Depremle birlikte en çok merak edilen 9 soru

6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ile birlikte en çok merak edilen merak edilen sorular

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Depremle birlikte en çok merak edilen 9 soru

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 6 şubat günü meydana gelen iki şiddetli deprem, Türkiye ve Suriye'de en az 25 bin kişinin ölümüne neden olurken, 100 bini aşkın kişi de yaralandı.
Sarsıntılar Kahramanmaraş'ın yanı sıra Hatay, Gaziantep, Adana, Malatya, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Adıyaman'ı da etkiledi.
7.7 Mm büyüklüğündeki ilk depremin üzerinden 24 saat geçmemişken 7.6 Mw büyüklüğünde yeni bir sarsıntıyla yıkım daha da arttı.
Haber yayına hazırlandığı sırada Türkiye vefat edenlerin sayısı 19 bin 388 yaralıların sayısı ise 77 bin 711'di.
6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ile birlikte en çok merak edilen merak edilen sorular:

1. Neden geç müdahale edildi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Adıyaman'da yaptığı açıklamada "Müdahaleleri arzu ettiğimiz hıza ulaştıramadığımız bir gerçektir" dedi. Erdoğan, "Depremin yıkım etkisi 500 kilometrelik bir alana yayıldığı için işimiz maalesef çok zor oldu. Bölgenin yakın dönemde rastlamadığımız şiddette bir kış yaşıyor olması da önümüze başka bir engel olarak çıkmıştır" dedi.
AFAD Başkanı Yunus Sezer:
"Deprem bölgesine müdahalede 2 önemli engel ile karşılaştık. Birincisi çok olumsuz kış şartları var. Kış şartları hem kara da hem de hava ulaşımını engelledi. Helikopterler, uçaklar kalkamadı. Karadan ulaşımda ise depremin etkisiyle birçok yolda ve köprülerde sıkıntılar yaşandı. Hava şartları çok kötü olmasına rağmen pilotlarımız risk alıp, canlarını hiçe sayarak indirmeler yatı. Afet dar kapsamlı olunca bölgedeki illeri koordine edip anında tüm kapasiteleriyle müdahale sağlanıyordu. Bir ilde afet olunca çevresindeki illerde oraya gidecek ekip bellidir, afet yaşanan ile ilk gidecek 5 il, daha sonra yardıma gidecek 5 il daha var. Deprem o kadar geniş alanı etkiledi ki, hem ilk yardıma gidecek 5 ildeki ekip hem de sonrasındaki 5 ildeki ekip depremzede oldu. Birinci depremin şoku yaşanırken ikinci depremin yaşanması da müdahaleyi geciktiren en önemli olayların başında geldi."

2. İHA-SİHA'lardan görüntü alınamadı mı?
AFAD Başkanı Yunus Sezer: Olumsuz hava şartları nedeniyle belli bir dönem uçuş olmadı. İHA ve SİHA uçamadığı için görüntü alma şansımız olmadı. AFAD'ın, emniyetin, jandarmanın bulut altı görüntüleme sistemleri var. Onlarda da havanın açtığı belli dönemlerde görüntü alabildik ve yıkımları tespit ettik. İlk iki gün yoğun olumsuz bir hava şartları vardı. Hava şartlarıyla mücadele ettik.

3. Uluslararası yardım çağrısı ne zaman yapıldı?
AFAD Başkanı Yunus Sezer: Depremden 15 dakika sonra kriz masası oluşturduk, AFAD merkezinde toplandık. Olayın boyutlarını tespit etmeye çalıştık, kısa bir değerlendirme yapıldı. Depremin boyutunu belirledik ve 1 saat gibi kısa bir sürede 4. seviye afet olarak ilan ettik, uluslararası yardıma açık olduğumuzu belirttik. Burada 1. seviye ilin kendi imkânlarıyla, 2. seviye bölge kapasitesinin kullanılması, 3. seviye ulusal kapasitenin kullanılması, 4. seviye ise hem ulusal hem de uluslararası yardımın gerekliliği vurgulanıyor. Depremin boyutunu görünce acil olarak 4. seviye afet ilanı yaptık.

4. Yardımlarda neden kaos oluşuyor?
Vatandaşlar inanılmaz bir şekilde seferberlik içerisinde. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ancak oluşan Trafik ve yoğunluk çalışmaları olumsuz etkiliyor. Bireysel bölgeye gönderilen yardımlar trafiği sıkıntıya sokuyor. Bu nedenle bireysel olarak giden araçlara kısıtlama getirildi. İllerde koordinasyonlu yapılmayan, kriz masalarının yönlendirmesiyle birlikte hareket edilmeyen yarımlar ne yazık ki bölgede ihtiyaç fazlası olarak öne çıkmaya ve israf edilmeye başlandı. AFAD ve bölgede kurumsal STK'ların yayımladıkları ihtiyaç listesine göre hareket edilmesi isteniyor. Bölgeye bireysel yardımların gönderilmemesi isteniyor.
Yardımlarda kaosun oluşmasının bir diğer sebebi de bölgeler arası koordinasyonun iyi sağlanamaması ve muhataplık sorunu. Farklı şehirlerde tırlarıyla yardıma gidenler bunları rast gele boşaltıp dönüyorlar.
Depremde yolların çökmesi, mevsimsel şartlar, koordinasyonsuzluk, müdahale edecek ekiplerin bir kısmının enkazda kalması ve yardım yapan sivil toplum kurum aralarındaki koordinasyonsuzluk başlıca sebepler olarak öne çıkıyor.

4. GMS şirketleri neden hizmet veremedi-iletişim sağlanamadı?
GSM şirketleri yine sınıfta kaldı. Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen büyük deprem felaketiyle beraber mobil operatörlerin hizmetlerinde büyük aksaklıklar yaşandı. Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone'un 11 milyonu aşkın mobil abonesinin olduğu deprem bölgesinde özellikle arama-kurtarma açısından en kritik saatlerde iletişim ve haberleşme imkanları kısıtlı kaldı. Yönetmelikte net olarak belirlendiği halde yeterli kapasitede mobil ve yedek haberleşme sistemleri 'ivedilikle' kurulmadı.
Operatörlerin afet zamanında öngörülebilir şekilde ulaşımda yaşanacak aksaklıklara karşı bölgesel acil durum planları olmadığı görüldü. 26 Eylül 2019'da İstanbul Silivri açıklarında yaşanan 5.8'lik depremin ardından Türkiye'de hizmet veren tüm GSM operatörlerinin ağları saatler boyunca devre dışı kalmıştı. Daha büyük bir afet riskine karşı 3 GSM operatörünün ortak ve ücretsiz hat kurmasına karar verilmişti. Ancak 3-6 ayda kurulması planlanan hat 3 yıl geçmesine rağmen ortada yok.
Turkcell'in 'gururla' tanıttığı havadan 4.5G hızında internet sağlayacak 'Dronecell'i ise sadece deprem bölgesinde değil artık firmanın sitesinde bile görülmüyor. Bunun yanında Elon Musk'ın Starlink uydularıyla internet sağlama teklifi Türksat'ın yeterli kapasiteye sahip olduğu gerekçesiyle reddedildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Aralık 2021'de fırlatılan Türksat 5B uydusuyla 56 GBps hızında internet hizmeti sunulabileceğini bildirmişti. Ancak bu teknolojiden de deprem bölgesindekiler yararlanamadı.
Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri yönetmeliğinde operatörlerin sorumluluğu "Cep telefonu ve sabit telefon operatörleri kendilerine ulaşan talepleri yerine getirmek ve afet bölgesinde yeterli kapasitede mobil ve yedek haberleşme sistemlerinin ivedilikle kurulmasını sağlamakla sorumludur" şeklinde net bir şekilde ortaya konuyor.
Ancak kritik saatlerde yeterli kapasitede mobil ve yedek haberleşme sistemleri yönetmelikte belirtildiği gibi 'ivedilikle' kurulmadı. Diğer taraftan 26 Eylül 2019'da İstanbul Silivri'de gerçekleşen deprem esnasında yaşanan iletişim aksaklıkları sebebiyle 'acil' bir şekilde bir araya gelen operatörler çeşitli kararlar almıştı. Bunların başında ise 3 operatörün afet durumunda kullanılacak yüksek kapasiteli bir ortak hat kurması geliyordu. Bu hat 3 ay içinde kurulacaktı. Kahramanmaraş depreminde bu ortak hattan haber alınamadı.

5. AFAD'IN 2020 tarihli Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı'nda hangi uyarılar yapılmıştı?
AFAD'ın 2020 tarihli Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı'nda 6 Şubat'ta gerçekleşen depremin merkez üssü Pazarcık için "aktif deprem bölgesi" deniliyor.
Rapordan dikkat çekici bölümler şöyle sıralandı: 
AFAD'ın raporunda "Kahramanmaraş'ta 7.5 büyüklüğünde bir deprem senaryosu" kullanıldı. 
Senaryo hazırlanırken şehri etkileyebilecek en büyük deprem ve geçmişte yaşanmış en büyük deprem, bölgedeki aktif fayın üretebileceği en büyük deprem, fay uzunluğu büyüklük ilişkisi gibi bilgiler kullanıldı. 
Kahramanmaraş'ın aktif fay alanına yakın olduğunu, zemin koşullarının sıvılaşmaya müsait olduğunu, yeraltı su seviyesinin çok yüksek olduğunu hatırlatan rapor, "Olası büyük bir deprem gerçekleşmesi durumunda şehrin büyük bir kısmının etkileneceği öngörülmektedir" değerlendirmesine yer verdi. 
Gölbaşı-Türkoğlu segmenti, 500 yılı aşkın süredir büyük bir deprem üretmeyen sismik boşluk konumunda bulunmaktadır. Gölbaşı-Türkoğlu, Doğu Anadolu Fay Hattı'nın beş parçasından biri ve 7.7'lik ilk depremin merkez üssü Pazarcık, bu parça üzerinde yer alıyor.
İlk depremin merkez üssü Pazarcık için ise "Kartalkaya Barajı'nın da yer aldığı bölgede olası büyük bir deprem gerçekleşmesi durumunda, bölgenin neredeyse tamamının depremden etkileneceği öngörülmektedir" denildi. Pazarcık ilçesi için ayrıca "aktif deprem bölgesi" vurgusu yapıldı. 
Depremden ağır zarar gören Türkoğlu için de olası büyük bir deprem gerçekleşmesi durumunda, bölgenin neredeyse tamamının etkileneceği öngörülmektedir. Tehlikeli madde üreten dolum tesisi bölgede yer almaktadır" ifadeleri yer aldı. 

6. Hangi ülkelerden arama kurtarma ve yardımlar geldi?
Dünyadan birçok ülke, kurum ve kuruluşsa arama kurtarma çalışmalarına destek olmak için Türkiye'ye yardım gönderdi. Arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra, dünyanın her tarafında Türkiye için yardımlar gönderilmeye başlandı. Ülke yardımlarının yanı sıra birçok ülkede halk nezdinde yardım toplama çalışmaları yapıldı.

7. Enkaz altında ne kadar süre hayatta kalınabilir?
Kurtarma ekipleri 7.7 Mw şiddetindeki ilk depremin üzerinden 72 saatten fazla süre geçmiş olmasına rağmen halen enkaz altındaki birçok kişiyi sağ çıkarıyor. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremlerinden 109.saate sağ çıkarılan insan oldu. 
2011 Japonya depremi ve tsunamisinden sonra, bir genç ve 80 yaşındaki büyükannesi, enkazda 9 gün mahsur kaldıktan sonra canlı bulunmuştu. Bundan bir yıl önce de 16 yaşındaki Haitili bir kız çocuğu da 15 gün sonra göçükten kurtarılmıştı.
Kritik saatlerin ardında kurtarılan kişiler basında genellikle "mucize" diye niteleniyor. Ancak uzmanlar nadir de olsa günler sonra bile hayatta kalabilen depremzedelerin olduğunu söylüyor.
Türkiye ve Suriye'yi etkileyen bu şiddetli depremlerde ise hava koşulları, kurtarma çabalarını olumsuz etkiledi. Sıcaklıklar donma noktasının epey altına düştü.
ABD'deki Massachusetts Genel Hastanesi'nde acil durum ve afet tıbbı uzmanı Dr. Jarone Lee, "Genellikle, 5. ila 7. günden sonra hayatta kalanlar nadiren görülüyor" ifadelerini kullandı.
7 günlük sınırı geçtikten sonra hayatta kalan birçok insan hikayesi de var. Ne yazık ki, bunlar genellikle nadir ve olağanüstü durumlar.
Northwestern Üniversitesi Feinberg tıp fakültesinde acil tıp uzmanı Dr. George Chiampas, ezilme yaralanmaları ve uzuv kopmaları gibi durumlardan mustarip kişilerin durumunun en kritik olduğunu belirtti:
"Onları bir saat içinde, o altın saatte çıkarmazsanız, hayatta kalma şansları gerçekten çok düşük."
Chiampas, devamlı ilaç kullanmak zorunda olanların da şansının hızla düşebileceğini ifade etti.
Haiti ve Nepal'deki depremlerden sonra kurtarma ekiplerinde görev alan Stanford Üniversitesi acil tıp profesörü Dr Paul Auerbach da, "Yaralanma ne kadar ciddiyse, hayatta kalma şansı o kadar az" diye konuştu.

Yaş, fiziksel ve zihinsel durum kritik önemde
Kaliforniya Üniversitesi, San Francisco'dan acil tıp uzmanı Dr. Christopher Colwell, "Gerçekten mucizevi bazı kurtarmalar yaptığımız ve insanların korkunç koşullar altında hayatta kaldığı birçok farklı senaryo oluyor" dedi.
Bu kişiler daha genç insanlar olma eğiliminde veya molozda bir cep ya da hava ve su gibi gerekli şeylere erişmenin bir yolunu bulacak kadar şanslılar.
Bunun yanı sıra zihinsel durum da hayatta kalma şansını etkileyebilir. Chiampas, diğer hayatta kalanlarla veya kurtarma ekipleriyle hiçbir teması olmayan, cesetlerin yanında mahsur kalmış insanların umutlarını yitirebileceğini kaydetti:
"Yanınızda yaşayan biri varsa, mücadeleye devam etmek için birbirinize yaslanıyorsunuz."

8. Dünya'da en fazla kaç büyüklüğünde deprem meydana gelebilir?
Büyüklük, depremde açığa çıkan enerjiyi ölçmek için kullanılan bir kavram. Depremin yarattığı etkiyi tanımlamak için kullanılan "şiddet" kavramıysa büyüklükten farklı. Ayrıca büyüklük, kişilerin sarsıntıyı ne kadar güçlü hissettiğini de göstermiyor.
Bilim insanları, kişilerin depremi hissetme şiddetinin büyüklükten bağımsız olarak merkez üssüne yakınlıkları ve bulundukları zemine göre değişeceğini belirtiyor.
Depremin büyüklüğünü ölçmek içinse farklı ölçekler kullanılabiliyor. Örneğin dün (6 Şubat) Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili etkileyen yıkıcı depremlerden ilkinin büyüklüğünü Kandilli Rasathanesi 7.4; USGS ise 7.7 olarak açıklamıştı.
Bunun nedeniyse Kandilli Rasathanesi'nin depremin şiddetini ilk başta Richter Ölçeği'ne göre açıklaması, ABD'nin ise moment magnitüd (Mw) ölçeğini kullanmasıydı. Ardından Kandilli Rasathanesi ortaya çıkan karışıklığın düzeltilmesi için depremin büyüklüğünü 7.7 Mw diye güncelledi.
Şimdiye kadar kayda geçen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta Şili'nin Valdivia şehrinde yaşanan 9.5 büyüklüğündeki depremdi. 10 dakika boyunca süren sarsıntılar tarihe Büyük Şili Depremi olarak geçti.

Peki, Dünya üstünde 9.5'ten daha büyük bir depremin yaşanması mümkün mü?
Bilim insanlarının buna cevabı "Evet" olsa da böyle bir durumun yaşanma ihtimali epey düşük.
9.5'ten daha büyük bir depremin meydana gelmesi için yer kabuğunda devasa bir parçanın kırılması, yani hem çok derin hem de çok uzun bir fayın hareket etmesi gerekli. Live Science'a konuşan jeolog Wendy Bohon, Dünya'da bunun yaşanabileceği yerlerin pek olmadığını söyledi. 
Bir spagetti telini kırmak 5 büyüklüğünde depreme eşdeğerse, 6 büyüklüğündeki depremin enerjisini açığa çıkarmak için 32 spagetti teli kırmak gerekir. Bu spagetti ölçeğinde 7 büyüklüğündeki bir deprem için 1024, 8 büyüklüğündeki deprem içinse 32 bin 768 telin kopması lazım.
Bu örnekte de görüldüğü gibi 7 ve 8 büyüklüğündeki depremler arasındaki ortaya çıkan enerji farkı, 5 ve 6 büyüklüğündeki depremlerin arasındaki farktan çok daha fazla. Bu nedenle, 5.5 olan bir depremi 5.6 diye açıklamakla 7.4 büyüklüğündeki depremi 7.7 diye duyurmak arasında devasa bir fark var.

9- OHAL kararı seçimlerin ötelenmesi ve yapılmaması durumunu ortaya çıkarır mı?
Hukukçulara göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın OHAL kararı alma yetkisi var. Bu konuda anayasal ve yasal kapsam çok net. En az bunun kadar net olan bir diğer husus ise seçimlerin savaş dışında öteleme veya yapılmama durumunun bulunmaması.
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden:
"Yok, böyle bir şey olamaz. Seçimin yapılıp ya da yapılmaması buna bağlı değil. Her zaman bir gerekçe bulunarak OHAL ilan edilebilir ama seçimlerin ertelenmesi veya yapılmaması durumu olamaz. Seçimlerin ne zaman yapılacağının resmi olarak belirtilmesi için hala zaman var. Hukuki olarak seçimlerin yapılmaması noktasında bir açık nokta yoktur."
Eski Yükseköğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu:
"Türkiye'de savaş, saldırı durumu yok. Bir doğal afetten kaynaklı olağanüstü hal ilan edilebilir. OHAL'in ilanına da en çok ihtiyaç duyulan dün, bugün ve yarın. Enkaz altında olanları kurtarmak en acil durum. Bu durumda ilan edilmeyen olağanüstü hal daha sonra ilan edilse ne olur bilemiyorum. Bir defa daha ifade edeyim. OHAL anayasamıza göre seçimleri erteleme sebebi değil."
HP Konya Milletvekili ve Anayasa Karma Komisyonu Üyesi hukukçu Atilla Kart:
"Yok ötelemez, öteleyemez. OHAL ilan edilse de seçim gene yapılır. Üstelik süresi içinde yapılacaktır, yapılmalıdır. Olağanüstü hal şartları içinde yapılacaktır. OHAL içinde ise birtakım kısıtlamalar olacaktır. Bunu, bu hükümet maalesef 2018'de yaptı. Olağanüstü hal de ilan edilse bu seçimlerin ertelenmesi için bir gerekçe değildir. Seçimler, Haziran 2023'ten sonraya bırakılamaz."
 
Independent Türkçe



Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) cesaretini İsrail'den aldığını belirterek, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejimine karşı muhalefetle hiçbir zaman birlikte hareket etmediklerini kaydetti.

Suriye'nin güneyinde yaşananlar hakkında Fidan şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Güney meselesi fevkalade önemli. Şu anda bizim belki en büyük risk alanımız o. Güney'deki sıkıntı tek başına çok fazla büyük risk oluşturduğu için değil. O da yönetilebilir bir konu. İsrail'in ona müdahil olmasından dolayı ortaya çıkan bir risk alanı var. Bu risk alanını çok iyi yönetmek gerekiyor. Çünkü daha büyük riskleri de beraberinde getirebilir. "

PKK'nın silahsızlanma sürecinin "Türkiye tarafından çok şeffaf ve çok iyi bir şekilde" yönetildiğini  vurgulayan Fidan “Ancak örgütün ne yapmayı planladığı konusunda henüz bir kelime bile duymadık” dedi.

Türkiye Savunma Bakanlığı sözcüsü Zeki Aktürk cuma günü yaptığı açıklamada, bazı ülkelerin SDG'yi silahsızlanmayı reddetmeye ve Suriye ordusuna entegre olmamaya teşvik ettiğini belirterek, ülkesinin Suriye'de askeri bir operasyon başlatma niyetinde olmadığını söyledi.

Ankara'da düzenlenen basın toplantısında konuşan sözcü, "SDG'nin zaman kazanma girişimleri boşuna ve Suriye ordusuna entegre olmaktan başka seçenekleri yok" diyerek, SDG’nin faaliyetlerinin Suriye'de istikrar ve güvenliğin sağlanmasına yönelik çabalara zarar verdiğinin altını çizdi.

Sözcü, Türk ordusunun Suriye'de askeri bir operasyona hazırlandığı iddialarını yalanlayarak, Türk ordusunun son hareketlerinin "rutin birlik rotasyonlarının" parçası olduğunu belirtti.

Sözcü, Türkiye'nin daha önce SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu istediğini ifade ettiğini ve SDG'nin hareketlerinin ve Suriye ordusunun faaliyetlerinin izlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, 10 Mart'ta SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye'nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumları entegre etme konusunda bir anlaşma imzaladı, ancak bu anlaşma henüz uygulanmadı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
TT

İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)

Anadolu Ajansı'nda dün yer alan habere göre, İstanbul'da hayatını kaybeden Hamburg’dan tatil için gelen Türk ailenin otel odasında zehirli gaz fosfin bulundu.

Adli tıp raporuna atıfta bulunan ajans, maddenin odadan alınan sürüntü örneklerinde ve otel havlularında da tespit edildiğini belirtti. Ancak ölüm nedeni henüz bilinmiyor.

Alüminyum fosfit, zararlılarla mücadelede yaygın olarak kullanılır. Suyla veya yeterli miktarda atmosferik nemle temas ettiğinde, zehirli bir gaz olan fosfin üretir. Bu gaz, memelilerde hücrelere zarar verir ve yüksek konsantrasyonlarda kanda oksijen taşınmasını engeller.

İnsanlarda fosfin, kuru öksürük, kusma ve karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi semptomlara neden olabilir ve solunduğunda ölümcül olabilir.

Hamburg’dab gelen Türk ailenin dört üyesi, kasım ayının ortasında İstanbul'da tatildeyken hayatını kaybetti.

Adli tıp ön raporuna göre ailenin odasının altındaki odada bulunan pestisitler ölümlerine neden olmuş olabilir, ancak bu henüz doğrulanmadı.

AA’nın haberine göre, ailenin yemek yediği yerlerde yapılan tetkiklerde herhangi bir anormalliğe rastlanmaması üzerine ölüm nedeninin gıda zehirlenmesi olduğu yönündeki ilk şüpheler de reddedildi.