Lübnan bankaları, kara para aklama suçlamalarının sonuçlarından endişeli

Lübnan’da alınan yeni yargı kararı ile bir Arap bankasını etkiledi.

Yargıç Gada Avn’ın aleyhinde dava açtığı bankalardan biri Bank Audi (AP)
Yargıç Gada Avn’ın aleyhinde dava açtığı bankalardan biri Bank Audi (AP)
TT

Lübnan bankaları, kara para aklama suçlamalarının sonuçlarından endişeli

Yargıç Gada Avn’ın aleyhinde dava açtığı bankalardan biri Bank Audi (AP)
Yargıç Gada Avn’ın aleyhinde dava açtığı bankalardan biri Bank Audi (AP)

Lübnan'da faaliyet gösteren Arap ülkeleri bankalarından Kuveyt Ulusal Bankası’nı (NBK) da etkileyen yeni bir davaya paralel olarak Lübnan’da bankacılık sektörüne yönelik ‘kara para aklama’ suçlamalarının ‘ciddiyeti’ ve bunun bankacılık işlemlerine olan yansımaları, uyarıların artmasına yol açtı.
Lübnan resmi ajansı NNA’ya göre suçlamalar, Cebel-i Lübnan bölgesi Cumhuriyet Savcısı Yargıç Gada Avn’ın bu haftanın başlarında Halk Rejimde Reform İstiyor Derneği tarafından yapılan bir şikâyet üzerine Bank Audi Yönetim Kurulu Başkanı ve Grup CEO'su Samir Hanna, CEO Vekili Tamer Ghazaleh ve ‘kara para aklama suçuna karışan herkes’ hakkında yargı kararı çıkarmasıyla başladı. Yargıç Avn, bazı bankalardan kara para aklama suçlamasıyla soruşturma altında olan yönetim kurulu başkanlarından ve üyelerinden, denetim komisyonu üyelerinden ve denetçilerinden bankacılık gizliliğinin kaldırılmasını talep etti.
Lübnan Bankalar Birliği, Yargıç Avn'ın kararlarının ‘asgari ciddiyet düzeyinden uzak olduğunu’ öne sürerek suçlamalara itiraz etti ve suçlamaların ciddiyetleri konusunda uyardı. Kara para aklama suçlaması iddialarının yabancı bankalarla ilişkilerini ciddi şekilde zedelediği ve mudilerin çıkarlarını tehdit ettiği uyarısında bulunan Bankalar Birliği’nin açıklamasında “Yabancı bankalar, amacın tamamen misilleme olduğunu ve yasanın uygulanmasıyla hiçbir ilgisi olmadığını bilmiyorlar” denildi.
Bankalar Birliği’nden salı akşamı yapılan açıklamada, Yargıç Avn’ın kararının, kendilerine ulaşan tehdidinin diğer bankalara uzanması halinde bunun, uluslararası büyük bankaları, Lübnan bankalarının hesaplarını kapatarak Lübnan'la ilişkilerini askıya almaya itebileceğine işaret edildi. Açıklamada, ‘böyle bir durumda Lübnan’ın dünya piyasalarından uzaklaştırılması sonucunda dış ticaret durursa ve halen bankacılık sektörü aracılığıyla ithal edilen temel malzemeler kaybedilirse son pişmanlığın işe yaramayacağı’ vurgulandı.
Şarku’l Avsat’a konuşan bankacılık sektöründen kaynaklar, bu suçlamaların Lübnan'ın yurtdışındaki finans kuruluşlarının kapatılması anlamına geldiğini söylediler. Kaynaklar, bunun nedenini ise yabancı bankaların, Lübnan'da açılan davalar nedeniyle tedbir olarak Lübnan'daki mali işlemleri dondurabileceği ve dolayısıyla da bunun Lübnan’dan yabancı bankalara para transferi yapılamayacağı ve kredi alınamayacağı anlamına geleceğini belirterek açıkladılar. Kaynaklar, bu meselenin, ‘ekonomiyi nakit ekonomisine dönüştürebileceği ve bunun daha sonraki süreçlerde yerel para transferi şirketlerini de tehdit edebileceği bir tehlike arz ettiğinin altını çizdiler.
Yargıç Gada Avn, Bank Audi ile ilgili kararının yanı sıra bazı bankaların kara para aklama suçundan soruşturma altında olan yönetim kurulu başkanları ve üyelerinden, denetim komisyonu üyelerinden ve denetçilerinden bankacılık gizliliğinin kaldırılmasını talep etti.
Yargıç Avn, çarşamba gününü gizliliğin kaldırılması için son tarih olarak belirlemişti.  Halk Rejimde Reform İstiyor Derneği, dün sona eren sürenin yarına kadar uzatıldığını, bankacılık gizliliğinin kaldırılması talebine yanıt vermeyen bazı bankaların bilgilendirildiğini duyurdu. Dernek, BLOM Bank ve Creditbank’ın Bankalar Birliği kararının aksine yargı ile iş birliği yaptığına dikkati çekti.
Gelişmeler, yerel bankalarla sınırlı kalmayarak dün Lübnan’da faaliyet gösteren Arap bankalarını da kapsayacak şekilde genişledi. Ruvvad el-Adale Grubu’nun hukuk departmanı, NBK Yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleri hakkında Cebel-i Lübnan bölgesi Cumhuriyet Savcılığı’na ‘güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, ihmalkarlık, kasıtlı iflas, alacaklılara zarar veren dolandırıcılık biçimleri, kara para aklama ve devletin mali durumunu ve ulusal para biriminin gücünü baltalama’ suçlamalarıyla suç duyurusunda bulunduklarını duyurdu. Grup, banka yetkililerinin haklarında soruşturma ve adli işlem başlatılmasını, tutuklanmalarını, seyahat engeli getirilmesini, taşınır ve taşınmaz mallarını elden çıkaramamaları için şerh konulmasını ve yetkili mahkemeye sevk edilmelerini talep etti.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir bankacılık yetkilisi, Yargıç Avn’ın kararının ilk kez bir Arap bankasını etkilediğini ve bunun ‘Lübnan'da faaliyet gösteren bir Arap bankası için çok olumsuz bir işaret’ olduğu söyledi. Son on yıldır Lübnan'daki yabancı bankaların faaliyetlerinin kısıtlandığına dikkati çeken kaynak, bu süreçte söz konusu bankaların çalışmalarının azaldığı ve bugün çalışmalarının ‘en alt düzeyde’ olduğu için sadece küçük şubelerle küçük faaliyetler yürüttüklerinin altını çizdi.
Bankacılık sektöründe geçtiğimiz haftanın başlarından bu yana devam eden durum, bankacılık faaliyetlerinin yanı sıra ATM'lere nakit tedariki gibi işlemleri etkiledi. Bu da acil bir duruma davetiye çıkardı. Banka kaynakları, bugün bazı bankalar nezdinde mudiler adına hareketlilik olduğuna dair bilgi aldıklarını belirterek, bazı bankaların, Bankalar Birliği’nden bağımsız olarak güvenlik değerlendirmesi çerçevesinde bugün bazı banka şubelerinde çalışma sürelerinin düşürülmesi, ticari amaçlı devir işlemleri, ithalat ve ihracat dahil olmak üzere çalışanların banka içi çalışmalarının durdurulması ve ATM'lere nakit tedarikinin askıya alınması yönünde özel bir karar aldığını açıkladılar.



Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
TT

Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Gazze Anlaşması'na ilişkin yorumlarında, iki devletli çözüme dayalı barışçıl bir çözümden başka alternatif olmadığını belirtti.

Olmert, İngiliz The Independent gazetesinde yayınlanan yazısında, "Her iki tarafın karşılıklı haklarını tanıyan iki devlet çerçevesinde ilerlemek için herhangi bir ivmenin olmaması ve statükonun devam etmesi halinde tekrar savaşa döneceğimizi" ifade etti.

Eski İsrail başbakanı, “Şu anda önemli olan soru, savaşın geçici olarak durdurulması, İsrail'in Gazze'den kısmi çekilmesi ve Hamas'ın sınırlı faaliyetlerinin devam etmesinin, tüm Ortadoğu'yu değiştirecek ve iki devletli çözüme dayalı İsrail-Filistin barışına yol açacak cesur bir siyasi hamlenin başlangıç noktası olup olmayacağıdır” dedi.

Olmert makalesinde ayrıca barışın “1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan ve Kudüs'ün Eski Şehri'nin İsrail veya Filistin egemenliğine tabi olmadığı, İsrail Devleti'nin yanında bir Filistin devletinin kurulmasıyla” sağlanabileceğini belirtti. “Kendi ordusu olmayan, İsrail Devleti'ne komşu, silahsızlandırılmış bir Filistin devleti” ifadesini kullandı.

Barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması

2006-2009 yılları arasında görev yapan eski İsrail başbakanı, İsrail Knesset'inde olağanüstü ve duygusal bir törenle kutlanan Gazze anlaşmasını bir barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması olarak değerlendirdi. Olmert, bunun “Gazze savaşını sona erdirmek, esirleri (yaşayan ve ölenleri) iade etmek, Filistinli esirleri serbest bırakmak ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini sağlamak için yapılan bir anlaşma” olduğunu belirtti. Anlaşma, Gazze Şeridi üzerinde askeri kontrol sağlamak ve Hamas'ın askeri gücünü yeniden kazanma girişimlerini önlemek için Filistinli, Mısırlı ve Ürdünlü askerlerden oluşan ortak bir güvenlik gücü kurulmasını da içeriyor. Anlaşma ayrıca, Türkiye, Katar, Mısır, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve ABD Başkanı'nın da dahil olduğu uluslararası denetim altında, Hamas yerine Gazze'deki hükümeti yönetmek üzere bir teknokratlar komitesinin kurulmasını da öngörüyor.

Trump'ın etkisi

Olmert, ateşkes anlaşmasını, kendi deyimiyle, “ABD Başkanı Donald Trump sayesinde birkaç hafta önce beklenmedik bir şekilde gerçekleşen etkileyici bir düzenleme” olarak değerlendirdi.

Olmert ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump müdahale edene kadar savaşı durdurmaya yönelik tüm uluslararası çabaların başarısız olduğunu da belirtti. Olmert şöyle yazdı: “Trump, Netanyahu'yu Katar Başbakanı'ndan özür dilemeye zorlamaya karar vermeseydi, hâlâ savaşın ortasında olurduk. Trump dışında hiçbir lider bu olaylar zincirini başlatamazdı.”

Olmert, “Emmanuel Macron, Keir Starmer, Kanada Başbakanı Mark Carney ve uluslararası toplumdaki birçok kişinin çabaları savaşın sona ermesine katkıda bulundu. Onlara teşekkür ve minnettarlığımızı sunmalıyız. Ancak, sadece bir lider radikal bir fark yarattı” dedi.

Hamas'ı yok etmeyen acı bir darbe

Olmert, Trump'ın İsrail Knesset'indeki konuşmalarının, özellikle “iki yıl süren kanlı ve acı verici çatışmaların hatıralarıyla dolu” dönemin ardından, henüz siyasi bir plan olmadığını belirtti.

Olmert, “İsrail hükümeti, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ifade ettiği sert tutumu terk etmeyi kabul etti” diye yazdı. Hamas'ı tamamen yok etmedi, ancak ona acı bir darbe indirdi. Gazze Şeridi neredeyse tamamen yıkıldı ve birçok Gazze sakini hala binaların enkazı altında gömülü durumda olabilir" diye yazdı.

Olmert, “Gazze'de öldürülenlerin büyük bir kısmı – 67 binden fazla – terörle hiçbir ilgisi olmayan kişilerdi, ancak 7 Ekim'deki saldırının ardından başlayan İsrail askeri harekatının kurbanlarıydılar” dedi.

Olmert, makalesini, birçok İsraillinin hala Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin tamamını ilhak etmeyi ve bu bölgelerin sakinlerini sürmeyi hayal ettiğini belirterek sonlandırdı. Şarku’l Avsat’ın The Independent’ten aktardığına göre Olmert, “Birçok Filistinli, çatışmayı yeniden başlatmak umuduyla Hamas'ın askeri kapasitesini yeniden inşa etmeyi umuyor ve hem Filistinliler hem de İsrailliler, yıkım ve tahribatın sürüklediği ütopik hayallerin tutsağı olmaya devam ediyor. Ancak sadece Trump iki halk için iki devlet çözümünü kabul ederek bu dönüşümü gerçekleştirebilir” ifadelerini kullandı.


Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
TT

Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)

Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan askeri kaynaklar ve tanıklar, bugün Sudan'ın başkenti Hartum'a insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlendiğini ve söz konusu saldırıların patlamalara neden olduğunu bildirdi.

‘Hava savunma sistemlerinin İHA’ların çoğunu düşürdüğünü’ doğrulayan askeri kaynaklar, “Aralarında kamikaze İHA’ların da bulunduğu on tanesi, Omdurman'ın kuzeyindeki Sarkab ve Halid bin Velid kamplarına saldırdı” dedi.

Omdurman sakinleri olan tanıklar, sabahın erken saatlerinden itibaren şehir üzerinde uçan İHA’ları gördüklerini ve kuzeyden gelen şiddetli patlama sesleri duyduklarını belirtti.


Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
TT

Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)

Merhum Filistin lideri Yaser Arafat'ın yeğeni Nasır el-Kudva, dört yıllık sürgünün ardından Batı Şeria'ya döndü ve Gazze Şeridi'nde barışı sağlamak ve Hamas'ı bir siyasi partiye dönüştürmek için bir yol haritası getirdi. El-Kudva, yönetimi desteklemeye hazır olduğunu açıkladı.

Mevcut Filistin liderliğinin en önde gelen eleştirmenlerinden biri olan el-Kudva, ‘ülkedeki yolsuzlukla ciddi bir şekilde mücadele’ çağrısında bulundu. Abbas başkanlığındaki Fetih Hareketi’nin köklü bir reforma ihtiyacı olduğunu ve İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin şiddetine karşı daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, Reuters'a verdiği röportajda, “İlk görevimiz, kaybettiğimiz halkın güvenini yeniden kazanmaktır. Artık bu güvenin kalmadığını söyleyecek kadar cesur olmalıyız, çünkü açıkçası bu güven olmadan hiçbir şeyin anlamı yok” ifadelerini kullandı.

u8ı
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva (Reuters – Arşiv)

El-Kudva, Abbas'ın oylamayı iptal etmesine rağmen kendi seçim listesini yayınlama kararı nedeniyle amcası tarafından kurulan Fetih Hareketi’nden ihraç edildikten sonra 2021'de Batı Şeria'yı terk etmişti.

89 yaşındaki Abbas, ihraç edilen üyelere af çıkardıktan sonra geçen hafta el-Kudva'yı El Fetih'e yeniden kabul etti.

Gazze'de rol oynaması için baskı

El-Kudva'nın dönüşü, Filistin Yönetimi'nin (2007 yılında Hamas'a kaptırdığı) Gazze Şeridi'nde rol oynamaya çalıştığı bir dönemde, Abbas'a Filistin Yönetimi'nde uzun zamandır beklenen reformları gerçekleştirmesi için yeniden baskı yapılmasına denk geliyor. Bu baskı, İsrail'in itirazlarına ve ABD Başkanı Donald Trump'ın planında marjinalleştirilmesine rağmen devam ediyor.

Trump'ın savaşın sona erdiğini ilan etmesiyle Gazze Şeridi'ndeki yönetimin geleceği dikkatlerin odağı haline geldi. Anlaşmanın bir sonraki aşaması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırarak savaşı başlatan Gazze Şeridi'ndeki yönetiminin sona erdirilmesi taleplerini ele alıyor.

Trump'ın önerisi pek çok ayrıntı içermese de, Gazze'yi yönetmek üzere uluslararası denetim altında Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite kurulması ve yeni Filistin polis gücünü desteklemek üzere uluslararası bir gücün konuşlandırılması vizyonunu içeriyor.

Filistinli analistler, Trump'ın planlarının nasıl gelişeceğine bağlı olarak, el-Kudva'nın Arap ülkeleriyle olan bağları, Hamas ile temasları, Arafat'ın yeğeni olması ve Han Yunus'ta doğmuş olmasından ötürü Gazze Şeridi'ndeki kökleri nedeniyle bir rol oynayabileceğini söylüyorlar.

72 yaşındaki el-Kudva, “Eğer bana ihtiyaç duyulursa, tereddüt etmeyeceğim” dedi.

Hamas'ı siyasi geçiş yapmaya çağırmak

El-Kudva'nın fikirleri, Hamas'ın Gazze Şeridi üzerindeki idari ve güvenlik kontrolünü sona erdirme ve silahlarını yeni bir yönetim organının kontrolü altına verme konusundaki taahhüdünün kapsamına odaklanıyor. Hamas, hükümette rol almaya hazır olmadığını açıkladı, ancak silahlarını teslim etmeyi reddetti.

frt
İsrail ile Hamas arasında imzalanan ateşkes sırasında yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler, Gazze, 14 Ekim 2025 (Reuters)

El-Kudva, “Onlara siyasi olarak bir siyasi partiye dönüşme fırsatı verilmeli” dedi. Gazze'de Filistin Yönetimi'nin şu anda sahip olduğu varlıkların yeni bir polis gücü oluşturmak için kullanılması gerektiğini ve bölgedeki mevcut polis memurlarının kimliklerinin doğrulanabileceğini ve onların da istihdam edilebileceğini bildirdi.

Hamas için garantiler

El-Kudva, “Hamas, zulüm görmeyeceğini, bu çalışanların bir kısmına ikinci bir şans verileceğini, suikasta uğramayacaklarını ve siyasi hayata katılma fırsatı verileceğini anlamalı” dedi.

Filistinli bir ‘komiserler konseyinin’ Gazze Şeridi'ni yönetebileceğini kaydeden el-Kudva, “Abbas bu konseyin başkanını atayabilir ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasındaki bağı koruyabilir” dedi. Ancak el-Kudva, ‘Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ni yönetmek için geri dönmesinin olası olmadığını’ ifade etti.

Uluslararası denetimin ‘iyi’ olacağını belirten el-Kudva, Gazze Şeridi'nin Filistinliler tarafından yönetilmesi ve 2006'da yapılan son seçimlerin tekrarlanabilmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, bahsettiği yolsuzlukla ilgili ayrıntıları vermekten kaçındı, ancak yolsuzluğun boyutuna ‘şaşırdığını’ belirtti.

Siyasi analist Hani el-Mısri, Reuters'ın el-Kudva'nın El Fetih'e dönüşüyle ilgili sorusuna yanıt olarak şöyle dedi: “Nasır el-Kudva, Gazze yönetiminde rol oynaması düşünülen isimlerden biri olabilir, ancak bunun için El Fetih ve Hamas'ın yaklaşımlarında bir değişiklik olması gerekir. En azından bir tür Filistin konsensüsü olmalı.”

El-Mısri, “Filistinli bir konsensüs varsa, o zaman evet, Nasır bir rol oynayabilir. Konsensüs olmadan hiç kimse başarılı bir rol oynayamaz. Zorluklar büyük, en önemlisi de Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ne dönmesini istemeyen İsrail” şeklinde konuştu.