Tahran'daki büyükelçiliklere yönelik saldırılar nedeniyle yaşanan diplomatik krizler

2016 yılının Ocak ayında Tahran'daki Suudi Arabistan elçilik binasına yönelik düzenlenen saldırı sonrasında yükselen dumanlar (AP)
2016 yılının Ocak ayında Tahran'daki Suudi Arabistan elçilik binasına yönelik düzenlenen saldırı sonrasında yükselen dumanlar (AP)
TT

Tahran'daki büyükelçiliklere yönelik saldırılar nedeniyle yaşanan diplomatik krizler

2016 yılının Ocak ayında Tahran'daki Suudi Arabistan elçilik binasına yönelik düzenlenen saldırı sonrasında yükselen dumanlar (AP)
2016 yılının Ocak ayında Tahran'daki Suudi Arabistan elçilik binasına yönelik düzenlenen saldırı sonrasında yükselen dumanlar (AP)

İran’ın başkenti Tahran'daki yabancı elçiliklere yönelik yapılan son saldırılar şaşırtıcı değil. İran'ın dış ilişkileri, özellikle 1979 devriminden sonra velayet-i fakih rejiminin yönetime gelmesiyle diplomatik karargâhların korunamaması sonucu krizler yaşadı. Tahran ve uluslararası toplum ilişkilerinde yaşanan gerginlik bağlamında büyükelçiliklere yönelik saldırılar ve kötü niyetli eylemler, diplomatların sindirilmesi ve rehin alınmasına ilişkin eski yaraları yeniden açtı.
İran hafızası, 11 Şubat 1829'da Rus işgaline karşı çıkan Tahranlı kitlelerin Rus büyükelçiliğine düzenlediği ve Rus büyükelçisi Aleksandr Griboyedov'un öldürülmesine neden olan saldırıdan bu yana büyükelçiliklere yönelik pek çok saldırıya şahitlik etti. Ancak son kırk yılda Tahran’daki büyükelçiliklere yönelik yapılan saldırılarda büyük bir sıçrama yaşandı.

Besic Direniş Gücü tarafından Şubat 2006'da Danimarka büyükelçiliğine yapılan saldırı
Büyükelçiliklere ve diplomatik merkezlere yönelik saldırılar nedeniyle Tahran'ın karşılaştığı en önemli diplomatik krizler şunlardır:

Rehine krizi
Tahran’daki büyükelçiliklere yönelik saldırıların bıraktığı acı hatıralardan biri, Şah'ın devrilmesinden kısa bir süre sonra, Kasım 1979'da birinci rehberin (Humeyni) taraftarlarından radikal eğilimli bir grubun Amerikan Büyükelçiliği’ne saldırısıdır. Bu saldırıda çoğu diplomat olan 52 Amerikalı 444 gün rehin alındı. Rehineler 20 Ocak 1981'de serbest bırakıldılar. Saldırının o zamanki failleri, rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ABD'nin Şah Muhammed Rıza Pehlevi'yi İran'da yargılanmak üzere teslim etmesini talep ettiler. ABD Başkanı Jimmy Carter'ın izniyle eski İran Şahı ABD'deki bir hastanede kanser tedavisi görüyordu. Carter'ın iktidarının son iki yılında başlayan kriz, Ronald Reagan'ın başkanlığının ilk gününde Cezayir'in arabuluculuğunda Washington ile Tahran arasında imzalanan bir anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle sona erdi.
Diplomatik krizin etkileri bugün de devam ediyor. Devrim Muhafızları, "casusluk ini" olarak adlandırdığı Tahran'ın göbeğindeki ABD büyükelçilik binasını propaganda faaliyetleri için karargâh olarak kullanıyor.

* İngiltere Büyükelçiliği
Tahran'ın merkezindeki İngiliz Büyükelçiliği Kasım 2011'in sonunda, başta öğrenci kanadı olmak üzere "Besic" militanları tarafından saldırıya uğradı. Londra o sırada yaptığı açıklamada, İran rejiminin zımni onayı olmadan saldırının gerçekleşmeyeceğini söyledi. Avrupa, İran bankacılık sektörüne bir dizi yaptırım uyguladı. Bunun üzerine İran parlamentosu İngiliz büyükelçisini sınır dışı etme ve ticari ilişkileri azaltma yönünde oy kullandı.

Kasım 2011'de Besic militanlar tarafından İngiliz Büyükelçiliğine yönelik düzenlenen saldırı (Fars)
Bazı öğrenciler, Tahran'ın merkezindeki İngiliz diplomatik yerleşkesine düzenledikleri ve saatler süren saldırıda, İngiliz bayrağını ve Kraliçe II. Elizabeth'in portrelerini yırttılar. Büyükelçilikteki ofislere molotof kokteyli attılar. Saldırının ilk saatlerinde 6 büyükelçilik çalışanı kısa süreliğine rehin alındı. Rehineler diplomatik polisin arabuluculuğuyla serbest bırakıldılar.
Bu olayların arka planında, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler mümkün olan en düşük seviyeye indirildi ve İngiltere, İranlı yetkilileri sınır dışı etti. İran yaygın bir uluslararası kınamayla karşı karşıya kaldı Almanya, Fransa, İtalya ve Hollanda, istişareler yapmak ve İngiliz hükümetiyle dayanışma göstermek amacıyla Tahran'daki büyükelçilerini geri çağırdılar.

Tahran ile Londra arasındaki son diplomatik gerilimin ardından İngiliz Büyükelçiliği duvarını kaplayan slogan ve grafitiler (Twitter)
Tahran ile Londra arasındaki ilişkiler, nükleer müzakerelerin dışında diplomatik görüşmeler yapılana kadar dört yıl boyunca kopuk kaldı. Nükleer anlaşmanın duyurulmasından haftalar sonra, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, Tahran'a giden siyasi ve ticari heyete başkanlık yaptı. Hammond orada iki ülkenin büyükelçiliklerini yeniden açma kararını ve diplomatik mesafenin sona erdiğini duyurdu. Geri dönüş ilişkilerin, konsolosluk seviyesinden büyükelçilik seviyesine yükselmesi ile oldu. Daha sonra Tahran, İngiliz büyükelçilik binasına verilen zararı tazmin etti.
 
* Suudi Arabistan Büyükelçiliği
İran Dini Lideri Ali Hamaney'in destekçileri ve Besic üyeleri 2 Ocak 2016'da Suudi Arabistan'ın Tahran'daki büyükelçiliğine ve Meşhed'deki konsolosluğuna saldırdı. Böylece yabancı büyükelçiliklere yönelik saldırı senaryosu tekrarlandı. Yetkililerin resmi tahrikinin gölgesinde gerçekleşen saldırı “Riyad'ın Tahran'ın içişlerine müdahalesinin reddi” şeklinde gerekçelendirdi. 
İran haber ajansları, Suudi Arabistan'ın Meşhed ve Tahran'daki büyükelçiliği ve konsolosluğuna yapılan saldırının görüntülerini yayınladı. Görüntülerde mülklerin, idari belgelerin, bilgisayarların ve telefonların yağmalandığı ve büyükelçilik binasına yangın bombalarının atıldığı görüldü.
Dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani saldırıyı eleştirerek büyükelçilik ve konsolosluğun "meşru ve yasal olarak İran'ın koruması altında olması gerektiğini, saldırının haksız ve İran rejiminin itibarına yönelik "saldırgan ve zararlı" bir eylem olarak değerlendirdi. Tahran kışkırtıcı tutumlarından hızla geri adım attı.
İran Cumhuriyet Savcılığı, Suudi büyükelçilik binasına giren 50 kişinin tutuklandığını ve saldırının arkasında kimlerin olduğunu bulmak için soruşturma başlatıldığını açıkladı.
İran haber sitelerinin aktardığına göre Dışişleri Bakanlığı, Suudi büyükelçiliği ve konsolosluğunun güvenliğinin sağlanmasını güvenlik güçlerinden talep etmesine rağmen saldırının gerçekleştiğini duyurdu. Saldırıdan saatler önce, Devrim Muhafızları’nın haber siteleri, Suudi büyükelçiliğinin adresine de yer vererek, medreseler ile Besiç güçlerinden destekçilerini büyükelçilik önünde toplanmaya çağırmıştı.
Saldırı, İran diplomatik misyonunun Suudi Arabistan'dan sınır dışı edilmesine ve Tahran ile ilişkilerin kopmasına yol açtı. Körfez ülkeleri Tahran'daki büyükelçilerini geri çağırdı.
BM Güvenlik Konseyi ve birçok Batılı ülke, İran'ın Suudi Arabistan büyükelçiliğine yönelik saldırısını kınadı. Güvenlik Konseyi, Tahran'ı diplomatik misyonları ve konsolosluk tesislerini ve bunların personellerini korumaya ve Viyana Sözleşmelerine tam saygı göstermeye çağıran güçlü bir açıklama yayınladı.



Husiler, Kızıldeniz'i kasıp kavuruyor: Tamamen yalnızsınız

Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)
Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)
TT

Husiler, Kızıldeniz'i kasıp kavuruyor: Tamamen yalnızsınız

Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)
Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)

İran destekli Husilerin, Kızıldeniz'deki iki ticari gemiyi batırmasının yankıları sürüyor. 

Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri, 7 Temmuz'da yaptığı açıklamada Magic Seas isimli gemiyi, iki insansız deniz aracının yanı sıra üç drone ve 5 balistik füzeyle vurduklarını duyurmuştu. 

Sözcü, 9 Temmuz’daki açıklamasında da Eternity C adlı geminin vurulduğunu söylemişti. 

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberinde, Liberya bandıralı iki geminin de Yunan şirketlerine ait olduğu belirtiliyor.

Haberde yardım çağrısı yapılmasına rağmen ABD ya da müttefiklerinin bölgedeki hiçbir gemisinin olaya müdahale etmediği aktarılıyor.

Pazar günü düzenlenen saldırıda Magic Seas mürettebatının gemiyi terk ettiği belirtiliyor. 

Ancak pazartesi gecesi düzenlenen ikinci saldırıda Eternity C mürettebatının Husilerle çatışmaya girdiği, bazı kişilerin Şii örgüt tarafından rehin alındığı aktarılıyor. En az üç kişinin gemide ölü bulunduğu, 15 kişinin kayıp olduğu, 10 kişininse kurtarıldığı yazılıyor. 

Britanyalı denizcilik teknolojisi firması VanguardTech’ten Ellie Shafik, "Bu, Husilerin 48 saat içinde yarattığı en ciddi hasar" diyor. 

Eski Birleşik Krallık Donanması Subayı Christopher Long da Husi militanlarının kontrolündeki bölgelerde askeri varlığın çok zayıf olduğunu, bunun da ticari gemileri savunmasız bıraktığını söylüyor. Long, "Oradaysanız, tamamen yalnızsınız" ifadelerini kullanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla Husilere ait hedeflere 15 Mart’ta saldırı başlatılmıştı. 6 Mayıs’ta örgütle ateşkes yapıldığı ve operasyonun sonlandırıldığı duyurulmuştu. 

WSJ’nin aktardığına göre ABD, Husiler Amerikan gemilerine saldırmadıkça ateşkesi geçerli sayıyor. Pentagon’un bölgedeki askeri duruşunu değiştirmediği aktarılıyor. 

Diğer yandan Husilerin saldırıları, Gazze’de yeni bir ateşkes anlaşması için görüşmelerin yoğunlaştığı bir dönemde meydana geldi. 

Katar’ın başkenti Doha’da süren müzakerelerde Tel Aviv yönetimi ve Hamas arasındaki anlaşmazlıkların büyük ölçüde çözüldüğü fakat İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini ayıran Morag Koridoru'nda işgali sürdürme ısrarının henüz aşılamadığı kaydedilmişti.

Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı operasyonuna destek olarak başlatmıştı.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, AP