Yemen: Safir gemisi, Haziran ayında kurtarılacak

Aden'de Safir tankerinin kurtarılması planına yönelik çalıştay düzenlendi (SABA)
Aden'de Safir tankerinin kurtarılması planına yönelik çalıştay düzenlendi (SABA)
TT

Yemen: Safir gemisi, Haziran ayında kurtarılacak

Aden'de Safir tankerinin kurtarılması planına yönelik çalıştay düzenlendi (SABA)
Aden'de Safir tankerinin kurtarılması planına yönelik çalıştay düzenlendi (SABA)

Yemen hükümeti Husi darbecilere ‘kavmiyetçi/kabileci fikirleri ve yıkıcı İran projesini’ terk etmeleri çağrısını yinelerken Hollandalı bir şirket ise Pazar günü yaptığı açıklamada, zarar görmüş durumdaki Safir petrol tankerinin kurtarılmasına Haziran ayı itibariyle başlanacağını bildirdi. Ağustos ayının ortalarına dek sürecek süreç zarfında ham petrolün çekilmesinin tamamlanacağı, yedek tankın kurulacağı belirtildi.
Birleşmiş Milletler (BM), Kızıldeniz sularına yaklaşık 1,1 milyon petrol varili sızıntısının önleneceği kurtarma operasyonu için gerekli fonu toplayabildi. Böylece benzeri görülmemiş çevre felaketinden kaçınılmış olacak.
Hollanda merkezli SMIT şirketinin temsilcisi, Aden’de düzenlenen kurtarma projesine yönelik çalıştayın açılışında yaptığı açıklamada, petrolün aktarılması ardından eski ve harap olmuş tankın sökülüp elden çıkarılacağını açıkladı.
Çalıştaya katılan Yemen Ulaştırma Bakanı Abdusselam Humeyd, tankta sızıntı ve patlama riskine değindi. Safir tankerinin petrol yükünden kurtulmanın oldukça önemli olduğunu, boşaltıma başlanması yönünde hızlıca hareket edilmesi hız gerektiğini vurguladı.
Olası bir patlama durumunda deniz çevresinin, seyrüseferin ve uluslararası gemilerin yıkıcı etkiler ile karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunan Bakan Humeyd, gemide 1 milyon 100 bin varil ham petrolün bulunduğunu, dolayısıyla hasarın yaklaşık 275 kilometreye kadar sıçrayabileceğini bildirdi. Bu hasarın kuzeyde Midi bölgesinden başlayıp güneyde Babu’l Mendeb Boğazı’na kadar uzanabileceğini, bu bölgelerde yaklaşık 6 milyon insanın yaşadığını, sanayi, tarım ve balıkçılık ile ilgilendiklerini ifade etti.
Bölgede biyolojik ve hayati düzeyde benzersiz bir çeşitliliğe sahip 115 ada olduğunu açıklayan Bakan Humeyd, 126 bin balıkçının burada aktif olduğunu, 850 ton balık stoku oluşturduklarını da ekledi.
Tihame Vadisi de dahil olmak üzere Kızıldeniz kıyısındaki alanların tarımsal üretimin yüzde 30'unu oluşturduğuna dikkat çeken Bakan Humeyd, bu alanları çevre kirliliği riskinden korumak için hızlı çözümlerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Söz konusu acil durum planının ayrıntıları, şuan Doğu Asya limanlarında bulunan yedek bir geminin satın alındığı, maliyeti 95 milyon doları bulan planı finanse etmek için mali kaynakların seferber edildiği hususunda çalıştay katılımcılarını bilgilendiren Bakan Humeyd, 30 milyon dolar değerinde bir açık olduğunu da ekledi.
Bakan Humeyd’in aktardığına göre, Denizcilik Kurulu ve Petrol Bakanlığından uzman ve mühendisler, satın alınan ve Çin limanlarından birinde bulunan geminin teknik durumunu görmek için hareket etti. Söz konusu gelişme, meşru hükümetin deniz çevresi üzerindeki herhangi bir kirlilikten veya yan etkiden kaçınmak için teknik açıdan ve doğru bir şekilde çalışılması arzusu bağlamında kaydedildi.
Gözlemciler, Husi milislerin son yıllarda ileri sürdükleri engeller bir kenara konularak bu konuda nihayete erileceğini umuyor. Yemen hükümeti, Husi grubun tanker meselesini bir şantaj kartı olarak kullanmak istediğini aktardı. 
Yemen hükümeti Cumartesi günü geçici başkent Aden'de düzenlediği toplantıda hizmet, ekonomi ve vatandaşların yaşam koşulları meselelerini, siyasi, askeri ve güvenlik gelişmelerini görüştü.
Resmi kaynakların aktardığına göre, BM’nin, bölgesel ve uluslararası ülkelerin Yemen dosyasındaki hamlelerine, siyasi çözüm yönündeki çabalara değinen Başbakan Muin Abdulmelik, terörist Husi milislerin bu çabalarla, devletin ve hükümetin çözüm seçenekleriyle ilgilenmeme konusundaki inatçılığının altını çizdi.
Başbakan; savaşın sona erdirilmesi, siyasi bir çözüm yönünde üzerinde anlaşmaya varılan referanslara dayalı olarak sürdürülebilir barışın sağlanması yönünde Yemen hükümetinin ve Başkanlık Konseyi’nin barış seçeneği konusundaki taahhüdünü, BM ve bölgesel düzeyde verilen çabalara verdiği desteği yineledi.
SABA’nın haberine göre söz konusu toplantıda, Suudi Arabistan ile İran arasındaki yakınlaşmanın Tahran'ın bölge ülkelerinin içişlerine müdahalesini sona erdirecek yeni bir aşama teşkil edeceği, terörist Husi milisleri kaçak silah ve uyuşturucu temini gibi hususlarda desteklediği yıkıcı rolünü durduracağı umudundan bahsedildi.
Anlaşmazlıkları çözme yönünde diyalog, diplomasi ve barışçıl yollara olan inancının altını çizen Yemen hükümeti, devletlerin iç işlerine karışılmaması ilkesine, bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması yönünde iyi niyet barındıran her türlü ciddi ve samimi yaklaşımın desteklenmesine olan bağlılığını da yineledi.
Yemen hükümeti tarafından yapılan açıklamada, Husi milislerin ve Tahran'daki destekçilerinin sunduklarına karşı ihtiyatlı davranıldığı, barış girişimlerini ciddi bir şekilde ele alacaklarına, ırkçı fikirlerini ve İran’ın bölgedeki yıkıcı projesini terk edeceklerine dair güvence vermedikleri taktirde ek bir teşvik sunulmayacağı ifadelerine başvuruldu. 



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.