Suriyeli muhalif grupların olası uzlaşıya ilişkin tepkisi

HTŞ, aşırılık yanlılarını birleşmeye çağırırken Şam, uzlaşmayı tamamlamak için kuzeyden tamamen çekilmeyi şart koşuyor.

İdlib ve Halep kırsalındaki tüm temas hatlarındaaralıklarla da olsa yaşanan şiddetli çatışmalar geride ağır tahribat bırakıyor. (Independent Arabia)
İdlib ve Halep kırsalındaki tüm temas hatlarındaaralıklarla da olsa yaşanan şiddetli çatışmalar geride ağır tahribat bırakıyor. (Independent Arabia)
TT

Suriyeli muhalif grupların olası uzlaşıya ilişkin tepkisi

İdlib ve Halep kırsalındaki tüm temas hatlarındaaralıklarla da olsa yaşanan şiddetli çatışmalar geride ağır tahribat bırakıyor. (Independent Arabia)
İdlib ve Halep kırsalındaki tüm temas hatlarındaaralıklarla da olsa yaşanan şiddetli çatışmalar geride ağır tahribat bırakıyor. (Independent Arabia)

Mustafa Rüstem
On yılı aşkın süredir çatışan iki komşu ülke arasında yaşanan kırılmanın ardından Ankara ile Şam hattında yakınlaşma yolunda atılan her adım, Suriye’nin kuzeyindeki cephelerde de tepkiye neden oluyor. Beklenen olası uzlaşma, silahlı muhalefetin çeşitli gruplarında, özellikle de radikal olanlarda hoşnutsuzluğa neden oluyor. Bu durum, özellikle Ankara'nın Suriyeli mültecileri geri göndermeyi ve kontrol ettiği toprakları Şam'a devretmeyi planladığı iddiaları nedeniyle cephelerde gerilime neden oluyor.  

Çatışmaların dönüşü
İki yıldır devam eden soğuk savaşın ardından İdlib ve Halep kırsalındaki tüm temas hatları aralıklı ve şiddetli çatışmalara sahne oluyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre son askeri operasyonlardan silahlı gruplar ve rejim saflarından 40 kişi etkilendi. Ölümler ve yaralanmalar meydana geldi.
Saha kaynaklarından alınan bilgiler, Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ/ eski adıyla Nusra Cephesi) gruplarının kontrolündeki İdlib kırsalının eteklerinde konuşlu düzenli ve yardımcı güçlerin tam alarm durumuna geçtiğini gösterirken en şiddetli saldırı, Halep'in Bisratun ekseni üzerindeki batı kırsalında gerçekleşti. Çatışan taraflar, Halep'in doğu kırsalında ağır ve orta silahlarla şiddetli çatışmaların ardından karşılıklı topçu bombardımanı gerçekleştirdi.
Kaynaklar, aşırılık yanlıları birliğinden ve özellikle Halep kırsalındaki silahlı muhalif gruplardan, Tel Rıfat ve Menbiç'in eteklerindeki ön cephelere atılmaları konusunda uyarılar yapıldığını bilirdi. Bu gruplar, Türkiye'nin Suriye Demokratik Güçleri ile birlikte düzenli orduya katılma önerisini reddetti. Diğer yandan HTŞ’nin saldırısı İdlib kırsalından yapılıyor ve böylece birçok cepheyi aynı anda hedef alıyor.

Uzlaşma yolundaki engeller
Çatışmaların patlak vermesi ve uzlaşıyı kabul etmeyen silahlı grupların savaş davullarının çalmasıyla birlikte Ebu Muhammed el-Colani lakaplı HTŞ lideri, Türkiye'nin pozisyonunun tersine döneceğini iddia etti. Yaşananların kendi grubunun hedeflerini etkileyen tehlikeli bir sapma olduğu değerlendirmesinde bulundu. Colani, bir video kaydında, geçtiğimiz aralık ayı sonlarında Moskova'da Türkiye ve Suriye savunma bakanlarının üçlü toplantısının ardından mevcut zorlukla yüzleşmek için HTŞ ile birleşme çağrısında bulundu. Söz konusu toplantıdan önce iki ülke arasındaki istihbarat departmanları arasında birçok görüşme gerçekleştirildi.
Buna karşılık Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Dış Politika Araştırmacısı Muhammed Huveydi, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Suriye Ordusu’nun, aşırılık yanlısı örgütlerin, Araplar ve yabancılar olmak üzere çok sayıda milletten oluşan sayıları ve sırları hakkında bol miktarda istihbarat bilgisine sahip olduğunu görüyor. Uzlaşma treni doğru yönde ilerliyor ve sadece Türkiye-Suriye arasında değil, Araplarla da olacak.”
Araştırmacı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed Al Nehyan'ın bu ayın 4'ünde Suriye’nin başkentine yaptığı ziyaretin, Arap ve Körfez arabuluculuğunun yeniden yakınlaşma mesajlarını taşıdığını düşünüyor. Böylece 2023 yılı, siyasi çözüm ve diplomatik çözümlerde atılımlar getireceğini ifade etti.
Diğer yandan insan hakları savunucusu ve siyasi aktivist Seyfuddin Ebu es-Suud, uzlaşmanın önündeki birtakım zorluklara işaret ederek başlangıçta bocalama yaşanacağını vurguladı. Aktivist sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kuşkusuz bu, yakınlaşmanın etki alanlarına tutunmaya çalışan ve onları kolayca teslim etmeyen aşırılık yanlıları da dahil olmak üzere siyasi ve askeri muhaliflerin karşı karşıya gelmesiyle sarsılacağı için gerçekleşecek. Ancak dikkate değer olan, cephelerde, özellikle gerilimi azaltma bölgesinde, çatışmaların yeniden patlak vermesidir. Bu, muhalefetin siyasi ve askeri kanadının gelecekte etki alanlarını teslim etmesi veya düzenli ordu ile yeniden bütünleştirmesi durumunda İdlib'i teslim etmeyi reddeden aşırılık yanlısı gruplara karşı Türkiye ve Rusya'nın katılımını dışlamadan yakında patlak verecek kapsamlı bir savaşın habercisi. Aşırılık yanlısı grupların, özellikle de Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib topraklarında bulunanlar düzeyinde baş gösterenlerin,  mevcut bilgilere göre HTŞ’ye ait yabancı uyruklu aşırılık yanlılarının Kafkasya ve Çeçenya'dan çekilmesinde temsil edilen bir değişim hareketiyle, Avrupa ülkelerinden birine gitmeleri muhtemeldir. Ukrayna-Rusya savaşına karışmaları ise pek olası değil.”

Şam ve muhalefet arasında
Şam ise ‘Türkiye'nin kuzeydeki Suriye topraklarından çekilmesi’ konusundaki tutumunu daha net ortaya koydu. Suriye lideri Beşşar Esed, Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev ile 12 Ocak Perşembe günü yaptığı görüşmede, “Bu toplantıların verimli olabilmesi için muhaliflere desteğin kesilmesi de dahil olmak üzere Şam'ın bu toplantılardan istediği somut hedeflere ve sonuçlara ulaşmak için Suriye ile Rusya arasında önceden koordinasyon ve planlamaya dayanmalıdır” dedi.
Diğer yandan Suriye'nin kuzeyindeki sosyal paylaşım sitelerinden aktivistler geçtiğimiz cuma günü gösteri çağrısında bulundu. Halk Hareketi Güçleri, yakınlaşmadan memnuniyetsizlik içinde ve Ankara'nın silahlı çatışmalar boyunca destekledikten sonra attığı bu adımın yanı sıra Suriye Geçici Hükümeti Başkanı’nın uzlaşma sürecine karşı olmadığına ilişkin açıklamaları nedneiyle gensoru önergesi talebinde bulundu.
Sahadaki gelişmeler ve Moskova'daki üçlü toplantıdan bu yana siyasi ve askeri düzeyde birbirini izleyen açıklamaların yanı sıra dışişleri bakanlarının yer alacağı üst düzey bir diplomatik toplantından bahsedilmesi, özellikle BAE'nin Rusya ile birlikte siyasi çözüm yoluna girmesi, bu tür bir çözümü reddeden muhalefette süreci tersine döndürüyor.



Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
TT

Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Yale Üniversitesi’nin Halk Sağlığı Fakültesi’ne bağlı İnsani Araştırmalar Laboratuvarı’na göre, uydu görüntüleri, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kontrolünü ele geçirdiği Sudan'ın batısındaki Darfur eyaletinin kuzeyinde bulunan el-Faşir şehrinde ‘toplu mezarlar’ ve ‘ceset imha faaliyetlerinin’ izlerini ortaya çıkardı.

Sudan ordusunun Darfur'daki son büyük kalesi olan el-Faşir'in HDK tarafından ele geçirilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM), katliamlar, tecavüzler, yağmalamalar ve halkın toplu olarak yerinden edildiğini bildirdi.

HDK'nin sosyal medyada yayınladığı videolarla desteklenen çok sayıda tanık ifadesi, iletişimden tamamen kopuk olan şehirde yaşanan zulmü gözler önüne serdi.

s
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Dün yayınlanan İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, el-Faşir'deki eski bir hastane ve caminin yakınında ‘toplu mezar olduğu düşünülen en az iki bölgede toprak bozulmaları’ olduğu belirtildi.

Raporda, ‘şu anda HDK tarafından gözaltı merkezi olarak kullanılan’ bir doğum hastanesinin dışında daha önce tespit edilen hendeklerin ve nesne yığınlarının ortadan kaybolduğu ifade edildi.

Raporda ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 450 hasta ve personelin öldürüldüğünü bildirdiği Suudi hastanesine yakın bir caminin yakınında ‘yaklaşık 7 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir hendekten’ bahsedildi.

İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, HDK'nin bir yıldan fazla süren kuşatma sırasında inşa ettiği toprak bariyerin yakınında toplu infazlara dair kanıtlar olduğu kaydedildi.

yu
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) pazartesi günü, ‘el-Faşir'de işlenen zulümlerin kanıtlanması halinde, Roma Statüsü uyarınca savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil edebileceği’ uyarısında bulundu.

HDK şehri ele geçirdikten sonra on binlerce kişi şehirden kaçtı. AFP'ye konuşan tanıklar, bu güçlerin kaçmaya çalışan yüzlerce sivili gözaltına aldığını, ayrıca onlara şiddet uyguladığını ve öldürdüğünü söyledi.

BM bugün, saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısının yüzlerce olabileceğini bildirdi. Ordu destekli hükümet ise HDK’yi 2 bin sivili öldürmekle suçluyor.

BM'ye göre, Nisan 2023'te Sudan'da patlak veren çatışma on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olarak dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizine yol açtı.


Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

İnci Mecdi

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma yetkisi talep ediyor. Uluslararası istikrar gücü, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonunda sunduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı uzun vadede sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planının temel unsurlarından biri.

Amerikan medya kuruluşlarının incelediği taslak karara göre, uluslararası güç, silahlı örgütlerin “kalıcı olarak silahsızlandırılması” da dahil olmak üzere Gazze'deki silahsızlandırma sürecini temin etmek için İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Ayrıca Filistinli polis memurlarına eğitim ve destek sağlayacak, sivilleri koruyacak ve insani yardım koridorlarının güvenliğini sağlayacak. ABD’li yetkililere göre taslak, 15 üyeli konsey ve diğer uluslararası ortaklar arasında kapsamlı müzakerelerden geçmesi beklenen bir ön taslak. Nitekim şu anda tartışılıyor ve bu istişareler doğrultusunda revize ediliyor.

Silahsızlandırma sürecini temin etmenin yanı sıra, bir barış gücü değil, güvenliği sağlamaktan sorumlu bir yürütme organı olacak olan bu gücün, Gazze Şeridi'nin hem İsrail hem de Mısır ile olan sınırlarını güvence altına alması, sivilleri ve insani koridorları koruması ve yeni bir Filistin polis gücü yetiştirmesi öngörülüyor. Taslak, katılımcı ülkelere, Gazze Şeridi’nin geçici yönetimini üstlenmesi beklenen ve henüz kurulmamış olan “Barış Konseyi” ile iş birliği içinde, 2027 yılı sonuna kadar Gazze'de güvenliği sağlama konusunda geniş bir yetki veriyor. Yine taslak, bu gücün Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve koordinasyon içinde olmasını da öngörüyor.

İsrail'in itirazı

Taslakta, önerilen uluslararası güce hangi ülkelerin katılacağı veya ne kadar askerle katkıda bulunacağı belirtilmedi. Ancak, istikrar gücüne katılmakla ilgilenen birçok Arap ve Arap olmayan devlet, BM'nin plana verdiği desteğin katılımları için ön koşul olduğunu ifade etti. ABD'nin BM misyonu, Independent Arabia'nın sorularına yanıt vermedi, ancak kaynaklar, ABD'nin talebi üzerine Gazze'de istikrarı sağlamak için uluslararası güce birkaç ülkenin katılmayı düşündüğünü belirtiyor.

Arap Amerikalılar Barış Komitesi Başkanı ve Gazze'de arabuluculuk yapan Bişara Bahbah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki uluslararası istikrar gücüne hem Türkiye hem de Katar'ın katılmasına karşı çıktığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, gücün misyonunun “İsrail'in kendini rahat hissettiği tarafları veya İsrail'in rahatlıkla iş yapabileceği ülkeleri içermesi gerektiği” yönündeki açıklamaları da bunu teyit ediyor. Ancak Rubio belirli bir ülke adı vermedi veya olası bir vetodan bahsetmedi.

Azerbaycan merkezli ANewsZ kanalının haberine göre, ABD, çatışmalar sona erdiğinde Gazze'nin güvenliğini sağlamayı ve insani yardımların ulaştırılması faaliyetlerini genişletmeyi amaçlayan bir misyona katılımı için Azerbaycan ile iletişime geçti. Bakü, hem İsrail hem de Filistin Ulusal Otoritesi ile diplomatik ilişkilere sahip. Kasım 2022'de Azerbaycan Meclisi, Tel Aviv'de bulunması şartıyla İsrail’de bir büyükelçiliğin açılmasını onaylamıştı.

Büyükelçilik, diplomatik temsilcilik ve Bakü'den bir büyükelçinin atanmasıyla Mart 2023'te resmen açıldı. Aynı zamanda Azerbaycan, 2022'nin sonlarında Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir “temsilcilik ofisi” kurdu. Bu ofis, Azerbaycan'ın İsrail ile yakın ortaklık ile Filistinlilerle dayanışmayı sürdürmeye yönelik diplomatik stratejisini yansıtıyor.

İsrailli muhalif milletvekili ve Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Moşe Tur-Paz, “Diğer ordulara böylesine önemli bir rol vermek soru işaretleri yaratıyor ve bu İsrail'in çıkarına olmayabilir.” dedi. “Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verme çabalarına diğer ülkelerin katılımının iyi bir şey olduğu doğru, ancak aynı zamanda İsrail için bir tehdit de oluşturabilir,” diye ekledi ve Türkiye gibi bir ülkenin Hamas ile yakın bağları olduğunu belirtti.

İsrail'in böyle bir güce hangi ülkelerin katılacağını ne ölçüde belirleyebileceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Kudüs merkezli bir düşünce kuruluşu olan Yahudi Halkı Politika Enstitüsü'nden Yaakov Katz, basına yaptığı açıklamada, “İsrail'in bakış açısından sorun, artık istediği gibi hareket edememesi ve bunun sonuçları olacak” yorumunu yaptı.

Mısır bir temel taş

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Heysem Hasaneyn yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze'deki herhangi bir uluslararası gücün temel taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve Endonezya veya Azerbaycan gibi Arap olmayan Müslüman ülkelerin yanı sıra BAE, Ürdün ve Fas'ın da potansiyel katkıları olabileceğini belirtti.

Yeni bir Filistin polis gücünün eğitilmesi konusuna gelince, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ülkesinin Filistin güvenlik güçlerini eğitmeye başladığını açıkladı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Medbuli, Mısır'ın “Gazze'ye uluslararası desteğin, sahada görev yapacak bir misyonu da kapsamasını memnuniyetle karşıladığını” belirtti. Bu misyonun yetkilerinin “Gazze ile Batı Şeria'da (Doğu Kudüs de dahil) bir Filistin devletinin kurulmasına giden süreci temsil eden tek bir siyasi paket kapsamında uluslararası güçlerin konuşlandırılması yoluyla, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenmesinin” şart olduğunu da ifade etti.

Net bir çerçeve ve siyasi bir plan

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden gözlemciler, Gazze'nin geleceğinin yalnızca Kudüs'te veya Gazze Şeridi'nde değil, aynı zamanda Riyad, Abu Dabi, Ankara ve Doha'da da belirleneceğine inanırken, Körfez ülkelerinin Gazze'ye doğrudan müdahale konusunda çok istekli olmadıklarını belirtiyorlar. Nitekim savaş sırasında diplomatik çerçevelere verdikleri destek, sahada fiili bir katılımdan ziyade, İsrail’e çatışmayı sona erdirmesi ve siyasi süreci yeniden başlatması için baskı yapmayı amaçlıyordu.

Benzer şekilde, Hasaneyn de, Gazze'nin Hamas sonrası geleceği için net, ABD öncülüğünde bir çerçeve ve güvenilir bir siyasi plan olmadığı sürece Körfez ülkelerinin katılımının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve “hiçbir Arap hükümeti Gazze'yi İsrail adına yönetiyormuş gibi görünmek istemiyor” dedi.

Hamas'ın silahsızlandırılması, Trump'ın ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için hazırladığı 20 maddelik planın temel meselelerinden biri olmaya devam ediyor; ancak Hamas bu adımı henüz tam olarak kabul etmedi. Hamas liderleri, tüm silahları bırakmanın teslim olmak anlamına geldiğini ve İsrail'e karşı silahlı mücadelenin hareketin ideolojisinin temel bir parçası olduğunu defalarca dile getirdiğinden, uluslararası gücün Gazze'de silahsızlanmayı nasıl gerçekleştireceği belirsizliğini koruyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri ile Hamas unsurları arasında bir tampon bölge oluşturmak için “Sarı Hat” adıyla bilinen hat boyunca çokuluslu bir güç konuşlandırılması planlanıyor. ABD tampon bölgenin haritasını çıkarırken, İsrail önemli stratejik noktaların kontrolünü elinde tutacak. Bu arada, AP'ye göre, Ürdün, BAE ve Fas'ın yardımıyla Gazze'nin güneyinde ve kuzeyinde insani yardım bölgeleri kuruluyor.

İngiltere Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı Hamish Falconer, Trump’ın planının ikinci aşamasıyla ilgili birçok soru işareti olduğunu ve ilk aşamanın uygulanmasının henüz tamamlanmadığını söyledi. Falconer, Gazze'deki herhangi bir istikrar gücünün “BM Güvenlik Konseyi yetkisiyle desteklenmesinin” önemli olduğunu da vurguladı.


İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün (Cuma), ordunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Hamas tünellerini “son tünele kadar” imha etmesini ve ortadan kaldırması talimatını verdiğini açıkladı.

Katz, X hesabındaki mesajında şu ifadeleri kullandı:  “Tüneller olmazsa Hamas da olmaz.” Geçen ay Katz, Gazze'yi silahsızlandırma sürecinin sadece grupları silahsızlandırmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Hamas'ın tünel ağının tamamen yok edilmesini de içerdiğini belirtmişti. Alman Haber Ajansı  DPA'ya göre, ordu İsrail kontrolündeki sarı bölgede tünellerin yıkımını  öncelik hale getirdi.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusı  İsrail'in kontrolündeki Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü temsil eden sarı hattın doğu tarafında, Hamas unsurlarının tünellerde hala saklandığını tahmin ettiklerini belirtti.