Endonezyalı müzik grubu Arap müziği ve Dangdut’u harmanlıyor

Nasida Ria grubunun kadın müzisyenleri (AFP)
Nasida Ria grubunun kadın müzisyenleri (AFP)
TT

Endonezyalı müzik grubu Arap müziği ve Dangdut’u harmanlıyor

Nasida Ria grubunun kadın müzisyenleri (AFP)
Nasida Ria grubunun kadın müzisyenleri (AFP)

60 yaşındaki şarkıcı Rein Yamaine, Endonezya’nın başkenti Cakarta’da düzenlenen bir festivalde, binlerce Endonezyalı gencin önünde nükleer bomba tehlikesini konu alan neşeli bir melodi eşliğinde performansını sergiliyor.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre güzel sesli şarkıcıya, başörtüsü takan, siyah ve gümüş renkli elbiseler giyen, keman, mandolin, bambu flüt ve tef çalan kadın grubu Nasida Ria’dan müzisyenler eşlik ediyor.
‘Boom Nuclear’ şarkısında şu sözlere yer veriyor:
 “Ey atom bombasının lanet olası mucidi, neden kıyamet gününü çağırıyorsun?”
 Şarkıcının genç hayranları bu şarkının melodileriyle dans ederek ona ‘Anne’ diye sesleniyor.
47 yıl önce kurulan grup, ilahilerle ilgileniyordu. Şimdi Arap müziği ve genellikle modası geçmeyen Endonezya halk müziği Dangdut’u harmanlayan düzinelerce kadın müzisyeni içeriyor. Mizahı, adalet veya insan hakları gibi ciddi konularla harmanlayan grup, neşe arayan genç neslin ilgisini çekti.
Eğlenceli şarkılarıyla tanınan grup, Endonezya’daki müzik sahnesinin yenilenmesinden yararlanarak popülaritesini artırdı. Grubun şarkıları metafor ve benzetmelerle dolu. Örneğin baştan çıkarmada iyi olan insanları ‘alçak yarasalar’ olarak tanımlıyor.
Rein Yamaine, “Gençlerin iletişim kurmak için kullandıkları yol artık bu” dedi. Ama en önemlisi, şarkılarımızın ifade ettiği fikirlerin ikna edici olması. Üyelerinin çoğunluğunun yaşlı olmasına ve sunduğumuz müziğin kendilerine hitap etmemesine rağmen grubun hala genç kategorisi tarafından sevilmesine minnettarım” diye ekledi.
Endonezya’da müzik gelişiyor. Endonezyalılar, popüler Batı şarkılarına ek olarak, Dangdut gibi geleneksel türlerin yanı sıra doğu Endonezya lehçeleriyle söylenen Cava ve Reggae müziklerine de giderek ilgi duyuyor. Müzik muhabiri Shindo Albito’ya göre, Nasida Ria grubu her zamankinden daha popüler hale geldi.



30 yıldır gözlemlenen "başarısız yıldızın" ikiz olduğu keşfedildi

İkili birbirine çok yakın olduğu için bugüne kadar tek bir cisim sanılıyordu (K. Miller/R. Hurt/Caltech/IPAC)
İkili birbirine çok yakın olduğu için bugüne kadar tek bir cisim sanılıyordu (K. Miller/R. Hurt/Caltech/IPAC)
TT

30 yıldır gözlemlenen "başarısız yıldızın" ikiz olduğu keşfedildi

İkili birbirine çok yakın olduğu için bugüne kadar tek bir cisim sanılıyordu (K. Miller/R. Hurt/Caltech/IPAC)
İkili birbirine çok yakın olduğu için bugüne kadar tek bir cisim sanılıyordu (K. Miller/R. Hurt/Caltech/IPAC)

Gökbilimcilerin yıllardır aşina olduğu kahverengi cücenin aslında iki cisim olduğu ortaya çıktı. Türünün ilk örneği olan ikili sistemin tespiti, yıllardır çözülmeyi bekleyen bir gizemi de aydınlattı.

1995'te keşfedilen Gliese 229B, bulunan ilk kahverengi cüceydi. "Başarısız yıldız" da denen bu cisimler, yıldızlar gibi gaz ve toz bulutunun çökmesi sonucu oluşsa da çekirdeklerinde nükleer füzyonu tetikleyecek kütleye sahip değiller. 

Yaklaşık 19 ışık yılı uzaktaki bir yıldızın yörüngesinde dönen Gliese 229B'nin beklenenden çok daha sönük olması uzun zamandır gökbilimcilerin kafasını kurcalıyordu.

Gökcisminin aslında iki ayrı kahverengi cüce olduğu teorisi ortaya atılsa da bir türlü kanıtlanamamıştı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (16 Ekim) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, Şili'deki Çok Büyük Teleskop'u kullanarak bu teoriyi doğruladı. 

Gliese 229B'den yayılan ışığı inceleyen araştırmacılar, zıt yönlerde dönen iki ayrı kahverengi cüce olduğunu gördü. 

Gliese 229Ba ve Gliese 229Bb adı verilen cisimler, yaklaşık 6 milyon kilometre gibi çok yakın bir mesafeden birbirinin etrafında dönüyordu. Bu mesafe kulağa epey uzak gelse de 19 ışık yılı uzaklıktan bakıldığında, aslında cisimlerin ayırt edilmesini engelleyecek kadar yakın.

Daha önce kahverengi cüce çiftleri saptanmıştı ama bu ikili, çok daha yakın bir şekilde dönüyor. Birbirlerinin yörüngesi etrafındaki dönüşlerini 12 günde tamamlayan cisimlerden biri Jüpiter'in 38, diğeri de 34 katı kütleye sahip.

ABD'deki Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde (Caltech) doktora öğrencisi ve makalenin başyazarı Jerry Xuan, "Gliese 229B, örnek bir kahverengi cüce olarak kabul ediliyordu" diyerek ekliyor:

Artık bu cismin doğası hakkında başından beri yanıldığımızı öğrendik. Bir değil iki taneler.

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden çalışmanın ortak yazarı Rebecca Oppenheimer ise bulgular hakkında "Evrenin ne kadar tuhaf olduğunu ve yıldız sistemlerinin bizimkinden ne kadar farklı olduğunu gösteriyor" ifadelerini kullanıyor.

Gliese 229B ikilisinin nasıl meydana geldiği henüz net değil. Bilim insanları, onları oluşturan toz ve gaz bulutunun ikiye ayrılarak iki tane kahverengi cüce "tohumu" üretmiş olabileceğini düşünüyor.

Aralarında kütleçekimsel bir bağ oluşan bu tohumlar, bugün görülen cisimleri meydana getirmiş olabilir.

İlk kahverengi cücenin aslında ikiz olması, bu türden daha fazla çift olabileceği düşüncesini de akla getiriyor. 

Araştırmacılar bundan sonra birbirine çok yakın mesafeden dönen kahverengi cüce çiftlerini aramayı planlıyor. 

Caltech'ten Prof. Shri Kulkarni, yeni çalışma hakkında "Neredeyse 30 yıl sonra yeni bir gelişme olduğunu görmek çok güzel" diyor. Son araştırma ekibinde yer almayan ancak Gliese 229B'yi ilk keşfedenler arasında olan Prof. Kulkarni ekliyor: 

Bu ikili sistem insanı yine hayrete düşürüyor.

Independent Türkçe, Space.com, Associated Press, Nature