Netanyahu hükümeti, Yüksek Mahkeme ve yargı ile savaş yürütüyor

Sol görüşlü aktivistler, Deri'nin atanmasına karşı alınan tedbirlere destek için Yargıtay önünde gösteri düzenliyor. (AFP)
Sol görüşlü aktivistler, Deri'nin atanmasına karşı alınan tedbirlere destek için Yargıtay önünde gösteri düzenliyor. (AFP)
TT

Netanyahu hükümeti, Yüksek Mahkeme ve yargı ile savaş yürütüyor

Sol görüşlü aktivistler, Deri'nin atanmasına karşı alınan tedbirlere destek için Yargıtay önünde gösteri düzenliyor. (AFP)
Sol görüşlü aktivistler, Deri'nin atanmasına karşı alınan tedbirlere destek için Yargıtay önünde gösteri düzenliyor. (AFP)

İsrail Yüksek Mahkemesi, yolsuzluk suçlaması sebebiyle hüküm giymiş Binyamin Netanyahu’ua yakın bir üst düzey bakanın atanmasını iptal etmek için görüşmelere başlarken İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin, Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini azaltmak, yargıçların atamalarını kontrol etmek ve siyasetçilerin sisteme müdahalesini artırmak ile karakterize edilen adalet sisteminde radikal değişiklikler getirmeyi amaçlayan bir hükümet planını duyurdu. Muhalefet lideri Yair Lapid, yeni planın bütün hükümet sistemine karşı bir darbe olduğunu ifade ederek bunun hüküm giymiş veya yolsuzlukla suçlanan kişiler tarafından yönetilen bir suç örgütüne karşı hüküm verilememesi adına gözdağı girişimi olduğunu savundu.
Eski hakimler, yasal örgüt ve hareketler, yargıda yapılacak yeni değişikliğin demokratik temeller ve kuvvetler ayrılığı ilkesi üzerindeki tehlikesi konusunda uyarıda bulundu. Bağımsız gazeteler ise bu gelişmeyi ‘yargıya yönelik bir saldırı, kaos tohumları ekmenin ve yolsuzluğu meşrulaştırmanın başlangıcı’ olarak nitelendirerek karşı bir kampanya başlattı.
Planın yankıları, Uluslararası Muhafazakar Yahudi Hahamlar Grubu'nun güçlü bir şekilde ifade edilen bir bildiri yayınladıkları ABD’ye ulaştı. Hahamlar Grubu, Levin'in adalet alanında planladığı reformların, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin otoritesini baltalamak anlamına geldiğini ve ‘derin endişe duyduklarını’ vurguladı. Ayrıca yeni hükümetinin, oldukça değer verdikleri demokrasi ve din özgürlüğü gibi temel değerleri baltalamasının acı verici olduğu kaydedildi.
Hahamlar Grubu şu açıklamada bulundu:
“İsrail, gelişmesini garanti eden bağımsız bir Yüksek Mahkeme içeren bir demokrasi olarak ilerliyor. Ancak Adalet Bakanı'nın adli incelemeye müdahalesi ve özellikle önerilenleri geçersiz kılma maddesi, her yerdeki geleneksel ve muhafazakar Yahudilerin temel haklarını tehdit etmekle kalmıyor aynı zamanda herhangi bir dini hareket, ulusal veya etkin kökenine bakılmaksızın tüm İsrail vatandaşları ve sakinlerinin haklarını tehdit ediyor.”
Levin, İsrail Parlamentosu (Knesset) üyelerinin Yüksek Mahkeme kararlarını oylama yoluyla geçersiz kılacak bir yeni reform önerdi. Yeni plana göre, Knesset'te yapılacak oylamada çoğunluk sağlanması halinde, Yüksek Mahkeme kararları geçersiz sayılabilecek. Adalet Bakanı açıklamasında, “Sandığa gidiyoruz, oy veriyoruz, seçiyoruz ama tekrar tekrar bizim seçmediğimiz insanlar bizim için karar veriyor” ifadelerini kullandı.
Levin’e göre yapılacak değişikliklerin ilk aşamasında Yüksek Mahkeme Komitesi’nin üç yetkilisinin Hakem Seçim Komitesi tarafından seçilmesi ve Adalet Bakanı tarafından atanan daha gazla siyasetçinin komiteye üyeliği söz konusu.
İsrail hükümetinin adli müsteşarı Gali Baharav-Miara daha önce  Şas Partisi lideri Aryeh Deri’nin bakan olarak atama kararına karşı çıkmıştı. Levin, hükümetin Yüksek Mahkeme'nin Knesset tarafından onaylanan yasaları iptal etmesini engelleyen kararı ‘anayasaya aykırılığı gerekçesiyle’ yasalaştırmak için çalışacağını vurguladı.
Levin, Koalisyonun 61 Knesset üyesinin çoğunluğuyla bu yasayı çıkarmak için çalışacağını söyledi.
Baharav-Miara’nın açıklaması şöyle oldu:
“Yargının gücünü ve temel kanunun etkisini azaltacak önlemler, insan onuru ve özgürlüğü’ projesi sistemi temelden değiştirmek, derinlemesine düşünmeyi ve üzerinde düşünülmüş bir görüşü gerektirir. Taviz ermeden edinilen çoğunluk kuralı özünde demokratik değil. Bu girişimler yargını gücünü azaltmaya ve temel bir yasanı yani insan onuru ve özgürlüğünün etkisini sınırlamaya çalışıyor.”
Benny Gantz, iktidar koalisyonunun uygulamaya çalıştığı yargı değişikliklerini onaylamak için Başbakanı koalisyon ve muhalefet partilerinin temsilcilerinden oluşan bir ekip oluşturmaya çağırdı.
Gantz, Herzliya'daki Reichman Üniversitesi'nde yapığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Levin'in planı onaylanırsa İsrail'deki hükümet sistemini değişecek. Kırmızı çizgi aşılacak ve İsrail içi boş bir demokrasiye dönüşecek. Gerçek bir olağanüstü durumda olduğumuzdan dolayı yasama alanında temel bir yasanın çıkarılmasını tartışmak ve altı ay içinde anlaşmaya varmak için Netanyahu'nun bir grup siyasi parti ve kamp oluşturmasını öneriyoruz. Geçersiz kılma maddesi üzerinde anlaşmak e 61 Knesset üyesinin çoğunluğunun değil parlamentoda geniş bir fikir birliğinin olduğu olağanüstü durumlarda kullanmak mümkün. Yargıçların atanma şekli de değiştiilebilir. Ancak her halükarda bu çok önemli konuda siyasetçilere çoğunluk verilmesi tehlikeli.”
İsrail medyası sadece hükümeti değil muhalefeti de eleştirdi. Lapid, planı eleştirmesine ve “Netanyahu liderliğindeki koalisyon bir çılgınlık hükümetidir" demesine rağmen tatil için Fransa'ya gitti. Medya, Gantz'ın Netanyahu’ya yönelik ‘ikiyüzlülük’ açıklamalarını değerlendirerek bunun aralarında gelecekteki iş birliğinin önünü açtığını iddia etti.



Trump’ın tarifeleri Hindistan’ın elmas sektörünü vurdu

Elmas sektörü Hindistan ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturuyor (Reuters)
Elmas sektörü Hindistan ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturuyor (Reuters)
TT

Trump’ın tarifeleri Hindistan’ın elmas sektörünü vurdu

Elmas sektörü Hindistan ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturuyor (Reuters)
Elmas sektörü Hindistan ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturuyor (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın tarifeleri, Hindistan'ın elmas sektörünü zor duruma soktu.

Çin'den gelen talebin azalması nedeniyle ihracatı son 20 yılın en düşük seviyesine gerileyen Hindistan'daki elmas endüstrisi, Trump'ın yüksek gümrük vergileriyle bir darbe daha aldı.

Reuters'ın analizinde, ABD'nin gümrük tarifelerinin, yıllık 28,5 milyar dolar değerindeki mücevher ve takı sevkıyatının yaklaşık üçte birini oluşturan en büyük pazara erişimi kesebileceğine dikkat çekiliyor.

Dünyadaki ham elmasın yüzde 80'inden fazlası Hindistan'ın Surat kentinde işleniyor. Gümrük vergilerinin alıcı güvenini sarsması nedeniyle, dünyanın en büyük ofisine sahip Surat Elmas Borsası'nda siparişlerin durma noktasına geldiği belirtiliyor.

Küçük ihracatçılar zorlanırken, bazı büyük firmaların da faaliyetlerinin bir kısmını ABD'nin yüzde 15 gümrük tarifesi uyguladığı Botsvana gibi ülkelere kaydırmayı planladığı yazılıyor.

ABD'nin Hindistan'a uyguladığı yüzde 25'lik gümrük tarifesi, 27 Ağustos'ta iki katına çıkacak.

Dharmanandan Diamonds'ın genel müdürü Hitesh Patel, Trump'ın vergileri nedeniyle yıllık gelirlerinin yüzde 20-25 oranında azalmasını beklediklerini söylüyor. Patel, "Ağustos sonuna kadar bekleyip göreceği ancak böyle devam ederse Botsvana'daki üretimimizi artırabiliriz" diyor.

Mücevher ve Mücevherat İhracatını Teşvik Konseyi (GJEPC) başkan yardımcısı Shaunak Parikh de azalan talep nedeniyle sektörde çalışma gün ve saatlerinin kısalmaya başladığını belirtiyor.  

Kimliğinin açıklanmaması kaydıyla konuşan bir borsa yetkilisi, Surat Elmas Borsası'nda 4 bin 700'den fazla ofisin satıldığını ancak bunlardan 250'den azının kullanımda olduğunu, birkaç şirketin de taşınma planlarını yeniden gündeme aldığını belirtiyor.

Başbakan Narendra Modi, 6,7 milyon metrekarelik araziye inşa edilen Surat Elmas Borsası'nın açılışını Aralık 2023'te yapmıştı. Buna kıyasla Pentagon'un binası 6,5 milyon metrekarelik arazi üzerine kurulu. Modi, açılış konuşmasında borsayı "yeni Hindistan'ın gücü ve kararlılığının sembolü" diye nitelemişti.

Yılın bu zamanlarında Surat'taki ofisler, Noel öncesi artan ABD siparişlerini karşılamak için üretimi artırıyordu. Ancak Reuters'ın aktardığına göre bu yıl pek çok çalışan işsiz kalmaktan endişeleniyor.

Modi'nin memleketi Surat'ta bir elmas işleme firmasının sahibi Shailesh Mangukiya, "Talep o kadar düştü ki geçen yıl 25 bin rupiye (yaklaşık 11 bin 700 TL) sattığım elmas paketleri şimdi ancak 18 bin rupi (yaklaşık 8 bin 400 TL) ediyor" diyor.

BBC'nin analizinde, gümrük vergisinin Hindistan'daki hazır giyim ve tekstil fabrikalarını vurduğuna da dikkat çekiliyor.

Independent Türkçe, Reuters, BBC


Diplomasi trafiği Ukrayna savaşına nasıl yansıyacak?

Amerikan basınındaki analizlerde Beyaz Saray'daki görüşme "tarihi" diye nitelenmişti (AFP)
Amerikan basınındaki analizlerde Beyaz Saray'daki görüşme "tarihi" diye nitelenmişti (AFP)
TT

Diplomasi trafiği Ukrayna savaşına nasıl yansıyacak?

Amerikan basınındaki analizlerde Beyaz Saray'daki görüşme "tarihi" diye nitelenmişti (AFP)
Amerikan basınındaki analizlerde Beyaz Saray'daki görüşme "tarihi" diye nitelenmişti (AFP)

ABD, Rusya ve Ukrayna arasında artan diplomasi trafiği, savaşın geleceğine dair soru işaretlerini beraberinde getirdi.

New York Times’ın (NYT) analizinde, Ukrayna’nın 2022’de patlak veren savaşın başından bu yana son 10 günde en yoğun diplomatik hareketliliğini yaşadığı belirtiliyor.

ABD Başkanı Donald Trump’la Rusya lideri Vladimir Putin, Alaska’da 15 Ağustos’ta görüştü. Bunun ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ve Avrupalı liderler Washington’da Trump’la bir araya geldi.

Analizde, Zelenski’nin Putin’le doğrudan görüşmeyi savaşın bitirilmesinin tek yolu olarak gördüğü ancak yakın vadede böyle bir zirvenin muhtemel görülmediği belirtiliyor. Kremlin, “temel meseleler çözülmeden” iki liderin bir araya gelmeyeceğini bildirmişti.

Yoğun diplomasi trafiği ne geçici ateşkes ne de barış anlaşmasıyla sonuçlandı. Analizde, müzakerelere rağmen taraflar arasında büyük anlaşmazlıkların sürdüğüne dikkat çekiliyor.

Rusya, Donbas bölgesinin kontrolünde ısrarcı. NYT’nin aktardığına göre Moskova halihazırda Luhansk’ın neredeyse tamamını, Donetsk’in de yüzde 75’ini kontrol ediyor. Ukrayna da Rusya’nın bölgede yıllardır ele geçiremediği bazı şehirlerde savunma hatlarını korumayı sürdürüyor.

Kiev, gelecekte Rus saldırılarını önlemek için en güvenli yolun NATO üyeliği olduğunu düşünüyor fakat Kremlin böyle bir seçeneğe sıcak bakmıyor. Reuters'ın geçen haftaki analizinde, Rusya'nın savaşı sonlandırmak için getireceği şartlar arasında Ukrayna'nın NATO'ya katılmaması, tarafsız kalması ve Batılı askerlerin ülkeye konuşlandırılmamasının yer aldığı aktarılmıştı.

Fransa ve Birleşik Krallık, ateşkes sağlanmasının ardından Ukrayna’ya asker konuşlandırma planlarını açıklamıştı. ABD, bu “barış gücüne” destek vereceğini ancak Amerikan askerlerinin gönderilmeyeceğini bildirmişti. Putin yönetimiyse Ukrayna’ya asker konuşlandırılmasına başından beri karşı çıkıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, böyle bir hamlenin “öngörülemez sonuçlar yaratacağını” söylemişti.

NYT’nin analizinde, Trump’ın “yaptırım tehditlerinin” zayıf kaldığı yorumu da yapılıyor. ABD Başkanı, geçen ay Rusya’ya savaşı sonlandırması için 10-12 gün süre tanımış, daha sonra Alaska zirvesinin açıklanmasıyla yaptırımlar ertelenmişti. Trump geçen hafta tehditlerini yineledi ancak analizde, şimdiye dek uygulanan kısıtlamaların Rus ekonomisini öngörüldüğü kadar zorlamadığı belirtiliyor.

Washington, Çin ve Hindistan’ın da aralarında bulunduğu Rus petrolü alıcılarına yaptırım tehdidinde bulunmuştu. Ancak Hindistan, Trump’ın yarın yürürlüğe koymayı planladığı yüzde 50’lik gümrük vergisine rağmen alımları sürdüreceğini duyurmuştu.

Independent Türkçe, New York Times, Reuters


ABD, Rusya ve Çin'le nükleer anlaşma peşinde

Beyaz Saray-Kremlin hattında müzakere hazırlıkları sürerken, Ukrayna'nın doğu cephesinde saldırılar yoğunlaşıyor (Reuters)
Beyaz Saray-Kremlin hattında müzakere hazırlıkları sürerken, Ukrayna'nın doğu cephesinde saldırılar yoğunlaşıyor (Reuters)
TT

ABD, Rusya ve Çin'le nükleer anlaşma peşinde

Beyaz Saray-Kremlin hattında müzakere hazırlıkları sürerken, Ukrayna'nın doğu cephesinde saldırılar yoğunlaşıyor (Reuters)
Beyaz Saray-Kremlin hattında müzakere hazırlıkları sürerken, Ukrayna'nın doğu cephesinde saldırılar yoğunlaşıyor (Reuters)

ABD ve Rusya, Ukrayna savaşı görüşmelerinde enerji işbirliği meselelerini ve nükleer silahların azaltılmasını da değerlendirmiş.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla Reuters'a konuşan kaynaklar, ABD ve Rusya'dan temsilcilerin Ukrayna'da barışı sağlamayı amaçlayan müzakereler çerçevesinde çeşitli enerji anlaşmaları üzerinde görüştüğünü söylüyor.

Yetkililer, bu anlaşmaların Kremlin'i barışa teşvik etmek ve Washington'ın Rusya'ya yönelik yaptırımlarını hafifletmek için gündeme geldiğini belirtiyor.

Rusya, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna işgalinin ardından yaptırımlar nedeniyle enerji sektöründeki çoğu uluslararası yatırım ve anlaşmaya katılamadı.

Haberde, Amerikan enerji devi Exxon Mobil'in Rusya'nın Sahalin-1 petrol ve doğalgaz projesine yeniden girmesinin görüşüldüğü belirtiliyor. Exxon, Ukrayna işgalinin ardından 2022'de Rusya'daki faaliyetlerini durdurmuştu. Şirketin Sahalin-1 projesindeki yüzde 30'luk operatör hissesine o yıl Kremlin tarafından el konmuştu.

Ayrıca Rusya'nın Batı'nın yaptırımları altında olan Arctic LNG 2 gibi sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) projeleri için ABD ekipmanı satın alma ihtimali de gündeme getirildi. Washington, bu satışları 2022'de Arctic LNG2'ye getirilen yaptırımlar çerçevesinde durdurmuştu. Buna ek olarak ABD'nin, Rusya'dan nükleer enerjiyle çalışan buzkıran gemileri satın almayı planladığı da aktarılıyor.

Kaynaklar, sözkonusu tekliflerin ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un bu ayın başlarında Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve onun Ekonomik İşbirliği Özel Temsilcisi Kirill Dmitriev'le yaptığı müzakerelerde gündeme getirildiğini belirtiyor.

Ayrıca 15 Ağustos'ta Alaska'da Putin ve Trump arasındaki görüşmede de enerji işbirliğinin ele alındığı aktarılıyor.

Diğer yandan Trump, pazartesi günü yaptığı açıklamada Alaska'daki görüşmelerde Putin'le nükleer silah anlaşması hakkında konuştuklarını söyledi ve "Nükleer silahların sınırlandırılmasını istiyoruz" dedi.

Cumhuriyetçi lider, Putin'in konuya ilgi gösterdiğini belirtirken, Çin'i de nükleer anlaşmaya dahil etmeyi planladıklarını söyledi. Trump, "En çok nükleer silah bizde, Rusya ikinci, Çin de üçüncü sırada. Çin çok geride ama 5 yıl içinde bizi yakalayacaklar" ifadelerini kullandı.

Öte yandan Rus devletine ait medya kuruluşu RT'nin haberinde, Trump'ın nükleer silahlarla ilgili verilerinin hangi analize dayandığının anlaşılamadığına dikkat çekiliyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) rakamlarına göre Rusya'nın cephaneliğinde 2 bin 591 nükleer başlık var. Ayrıca 1718 nükleer başlık da konuşlandırılmış durumda. Buna karşı ABD'nin cephaneliğinde 1930 nükleer başlık bulunuyor, 1770 adet de konuşlandırılmış başlık var. Çin'in cephaneliğindeyse 576 nükleer başlık yer alıyor, konuşlandırılan başlık adedi de 24.

ABD-Rusya-Ukrayna hattında barış müzakereleri sürerken Kiev güçleri Rus petrol rafinerilerini vurmaya devam ediyor. Ukrayna'nın son dönemde en az 10 rafineriyi vurduğu, saldırıların Rusya'nın rafineri kapasitesinin yüzde 17'sini etkilediği belirtiliyor. 

Independent Türkçe, Reuters, RT