi neredeyse tamamen yıkıldı ve birçok Gazze sakini hala binaların enkazı altında gömülü durumda olabilir" diye yazdı.

Olmert, “Gazze'de öldürülenlerin büyük bir kısmı – 67 binden fazla – terörle hiçbir ilgisi olmayan kişilerdi, ancak 7 Ekim'deki saldırının ardından başlayan İsrail askeri harekatının kurbanlarıydılar” dedi.

Olmert, makalesini, birçok İsraillinin hala Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin tamamını ilhak etmeyi ve bu bölgelerin sakinlerini sürmeyi hayal ettiğini belirterek sonlandırdı. Şarku’l Avsat’ın The Independent’ten aktardığına göre Olmert, “Birçok Filistinli, çatışmayı yeniden başlatmak umuduyla Hamas'ın askeri kapasitesini yeniden inşa etmeyi umuyor ve hem Filistinliler hem de İsrailliler, yıkım ve tahribatın sürüklediği ütopik hayallerin tutsağı olmaya devam ediyor. Ancak sadece Trump iki halk için iki devlet çözümünü kabul ederek bu dönüşümü gerçekleştirebilir” ifadelerini kullandı.


Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
TT

Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)

Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan askeri kaynaklar ve tanıklar, bugün Sudan'ın başkenti Hartum'a insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlendiğini ve söz konusu saldırıların patlamalara neden olduğunu bildirdi.

‘Hava savunma sistemlerinin İHA’ların çoğunu düşürdüğünü’ doğrulayan askeri kaynaklar, “Aralarında kamikaze İHA’ların da bulunduğu on tanesi, Omdurman'ın kuzeyindeki Sarkab ve Halid bin Velid kamplarına saldırdı” dedi.

Omdurman sakinleri olan tanıklar, sabahın erken saatlerinden itibaren şehir üzerinde uçan İHA’ları gördüklerini ve kuzeyden gelen şiddetli patlama sesleri duyduklarını belirtti.


Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
TT

Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)

Merhum Filistin lideri Yaser Arafat'ın yeğeni Nasır el-Kudva, dört yıllık sürgünün ardından Batı Şeria'ya döndü ve Gazze Şeridi'nde barışı sağlamak ve Hamas'ı bir siyasi partiye dönüştürmek için bir yol haritası getirdi. El-Kudva, yönetimi desteklemeye hazır olduğunu açıkladı.

Mevcut Filistin liderliğinin en önde gelen eleştirmenlerinden biri olan el-Kudva, ‘ülkedeki yolsuzlukla ciddi bir şekilde mücadele’ çağrısında bulundu. Abbas başkanlığındaki Fetih Hareketi’nin köklü bir reforma ihtiyacı olduğunu ve İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin şiddetine karşı daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, Reuters'a verdiği röportajda, “İlk görevimiz, kaybettiğimiz halkın güvenini yeniden kazanmaktır. Artık bu güvenin kalmadığını söyleyecek kadar cesur olmalıyız, çünkü açıkçası bu güven olmadan hiçbir şeyin anlamı yok” ifadelerini kullandı.

u8ı
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva (Reuters – Arşiv)

El-Kudva, Abbas'ın oylamayı iptal etmesine rağmen kendi seçim listesini yayınlama kararı nedeniyle amcası tarafından kurulan Fetih Hareketi’nden ihraç edildikten sonra 2021'de Batı Şeria'yı terk etmişti.

89 yaşındaki Abbas, ihraç edilen üyelere af çıkardıktan sonra geçen hafta el-Kudva'yı El Fetih'e yeniden kabul etti.

Gazze'de rol oynaması için baskı

El-Kudva'nın dönüşü, Filistin Yönetimi'nin (2007 yılında Hamas'a kaptırdığı) Gazze Şeridi'nde rol oynamaya çalıştığı bir dönemde, Abbas'a Filistin Yönetimi'nde uzun zamandır beklenen reformları gerçekleştirmesi için yeniden baskı yapılmasına denk geliyor. Bu baskı, İsrail'in itirazlarına ve ABD Başkanı Donald Trump'ın planında marjinalleştirilmesine rağmen devam ediyor.

Trump'ın savaşın sona erdiğini ilan etmesiyle Gazze Şeridi'ndeki yönetimin geleceği dikkatlerin odağı haline geldi. Anlaşmanın bir sonraki aşaması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırarak savaşı başlatan Gazze Şeridi'ndeki yönetiminin sona erdirilmesi taleplerini ele alıyor.

Trump'ın önerisi pek çok ayrıntı içermese de, Gazze'yi yönetmek üzere uluslararası denetim altında Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite kurulması ve yeni Filistin polis gücünü desteklemek üzere uluslararası bir gücün konuşlandırılması vizyonunu içeriyor.

Filistinli analistler, Trump'ın planlarının nasıl gelişeceğine bağlı olarak, el-Kudva'nın Arap ülkeleriyle olan bağları, Hamas ile temasları, Arafat'ın yeğeni olması ve Han Yunus'ta doğmuş olmasından ötürü Gazze Şeridi'ndeki kökleri nedeniyle bir rol oynayabileceğini söylüyorlar.

72 yaşındaki el-Kudva, “Eğer bana ihtiyaç duyulursa, tereddüt etmeyeceğim” dedi.

Hamas'ı siyasi geçiş yapmaya çağırmak

El-Kudva'nın fikirleri, Hamas'ın Gazze Şeridi üzerindeki idari ve güvenlik kontrolünü sona erdirme ve silahlarını yeni bir yönetim organının kontrolü altına verme konusundaki taahhüdünün kapsamına odaklanıyor. Hamas, hükümette rol almaya hazır olmadığını açıkladı, ancak silahlarını teslim etmeyi reddetti.

frt
İsrail ile Hamas arasında imzalanan ateşkes sırasında yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler, Gazze, 14 Ekim 2025 (Reuters)

El-Kudva, “Onlara siyasi olarak bir siyasi partiye dönüşme fırsatı verilmeli” dedi. Gazze'de Filistin Yönetimi'nin şu anda sahip olduğu varlıkların yeni bir polis gücü oluşturmak için kullanılması gerektiğini ve bölgedeki mevcut polis memurlarının kimliklerinin doğrulanabileceğini ve onların da istihdam edilebileceğini bildirdi.

Hamas için garantiler

El-Kudva, “Hamas, zulüm görmeyeceğini, bu çalışanların bir kısmına ikinci bir şans verileceğini, suikasta uğramayacaklarını ve siyasi hayata katılma fırsatı verileceğini anlamalı” dedi.

Filistinli bir ‘komiserler konseyinin’ Gazze Şeridi'ni yönetebileceğini kaydeden el-Kudva, “Abbas bu konseyin başkanını atayabilir ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasındaki bağı koruyabilir” dedi. Ancak el-Kudva, ‘Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ni yönetmek için geri dönmesinin olası olmadığını’ ifade etti.

Uluslararası denetimin ‘iyi’ olacağını belirten el-Kudva, Gazze Şeridi'nin Filistinliler tarafından yönetilmesi ve 2006'da yapılan son seçimlerin tekrarlanabilmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, bahsettiği yolsuzlukla ilgili ayrıntıları vermekten kaçındı, ancak yolsuzluğun boyutuna ‘şaşırdığını’ belirtti.

Siyasi analist Hani el-Mısri, Reuters'ın el-Kudva'nın El Fetih'e dönüşüyle ilgili sorusuna yanıt olarak şöyle dedi: “Nasır el-Kudva, Gazze yönetiminde rol oynaması düşünülen isimlerden biri olabilir, ancak bunun için El Fetih ve Hamas'ın yaklaşımlarında bir değişiklik olması gerekir. En azından bir tür Filistin konsensüsü olmalı.”

El-Mısri, “Filistinli bir konsensüs varsa, o zaman evet, Nasır bir rol oynayabilir. Konsensüs olmadan hiç kimse başarılı bir rol oynayamaz. Zorluklar büyük, en önemlisi de Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ne dönmesini istemeyen İsrail” şeklinde konuştu.